Prof. Dr. Sinsi
|
Hayatım Bir Merdivendir
Merdivenler  Hiç düşündünüz mü, hayatınızda ne kadar vazgeçilmezdir merdivenler Evimizin, apartmanızın olmazsa olmaz parçası Bizi aşağıya taşıyan, yukarı çıkaran, ulaşamadıklarımıza ulaşmamız için basamak olan merdivenler Gün olur, alev alev yanan bir evden ağlaşan çocukları indirmek için şefkatle uzatılan itfaiye merdiveni olur Gün olur, ağaçtaki meyveye uzanmak için uzanır merdiven Ve daha ne çok kullandığımız yer vardır merdiveni  Merdiven, hayatı anlatmak için kullanılır bir bakarsınız şiirlerde "Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden" diye başlar Ahmed Haşim ve hayatı merdivenleştirir Ardımız sıra bıraktığımız günlere ağıtlar yakar
Nasıl anlatılır hayat merdivenle? İlk basamak neresidir, hangi hâl son basamak? Biz aslında, ademden vücuda dayanmış bir merdivende, hayat merdiveninde ilerliyoruz, adım adım, basamak basamak Hayat adını verdiğimiz merdivende, her basamakta çok şeyler yaşayarak, kâh gülerek, kâh ağlayarak, ama hiç durmadan, bir geri basamağa inmeden ilerliyoruz
İlk basamaklarda çocukluğumuz bekler bizi O sıralar merdivenin farkında bile değilizdir Her yer yakın ve her şey bizimdir Bulutların üzerinde dünyayı seyrederiz gülerek Kâh ana kucağının sıcaklığında dindiririz acımızı, kâh pembe hülyalara salarız kalbimizi Gidenlerin, elimizden çıkanların farkında değiliz Çünkü her an, her şey bizim için yeni Ne zaman kaybolur çocukluğun büyülü dünyası? Ne zaman bulutlardan inilir, ayaklar ne zaman yere basar? Hayat sancısı hangi basamakta hissettirir kendini? Ne zaman kaybetmeye başlarız sevdiklerimizi ya da kendimizi?
Çocukluk basamakları ansızın bitiverir Kendimizi sancılı bir delikanlılık/genç kızlık devresinde buluveririz Kanımız çağlayarak akarken, bizi kimse tutamaz Her şeyi biz biliriz ve kimse de bizi anlamıyordur Her yerde olmak isteriz, her şey olmak isteriz ama mutlaka herkesten farklı kalmak, her yerden yüksekte durmak isteriz Bize önerilenlere illâ ki karşı çıkarız Hiç bitmeyecekmiş gibi gelir hayat ve gençlik Öyle ki nice olmaz şeyi gözümüzü kırpmadan göze alır, yüreğimiz burkulmadan harcarız zamanı Gün gelip beli bükük, bir ayağı çukurda ihtiyarlar olacağımızı hesap etmeyiz, bilmeyiz, düşünmeyiz Hep böyle dinç, hep böyle genç kalacak gibiyizdir Acıları da sevinçleri de öylesine abartılı yaşarız ki  Kederde de, sevinçte de dünyamız baştan sona değişir; ya var, ya yok olur Gök bir güneşlidir, bir sislidir Hayat akıp gider, ardına bile bakmadan Hâlâ merdivendeyiz; farkında mıyız? Bilmiyoruz Bazı tökezlemelerde hissediyoruz belki  Ayağımız takılmasa, dizlerimiz acımasa hiç hissedecek değiliz Sarhoşuz, gençlik sarhoşu  Peki ya sonrası  
Olgunluk çağı mı? Yoksa büyük aldanmaların yaşandığı basamaklar mı? Bilmiyorum Deli deli akan kan durulmuştur artık Bir baltaya sap olmuşuzdur belki ya da olmak için çalışıyoruzdur Hayat gerçekleri acıdır demeye başlamışızdır Çünkü, artık bakmamız gereken bir ailemiz, sorumluluğunu üstlendiğimiz çocuklarımız vardır Hayat bir koşuşturmadır; evden işe, işten eve Problemler, çözümler arasında dokunan mekikler Peki ya biz neredeyiz? Biz kendimiz için ne yapıyoruz?
Şimdi şakaklarımıza karlar yağdı, yürümemiz yavaşladı İhtiyar olduk Hiçbirşey eskisi gibi değil  Uğruna yaşadığımız her şey bizden yavaş yavaş uzaklaşıyor Çocuklarımız şimdi kendi yollarını adımlıyor, kendi merdivenlerinin basamaklarında oyalanıyorlar Bir zamanlar bizim yaptığımızı yapıyorlar Hayallerine merdiven kuruyorlar, sevdalarının zirvesine tırmanıyorlar Ve sevdiklerimiz, basamakları birlikte adımladığımız akranlarımız, akrabalarımız, dostlarımız bir bir göçüyorlar buradan Daha bir yalnızız şimdi Kendimizle başbaşayız Ölümle yüzyüzeyiz şimdi; hani şu uzaktaki ölümle, gençlikte bir türlü kendimize yakıştıramadığımız mezara dönük yüzümüz
Sahi niye gelmiştik biz bu âleme Her basamakta bizi yokluğa taşıyan merdivenleri adımlamak için mi? Yoksa her basamağında sonsuzluğu hissettiğimiz hakikat merdiveninde emin adımlarla ilerlemek için mi? Tercih bizim, hepimizin Şimdi kararımızı verelim, merdivenimiz düşmeden, basamaklar tükenmeden Biz hangi merdivendeyiz? Hangi basamakta bekler bizi ecelimiz? Adımımız hangi basamakta tükenir? Adımız hangi basamağa "göçtü gitti!" diye düşer?
Şair Paul Verlaine’in sorusunu ilk basamakta sormalı değil miyiz?
İşte hayat! Aç gözünü gör;
Bak ne kadar sade
Her günkü sade gürültüdür
Şehirden gelmekte
Ey sen ki durmadan ağlarsın,
Döversin dizini;
Gel söyle bakalım ne yaptın,
Nettin gençliğini?
Dikkat! Merdivendeyiz! Düşebiliriz!
Semine Demirci
|