Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dış, yorgunu

Düş Yorgunu

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Düş Yorgunu



Düş Yorgunu - Nuri Can

Düşünki, sevdiklerinden, doğup büyüdüğün topraklardan çok uzaklarda bir yerdesin Akşam olur kapanırsın dört duvarına Konuşursun Ağlarsın Anlatırsın Bağırırsın Sesin yankısını yitirir duvarlarda Halini bir soran, sesini bir duyan olmaz Sonra ey der, hey der susarsın Kıvrılıp yüreğinin içine büzülürsün bir köşede Kıvranırsın Kanarsın Geldiğin yerler gelip çakılır usuna Düşünürsün Düşünür üzülürsün Üzülür Düşünürsün


Acılar ki, zemheri kadar karlı, uzak bir yol gibi uzun Kimseler görmesin diye gözlerinde sel sel taşan yalnızlığı Kimseler duymasın diye, ışık sızmayan bir bodrumun karanlığına gömersin sesini Ey der susarsın, hey der susarsın, ah der susarsın, vay der susarsın, oy der susarsınUnutur yollar seni, unutur güvercinin


Bir dost ararsın, elini uzatırsın elin havada kalır Gözlerin tavanda, sözlerin ağzında çaresiz kalır Uzun ince bir ah gibi, bir sızı gelip saplanır kalbinin tam orta yerine burgulu bıçak gibi Ne kadar sevgi varsa kanar içinde işte o zaman, ne kadar özlem varsa yanar Oturup ağlamak istersin şöyle doya doya ama akmaz bir damla yaş gözlerinde Yüreğinin ağladığını hissedersin o an, yüreğinle beraber geçmişin de ağlar içinde Ömrünce hep kırılırsın, kanarsın, durduramazsın kanamayı Kırgın, kızgın, yorgun, bir o kadar da yaralısın Hayat ki, hakkını hep başkalarına vermiştir ama yinede haklı çıkan hep başkaları olmuştur


Anlatamazsın derdini kimselere hep içine atarsın Acıların dehşetli dalgalarında yolunu yitirmiş bir gemi gibi kalakalırsın tanımadığın denizlerin ortasında, şaşkın bitkin, bir o kadar da yorgun ve çaresiz


Unutursun içindeki ışıkların beyazlığını, bütün renkler siyaha çalmıştır artık Dalgın dalgın bakarsın sulara, Umut yaralı bir kuş olmuş, uçmuş elinden Ayrılık sözleri su olup sızı sızı akar dilinde, içindeki bütün pınarlar kanamaya başlamıştır


Kar yangını bir gecedir zaman artık, kahrolası ıssıs sokaklarda Akşam şehire her gelişinde, hüzünle gelir Acılarını alıp gitmez Kanadı kırılmış yavru bir kuş gibi sığınacak bir dal ararsın Ve sessizce solursun bir hazan yaprağı gibi Önünde çocukluğun geçer, ilk gençliğin geçer yıl yıl Gömülürsün karanlığın en derin dehlizlerine Hüzün kokar rıhtımlar, yalnızlık kokar Yalnızlık ölüm kokar Bazen karanlıkta kalır tükenir nefesin


Bazen gözpınarlarından akan damlalar, bir nehir gibi süzülerek Renin kirli sularına karışır Daralırsın, çıkıp bir dağbaşına haykırmak geçer içindeki ateşi, yankılı kayalara Koşarsın doruklara, ayakların kırık, dikenler acımasız, yüreğin kanrevan Hasretle sarılmak gelir son bir defa sevdiklerine


Hüznün yırtık gömlek gibi durur sırtında, kırılgan bakışlarında hüzün sızar aynalara her gece Ne kimselere anlatacak bir öykün var, mutlulukla başlayan Ne de bir sevinç, gözlerinde bahar yeşili umutlar taşıyan Suların ötesinde bir çiçek büker boynunu her akşam Adı gül, kokusu gül, rengi gül, gözyaşı gül, iki gözü iki çeşme Mutsuz avuntusuz ve suskun


Ey der susarsın, susar yürürsün yüreğinin yollarına sererek hıçkırıklarını, yağmur yağmur tomurcuklara yağar gözyaşların İçindeki kör karanlık patikalarda yolunu bulmaya çalışırsın ama nafile, kaderindeki hoyrat rüzgarlar bir yandan bir yana savurur incinen ince ruhundaki incinmişlikleri


Ey gecelerinde kahrolduğum hayat, sokaklarında sırılsıklam ıslandığım şehir, artık bu yerlere sığamıyorum dersin Gökyüzünde katar katar turnalar göçüp gider sılana, turnalar gider sen kalırsın Uyku tutmaz geceleri, yitik düşlerinin gölgesine sığınınırsın, gölgeler gider sen kalırsın Bilirsin ki, göçmen hiç bir kuş uçamaz kanatları kırıksa


Hasretin ince bir yol olur uzanır yangınlara, kırılır kendine saklaya saklaya içindeki gül Ardına saklanacak ne bir gölgen ne de duldan kalır Sevinçler dağıtırken acılar toplayan bir çardak kuşusun şimdi, şimdi ömrün, saçların kadar karlı ve puslu Hüzünlü bir ırmaktır şimdi yanaklarında yüreğine akan, bilirsin ki, artık hiç bir şey avutmaz seni, şefkatine sığındığın sıcak bir kucak bile Vefasız dünyanın ihaneti yiyip bitirir seni, Ezilmiş gelinciklerin çığlığında gizlersin sesini ve gözyaşını, kırların ürperişi gibi dökülür dudağında sözcükler Hıçkırıklar boğazına tıkanıp kalır her defasında, her defasında dudağında binlerce şiir kanar; binlerce şiir yanar içinde her defasında


İhanetin, kalleşliğin, göğsünden vurulmuşluğun acısını taa iliklerinde duyarak yürürsün ıslak caddelerde Ne şarkıların, ne de şiirlerin bir tadı kalır dilinde Yanıp kavrulursun hasretin ateşiyle, bir çöle döner yüreğin Bir yanın Leyladır artık kıyılarının bir yanın MecnunBir yanı Ferhatdır dağlarının bir yanı Şirin Başını önüne eğer yürürsünBir hüzün yağmuru tepende, adım adım ölüme götürür seni adımların


Nuri Can

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.