Prof. Dr. Sinsi
|
Durun Biraz
Durun Biraz Hikayesi - Hikayeler - Aynur Engindeniz - Aynur Engindeniz Yazıları
Günler nasıl planlandıysa öyle geçiyor Yağlı bir urgandan asılır gibi çekiyoruz zamanı Aslında ufukta beklenen hiçbir şey yok ya, avuntu işte bizimkisi Zaten zamanın urganından asıldıkça kayıyor ellerimiz Bir de bakıyoruz ki hala aynı gündeyiz Bütün pazartesiler aynı, bütün pazarlar Biri hafta başı biri hafta sonu ama adları bir şekilde yan yana�
Otobüsün dar camlarından şu geniş dünyayı seyrediyorum Duraklarda itişip kakışıyor insanlar Gören huzur dolu bir dünyaya seyahat edeceklerini sanır Oysa en iyi ihtimalle gidecekleri yer yine, çoğu kez şikayet ettikleri evleri değil mi? İtişip kakışıyorlar, ta ki bir koltuğa çökene kadar Sonra bütün dertleri bitiyor Hele bir de teypte Ferdi Tayfur�dan yanık bir arabesk çalıyorsa, camları delip bilinmezlere dikiliyor bakışlar
Camlar isli, bulanık�Kim bilir ne kirli hayaller, ne işçi yorgunlukları yapıştı bu camlara Ne çikolatalı çocuk parmakları� Ön camı silecekler siliyor silmesine de, ya geri kalan camlar�
Yolcular geçici, hayaller baki bu otobüslerde Bedenler duraklara boşalırken, düşünceler camlara takılıyor
Nereye gidiyoruz biz? Ne diye çabucak geçmesi için gün sayıyoruz? Geçen her dakika ömürden, bir daha geri gelmeyecek günlerimiz Hafta sonunu bekliyoruz, yaz tatilini, emekliliğimizi Sonra neyi bekleyeceğiz? Belki çocuklarımızın yılda bir ziyaretlerini�
Yıllarca para biriktirip, bahçeli bir ev alacağız Ama o vakit geldiğinde öylesine yaşlı olacağız ki, değil bahçesine balkonuna dahi çıkamayacağız belki de
Gül dalları arasından esen rüzgara saçlarımızı savuramayacağız, ağaçtan ağaca kurduğumuz hamakta çocuklar gibi sallanamayacağız mesela�Belki de çocuklarımız hiç gelmeyecek , belki bazılarımızın hiç gelmeyecek çocukları bile olmayacak Pencere kenarında kurulmuş yatağımızdan, hasta gözlerle bakacağız hayata Simitçiler geçecek kapımızın önünden, tatlıcılar, mısırcılar�Kalkıp � Hey, evlat! Kaç para?� diye soramayacağız bile Hani hep parayı saydık, hani hep avucumuzda sıktık ya�O gün bile hiç hesapsız, canımızın istediğini alamayacağız�Parasızlıktan değil, dişsizlikten, kolestrolden, tansiyondan Yutkunduğumuzla kalacağız, tabi hala yutkunabiliyorsak
Takvim yaprakları gibi dökülen dişlerimiz, ferimize inen buğulu perde�Şafağa karşı gençler hayat hayali kurarken, bizim aklımızda tek bir romatizmalı soru olacak : �Gençliğim nerde?�
Tüm bunlar ihtimal dahiliyken, neden bu yırtınırcasına ömür tüketme çabamız Neden tırnaklarımızla kazıyoruz zamanın bağrını Bir yandan günler geçsin diye hayal kurarken, bir yandan �rüzgar gibi geçti yıllar� diye ağlamamız neden?
Ben böyle olsun istemiyorum Hayatı bugün yaşayabildiğimiz kadar yaşamalıyız Hiç bir şey için gün saymaya değmez Nasılsa o gün, bir gün gelecek, öyleyse o güne kadar hayatı ruhumuza dar etmenin bir anlamı yok Bırakalım ruhumuzu özgür kalsın En fakirimiz, en umutsuzumuz, en yalnızımız için bile mutlaka güzel anlar saklıdır gün içinde Arayıp bulmak gerek bazen Kimi patates toprağın yüzündedir, çekersin çıkar meydana, kimisi çok derindir, kazıman gerek�
Aynaya bakınca, kırışıklarımızdan, aklarımızdan evvel, dudağımızdaki tebessümün bize ne kadar yakıştığına bakmalıyız Gülmek var ya, tüm hastalıkların şifasıdır Umudun tarlası dudaklarımız�Şifa kapısı dudaklarımız�
Ben bir insansam, insanca yaşamalıyım Şartlar bahane olamaz Mutlu olmak için bir saniye yeter bize Bir derin nefes, yarım da olsa bir gülüş�� Dertlerim, sizden büyük Allah�ım var� demek, aciz bedenimizden sıyrılıp, sonsuz kudrete sığınmak hayatımızı kolaylaştıracaktır Ruhumuz hafifleyecektir Kimileri buna kendini kandırma dese de, ben gerçekliğine şahidim Ölüm olmasın, gerisi kolay�
Bana diyorlar ki, neden bankları seviyorsun? Bir sabah, henüz sokaklar tenhayken bulunduğunuz yere en yakın banka gidip oturun Susun, kalbiniz de sussun Kimler konuşacak göreceksiniz Neler neler duyacaksınız Uyanan günün huzurunu göreceksiniz İnsanlar geçecek önünüzden, kimi kederli, kimi telaşlı, kimi güleç Hepsi yabancı aslında, ama bir o kadar da tanıdık�Sanki önünüzden geçerken kulağınıza bir şeyler fısıldayacaklar Kendi öznel hayatınızdan sıyrılıp, soyut bir varlık olacaksınız Simitçiye ağlayacak, dilenciye içlenecek, okul çocuklarıyla neşe dolacaksınız İşte o zaman, neden her daim banklardan söz ettiğimi anlayacaksınız
Hayatı hayat tadında yaşayalım Kederiyle sevelim ömrümüzü Eksik yanlarıyla dostlarımızı, yağmuruna rağmen baharları sevdiğimiz gibi Çünkü ömrün ahir zamanına geldiğimizde � çok geç artık, çok geç� diyeceğiz�
Aynur Engindeniz
|