Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
geriye, kaldı, kan, kırmızı

Kan Kırmızı Kaldı Geriye 7

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kan Kırmızı Kaldı Geriye 7



Kan Kırmızı Kaldı Geriye Öyküsü - Erol Balcı - Kan Kırmızı Kaldı Geriye Hikayesi - Hikayeler
Korkunç çığlıklarla uyandı yatağından Titriyordu Belli belirsiz hareketlerle ellerini uzattı yana Yatak boştu


Korkunç bir kâbustu gördüğü Sevdiği, ellerinin arasından dipsiz bir boşluğa düşüyordu Korkunç bir kasırganın girdabında kurtaramamıştı o'nu Yerden derin kıvrımlar halinde göğe yükselen, yükseldikçe kıvrımların genişliği artan, ışık huzmesini andıran bir fırtına alıp ellerinin arasında götürmüştü o'nu Çok dayanmıştı bırakmamak için Ama elleri yenik düşmüştü işte


Saralı hastaların nöbetlerini andıran kasılmalar yaşıyordu bedeni Ayakları, elleri istemsiz hareketlerle sallanıyor, bağırmak istiyor; ya da bağırıyordu da sesini kendisinden başkası duymuyordu


Birden yüreği daraldı Kalbi göğüs kafesinin içinde ezilmiş, örselenmişti sanki Nefes almakta güçlük çekti bir an Ayak parmaklarının uçlarına doğru yayılan ve gittikçe şiddetlenen bir ağrı sarmalının içine sürükleniyor, canı yanıyor ve tüm hücrelerinde hissediyordu acıyı

Doğrulup kalkmak istedi yerinden; başaramadı Gözleri bağlı bir insanın yönünü bulmasındaki telaşına, aceleciliğine ve ürkekliğine benzeyen hareketlerle, bir süre gezdirdi ellerini yatağın üzerinde


Oyuncağını kaybeden ya da bulamayan bir çocuğun içsel hüzünlerini, düşsel kırıklıklarını yaşadı bir an Kendisini; karanlık, korkutucu ve ürkütücü bir boşlukta yapayalnız kalmış, terkedilmiş öksüz bir çocuk gibi hissetti


Korkulu rüyalar gördüğünde, usulca eşinin yanına sokulur, başını göğsüne yaslar, güvende hissederdi kendini Fırtınalı bir havada, alabora olmakta olan bir geminin hallerine benzer sarsıntılar yaşadı içinde Pusulasını kaybetmiş gibiydi


Boğulmak üzereydi Yaklaşacak fırtınanın ilk habercileriydi yaşadıkları Ağlamak istedi Ağlasa, bıraksa kendini duygularının fırtınasına rahatlayacaktı Ellerini gözlerine götürdüğünde, ıslaklıklar çarptı ellerine Rüyasında ağlamıştı ve yaşlar; rüyanın ardından dökülen yaşlar olmalıydı Yatak soğuktu


Boştu yatak''Aman Allah'ım Erol eve gelmemiş daha''Hep en hüzünlü anlarında yanı başında olan, gördüğü her kâbustan sonra kaçıp sığındığı dalı yoktu yanındaKolu kanadı kırılmıştı sanki Kendisini zorlayarak doğruldu Yatağın ortasında oturur halde kaldı öylece Ne kadar beklediğini bilmeden, orada öylece karanlık boşluğu seyretti bir süre


Oda zifiri karanlıktı Gözlerinin önünde siyah resimler uçuşuyordu Korkusu büsbütün artmıştı Yoksa gördüğü rüya devam mı ediyordu Elleri ile yüzlerini yokladı usulca Saçlarına dokundu Hafifi bir tokat attı kendine, canı yanmıştı ‘Hayır, bir rüya değil bu, gerçek' dedi


Karanlıkta gölge oyununu sonlandırmak, gözlerinin önünde uçuşan görüntülere son vermek için başucundaki lambaya uzandı elleri Yaktı ışığı Yine, hemen soluna baktı Evet, evet, boştu yatağı İçine bir hüzün çöktü yine


Canının yanmasına aldırmadan zorlayarak kalktı yatağından Pencereye yöneldi Yavaş hareketlerle araladı perdeyi Dışarıda yağmur yağıyordu Pencereleri döven yağmurun sesini dinledi bir süre Yağmurun serinliğini hissetti yüzlerinde Gözleri hemen sokağın başında bulunan, yolu aydınlatan lambaya kaydı Hiçbir canlı gelip geçmiyordu bu saatte Sokak, ıssızlığa bürünmüştü sanki


Gök gürlemesi ile sarsıldı Bir ışık demeti hemen yanı başına kadar ulaşmış, her taraf bir anda gündüz yerine dönmüştü Yağmur da gittikçe arttırıyordu şiddetini


Gün içinde yaptığı telefon görüşmesini hatırladı birden Biraz rahatladı Eve geç geleceğini söylemişti ama gelmeyeceğini söylememişti ki Gözü duvardaki saate kaydı Vakit de gece yarısı ‘3' ü gösteriyordu Gördüğü rüyanın şokunu atlatmaya çalıştı


‘Hiç böyle geç kalmazdı Bir şey mi oldu acaba' Yirmi yıllık evlilikleri boyunca, saysan bir elin parmaklarını geçmeyecek azlıkta geç kalmıştı eve


Geç kaldığı ender günlerde, karısını uyandırmadan sessizce yatağına uzanırdı Kıyamazdı onu uyandırmalara Sabah uyandıklarında da takılırdı bazen ‘Ya, yanına yattım Sana sarıldım, öptüm seni Ama uyanmadın hiç Ne biçim uykun var senin Bir yabancı yatsa yanına hani Sarılsa, öpse senin hiç haberin olmayacak' diye takılır, kızdırırdı onu Eşi de; ‘Allah korusun Bu bedene senden başkası dokunacaksa öleyim ondan daha iyi' derdi


'Bu beden sadece seni bildi, senin kokunu çekti içine Senin gözlerinde gördüm dünyayı ben Sevgiyi, aşkı senle yaşadım Öpüşmenin, sevişmenin ilk hazzını sende tattım İlk seninle titredi yüreğim Gökyüzüne seninle uçtu bu beden Bir kuşun yürek çırpıntıları varsa içimde, sana borçluyum ben bunu Senle büyüttüm ben içimdeki dostlukları Paylaşmanın güzelliklerini senden öğrendim Acı nasıl en aza iner, sevinçler nasıl çoğalır senle öğrendim Çocukluğumda, gençliğimde, orta yaşlılığımda sen vardın Anne oldum, kadının oldum ben senin En uzun ayrılıklarda hasret nedir, özlemek nasıl bir duygudur, beklemek nedir seninle öğrendim ben Bırakıp gidemezsin beni Rüya bile olsa dayanamam sensizliğe


Yavaş adımlarla mutfağa yöneldi Sırtı gördüğü rüyanın etkisinden olmalı sırılsıklamdı Terlemişti Uzun saçları, mavi geceliğine yapışmıştı adeta Sanki az önce pencerede değil dışarıda yağmurda gezinmiş bir insanın ıslaklığı vardı üzerinde Duygularının ıslaklığı bedenine yapışmış gibiydi


Yatak odasında çıktığında mutfakta yanan ışığı gördü İçini bir sevinç kapladı Erol, mutfakta olmalıydı Geç vakitlere kadar bazen oturur, kitap okurdu Mutfağı kullanırdı böyle anlarda Çok siğara içerdi ve dumanın odalara yayılmasını istemezdi Sık sık mutfağın kapısın açar havalandırırdı içerisini Bu nedenle çalışma masasını geceleri mutfağa taşırdı'Evet ya mutfakta işteKahretsin, ben de neler düşünüyorum böyle ya ‘


Ya da geç gelmiş olduğundan bir şeyler yiyebileceğini geçirdi içinden Uzun koridoru hızlıca yürüyüp bir umutla kapıyı araladı Mutfak da boştu Yatmadan ışığı söndürmemiş olmalıydı Ya da küçük çocuğu gece bazen kalkar su içer, ışığı da söndürmezdi Yatağına kadar karanlıkta yürümekten korktuğunu söylemişti bir keresinde Bu nedenle ışık çoğu zaman açık kalırdı sabaha kadar Yine aynısı olmaydı


Birden mutfakta buzdolabının üzerinde durmakta olan telefonu gördü'Neden telefon etmiyorum ki ben Aptal gibi sağa sola girip çıkıyorum Nasıl düşünemedim telefon etmeyi'


Hemen elleri dolabın üzerindeki telefona yöneldi Elleri yeniden titredi Hızlıca cevapsız çağrılara baktı Hiçbir çağrı görünmüyordu Telefonu fırlatıp atmak istediAma lazımdı şimdi işte


Titreyen elleri ile numarayı çevirdi hızlıca ‘Aradığınız kişiye şimdi ulaşılamıyor lütfen daha sonra' Sekreterin son sözlerini bitirmesini beklemeden kapattı telefonu İçine büsbütün korku düştü Terlemesi yeniden başladı Titriyor, ürperiyor, korkuyor, belli belirsiz adımlarla gecenin sessizliği içinde bir o yana bir bu yana gidip geliyordu Gördüğü rüyanın etkisinde kurtulamamıştı daha'Hayır beni bırakıp gidemezsin öyle Ne olur hadi gel, kötü bir şaka yaptım de bana Hadi, hadi ne olur


Telefonu yeniden eline aldı En sevdiği arkadaşı Suat ı aramalıydı Gerçi onunla olacağını da söylememişti ama Bir ses duymak istiyordu işte Ara sıra onlara gider, kalırdı onlarda Karısı da ortak arkadaşlarıydı ‘Şimdi boşuna onu da telaşlandıracağım' Ama dostluk saat kavramı tanımamalıydı işte Numarayı çevirmeden dalmıştı

Erol Balcı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.