Prof. Dr. Sinsi
|
İki Gölge Var İçimde
İki Gölge Var İçimde Öyküsü - Erol Balcı - İki Gölge Var İçimde Hikayesi - Hikayeler
Işık oyunlarını seviyorum  Müthiş güzel; gizem dolu içinde  Biliyorum; Tanrı ışıkta gizli  Ondandır; nerede bir ışık huzmesi görsem, soluklanıyorum hemen  İçim, karanlıkları çağırdığında  Ben de güneşe, aya, yıldızlara kaçıyorum  Gökyüzü evim oluyor böyle anlarda  Usulca bırakıyorum kendimi ışığın kollarına  Ne müthiş bir keyif, ne hızlı bir yolculuk böyle  
Ve dünya büzüldü, küçüldü insan  Benliğimiz sürgüne gönderildi, ruhlarımız şeytanla anlaşma içinde  
Karanlıklardan bahsetsem de, aldırmayın bana ne olur  Işık oyunları saklı benim hep içimde  Yüreğimin, beynimin en güzel yerlerinde  Kendi özümüz, döner elbet bir sürgünde  
Uzun yazacağım  Kısa yazamıyorum işte  Üstelik vaktim de yok benim  Biliyorum; sıralı noktalar arasında çok soluklanıyorum  İşte bu anda; tam da bu anda ışığın kollarında oluyorum  Zaman genleşiyor o an  Ve uzun oluyor her şey böylece  
Öyleyse; sormalıyım hemen sorumu  Bir yanlış, yüzlerce doğruyu siler mi  Ve neden üç yanlış bir doğruyu götürür de; üç doğru bir yanlışı silmez sizce  
Çelişkiler, zıtlıklar karşısında şaşırıyorum, içim acıyor yine  Bu ne yaman bir içsel çelişkidir böyle  Oysa çelişkiler ve zıtlıklar içinde yürümüyor mu bilim sizce  
Günlerdir; bir ihanetin izini sürüyorum  Dedim ya; ışığın peşine düşmüşüm yine  Yer yer yarı gölgeler çeviriyor etrafımı  Bazen, zifiri karanlıklar kesiyor yolumu işte  
Söyleyin bana ne olur  Kaç insan kendini sürgün hisseder  Doğduğu yerler, doyduğu yerler, üstüne üstüne gelir mi insanın bazan  Kendi yurdunda, yabancı hisseder mi kendini insan  
Kendi yurdumda sürgünüm nicedir  Dipsiz, derin kuyulara düşüyorum  Üstelik sürgün olmak; kolay da değil biliyorum, aldırmıyorum; yürüyorum  Nereye gider bu yol, bu kıvrımlar  Ne önemi var  Aldırmıyorum, yürüyorum işte  
Gençliğinde, çok daha güzel ve etkileyicimi yazar ki insan  Duyguları ölmemişken hani  Yaralar, çabuk iyileşirmiş ya gençlikte  Ve umut her zaman taptaze  Hayaller zengin, patlamalı bir motor varken içimizde  
Yaşlandıkça, büyüyor mu içimizin gölgeleri yoksa  Karanlıklar devleşiyor mu içimizde  Gittikçe daha mı karamsar oluyoruz acaba  Yaralarımız da geç kabuk bağlıyor artık  Kanamalarımız daha mı uzun sürüyor sizce  
Parmaklarım reddediyorlar sanki kelimeleri kodlamayı  İlginç bir duygu bu yaşadığım  Denize, gökyüzüne, yıldızlara, insanlara bakıyorum  Ve hiç bir şey hissetmiyorum  Yokluyorum kendimi  Kızgın değilim, Kırgın da değilim oysa  Sanki bir şırıngayla beynimin duygu kısmı çekilmiş, alınmış benden  Zorla öğretilmiş bir yaşam çaresizliğinin içinde kaybolmuş gibiyim  Yolumu bulamıyorum  Yaşlanıyor muyum ne  
Ne demiştin oysa  Hani ışığın kollarındaydın sen  Seviyordun ya ışık oyunlarını  Ne oldu  Bir yanın karanlıklar içinde olsa bile; kocaman yanın ışığın kollarındaydı hani  Peh! Hadi canım sen de  
Bırakmıyor yakamı içimdeki şüphe  Başkalarını tanıdıkça, insan kendini de tanıyor elbet  İhanet her yerde  Bir yanlış, yüzlerce doğruyu boğacak  Bir güvensizlik, bir şüphe sarmış dört bir yanı  Kemirilirken insanlığın değerleri bir bir  Ülkemin yüksek değerleri alınırken ayaklar altına  Mikroplar, dev gövdelere tutunmuşken hani  Sorumsuzluk ve keyfiyetsizlik kol gezerken  Erken gitmektir tek korkum işte  
Ne var ki; her karanlık, içinde bir güneş de taşıyor elbet  Umutlu olabilmek için bu bile yeter insana, insan olabilene  Ne demişti büyük üstat^'Giderayak işlerim var bitirilecek; giderayak  ' Ve ellerime söz geçirmeliyim yine  
İki gölge sessizce izliyor birbirini içimde  Gölgelerden biri daha koyu ve daha siyaha yakın sanki  Hiç konuşmadan yürüyorlar bir süre  
Ve dönüp baktılar birbirlerine  Zaman, zamanı kovaladı  Tıpkı masallardaki gibi dere tepe aştılar  Okyanuslara ulaştılar  Yüksekçe bir dağın dibinde fısıldaştılar  Yarım kalmazdı hiçbir şey  Her şeyin bir finali de vardı elbet  Finalde buluştular  
Adaletin sembolü terazidir dedi ışık  Ve terazinin bir gövdesi, iki de kefesi var  Daha duyarlı tartımlar yapan, teraziler de vardır elbet dedi gölge  Işık ve gölge; bir gerçeğin iki yüzü  Ölçmede buluştular  Işık bu, anlatacak karanlığa sözünü  
Ölçme; kendi cinsinden birim kabul edilen bir büyüklükle, ölçülecek büyüklüğün karşılaştırılmasıdır  Nasıl ki elma ile armut toplanmazsa, metreyle de ağırlık ölçülemez ki  Ve hayat hep dengeler üzerine kuruluyor  Ve gövde taşıyor kefeleri elbet  Karanlık ve daha koyu karanlık, gülümsediler  
Kefelerin sağlam olması, tartmak istediklerinizin güzel ürünler olması önemlidir kuşkusuz  Ya gövdeyi yiyip bitirebilecek bir kurt düşerse içine  Sağlam kefeler de bir gün bozulur böylece  Ve yere düşer her şey, tartılamaz olurlar işte  Işık bu; durur mu hiç  Devam etti anlatmaya işte  
Bir ağacın gövdesidir yükü omuzlayan  Ya bir gün girerse mikrop içine  Yaprakları güzel, Meyveleri güzel derseniz  Ancak bir kaç mevsimlik olur övgüleriniz  Ne meyve kalır dalda bir gün, ne de güzelim yapraklar geriye işte  
Kefeler, ürünler ve gövdesi terazinin  Sizce hangisi  Karar sizlerin elbet  
Yüzlerce güzellikler taşıyabilir içinde insan  İnsan olma adına güzellikleri savunabilir, ömrünü bu yolda da harcayabilir  Ama gün gelir öyle bir yanlışlık yapar ki  Silinip gider ve kendini tarihin tozlu sayfalarında bulabilir böylece  Yapabileceğimiz bir yanlış, bir kalemde siler atar her şeyi işte  
Yüzlerce doğru bir yanlışı gölgeleyemez bazen  Ve gün gelir gölgenin altında silinip kaybolur her şey  İnsan kim  gölge kim  Doğrular ne  Yanlışlar ne    Terazi; elbet bir gün lazım olur herkese işte  
Ve bazen bir söz, ya da ne bileyim yapmış olduğumuz bir eylem, tüm kişiliğimizin önüne geçebilir de  Siz, sadece o sözle ya da eylemle anılırsınız  Kişiliğiniz, kimliğiniz silinir ama o söz kalır geriye  Bazen sözleriniz siz olur ve adınız bile unutulur işte  
Yaşadığımız toplumsal çalkantı, bu altüst oluş, tozu dumana katan sarsıntılar endişelendirmemeli bizi  Gerçek özümüz dönmeli sürgünden  Hem ışık taşımıyor muyuz içimizde  
Farid Farjad çalıyor geceye  İçimde iki gölge saklı; diplerde  Bir yanlış; silmesin doğruları ne olur  Gövde; gövdemizdir  Terazi lazım olur bir gün herkese  Kemanın sesi, nasıl yakmaz ki içimi  Minörler, majörler hikâye  
Işık; hadi ateşle beni yine  
Erol Balcı
|