Kapıdaki Karanlık 13 |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kapıdaki Karanlık 13Kapıdaki Karanlık 13 Hikayesi - Karanlık Hikayeleri - Aynur Engindeniz - Aynur Engindeniz Yazıları Nazan yazıyı okurken gözyaşları yanaklarından süzülüyordu Hayatında kendisi ile ilgili bilmediği, hatırlamadığı parçalar vardı Silinmiş, hatta kazınmış Ama benliğinin bir köşesinde izleri baki kalmıştı Yerleri sızlıyordu Bugün bütün bu silinmişliklerin acısını yaşıyordu Demek ki doğduğundan beri hiç normal bir insan olamamıştı Oysa onun çocukluk hatıraları büyük çoğunlukla tatlı ve tebessümle anılacak cinstendi Annesizliği ve çektiği eziyetler dışında Zavallı dedesi, kim bilir ne acılar çekmişti onun yüzünden Babasının bile onu yok farz ettiği bir zamanda, dedesi hem ana hem baba olmuştu İlerlemiş yaşına rağmen her sabah okula götürmeye, akşama kadar okul kapısında beklemeye, yedirip içirmeye, doktor doktor dolaştırmaya nasıl güç yettirmişti kim bilir? Bütün bunları öğrenmek, yapboza benzeyen hayatının eksik parçalarını bulup çıkartmak istiyordu Belki bu şekilde olanlara anlam verebilecekti Bu kağıdı yazan, başka kağıtlara da yazmıştır mutlaka düşüncesiyle, yerinden kalkıp, masanın üzerinde duran Cinler Alemi kitabını eline aldı İçindeki deste deste not kağıtlarını çıkarttı Evet, tam da tahmin ettiği gibi, her birinin arkasında günlük yazılıydı Kitabı bir kenara bırakıp, notları okumaya devam etti �14 Eylül 1971 Hayallerin ardı arkası gelmiyor Nazan çok zayıfladı Yatağından bile kalkacak hali yok Okula da gidemiyor Evde bir şeyler öğretmeye çalışıyorum Sudan çok korkuyor Sebebini sordum doktora Net bir şey söylemekle beraber, onu da psikolojik durumuna bağladı Zamanla hepsi geçecekmiş Peki zaman nasıl geçecek doktor Üzüntüm boyumu aştı Allah�ım sana sığındım Torunumun yakasına yapışan her ne ise sana havale ediyorum Sen gücü yetmeyene, gücünden verensin� Kağıdı bir kenara bırakan Nazan, derin düşüncelere daldı O zamanlar 7-8 yaşlarında idi Mutlaka bir şeyler hatırlaması lazımdı Düşündü Düşünceleri, hafızasının köşelerini yaladı Ama hastalığı ile ilgili hiçbir şey hatırlayamadı Üvey annesini merdivenlerden ittiğini hayal meyal hatırlıyordu Odalarda ağlayarak dolaştığını, aç kaldığını, kapıda kaldığını, mahalledeki çocuklarla kavga ettiğini, eve gelip bir de üvey annesinden dayak yediğini, puslu bir aynaya bakar gibi hatırlıyordu Kağıtları tarih sırasına göre dizdi Sıradaki kağıdı alıp, okumaya devam etti � 20 Eylül Korkunç�Artık dayanamıyorum Gördüklerim yaşlı aklımı ziyan edecek Evde işlerim vardı Nazan da bahçede oynuyordu Zaman geçti sesi sedası çıkmadı Meraklanıp yanına gittim Kendi kendine konuştuğunu görünce duvarın arkasına saklanıp seyrettim Bahçeyi çit gibi çevreleyen küçük ağaçların içinde bir serçe yuvası vardı İçinde de beş yavru Gözlerime inanamadımGördüklerim karşısında midem bulandı Nazan, serçe ve yavrularını yakalamış, yavruları boğmuş, bir daire şeklinde dizmiş Elinde sıkı sıkı tuttuğu anne serçeye onları gösteriyordu Serçenin gagasını yavrulara batırdı Zavallı serçenin öyle bir bağırışı vardı ki, duyan ağlardı Sessiz konuştuğu için ne dediğini anlayamıyordum Defalarca serçenin gagasını yavrulara batırdı, çıkardı Elleri ve serçe kan içinde kalmıştı Tüm bunları yaparken yüzüne baktım Öyle korkunç bakışları vardı ki�Yedi yaşındaki bir çocuk, neden böyle bir oyun oynar? Birden bağırdı: Onlar senin yavrun değildi, ağlama! Hem sende kötü bir annesinOnları yedin Ölmen lazım Onlar öldü Kuşu iki eliyle sıktı Kuş can havliyle öterken onun yüzünde garip bir gülümseme vardıSonunda kuşun sesi kesildi Zavallı kuşu yavrularının ortasına bıraktı Serçe titreye titreye can verdi Korktum mu, midem mi bulandı, ne olacağını merak mı ettim bilmiyorum Sessiz kaldım, izledim Oturduğu yerden kalktıDalların arasındaki yuvayı çıkarttı Tekrar yere çöküp, önce yavruları, sonra anneyi yuvaya koydu Gülümseyerek birkaç kelime söyledi Bilmediğim, duymadığım kelimeler Sonra da yuvayı yerine koydu Kan içindeki ellerine baktı, ağlamaya başladı Koşarak yanına gittim Beni görünce düşüp bayıldı Eve getirdim Ellerini yıkadım Yatağına yatırdım Gözlerini açtı Uykum var dedi ve uyudu Belki iki saat uyumuştur Kendine geldiğinde süzgün gözlerle etrafa bakmaya başladı � Nazan, sen ne yaptın o kuşlara?� diye sordum Gözlerini duvara dikti Biriyle konuşuyormuş gibi dudaklarını oynatıyordu, arada da gülüyordu Sonra bana baktı � Ben kuş falan görmedim dede� dedi Tekrar sordum: � Bahçedeki kuşlara ne yaptın?� Galiba biraz bağırdım Ağlamaya başladı � Ben yuvaya baktım sadece Uçmuşlar mı diye Sonrada bahçede çamur yapıp oynadım Kuşlara ne yapabilirim dede?� Evet, ne yazık ki, ne yaptığını hatırlamıyordu Ben ağladığımı görmemesi için odadan çıkarken, o her zamanki gibi odasının duvarıyla sessiz, sözsüz konuşmaya başlamıştı bile�� Aceleyle diğer kağıdı eline alan Nazan, gözleri sonuna kadar açılmış bir vaziyette okumaya devam etti � 3 Ekim Bugün Nazan�ı okula gönderdim Belki biraz insan içine karışırsa iyi olur Doktoru da telefonda öyle söyledi O okuldayken Sosyal Hizmetlerden iki kişi geldi Nazan�ı görmek istedi Okulda olduğunu söyledim Çocuğun ruhsal durumu ile ilgili bir şeyler sordular Maalesef, kötü diyemedim Doktora bile söyleyemiyordum artık Kadının ölümünden sonra alıp bir hastaneye kapatacaklardı Zor engel olmuştum Ben bakarım, tedavi ettiririm demiştim Şimdi bu olanları duyarlarsa kesin yine hastaneye kapatacaklar Buna katlanamam Nazan okuldan döndüğünde yüzü gülüyordu Mutlu olduğuna sevindim Arkadaşlarına ve öğretmenine kavuştuğu için sandım Gerçeği öğrenince dilim tutuldu Meğer mutluluğunun sebebi en yakın arkadaşının annesinin ölümüymüş Kadıncağız trafik kazasında ölmüş Arkadaşı annesiz kaldığı için hangi çocuk sevinir Bunun acı bir şey olduğunu, ölenler için sevinmenin doğru olmadığını anlatmaya çalıştım Beni dikkatle dinledi Sözlerim bittiğinde gözlerinde korkunç kin vardı Dişlerini sıkarak, o en azından annesini çok gördü Ben hiç hatırlamıyorum bile Hem diğer çocuklar üvey annem olduğu için bana gülüyorlardı Şimdi annesiz bir arkadaşım var Bana gülemeyecek� Ben ne yapacağım Babası, ben bakıyorum diye ne arayıp ne soruyor Eğer ona anlatırsam, o herkesten önce tımarhaneye kapatır Ama ben biliyorum Nazan�ım düzelecek Geçecek bunlar Bu benim imtihanımsa Allah�ım çektirdiğin her şeye razıyım Yeter ki elimden almasınlar, kızım iyi olsun� Gözyaşlarını silen Nazan diğer sayfaya geçti Sanki kendinin değil de bir başkasının hayatından kesitler okuyormuş gibi şaşkın ve merak içindeydi �7 Ekim Nazan çok sessiz Okula gitmeye devam ediyor Arkadaşlarıyla konuşuyormuş Ama evde suskun Konuştuğu tek yer odası O da kendi kendine Konuşurken baktığı noktada sanki duvar değil de, çok sevdiği bir insan varmış gibi Bazen tebessüm içinde, bazen telaşla bir şeyler anlatıyor Karşıda biri konuşuyormuş gibi dinliyor Elime geçen bir kitapta onun durumuna benzeyen hikayeler okudum Denize düşen yılana sarılır Nelerden medet umar oldum Çok çaresizim� �8 Ekim Şaşkınlık içindeyim Nazan�ın öğretmeni beni okula çağırdı Okula gittim Müdür odasına aldılar beni Nazan�ı sınıfa yolladılar Öğretmen endişeli gözlerle yüzüme baktı Hoş beşten sonra konuya girdi: � Osman Amca, ben seni çocukluğumdan beri tanırım O yüzden senden hiç şüphe etmediğimi bil önce� Öğretmen şüphe deyince içime bir yangın düştü � Nazan, derslerde pek iyi değil Kavgacı Somurtkan bir çocuk Dün karşıma alıp konuştum Bana sizin tuhaf hareketler yaptığınızı, bu yüzden sizden çok korktuğunu ve ders çalışamadığını söyledi� � Ben mi tuhaf şeyler yapıyorum Nasıl olur hocam, Nazan beni çok sever Böyle söylemesine çok şaşırdım Durumunu biliyorsunuzKendi kendine küçük hayaller kurabiliyor� � Osman Amca, anlattıkları küçük hayaller değil Siz güya bahçede bir kuş yuvasını dağıtmışsınız İçindeki yavruları ve kuşu öldürmüşsünüz Sonra tekrar yuvayı yerine koymuşsunuz Dün de kapıdaki köpeği ve yavrularını boğmuşsunuz� � Hayır, hayal bunlar Köpekleri daha akşam yedirdim sevdim Yaşıyorlar Kuşları da sansar boğdu Çocuk uydurmuş işte Dikkat çekmek için olsa gerek� Yalan söylemek zorunda kaldım Yetmiş yaşında ne durumlara düştüm Köpek olayı kafama takılmıştı ama Böyle bir şey olmamıştı Gece yemeklerini vermiştim Biraz oynadıktan sonra eve girdim Dalıp gittiğimi gören öğretmen: � Tedavi görüyor Bu aşamada bunlar normal mi bilmiyorumSize söylemek istedimLütfen biraz daha zaman ayırın ona� dedi Eve geldiğimde ilk işim köpeklere bakmak oldu Kulübenin kapısını açmamla, içeriden kara sinekler yüzüme çarparak dışarı fırladı Korkunç, felaket! Yavruların boğazlarına birer ip geçirilerek boğulmuş, iplerin ucu da anne köpeğin boğazına bağlanmıştı O da boğulmuş Hayvanların dilleri ve gözleri dışarıda, kalmış Kuş olayını bildiğim için, bunu da Nazan�ın yaptığına eminim� Nazan � hayır bu ben olamam� diye geçirdi içinden �Ben bu kadar delirmiş olamam� Sekizinci sayfayı eline aldığında korkudan titriyordu Aynur Engindeniz |
|