07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Vuslatım Ol Ey Ölüm
Vuslatım Ol Ey Ölüm Hikayesi - Vuslat Hikayeleri - Gül Şehri - Aysel Bahram Yazıları
Başımı cama dayadım Seyre daldım gecenin alaca renklerini  Hiç bir şey hissetmeden boşluğa bakıyordum öylece  Uyku,uykusuzluğun koynunda kalmıştı Kalbim sineden çok uzaklara taşınmış firar etmiş gibiydi Gözlerim acıyordu ama düşmüyordu damlalar  
Sokak lambalarının yer yer aydınlattığı sokaklarda hüzün hakimdi  biraz aydınlık biraz karanlık yansıyordu kaldırımlarında yüreğim gibi Oda öyle değil miydi?Belki de kapkaraydı Işığa hasret karanlık yollarda geziniyordu  
Yağmur yağıyordu  Sadece Aydınlığa yağıyor, karanlığa yağmıyor gibiydi  Gecenin aydınlığında yağmur ne güzel görünüyordu  Ne güzel yağıyordu  Sesi ruhumu dinlendiriyordu  ıslanmak istedim atında  
Karışmak istedim sularına  Sonra yolcuları,dışarıda kalanları düşündüm Bana huzur veren yağmur onlar için zorluk muydu? Ulaşmak istedikleri yere ulaşmalarına engel miydi? Allahım bütün yolcuları koru kazasız belasız yerlerine ulaşmayı nasip eyle  dışarıda kalanlara yardım eyle  
Ansızın gelen seslerle irkildim  Bu seslerde neyin nesiydi? Sesin geldiği tarafa baktım İçim ürperdi birden  Bir gurup insan omuzlarında bir tabutla geliyordu sanki  İnanmakta zorlandım Sokak lambalarının altına gelinceye kadar da emin olamadım  Evet bir tabuttu  Dört kişi omuzlarına almış,arkasında da birkaç kişi  
Bir anlam veremedim  Saate baktım üçe geliyordu  Neden bu saatte ve nereye gidiyorlardı Buralarda mezarlıkta yoktu 
Gözlerimi kapattım Elimi sineye koydum  Tekrar baktım   Kimse yoktu  yoktu Allah Allah   Anlam veremedim Hayal mi görmüştüm Göz yanılması mıydı yoksa  Dalmıştım beklide  
Kaldırımın kenarında duran kediye takıldı gözüm  Sırılsıklam olmuştu  Sığınacak kuru bir yer bulamamış mıydı acaba? Sesimi duymadığını bildiğim halde ona seslendim uzaktan uzağa nazladım   gelip alayım mı seni aç mısın Tam gidip almaya karar verdiğim anda ,kedi başını çevirip baktı  Bir iki kez miyavladı Hissetmişti Evet o sevildiğini hissetmiş cevap vermişti  Koşarak gözden kayboldu  
Bazen hayvanların insanlardan çok daha iyi dost olabileceğini de düşünüyorum  Ve daha zararsız  Gerçek dostlar da vardı bilene  Bulabilene  Arayana dost vardı  Lütfedip buldursun Rabbül Alemin  Buluştursun inşallah  
Yağmur şiddetini iyice Artırmıştı  esen rüzgarla cama çarpıyordu Az önceki sakinliğinden eser kalmamıştı 
İşte yine aynı uğultu  Başımı çevirdim  Yine elimi sineye koyup Sana sığındım Ya Rabbim dedim 
Önde omuzlar üzerinde taşınan tabut  Arkasında bir gurup insan yukardan aşağı iniyorlardı  Yaklaştıkça sesler de netleşti  Tekbir sesleri yankılandı her yerde Sonra selatu selamlar yükseli   Bir kadın iki büklüm yürüyordu  
Evlerin camlarına kaydı gözüm  Kimse duymamıştı bu sesleri  Kimse açmamıştı ışıklarını  
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun sözleri döküldü dudaklarımdan  İçimi korkunç bir acı kapladı  Acaba yine hayal mi görüyordum  uyumuş olabilir miydim !?
Tekbirlele evin tam karşısına geldiklerinde bir an durdular  Yürümekte zorlanan kadın başını kaldırıp baktı  Tanıyor muydum onu Hiç yabancı değil gibiydi  Gayri ihtiyarı başımı camdan uzaklaştırdım bakmaya devam ederek  Kalbim çarpmaya başladı  Gözlerimi kapattım yeniden Yaşlar boşandı pınarlarından  Ölüm güzeldi ölüm güzeldir  Vuslattır  tekrar tekrar bu sözleri tekrarladım
Gözlerimi açtım  Kimse yoktu  Yoktu  Allahım Aklımı koru  Neydi bu şimdi Hiç bir anlam veremedim  İçim ürperdi  Sana sığındım Allahım Sana sığındım  
Ölüm nasıl gelirdi acaba  Şu an gelse hazır mıydım? Ölüm vuslatım olda gel  dedim Sonra, kendi halime güldüm   Böyle söyleyince vuslat mı olurdu ölüm  Ne garip kadınsın  Azığın var mı ,ne hazırladın ahiret yurdu için  Vuslatım ol gel Ne kolay söylenmiş bir söz Ne kadar cahilane  
Gözlerim doldu  Şu an Azrail A s gelse nasıl gelirdi  Güzel bir prens gibi mi gelirdi  Yoksa dehşetinden nutkumdu tutulurdu  Allahım merhametinle muamele eyle bu günahkar kuluna  Affet  Cümle müminleri rahmetinle kuşat  
Düşünmek lazımdı ölümü hazırlanmak için  hazır beklemek, kavuşmak için  Sevgiliye vuslat olsun diye  Ölüm vuslat olarak gelsin diye  
Yağmur yağıyordu hala  sokaklar boş ve sırılsıklamdı  Yolları yıkamış temizlemişti  Ahhh !! yağmurlar şu yüreğime de yağın  Yıkayın kir namına ne varsa  Yağar mısınız söz dinlemez gönüle  Sen rahmetsin  Bereketsin toprağa Can olursun cümle canlara  Hayat olursun  Sensiz kurur cümle nebadat,sensiz ölür canlar  
Yağmur rahmetti  
Ey gönül sana rahmet gözden yağan yağmurlardır   
, Allah için akan yaşlar Rahmettir  deryadır gönüle  Yağın ey gözlerim  Allah için yağın  Yunusca yağın Mevlanaca yağın  
Başımı cama dayadım tekrar Yatmak istemiyordum Bu geceyi farklı kılan bir şeyler vardı  Uyumayacaktım  Elimi kalbime koydum ,dilimi damağa yapıştırdım  Gözlerimi kapattım  
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum  Çalan telefon la kendime geldim Acı acı çalar mıydı telefon  Evet ! Gecenin ilerlemiş saatinde telefon acı acı çalardı  
Bir müddet kıpırdamadan bekledim  Bakmasam mı acaba  Korkuyordum  
Ahizeyi aldım ürkek hareketlerle  
Alo  Alo
Alo Ben Çağlar
Çağlar mı  !?
Oğlumun ev arkadaşı,neden arıyordu bu saatte  
Hayırdır oğul   
Konuşmakta zorlanıyordu Göktuğ bir kaza geçirdi teyze  Hastahanedeyiz  
Zaman durmuş gibiydi  Algılayamıyordum bir türlü tekrar tekrar sordum   cevap hep aynıydı??
Geliyoruz oğlum diyebilmeyi başarmıştım 
Yağmur Rahmetti  bulutlardan ayrılırken,ağlıyordu
Sonra toprağa kavuşuyor, bereket oluyordu ,hayat oluyordu her canlıda  ayrılık acısı vuslata dönüyordu mutluluğa dönüyordu  
Nasıl hazırlandık ,nasıl çıktık yola hiç hatırlamıyorum  
Sabahın ilk ışıklarında hastahanenin önünde bulduk kendimizi  Yürümekte zorlanıyordum  Yavrumu nasıl bulacaktım  ne haldeydi   Yol boyu sadece dua ettim  Kapıdan içeri girdiğimizde arkadaşlarıyla göz göze geldik önce Sonra başları öne düştü  Ağlıyorlardı  
Yanlarına vardık oğlum nasıl nerde diye sordum  Başlar eğik başınız sağolsun dediler  
başınız sağolsun bir müddet yankılandı kulaklarımda  Bıcak saplanmıştı sineye kanatıyor,dağlıyordu 
Yavrumun yattığı yeri gösterdiler bize  İçeri girdik  Üzeri beyaz bir örtüyle örtülmüştü  Yüreğim dolup olup taştı Yanına vardım   Ağlayarak örtüyü kaldırdım yüzünden   
Hala ümidim vardı  Yanlıştır diyordu bir ses  ölmedi diyordu  Ama ölmüştü işte  Yavrum bizi bırakmış gitmişti  Vade dolmuş ferman verilmişti 
Bembeyaz olmuştu yüzü yavrumun  alnında biriken boncuk boncuk terler vardı  Eğildim şefkatle öptüm alnından  İnna lillahi ve inna ileyhi Raciun
Ya Rab sen verdin Sen aldın  
Gözlerini kapattım usulca  Yüzüne yayılan tebessüm ona ne kadar yakışmıştı  Ne kadar güzeldi yavrum  Doğduğu gün gibi parlıyordu yüzü yavrumun  Allahım Yavrumu merhametinle kuşat  
Her yer karanlığa büründü aniden Gün geceye kavuştu  Sesler uzaklaşıyor, sessizliğe bürünüyordu dünya    Düşüyordum batıyordum derinliklere  
Allahım  Allahım dedim  Sesim bana ne kadar uzaktan geliyordu  Allahım  
Her şey birer birer silindi  Bir acı kalmıştı yüreğimde birde yağmurun sesi  Sonra Tekbir sesleri çınladı kulaklarımda  Bir tabut geçiyordu gözlerimin önünden birde iki büklüm yürüyen kadın  
Sonra hepsi silindi   
Derinden bir ses geliyordu  gittikçe yaklaştı kulaklarıma  Gözlerimi açtım yavaşça  Bir an nerede olduğumu anlayamadım  Etrafa baktım boş boş  
Başım cama dayanmış halde duruyordum  Gün açmaya başlamış yağmur dinmişti ve telefon çalıyordu  Rüya  Allahım rüyamıydı?Yavaş yavaş kalktım Telefonu açmak istemedim bir zaman  Öylece baktım Kimdi???
Bir müddet baktıktan sonra ahizeyi aldım  Alo  
Alo  Selamun Aleyküm anne  Uyuyor muydun ?
Anne !!! Bir an bocaladım  Rüyaymış  Çok şükür rüyaymış  Kendime çeki düzen verdim;
Aleyküm Selam   Oğlum  
Ağlıyordum   Başım secdeye varıyordu  Şükrediyor  Affet diyordum  
Allahım Ölümü bizlere vuslat eyle  Ey merhameti sonsuz Sana geldim  Boyun büküp sana geldik  Affet bizi  Affet  Rahmetinle Kuşat Allah’ım  
VUSLATIM OL EY ÖLÜM !!
Aysel Bahram
|
|
|