Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
arabacının, yenilgisi

Arabacının Yenilgisi 1

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Arabacının Yenilgisi 1



Arabacının Yenilgisi 1 hikayesi - Hüseyin Akdemir yazıları


Sinan, kendisi gibi öğretmen olan diğer arkadaşlarıyla neşe içinde, güle oynaya, kimi zaman birbirlerine takılıp kızdırarak okey oynuyordu

Önemli bir işleri yoksa her hafta sonu mutlaka burada buluşup, vakit geçirmek amacıyla eğlenirlerdi

Oturdukları öğretmenler sitesinin lokaliydi burası Yazları, bahçe kısmı tüm ailelere açık olurdu


Arabacı Celal, yine Sinan öğretmenin yanına oturmuş, onların eğlenceli oyunlarını izliyor, arada kendisine de ısmarlanan çayını içip sigarasını tellendiriyordu

Koca mahallenin taksisi, kamyoneti, Pazar alışverişi, odun, kömür taşıyıcısı gibi çalışırdı bakımsız bir beygirin taşıdığı arabasıyla Onun da geçimi bununlaydı Kimin taşınacak bir eşyası olsa hemen arabacı Celal’i bulurdu Uzun yıllardır bu işi yaptığından artık herkesin tanıdığı bildiği olmuştu Bu yüzden veresiye çalıştığı bile olurdu Çoğunlukla öğretmen ve diğer memurların oturduğu bu mahallede, Celal’e borcu olanlar, hiç sorun etmeden ödemelerini maaşlarını aldıkları güne bırakırlardı Arabacı Celal de bu durumdan şikâyetçi değildi Kimsede alacağı kalmamıştı bu güne kadar Herkesin güvenini kazanmış, dürüst biriydi Pazardan alışveriş yapan hanımlar aldıkları eşyaları onun arabasına koyar, hatta evlerinin anahtarını verip götürüp bırakmasını isterlerdi

Kırk yaşında olmasına karşın ellili yaşlarında gibi duran Celal, zayıf, bakımsız, kısa kesilmiş saçları ve kirli sakalıyla yine de yüzünden gülücüğü eksik etmeyen, beş çocuk babası yoksul biriydi Karısı tam dört yıldır yatalaktı Kocasına yardım ettiği bir çatı onarımı sırasında yukarıdan düşünce omurgasındaki zedelenme felç olmasına neden olmuştu Yürüyemiyordu

Beş çocuğu ve yatalak karısının geçimi işte bu sahibi gibi bakımsız zayıf beygirin taşıdığı arabaya bağlıydı Büyük kızlarından ikisi son bir yıldır bir konserve fabrikasında çalışmaya başlamışlardı Sezonluktu işleri

Sinan öğretmen, oyun oynarken arabacı Celal’in yanında oturmasını mutlaka isterdi Onun kendisine uğur getirdiğine inanırdı Kolay, kolay yenildiği görülmemişti


Vakit epeyce ilerleyince biten oyunun ardından artık herkes evine gitmeye hazırlanıyordu Arabacı Celal çoktan tutmuştu evinin yolunu

Sinan, diğer öğretmen arkadaşlarıyla birlikte evlerine doğru giderken her zamanki gibi oturmaktan kasılan bacaklarının açılması için cadde boyunca sohbet ederek yürümeye başladılar Mahallenin sonuna doğru Arabacı Celal’in oturduğu evin önünden geçiyorlardı yine

Burası iki katlı bir köy evinin bodrum katıydı Evin küçük pencereleri kaldırım hizasındaydı Her zamanki gibi pencere açık, tül perdeleri çekilmiş ve içeriden müzik çalardan yüksek sesle neşeli şarkılar çalınıyordu Kaç kez geçtilerse buradan bir kez olsun hüzünlü şarkı ya da türkü duymamışlardı


Tayyar öğretmen:

-Yahu arkadaşlar, dedi Şu arabacı Celal’i kıskanmamak elde değil Arkadaş hayatın ne türden çilesi varsa hepsini yaşamış ve yaşamakta, yine de bir gün olsun hüzünlü olduğunu, suratının asık olduğunu görmedim Hele de şu müzikler Ne yapıyor bu adam, nasıl beceriyor böyle neşeli olmayı?

-Al benden de o kadar, dedi Sinan öğretmen Sözüm ona bizim mesleğimiz var, işimiz aşımız var, yetmese de bizim gibi meslek sahibi olan ve çalışıp para kazanan eşimiz var, dilediğimiz şeyi zorlansak da mutlaka alırız, yaparız, yer içeriz ama vallahi şimdi eve gideceğim yine, herkes sus pus, herkes kendi köşesinde, suratlar asık Nedir bu bizim doyumsuzluğumuz? Ya da nedir ki bizim sorunumuz, yanlışımız da, hayata Celal gibi bakamıyor, tat alamıyoruz?

-Celal’e sormak gerek, dedi Tayyar öğretmen, gülerek

Yürüyüşten sonra herkes evine giderken, Sinan öğretmen bu işin sırrını Celal’e sormayı ciddi, ciddi kafasına koymuştu Sormak da yetmez, dedi içinden Evine gidip orada gözlerimle görmeliyim Bir şekilde yolunu bulup bir kahve içmeye gitmeliyim Onun hayat felsefesini öğrenmeliyim Nedir bizdeki eksiklik? Bizim yapamadığımız, beceremediğimiz, göremediğimiz şey nedir? Celal gibi yoksul, parasız, zavallı biri nasıl beceriyor hayatla baş etmeyi? Nasıl başarıyor mutlu olmayı?

Kafasındaki daha bir sürü sorularla yatağa girdi Ertesi gün ne yapıp edip Celal’in evine gitmenin planlarını kurdu


Pazartesi günü okuldan çıktıktan sonra, doğru Celal’in arabasıyla iş çıkar umuduyla beklediği meydana gitti Orada bakımsız, zayıf beygirini arabasıyla birlikte bir dut ağacının gölgesine çekmiş, kendisi de arabanın üzerinde oturmuş sigara içiyordu

Gülümseyerek Celal’e doğru gidip selamladı

Celal, Sinan öğretmeni karşısında görünce her zamanki saygısıyla bir çırpıda atlayıverdi arabadan aşağıya Adeta kumandanı karşısında selama duran asker gibi, mahcup, yüzünde tebessümle:

-Merhaba Sinan Bey, dedi Hayrola öğretmenim? Yapılacak bir iş mi var?

Sinan öğretmen, hemen başından o yakınlığı ve samimiyeti kurmak için, elini Celal’in omzuna atıp:

-İş sayılır mı bilmem, ama seninle bir işim var

-Emret öğretmenim

-Ricam olacak Emir değil bu Celalciğim, şu marketten biraz bir şeyler alayım sonra birlikte senin eve gidelim Bir kahve içmeye gelmek istiyorum sana Misafir kabul edersin herhalde

Celal duyduklarına inanamıyor gibi, susmuş Sinan öğretmenin yüzüne bakıyordu

-E, ne diyorsun? Misafir kabul edecek misin? Dedi Sinan öğretmen yeniden

-Öğretmenim ne demek? Sizin gibi değerli bir insan evime misafir olmak istiyorsa bu benim için şereftir Kahvemiz de olur çayımız da, yemeğimiz de

-Celal kardeş, senin gibi yüreği güzel bir insana misafir olmak da benim için şeref olur Kabul ettiğin için çok teşekkür ederim O zaman, sen şimdi evine git, ben şuradan bir şeyler alıp geliyorum Böyle habersiz paldır küldür gitmeyelim En azından evdekilerin haberi olsun

-Hiç önemli değil öğretmenim Haydi, atlayın arabaya gidelim birlikte

-Yok,yok Sen dediğimi yap Git şimdi Ben birazdan gelirim

-Tamam öğretmenim Nasıl istersen

Beygirin yem torbasını ağzından çözüp arabanın üzerine koydu Yularından tutup hareket ettirince, yeniden Sinan öğretmene dönüp:

-SinanBey, yalnız mısın, yoksa yengeyle birlikte mi geleceksiniz?

-Bugünlük yalnız geleceğim Celal kardeşim Yengeyle de bir başka zaman mutlaka gelmek isteriz Bugün seninle sohbet edeceğiz


Marketten elindeki torbalarlarla çıktı En az bir haftalık yiyecek maddeleri almıştı Elindeki torbaların ağırlığına aldırmadan, bira satılan bir büfede durup altı yedi kutu bira aldı Ortam müsait olursa birlikte içeriz Celalle bunları Olmasa da, kendisi içsin, afiyetle, dedi içinden

Şimdi önünde en az on beş dakika yürümesi gereken yolu vardı Yürüdükçe torbaların ağırlığını hissetmeye başladı Keşke Celal’i dinleyip arabasıyla gitseydim, diye geçirdi içinden

Celal’in evine vardığında, yük taşımaya alışık olmayan parmaklarında torbaların ağırlığının bıraktığı izlere baktı Kalınca kırmızı bir çizgi oluşmuştu her iki elinin parmaklarında

Celal, Sinan öğretmeni kapıda karşıladı Ellerindeki torbaları aldığında:

-Bunları size aldım Celal, dedi Sinan öğretmen Kusura bakma elim boş gelmek istemedim

-Ne gerek vardı öğretmenim İnanın mahcup ediyorsunuz

Bahçe kapısından içeri girip evin arkasına geçtiler Oturdukları bodrum katının girişi arkada ayrı bir yerdeydi Basamaklardan inip karanlık bir koridordan geçip oturacakları odaya girdiler Dışarıda her geçtiklerinde içerisinden müzik sesi gelen, pencerelerinin kaldırım hizasında olan odaydı burası İki genç kız ve bir oğlan çocuğu karşıladılar kendisini Babaları elindeki torbaları kızlara verdi Odada yatakta uzanmış olan kadını gördü Sinan öğretmen Kadın gülümseyerek selamladı kendisini

Gösterilen yere oturdu

Celal, çocukları göstererek:

-Sinan öğretmenim, bunlar benim çocuklarım İki de ablaları var Onlar şu anda işteler İki yıldır çalışıyorlar da hiç olmasa bir faydaları oluyor bizlere Geçinip gidiyoruz işte

Sonra yatakta yatmakta olan kadını gösterip:

-Bu da eşim benim Bacakları tutmuyor öğretmenim Bir kazadan sonra felç oldu Dört yıldır böyle yatıyor işte Ne yapalım, insanın başına her şey gelebilirmiş öğretmenim Kabul etmekten başka çaremiz yok Neyse, senin başını ağrıtmayalım bunlarla Ne içersin öğretmenim? Çay mı, kahve mi?

-Bir kahve içerim Celal kardeşim

Kapının girişinde dikilen kızlarına seslendi

-Hadi, Sinan öğretmene ve bize üç tane kahve yapın bakalım Köpüklü olsun


Hüseyin Akdemir



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.