Prof. Dr. Sinsi
|
Sarp Dağlarda Yalnız Açan Kardelen
Anadolunun bir dağ köyünde daha doğmadan babasını kaybetmiş biri olarak dünyaya merhaba demiştim
Babam Hakkın rahmetine kavuşurken geride genç ve dul bir kadın, üç yetim çocuk bırakmıştı Annem güçlükler
içinde yaşam mücadelesi veriyor, zor şartlar altında bizlere hem anne hem baba olabilmek için bütün gayretini
sarfediyordu Annem daha sonraki yıllarda hep derdiki; en yakın arkadaşlarım bile babanız öldüğünde bana düşman
oldular, beni eşlerinden kıskandılar Hem manen yalnız kaldım hem madden
Nihayet ben ilkokul sona geldiğimde, ögretmenim annemi okula çağırıp;
--Kızınız çok zeki, bu çocuğu okutmalısınız, dediğinde annem
--Bunu asla yapamam, hem bu köyde hiç okuyan kız olmadı, hemde okutmaya gücüm yetmez
Bu durumu ögrenen kuzenim zamanın başbakanı olan Süleyman demirele benim hakkımda bir mektup yazarak yardım
istemişti Yaz tatilinde mektuba cevap gelmiş durumun ilçe milli eğitim müdürüne bildirildiği ve benim yatılı ögretmen
okuluna yerleştirileceğim yazıyordu Bütün köy halkı bunu duyunca, anneme baskı yapıp nasıl böyle birşey yapacağını
bunun yanlış olduğunu, namusun elden gideceğini söyleyip aile büyüklerini anneme karşı kışkırtıyorlardı
Milli egitim müdürü defalarca kez köye mektup yazmasına rağmen annem gitmemişti En sonunda annem hakkında
cezai müeyyide uygulanacağına dair son mektupda gelince annem ilçeye gidip müdürlüğe dilekçe verip, benden
ayrılamayacağını benim kendisine çok düşkün olduğumu, pisikolojik olarak zarar görebileceğimi anlatan bir dilekçe verip
o yıl okul hayatıma son vermişti
Bu durum beni derinden yaralamış çok üzülmüştüm Ertesi yıl okullar açılmaya bir hafta kala gizlice bir sabah
annem uykuda iken erkenden kalkıp annemin cüzdanından para alarak sabah ezanıyla köyden hareket eden köy
otobüsüne binip ilçeye gittim orada bir aile dostumuz vardı sora sora onların evini buldum Onlara bir pembe yalan söyleyerek;
--Ömer amca annemin işi vardı beni gönderdi beni ortaokula kayıt yaptıracakmışın, dedim
Sabah annem beni göremeyince deliye dönüp heryerde beni ararken köylüler benim otobüse bindiğimi ve okula kayıt
yaptırmaya gittiğimi söylemişler Akşama kadar merak ve çaresizlikten ağlayan annem, akşam otobüsden benim indiğimi
görünce bir yitiğini bulmuş gibi bana sarıldı dakikalarca öylece kaldı Oysaki ben akşama kadar korkudan bitap düşmüştüm
annem bu duruma ne diyecek diye Sonra yaşlı gözlerle bana bakıp
--Bu kadar çokmu istiyorsun okumayı, dedi
--Çok istiyorum anne ne olur engel olma, dedim
--Ama bütün köyü ve akrabaları karşımıza alacağız bunu nasıl kaldıracağız,dedi
--Yeterki sen beni destekle, mutlaka engelleri aşarız buna inanıyorum, dedim
Bu arada ablalarım küçük yaşta evlenmiş annem ve ben başbaşa kalmıştık Annem bütün cesaretini toplayıp köyden kaçarcasına
ilçeye taşınmıştık Amcam anneme eger gidrese birdaha asla köye dönemeyeceğini asla bağ bahçenin başına gelemeyeceğini
mallarımıza asla dokunamayacağımızın fermanını vermiş, ardındanda kaburga kemikleri kırılıncaya kadar dayak atmıştı
iki tabak iki kaşık ve bir yatakla ilçeye gelmiştik Büyük bir yokluk içindeydik bu durum beni çok üzüyor anneme,
--Anne bu sıkıntılara benim yüzümden katlanıyorsun istersen okulu bırakayım tekrar dönelim, diyordum Annem
-- Artık bu işin geriye dönüşü yok dayanabildiğimiz kadar dayanacağız diyordu Kış için odun ve kömür alacak paramız
olmadığı için, annem akşama kadar bahçelerde agaçlardan dökülen kuru yaprakları topluyor onları torba torba biriktiriyordu kışın
sobada yakmak için Kış bütün şiddetiyle bastırdığında komşular halimizi bildiği için anneme bir teklifte bulunmuş,
--Nazenin hanım, akşama kadar bizde durun akşam yatmaya evinize gidersiniz, demişlerdi
Bu teklif gerçektende çok cazipti Ben okulda olduğum saatlerde annem komşuda oluyor, akşamları kuru yapraklarla ısıtmaya çalıştığımız
evimize geliyorduk Yan komşumuz vardı Behice abla, bazen bizi yemege veya kahvaltıya çağırırdı Evde yaşlı bir babanne vardı
sürekli namaz kılar tesbih çekerdi Ama ne zaman bizi görse yüzü asılır, sofraya oturduğumuzda ise gözünü bizden ayırmaz adeta
lokmalarımızı sayardı Arada bir de,
--Ekmek kolay kazanılmıyor oğlum ne halde para kazanıyor, diyede eklerdi
O yaşlı kadını görmemek için o eve gitmek istemez, her eve döndüğümüzde gizli gizli ağlardım annemi bu durumlara düşürdüğüm için
Bahar gelip bağ bahçe tarla işleri başladığı zaman rahat bir nefes almıştık Çünkü annem tarlalara ırgat olarak gitmeye başlamıştı
Bir gün okuldan geldiğimde mutfakta meyve ve sebze gördüm ve çok şaşırdım, çünkü neredeyse bir yıldır evimize ne meyve nede sebze girmişti
Anneme;
--Anne bunlar nereden çıktı nasıl aldın, ne güzel bugün değişik bir yemek yapacaksın demek, dedim Annem üzülerek
--Bizim için değil, köylümüz olan Ayşe hanımlar bize gelecekmiş onlar için aldım Çünkü halimizi görüp gidip anlatmalarını
istemedim Benim kemiklerimi kıranlar, hakımızda kötü düşünenler durumumuza sevinsinler istemedim dedi Anne meyveden bir tane alabilirmiyim
dedim, önce terettüt etti sonra kıyamadı en küçüğünü al başkada alma olurmu zaten çok az dedi Günlerce Ayşe hanımlar gelecek diye bekledik
ama gelmediler ve yemeye kıyamadığımız sebzelerde meyvelerde bir tane bile tadamadan çürüdüler Bir gün okul dönüşü annemi çürümüş
meyve ve sebzelerin başında ağlarken buldum Keşke kızımın yemesine müsade etseydim deyip ağlıyordu
Ortaokul bitmeye aylar kalmıştı Komşumuz Behice ablanın büyük şehirde lise okuyan bir yeğeni vardı Her ilçeye gelişde halasına
uğrar saatlerce kalırdı Son zamanlarda böyle uzun uzun kalışlarının sebebinin ben olduğunu söylemişti bana Seni çok özlüyorum ve bu
yüzden her haftasonu geliyorum, amacım seni görmek demişti Çok şaşırmış içten içede değişik bir heyecan duymuştum Yoksa karşımdaki
gencin bana anlatmaya çalıştığı şey aşk dedikleri şeymiydi? Ben onu gördüğümde aynı özlemi ve heyecanı paylaşmıyordum ama onunla sohbet
hoşuma gidiyordu Nede olsa o şehirde okuyor benden daha çok şey biliyordu Mevsim bahardı biz yine Behice ablalarda otururken Özdemir
heyecanlı tedirgin bir o kadar beni orada görmüş olmanın mutluluğuyla içeri girdi Havadan sudan konuşuldu Bir ara biz komşunun kızlarıda dahil
gençler bahçeye çıktık Ceviz ağacının altındaki büyük ve uzun taşın üzerine oturmuş güneş ışınlarının yapraklar arasında adeta dansederek
yüzümüze vuruşunu izliyor, bir yandanda şehir kültürünü bilen özdemirin bize şehri anlatmalarını dinliyorduk Bana dönerek;
--Ortaokul bitince ne yapmayı düşünüyorsun? dedi
--Elbette liseye devam edeceğim
--İlçedeki liseyemi?
--Başka şansım varmı?
--Peki ilerisi için ne düşünüyorsun üniversite yani?
--Tek amacım bu zaten nasip olursa üniversite okumak tek amacım
--Eğer isteğin buysa buradaki liseyi okuyarak üniversite kazanamazsın
--Aslında bunu bende çok düşündüm, çünkü buradaki lise açılalı henüz iki yıl oldu mezun bile vermedi Bu konuda bende endişeliyim
--Peki sence ne yapmalıyım? diye sordum
--Beni yanlış anlama sakın ben senden hoşlanıyorum bu yüzden yakınımda olmanı istediğim için bunları söylediğimi düşünme ama, şehirde bir lise
okusan çok büyük ihtimalle sen üniversite kazanır ve okursun Burada kalman çok büyük risk olur senin için Sen cesaretli bir kızsın bir çılgınlıkda lise kaydın
için yap şartları zorla ve şehre gel Eğer amacın üniversite okumaksa ben seni tanıdığım kadarıyla, sana şehirde bir lise bitirdiğinde üniversite okuyacağını
garanti ederim
Bu konuşma benim düşüncelerimi altüst etmişti Acaba Özdemir haklımıydı? Günlerce bu konuyu düşündüm kendi içimde sürekli hesaplamalar yaptım ama
her defasında ümitsizliğe düştüm Ekonomik açıdan baktığımda tamamen imkansız görünüyordu İşte o an sanki her iki kanadınada kurşun yemiş kuş gibi
yerle bir oluyordum Her şeye rağmen daha fazla dayanamayıp Özdemirle aramızda geçen konuşmayı anneme aktardım Annem
--Bu kadarda hayalci olman çok fazla değilmi?
--Anne buraya gelirkende durum aynıydı hiçbirşeysiz kaçarak geldik o köyden
--Ama burası küçük biryer herkes bizi tanıdı ve yardım etti Şehirde bir başka Komşu Behice olmayacak
--Anne ben geçenlerde bir kitap okudum içinde şöyle bir cümle vardı "Rızkı veren Allahtır ve buna kullarını vesile kılar, Allah dilediğine hesapsızca rızık
verendir Bu yüzden vesilelere dayanmayın siz vesileleri yaratan Allaha dayanın güvenin Çünkü inananlara Allah yeter " diyordu çok hoşuma gitmişti bak hafızamda
kalmış Sen Aallahı seversin anne, belki oda seni seviyordur, demek istediğim oki, biz bir çılgınlık daha yapalım şehre taşınalım Eger burada kalıpda üniversite kazanamazsam yıllarca çektiğimiz sefaletten başka elimizde birşey kalmaz sadece lise bitirmiş biri olarak tekrar o köye dönmek zorunda kalırız Anne yalvarıyorum sana ne olur bana bir şans daha ver
Bu konuşmanın ardından annem bir daha asla bu konuyu açmamamı kesin bir dille söyleyip kestirip atmıştı Biz ilçeye taşınırken inek ve koyunlarımızı emaneten halama bırakmış, sütü yünü senin olsun hayvanlara bak demiştik Amcam tarlalara bag ve bahçeye el koydugu için hayvanlardan başka bir malımız yoktu o yaz amcamdan korkmamıza rağmen annem sürpriz bir şekilde köye gideceğimizi söylediğinde şok olmuştum
--Anne eminmisin?
--Evet kork kork nereye kadar artık korkuyla yüzleşmek istiyorum biz korktukça onlar iyice mallarımızın üzerine oturdular Şu halimize bak senin baban köyün en zenginiydi onca mal mülkümüz var ama biz korkudan yanına varamıyoruz ben yardıma muhtaçlara sadaka verirken üç yıldır ben sadakayla geçiniyorum Ne olacaksa olsun gideceğiz Dedi
Köy otobüsü köye yaklaştıkça annem iyice gerilmiş elinde köydeki evimizin anahtarı hızlı hızlı elinde döndürüp duruyordu Sanki oksijensiz kalmış gibi derin derin
nefes alıyor yüzündeki mimikler sürekli değişiyordu Belliki kafasıyla konuşuyordu Otobüsten indiğimizde annem sanki düşman içine dalmış gururlu ve tek başınada olsa bu zaferi kazanacağına azmetmiş bir asker edasıyla, sert adımlarla ve dimdik yürüyordu Ona yetişmek için adeta arkasından koşuyordum Evimizin bahçe duvarından içeri girdiğimizde bahçede teyzemle yüzyüze geldi annem Teyzem aynı zamanda zalim amcamın karısıydı, ikiside birbirinden acımasızdı 
--Ne yüzle geldin? sana burada artık senin yerin yok dememişmiydik?
                                   
--Neden cevap vermiyorsun senin burada artık yerin yok dememişmiydik? gidersen dönüşün yok dememişmiydik?
Teyzemin kelimeleri sanki havada uçuşuyor annem hiç işitmemişçesine kapımızı açmaya çalışıyordu İşin en kötüsü evlerimiz yanyana ve aynı bahçe içindeydi Teyzem hırsını alamayıp anneme saldırdı ardından kapıya bir tekme indirip kapıyı kırdı Dehşete kapılmış teyze yapma ne olur yapma diye yalvarıyordum Teyzem 1 80 boyunda güçlü bir kadındı acımasızlığına gücüde eklenince inanılmayacak ölçüde canavarlaşıyordu Kapı kırılmış annem dayaktan bitap düşmüş bir halde divanın üzerine yığılmış
üzülme kızım üzülme bu günlerde geçecek diyordu Annemin dağınık saçları perişan hali öyle içimi parçaladıki, annem gözyaşlarımı görmesin diye kendimi antreye attım biryandan ağlıyor biryandan;" Allahım,eğer gerçekten varsan; bu zalim amca ve teyzemi sana havale ediyorm Sen halimizi görensin bunlara öyle bir musibet verki bizi unutsunlar Gözyaşlarım toprak zemini suluyor, onlara bizi unuttur Allahım nasılki şuan benim yüreğim yanıyorsa aynı acıyı onlarada tattır Allahım " diyordum
Annem herşeye rağmen direndi yaz tatilini köyde geçirmeye kararlıydı Köye geleli henüz bir iki hafta olmuştuki kendi evimizde hapis hayatı yaşıyor amca ve teyzemle karşılaşmamak için hiç dışarı çıkmıyorduk vakit öğle olmuştu ortalıkda kimseler görünmüyordu,dışarı çıktım köy harmanlarına doğru yürümeye başladım
amcamın küçük kızı gülümseyerek abla nasılsın dedi hiç cevap vermedim anne baban görmesin benimle konuştuğunu sana kızarlar dedim daha sonra Senem se
--Kızarlarsa kızsınlar onlarda hem suçlu hem güçlü,ben anlamıyorumki sizden ne istiyorlar evdede hep sizden ve mallardan konuşuyorlar Bıktım artık onları dinlemekten Hem ben senide teyzemide seviyorum benim ne suçum var lütfen bana küsme annemin görmediği yerde benimle konuş lütfen Hem ben sizi çok özledim
Bende onu çok özlemiştim çok sevimli çok esprili bir çocuktu Harmanda bugday saplarının içine oturmuştuk bana durmadan anne babasıyla ilğili tesbitlerini anlatıyor onlara hakaret ediyordu Çünkü amca ve teyzem kendi çocuklarınada çok merhametsizce davranıyorlardı Senem in elinde bir kelek vardı ve,
--Bunu senin için kopardım lütfen ye sen eskiden çok severdinya dedi
--Yemem, dedim çok ısrar etti bende yememekte ısrar ettim Çok üzüldü ve kendisi yemeye başladı Bu arada benimle konuşmaya devam ediyordu Birden yüzü yemyeşil oldu ve bana birşey oluyor abala dedi kusmaya başladı yere yığıldı ben feryad ediyor insanları yardıma çağırıyordum ama kimse beni ciddiye almadı Senemi sırtıma alıp eve getirmeye anne babasına teslim etmeye çabaladım ama birden çok ağırlaştı ve taşıyamaz oldum Senemi yola uzatıp eve koştum sanırım senem zehirlendi hemen yogurt yetiştirin diye anne ve babasına ama onlarda bana inanmadı şaşılacak bir şekilde ben teyzemlerin mutfağına dalıpta yoğurt kovasını alıp koşunca ciddi olduğumu anlayıp peşimden geldiler ama Senem artık bilincini yitirmiş yerde can çekişiyordu Birden aklıma ilk geldiğim günki bedduam gelmişti "Allahım bunlara bizi unutturacak bir musibet verki kendi dertlerine düşüp bizi unutsunlar " Demiştim Allahım Seneme birşey olmasın ben bedduamı geri alıyorum diye çok ağladım ama senem gözlerimin önünde can verdi
Bu ani ölüm onların bir süre sessiz kalmalarına sebep oldu Bir gece vakti sıcaktan bunalmış dışarı bahçeye çıkmak istemiştim annem onlarla karşılaşırım düşüncesiyle izin vermemişti Gecenin ilerleyen saatlerinde ortalıkdan onların ayak seslerinin kesildiğini görünce anne biraz çıkayım sanırım onlar yattılar dedim
peki dedi annemde yatmıştı Evimizin bahçe kapısı köyün ana caddesi üzerine açılıyordu sessizce kapıyı açtım hemen kapının dışında caddeye bakan yerde kaysı ağacımızın altında bir eski divan vardı amcam zaman zaman oraya oturup yoldan gelip geçenlerle sohbet ederdi İçimde çok farklı bir duyguyla divanın üzerine iliştim sessizliğin sesini ilk kez o gece tanımıştım sessizliğinde kandine has bir sesi vardı köyü ne kadarda özlemişim dedim içimden Ay dolunay, yıldızlar kucağıma düşecek kadar yakındı Çok tatlı bir meltem esiyor, kayısı dallarında yapraklar adeta dans edip, o güne kadar hiç keşfetmediğim bir müzik ziyafeti sunuyorlardı bana Ağustos böcekleri bu müzige sanki eşlik ediyor, arada bir köpek ulumalarıylada içim ürperiyordu Ben çok küçükken bir arkadaşım bana demişdiki;
--Biliyormusun köpekler gece neden uluyormuş?
--Hayır neden uluyormuş?
--Azrail köyden birinin canını almak için köye inyormuş, köpeklerde Azraili görüyorlarmış bu yüzden uluyorlarmış
--Gerçektenmi peki sen nerden biliyorsun?
--Annem anlatıyor ben geceleri hemen uyumadığım zaman köpek havladığında hemen uyu bak köyde Azrail dolaşıyor diyor
Önceleri bende buna öyle inanmıştımki her köpek ulumasında Azrailin bizim eve geleceğini ve annemi alacağını sanar gece boyu uyumaya korkar annemin yatağına gider, anneme sıkı sıkı sarılır, Azrail ne olur bizim eve gelme annemi alma acı bana diye dua ederdim
İşte gecenin ilerleyen saatinde yalnız başıma oturmuş köpek sesleriyle çocukluğuma dönmüş, rüzgarın esişiyle hışırdayan dalları dinlerken birden içim ürperdi
Karşıda dağlar bütün azametiyle dikilmişken gözüm birden evimizin biraz önündeki aile mezarlığına ilişti Birden mezar taşları sanki birer insan gibi geldi gözüme, kabirlerinden kalkmış bir sürü insan mezarlıkda sanki öylece hareketsiz dikiliyordu O an ölümü çok yakın hissettim kendime köpek sesleri artmaya başlamıştı Ve içimde bilinçaltıma yerleşen o korkuyla yerimden fırladım eve dönmek için ve gecenin karanlığında birden karşıma bir çift göz dikildi Tam ben bağıracakken eliyle ağzımı kapadı
Korkudan dizlerimin bağı çözülmüş bir halde tekrar divana yığıldım
--Korkma ben Neziha amcanın kızı teyzenin kızı Neziha Bende uyuyamadım penceremden senin dışarı çıktığını gördüm Bunu fırsat bildim seninle konuşmak için
biliyorsun annemler izin vermiyor sizinle konuşmama Ama ben seni çok özlemiştim, sen benim en iyi arkadaşımdın Ben kendimi bilelidir herşeyi seninle paylaştım senin gidişinle ben bir boşluğa düştüm seninle olan dostluğumuza hiç ihanet etmedim Ve senden başkada hiç dost edinmedim Çünkü beni dünyada bir sen anlarsın Senin dışında kimsenin beni anlayacagını düşünmüyorum Sen gittin beni yalnızlığın kucağına attın, kendi adıma şu üç yıl çok zor geçti Ama senin adına çok seviniyorum Biliyorsun ben senden büyük olmama ragmen,okuldada beni sen korurdun arkadaş ve aile çevresindede Sen hep güçlü bense hep zayıftım Sen beni tamamlayan diğer yarımdın Ne olur anne babamın yüzünden benden yüz çevirme seni çok özledim, sana çok ihtiyacım var Anne ve babamın ne zalim olduklarını bende biliyorum, size nasıl zulmettiklerini bende biliyorum, ama elimden onlardan nefret etmekten başka birşey gelmiyor İnan ikisindende nefret ediyorum Size yapılan zulümleri seni benden kopardı, benide onlardan kopardı Eğer bende senin kadar cesur olabilseydim kesinlikle teyzeme sığınır seninle yaşar ailemi terkederdim Eğer bunu yapabilseydim bana kollarını açarmıydın?
Nezihanın hıçırıkları geceye acı bir senfoni gibi dağılıyordu İçim bu aileye karşı çok buruktu ama neziha nın ne suçu vardıki O her zaman benim yanımda yer almış, anne babasının zulümlerine benimle birlikte gözyaşı dökmüş beni teselli etmeye çalışmış en yakın dostum değilmiydi Korkudan dizlerimin titremesi hala geçmemişti zoraki ayağa kalktım ve sıkı sıkı sarıldım tek dostuma Onun kalp atışlarını sanki kendi içimde hissediyordum uzun süre öylece kaldık
--Biliyormusun Senemin ölümünden ben kendimi sorumlu tutuyorum dedim
--Neden böyle düşünüyorsun?
--Geldiğimiz ilk günü hatırlıyormusun, teyzemin anneme yaptıklarına dayanamayıp beddua etmiştim Ama asla size bir zarar gelsin istemezdim ben Senemide çok severdim biliyorsun Ama olan seneme oldu buda beni çok üzdü kendimi çok kötü hissediyorum
Böyle düşünme Annen yani teyzem hep demezmiki ölümün vakti bellidir diye Ayrıcada sanırım bir anne veya babaya en acı gelen şey evlat acısıymış ben bunu gördüm senem in ölümüyle Kendi canlarına bir musibet gelse idi inan bu kadar üzülmezlerdi sanırım Allah zalimleri nasıl cezalandıracagını çok iyi biliyor Allah sen bedua etmesende senin hakkını savunacak ve senin öcünü alacaktı elbette Çünkü sen yetimsin Dedem derdiki Allahın koruması altında olan en degerli kulları yetimlerdir Kardeşime bende çok üzüldüm her gece ağlıyorum ama bu işte sen kendini suçlama Senemin vadesi dolmuş senin bedduanda ona denk gelmiş Olaya böyle bak
Bunları duymak bana çok iiyi gelmişti Bu durumu açıklamama rağmen Neziha nın bana olan tavrı ve beni teselli etmeye çalışması, onun benim için gerçektende çok degerli bir dost olduğunun kanıtıydı
Neziha benden iki yaş büyüktü Biraz sakinleştikten sonra cebinden bir siğara cıkardı ve yaktı Çok şaşırmıştım
-- ne neziha?
--Neye benziyor?
--Bunu nasıl yaparsın henüz çok küçüksün
--Sen gidince çok yalnız kaldım Birgün babama; neden bu kadar sıgara içiyorsun demiştim, oda sıkıntıdan kızım demişti daha sonra bende düşündümki demekki sigara sıkıntıya iyi geliyor olmalıki, babam içiyor birde ben deneyeyim dedim, ve işte gördüğün gibi o günden beri içiyorum
--Peki gerçekten iyi geliyormu?
--Bunu hala anlayamadımki,
deyip ayağa kalktı biraz yola doğru yürüyelim dedi Onun sigara elinde yürümeye başladık Birden yolun altındaki komşumuz bahçesinin lambasını yaktı ve dışarı çıktı biz onu görünce yol kenarındaki ağaçların altına saklandık Komşu iki el ateş etti bize doğru neye uğradığımızı şaşırmış bir halde korkudan tirtir titriyorduk Komşu şerefsiz saklanma çık ortaya elinde sigarayla evimin kenarında dolaştığını gördüm yer yarıldı içinemi girdin, cesaretin varsa çık ortaya diye bağırıyordu Evin bütün çevresini dolaştıktan sonra söylenerek evine girmişti Neziha birden gülme krizine girdi
--Ne oldu delirdinmi niye gülüyorsun? dedim
--Köyden birinin kızını kaçıracağını duymuş her gece böyle nöbet tutuyormuş diyorlardı demekki doğruymuş
--Allah iyiliğini versin, söndür şu sığaranı senin sigaran yüzünden komşu bizi erkek sandı,zaten köpeklerde uluyor, belki Azrail bizim yanımızdadır
--Sen hala köpeklerin gece ulumalarından korkuyormusun?
--Bilmem bugün farkettimki hala korkuyormuşum
--Yarın gece yine buluşalımmı
--Olur ama sigara içmek yok, dedim ve birbirimize tekrar sarılarak evlerimize dönmüştük Daha sonraki gecelerde Neziha ya Özdemirden bahsetmiş şehirde lise okuma hayallerimden bahsetmiş, ama bunun asla gerçekleşmeyeceği için çok üzüldüğümü anlatmıştım Okullar açılmaya 4 gün kalmıştı, ve ben o sabah kalktığımda annem yatağında yoktu köyde gidebileceği yerlere baktım köylüler annemin otobüse bindiğini söylediler Hiç anlam verememiştim belliki ilçeye gitmişti ama acaba beni neden götürmemişti Oysaki bir kaç gün sonra okullar açılacaktı
Akşama kadar otobüsün gelmesini bekledim Annem elinde birkaç poşetle arabadan indi çok mutlu görünüyordu, bense şaşkındım annemdeki bu hal hiç alışık olmadığım bir haldi
--Anne neler oluyor? nereden geliyorsun? neden beni götürmedin?
--Sana özendim, hani üç yıl önce sen evden kaçmış ilçeye gitmiştinya, acaba bu nasıl bir duygu birgün bende aynısını yapayım dedim, sende benim üç yıl önce neler hissettiğimi hisset dedim, deyip gülüyor
-- Anne neden gülüyorsun korkutuyorsun beni neler oluyor anlatsana
-- Poşetleri aç bakalım içinde ne var
heyecanla poşetleri yırtarcasına açtım ve gözlerime inanamadım
--Anne bu ne?
--Neye benziyor?
--Bu lise forması ama ilçedeki lisenin değil Anne benim gördüğüm gerçekmi bu şehirdeki liselerin forması şimdi, yani,gerçektenmi, ya inanamıyorum, kayıt ne olacak yoksa yaptırdınmı? sakın hayır deme bu heyecanımın üzerine, anne kayıtmı yaptırdın? yani gidecekmiyiz? ama nasıl? imkansızdı bu Biz orada nasıl geçineceğiz?
--Sus artık sus Amma çok konuştun biraz daha konuşursan gitmekten vazgeçeceğim
--Annem canım annem, ben senin hakkını nasıl öderim bilmemki ama çok korkuyorum Orası büyükşehir
--Korkma cennet kokulu kızım hani sen bir kitapda ne okumuştun unuttunmu Sen beni yüreklendirirken şimdi sen niye endişeleniyorsun Hani Rızkı veren Allah'dı?
--Haklısın anne, o kitapta öyle yazıyordu, ben çok şaşkınım ne diyeceğimi bilemiyorum Sevincimi anlatacak bütün kelimeler kifayetsiz kaldı
--Güzel kızım bazen duyguları anlatmak için kelimelere hiç ihtiyaç olmaz, çünkü gözler duyguları anlatan en anlamlı kelimelerdir, bakışlarla konuşmak konuşmaların en anlaşılabilir olanıdır Senin gözlerinde dünyayı görüyorum şuan, uçsuz bucaksız bir mutluluğu ve geleceği görüyorum Diğer poşetide aç bakalım
--Anne gözlerime inanamıyorum arkadaşımın ayakkabısından Nerden bildin bu ayakkabıyı çok istediğimi ?
--Çünkü ne zaman arkadaşınla karşılaşsan onun yüzüne değil sürekli ayaklarına bakıyordun bir senedir Bunu anlamamak için kör olmak gerekirdi bu ayakkabıyı bu kadar istediğini biliyordum ve alamamak bana çok acı veriyordu İsdedimki liseye mutlu başla
Birden kafam karışmıştı sanki sevincim boğazımda düğümlendi
--Anne bizim paramız yok sen bunları neyle aldın?
--Artık paramız var
--Nasıl yani? nasıl paramız olabilirki?
--Üzülme lütfen bebeğim, mademki artık şehirli olacağız, halanda çok yorulmuş, bende hayvanları satmak zorunda kaldım Yeterki senin yüzün gülsün bu para bizi bir süre idare eder diye düşünüyorum gerisinide şimdiden düşünüp peşin peşin üzülmeyelim ne dersin? Yaşayıp görelim bakalım zaman bize neler gösterecek
Sevincime bir buruk acı karışmıştı ayakkabılar ve lise forması elimde kaldı O ana kadar hiç böyle bir büyük yükün altına girdiğimi hissetmemiştim Yüreğim sevinçden çırpınırken sanki bu yükün altındada omuzlarım yere düşmüştü adeta O an Neziha ya çok ihtiyaç duydum onu görebilme umuduyla evin bahçesine çıktım, teyzem huysuz kısrak gibi bahçede ayaklarıyla toprağı dövercesine hışımla dolaşıyordu, o anda Neziha bahçe kapısından içeri girdi Bir an teyzemi unutup koştum ona sarıldım,teyzem bize şaşkın şaşkın bakıyor Neziha korkudan beni göğsümden itip, kısık sesle biraz sonra köy çeşmesine gel diyordu Birazdan teyzemi atlatıp iki yasak sevgili gibi köy çeşmesinde buluşmuştuk Ben ona sarılıp ağlamaya başladım Neziha;
--Ne oldu güzelim neden ağlıyorsun?
--Ben liseyi şehirde okuyacagım, annem bugün kayıt yaptırmş biliyormusun
--Çok sevindim canım inanamıyorum dogrumu söylüyorsun şakamı bu?
--Doğru söylüyorum
--O halde sevinmen gerekirken neden ağlıyorsun İşte hayallerin gerçek oldu Bunun tadını ağlayarakmı çıkarıyorsun?
--Ama annem bütün hayvanları satmış şehre taşınabilmek için
--Üzülme güzelim sen okuyup güzel bir işin olduğunda vadi dolusu hayvan alırsın annene
Bir anda ikimizde gülmeye başladık Neziha;
--Ama şehirde hayvan olmuyordu değilmi, hem sen hayvadan kurtulmak için okuyorsun benim ettiğim lafa bak, ne dersin işte ben cahil bir kızım, benim bütün hayatım bağ bahçe hayvan olduğu için hayatın nimetleri sadece bunlar sanıyorum Allah sana neler verecektir kimbilir Memur olursun inşallah Güzel kıyafetlerin güzel bir evin belki araban bile olur Ozaman beni çok cahil bulurmusun acaba Yüksek yerlere gelince artık beni beğenmemenden, beni sevmemenden çok korkuyorum
--Neziha ben okuyup en üst düzey bir yönetici bile olsam veya hayal ama, dünyanın en zengin insanı bile olsam, sen hep benim tek dostum olarak kalacaksın bunun aksini sakın düşünme olurmu, sarıl şimdi bana ve sevgiyle uğurla beni
4 gün sonra beni o köyden tamamen koparan otobüse bindiğimde, beynime kazınan tek manzara, sabahın o erken saatinde evimizin bahçe duvarına yaslanmış, gözlerinden sicim gibi yaşlar boşanan Neziha'nın darmadağın yüzü ve beni nereye bırakıp gidiyorsun dercesine sitemle sallanan elleriydi
Yıl 1978, şehire taşınma işi annemin son anda verdiği bir karar olmasından dolayı, henüz bir kalacak yerimiz yoktu Okul açılmadan bir gün önce şehre gelmiş, annemin bir arkadaşının evinde kalıyorduk Akşam yemeğinde başka bir misafir daha vardı bizimle birlikte Ev sahibi bana dönerek
--Sude, bak bu misafirimizin adıda gülser Çok şanslısın bu kızımızda senin gideceğin lisede okuyor İnşallah iyi arkadaş olursunuz Gülser çok akıllıdır, biliyorsun ortalık çok karışık gülser seni kollayıp gözetir sen gülserden ayrılma etrafı tanıyıncaya kadar olurmu
--Olur Türkan abla tanıştığımıza memnun oldum Gülser
--Bende memnun oldum sude bende bu gece burada kalacağım sabah birlikte gideriz okula
--Tamam gülser sagol
Sabah erken kalkıp liseli olmanın heyecanıyla hemen hazırlanmış Gülser' le bereber okulun bahçesine geldiğimizde, manzara bana çok farklı gelmişti Ögrenciler en az onar kişilik gruplar halinde dolaşıyor, gruplar birbirlerine kin dolu bakışlarla bakıyordu Ögrenciler okul bahçesinde sınıflara girmek için sıra olmuştuki birden bir ögrenci
öne çıkıp yüksek sesle devrimci gençler adına bir konuşma yaptı Bir grup yuhalarken bir grupda alkışladı Ben her ikisinide yapmadan şaşkın şaşkın öylece kalakalmıştım tam sınıfa girecekken gülser tekrar yanıma gelip bana sert bir ses tonuyla,
-- Neden arkadaşımız konuşurken sol yumruğunu havaya kaldırmadın? dedi
--Özür dilerim öyle yapmam gerektiğini bilmiyordum
Gülser'in daha ilk günde üzerimde otorite kurma girişimi hiç hoşuma gitmemişti ama sesimide çıkarmak istememiştim Gülser her tenefüs yanıma geliyor beni pekçok kişiyle tanıştırıyordu Pekçok kişi Gülser'in önünde saygıyla duruyordu Önceleri buna bir anlam verememiştim ama daha sonra öğrendimki, Gülser okulun Devrimci gençlik kızlar başkanıymış Okul başlayalı aylar olmuştu çok ender olarak ders işleniyordu sağ ve sol çatışmalarından dolayı hemen her gün okulda olaylar oluyor silahlar patlıyor hocalar insan yerine konulmuyordu Gülser beni okul dışındada toplantılara eylemlere zorluyor onlardan ayrılırsam başıma kötü şeylerin geleceğiyle ilgili beni çaktırmadan tehdit ediyordu Yapılan toplantılarda zaman zaman vatan millet kurtarılıyor, faşizmin ülke geleceği önündeki en büyük tehlike olduğu anlatılıyordu İşçi ve yoksulların haklarından bahsediliyordu Ezilen halkların haklarının savunulması gerektiğinden İlk zamanlar kafama yatmaya başlamıştı bu fikirler Doğru diyordum işçinin yoksulun mazlumun haklarını savunmaktan daha güzel ne olabilirdiki Benim yerim galiba burası diyordum
Birgün gülser ilginç bir teklifle gelmişti bana;
--Yoldaş, şu an sana açıklayamadığım bazı sebeplerden dolayı zaman zaman toplantılarımızı sizin evde yapmayı uygun gördük
--Benden izin almadanmı?
--Bu konuda bizi anlayışla karşılayacagını düşündük
--Gülser ben o evde yalnız yaşamıyorum bir annem var ve annem benim sizinle her aktiviteye katıldığımı bilmiyor bilse yüreğine iner üzüntüden
--Niye biz kötü birşeymi yapıyoruz?
--Bu konuda ne diyeceğimi bilemiyorum doğrusu
--Ne demek şimdi bu? Sen bizimle aynı davanın içinde değilmisin?
--İçindeyim ama zaman zaman bana çok ters gelen tesbitlerim var, bunlarda beni düşündürüyor
--Nedir onlar?
--Beni en çok düşündürenlerden biri; fakirin işçinin halkın hakkını savunurken; bu davayı güden arkadaşların yaşantısı
--Ne varmış yaşantımızda?
--Ne bileyim hepinizde gördüğüm kadarıyla çok lüks yaşıyorsunuz hep markalı kıyafetler giyiniyorsunuz, bu kadar küçük yaşta viski içiyor yabancı sigara içiyorsunuz, ayrıca bunca zaman içinde ben hiçbir fakirin ihtiyacını karşılamak için birşeyler yaptığımızı hatırlamıyorum Geçenlerde sana bizim sınıftaki mehmet'ten bahsetmiştim ayakabıları çok eski ve yürürken sürekli ayağından fırlıyor çok büyük olduğu için demiştim ama hala ona bir ayakkabı bile alınamadı Tamam deyip hep es geçildi Birde en önemli konulardan biri, sende duydun Hilal lise ikide olmasına rağmen hamile Nedir bu devrim nikahı saçmalığı bir türlü anlayamadım Böyle evlilikmi olur anne babaların haberi yok, ama arkadaşların çoğu devrim nikahıyla evli ve kızlar hamile kalıyor Parası olanlar şanslı gidip aldırıyor bebeğini anne babası anlamadan ya Hilal! onun çok fakir olduğunu biliyorsun ve bebek 5 aylık olmuş Ne olacak bu kızın hali? devrim nikahlı güya kocası ben hala ögrenciyim anne babama birşey söyleyemem deyip kızı kaldırıp attı Biz hani bu mazlumların hakkını savunacaktık? Hani bozuk giden düzeni değiştirecektik? Ben anlayamıyorum sen ablasın benden iki yaş büyüksün bana sen anlat doğruları Sence biz birşeyleri düzeltiyormuyuz, yoksa daha beter bozup dağıtıyormuyuz?
Gülser gözlerime biraz şaşkın, biraz gergin, biraz suçluluk bakışlarıyla bakıp;
--Yoldaş bu salı sizdeyiz bunları uzun uzun masaya yatırırız kafana takılan herşeyi konuşuruz şimdi gitmem lazım hoşçakal
Deyip uzaklaşmıştı benden Bana sorulmadan bana yapılan bu emrivaki hiç hoşuma gitmemişti Ben bu durumu anneme nasıl anlatırdımki Zaten bende içinde bulunduğum durumdan son derece rahatsızdım Ama Gülser'in her bunu hissedişinde bana çaktırmadan yaptığı tehditler beni geri adım attırıyordu gerçekten korkuyordum ya anneme birşey yaparlarsa diye
Koridor nöbetçisi olduğum birgün, zil çalmış herkes derse girmişti aradan on dakika geçmediki koridorda bir ayak sesi belirdi Bakışlarıda adımları gibi sert bir kızdı ünzile, neredeyse beni boğacak, nefret kusan ses tonuyla;
--Nöbetçi git bana tebeşir getir sınıfta tebeşir bitmiş
--Bir dakika hemen getiriyorum dedim ama Ünzileyi görünce helede hiçkimsenin olmadığı bir ortamda sadece onun ve benim var olduğumuzu bilmek bana çok heyecan vermişti Bunun adı korkumuydu yoksa heyecanmıydı ayırt edemiyordum Çünkü Ünzile okulun asenasıydı Ülkücü kızlarında başkanı oydu Bir nefeste alıp getirdiğim tebeşirler elimde, ellerim felaket bir şekilde titremekte Aklımdan yüzlerce düşünce aynı anda geçiyor sanki İçimden Ünzile ile konuşmak için bundan daha iyi bir zaman olamaz diye düşünüyorum Ama ünzilenin sert bakışlarından, ve tepkisinden korkuyordum Aklım karmakarış ama herşeye rağmen bu bir fırsat diyorum;
-- Ünzile seninle konuşmam lazım,
--Benim senin gibi bir pislikle konuşacak hiç birşeyim yok
--Ünzile lütfen benimle konuşmalısın, beni dinlemelisin
--Nesline saygısını yitirmiş, Tarihini, atalarını tanımayan bir Rus köpeğiyle konuşacak bir konum olamaz
--Ünzile sen Allah'a inanıyormusun?
--Elbette inanıyorum
--İnandığın Allah aşkına beni dinle,deyince Ünzile birden taş kesildi adeta hiç tepki vermeden beni dinlemeye başladı
--Ünzile sen hep beni Gülser'in yanında gördün ve haklı olarak bu sözleri bana kullanıyorsun deyip şehre ilk gelişimizden başlayıp kısacabaşımdan geçenleri anlatmıştım Şaşkınlıla beni dinliyor;
--Ne yani şimdi sen kendi isteğinle onlarla beraber değilmisin?
--Ben daha şehre geldiğim gün neyin doğru neyin yanlış oluğunu anlamadan böyle bir kaosun içine düştüm Bildiğim tek gerçek şuki orada pekçok şey hoşuma gitmiyor ve korku belası onlarla kalmaya devam ediyorum Açık olmamı istersen bu demek değilki ben size sıcak bakıyorum Çünkü içinizde yaşamadım ve artık korkuyorum içinizde yaşamış olsam belkide sizinde pekçok hatalarınızı göreceğim Demem oki ben ne sağcıyım nede solcu Solcu olmak benim seçimim değildi Eğer bir gün sağcı olacaksam bu kesinlikle benim tercihim olmalı kimse bunu bana dayatmamalı Şundan emin olmanı istiyorum benim yüreğim artık onlarla değil Ama sizinlede değil Beni düşman belleyip bana zarar vermeye kalkmaz, eğer bana fırsat tanırsanız sizi tanımaya çalışayım Aklıma yatarsa bende davanızda size katılayım
--Eğer sana zarar gelmesini istemiyorsan, ve söylediklerininde doğruluğunu kanıtlamak istiyorsan, sana inanmamızın tek yolu var
--Nedir o?
--Sen eskiden olduğu gibi yine devgenç üyesi olmaya devam edeceksin Yapılması planlanan eylemleri ve orada olup bitenleri bize aktaracaksın
--Benden çok zor birşey istedin Bunu anlarlarsa beni yaşatmazlar
--Öldürende yaşatanda Allahtır Eğer sende Allaha inanıyorsan bunu bir gün kesinlikle anlayacaksın Eğer Allah dilemezse kimse sana bir zarar veremez
--Sen gerçekten böylemi düşünüyorsun?
--Eğer sende böyle düşünürsen birgün, gereksiz korkuların yerini kendine güvenin alacaktır Kendini daha huzurlu ve rahat hissedecek ve asla kulun elinden geleceğini sandığın ölüm korkusundan kurtulacak kendini güvende hissedeceksin Allah rızkını bitirmişse ölüm seni yatağındada bulacak, yok dünyada içecek suyun varsa korktuğun kişiler üzerine kurşunları yağdırsada onların gücü seni öldürmeye yetmeyecek
--Çok ilğinç bir felsefe buna inanmak isterdim çünkü işime gelirdi Aslında ben bazen Allahın varlığına inanıyorum, bazende şüpheye düşüyorum, deyip gülümsüyordumki, Ünzile sert bir ses tonuyla;
--O zaman anlaştığımızı umuyorum Sen bizim istediğimiz bilgileri bize getir bizde sana ve ailene zarar gelmesini önleyelim ve sana inanalım
deyip alıp tebeşirleri elimden çekip gitmişti Küçücük akımla kendimi korumaya çalışırken sanırım daha büyük işler açmıştım başıma
O günden sonra artık okulun iki liderinin kuklası olmuştum Durumu idare etmek gerçekten çok zor oluyordu Devgençliğin toplantıları sıksık biizim evde olmaya başlamıştı toplantı günü annemi evden uzaklaştırmak için her seferinde farklı bir yalan söylemekten bir süre sonra artık söyleyecek yalanda bulamıyordum Annem durumu anlayacak diye çok korkuyordum Annemin üzülüp benim hakkımda endişelenmesini istemiyordum Annem bir haftalığına köye gitmek zorunda kaldığını söylemişti;
--Kızım seni bir hafta yalnız bırakacağım ama sen Ayşe ablanlarda kalacaksın ben gelinceye kadar Ayşe ablanla konuştum gözün arkada kalmasın ben bakarım sude ye dedi
--Tamam anne o zaman sorun yok gidebilirsin sen beni merak etme bende kendime bakabilirim
Annem gitmiş ve ben o ilk okul çıkışı kuzenim olan Ayşe ablamın evine gitmiştim zaten onlarla komşuyduk aramızda sadece iki ev vardı Kuzenimin kocası alkolikti İş bankasında çalışıyodu ama alkol yüzünden atılma noktasına gelmişti Akşam yemeğinde kocası bana sürekli iltifatlar ediyor gözlerini benden ayırmıyordu Belki bana öyle geliyor diye kendimi telkin ediyordum ama adamın askıntı olduğunu anlamamak için kör olmak gerekti İçimi büyük bir huzursuzluk kaplamış ben bu geceyi nasıl geçireceğim diye düşünüyor kendimi hiç güvende hissetmiyordum O gece orada kuzenimin çocuklarının odasında yattım ama sabaha kadar asla uyumadım ders çalışıyorum bahanesiyle ışıgı söndürmedim Adi adam bendeki tedirğinliği anlamıştı arada bir geliyor daha yatmadınmı diyor, ben sert bir şekilde ders çalışıyorum diyorum geri gidiyordu Sabah olduğunda o evde bir gece daha kalamayacağımı biliyordum ama kendi evimizdede yalnız yatmaya hiç cesaretim yoktu O güne kadar hiç yalnız kalmamıştım hiç annemden ayrılmamıştım İkinci gün okul dönüşü;
-- Ayşe ablacım ben kendi evimizde kalmak istiyorum sizin evde çocuklardan ders çalışamıyorum amasenden bir ricam var
--Söyle Sude
-- Annem gelinceye kadar nihal benimle kalabilirmi?
--Gönderirim tabiki Nihali ama iki kız korkmazmısınız
--Ne olacakki zaten seslensek duyarsınız evimiz çok yakın hem bizim ev güvenli kapısı ve kilitleri çok sağlam biliyorsun
--Peki sen bilirsin ama yemeğe bize gelirsin
--İnşallah
Yemeğe onlara gitmiştim ama kocasının bakışları beni çok korkutuyor yemeği nasıl yediğimi bilemiyordum Yemekten sonra hemen Nihal i alıp kendi evimize gelmiştim İlk kez yalnız yatacaktım Nihal benden iki yaş küçüktü ama yinede bana cesaret vermşti onun varlığı Dış kapımızın üç ayrı yerinde kilidi vardı ve tam orta bölümünde özel bir düzenek yapılmış kapı ile duvar arasına uzun bir levye sokulan bir ek anahtar yapılmıştı Bütün kilitleri kitleyip levyeyi yerine sokup dupleks olan iki katlı evimizin üst kattaki yatak odasına çıkmıştık Nihalle Ama nedense korkudan içim titriyor nihal bendeki bu korkuyu anlayacak diye korkuyordu, nede olsa benden küçüktü ben böyle korktuğumu ona hissettirirsem o kendini güvende hissedemezdi Anneme ne kadar ihtiyaç duyuyordum Nihal yatar yatmaz uyumuştu ama ben korkudan bir türlü uyuyamıyordum Sanki odanın üzerindeki herşey üzerime geliyordu Duvarda babamın resmi vardı birden resme gözüm ilişti Resmi seyrederken sanki babam tablodan çıkmış bana doğru geliyor gibi geldi gözüme ve korkudan nefesim kesildi Kalkıp korka korka resmi yere indirip ters çevirdim Allahım neden evdeki bütün eşyalar sanki hareketlenmiş hepsi üzerime üzerime geliyor gibiydi Bu durumdan nasıl kurtulacaktım gözlerimi kapatmaya korkuyordum ama gözlerim açık olduğundada durum çok daha vahim bir hal almıştı Anne anne diye inledim sessiz sessiz Ama annem beni duyamayacak kadar uzaklardaydı Sıgnacagım birine öyle ihtiyacım vardıki kendimi kollarına bırakıp güvende hissedeceğim birine çok ihtiyacım vardı Kafam dağılsın diye okulu düşünmeye başladım okulda yaşanan olayları aklıma getirirsem belki şu anki ortamdan ayrılırım diye düşünürken birden Ünzile'nin şu sözleri beynimde yankılanmaya başladı
"Eğer Allah dilemezse kimse sana bir zarar veremez Allah seni korursa bütün dünya birleşse sana zarar gelmez Ama bunun için sende Allahın her şeye kadir olduğuna inanman lazım Çünkü kainatı yaratan Allah tır ve yarattığı her şey üzerinde Allahın otoritesi vardır Yeterki sen Allah ın dostluğunu kazanmaya bak Eğer Allah la aranda dostluk bağını kurmayı başarırsan artık dunyadada ahirettede güvendesin demektir
İçim bir garip olmuştu acaba Ünzile'nin bu tesbiti doğrumuydu Eğer doğruysa bu çok harika birşey olurdu İşte şu an en ihtiyacım olan şey bu değilmiydi Ünzilenin bu sözlerine inanmak istedim çünkü sığınacağım birine öyle ihtiyacım vardıki ve yapayalnızdım Acaba çaresizliktenmi böyle düşünüyordum ama duruma bakılırsa beni rahatlatacak başka bir yolda görünmüyordu Gece yarıyı çoktan geçmişti ve benim ellerim gayri ihtiyari semaya doğru açıldı
"Allahım, Ünzilenin dediği dostluk seninle nasıl kurulur doğrusu bilmiyorum Eğer gerçekten varsan, beni gerçekten sen yaratmışsan öyleyse benim halimide görüyorsun Şu gecenin karanlığında yalnızlığımı ve çaresizliğimi sığınacak bir kucağa ne kadar ihtiyacım olduğunu, kendimi güvende hissettirecek bir dosta ne kadar ihtiyacım olduğunu, biliyor görüyorsun İşte senden başka hiçbir kapı bulamadım gidecek Bana seninle nasıl dostluk kurulur öğret Allahım ve kafesinden fırlayacak kuş giibi korkuyla çarpan şu yüreğime sukunet indir Beni koruman altına al Çünkü Ünzile senin her şeye kadir olduğunu söyledi Eğer sen her şeye kadirsen senden istediklerimi yerine getirmen sana asla zor gelmez Bana beni rahatlatacak bir uyku ver ve beni gece hiç uyandırmadan ancak sabahla uyandır Allahım Ben bu gece senin dostluğuna talibim sende bana dost ol Allahım "
Gözyaşlarım yastığımı ıslatıyor ben yüksek sesle Allah' la konuşuyordum ve öylece uyuyakalmışım Ertesi akşam Ayşe ablalara yemeğe gitmemiştim Kocasının görmeye tahammülüm yoktu Yemek saatinden sonra kapılarını tıklatıp Nihali almaya geldim dediğimde; kocası
-- Nihal gelemez sen burada kal
--Ama ders çalışamıyorum
--İki gün ders çalışamasan dünyamı batar
--Batmaz enişte ama sınavlarım var lütfen Nihal'i gönderin
--Ya sen burada kalırsın yada yalnız yatarsın
Bu sözleri söylerken yalnız kalamayacağımı düşünerek çaresizlikten ona boyun eğeceğim düşüncesiyle sinsi sinsi gülüyordu Bir an yüzüne tükürmek geldi içindem Ayşe abla kocasının korkusundan yüzüme bile bakamıyor ne olur burada kal diyordu sadece Hiçbir şey söylemeden hızla uzaklaştım oradan
İşte hayatımın ilk yalnız gecesini yaşayacaktım Enişteye olan kinim bana sanki cesaret vermişti Kendi kendimi teselli ediyordum Kapımız çok sağlam korkacak ne var İnşallah hemen uykuya dalarım İnşallah dün gece gibi hiç gece uyanmadan sabah uyanırım diye yüksek sesle kendimle konuşuyordum Bütün odaların ışığını yaktım sonra bir mum alıp büyük bir tabağın içine yerleştirip onuda yaktım Ya gece birden elektrikler kesilirse diye, çünkü karanlıktan hep korkardım Elimede ekmek bıçağını aldım yatağın içinde bir nokta gibi büzülmüştüm Yine Allahım bu gece dün geceden daha zor durumdayım halimi görensin diye dua etmeye başladım Sanki Allah dostluğunun ilk işaretlerini verir gibiydi Uykudan gözlerim kapanmaya başlamıştı
Dupleks olan evimizin merdivenleri tahtaydı Gece yarısı merdivenlerden yukarı çıkan ayak sesiyle uyandım Sanki o an kalbim duracaktı Acaba rüyadamıyım diye kendimi yokladım rüya falan değildi Kesinlikle merdivenlerden ağır adımlarla biri çıkıyordu Yataktan fırlayıp odanın kapısının arkasına geçtim ve bıçağı tam kapıdan girecek kişiye saplayacak şekilde ayarladım Ama nefes almada güçlük çekiyordum sanki odada hiç oksijen kalmamış gibiydi Astım hastaları gibi nefes alırken omuzlarım inip kalkıyor, nefesim hırıltıyla çıkıyordu Korkudan midem bulanımaya başladı, ardından hıçkırık tuttu Allahım ne olur sakinleştir beni diye yalvarıyordum Merdivenlerdeki kişi bir ara duraklıyor tekrar aşağı iniyor, bir müdet sonra tekrar çıkıyordu Belliki benimle oyun oynuyordu yarım saate yakın bu durum böyle devam etti Bıçak elimde kolumu havada tutmaktan kolum ağrımaya başlamış ve sabrım taşmıştı Köşeye sıkışan kedi aslan kesilir derdi annem bunun nasıl olduğunu işte kendi hayatımda yaşayarak görmüştüm Bu yarım saat bana öyle zor ve dayanılmaz gelmiştiki, korkunun acısı ölümün korkusunu unutturmuş avazımın çıktığı kadar bağırmaya başlamıştım
Allah belanı versin, benimle oynamak çokmu hoşuna gitti Yoksa cesaretinimi toplamaya çalışıyorsun Ammada korkakmışın Odadayım bildiğin gibi hadi seni bekliyorum gelsene
                               
Hiç cevap yok fakat yine merdivenlerden inip çıkmaya devam ediyordu Ben onu yukarı çıkarmak için sürekli kışkırtıyor hakaretler ediyordum ama o inatla hala merdivenleri iniyor çıkıyor ama odadan içeri girmiyordu Artık dayanacak halim kalmamıştı gözüm dönmüş ve işte bir aslan gibi evimdeki yabancının üzerine saldırmak için, senin cesaretin yoksa gelmeye ben geliyorum seni öldürmeye diyerek odadan dışarı çıktım ve merdivenin başına geldiğimde gördüğüm manzara beni şok etmiş, bıçak elimde merdivenlere yığılıp kalmıştım Dakikalardır içime akıttığım gözyaşlarım artık boşalmış yüksek sesle ağlıyor ve ardındanda gülme krizine giriyordum çünkü merdivendeki yabancı şişko bir kediydi Bodrum kattaki klerin penceresi nasıl olmuşsa açık kalmış ve kedi oradan girmişti Gecenin sessizliğinde tahta merdivenlerden çıkışı ve inişi kesinlikle bir insan ayak sesi gibi yankı yapmıştı
Allahım sana teşekkür ederim iyiki evimdeki yabancı bir insan değil
Allahın bana bir cavabı varmıydı bilmiyordum ama öyle bitkin düşmüştümki yatağa tekrar döndüğümde, uyku halinden ziyade baygın bir halde kendimden geçmiştim Ondan sonraki geceyi daha rahat atlatmıştım Yine lambaların hepsi açıktı, yine büyük bir tabağın içine büyük bir mum yakmıştım ama sanırım yavaş yavaş cesaretim artıyor daha az korkuyordum Dışarıda dolunay vardı perdeleride sonuna kadar açmış yatağımdan uzun süre dolunayı seyretmiştim Elektrikler kesilse mum bitse ay içeriyi aydınlatır diye çocukca bir rahatlık hissederek uykuya dalmıştım Derin uykudan hızla çalan kapının sesiyle uyandım oda aydınlık olduğu için sabah oldu sandım Pencereden dışarı baktığımda hala gece olduğunu görünce korkudan yatağın içinde adeta taş kesilmiştim Bu annem olabilirmiydi acaba diye zoraki kalkarak pencereden dışarı baktığımda dışarıda bir araba vardı ve beş erkek üç kişiyi hemen tanıdım Bunlar devrimci gençlikten abilerdi hepsinin ellerinde içki şişeleri var biri hızla kapıyı tekmeliyor diğerleri hem içiyor hem şarkılar söylüyordu Aman Allahım gözlerime inanamıyordum Bunların benim evimde ne işleri vardı Niyetleri ortadaydı işte kimbilir bana neler yapacaklardı Bunları düşündükçe kanım dondu Elime terlik alıp benim odama bitişik olan komşunun duvarına vurmaya başladım dakikalarca duvara vurdum beni kurtarsınlar diye onlardan bir ses gelmeyince diger komşunun duvarına vurmaya başladım Ama gecenin sessizliğinde sadece o sarhoş gözü dönmüş kişilerin naralarından ve kapıyı tekmelemelerinden başka bir ses yoktu Neden duymuyor komşular diye sızlanırken, Birden ümitsizliğe kapılmıştım zaten bütün evler birbirine bitişikti komşulara ben duvarlarına vurmasamda duyarlardı onların sesini Belliki korkularından bana yardım edemiyorlardı Terlik elimde öyle çaresizce kaldım Beynimden yüzlerce senaryo geçmeye başlamıştı Bir saate yakındır kapıyı tekmeliyorlardı Belliki bunlar kapıyı kırmaya kararlıydılar Hep annemi düşünüyordum, bunlar bana mutlaka tecavüz edecekler ardındanda beni öldürüp atacaklar Onlar öldürmese bile ben kendimi öldürür bu lekeyle yaşayamam Ya annem ne olacak Annem bu acıya dayanabilecekmi diye ağlıyordum Bıçak elimde ben kapının arkasında yine onların kapıyı kırıp gelmesini bekliyordum ama sanki daha şimdiden yenilgiyi kabul etmiş gibiydim beş erkeğe karşı bir ben ne yapabilir onlara nasıl karşı koyabilirdimki Bıçak elimde ben kapının ardında ama hiçde onlara saldırıp kendimi korumaya çalışacak pozisyonda değildim Nefes almakda büyük güçlük çekiyor aynı zamandada hıçkırıyordum Saatlerdir hıçkırıyor olmakdan boğazımda ağrımaya başlamıştı Çaresisliğin böylesini hayatımın hiç bir evresinde böyle yaşamamıştım Bir ara elimdeki bıçaga baktım Acaba onlar beni öldürmeden benmi kendimi öldürmeliydim Hiç değilse kirlenmemiş olarak şerefle ölmüş olurum diye düşündüm Vakit sabaha yaklaşıyordu artık neredeyse iki saat olmuştu onlar kapıya geleli ama hala bıkmadan kapıyı zorluyorlardı Birden gecenin sessizliğinde kapının üçüncü anahtarı olan levyenin büyük bir gürültüyle düşme sesi yankılandı İşte kapı kırıldı dedim ve birden yere yığıldım Dizlerimin bağı çözülmüş, beynim uyuşmaya başlamıştı "Ünzile nin varlığına ve gücüne inandığı Allahım senden başka beni koruyacak bir kimsem yok Çaresizliğimi görensin Eğer varsan ve beni duyuyorsan imdadıma yetiş Beni bu zalimlerin eline teslim etme " En son levyenin sesi olmuştu duyulan aradan beş dakika geçmeşti belki ama kapı artık vurulmuyordu sadece sesler geliyordu Bu sesler içeridenmi yoksa dışarıdanmı geliyor ayırt edemiyordum Hiç birşey düşünemez bir halde duygularım donmuştu sadece hıçkırıyor ve yetiş Allahım yetiş Allahım                diyordum O anda araba çalıştı ve gülme sesleri ardından arabanın uzaklaşma sesini duydum Kendimi zorla toparlayıp gittiklerine inanmak için yerden güçlükle kalktım ve pencereden dışarı baktımki gerçekten gitmişler Hemen merdivenlerden aşağı inip dış kapıya bakmak istedim çünkü kapının kırıldığını düşünüyordum Kapıyı gördüğümde sürekli kapıya vurulmasından sadece levye yerinden oynamış ve düşmüş diğer kilitlere hiçbir zarar gelmemiş olduğunu gördüm Levyeyi tekrar yerine yerleştirdim Ayakta duracak halim yoktu yere oturup sırtımı kapıya yasladım, ellerimi semaya kaldırdım gözyaşlarım vuçlarıma akıyordu;
"Allahım, bu gece anladımki sen gerçekten varsın, ve beni duydun imdadıma geldin Sana nasıl teşekkür edilir bilmiyorum ama ben ancak bildiğim şekilde sana binlerce teşekkür ediyorum Teşekkürler Allahım Teşekkürler Allahım Senden başka kimsesi olmayan bu kulunu birdaha yalnız ve çaresiz bırakma Allahım "
Yatağa tekrar döndüğümde ayazda kalmış gibi titriyordum Yorgana sıkı sıkı sarıldım, gözüm duvardaki saate ilişti saat 4 30 olmuştu gözlerimi kapattım uyumak ve bu olanları unutmak uzaklaşmak istiyordum Ama kapının vurulma sesi bir türlü kulaklarımdan gitmiyor sürekli aynı sesi duyuyordum Yastığı kulaklarıma bastırıp başımı saklamak istercesine yatağa gömdüm Gecenin sessizliğini yine bir araba sesi bozdu Ve araba bizim kapıda durdu yine kahkahalar yükseldi gecenin içine dalga dalga İşte yine kapı vurulmaya başladı Ama bende garip bir rahatlık vardı Bu rahatlık saatlerce darbe almasına rağmen kapının çok sağlam olduğunu görmemdenmiydi yoksa Allah'a artk tam olarak güvenmem ona teslim olmamdanmıydı bilmiyrodum Ama yataktan hiç çıkmadım, sadece dua ediyordum Saat 4 50 yi gösteriyorduki kapı vurulması kesildi ve arabanın uzaklaşma sesi duyuldu
Sabah kalktığımda saat 9 olmuştu ve hemen evden çıktım Derneğe gittim Sabah erken olmasına ragmen dernek kalabalıktı belliki ateşli ateşli önemli kararlar alınıyordu Abilerden biri bana dönerek;
--Günaydın yoldaş erkencisin?
--Ne yazıkki günayamadım bugün Erkenciyim çünkü geceden kalmayım
--Hayırdır gece alemmi vardı? Aşkolsun neden biz çağrılmadık?
--Bunu arkadaşlarınıza sorun alem bizim evdeydi Ünal, hakan ve bülent birde onların iki tanımadığım arkadaşı vardı Neden size haber vermemişler çok ayıp etmişler Keşke sen ve diğer arkadaşlarınızda gelmiş olsaydınız kapıyı daha rahat kırabilirdiniz
--Ne kapısı yoldaş ne kırması?
Gece boyu başıma gelenleri anlatıp;
--Bumu sizin dostluğunuz, arkadaşlığınız, doğrusu kendime ne kadar dürüst merhametli mazlumun hakkını savunan kimsesizlerin yanında olan yoldaşlar edinmişim! Dün geceyi yaşarken hepinizle gurur duydum Sahi sen niye yoktun içlerinde sen bizim başkanımızsın sen olmadan bak onlar bu eylemde başarı sağlayamadılar
--Ağır konuşuyorsun yoldaş
--Dün gece yüreğime hayatıma sessizce yağdırdığınız kurşunların ağırlığı bunlar
--Yoldaş inan böyle birşeyden haberim yok Eger olsaydı asla buna müsade etmezdim emin ol
--Artık hiçbirşeyden emin değilim Masumiyetin yüzündeki maskeler düşmeye başladı Artık neye kime inanacağımı bilemiyorum Herkese her şeye savunduğum değerlere bile inancımı yitirdim
--Yoldaş bir çay iç kendine gel Eğer bu anlattıkların doğruysa, için rahat olsun sana bunları yapanları kesinlikle cezalandıracağım
--Yaşadığım geceyide hafızamdan silmeye gücün yetecekmi Dün gecenin benden aldıklarını bana geri verebilecekmisin?
--Mutlaka bunları yapmaya gücüm yetmez ama bana düşen onları cezalandırmak ve bunuda kesinlikle yapacağım
--Ünzile ile okulun tuvaletinde yine beraberdik yine birbirimize yazığımız mektubu tuvaletin penceresinin önüne koyarak işaretleştik ve mektupları aldık gizlice
Ünzile her zaman bana mektuplarında emirler verir olan biten hakkında derhal bilgi aktarmamı isterdi Bu son mektubun içeriği beni çok hayrete düşürmüştü Ünzile bana yaşadığım o geceden bahsediyor Üzgün olduğunu geçmiş olsun dileklerini bildiriyor ve bir daha asla buna benzer birşey yaşamayacağıma buna müsade etmeyeceklerine dair sözler veriyordu Kafam karmakarış olmuştu Ünzile bütün bunları nerden biliyordu Bunlar ne demek oluyordu ertesi tenefüs bir kağıda bunları nerden bildiğini bana bir açıklama yapmasını yazdım okulda onun sınfının bulunduğu kata çıkıp onu gördüğümde elimdeki notu onun gözlerine bakarak yere attım Alıp okudu ve aynı metodla bana cevap yazdı
"Onların içinde bizim arkadaşlarımız var, Özellikle oradalar önemli bilgilerin bize ulaşması için onlarda iyi bir yoldaş oyunu oynuyorlar O abilerimiz seni tanıyorlar bizimle olan bağınıda biliyorlar Ama sen onları devgenç üyesi sanıyorsun Yaşadığın bu olayı duyunca çok kanlarına dokunmuş, Başkan dediğiniz onlarla konuşup onları ikaz ederken bizim abiler bu iş ikazla olmaz bunlar yoldaşımıza kötü bir gece yaşattı bunun cezası daha ağır olmalı deyip, dişlerini burunlarını kırana kadar dövmüşler Buna benzer bir olayın bir daha başkası tarafından yapıldığını duyarlarsa eğer, onun cezasının dayak değil ölüm olacagı tehdidinide savurmuşlar Ve sana her kim tarafından bir zarar geldiğini duyarlarsa bunun cezasının çok ağır olacagını ilan etmişler Artık için rahat olsun sana bunların üzerine kimse birşey yapmaya yeltenemez "
Bu satırları okumak bana öyle iyi gelmiştiki, onların cezalandırıldığını bilmek beni çok mutlu etmişti Ünzile'ye tekrar şu notu yazdım
Ünzile beni iki kere rahattlattığın için sana nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum Birincisi; Artık bende senin varlığına ve gücüne inandığın Allah' a inanıyorum O gece Allah'ın yardımını ve dostluğunu yakından gördüm Bana bu konuda ışık olduğun için çok sağol İkincisi; Orada sizin arkadaşlaınızdan birilerinin olması nedense kendimi güvende hissetirdi, bunu açıkladığın içinde sağolasın
Kendi halinde zavallı bir komşumuz vardı Ahmet amca 5 çocugu ve temiz bir eşi vardı O günkü toplantıda bizim sokaktaki kahvehanenin taranacağı çünkü orasının ülkücülerin kalesi olduğu konuşulmuştu ama gün belirtilmemişti Akşam okuldan eve geldiğimde içimde garip bir sıkıntı vardı Anne bu günlerde mecbur olmadığın sürece dışarı çıkma hele kahvehanenin önünden hiç geçme olurmu dedim dönüp dönüp tekrar tenbih edince annem şüphelendi
--Neden böyle konuşuyorsun?
--Bu günlerde buralarda eylem olacakmış
--Sen nerden biliyorsun?
--Bilmiyorum sadece öyle konuşulduğunu duydum bu yüzden tetbirli ol istedim
--Kızım bazı arkadaşlarını hiç gözüm tutmadı Hele zaman zaman benden gizli fisgoslaşmalarınızı hiç begenmiyorum İnşallah ortalığın bu kadar karışık olduğu şu günlerde sağcılık solculuk peşinden koşmuyorsundur Benim senden başka kimsem yok Sana birşey olursa yaşayamam, bunu biliyorsun Ne olur dikkatli ol tuttuğun bir yol varsa bile bunu içinde sakla Ama ben sana güveniyorum sen sadece okumak adına bunca mücadele verdin Eminim yanlış birşey yapmazsın Ve amacının dışına çıkmazsın
--Korkma anne seni üzecek birşey yapmam Derken utancımdan annemin yüzüne bakamıyordum Hiç istemediğim halde her iki tarafında bu denli içinde olduğumu bilse kahrından ölürdü herhalde O gece saat 11 civarıydı ve ardı arkası kesilmeyen silah sesleriyle inliyordu gece Çok yakınımızdan geliyor yere yat diye bağırdı annem yerde silahlar kesilene kadar öylece kalakaldık Bir süre sonra ambulans sesleri ve acı feryatlar yankılandı acının, ölümün ocaklara düştüğü sokakta Bu kadar çabukmuydu diye içimden sessiz sessiz feryat ediyordum Çünkü Ölüm kusan silahlar bizim sokaktaki kahvehanede konuşmuştu Annem ne oldu dedi yok birşey dedim Öylesine gerilmiştimki sanki bu olaydan kendimi suçlu görüyordum sanki sokağımızı sokağımızın sakinlerini korumalıydım kim olurlarsa olsunlardı Bu suçlulk içinde kıvranırken Apartmandan acı bir feryat daha yükseldi
--Ahmettttttttttttttttttttttttttttttt
--Günahsız Ahmet'ime nasıl kıydınız O ekmek derdinden başka derdi olmayan biriydi nasıl kıydınız
Annem koşarak komşuya çıktı çocukların baba, babacığım feryatları geceyi deliyordu Çıldıracak gibiydim Benim yüzümden benim yüzümden diye başımı duvarlara vuruyordum ama Ahmet amca çoktan gitmişti bu dünyadan Sabah haberlerinde çiğdem sokakta bir kahvehane tarandı 12 ölü 16 ağır yaralı diyordu
Birğün devrimci gençlik okul içindeki sesi çıkan sağcı gençliği susturmak bazı temizlikler yapma kararı almıştı ama bu temizliği yapmak için okulun devgenç kadrosu yeterli olmadığından dışarıdan takviye güç istenmişti ve bir çarşamba saat 1 30 da baskın yapılacaktı bütün hazırlıklar tamamlanmıştı Okulumuzun kantini devgençliğin cepanesiydi okula gelirgelmez arkadaşlar taşıdıkları silahları kantine teslim eder okul çıkışı tekrar oradan alırlardı baskını ve kantinin cepane olduğunu ilk kez hiç sıkıntı ve suçluluk duymadan Ünzile ye bildirmiştim Ertesi gün eylem saatine yakın okuldaki sağcı gurup teker teker okulu terketti Okulda eylem olacagını ve dışarıdan takviye bir gurubun bu okula geleceğini haber alan polis, okul yönetimine son anda haber vermişti hemen sınıflar boşaltıldı ve herkes okulun bodrum katına yönlendirildi Bodrum katda sanki etten bir duvar olmuştu Pek çok kişi nefes alamamaktan pekçok kişide korkudan bayılmıştı Hocalar şaşkın bayılanları ne yapacaklarını bilemiyor yukarı çıkmaya korkuyorlardı Okuldaki sessizliği gören dışarıdan gelen gözü dönmüş devgençler okula silah yağdırmaya başlamışlardı Bilmiyorlardıki içeride sadece kendi mensupları kalmıştı Silah sesleriyle birlikte korkudan bayılanların sayısı gittikçe artıyordu bayılanları yatıracak yer bile yoktu ortalık mahşer anı gibiydi Saldırı neredeyse 20 dakika sürdü neden hala polis müdahele etmiyor diye sızlanıyorduk Daha sonra öğrendikki eylem yapan gurup çok kalabalıkmış ve polisle çatışmaktanda hiç geri adım atmamış Bir süre sonra ortalık sakinleşmişti dışarının güvenli hale geldiğini haber alan okul yönetimi bizi evlere göndermeye karar vermişti Evi okula yakın olan veliler olaya şahit olmuş ve çocuklarına bir zarar gelecek diye korkmuş ama polis onları okula yaklaştırmamıştı Biz dışarı çıktığımızda okulun önü anne babadan geçilmiyor her yerden yavrummmm iyimisin ağıtları yükseliyordu
Ertesi sabah bizim sınıfda Emine diye arkadaşımızın okula gelmediğini gördük Benim çok yakın arkadaşım olduğu için okul çıkışı neden gelmediğini sormak için Emine'lere gitmiştim ayak üstü arkadaşımın gönlünü alırım diye düşünmüştüm Eminelerin oturduğu kata geldiğimde içeriden acı acı ağıt sesleri yükseliyordu dış kapıları açık içerisi insan doluydu Şaşkınlıkla içeri girdim kimseye bir şey soramıyordum Neler olduğunu anlamaya çalışırken Emine külçe gibi yere yığılmış halde ağlıyordu
--Emine neler oluyor bu insanlar ne?
--Abimi kaybettik
--Nasıl nasıl olur?
--Dün bizim okula baskın yapılacağını duymuş ve beni almaya gelmiş Okula girmeye çalışırken kurşunlamışlar
--Olamaz olamaz       
--Defol git hep sizin yüzünüzden bu acıyı yaşadık Seni birdaha görmek istemiyorum defol git         
--Yapma Emine ben ne yaptım benim ne suçum var
--Sen ve yoldaşların Allah hepinizin belasını versin Çok mutlumusunuz şimdi Düzeni değiştirdinizmi? Ülkeyi ne hale getirdiniz Ocaklara ateş düşüyor analar ağlıyor Evet düzeni öyle bir değiştirdinizki zerre huzura hasret kaldı yürekler Korku, dehşet, sel gibi akan kanlar, gencecik toprağa düşen canlar Evet düzeni öyle bir değiştirdinizki artık istesede hiçkimse mutlu olmayı başaramayacak Ve tarih sizden ve yere batası ideolojilerinizden nefretle bahsedecek Defol git şimdi
Oradaki hanımlardan biri bana işaret edip hadi çık kızım dedi Dışarı çıktım ve ben neredeyim, neler oluyor nereye gideceğim hiç bilemeden başıboş yürüdüm sokaklarda Nasıl olmuştuda hiç istemediğim halde bu olayların içindeydim nasıl kurtulacaktım
Uzun süre kendimi herşeyden çekmeye çalışsamda başarılı olamadım ben gitmesem onlar bana geliyor bir şekilde beni olayların içine çekiyorlardı Yine bir toplantı anında içimizde pek çok gelmeyen arkadaş dikkatimi çekmişti ve gelenlerinde ağzını bıçak açmıyordu
--Neler oluyor arkadaşlar bir süredir uzak kaldım ters giden bir durummu var?
--Evet yoldaş yeni tutuklanmalar var
--Yaaa kimler?
--Cevdet, süleyman, Asım, Osman Rüştü; Selman, Hasan, Tahir, Fahriye, Lale, Gülser, Nahide, Sevgi, Cemile Nezehat ve daha birçokları
--Çok üzüldüm ne zaman oldu?
--Dün gece bizlerde dikkatli olmalıyız bir süre görüşmeyelim Arkadaşlar olurda aramızdan başka biri tutuklanırsa nasıl davranacağını biliyor hatırlatmama gerek yok sanırım
--Elbette biliyoruz merak etmeyin yeni tutuklamaların olmayacağını umarım
Eve döndüğümde içim bir garipti fakat içimde değişik bir duygu vardı Sanki Gülserin tutuklanmış olmasına sevinmiş gibiydim Sanki bunca zamandır bana yaptığı baskıların öcünü görülmeyen bir el benim yerime ondan alıyordu Sanki içimden geçen bu duyguyu başkası anlayacak diye biran kısa bir panik yaşayıp sonra yalnız olduğumu anlayınca yüzümde acı bir tebessüm belirmişti
Mevsim bahardı okulun kaysı ağaçlarının çiçekleri açmıştı Çamların altında guruplar halinde dolaşıyorduk Ünzilenin bir arkadaşı karşıdan geliyor ve gözlerime bakıyordu sert sert sonra yanıma yaklaştığında elindeki notu yavaşça yere bıraktı Yine ne oldu diye sıkıntıyla okumaya başladım
"Korkulu rüyan Gülser tutuklanmış gözün aydın bunu kutlayalım istersen haftasonu bize gel ama dikkatli ol Ünzile "
Ünzilenin arkadaşına doğru bakarak yavaşça başımı salladım olur manasında    
Hafta sonu etraftan çekine çekine bir gören olurmuki korkusuyla Ünzileye yinede gittim Beni çok iyi karşılamıştı Annesine bir sürü ikram hazırlatmıştı Ve annesinin yanında her konuda çok rahat konuşuyor olmasına çok şaşırmıştım Annesine sormadan edemedim
--Teyze siz Ünzile'nin bu konumda olmasına kızmıyormusunuz
--Sadece endişeleniyorum Ama kızımın doğruyu yaptığına inanıyorum Ülkeyi koministlerin elinemi teslim edelim Benim kızım akıllı ve doğrularında onun yanında yer alacağız daima
--Sizce hiç yanlışları yokmu?
--Sence varmı?
--Evet var; Allahın verdiği canı Allah alırken Ünzile'nin arkadaşlarıda bildiğim kadarıyla insan öldürdü Ve bu insanlar Allahın emir ve yasaklarına uyduklarını söylüyorlar ama tam tersini yapıyorlar
--Bu ölümlerin hiçbiri haksız yere değildi Onlarda bizden çok can aldılar
--Kana hep kanlamı cevap vermek lazım Bu haksızlıkların önüne geçmenin başka bir yolu yokmu? Siz bir büyük olarak böyle konuşursanız bize engel olmazsanız bu ülkenin hali ne olur
--Bizim ölülerimiz şehittir vatanı milleti namusu için ölmüştür Öldürülenler ise bunu haketmişlerdir, Ülke geleceği için bu pisliklerin temizlenmesi gerekli
--Kafam çok karışık söyledikleriniz çok masumane geliyor ama çözüm bu olmamalı Bu durum böyle devam ettiği sürece çok masum insanlarda sebepsiz yere canını kaybediyor İşte bizim komşu Ahmet amca ve Eminenin abisi bunların suçu neydi?
--Aynı evde iki kardeş birbirine silah çekebiliyor Neden yanlış giden birşey varsa bunu konuşarak anlaşarak gidermiyoruz Doğrusu ben ne sizi nede onları doğru bulmuyorum Kurşunların uçuştuğu bir ülkede nasıl bir kurtuluş bekliyorsunuz anlayamıyorum İnsanlar korku içinde akşam evine sağ dönüp dönmeyeceğinden emin değil kör bir kurşuna siper olma korkusuyla yaşıyor insanlar Gece hastasını acilde olsa hastaneye götüremiyor başına geleceklerin korkusundan Herkesin pisikolojisi bozuk Bu durum nasıl değişecek bilmiyorum ama elimden sadece dua etmek geliyor Rabbim bu korkulu yüreklere acı ve analar evlat acısı tatmasın bu ülkeye huzuru indir diye
Çaylarımızı içerken Ünzile bana anlatmaya devam ediyordu davalarının ne kadar gerekli olduğunu, ülkülerini sessizce onu dinlerken birden gözüm vitrine ilişti Vitrinin bir köşesi tamamen viskilerle doluydu farklı ebatta bir sürü şişe vardı
--Ünzile bunları kim içiyor?
--Babam içer bazende misafirlerine ikram eder
--Babanda ülkücümü
--Evet, bildiğim pekçok şeyi bana babam ögretti Ve benimle gurur duyar her zaman
--Hımm   Ünzile; alkol alan biri vatan için öldüğünde şehit olurmu
--Bilmiyorum
--Niye sordunki?
--Hiçç öylesine sordum işte
Eve dönerken sürekli düşünüyordum Öyle tesbitlerim vardıki bu tesbitler her iki tarafada benim gönlümü uzak tutuyordu Ne sağcılar nede solcular, söyledikleri gibi değildiler Söylemleri ile yaşamları tamamen zıt gibiydi Bu iki kişilikli olmaları beni onlardan uzaklaştırıyordu
12 eylül 1980 sabahı radyolar sokağa çıkma yasağı olduğunu Askeri darbe olduğunu anons ediyordu sürekli Annem
--Vah vah olacağı buydu ülkeyi ne hale getirdiler
--Anne ihtilal oldu diye üzüldünmü?
--Elbette üzüldüm kızım Ülke uzun bir süre oldugu yerde sayacak veya gerileyecek, ekonomi zaten berbat herşeyde kuyruk var şimdi dahada kötü olacak Bu ülke daha öncede böyle ihtilaller oldu ve hepsindende kötü yönde etkilendi
--Hımm   haklısın galiba anne Ama iyi yönüde olabilir
--İhtilalin nasıl iyi yönü olabilirki?
--Anne umuyorumki bugünden sonra artık her gün haberlerde herbir şehirden ölüm haberleri duymayız
--Umarım duymayız kızım yalnız bu darbeyi yapanların masaya böyle sert vurma gücü vardı madem, neden bunca ölümlere bir şekilde farklı çözümler bulmadı
--Ama anne asker ülke yönetimine karışmazki, sadece savunmadan sorumlu
--Kızım ben mektep okumadım cahilim ama bende aynısını söylüyorum madem askerimiz bizim güvenliğimiz için var, ama neden biz yıllarca canlar kaybettik hiç düşünmüyormusun?
Kafam karmakarış olmuştu Evet bu güne kadar ne sağcılar nede solcular söylemleri gibi olamamışlardı
Annem neler söylüyordu yoksa varlığından gurur duyd
Nazlı Yenidünya
|