07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Cam Kırıkları
Cam kırıkları
Şehrin bunaltıcı bir yılıydı ve mevsim yazdı  Sesimde özlem vardı  Kısık kısık çıkıyordu sesim ve uzaklaşmalıydım bu şehirde  Sesimin kısıldığı anlarda, özlem derin uçurumlar yaratırdı içimde  Yemeden içmeden kesilirdim nedense  Yüreğim, bedenimin dışında atardı  Doğduğum yere; köyüme atmalıydım kendimi  Bir gece kaçtım sessizce  
Seviyordum yıldızları  Gökyüzünün geceye dost olduğu anlarda, yorganım yıldızlar olurdu  Cırcır böceğinin ötüşlerini dinlerdim bir süre  Kurumaya yüz tutmuş otları toplar, sererdim altıma  Döşek yapardım otlardan, hem de en lüksünde  Köpeğin uzaktan havlamalarını dinler, güvende hissederdim kendimi  Akşam keyifle pişirilen çoban yemeğinin üzerine; közde pişen çayı zevkle yudumlarken, yakılan sigaranın damarlarımdaki yolculuğunu hissederdim  Büyük mutluluktu benim için  Yolculuk, sessizlik ve özlemdi beni köye çeken işte  
O gün ben otlatacaktım sürüyü  Yalnız kalmalıydım  Dağda ıssız bir yerde, köyden uzakta bir yerde kalacaktım  Gece yüzünü bana dönmeliydi   Yalnızca bana bakmalıydı yıldızlar  Kutup yıldızına bakan başka bir göz istemiyordum  Herkesten uzak ve her şeye yakın olacaktım böylece  Dudaklarımda bir türkü, önümde de sürüm  Tabiî ki eşeğim, ve de köpeğim  
Uzaklaştım köyden  Hayvanlar zevkle otluyordu önümde  Kurumaya yüz tutmuştu otlar, ama yer yer de yeşillikler vardı etrafta  Nasılda arayıp buluyorlar, nasılda zevkle saldırıyorlardı otlara  Açlık böyle bir şeydi işte  
Dışarısı da iyice sıcamış, köyden de epey uzaklaşmıştım  Karnı doyan hayvanlar, gölge bir yerde yatıp, öğleden sonraki güne hazırlanırken, sindirirken yediklerini, ben de yemeliydim bir şeyler  Hatta bir süre uzanıp dinlenmeliydim de  
Eşeğin üzerindeki heybeden indirdim malzemeleri  Terlemiş sırtını okşadım eşeğin; içtenlikle  Bir babanın evladını sever gibi okşadım başını  Bir çoban için çok şeydi eşeği işte  
Hemen çalı çırpı topladım  Bir yığın oluşturdum  Bulduğum taşlardan bir ocak yaptım sevinçle  Tenceremi, yağımı, bulgurumu çıkardım heybeden özenle  Özlemiştim pilavı  Ellerimi cebime götürdüm usulca  O da ne  Yoktu kibritim  Bir telaşla karıştırdım her yerimi  Yoktu işte ateşin kaynağı; yoktu  Düşürmüş olmalıydım bir yerlere  Köye uzaktım ve yakınlarda benden başka bir sürü de yoktu  Özellikle seçmiştim yalnızlığı  Yalnızlık ateşten uzak kalabilmekti belki de  
Oysa ateşe ihtiyacım vardı benim  Hadi; karnımı doyurabilirdim ateş olmadan ama  Damarlarımdaki nikotin ihtiyacına ne yapmalıydım  Ateş bulmalıydım önce  
Bilgi varsa kullanılmalıydı elbet  Bilgi, en büyük silahtı  Teori, pratiğe dönmeliydi  Ve en büyük sorunumuz, bilginin kullanılmamasıydı belki de  Teori pratikle vardı; ikisinin yoldaşlığı yol açardı bize  Bilgi yığınları ile doluyorduk; ama o bilgiyi kullanamıyorduk hayatta  Eğitimimizin en büyük sorunuydu bu işte  
Gözlerim hızla taradı etrafı  Avına hazırlanan bir şahinin yükseklerdeki gözleri olmuştu gözlerim  Burnum; en ince kokuları alıyor gibiydi  Kulaklarım, yerin en diplerindeki titreşimleri duyuyordu  Sanki ilk defa tekerleği icat eden kişinin elleri gibi heyecanlıydı ellerim  Titriyordum  Taşa şekil veren bir heykeltıraştım belki de  
Bilimin öncüsü ellerdi işte  Ateşi neden bulmuştu ki insanlık  Kimlerin emekleri vardı her bir ışıkta  İhtiyaçlar mıydı bilimin anası; yoksa bilim mi doğurmuştu ihtiyaçları  Sorular düşmüştü peş peşe  Felsefeydi bunun adı işte  
Cam kırıkları vardı etrafta  Sanki ilk defa ateşi bulacak olmanın heyecanıyla camları koydum üst üste  Mercek yapmalıydım  Güneş ışınlarını bir noktada toplamayı başarırsam, kurumuş ot parçalarını da tutuşturabilecektim böylece  Basit bir bilgiydi belki de  Ateşe ihtiyacım vardı ve hazır olanlara geliyordu ATEŞ de  
Ve bir süre sonra kıvılcımın otları tutuşturduğuna tanık olacaktım  Özlemle beklediğim yemeğimi yapacak, közde çayımı demleyecek, sigaramı bir başka keyifle içecektim  Bilime teşekkür ettiğimi hatırlıyorum  Ellerime, ellerime de  
Liderler; merceğidir toplumların  Halkın içinden çıkarlar elbette  Kendi kişiliğinde, halkın zekâsını, gücünü toplarlar ve milyonlarca insanın ruhlarını tutuştururlar  Şimşektir; liderler belki de  Eğer gökyüzü kapalıysa, görünürde yoksa güneş ve cam kırıkları da yoksa etrafta; ateş nasıl yakılır ki  Bulutlar su damlaları ile yoğunlaşmaz ise; yağmur nasıl yağar ki yeryüzüne  
Halk balçık yığını, yakılacak kuru otlar ya da toprağa karışmaya hazır gübre ise  Şimşeği yaratacak bulutlara ihtiyacımız vardır elbet  Bulut, elektrik yüklüyse ancak çakar şimşek  Bulut sadece su buharlarının yoğunlaşmış hali olarak kalırsa  Soğuk ve rutubetli bir buhar yığını ise halk  Hiç bir güç ondan bir şimşek çıkaramaz ki  Şimşek; yağmurun habercisidir elbet  
Halk kitleleri bir balçık yığını mıdır ve bir heykeltıraş olmadan öyle mi kalırlar  Rüzgar olmadan gemi; gemi olmadan rüzgar neye yarar  Denizlerin güzelliği değil midir her şeyi anlamlandıran  Milletlerin tarihlerini kimler yazar  Liderler midir topluma yön veren, tarih yazanlar nasıl tarih yazar  Yoksa tüm bireylerin ortak hedefleri, ruhlarının birleşmesi midir öncül olan  
Şimdi sorumluluk zamanı değil mi  Martılar nasıl uçacak maviliklerde  Gemileri nasıl demirleyeceğiz limanlara güvenle  Çocuklarımız nasıl koşacak el ele kardeşçe; ve de özgürce  Kuru bir ot gibi yok olmak istemiyorsak, bir kıvılcımın içimizdeki ateşi çıkarmasını istiyorsak, bulut olup yağmura döneceksek, tutuşabilmeye hazır olmalıyız  İçimizde,geçmişimizde yok mudur sizce  
Hadi cam parçaları  Gelin üst üste  Mercek olmalıyız bu günlerde  Bir hedefi aydınlatacaksak, amaç daha güçlü, daha yaşanır bir Türkiye ise  Hadi verelim el ele  Ayrık otları temizlenmeden güzelleşmeyecek insanlık  Kim bilir AÇILIMIN öyküsü budur belki de  
Hiç doğum yapmadım  Ama dokuz doğurdum bu günlerde  Zihnimin boşalması için teptim yolları  Böyle bir yazı kaldı geriye  Akıllı hep mi söyletecek deliye  ’Hayattaki düzensizliğin sebebi, herkesin iyi bir ‘düzene’ sahip olmak istemesidir; ama kimse hayatı ‘düzenlemek’ istemiyor ’’ Nedense  
Zaman türkülerimizi derleme zamanı  Hadi ne duruyorsunuz öyle  Türküler bizimdir; vermeyiz kimselere  Saygılarımla  
Umut Güney
|
|
|