Üzüm Sever Misiniz |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Üzüm Sever Misiniz_ Kapı gıcırtısı mıydı uykumdan uyandıran, yoksa rüyada gördüğüm çocukluğum muydu bilemedimYatağımda sağımdan , soluma dönerken ağırlaşan hareketlerim daha da yaşlanmış olduğumun işaretiydi" Hey gidi gençlik hey!Bir zamanlar koşarken yürüdüğümü zanneden şu çürümeye yüz tutmuş bedenim "Nasıl da nankörleşiverdin" deyip gözlerimi tavana diktim Sokak lambasının ışığıyla aydınlanan yatak odamda, gölgem duvara yansımıştı Cılızlaşmış ,ufalmıştımKamburum yoktu ama ne fark ederdi ki? Sonuçta altmışına merdiven dayamış biriydim Hemen hemen yarım saatten beri, başımda bir ağrı oluşmuştu Düşüncelerimle kırıştırmaktan vaz geçip yataktan kalktım, mutfağa gittimÇekmeceden bir ağrı kesici aldım,içtimUykum kaçmıştı Salona geçip televizyonu açtımElimdeki kumandayla kanalları dolaşırken antreden bir ses geldi Yavaşça sesin geldiği yöne doğru gittimIşığın düğmesine basıp, yaktım "Bismillah deestur!" dedim Karşımda üzüm yeşili gözleri ile henüz yavru sayılacak ıslak, sarı tüylü, bir kedi duruyordu Kedi beni görünce kıpırdamamıştı bileYoksa şeytan kılığına bürünen bir yaratık mıydı? Ürpermiştim O ise inatla karşımda durmuş bana bakıyordu Salona doğru geri geri giderken; "pisst pisst, uyuz kedi! "diye seslendim Geliyordu Yavaş adımlarla bana doğru yaklaşıyorduO esnada nerden geldi, içeriye nasıl girdi acaba ?diye düşünürken Oturma odamın balkon kapısı çarparak kapandı Akşam üzeri çamaşırları asmak için balkona çıktığımı hatırladım O an anladım ki ; Kedi aralık kapıdan içeriye girmişİkinci katta oturuyordum Fakat kediler için tırmanmak hiç de zor değildiEn azından içim rahattı artık Yine de balkon kapısını kilitlemem gerekir diye düşündüm Sanki yokmuş gibi davranıp kedinin yanından hızla geçip, odaya gittim Tam ışığı yakacağım sırada elektrikler kesildiYine korkmaya başlamıştım, gençken korkak bir yaradılışa sahip değildim Ama yaşlandıkça ve yalnız kaldıkça korkunun sinsiliğine esir olmuştumKedi arkamdan gelmiş kısık kısık miyavlamaya başlamıştı Dışarıda hava yağmurluyduIslanması da bu yüzdendi herhalde "Gel gel bakalımSen de korkuyorsun belki deOyy! Pek de küçüksün kıyamam sana "dedimKarşımdaki kedi bile olsa konuşmak korkumu hafifletmişti Bir yandan dokunmamaya çalışıyor, bir yandan ise onu kucağıma alıp , sevmek istiyordum Fakat ’sokak kedileri her zaman mikrop taşımaya müsaitdir’diye düşünüp, bu isteğimden vazgeçtim Çok geçmeden elektrikler geldiBu süre içinde kediye isim bile bulmuştumÜzüm! En sevdiğim meyvenin ismiydi Bu kedicik öylesine sevimli ve uysaldı ki onu süt içerken dakikalarca izlemek tüm hüzünlerimi sonbaharda savrulup, rüzgarların peşine takılan sarı yapraklar gibi alıp götürüyorduPembe dilini usulca süt kabının içine daldırıyor,ağzınınüstündeki ince bıyıklarına süt bulaştırıyorduOna özel önlükler ,ve ara sıra ağzını silmek için eski kumaşlardan kesip,diktiğim peçeteler bile hazırlamıştımÜzüm, benim çocuğum gibiydi artıkbir kaç gün sonra sabah erkenden balkondaki çamaşırları toplarken üzüm , balkon korkuluklarının arasından sokaktaki çöp bidonlarının içine dalan kedileri izliyor, miyavlıyorduKomşumun sekiz yaşındaki oğlu onu görünce "AaNedime Teysee! Bu kedi manav Kamil Amcanın, kedisi ’Bacı’nın yavrusu değil mi?Demek Üzüm, bizim semt manavının kedisinin yavrularından biriymişBuna sevinmiştim Ara sıra onu annesinin yanına da gotürecektimKim bilir nasıl sevineceklerdi birbirlerini görünce Kocam üç yıl önce rahmetli olmuştuBen de hayata eskisi kadar sıcak bakamıyordumBu yüzden gerek duymadıkça dışarıya pek çıkmıyordum Ara sıra aynı apartmanda bulunan komşularımla görüşmekten başka sosyal yaşantım yoktuÇok nadir dışarıya çıkıyordumBir gün kasaba giderken Manav Kamil,yüksek sesle; "Nedime Hanım Teyze ! Bizim Bacı’nın yavrusunu almışsınız ,doğru mu!?diye sordu "Evet, o minik kedi daha önce sizinmişAma meraklanmayın ona çok iyi bakıyorum"dedim "Yok merak etmedim zaten Ama o kedi biraz hastalıklı gibiydi,dikkat etseniz iyi olur"diye üsteleyince dayanamadım sordum "Hastalıklı mı, nasıl yani?" "Valla bizim çocuklardan birini tırmalamıştıBu yüzden geçen gün elimde sopayla onu epey kovaladımHaberiniz olsun aniden saldırganlaşabiliyor yani" "Peki dikkat ederim evladım Şimdi kasaba gitmeliyim Üzüm’e ciğer ve dalak alacağım" "Üzüm mü? Kedinin adını Üzüm mü bıraktınız ?! Nedime Hanım Teyze" "Evet Güzel isim değil mi?" Dedim ve gülümsedim "HıGüzel Güzel Allah Allah! Üzümden tiksineceğim nerdeyse" diye iğrenerek mırıldandığını görünce; "Anlamadım evladım birşey mi dedin?" diye üsteledim Aslında gayet iyi anlamıştımAnlamazdan gelerek onu daha çok çileden çıkartmıştım Ardından şikayet edercesine ; "Off!Off Nedime Hanım Teyze Uyuz kediye bula bula Üzüm ismini bulmuşsunuz, siz yine de ciğere filan alıştırmayın derim Sokak kedisi ne anlar dalaktan ,ciğerden falanYediğiniz yemek artıklarından verin yeterBoşu boşuna masraf etmeyin bence" Adamın konuşma tarzından hoşlanmamıştım,ama içimden ’ ya sabır! ’ çekip ; "Minnacık kedinin masrafından ne olacak ki evladım Haydi sana hayırlı işler!" der demez hızla yanından uzaklaşıp, kasap dükkanından içeriye girdim Rahmetli eşimden bir ev ve emekli maaşı kalmıştı İki kızım da evliydi Büyük kızım Funda ilk bebeğine yedi aylık hamileydi Bir gün onu ziyarete gittim Üzüm’ü evde bırakmıştımKızım yatıya kalmam için ısrar edince direttim "Eve gideceğim Üzüm yalnız Aç, susuz kalırsa üzülürüm " dedim Nerdeyse akşam olmak üzereydi Oldukça uzak bir semtte oturuyordum O sıralar eklem ağrılarım artmıştıYol yürümek beni mahvediyordu ama otobüs durağına doğru yürümeye mecburdum Elimde Funda’nın hazırladığı kurabiye torbası ve omuz çantam vardıİçindekiler adımlarım arttıkça ağırlaşıyorduDurağa nihayet varmıştım ki; bineceğim otobüsün hareket ettiğini gördümEl salladım , durun! diye bağırdım ama şoför beni almadan çekti gitti Çok sıkılmıştım Hava da serinlemiş üzerimdeki yün örmesi hırkam beni ısıtmaya yetersiz gelmiştiDurakta bekleyen bir delikanlıya yaklaşıp sordum; "Çocuğum, bir sonraki otobüs ne zaman gelir acaba?" Beni umursamaz bir tavırla başını sağa sola çevirip ; "Bilemem Teyze Ben danışma değilim"dedi Yüreğim burkulmuştuİçimi çektim,kaderine razı bir halde otobüs beklemeye devam ettim Uzun süre sonra nihayet bir otobüs geldi Tam önümde durduBu süre zarfında arkamda oldukça kalabalık bir insan topluluğu kuyruk oluşturmuştu Arkamdakilerden biri belimden öyle bir iteledi ki; canım ruhumdan çıkacak sandım "Acele etsene ya!" diye bağırması da üstüne tuz biber olmuştu Sağ ayağımı otobüsün basamağına atar atmaz bir itiş kakış başladıTitreyen ellerimle omuz çantamı açıp,para cüzdanımı çıkarttımBir yandan da kızımın verdiği poşeti tutmaya çalışıyordumZaman mı çok değişmişti, insanlık mı vicdandan yana yoksullaşmıştı Otobüsten ininceye dek kalabalığın içinde ayakta yolculuk yaptımGençler oturuyor ben ve benim yaşımdakiler ise onların bu merhametsizlik saçan taze yüzlerine üzgün , acılı gözlerle bakıyorduk Gençlik gerçekten de acınası hale gelmiştiOtobüs durağa gelince tüm aceleyle indim Çok yorulmuştum biran evvel evime gitmeyi istiyordumÜzüm’ü de çok özlemiştimOnun sıcak bakışlarını minnacık burnunu çok özlemiştimKaldırımdan yokuş aşağı inerken birden bire dengemi yitirip,elimdeki poşetle yere yuvarlandımHastane odasında gözlerimi açtığımdaYanıbaşımdaki yatakta sırt üstü yatan kadınla gözgöze geldimBileğinde serum iğnesi takılıydı tebessüm ederek "geçmiş olsun Hanım "deyince hafızamda düşme sahnem belirdi Ayağa kalkmak için yatakta doğrulmaya çalışırken kalçamda müthiş bir acı hissettim Bana acıyan gözlerle bakan kadına; "Ne zamandan beri burdayım, doktor nerde?! diye bağırdığımda; " hareket etme kalçanda kırık varmış"dedi Günlerce alçıda kaldımHastaneden taburcu edildiğim gün dünyaya yeniden geldiğimi hissetmiştim Beni eve gotürmek için, küçük kızım Hande ve damadım Erol hastaneye birlikte gelmişlerdi Arabadan inip apartmana girdiğimizdeKomşularımdan bazıları daha merdivenlerdeyken geçmiş olsun dileklerinde bulundularBen ise bir an önce evime girmek için sabırsızlanıyordumDamadım anahtarla kapıyı açar açmaz içeriye girdim "Üzüm! Üzüm yavrucuğum!Bak ben geldim, diye seslendimAma salondaki minderli yatağında bıraktığım kedimden hiç bir ses çıkmadıKızıma Üzüm nerede ? hani ona iyi bakıyordunuz? Kızım sessizliğini koruyup ,cevap veremeyince Nerde benim yeşil gözlü Üzüm tanem! ’ diye seslendim Bir tuhaflık olduğunu sezmiştimOdaları tek tek aradım, bakmadığım yer kalmadıMutfağa , balkona çıkıp, ta aşağıya bahçenin en kuytu yerlerine kadar dikkatle baktımYok YokSalona geri döndümEtrafa umutsuz gözlerle bakmaya başladımÜzüm’den geriye her zaman oynadığı beyaz yün yumağı ve süt kabı duruyorduAğlamaya başlamıştım İçimi bir yağmur sağanağı doldurmuş gibiydiAğladıkça gözyaşlarım yanaklarıma ,dudaklarıma akıyor Her damlada Üzüm’ün nazlı miyavlayışı kulaklarıma ayaz soğuğu, yüreğime çiğ tanesi olup düşüveriyordu Günler sonra ilk defa sokağa çıkıp hava almak istemiştimÜzüm’le birlikte gittiğim park da bir banka yığılırcasına oturdumOnun toprağın üzerinde yuvarlanışını, diğer kedilerle oynarken güç gösterisinde bulunma çabalarını, kuyruğunu minik patileriyle yakalamaya çalışmasını hatırladığımda hıçkırıklarım boğazımdan dışarıya fışkırdı adetaParktan ayrılıp, ana caddenin olduğu yere çıktım Mendilim sırılsıklam olmuştuHava güzeldi ama benim ruhum karanlık bir yolda yürüyor gibiydiAniden küçük bir çocuk yanıma yaklaştıBir elinde sarı ,beyaz çizgileri olan patlamış küçük lastik topu Diğer elinde ise bir salkım üzüm tutuyordu Biraz ürkek yanıma yaklaştı ve; "Teyze bana para verir misin?Elindeki topu gösterip ; "topum patladı da yeni bir top alacağım dediYanına yaklaştımElimle başını okşadım ve; "Senin, annen baban yok mu, neden dileniyorsun bakayım?"diye sorduğumda ; " İşte tam karşı taraftalar bak! "diye seslenip, park çıkışındaki kaldırımın üzerine mukavva serip , yere çömelmiş dilencileri gösterdiÇocuğa acımıştımÇocuk her yerde çocuktu işte Para cüzdanımdan birkaç kuruş çıkartıp avucuna bıraktım Yoluma devam ettim Daha bir kaç adım atmıştımki çocuk ’teyze teyze!’ diye seslenip peşim sıra arkamdan koşarak geldi İçimden; "Parayı az buldu galiba ?" diye düşünürken karşıma geçip mahçup bir gülümsemeyle elinde tuttuğu üzüm salkımını bana uzattı ve Üzümü sever misiniz? dedi - SON- Nurcan Talay |
|