Küskün Begonvil 15 |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Küskün Begonvil 15Küskün Begonvil 15 yaşam hikayesi - Hicran akçakaya Hayat devam ediyordu Kemal işe gidip geliyor, Zeynep evde Arda’ sı ile vakit geçiriyordu Akşam üstleri onunla, sitenin içindeki çocuk parkına gidiyorlar, Arda keyifle salıncaklarda sallanıyor, kaydıraklardan kayıyor, kova küreğiyle kum oynuyor, çocukluğunu doyasıya yaşıyordu Zeynep bir bankta oturuyor bazen elindeki kitabı okuyor, bazen neşe içinde cıvıldaşan çocukları izliyordu Minik bir kız çocuğu gözlerinin hapsine girdi Öyle şeker öyle tatlıydı ki Sendeleyerek yürüyor, düşüp kalkıyordu İçindeki o sesi tekrar duydu Zeynep: -Anne anne! Annecim! Yüreğine kor bir alev düştü Gözlerini kırpıştırdı, gözyaşları akmasın diye Ama engel olamadı, yolunu buldular ve aktılar gene Arda’nın kendine doğru koşar adım geldiğini fark edince hemen sildi gözyaşlarını Yüzüne, o oğlunun aşina olduğu gülümsemesini taktı gene: -Canım acıktın mı? -Hıhı, hadi hamburger alalım - Olur alalım Sonra bir de dondurma yeriz -Yaşasın Oturdukları siteye çok yakın bir alışveriş-kültür merkezi vardı, OASİS Bütün ünlü mağazalar, sinema salonları, tiyatro, toplantı ve konferans salonu, kebabcılar, lokantalar, çocuklar için değişik oyun alanları, kuaförler, her şey bu büyük merkezde toplanmıştı Meydanda açık havada hoş bir sahne vardı Dört bir tarafından suların aktığı, etrafında değişik çiçeklerin sarmaş dolaş raks ettiği, akşam saatlerinde Bodrum’un sesine gitar nağmelerinin karıştığı egzotik bir açık mekandı burası Yaz aylarında televizyoncular çekim yapar, sanatçılar halk konseri verirlerdi Zeynep ile Kemal de yaz aylarında evde bunalınca çoğu akşam bu mekana gelirler, kol kola yürürler, vitrinleri seyreder, gitar eşliğinde içeceklerini yudumlarlardı Hamburgerciden, hamburgerlerini, patateslerini, içeceklerini alıp meydandaki bir masaya oturdular İştahla yemeye başladılar Arda bir hamburgerden ısırıyor, bir patates atıyordu ağzına… Ketçap ve mayoneze bulanmıştı ağzının kenarları… Zeynep uzandı elindeki peçeteyle sildi oğlunun pembe ağzını… Birlikte çok keyifli bir gün geçirmişti ana oğul Akşam eve geldiklerinde Arda’yı yıkadı Zeynep Duştan sonra yatağına yatırdı : -Hadi bakalım bugün iyice yoruldun şimdi uyu dinlen canım Tatlı rüyalar bir tanem Oğlunu aşkla öptü ,üstündeki pikeyi sıkıştırdı, odanın lambasını kapadı, kapıyı aralık bırakarak üst kattaki salona çıktı tekrar Kanepeye uzandı, ışıkları açmadı ,yaksa da zaten değişen bir şey olmayacaktı Kendini öyle kesif bir karanlık içinde hissediyordu ki, gözleri açık olsa da kapalı olsa da, ışıkları açsa da açmasa da durum aynıydı Kör bir karanlık sarmıştı sanki etrafını Yalnız kalınca bu karanlık onu daha çok korkutuyordu Yalnız kalınca içindeki ses hiç susmuyordu: -Anne, annecimmmm Sıcak havaya rağmen ürperdi , içi üşüdü Zeynep’in Dışı buza kesti Kanepenin arkalığındaki battaniyeyi aldı, üşüyen içini ısıtmak istercesine sarındı… Bahçe kapısındaki minik çıngırağın sesiyle daldığı kısa uykudan uyandı Zeynep Kemal gelmiş olmalıydı Yerinden kalkmadı Hatta yüzünü de örttü üzerindeki battaniye ile Kemal sessizce anahtarı çevirdi Kapıyı açtı bir gölge gibi süzüldü içeriye Yatak odalarına girdi baktı, yatak bozulmamıştı Banyoda elini yüzünü yıkadı üst kattaki salona çıktı Pencerelerden ay ışığı yansımıştı eşyaların üzerine Zeynep’e yaklaştı Kalkmadığına göre derin bir uykudaydı İster istemez bu yaşadıklarından ötürü Kemal de kendini suçlu hissediyordu Keşke biraz daha sert bir tavır takınsa idi karısına karşı Bu konuda taviz vermeseydi Zeynep’in şu an içinde bulunduğu durumdan en az Zeynep kadar o da suçlu hissetti kendini Karısına hiç dokunmadan sessizce aşağıya odaya indi… üzerini değiştirip yatağa bıraktı kendini…kollarını başının altında birleştirip öylece tavanı izledi… dakikalar sonra uykuya dalabilmişti nihayet… DEVAM EDECEK Hicran Akçakaya |
|