Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
neler, oluyor

Neler Oluyor Bize

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Neler Oluyor Bize



Neler Oluyor Bize Yazısı - Neler Oluyor Bize Başak Sayan - Başak Sayan Yazıları

Hafta içi Tophane'de bulunan birkaç galerinin açılışı vardı Hepsi ortak bir karar alarak aynı gün açılış yapmaya kalkmışlardı Hedefleri Paris'teki gibi bir sanat sokağı haline getirmekti Tophane'yi


Açılışın olduğu gün bir grup insan tekbir getirerek taşlı, sopalı ve gazlı bir saldırı düzenlediler Herkesi tekme tokat döven, insanların ağızlarına biber gazı sıkan, demir sopalarla girişen grup yaklaşık bir saat boyunca sürdürdüler saldırılarını Her yer savaş alanı, yaralanan sanatçılar oldu

Saldırı nedeni ise içki içmek!!!

Aslında sadece içki değil sebep Öyle söylüyorlar ama esas neden muhafazakar yaşamlarına sanatın değmesinden ötürü bunu bir tehdit olarak algılamaları

Sanatı bir tehdit olarak algılamak

Sanat deyince akıllarına çıplak kadınlar ve içki geliyormuş, böyle açıklamış mahallelilerden biri Çok hazin

Burada dikkat edilmesi gereken nokta olayı geçerken görüp, gaza gelip, toplanan bir yobaz kalabalık değil, haftalar öncesinden olayı planlayan, örgütleyen, silahlanan bir grup olduğu

Daha da acısı olay tüm yabancıların gözleri önünde oluyor Ne güzel bir Türkiye portresi! 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul!

Dünyanın her yerinde sanat galerinin açılışlarında, sergilerde şarap ve şampanya ikram edilir İçen içer, içmeyen içmez

Epey zamandır ikiye bölünmüş bir toplumun artık 'azınlık' sayılan kısmının derin endişeleri tavan yapmıştı Referandum sonrasında çıkan 'evet' oyları bu endişeyi daha da perçinlemişti Herkes çağdaş çizgiden uzaklaşıp, karanlığa gömülmekten, din istismarlarından korkuyordu

Yaşanan bu gelişmeler korkuların çok da kuruntu olmadığını gösterir nitelikte Başbakan'ın acil olarak bu konuda bir şey yapması gerekiyor Yoksa bu bölünmüşlük çok daha tehlikeli bir noktaya gidecek

Üstelik bu olay ilk değil 2009 yılının temmuz ayında Topkapı Sarayı'nda yapılacak dünyaca ünlü piyanist İdil Biret konserini Vakit Gazetesi 'mukaddes avluda şarap küstahlığı' başlıklı bir haberle vermiş, konser akşamı saldırılar olmuştu

O olaydan daha farklı bu olay, daha tehlikeli Orada bir protesto vardı Burada ise örgütlenen ve saldırıda bulunan bir grup

Elbette bunu yapan, yobaz, geri kafalı, cahil insanların sorumlusu değil Başbakan Ama bu tür insanların böyle davranışlarda bulunmalarının nedenlerinin altında muhafazakar hükümete güvenmeleri yatıyor

'Nasıl olsa baştakiler de bizim gibi muhafazakar, yıllarca mağlup olduktan sonra şimdi onlara gereken dersi vereceğiz' psikolojisi var zihinlerinde Referandum sonrasında bu düşünce iyice oturdu yerine

Bugün içki için bunu yapanlar yarın başka neler yapacaklar? Bu mahalle baskısına kim dur diyecek?

Nerede özgürlükler? Kendilerinden görmedikleri 'diğerlerinin' hayatlarına, yaşam şekillerine saldırıda bulunabilme hakkı nereden geliyor? Nasıl bir zihniyet besliyor bu insanları?

Kendi özgürlüklerim kadar diğerlerinin özgürlüklerini de savunan biri olarak, bundan sonra nasıl konuşabilirim bu konuda? Nasıl ağzımı doldurarak, coşkuyla 'özgürlük' diye haykırabilirim?

Sanata ve sanatçılara yapılan bu baskı ve saldırı bin bir türlü endişe yerleştiriyor içime

Ben bir sanatçıyım

Korkuyorum

Her bir karışını sevdiğim ülkemde başım dik, özgürce, dilediğimce yaşayamamaktan korkuyorum Toplumdaki bu şiddetli kutuplaşmadan korkuyorum Bu ayrışmanın, mahalle baskısının daha da ilerlemesinden korkuyorum Yaşam şeklimin tehdit altına girmesinden korkuyorum Aynı topraklarda yaşayan insanların birbirlerine düşman olmasından korkuyorum

Benim gibi sanatın farklı dalları ile uğraşan herkes korkuyor, kimi bunu dillendiriyor, kimi ise dillendirmekten bile korkuyor

Nerede birbirine saygı, hoşgörü? Yaşam hakkına, tercihlerine, zevklerine, kılık kıyafetine, diline, dinine saygı?

Neden hiçbir İslamcı yazar bu olayı net ve açık bir şekilde kınamıyor?

Evet, korkuyorum

Ve soruyorum;

Neler oluyor bize?


NASIL YERLİ DİZİ YAPILIR?

Yerli dizi ve sinema filmi yazmamaya karar vermiştim Bir oyuncu olduğum için, yanlı saptamalar yaptığımı söyleyebilirler diye

Ama bu sezon iki iş var ki onlardan ve yapımcılarından bahsetmemek olmaz diye düşündüm

İlki, Kanal D ekranlarda başlayan yeni bir dizi; 'Öyle Bir Geçer Zaman ki'

80'leri yasak bir aşk ve aile ilişkileri ekseninde anlatan bu dizi izlerken seyirciyi başka bir yere götürüyor Çok iyi tekst, iyi hikaye, iyi kast ve iyi çekimlerle çok iyi sıfatını hak ediyor Senaryoyu Çağan Irmak yazıyor

Kanal D'nin Ceo'su İrfan Şahin ile yeni genel yayın yönetmeni Pelin Distaş'la çok eskiden tanışırız İrfan Şahin o zamanlar Cine 5'teydi Pelin Distaş'la birlikte Kanal D'ye geçtiklerinde canla başla bu işe sarılmış, seçeceği ve altına imza atacağı işlerin çok iyi olmasını istediğinden, kimselere söylemeden senaryo dersleri bile almaya başlamıştı İkisi birlikte inanılmaz bir ortaklığa imza attılar Yaptıkları tüm işler hep en sevilenler oldu

'Öyle Bir Geçer Zaman ki', Pelin'in yeni göreviyle ilk işi oldu Ve çok başarılı bir işe imza atmış oldu Ne zamandır yüreği ağzında sonucu bekliyordu

Diğeri ise yapımcım olan ve senelerdir birlikte çalıştığımız Kerem Çatay ve 'Ezel' Aslında 'Ezel', yeni bir iş değil Bu ikinci sezonları

Ama gel gör ki 'Ezel'in bu sezondaki ilk iki bölümünü izleyince, Kerem Çatay'dan ve 'Ezel'den bahsetmeden geçemeyeceğimi anladım

Kendisi, hakkında yazı yazılmasından da, haberler çıkmasından da pek hoşlanmaz aslında Elinden geldiğinde arka planda kalır İşini nasıl daha iyi yapacağını düşünür sadece, odak noktası tamamen budur

İkinci kuşak bir yapımcı olarak babasından devraldığı işi çoktan başka bir platforma taşıdı bile Bunda da genç olmasının, izleyicinin nabzını tutmasının ve çok iyi ekip kurmasının rolü büyük Dışarıdan bakıldığında soğuk ve mesafeli görünür ama tanıyınca anlarsınız ki insanı şaşırtan yalınlıkta bir samimiyete sahip İnanılmaz profesyonel ve tam bir işkoliktir Bir türlü arkasına yaslanmayı bilmez

Al Pacino ve Robert De Niro'nun seneler evvel çekilmiş 'Heat' adlı bir filmi vardı İki oyuncunun karşılıklı oynadığı bir sahne vardı ki büyülenirdiniz O tatta sahneler çekilmiş Haluk Bilginer ile Tuncel Kurtiz'e Arkada bir tren garı Ağır ağır gelip karşılıklı kalırlar Her cümle zaten not alınası, insanı vuran cinsten

Onları tanımayanlar 'ne ballı iş, her sene birkaç dizi patlatıyor, sonrasında da ise oturup paraları sayıyorlar' diyebilirler ama bilmedikleri, bahsi geçen bu işlerin hepsinin ardında nereden baksanız iki senenin olduğu Tam iki sene süreyle üzerinde çalışıp ortaya çıkarılan işler bunlar İki senelik emek Aylar boyunca gece yarılarına kadar çalışmak

Netice itibarıyla bu işler;

Sürprizleri, oyuncuları, müzikleri, sözleri, hikayeleri, kurguları ile 'bir dizi nasıl yapılır'ın dersini veriyor adeta

Ve dizi yapmanın zar atmak olmadığını kanıtlıyor


AKLIMA TAKILANLAR

1 - ' Babam öldü ama hala sahneye çıkarım yavşaklığına inanmam diyen' Haluk Bilginer aslında doğruyu söylüyor Söylüyor söylemesine ama bir yandan da 'doğru olan bir şey nasıl yanlış söylenir'in dersini veriyor

2 - 'Kılıç Günü' adlı dizideki eşcinsel sahne için 'hayatın içinde varsa ekranda da olmalı' diyen Osman Sınav'ın sonrasında söylediği 'iyiliği göstermek için karanlığı da göstermek gerekir' cümlesi yaptığı esaslı işe gölge düşürdü Önce cesur oldu sonrasında tepkilerden çekinip geri adım attı Attı atmasına ama bunu da eşcinselleri aşağılayarak yaptı Bu da pek olmadı

3 - 'Fatmagül'ün Suçu Ne' dizisindeki tecavüz sahnesi için kıyamet koparılmasını tuhaf buluyorum Doğru düzgün ve televizyona iş yapıldığı unutulmadan çekilen bu sahnede ne bir müstehcenlik ne de bir açıklık vardı Araya 'cut' giriyor ve başka detaylara bağlanıyor sahne Neler oluyor insanlara? Bu ne bağnazlık böyle? Tecavüzü özendirmek diye saçma şey mi olurmuş? O zaman sinemaya da gidilmesin, film de izlenmesin Hatta internet yasaklansın!



Başak Sayan

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.