07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Elele Ne Güzel Bir İsim
Elele Ne Güzel Bir İsim Yazısı - Elele Ne Güzel Bir İsim İclal Aydın - İclal Aydın Yazıları
(İstanbul sıcak, bense faranjit mi oldum ne oldum, hastayım Yeni söz bulmakta zorlandığım bir gün Böyle durumlarda eski yazılara dönüp bakarım hep
Aylar önce Elele dergisi için yazdığım bir yazıyı buldum Biraz kısaltıyorum Bir de siz o geçmişe bakın bakalım  Sizde neler olup bitiyordu acaba?)
Ben çocuğum Annem ve babam çok okuyan iki yetişkin Süreli yayın takibi, farklı görüşlerden gazeteler okumak, ansiklopedi fasikülleri biriktirmek gibi alışkanlıkları var  Gazetelerdeki “Yeni çıkacak bir dergi için isim aranıyor” ilanlarından konuştuklarını anımsıyorum hayal meyal “İsmi bulan mükâfatlandırılacaktır” diyor ilan Sonra Elele isimli dergiyle tanışıyoruz Annem ve babam Milliyet Sanat biriktirdikleri gibi, Elele biriktirmeye de başlıyorlar Sanırım bana en büyük hediyeleri biriktirdikleri dergiler, aldıkları kitaplarla dolu o şahane kütüphane oldu
Bu yazıya başladığımda kalkıp kitaplığıma baktım Babamın biriktirme ve ciltleme alışkanlığı sayesinde elimde Elele’nin birinci sayısı var biliyor musunuz  Aralık 1976’da merhaba demiş okurlarına  Ve bugün yayınlansa olay olacak fotoğraflarla bir doğum hikâyesi anlatılıyor Yayın kurulundaki isimler arasında ülkenin en değerli hekimleri ve öğretim üyeleri de var Seçilen konular, işlenişi, dili ne kadar etkileyici  Nasıl dolu dolu bir dergi  Bir de çocuk eki veriyorlarmış, Çitlembik diye  Bayılırdım  
Velhasıl Elele ilk sayısından bu yana hayatımda olan bir dergi
1976 yılının aralık ayında biri çıkıp bize “Bu küçük kız 2002 yılında bu dergi için röportajlar yapacak” dese inanması güç görünen, masal gibi bir gelecek vaadi olurdu  
Benim için farklı bir özelliği daha var  
2000’li yılların başında televizyon röportajcılığım bilinirdi ama yazılı röportajlarımı ilk olarak Elele için yaptım ben Dolayısıyla dergicilikte ilk göz ağrımdır  
O zamanlar Nuray Yavuzer Tunaman yayın yönetmeniydi Muhittin Sirer de dergiler yayın koordinatörüydü DBR Genel Müdürü Neslihan Tokcan’ın odasında yapmıştık ilk toplantımızı  Bu röportajlar için bir tanıtım başlığı bulmamız gerekiyordu İsim babası Muhittin Sirer olmuştu: İclal Aydın’la özel isimler”  Muhittin Bey’den çok şey öğrendiğimi mutlaka dile getirmeliyim  
O ilk röportajın heyecanı hey  
Derginin bugünkü yayın yönetmeni Elif Taş’la birkaç ay önce New York’ta sohbet ederken şekillendi bu yazı aslında O yeni bir yayın yönetmeni olarak dergi ile ilgili heyecanını anlatırken ben de Elele’de geçmiş yıllarımdan söz ettim Nasıl heyecanla başladığımı, ilk bantı çözüşümü, Hülya Avşar söyleşisinden sonra kayıt cihazının hiçbir şeyi kaydetmediğini fark edişimi, birinci yılın sonunda yaptığım toplu değerlendirmedeki bazı yorumlarımın bugünkü bakış açımla çok daha farklı olacağını  
Yıllar, ne hızla koşuyorlar  
Neyse, açtım ki sandıkları  Vay vay vay  Kimler gelmiş, kimler geçmiş  
Ben dergiye röportaj yaparken Haluk Bilginer ve Zuhal Olcay evliymiş henüz Haluk Bilginer’in Aşkın Nur Yengi ile birlikte olduğu iddiaları o günlerde ortaya atılmış Ancak röportajımızda bunu konuşmamışız
Satır aralarına saklanmış Zuhal Olcay’ın o anda hissettikleri  
Cem Yılmaz’la gösteriye çıkmadan önce kuliste sohbet etmişiz Pek keyfi yokmuş o gün belli ki Gösterisinde söylediklerinden farklı bir şey söylememiş pek ya da ben o kadar kasılmışım ki onu konuşturamayıp o cümlelere mecbur kalmışım Ama yine de o Cem Yılmaz olmanın müthiş ışığıyla almış götürmüş meseleyi  Üç tane laf etmiş, işi kurtarmış Çok dil bilmekten bahsediyorum, çocukla çocuk olabilmekten, hiçbir kabiliyetini bir başkasının aleyhinde kullanmamak gerektiğinden  ” demiş  
Ajda Pekkan’la sıcacık bir yaz günü Polonezköy’deki evinde buluşmuşuz  Bir aşkın en güzel günlerini yaşıyormuş Ajda Hanım Hayatımda ilk kez bir eşim varmış gibi hissediyorum” demiş  Seyahat bavulunu nasıl hazırladığını göstermiş, bana çizimlerinden hediye etmiş  
Jülide Ateş ve Ebru Şallı ilk hamilelik pozlarını ve röportajlarını vermişler İkisi de nasıl güzeller  
Hülya Avşar muazzam misafir etmiş bizi  Annesi Emral Hanım da hayattaymış o vakit, o da bizimle oturmuş o gün “Gazeteleri okurken hâlâ bir hareket oluyor içimde İkinci sayfaya bakarken, akşama mı bıraksam, sinirim bozulamasa mı diyorum Arzu etmediğim başlıklar elbette acıtıyor canımı” demiş
Gülben Ergen’in en açık sözlü, en içini döktüğü söyleşilerden biriymiş yaptığımız Albüm, reklam anlaşmaları, Dadı ile müthiş zirve yaptığı yılmış Başını kaşıyacak vaktinin olmadığı bir günde kız kıza
konuşma olanağı yaratmış bize Pişmanlıklarından, hedeflerinden, çocuk sahibi olma hayallerinden konuşmuşuz  
Leyla Tekül, ülkeyi terk edip Kanada’ya yerleşeceğini ve artık sadece ön adı olan Ayşe’yi kullanacağını ilk kez anlatmış  Yıldız Parkı’nda vedalaşmışız Leyla Hanım’la  
Sanem Çelik “Aşkta başarı karşılıklıdır” demiş o güzel gözleriyle  Sırtındaki kuş dövmelerini açıkta bırakan bir gece elbisesiyle poz vermiş Bense hamileliğimin sonlarına yaklaştığımdan şişkinlikten fırıncı küreğine benzemiş ellerimle sırtını tutmuşum Sanem’in Çok komik bir görüntü çıkmış ortaya  
Son yıllarda geçmişle karşılaşmaktan pek hoşlanmıyorum aslında
Sandıklar, albümler açıldığında müthiş bir yorgunluk hissediyorum
Elele dergilerimi tekrar yerine kaldırırken acemiliğimle karşılaşmanın hoşnutsuzluğu, bir işe başlamanın ve en iyisini yapma heyecanımı anımsamamın rahatlamasıyla silindi aslında  
***
Öyle ihtiyacımız var ki aslında o acemi heyecanına 
İclal Aydın
|
|
|