Yorgun Savaşçı 2 |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yorgun Savaşçı 2Yorgun Savaşçı 2- Şule meryem canpolat öyküleri Uzun zamandır sormaktan korktuğu soruları ve yaralarıyla yaşamaya alışmıştı yorgun savaşçıOnu korkutan şey bu alışılmışlık değil, daha çok denge sandığı kulesini başına yıkacak garip hadiselerdiAşk, en korktuğuydu bunların içinde Aslında geçmişe bakınca, anlamak zor değildi yorgun savaşçıyıBitmiş gibi görünen acılar, yarım kalmış savaşlar, söylenmeden yutulmuş sözlerle, son taşı da yıkılmak üzere olan bir kuleyi andırıyordu adeta Kaçtığımız şeylerin, en çok istediğimiz, en çok özlemini çektiğimiz şeyler olduğunu bilsek de, arkamıza bakmadan koşmak isteriz çoğu zamanAşk, bunların içinde her insanın vasıl olmak istediği en sırlı yoldurbütün şiirler, bütün sözcükler, bütün harfler aşktan dem vurur bu yüzden Kendi kendine bir karar vermişti yorgun savaşçı daAşkın çemberinden bir kere geçmiş, bir daha geçmeyecektiYanmaktan islenmiş ruhunu bir daha yakmayacaktıAşk ateşinden köz olmasak ne çıkardı, diyordu kendine, her sıkıştığında?Aramaktan her yorulduğunda ma'layutak acıların, karmaşık yollarında İsminin Yorgun savaşçı olması bundandı işteKalbinin cephelerinde, kan renginde bayrağıyla, mağlup duruşu bu yüzdendiAtalarının toprağına getirdiği özgürlüğü O kalbinin esaretinde kaybetmiştiÖzgür görüntüsüne rağmen, esir duruşu hep bu yüzdendiAy ışığına benzer sevgilinin bir tatlı sözüne hasret kalışı da Yine de aşksız varılamayacağını hakikate çok iyi biliyordu yorgun savaşçıKitabi yaşamanın, "sadece yaşamak" olmadığını daAma sille yemişti bir kereSillesiz yürünülmeyen, yeryüzünde Fosilleşmiş yürekler nasıl umut etsin yarınları?böyle diyordu yorgun savaşçı da her yenilgideAşk diye toprağa ekilen fosillerin acı çığlıklarıydı bu sözler oysa, fosillerdi baharı hazırlayantoprağın altında olgunlaşıp tohumlarca sıçrayan Bir yolcu edasıyla sade yaşamaktı tüm arzusuarzusuzluk diye ifade ettiği dünya bağları artık soyut noktalarda, soluksuz çırpınışlardaydıne de çok acıtmıştı içini, hata sandığı acılarlane de çok incinmişti, "hayat" sandığı yaşamlarda Ne gidenler, ne yeni gelenler bir mana ifade etmiyordu onun içinHer yeni insan, yeni bir acı demektiBir daha ölmek ve artık dirilmemektipeki bu insanlar, kendileri için ölmeye değer miydi?işte bu da son muğlak sorusuydu zihninde inleyen Her sınav bir düğüm demekti aslındaHer insan yeni bir çözüm, hayat yolundaGidenlerin ahıyla, karışan yeni ahlar her dem acı veriyordu yorgun savaşçıyaNe eskiyi sonlandırabiliyor, ne de kaçtığı yeni güzelliklere adapte olamıyordueh kolay değildiO bir savaş yaşamıştıAşkın savaşını "İnsanı" okumanın anlamını gerçi keşfetmişti ama biraz buruk, biraz cesaretsizdi işte, yeniden başlamak için her şeyedaldı yorgun savaşçıHiç çıkamadığı mazisinden, derin bir dışa dalıştı bu sankiDiplerde gezmeye alışmış ruhlar için, sancılı bir çıkıştı bu Hep diplerde sandığımız oksijeni, açıkdenizde bulmak gibi bir şeydi yeni insanlarla kaynaşmakve yenilere de eskiler kadar yüreğini açmakGerçi eskiler bunu haketmedilerse de , yorgun savaşçı bunu yıllarıyla ödediyse de bu böyleydi işteHer dem yeniYeni güzellikler, aratmaz eskiyine acılarına kalırsın mazinin, ne de özlemek düşmez payına yeniye kucak açınca Bie kez daha zorlu bir etabı geçiyordu yorgun savaşçıAnladı hancı da yolcu da bu sınavda aynıherkes biraz yaralıydı ve yaralara ilaç zamandıkendine yenilmeden, yeni dünyalara yelken açmaktıİLK DEFA SEVİNDİ ORACIKTABAKINCA; BAĞSIZ, ZİNCİRSİZ, KAFESSİZ, ÖZGÜR YARINLARA Şule Meryem Canpolat |
|