07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Akşam Olmuş
Akşam Olmuş Yazısı - Akşam Olmuş İclal Aydın - İclal Aydın Yazıları
Kuşadası’nda tepemdeki güneş kavuruyordu Gölgeye geçip, elimdeki telefonla internete girdim Haberlere bir göz atacaktım Birden içimi çok acıtan şu haberle karşılaştım:
İlk defa 1966 yılında ‘’Ölüm Yaklaşıyor‘’ filminde Fikret Hakan‘la birlikte kamera karşısına geçen Ali Cağaloğlu, önceki gece Kanlıca’daki evinde ölü bulundu Kendisinden haber alınamaması üzerine apartman sakinlerince polise haber verildi ve yeğeni Handan Akat‘ta bulunan anahtarla evine girildi Evinde yalnız yaşayan Cağaloğlu’nun, solunum yetmezliği sonucu kalp durmasına bağlı olarak uykudayken hayatını kaybettiği belirlendi
Cağaloğlu’nun cenazesi, Beykoz Kanlıca Merkez Camisi’nde öğle vakti kılınan cenaze namazının ardından Kanlıca Mezarlığı’na defnedildi 5 Ağustos 1930 tarihinde Sarıyer’in İstinye semtinde doğan Ali Cağoğlu Fatih ilçesinin Cağaloğlu semtine adını veren Cağaloğlu Rüstem Paşa‘nın, Kanuni Sultan Süleyman‘ın kızı Mihrimah Sultan‘dan olma çocuklarının soyundan geldiği için ‘’Cağaloğlu’’ soyadını taşıyordu
Anılarını otobiyografik kitabı ‘’Cağaloğlu Beyoğlu‘’da derlemişti Kitap, ailesi tarafından cenazesine katılanlara armağan edildi  
Ve cenazesine bile gidemediğim Ali ağabeyin son haberini böyle almış oldum  
***
Yaz başıydı
“İki Aile” isimli diziyi çekiyorduk Köşkün bahçesinde kahve içiyorduk Ali abiyle  O sabah okuduğu bir yazımdan söz etti Sonra kendi yazı serüvenini anlattı  Derken çekime çağırdılar  Benden önce kalkıp elini uzatmıştı  “Ah, Ali ağabey ne zarifsiniz siz” demiştim “Rica ederim efendim, ne demek” demişti içtenlikle  
Sonbahar başlamıştı  
Yine set  O gece benim canlandırdığım karakteri istemeye gelmişler Mahallemizin muhtarını oynayan Ali Cağaloğlu beni mahallenin bakkalı Halit Akçatepe’den isteyecekti  Köşkün asıl sahibi Tekin Akmansoy da yüzükleri takacaktı Çekim uzadıkça uzadı  Çoluk çocuk gecenin ilerleyen saatlerinde bahçede yaptığımız çekim çevre halkını rahatsız ettiği için komşular polis göndermişlerdi Bir yandan komşulara karşı mahcubiyet öte yandan bir an önce işi bitirme telaşı bizi daha da germişti Ve gerginlik bir anda sette seslerin yükselmesine neden olmuştu Ali abinin gerçek saraylı tavrı ile olaya ve kişilere müdahale edişini unutabilmem mümkün değil  Hiç bozulmayan “Edep” kelimesinin karşılığını düşündürürdü insana  
Pek çok kelimenin  Edep, özsaygı, vefa  
***
Belki de en çok vefa  
Bir gün Emre Kınay’a onunla yalnız konuşmak istediğini söylemişti Köşkün alt katındaki salona geçtiler Yirmi dakika sonra tesadüfen yanlarından geçerken her ikisini de gözyaşlarını silerken gördüm  Hemen geri döndüm, kendimi göstermedim
Sonra Emre anlattı  
Emre’nin babası Türkiye’nin ilk ses mühendislerinden biriymiş Ve çok genç yaşta hastalanmış Ali ağabey ile pek çok filmde birlikte çalışmışlar O hastalığın dermanı olan ve zor bulunan bir ilaç varmış Ali Cağaloğlu o tarihlerde yurt dışına gidiyormuş Emre’nin babasının ilacını almış ama yetiştirememiş Döndüğünde arkadaşımın babası vefat etmiş  Emre o zamanlar küçük bir çocukmuş  Ali ağabey arkadaşına aldığı o ilacı yıllarca saklamış
Ben salona girdiğimde Emre’ye babasının ilacını vermiş meğer “Ben sağlığına yetiştiremedim ama sözümü tutmuştum, işte babanın ilacı” demiş  
***
Akşam oldu mu kolundaki saate bakardı çaktırmadan  Ayşen Gruda, Halit Akçatepe ve Asu Maralman bir aradaydık bir akşam çekiminde  Yine fazlaca uzamış bir çekimdi Huzursuz görünüyordu “İyi misiniz, bir derdiniz yok, sağlığınız yerinde değil mi” diye sordum sessizce Gülümseyerek bana döndü ve fısıldayarak:
“Haydi Abbas, vakit tamam; / akşam diyordun işte oldu akşam
Kur bakalım çilingir soframızı; / dinsin artık bu kalp ağrısı
Şu ağacın gölgesinde olsun; / tam kenarında havuzun  ” dedi  Gülüştük karşılıklı  Sonra göz kırptı bana  
***
Çok ama çok üzüldüm Ali Cağaloğlu’nun ölümüne  Ve ne yazık ki son yolculuğunda uğurlayabilenlerden olamadım Yakışıklı bir adam, zarif bir beyefendi ve şahane bir sinemacıydı  
Akşam diyordu; işte olmuş akşam  
İclal Aydın
|
|
|