Prof. Dr. Sinsi
|
Her Eve Bir Kampanya
Yaş ne kadar büyürse büyüsün insanın sevgi ihtiyacı ve isteği kaybolmaz Hepimiz öyle değil miyiz? Yaşımız kırkı bulsa da özellikle anamızın-babamızın dizine başımızı koymaktan ne kadar mutlu oluruz Başımızı şöyle bir okşasa anamız ya da babamız, içimizde bir rahatlama ve gevşeme hissederiz Kendimizi güvende hissederiz Biliriz ki onun sevgisi hiç bir karşılığa göre değildir Severken karşılık beklemez ki anamız- babamız Sadece sever Yalnızca onun kuzusu yavrusu olduğumuz için sever
Şöyle bir gözlerinizi kapayın Geçmişe bir yolculuk yapın Hatırlayabildiğiniz en küçük yaşa doğru olabildiğince inin Biliyorum ki, şu an bu yazıyı okurken hepiniz o kıymetli çocukluk yıllarına döndünüz
Evet, hatırladınız mı o dönemleri? Neler yapardınız neler Akla hayale gelmeyen yaramazlık kurardınız zihninizde de onu yapardınız Bir de ‘hin hin’ gülerdiniz azarlanmış olsanız bile Ama yine severlerdi sizi ananız ve babanız
Hani sokağa çıktığınızda, parka gittiğinizde önceden tembih edilse ve sen de ‘söz’ demiş olsan bile nasıl da çamurla oynardınız! Kumla toprakla çamurla oynamak ne kadar hoş gelirdi değil mi?
Hatırlıyor musunuz size alınan ilk oyuncağı?
Elinize alıp oynamaya başladıktan sonra ne kadar sürerdi sağlam kalması? Şöyle bir hatırlayın Merak ederiniz değil mi içinde neler olduğunu? Hemen bir yolunu arar ve açardınız ya da kırardınız içini görmek için Hiç bir şey de bulamazdınız içinde Ama merakınıza da engel olamazdınız değil mi?
Yağmur yağmış küçük küçük su göletleri oluşmuş sokaklarda ya da kaldırımda giderken şöyle bir etrafınıza bakın Neler göreceksiniz? Küçük çocukların o cicili bicili ayakkabılarıyla yepyeni elbiseleriyle o sulara bastıklarını, o suya basarken etrafa ve kendi üzerlerine çamurlu suyu sıçrattıklarını göreceksiniz Annesinin babasının üzülmesinin aksine onların ne kadar mutlu olduklarını, ne kadar neşeli olduklarını göreceksiniz Hiç gizlemeye gerek yok, utanmaya da lüzum yok, sizler de yapıyordunuz değil mi? Çok kızarlardı anneniz-babanız ama kendinizi alamazdınız o işleri yapmaktan
Ne günlerdi değil mi?
Azarlanmış bile olsan, bir kaç dakika içinde hepsini unutup nasıl eğlendiğini anlatırdın arkadaşlarına ya da kardeşlerine değil mi?
Peki ne değişti?
Sen küçüktün şimdi büyüksün
Sen çocuktun şimdi anne ya da babasın
Eskiden senin yaptığın ve zevk aldığın davranışları şimdi çocuğun yapıyor Yani senin yolundan gidiyor Şimdi yanlış bulduğun ama önceleri yapmaktan zevk aldığın işleri yapıyor
O da çocukluğunu yapıyor
O da çocukluğunu yaşıyor
Annen sana kızdığı zaman bile onun kucağına atlıyordun Azarlandığında bile ona sarılıyordun Bunları sen yaşıyordun Bunları sen yapıyordun
Senin çocukların uzaydan mı geldi?
Bunlar yani senin çocukların özel fabrika imalatı mı?
Elbette hayır   
Her varlık gibi çocuklarımız da kendi yaratılışı gereği yapması gerekenleri yapıyorlar
Çocuklarımız yaratılıştan var olan öğrenme ve merak dürtülerini gidermek için tecrübe ediyorlar
Bu onların en doğal hakkı değil mi?
Kim alabilir onların bu en doğal haklarını ellerinden?
Eğer alırsak ne olur biliyor musunuz? Onu hiç düşünmeyin, aklınıza bile getirmeyin Çünkü o en doğal haklarını ellerinden alırsan, işte o zaman akla hayale gelmeyecek davranışları bekleyebilirsin
Biz yetişkinler anne babamızı, ilköğretime başlayana kadar, en mükemmel ve en güçlü insanlar olarak görürdük Onlar yani anne ve babamız bizi koruyup kollayacak birer dayanağımızdır
Bir yaşanmış hikaye anlatacağım: Bir baba, eşi ve iki çocuğuyla kayınpederine ziyarete giderler Evde koyu bir sohbet başlar, baba ile kayınpeder arasında O sırada küçük kızı elinde bir kaç cevizle babanın yanına gelir, "baba bunları kır" der Baba o cevizlerle uğraşmak istemez ve "yavrum dayına ver, ben kıramam o kırar" der Çocuk cevizleri alır dayısına götürür Dayı, eliyle cevizleri kırar ve yerler Aradan bir kaç gün geçer ve elektrik kesintisi olur O sırada dışarıda aşırı bir rüzgâr ve gürültü de vardır Çocuk korkar "Hadi dedemlere gidelim" diye tutturur "Ben korkuyorum gidelim Ben evimizde durmak istemiyorum" der Anne ve baba çocuğu sakinleştirmek için çalışırlar "Kızım korkma baban bizi korur" der anne Baba "bak ben sizi korurum ben güçlüyüm" der Ama çocuk "hayır sen bizi koruyamazsın Dedemlere gidelim" diye ağlamaya devam eder Baba kızıyla konuşur "Neden seni koruyamayacağımı düşünüyorsun yavrum" der Çocuk "Hatırlıyor musun baba, sen ceviz bile kıramıyorsun bizi nasıl koruyacaksın Dayım güçlü, o cevizi kırdı, o beni korur N’olur dedemlere gidelim "der O zaman baba, çocuğun gözünde, ‘koruyan güçlü bir baba’ imajını kırdığını farkeder Hemen evde arayıp birkaç ceviz bulurlar Baba eline cevizleri alıp sıkarak kırar "Bak gördün mü kızım, ben de güçlüyüm kırabiliyorum" der
O zaman neden kırmadığını sorar çocuk Baba şöyle cevap verir: "Kızım o sırada dedenle konuşuyorduk, konuşma dağılmasın diye uğraşmak istemedim, onun için dayına göndermiştim, bak şimdi kırdım o zaman da kırardım Aslında ben de çok güçlüyüm gördün değil mi?" İşte o zaman çocuk "Yaşasın benim babam da çok güçlü, o beni, annemi, ablamı korur Artık gitmeme gerek yok" deyip babanın boynuna atlar
Bakın bu örnekte olduğu gibi, farkında olmadan çocuğumuzla aramıza bir sürü engel koyan aslında biz yetişkinleriz Çocuklar babalarına dayanmak isterler Onlara güvenmek isterler Dayandıkları ve güvendikleri zaman çok kolay hareket ettikleri görülür En küçük bir hareketimiz bakın nelere mal oluyor
Hiç düşünür müydünüz kırmaktan kaçındığınız için bir ceviz yüzünden çocuğunuzun gözünde zavallı ve güçsüz biri olacağınızı?
İşte bunun gibidir diğer davranışlarımız da Gözümüzde çok basit ve küçük gördüğümüz, önemsemediğimiz bir davranışımızın ne gibi sonuçlar doğurduğunu ya da doğuracağını bu gözle, bu bakış açısıyla, bu anlayış ve idrakle değerlendirelim
“Canım çocuk kocaman oldu, aynı bebek gibi yine mi ona sarılayım, kucaklayayım” diye düşünmeyeceğiz Eğer sen kendi çocuğuna sarılıp kucaklamaktan vazgeçersen, onun da başkalarına sarılabileceğini, uygunsuz kişilerle uygunsuz davranışlara yönelebileceğini, o sevginin bir ifadesi olan sarılma-kucaklaşma-öpme ihtiyacını farklı yollardan karşılayabileceğini unutmamak gerek
Sevgi ve ilgi bir ihtiyaçtır Önce evde buna çocuk doymalıdır Bu ihtiyaç doğru ve zamanında karşılanmalıdır
Onlar bizim yavrularımız değil mi, neden onlardan bunu esirgeyeceğiz ki?
Onların en küçük bir hastalığında, sıkıntısında uykusuz geceler geçiren bizler değil miyiz?
Doğunca sevindiğiniz, bebekliğinde kucağımızdan indirmediğimiz, yemeyip yedirdiğimiz, içmeyip içirdiğimiz, giymeyip giydirdiğimiz, herşeyimizi onlara feda ettiğimiz yavrularımızdan sevgimizi neden esirgeyelim  
Bakın, bizler müslüman olarak Allah'ın ahlakıyla ahlaklanmak istiyoruz O'nun isim ve sıfatlarının bizde tecelli etmesini istiyoruz Bu istek bizim kul olmamızın gereğidir
Şimdi söyleyin bakalım, Allah(cc) yarattığı hangi kulundan vazgeçer? Allah hangi kulunun cehenneme gitmesini ister?
Elbette Allah, hiç bir kulundan vazgeçmez Elbette Allah, hiç bir kulunun cehenneme gitmesini istemez Allah'ın kullarına karşı şefkat, merhamet ve sevgisinin bir annenin çocuğuna olan şefkat, merhamet ve sevgisinden en az 70 katından daha fazla olduğunu İslam'ın yazılı kaynaklarından öğreniyoruz
Hani bizler müslüman olarak Allah'ın ahlakıyla ahlaklanmak istiyoruz ya, işte fırsat  Allah'ın bir emaneti, cennet meyvesi, gönüllerin sevinci çocuklarımıza karşı sevgi, şefkat ve merhamet gösterelim Yaptığımız onca günah ve yanlışımızdan, hatamızdan dolayı Allah bizi hiç azarlıyor mu; bizi bu dünyada küçük düşürüyor mu; bizden bu adam olmaz, bundan kul olmaz diye vazgeçiyor mu? Kim "evet" diyecek ki, yok öyle bir şey
Evet sözü bağlayalım: bizler çocuklarımızdan yetişkin gibi davranmalarını bekleyemeyiz Onlar daha küçücük çocuklar Onlar da büyüyecek Bakın yaşınız elliye altmışa da gelse, seksene de gelse anneniz babanız sizden bahsederken "bizim çocuk", "bizim küçük kız" ya da "bizim küçük oğlan" ifadesini kullanırlar Hiç büyümeyiz onların gözünde Yaşımız kaç olursa olsun, her zaman anne babamızın yanında hep çocuk olarak kalacağız Hatta onlar pir-i fani olsalar, herşeyiyle size muhtaç olsalar bile, siz devleti yöneten biri bile olsanız, onun çocuğusunuz Çocuğu olarak da kalacaksınız
Öyle değil mi?
O halde ne yanlış yaparlarsa yapsınlar, onların bizim çocuğumuz olduğu gerçeğini ortadan kaladıramayacağımıza göre, onları olduğu gibi kabul edip elimizden geldiği kadar sevgi, şefkat ve ilgimizi üzerlerinden eksiltmeyeceğiz
Ne olursa olsun onlar bizden sevgi ve ilgi beklerler
Yaşları kaç olursa olsun sizden ilgi ve sevgi beklerler
Haydi bu da bir kampanya olsun 
Hep beraber kendi çocuklarımıza sevgi kampanyası başlatalım ve uygulayalım
Herkes kendi evinde bu kampanyaya katılsın
Bu kampanya günlüktür, ama her yeni gün, yeniden başlayan bir kampanyadır
Herkes evine gidince çocuğuna "seni seviyorum" desin
Herkes eve gidince çocuğuna içinde hissedercesine "sarılsın "
Herkes eve gidince çocuğunu ses çıkartarak güzelce "öpsün " Hiç olmazsa haftada birgün, çocuklarımız ne derse desin, ne yaparsa yapsın onların çocuk olduklarının bilinci ve farkındalığıyla, hiç bir yavrumuzu azarlamadan hoşgörüyle karşılayalım
|