Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
mezar, notları

Mezar Notları

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mezar Notları



ölüme dair - ölmeden ölümü anlamak - ölümün insana hissettirdikleri - muammer özkan yazıları - muammer özkan kitabları

Mezar Notları
Mezar bir tarihtir Mezar bir kitaptır Mezar bir ibret levhasıdır Yeter ki insan, gönlünün gözüyle bakabilsin, ruhuyla idrak edebilsin kabirleri Mezar terbiye ocağı, mezar muhasebe mekanıdır Mezarlar vahiy ölçüsüyle ve ötenin hesabıyla isabetli kararların alınabileceği, ince duyguların Kuran ve sünnet ile değerlendirileceği berrak yerlerdirAnlamını ve yaşama gayesini yitiren kentlerin ve insanların yanında,

en diri,

en canlı,

en anlamlı şehirlerdir mezarlar

Mezarlar diri, mezarlar canlıdır

Özünden ve özümüzden bakınca mezarlara, susarak anlatımın en mükemmel noktasını görürüz Hele siz bir gidin oraya ve tanışmaya çalışın oradakilerle ve birbir dinleyin özgeçmişlerini Ağaçları sizlere nasihat eder, taşları bile nasihat eder mezarların

Eğilin eğilin de ruhunuzun haskulağıyla bir dinleyin gelen sesleri

Her kulak öze nisbetince birşeyler duyacaktır orada Bakmasını bilen gözler, işitmesini bilen kulaklar neler görmez, neler işitmez ki mezarlarda

Şimdi ada:2, parsel:1008 'de bulunan kabrin başındayız

Namık oğlu, Hatice eşi Hasan ŞenolDoğum:1938 ölüm:1984

Herhalde yakında ziyaretçisi gelmiş, üzerine konan çiçekler henüz kurumamışKabrin başucunda iki tane buruşmuş, burun veya gözyaşı silinmiş kağıt mendiller, kimbilir hangi duyguların anlatımını yansıtıyor?

Kabrin üzerine şimdilik topraktan başka ağırlık konmamış Siparişleri verilmiş, yakında mermerlenecekmişMezarın mermerleneceğini ben duydum ben duydum ama kendisi biliyor muydu? Mezarın mermerle kaplatılacağını bilse sevinirmiydi? Mermersiz mezarlara bakarak, kendisine yapılacak mermerli mezar ile gururlanırmıydı? Kendisine haber vereyim düşüncesiyle;

"Mezarın mermerle kaplatılacakmış"diye fısıldadım

"Git işine be adam, bana ne mermerden" haykırışı sanki iç dünyamda yankılandı

Mezarı mermer kaplanmış veya kaplanmamış O'na ne faydası vardı? Peki bu mezarları mermerle kaplatanlar, bunu kimin için yapıyorlardı?

Sorumdaki saflığıma kendim de gülümsedimKimin için yaptıkları, kimin için yapacakları belli değil miydi?

'Elalem ne der' endişesiyle kendi itibarları, kendi şanları kendi şerefleri için yaptırmıyorlarmıydı? Bunlar hem toprağın üstünden hem de toprağın altından gafil kimseler değil miydi?

Şimdilik sade bir görünümde olan toprağa tekrar terar baktım İzmir'in bayındır kazasında 1938 yılında doğan Hasan Şenol, ailesiyle beraber sekiz yaşındayken İzmir'e yerleşmiş Ortaokul mezunu olan meyyit, Diyarbakır'da askerliğini yapıp 1963 yılında evlenmiş Kürtaj silahıyla kaç çocuğunu, hangi suçtan dolayı öldürdüğünü veya öldürttüğünü siz sormayın Çünkü biliyorsunuz ki bunu Rabbimiz soracak

Bir yolsuzluk iddiasıyla çalıştığı bankadan atılan Hasan Şenol, bulunduğu mahallede bir kahvehane açarak yaşamını sürdürmüş Değişik kesimlerden insanlarla karşılaşıp, onlarla çeşitli mevzularda konuşan Hasan Şenol, çenesi laf eden, bulunduğu konumda kendisini haklı görüp, haklı çıkaran bir mizaca sahip birisi

Kahvehanede kumar oymatıp, içki içirmesine rağmen müslümanlığına toz kondurmaz ve kalbinin temizliğini her fırsatta dile getirirdi Bağkur emekliliğine dört yıl kala karşılaştığı müslüman tipli insanlara, "Emekli olduktan sonra bu işlere tövbe edip namaza başlayacağım" derdi

Ancak ne olduysa, 1984'ün nisan ayının ilk haftası oldu

Eski bir dostuyla, kahvede masanın kenarında içki içmekteyken, hesap yüzüden çıkan bir tartışmada araya girmiş ve dört yerinden bıçaklanmıştı

Hastaneye kanlar içinde götürülürken ölümün soğuk çehresiyle karşılaşıyor, yaşantısının muhasebesini yaparken haklı bir telaşa kapılıyordu

Şimdi ölmenin sırası mıydı !

Daha tevbe edecek, içkiyi ve kumarı bırakacaktı Bu halde, üstelik içkiliyken nasıl kabre girecek, hangi yüzle Allah'ın huzuruna çıkacaktı?

Kızı aklına geldi: "Keşke manken olmasına izin vermeseydim" diye geçirdi içinden Sahi ya ! Manken olmasına, orasını burasını açmasına, elalemin erkeklerine teşhir etmesine neden izin vermişti ki? Dilinin ucuna gelen '(editlendi)!' ifadesini, köpek dişleriyle ısırıp, azı dişleriyle öğütmek istedi

Oğlu aklına gelince sanki beşinci, altıncı, yedinci bıçak darbesini yemişti Sövdü, küfretti Kendisinin yetiştirmediği, kendisinin terbiye vermediği oğluna bir daha bir daha küfretti

Tekrar kendine döndüÖlmemeliydiNe yapıp edip ölmemeliydi

'Kurtulursam ilk işim namaza başlamak diye geçirdi içinden Namaza başlamak için bu dört seneyi de nereden çıkartmıştı ki? İnsan bu dört sene yaşayacağı ne malum?

Ya hemen ölürse!

Ya hemen ölürsem!

"Yok yok ölmemeliyim, ağzım da leş gibi rakı kokuyor"

Başını tutan adamın sesini duydu:'Birader hızlı sür adam ölecekÇok kan kaybediyor

"Kim ölecek?Ben mi, ben mi öleceğim !?? Ben ölmemeliyim, ben yaşamalıyım Çünkü ben tevbe edeceğim, çünkü ben namaz kılacağım, çünkü ben hıkkkhıkkkben ölmemeliyim, ölmeyeceğim, ölmeyeceğimİçkili halde hiç ölünür mü? Keşke içmesedim, keşke namaz kılsaydım, keşke"

-Kardeşim hızlı gitmene gerek yok, öldü adamcağız

Bu özgeçmiş ile Hasan Şenol'un kabrine tekrar tekrar bakıyoruz ve 'keşke' hayırışlarının aynı dirilik ve aynı canlılıkla tekrarlandığını görüyoruz:

Keşkekeşkekeşke



alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla

Mezar Notları

Eski 07-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mezar Notları



MEZAR NOTLARI

Bölüm 7
Şehir ve içindekiler beni sıktı
Gazetelerin sayfalarına bakarken cehennemin sıcaklığını hissettim
Sokaklar ve caddeler fuhşiyat vitrinleri gibiydi Meyhaneler doluydu
Marketler, bakkallar, yarışırcasına içki satıyorlardı Bankalar köşe başlarında modern eşkiya olmuş, avlarını bekliyordu Avlayan memnundu, avlanan memnundu!
Çocuğuma aldığım bisküvi parasını verirken, üreticinin kullandığı kredinin faizi de benden alınıyordu Yürüdüğüm asfaltın bilmem yüzde kaçında faiz vardı
Sinemalar batının ve batılın sergileyicisi olmuştu İnsanların yüzüme bakışlarından rahatsız oluyordum
Bu kentte yabancıydım Bu kentte yalnızdım
Televizyon beyinlere Allah'ı unutturan, Allah'tan uzaklaştıran zehiri şırınga ediyordu
Her şey sanki şeytanın işini kolaylaştırıyordu
İnsanlar uyuşturuluyordu, uyutuluyordu
Sözler anlamsızdı, bakışlar anlamsızdı bu kentte
Sevgiler sahteydi
İlişkiler menfaatlere göre ayarlanıyordu
Belediye otobüsüne binemedim
Yürüdüm,
Düşüncelerimin yoldaşlığında yürüdüm
Bir kenar mahallenin sokaklarından, yüzleri kirli, elbiseleri eski, ama kalpleri temiz olan, cıvıl cıvıl oynaşan çocukları gözlerimle seve seve ilerliyordum
Ev önlerine oturmuş kadınlar sohbet ediyorlardı
Sohbet(!) Dedikodu
Bir kadın, kocasının istediklerini almadığından yakındı
Bir kadın, kocasının her gün eve sarhoş geldiğini söyledi
Bir kadın, televizyonlarının hala siyah beyaz olduğunu ama aybaşında artık renkli alacaklarını gururla anlattı
Bir kadın, kocasının kendisini her sabah erkenden namaza kaldırdığından dert yandı
Bir kadın kasıla kasıla övünerek üç yaşını doldurmuş kızına hazırladığı çeyizleri gösteriyordu
Bir kadın kızına dünürcü gelenlerden bahsetti Evi yokmuş, maaşı çok azmış
Bir kadın, Emine hoca hanıma babası için okuttuğu mevlide tam falanca lira ödediğini ve bu parayla birlikte geliş gidiş ücretini de pazarlık gereği verdiğini söylüyordu
Bir kadın televizyondaki filmi anlatıyordu
Baş roldeki kadının etek ve bluz rengi konuşuluyordu
Hatice hanım niçin kocasını akşam evde sıkıştırmasındı?
O, bunlar konuşulurken susmuştu Mutlaka renkli almalıydılar
Yoksa renkli televizyonlu komşuları arasında mahcup olurdu, mahzun olurdu!
Bir kadın ev sahibinden yakındı

Allah'tan bahseden birilerine rastlayamadığım bu büyük şehrin kıyı mahallelerinden kopup mezara ulaşmıştım Ölümün ayak seslerini bu kentin insanları niçin duymazlar?
Oysa her gün birileri aralarından eksilmekte
Çevremde beni üzen her şeyde, müslüman olarak benim de kusurum, gücüm oranında bir sorumluluğum olduğunu düşündüm içinde bulunduğum cahiliyenin yerleşip kökleştiği bu toplum, bir zamanlar, Allah'ı, Allah'ın emir ve nehiylerini bilen ve Allah'ın hükümlerini anlayışları nispetince tavırlarında, yaşantılarında soluyan neslin evlatlarıydı, varisleriydi
Bu insanlar, bilerek veya bilmeyerek, isteyerek veya istemeyerek şeytanın adımlarını izlemekteydiler Küfre girmişlerdi Şirke bulaşmışlardı
Beni sıkan bu kentin kirli havasından arınmak için Rabbimin gösterdiği yol ve metot içersinde çalışmam gerekiyordu
Ben değişmeliydim
Bu insanlar değişmeliydi
Bu insanlar cahili kirlerden arındırılmalıydı
Bu insanlar dirilmeliydi
Bu insanlar kötü huy ve tavırlarını atmalıydı Bu insanlar kendilerini değiştirmedikçe, Rabbimz onların durumunu değiştirmeyecekti
O halde ben ne yapmalıydım?
Nereden başlamalıydım?
Aldatılmış ve aldanmış bu kitlenin Allah'a kulluğa davet edilmesi gerekiyordu Peygamberlerin görevlendirildiği toplumlarla birçok konuda benzerliğe sahip bu toplum, mümin ve müslüman insanların güç de olsa, zor da olsa, tehlikeli de olsa bırakıp terk edecekleri, kaçacakları bir toplum değildi
Bizzat Rabbin rızasını kazandıracak zorlu amellerin ifa edileceği bir toplumdu
"Ne yapmalı?
Ne yapmalıyım?
Önce ne yapılmalı?
Nereden, nasıl başlamalı??
Bu soruların, sözün ötesinde, kelimelerin ötesinde içimize işlemesi gerek
Bu soruların ızdırabını duymak gerek
Bugün her kabrin başında bu soruların yüreğimi dağladığını hissediyordum
Allah'a kulluklarını unutmuş, İlahi dinin, hayatlarında hiçbir etkinliği kalmamış,
Kuran'ı tozlu raflara ve lafızlara hapsetmiş bir toplumun fertlerinden her gün birileri Allah'tan bihaber, İslam'dan bihaber, yanlış Allah bilgisi, yanlış Allah inancı, yanlış
Allah anlayışı, eksik din bilgisi, bulanık, pürüzlü, Allah'ın kabul etmeyeceği bir akideyle öte dünyaya gidiyordu
Tevhidi çizgide Allah'ı bilen, İslam'a gönül veren insanlar; bu insanlara karşı sorumludurlar Tekrar tekrar anlayabilecekleri, kavrayabilecekleri şekilde Allah, ilah, Rab, Din bu insanlara anlatılmalıydı, aktarılmalıydı
"Ben Allah'a inanıyorum, ben Allah'ın kuluyum" derken, bir insan bu imandan, bu kulluktan neyi anlıyor, neyi anlamıyordu?
Nedir kulluk?
"Ben Allah?ın kulum" diyen bir insan, Allah'tan başkasının koyduğu hükümlere tabi olmuşsa, "Dinim İslam" diyen bir insan, dinsizlerin, hatta tahrif edilmiş dinlilerin yaşantısından, düşüncelerden farksız bir hal ve yaşayış içindeyse, bu insana nereden yaklaşmak lazım?
Her insanın doğruyu ve hakkı anlayabilmesine, kavrayabilmesine ve gerçek İslam'ı Allah'ın istediği bir biçimde yaşayabilmesine engel olan, kendinden ve çevresinden kaynaklanan birtakım psikolojik ve sosyal marazları vardır Rabbimiz Kuran'da bu hastalıklara işaret etmiştir
Bu marazlar tek tek öğrenilmeli, bilinmeli
Bu marazlar tek tek kazınmalı, atılmalı, terk edilmeli
Hak ve batılın arasında, hakkı örten; hakka gidişi, hakkı kabulü, hakkı yaşayışı
engelleyen bu marazların, bu duvarın yıkılması lazım Bu duvarın aşılması lazım
Ölmüş insana nasihat edilmez
Ölüler dirilere nasihat ediyorlar Yeter ki ölümün ibret ve ders verici öğüdünü anlayabilelim
Geçen hafta vefat eden bu kentin belediye başkan kim bilir ne gibi pişmanlıklarıyla
inliyor şu önümdeki kabirde
Şehrin trafik kargaşalarını yoğun bir çalışma sonucu, yollar, geçitler oluşturarak
çözen bu meyyit başkan, ruhundaki kargaşalıkları giderecek hak ve doğru yolu
bulamadan, bilemeden, seçemeden gitti
Edison ışığı icat etti, dünyayı aydınlattı Ama alemlerin Rabbi olan Allah (cc)'a ve
O'ndan başka tüm ilahları reddederek ve Allah'ın hükümlerini en yüce bilerek iman edemedi Tüm dünyayı aydınlattı fakat kalbini, ruhunu aydınlatamadı
Tüm dünya kendisini sevse, bu sevgi tevhidi çizgide iman edememiş olan kişiye Allah katında hiçbir şey kazandırmaz Bu dünyada, her köşe başına
yüksek fiyatlarla utançtan anıtları dikilse, kitaplara, filmlere, konferanslara
konu olsa, ahirete imansız olarak giden birine bütün bunlar ne yarar sağlar?
Soruyorum sizlere
Meyyit başkan içki içer miydi?
Kumar oynar mıydı?
Hanımının başını örter miydi?
Namaz kılar mıydı?
İslam için ne yaptı?
Nasıl hüküm veriyordu?
Bu soruları çoğaltmak mümkündür
İçkiyi Allah haram kıldı
Kumarı Allah (cc) haram kıldı
Kadınların başlarını örtmelerini Allah istiyor
Namaz Allah (cc)'ın emri
Allah'tan başka kimin hükmü güzel?
İslam, Rabbimizin bizden razı olacağı din
"Kim İslam'dan başka din seçerse, o seçtiği kendisinden kabul olunmayacak
ve o, ahirette zarar, ziyan ve hüsrana uğrayanlardan olacaktır
Zarar ve ziyana uğramamak için,
daha ölmemişken, bu dünyada nefes alıp verirken din olarak İslam'ı seçmek
ve yaşamak en akıllıca iştir
Meyyit belediye başkanına gelince ne diyeyim ki?
İnsanları ilahi vahiyden engelleyen, ilahi vahyin hakikat elçiliğini yapacak yerde, kurdurduğu uydu çanaklarıyla porno filmlerin elçiliğini yapan mevtaya,
bu mevtaya ne denir ki!

Muammer Özkan

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.