07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Siyah Mutluluk 1
Siyah Mutluluk 1 - Şule Meryem Canpolat
Bahçe çitinin önünde köpeğin uzaklaştırılmasını bekledi postacı Bu, bahçenin ve evin sevimli köpeği sunny idi Aslında yabancılara havlamak gibi bir adeti yoktu, ama ne olur ne olmaz diye düşünmüştü postacı Güvenlikçi postacıyı iç bahçeye aldı Dr Frager bahçedeki masada çayını içiyor, bir yandan da kendi elleriyle yazdığı son mektupları paketliyordu Postacı uzun zamandır sürekli mektup getirip götürüyordu bu eve Dr Frager hem sağlık problemlerinden dolayı hem de vakit bulamadığı için çok samimi olduğu postacıyla beraber yolluyordu dönüt mektuplarını 
İlk konuşan postacı oldu, gülümseyerek 
-Merhaba Dr Frager! Bugün nasılsınız? 
-El ve ayaklarımda oluşan su baloncuklarını saymazsak gayet iyiyim Ya sen nasılsın? Postacılık mesleğini severek yapıyor oluşuna hayran oluyorum inan! 
-Teşekkür ederim Dr Frager! Benim işim bu Hem işten de öte kendimi adadığım, yapmaktan hoşlandığım bir şey Biz yerlerine ulaştırmazsak mektupları insanlar ne yapar bir düşünsene! 
-Haklısın! Hem sen olmasan ben de yüzlerce insana ulaşamazdım aynı anda, bir psikiyatrist olarak Onların dertlerine derman olamazdım ne kadar istesem de İkimizin de mesleği kutsal sanırım 
Bu arada çaylar karşılıklı içilmiş, masadaki kurabiyelerden yenilmiş, postacı için kalkma vakti gelmişti çoktan Öğleden sonraki mesaisinin başladığını, ilk fırsatta mektuplarla yine döneceğini söyleyerek izin istedi postacı Bir dahaki sefere bahçeyi detaylıca gezdireceğini söyleyerek misafirini ayakta yolculadı doktor Bahçıvan son çimleri buduyordu o giderken Selamlaştılar aynı anda ve postacı kayboldu bir anda sokakta 
  
Sunny gel yavrum! Daimi misafirimize alıştın artık iyice değil mi? Diyerek hayatının büyük parçası, yalnızlıklarının sırdaşı, her şeyi anlıyormuş gibi bakan sunny'i uzun süre okşadı Dr Frager, misafirini yolculadıktan sonra O bir doktordu ama yaptığı işler doktorluktan çok öteydi Şimdi de ellerinin su toplamışlığına aldırmadan kendisine gelen mektupları okuyup cevaplandırmaya devam edecekti Sunny de az ötede hafif eşelediği toprağın içine yerleşti usulca Bu uyku vaktinin gelmesi demekti onun için Dr Frager bu sessizlikte mektuplara dalmıştı bile Bahçıvanın çim kırpma makinesi rahatsız etmiyordu artık onu uzaktan 
Annesi o çok küçükken yerleşmişti Amerika'ya Ailenin büyükleri de orda olunca mecbur kalmıştı bir nevi Ama zamanla sevmişti o da yaşadığı yeri Ve Türk- America ilişkilerinin pekişmesi adına Frager koymuştu çocuğunun adını Onu bir doktor olarak yetiştirmeye söz vermişti, Türkiye'ye dönmeden önce Yıllar nasıl da yılları kovalamıştı Toprağa ekilen tohumlar filiz vermişti İşte Dr Frager uzun yollardan, büyük emeklerden sonra yükselmişti bu makama Elinde olanların son derece farkında birisiydi Bu yüzden de para kazanmaktan ziyade elindeki güzellikleri paylaşmanın derdindeydi Sunny ise ona bu yolculukta yardım eden, duygusal, sahibini çok seven, sadık bir köpekti Her an Dr Frager'ın yanında gezer, her lokmasına eşlik ederdi nerdeyse Az sonra sadece randevu saatlerinde içinde olduğu muayenesine uğrayacaktı Dr Frager Hazırlanması için acele etmesi gerekiyordu bu yüzden 
  
İstanbul bir çok insan gibi Dr Frager'ın hayallerine de sessizce sahiplik ediyordu şimdi Oysa ne çok özlemişti doktor bu şehri, America'da olduğu dönemlerde Hatta her karışını, her parkesini özlemle içine çekmişti hayallerinde Ta ki İstanbul'da muayenehanesini açıp yeni hayatına başlayana kadar Şimdi daha huzurluydu ve eskisinden daha duygusal Her şey onun için ağlama sebebiydi sanki, her yanda şaheserler Hayranlıkla seyretmek İstanbul'u onun işiydi Bunca karmaşasına rağmen bu şehrin, sıkıntılarını mizahla atmak, en çok onun özelliğiydi 
Arabasına seri bir şekilde bindi Dr Frager Sunny'nin beni de al! Diyen nazlı bakışlarına haftasonunu bekle der gibi bir işaretle cevap verdi doktor Ve hastalarını bekletmemek için erkenden koyuldu yola 
Güneş İstanbul'dan ışığını esirgememişti  Yol kenarlarında laleler, türlü isim ve renklerde çiçekler vardı İstanbul'un vazgeçilmezi mendil satan çocuklar arabaların arasında cesurca dolaşıyordu yine Arabanızı silebilir miyim? Diye yalvaran çocuğa neler söylemek istiyordu Dr Frager, yanına alıp Onu böylesine geçici emeller uğruna kullananlara bir çift söz yanısıra Senin okuman lazım çocuğum, alet olmamalısın seninle tembelleşmeye alışan büyüklerine Ve yürümelisin çocuğum! Gelecek ayaklarına serilsin diye Büyümelisin, yapmak istediklerini büyütüp içinde Bunlar dönerken içinde doktorun bir mendil almaya karar verdi kısa bir moladan ibaret kırmızı ışıkta Parasını uzatırken çocuğa, camdan;
-Okumalısın çocuğum, önce okul anlaştık mı? Diyebildi sadece 
Ve kendi çocukluğunu alıp ellerine sıkıca sarıldı direksiyona Beş dakikalık bir yol kalmıştı muayenehaneye Her şeyi hazırlamış doktoru bekliyordu Canan, masasında açılmayı bekleyen onlarca mektupla Son iş çay suyunu ocağa koymaktı Bu yoğun günde Dr Frager'ı çaysız bırakmamalıydı her zaman olduğu gibi Demliği ocağa koyunca tamamdır! Diyerek derin bir oh çekti Canan Dr Frager'a bu zor işlerinde yardım etmek her şeyden önce kutsal bir görevdi Bir insan daha iyileşirse ne mutlu bize dedi içinden Faydam olursa, ben de bu dünyadaki en şanslı insan sayacağım kendimi, hastalarını evladı gibi seven bir doktora asistanlık yaptığım için 
Arabasını park edip doğru muayenehanesine geldi Dr Frager Her zamanki gibi üzerinde müthiş bir enerji, yüzünde tebessüm vardı içeri girerken Çok çalışmalıyız diyen bakışları Canan'ı umutlandırdı 
-Hoş geldiniz Dr Frager! Ben de tam çayı demliyordum Diyerek karşıladı asistan doktoru Havada memnuniyet vardı, bir de yeni demlenmeye başlayan çayın kokusu Dışarıda güneş ve iyileşmeyi isteyen hastalar Hepsi bu muayenehanenin parçaları gibiydi sanki 
Şule Meryem Canpolat
|
|
|