Prof. Dr. Sinsi
|
İnsan Damgalamak
İnsan Damgalamak Yazısı - İnsan Damgalamak Elif Şafak - Elif Şafak Yazıları
İnsan damgalamak ne kadar kolay Türkiye’de, hele ki o insan kadın ise İster başı kapalı olsun, ister modern görünümlü, ama bilhassa genç olsun; genç ve kadın olsun ki daha rahat olsun damgalaması   Mimlemek, ötelemek, itelemek kolay  Çekiştirmek, adını çıkarmak, itibar zedelemek, sözle ve gözle dışlamak kolay  Üstelik bedava Faturası da yok Vicdanlarımızdaki o ağır faturayı saymazsak tabii  
Ve ne yazık ki biz kadınlar bizzat parçasıyız bu yaygın mekanizmanın, tüm bu fısır fısır dedikodu ağlarının, çamur atma kampanyalarının, gene en çok biz bu durumdan mustarip olduğumuz halde  Bir kadın bir başka kadının aleyhine, “O namussuz; etrafımda civarımda, mahallemde böylesini istemem, evinden de çıksın gitsin!” diye dilekçe toplar mı ya da böyle oluşturulmuş bir dilekçeye imza atar mı? Bir kadın, hemcinsine bunu yapar mı? Basında çıkan, orada burada telaffuz edilen laflardan hareketle bir kadın, yahut bir grup mahalleli kadın, bir başka kadını, üstelik senelerdir komşuları olan bir kadını böylesine dışlar mı? Ama bu harfiyen oldu Hem de gözlerimizin önünde, hem de en aydın, en demokrat, en hoşgörülü bildiğimiz illerimizden İzmir’de Fevziye Cengiz genç bir kadın Onun karakolda dayak yerken çekilmiş görüntüleri hepimizi şoke etti Vicdanlarımızda bir kıymık, zihnimizde bir çentik olarak kaldı kameralara yansıyan o insanlık dışı uygulama Beterin daha da beteri varmış ki, durum kamuoyuna yansıyınca ve bir hayli tepki toplayınca yapılan ilk açıklama tek kelimeyle vahimdi “O kadın konsomatris!” dendi Böylece işlenen fiil (dayak ve şiddet) değil, olayın failleri (dayak atan polisler) hiç değil, gene kurbanın kendisi (dayak yiyen kadın) oldu suçlu Konsomatris olmasa bu muameleyi hak etmeyecekti demek Ya da tersine çevirelim cümleyi: Konsomatris olan bu muameleyi hak ederdi demek
Fevziye Cengiz konsomatris filan değil Ama bir an için onu bir kenara bırakalım Hakikaten konsomatris olan birini düşünelim Ne fark edecekti? Dayağı, aşağılanmayı, tekmelenmeyi hak etmiş mi olacaktı o zaman? Yüreklerimiz, vicdanlarımız bu açıklamayı nasıl sindirsin, nasıl benimsesin? Ardından daha duyarlı açıklamalar geldi, anlamlı adımlar atıldı İzmir Valisi Cahit Kıraç’ın eleştirilerini dile getirmesi bence önemliydi: “Bu olayı çok büyük bir aile olan İzmir polisine mal ettirmek üzüntümüzü daha da artırır Ben İzmir Valisi olarak Fevziye Cengiz’den özür diliyorum ” Tüm bu süreçte basınımızın, eksiklerine gediklerine ve açmazlarına rağmen, Türkiye’de demokrasi ve insan haklarının gelişebilmesi için önemli bir aktör olduğu bir kez daha ortaya çıktı Şayet bu haber duyulmasaydı, yazılı ve görsel basına bu boyutlarıyla yansımasaydı rahatlıkla örtbas edilebilecekti Geçmişte daha nice vakanın örtbas edildiği gibi İşin hukuki yönü soruşturulurken, daha kamuoyu bu meseleyi tartışırken bir haber daha düştü gazetelere Öyle bir haber ki bir oyuk daha bıraktı vicdanlarımızda Bu sefer polis yetkilileri değil, mahalleli idi Fevziye Hanım’ı inciten, kıran
Eşi anlatıyor gerisini: “16 yıldır Eski İzmir’de anne babama ait evde yaşıyorduk Polislerden şikâyetçi olduktan sonra bir gazetede, konsomatris diye haber çıkınca bizi evden çıkardılar Mahalleli imza toplamış kendi arasında Bir gece bizi çağırdılar ‘Sizi bu mahallede istemiyoruz, çıkın başka yere gidin’ dediler Annem babam da sahip çıkmadı Halbuki Fevziye’yi çok severlerdi ” Benim bu hikâyede belki de en üzücü bulduğum nokta bu Mahalleli arasında imza topluyor; polisten dayak yiyen, haksız yere damgalanan, horlanan bir insana destek vermek yerine, “Aramızda istemiyoruz!” diye bir de onu evinden ediyor Nasıl bir dünya bu? Bu kadar mı körleştik? Harper Lee’nin meşhur romanı “To Kill a Mockingbird”, Türkçe’ye “Bülbülü Öldürmek” ismiyle çevrilmişti 1930’ların Amerika’sında, Alabama’da, küçük ve kapalı bir ortamda ırkçılığın nasıl işlediğinin romanıdır bu muazzam eser Çarpıcı, güçlü, unutulmaz Ve aynı zamanda insanların tahammülsüzlüklerini ve “sıradan ve iyi kalpli” vatandaşların nasıl galeyana gelip, etraftan etkilenip bir başka varlığı, masum bir insanı ezebileceklerini anlatır “Sıradan ve iyi kalpli” olanın tahammülsüzlüğü kadar derin bir yara yok bir toplumun bağrında açılabilecek 
Umarım aynı mahallede duyarlılık sahibi insanlar da alternatif bir dilekçe toplarlar şimdi, “Komşum, 16 senelik komşum  Sen yaralanırsan ben de kanarım, sen acırsan ben de ağlarım, sen dışlanırsan bil ki ben de yanındayım” diyen bir dilekçe  
Elif Şafak
|