Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bahçesi, çay, gülizar

Gülizar Çay Bahçesi

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gülizar Çay Bahçesi



Gülizar Çay Bahçesi Yazısı - Gülizar Çay Bahçesi Nadir Keleş - Nadir Keleş Yazıları

Gece boyu uğraşıp tamir ettiği sandalyenin bacağı diğerlerinden farklı renkte olmuştu Rahmetli karısına, az bulunan bir verniği çöp sanıp attığındaki kızgınlığı gelmişti aklına

"Ne çok kızıp, köpürüyorsun bey " diye çıkıştığı zaman onu duvara itişi geldi gözünün önüne Kimse görmesin diye sildi akan yaşlarını Bak şimdi o vernik lazım olmuştu, aynı rengi tutturmak mümkün olmuyordu Vernik yok diye ağlanır mı hiç, Nazım usta ağlıyordu


İstanbul'a yakın bir kasabaydı burası Eski deyimle sayfiye yeri, şimdilerde gelişmişlikle birlikte şehirle birleşmiş olmasına rağmen, halen o sadeliğini korumuş, yeşil bir sahil yeri Nazım ustada buradaki çay bahçelerinin birini işletiyordu Yan yana dizili beş tane çay bahçesinin en farklı en hoş olanıydı Gülizar Çay Bahçesi


Çeşitli nedenlerle ötekileri plastik masa sandalyeye geçmişlerdi çoktan Bir tek Nazım usta direniyordu Bakımı, saklaması zor ve masraflı olan ahşap artık tercih edilmiyordu Ömrünün hiçbir bölümünde para ile işi olmayan Nazım usta ise bu konuyu dert etmiyordu

Memleketten getirttiği kayın ağaçlarından yaptığı masada otururdu Bilenler bilir bazı zamanlar masa ile konuştuğu da doğrudur Dedesi Mahmut usta çok iyi bir marangozmuş, tüm etraf illerden ona iş gelirmiş Daha ilkokuldayken atölye kokusu ile tanışan Nazım ustanın ağaç aşkı o zamandan kalmadır Aynı vernik kokusunu arama, aynı talaş tozunu yutma isteği sırf o günlerin güzel hatırası içindir

Mahmut ustanın hiç kavuşamadığı sevgilisinin anısına o bölgenin geleneksel etekliğinin kumaşından masa örtüsü yaptırmıştı İşte o sevgilinin adı da Gülizar'dı Elli yıl onu hiç unutmadan ve sadece ailede tek okuma bilen torunu Nazım'a bu konuyu anlatan Mahmut ustanın aşkı; şimdi bu masa örtülerinde, o topraklarda büyümüş ve belki de ikisinin de elleri değmiş ağaçlardan yapılma bu masalarda yaşamaya devam ediyordu Zamane âşıkları Gülizar'da buluşalım dedikçe Mahmut usta pos bıyıklarıyla gülmeye başlıyordu


Ana giriş kapısında; şimdi rahmetli olmuş eski belediye başkanının diktiği ceviz ağacı vardı Benim bildiğim seksen sonrası başkan olmuş en ilginç adam sosyalist Behçet lakaplı o efsane adam; kasabaya yüz tane ceviz dikmiş seçildiğinde Dali bıyığı ile de dikkat çeken bu zat, kim bilir daha neler yapmıştır bilinmeyen, göze görünmeyen Kendisi de bir köy enstitüsü mezunu olduğundan, o tip eğitim yapan atölyeler kurmaya özen göstermiş Okuma yazma bilmeyenleri ne yapıp edip yaz kurslarına dâhil etmiş Çevre düzenlemesi için belli sokaklara belediye olarak destek olup, elinden geldiğince güzelleştirmeye çalışmış Fidan dikme seferberliğine katılanları onurlandırmak için bir anıt yaptırıp, onların isimlerini yazdırmış mermer kaideye Yazlık sinema açan ilk belediye sanırım burasıdır Anlatılmayan veya unutulan daha nice şey vardır Bu ceviz de onlardan sadece biriymiş işte

Behçet dedi Nazım usta- ona ilk kez adıyla hitap ettiğini belirterek çünkü hep başkanım demiş- beni hayata bağlayan en güzel şey oldu bu tanımadığım yerde Hem buraya alışmamı sağladı hem de dedeme benzeyen gülümsemesiyle bir eksiğimi tamamlamış oldu Şimdi düşündüğüm de hiç okumamış dedemin bilgeliğine erişmek için, en az Behçet kadar didinmek gerekiyormuş


Bahçede oyun oynayan çocukların yere düşen cevizleri büyüklerine götürüp bu ne diye sorduklarında, o küçük halleriyle ilk kez gördükleri ağacın ceviz ağacı olduğunu anlamaları, çöreklerde yedikleri cevizin böyle yetiştiğini öğrendiklerindeki şaşkınlıkları Nazım ustanın içinin yağlarını eritiyordu Sırf bunun için bile bu mekân hep açık kalmalı diyordu içinden


Yol tarafındaki çitleri hanımeli, yasemin türü sarmaşık çiçeklerle güzelleştirmişti Deniz tarafı ise manzara kapatmayan saksı çiçekleriyle doluydu Rahmetli annesinin çok sevdiği papatyalar, ortancalar sol tarafta dururken; sağ taraf karısının anısı için begonya, petunya, sardunyalarla donatılmıştı Hayatta iken de anası solunda, karısı sağında otururdu Ölçülü bir çekişme halinde olsalar da birbirlerini hep sevmişlerdi Birbirlerinin arkasından hiç kötü laf söylememişlerdi Kaynanasının ardından bu kadar gözyaşı dökene az rastlanırdı


Dedesine verdiği söz yüzünden Gülizar'dan kimseye bahsetmedi Hatta karısının ona kızıp, kıskançlık krizi geçirdiği günlerde bile bu gerçeği kimseye anlatmadı Ta ki benim yolum oraya düşüp, onun yanına yaklaşıp bugün niye kimsecikler yok dediğim akşama kadar

Dizi manyağı oldu herkesler dedi bana

İkimiz de şu herkesin müptelası olduğu diziyi hiç izlememiş olmamızla gururlanıp çayımızı yudumlamaya başladık

Adının Nazım olduğunu öğrendiğimde, bir şiir okudum ona


Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,

ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda,

budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz

Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında


Ben havalı okumam için övgü beklerken o bana şerham şerham ne demek diye sordu Yanaklarım kızararak bilmiyorum dedim O gün öğrendim ki parça parça, yarık yarık anlamında bir ikilemeymiş Yoksa bir Türkçe öğretmenine mi çarpıldık deyip, mesleğini sordum Asıl mesleği muhasebeymiş, bir kez ticaret denemiş bir toptancı işi İşler iyi giderken bir arkadaşı ona çeltik ekelim demiş Çeltik ilk baş verdiği dönem hepsinin yüzleri gülüyormuş Sonra üç gün üst üste samyeli esince çeltiklerin hepsi kavuza dönmüş Bunun üstüne borca verdikleri kişilerde ödeme yapmayınca kısa sürede batıvermiş Muhasebeciliğe geri dönmüş ve emekli olunca burayı satın almış Tüm parasını da zihnindekine benzer bir ortam yaratmak için harcamış

Kıyıda köşede hiç parası olmamış Nazım ustanın Miras yüzünden birbirini yiyen çocuklar yüzünden de hiç çocuk yapamamış, çok istese de bilinçli olarak engel olmuş Karısı ilk başlarda ona çok kızsa da sonraları hak vermiş Param olduğu için benle dostluk yapmak isteyenler olmasın, bana yarenlik edecekler sohbetim için gelsin isterim diyordu


İkinci çaylarımızı içerken yan kahvenin sahibi geldi, izin isteyip oturdu Ne olacak bu halimiz diye dert yanmaya başladı Kredi ile döndüğünü her gün bin liralık ciro yapmazsa zarar yazdığını anlattı durdu Gözü dönmüş gibiydi, dizilerin neden hala devam ettiğine kızıyor ve bu kızgınlıkla da yaratıcı küfürlerle bezeli bir konuşma yapıyordu Diziler yüzünden eve kapanan insanlar onun batmasına sebep olacaktı Vericiyi bombalayıp yayını durdurma günlerini çoktan geçmiştik, herkes uydudan izliyordu

Şaka yollu ona büyük perdede sen yayınla diziyi dedim Eski Açıkhava sinemaları gibi olur, hoşuna gider müşterilerin Üstüne atladı bu öneririnin, duymak istediği buymuş gibiydi Sevinçle çayını içmeden koşarak ayrıldı yanımızdan Geride gülümseyen iki adam bırakarak


Garsonu çağırıp kulağına bir şeyler söyleyip yolladı Beş dakika sonra elinde iki çayla aynı garson geldi Ben yudumlayacakken önce kokla dedi bana Kokladım mis gibi tarçın kokuyordu O an dalmışım, öylece kalmışım Neyin var senin dedi bana Yalnızım Nazım usta dedim, başka bir şey yok Var bir şey anlat bana dedi, bir anlaşma yaptık ben anlatırsam o da bana Gülizar adının nerden geldiğini anlatacaktı


Sevgilimden yeni ayrılmıştım, çayın içine demlerken kabuk tarçın koyan o kızdan Daha fazla yanmamak için, erimemek için ayrılmıştık Birine ait olamadığım için, sahiplenemediğim için ayrılmıştık Bu unutmuşum anlamına gelmiyordu Her olay onu hatırlatıyordu Buraya oturmamın sebebi de oydu Onun tahta iskemle sevgisi beni buraya çekmişti Biraz önce şiir okurken yine aklıma geldi, şimdi de bu tarçın kokusu onu bana getirdi O sormadan söyledim adı Müberra'ydı


Sonra o da ilk kez birine anlatıyorum diyerek sır olduğunu vurgulayıp Gülizar'ın hikâyesini anlattı


Ben o günden beri sadece çay içmek için anayoldan sapıp uğradığım bu kasabada yaşıyorum Nazım usta halen sapasağlam merak etmeyin


Nadir Keleş

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.