Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gittin, iyi

İyi Ki Gittin

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İyi Ki Gittin



İyi ki Gittin Yazısı - İyi ki Gittin İclal Aydın - İclal Aydın Yazıları

Geçen yılın ilk sabahında kötü bir haberle uyanmıştım Sonrası da çok parlak gitmedi Gelen günler çok şaşırtmamıştı da açıkçası Şu anda her birimiz kendi geçmiş sayfalarımızı açıp baksak pek çoğumuz neler neler dökeriz ortaya Mutsuzlukta eşitleniyoruz hepimiz


Hayatın adil olduğu tek basamak orası sanki değil mi? “Ben de mutluyum, sen de mutlusun hadi lunaparka gidip bir tur dönme dolaba binelim” diyene rastlanmaz ama “Senin de kafan bozuk benimki de, kalk gidip içelim, oturup efkâr dağıtalım” diyeni duymak daha olağandır sanki


***


Her neyse


Geçen yıl Osman Müftüoğlu diyeti, Prof Temel Yılmaz diyeti, Prof Karatay diyeti, Dr Dukan diyetlerini tecrübe ettim Yılın ilk yarısı sporla diğer yarısı fizik tedaviyle geçti Öldürmeyen ama süründüren rahatsızlıklarıma yenileri eklendi Biyoenerji, reiki, G terapi, refleksoloji, şifalı otlar, ilaçlar vs vs Denenmemişler de denendi


Telefon rehberimde sıkı bir boşalma oldu


Neredeyse bütün bir yazı evden hiç çıkmadan geçirdim Ev taşıdım


Kendimi taşlama işinde kimseye fırsat vermedim Gözlerim çok güzel şeyler görmedi, kulaklarım çok güzel sözler duymadı Cenaze evlerinde, deprem sokaklarında, adliyelerde, kimsesiz kalmış çocukların yüzünde iyi şeyler görebilmek, duyabilmek zordur nitekim


Bir sabah umutla, bir sabah bıkkınlıkla uyandım


Ama çoğunlukla bıkkındım Galiba hepimizin kendimizi çok hırpaladığımız bir yıldı


2011 bana 39 yıl boyunca yaşadığım her şeyi bir kez daha, bir kez daha yaşattı


Beni hep kararsız bırakan Hep soru işareti dolu bir yıldı


***


Ne zaman birine güvenmeye meyletsem Hayatımın hep “onlarla” dolu olduğunu gördüm Bu yıl da gördüm evet Tam kendimi bırakırken aslında aynı yerde olmadığımızı dehşet içinde fark ettiğim, kafamı öte yana küskünlükle çevirdiğimde omzumu dürten; derdimle, korkularımla, ayıplarımla dolu çantayı her açtığımda benden kaçan, gösterdiği iyiliğe teslim olduğumda zalimleşen, tutarsızlığına isyan ettiğimde mazluma dönüşen, varlığına en çok ihtiyacım olduğunda gelmeyen, beklenmedik anda kapımı çalıp mutlaka ama mutlaka en beklenmedik anda kalkıp gidenlerle doluydu yani


Hep bir belkiyle, hep iyi ve bereketli, huzurlu, güven dolu bir gelecek için elim kalbimde, kulağım kirişte bekleten, uzun uzun bekleten bir yıl oldu Kadınlı erkekli hayal kırıklığı yaşatanlarla, beni kendimden, yaşadıklarımdan, sezgilerimden, gözlemlerimden şüpheye düşürenlerle dolu bir yıl


***


Peki bir insan neden mütemadiyen aynı sınavdan geçer?


Kaç yaşında olursa olsun, neden iyilik karşısında çocuklaşır?


Ve neden bütün yalancı kadın ve erkekler birer melekmiş gibi görünürler?


Neden?


2011’den kurtulduğuma mutluyum Ama aynı dersleri sürekli gözüme soktuğuna göre öğrenemediğim bir şey var “Aldın mı dersini ha, aldın mı” diyerek kendimi delik deşik etim ama hâlâ olmadı Acaba karşımdakileri mi delik deşik etmeliydim? Gelen gideni aratmasın! 2012’den çok umutluyum Üç senedir bu yılı bekliyorum


Ve gerçekten ben deliyim


Ben böyle yazılar yazdıkça internet âleminde yazıları ışık hızıyla yayan ve “işte ben de aynen böyle hissediyorum” diyen büyük kalabalığa bakılırsa pek akıllı da kalmadı galiba dışarıda


Peki Biz bu kadar kalabalıksak dostlar “Onlar”a karşı birleşsek ya?


Gönlünüzden ne geçiyorsa Dilerim karşılık bulsun


***


Hatırlamıyor musun?


Daha önce de bahsetmiştim Güzeller güzeli bir ses ve şahane bir yüz Adı Adele Ülkemizde de hayli popüler bugünlerde


Bir şarkısı var


Yağmura, gri havaya, kalabalık insan selinin içinde yürürken, adımlara ve dağınık kalbin ritmine eşliği pek hoş


Şarkının adı: “Don’t you remember”


Diyor ki şarkının içinde bir yerlerde “Sık sık nerede hata yaptığımı düşünüyorum, yaptığımdan daha fazlasını, bildiğimden daha azını Ama karasız bir kalbe ve acıya sahip olduğumu biliyorum Ve meraklı gözlere () ama beni neden sevdiğini hatırlamıyor musun?”


***


Arkadaşımla oturuyorduk Masada minik pembe bir orkide vardı Dibinde de kurumuş bir yaprak Kurumuş yaprağı eline aldı Pembe orkidenin narin çiçeğini tutarak “bak bu sensin” dedi bana Sonra elindeki kuru yaprağı gözüme doğru uzatarak “Ama kendine böyleymiş gibi muamele ediyorsun Allah aşkına yapma şunu!”


Hak verdim Hak verdim vermesine de


Tersini yapmayı unutmuşum ben


Çiçeklerimi sulamayı, sevdiklerimi göklerde yaşatmayı biliyorum da Kendimi sevmek konusunda hayli beceriksizleşmişim


***


Bugünkü diğer yazımda “Ben deliyim ama bana eşlik edenlerin sayısı da hayli az değil” demiştim ya Bana bu örneği veren arkadaşım kendisine farklı mı davranıyor sanıyorsunuz? Birkaç ay önce benzer bir konuşmayı ben yapıyordum onunla


Birini severken, insanlarla iyi ilişkiler kurmaya çalışırken kendimizden vazgeçmekten, kendimizi değersizleştirmekten nasıl kurtulacağız beyler bayanlar? Sen biriciksin, sen iyisin, hoşsun derken kendimizi nasıl koruyacağız? Hakikaten hepinize soruyorum


Nasıl olacak bu iş? Önce biz unutunca kendi değerimizi karşımızdaki hiç hatırlamaz oluyor zira “Sıradan, çantada keklik, nasılsa hep burada, şuracıkta duran bir nesneye” dönüşüveriyoruz


***


Pencereden yılın ilk yağmurunu izlerken, bu şarkıyı dinliyordum Ben bile hatırlamıyorsam karşımdakilerin beni başlangıçta neden sevdiğini; kendim unutuyor, unutturuyorsam eğer Başıma gelenlere şaşırmamalıyım


Karşımızdakinin gözünde sıradanlaştığımızda başlıyor eskimeye bir şeyler


Işte o zaman ödenen bedellerin acısı geçiyor ve eskiyor sevgiler


***


Mutsuzluğunuza neden olanlar bir süre sonra mutsuz olduğunuz için kaçarlar sizden bilirsiniz Kendilerini kötü hissederler yanınızda


Eğer bir sevgiliyse bu Bir gün bir bakıyorsunuz birileriyle “masum” bir kahve içip “masumca” dertleşiyor “Özel” değil, “mesleki” filan oluyor bu dertleşmeler Bir bakıyorsunuz, iki saatlik bir sohbeti kocaman güzel bir gün olarak değerlendirip o güzel gün için bir başkasına “özel” olarak teşekkür ediyor Bir bakıyorsunuz bir başkasının neden onu arayıp sormadığını “özel” olarak merak eder olmuş Bir bakıyorsunuz size ne yalan söylerse söylesin, sizin ikna olmaya hazır olduğunuzu bildiğinden pek de iplemez oluyor sizi, azarlayabiliyor, hatta şaşkınlık verici hırçınlıklar başlıyor Telefon ve bilgisayar bağımlısı parmaklarıyla uyanır uyanmaz ekranı daima masaya ters bırakılan o telefonlara sarılan ve kimden geldiği hiçbir önem taşımayan her övgüye açık biri duruyor yanınızda Sonra Sizin yanınızda canı sıkılıyor, mutsuz, huzursuz, hasta birine dönüşüyor


Eğer yakın bir arkadaşsa bu Aile bireyi ya da eşse Hiç fark etmiyor


Hep aynı, hep aynı


Bir bakıyorsunuz ki hepsi kendi eseri olan mutsuzluğunuza tahammül edemiyor


***


Sizi neden sevdiklerini anımsamak Belki bir teselli olabilirdi


Ama gel gör ki beni neden sevdiklerini anımsayamıyorum


Üstelik daha da kötüsü, onları neden sevdiğimi de anımsayamıyorum


Zihin koruma programı olsa gerek bu!


İclal Aydın

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.