Prof. Dr. Sinsi
|
Kendi Kendine Sansür
Kendi Kendine Sansür Yazısı - Kendi Kendine Sansür Elif Şafak - Elif Şafak Yazıları
İNGİLTERE'de kitapseverlerin ayrı bir itinayla takip ettikleri Literary Review Dergisi'nde ilginç bir yazı yayınlandı bu hafta Nick Cohen imzalı "Dijital Çağda Sansürün İşleyiş Biçimleri" üzerine yazdığı kitapla dikkatleri çeken yazar, ifade özgürlüğü anlayışımızı masaya yatırıyor
İşin teorisine değil, pratiğine bakarak İster Batı'da olsun ister Doğu'da, gazetecilerin, yazarların, akademisyenlerin, komedi sanatçılarının, velhasıl işleri ve varoluş tarzları "kelimeler üzerinden" akan insanların aslında ne kadar "özgür" olduklarını sorguluyor
"Entelektüeller" diyor Cohen, "Yazdıkları bir yazıya veya söyledikleri bir söze gelebilecek tepkilerden ne kadar çekindiklerini, bundan nasıl endişe ettiklerini hiçbir zaman itiraf edemezler"
Ne kendilerine, ne başkalarına Oysa cehalet ürkütücüdür Yanlış anlamalar, eksik aktarmalar, önyargılar, bağnazlıklar, tepkisellikler ve tahammülsüzlükler ürkütücüdür Ama hiçbir entelektüel (özellikle hiçbir erkek entelektüel diye eklemeli) kolay kolay çıkıp da cahil cühela ya da düpedüz art niyetli insanların uluorta tepkilerinden etkilendiğini, her insan gibi, her insan kadar sırça bir kalp taşıdığını dile getirmez Böyle bir şey yokmuş gibi yapmaya, konuşmaya devam eder
Bu arada yayıncılar, editörler ve televizyon programcıları bir yandan isterler ki daha radikal, daha provokatif eserler üretilsin, skandallar patlasın Polemikler çıksın Reytingler artsın Yazarlar ve sanatçılar özde bu tür taleplere de direnmek durumundadırlar Sebatkârlıkla İşleri gereği zaten yalnız olan bu insanları daha da yalnızlaştırır yaşanan tüm bu süreçler
İfade ve düşünce özgürlüğünü tam anlamıyla benimsemiş, gelişmiş Batı demokrasilerinde bile bazı konuları deşmenin zorluklarını vurguluyor makalesinde yazar Mesela Royal Bank of Scotland hakkında eleştirel yazılar yazmaya kalkanların maddi tazminat davalarıyla uğraşmak durumunda kalabileceklerini belirtiyor
"Ancak günümüz entelektüel dünyasında değişen önemli bir parametre var" diye ekliyor Artık gazete veya yayınevi editörleri devlet sırlarını, kurumsal yazışmaları vb sızdırmaktan korkmuyorlar O eskidendi Devletlerin ve devlet adamlarının dokunulmazlığı kalktı büyük anlamda Ne var ki şimdilerde çok daha yeni ve adı konmamış bir başka zihinsel bariyer var: Yazarlar, gazeteciler, aydınlar, akademisyenler 
Toplum içindeki aşırı dindar (veya aşırı milliyetçi yahut ırkçı) oluşumlardan endişe ediyorlar Yani fanatizmlerden Bu evrensel bir gerçek Ama ne yazık ki konuşulmuyor, konuşulamıyor Sonuçta "Sansür hakkında oturup yeniden düşünmemiz lazım" diyor yazar Yepyeni bir çerçeve içinde Ve ancak hepimizin zaman zaman nasıl etrafımızdaki bağnazlardan ve bağnazlıklardan etkilendiğimizi, kaygı hatta korku duyduğumuzu dile getirebildiğimiz noktada çok daha samimi ve açık bir tartışma düzlemi yakalayabiliriz
★
Otosansür   
İnsanın henüz yazarken, henüz konuşurken, hatta henüz düşünürken kendi kendine ket vurması  Özgürlüklerini bizzat kendi eliyle kısıtlaması  Yargılanmamak, okları üzerine çekmemek, yalnızlaştırılmamak, dışlanmamak,
hapse atılmamak, sürgünlere gitmemek, nefretin dilini konuşan insanlardan uzak durabilmek, devlet aygıtından baskı görmemek, dogmalardan çekmemek  Şu veya bu sebepten ötürü, velhasıl ya hepten susmak ya konu seçmek yoluna gitmek
Peki Türkiye'de otosansürün boyutları nedir?
Bu soruyu kendimize ve birbirimize sorabiliyor muyuz hakikaten?
Türkiye'de kaç yazarın, gazetecinin, akademisyenin, karikatüristin, sanatçının kelimelerini törpülediklerini, "nemelazım"cılık yaptıklarını, bilerek ya da bilmeyerek, etraflarına duvarlar ördüklerini konuşabilmeliyiz Bir romandaki hayali karakterlerinin laflarına dayanarak yargılanmanın nasıl bir şey olduğunu tattığım günden bu yana, gazeteciler zaman zaman sorarlar bana Sorarlar, kalemimi sansürleyip sansürlemediğimi Düşünüyorum her seferinde Gönlümü, zihnimi yokluyor, tartıyorum Çünkü kolay şey kestirip atmak "Aman ne münasebet, hiçbir şeyden etkilenmeden yazmaya devam ediyorum" demek
Ama kestirip atmıyorum
Kendimi de toplumu da gözlemliyorum Ve şunu biliyorum ki otosansürün (görünür ve görünmez) yansımalarını konuşabilmeliyiz Yüksek sesle Samimiyetle Kendimizden, en yakınımızdan başlayarak hem de  
Elif Şafak
|