Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aşk, mudur

Aşk Bu Mudur

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Aşk Bu Mudur



Aşk Bu Mudur Yazısı - Hikaye Örneği - Yaşamdan Hikayeler - Yalnızlık Hikayesi - Aşk Hikayeleri



Özcan Nevres

Genç kız aynada tüm hatlarını inceledi Ne bir yüz güzelliği vardı ne de vücut güzelliği Üstelik birazda boy fakiriydi Oysa tüm bedeni alev alev yanıyordu Onu kucaklayacak, doyasıya sevecek, hatta canını



Aşk Bu mudur

Genç kız aynada tüm hatlarını inceledi Ne bir yüz güzelliği vardı ne de vücut güzelliği Üstelik birazda boy fakiriydi Oysa tüm bedeni alev alev yanıyordu Onu kucaklayacak, doyasıya sevecek, hatta canını yakacak bir erkeğe o an canını bile vermeye hazırdı Ama erkekler onun gibi bir çirkini ne yapsınlar dı Komşu kızları bir bir geçtiler gözlerinin önünden Komşu kızı Melehat’da takıldı kaldı Mankenleri, film artistlerini bile kıskandıracak bir güzelliğe sahipti Boy desen onda, güzellik desen fazlasıyla ondaydı O bile gönlünün erkeğini bulamamıştı Ama belki de o ablası yüzünden evlenemiyordu Zira adettir Büyük kız dururken küçüğünü evlendirmezler Bu düşünce umutlar yarattı gönlünde Kim bilir belki de günün birinde onu da sevecek biri bulunurdu Saçlarını taradıktan sonra hafif bir makyaj yaptı Aslında geleneklerine göre genç kızların evlenmeden önce makyaj yapmaları çok ayıptı Bu nedenle makyajını çok hafif yapmıştı Evin temizlik işi bitmişti Her zamanki gibi pencerenin önündeki divana oturdu Perdeyi aralayarak sokağı seyre daldı Kim bilir belki de bu sayede gönlünün prensini bulabilirdi

Günleri çoğunlukla pencerede geçiyordu İlk defa tanımadığı, hatta hiç görmediği biri penceresinin önünden geçiyordu Üstelik gözü onun üzerindeydi Bir başka geçişinde kendisini daha iyi görmesini sağlamak için camı açıp sokağa sarkıldı Komşu çocuğuna seslendi

Ali, Ali… Hadi şuradan bana bir Fotoroman al gel Çocuk dönüp bakmadı bile Çağrısını yineledi Çocuk,

Bana ne be senin Fotoromanından dedi Genç adam gülümseyerek baktı kendisine Yüreğinden ılık ılık bir şeyler aktığını hissetti Aşk dedikleri bu muydu? Yoksa o genç adama aşık mı oluyordu?

Kimdi bu genç adam? Sarışın, orta boylu, sıska mı sıska biriydi Sanki üfürsen yıkılacak biriydi Kendisinin tam tersiydi Yine de genç adamı çekici buluyordu Kimdi? Ne iş yapıyordu? Yoksa işsizin biri miydi? İşsiz biri olamazdı Zira evinin önünden düzenli geçiyordu Olur olmaz zamanlarda geçtiği yoktu

Gece yatağa girdiğinde bir türlü uyku tutmadı O genç adam gözünün önünden gitmiyordu İncecik, çöp gibi bir oğlan Neydi onu böylesine cezbeden Hani biraz kilo alsa yakışıklı biri olurdu O neden her gün penceresinin önünden geçiyordu? Yolu olduğundan mı? Yoksa kendi için mi geçiyordu? İçine bir burukluk çöktü Senin gibi çirkin birini ne yapsın o diye mırıldandı Olmayacak duaya amin demek gibi bir şeydi onun düşündükleri Belki de o adam bir memurdu İyi bir işi de olabilirdi Öylesi ne yapacaktı onu En iyisi kafasından silip atmaktı onu

***

Uykusuz geçen bir gecenin ardından sabah uykusu ne tatlı olurdu Uykusunun en tatlı yerinde annesinin dürtüklemeleriyle uyandı

Kalk kız, nerdeyse öğlen olacak Ne uykusu bu böyle Komşu kızları erkenden kalkıp evlerinin önünü bile süpürdüler Sen halen miskin miskin yatıyorsun Bu gidişle evde kalacaksın Zira adettir Evlenecek kız olan evin önü her sabah süpürülüp temizlenir İsteksizce yataktan çıktı Onca güzel komşu kızı varken kendisine kim bakardı? Evinin önünü süpürse de süpürmese de ne değişirdi? Gerçi o da ahım şahım bir delikanlı değildi Komşu kızlarının tümü o elektrikçiye yanıp tutuşmuyor mu? Kendilerini elektrikçiye layık görenler bu kırk kiloluk erkeğe bakarlar mıydı? Üstelik bu gencin kim olduğunu, ne iş yaptığını, evli yada bekar olduğunu bilen de yoktu Eğer memursa ve de bekarsa mahallenin azgın ve şımarık kızları üstüne atlarlardı

Evinin önünü süpürüp temizlerken hep onu düşündü Yine geçeceğini ümit ettiğinden temizliği çok daha özenle yaptı Temizliği bitirip eve girdiğinde öğlen vakti iyice yaklaşmıştı Onun geçme saati yaklaşıyordu Eline bir örgü işi alıp pencere kenarına oturdu Az sonra tahmin ettiği gibi sokağın başında o göründü İyice yaklaştığında bakışları sanki evinin penceresine, daha doğrusu üstüne kilitlendiğini hissetti Perdeyi çekip camı açtı Göz göze geldiler Genç adam çok mu utangaçtı ki bakışlarını önüne eğdi Ayakları dolaşarak uzaklaştı

***

Hasta annesini hastaneye götürmüştü Yaşamı boyunca hastane yüzü görmediğinden ne yapacağını bilemiyordu Yanı başında bir belirdi

Hanım efendi size yardımcı olabilir miyim? Sesin geldiği yöne döndüğünde az daha düşüp bayılacaktı Bu oydu Her gün evinin penceresinden yolunu gözlediği delikanlıydı Güçlükle

Çok memnun olurum diyebildi

Ben bu hastanede idari bölümde çalışıyorum Annenizi hangi doktora göstermek istiyorsanız size yardımcı olayım

Hastalığının ne olduğunu bilmiyoruz ama, sanırım dahiliye doktoruna görünmesi gerekiyor

Haklısınız Buyurun gidelim Hasta annesinin muayenesi bitinceye kadar yanlarından ayrılmadı Muayene sonunda,

Size evinize kadar yardımcı olabilirim dedi Annesi, Yok oğlum, ne gereği var? Evimiz aha şuracıkta Size zahmet olmasın dedi

Yok teyzecim niye zahmet olsun ki? Hadi bakalım gir koluma Ne olur ne olmaz hastalık hali bu Ola ki yolda düşersiniz Biz işi garantiye alalım Evlerinin kapısına ulaştıklarında delikanlıyı eve kahve içmeye davet ettiler

Çok isterdim ama, mesai saatinden işimden fazla ayrılamam Sağlığınızı merak ettiğim iin ilk fırsatta kahvenizi içmeye geleceğim

Her zaman bekleriz oğlum İçeri girdiklerinde hasta kadın kendini divanın üzerine zor attı Zira hastalığı elinde, ayağında derman bırakmamıştı

Kızım bana biraz su getir Ilık olsun

Tamam anneciğim Mutfaktan bardağa su koydu Bardakta sıcak su için biraz pay bıraktı Cezvede ısıttığı suyla üstünü tamamladı

Buyur anne

Sağ ol kızım Sen de olmasaydın halim ne olurdu bilemem Baban el işinde çalışıyor Elin oğlu her istediğinde izin verir mi? Sen evimizin tek çocuğusun Keşke sana iç güveyliğini kabul edecek bir kısmet çıksa Böylece ölünceye kadar senden ayrı kalmazdım Ha aklıma gelmişken sorayım Bize hastanede yardımcı olan genç kimdi?

Bilmiyorum anne Her gün bizim evinden önünden geçiyor İlk defa bu gün hastanede çalıştığını öğrendim

Ne zamandan beri kısmet, kısmet diyoruz İster misin kısmetin bu delikanlı olsun?

Yok be anne Nerede bende o şans O delikanlı devlet memuru Elini sallasa ellisi Kala kala bana mı kalmış?

Neden olmasın kızım? Kısmet bu Belli mi olur?

Aman anne, çevremizde bunca güzel kız varken benim gibi güzellik fakiri birine mi kalmış?

Senin neyin eksik kızım? Kör değil, topal değilsin Önemli olan ruh güzelliği Çok şükür sende fazlasıyla var

Hadi anne, hayal kurmaktan vazgeçelim Zaten yeterince yoruldun Hadi bakalım, yatağına uzan artık Yaşlı kadın yatağa uzandığında aklı o delikanlıydı Aklından geçen olsun diye uzun uzun dualar etti

***

Öğlen üzeri kapı çaldı Gidip kapıyı açtı Karşısında o vardı Ne yapacağını bilemediğinden kapının arkasında dikilip kaldı Heyecandan konuşamıyordu

İçeri girebilir miyim? Bir rüyadaydı sanki Güçlükle

Tabi, buyurun dedi İçeri girdiklerinde hemen hasta kadının yatağının yanına gidip elini öptü Elindeki paketi yanı başına bıraktı Yakınındaki bir sandalyeye oturdu

Annenize doktorun yazdığı reçetenin ilaçlarını doktorlara tanıtım için verilen ilaçlardan tamamladım İnşallah henüz ilaçları almamışsınızdır Daha önce getirecektim ama hastaneden ayrılamadım

Babam evde olmadığından henüz alamamıştık

İsabet olmuş Koltuğunun altında tuttuğu çantayı açıp içinden ilaçları ve enjektör kutusunu çıkardı

İzin verirseniz hemen iğnesini de yapıvereyim

Oğlum niye bu kadar zahmete girdin

Niye zahmet olsun teyzeciğim Gurbet elde yapayalnızım Daha önce ablam ve eniştemle kalıyordum Eniştemin tayini çıkıp taşınmaları sonucunda yapayalnız kaldım Sizi ilk gördüğümde kendi annemmişsiniz gibi size ısındım

Annen var mı?

On yılı geçti onu yitireli Babam ise ondan çok önce gitmişti Babamın ölümünü bile anımsamıyorum Annem büyütmüştü bizi Bu arada enjektörü hazırlamıştı Hasta kadına sırt üstü dönmesini söyledi Kadın sırt üstü döndü Enjektördeki ilacı kaba etine zerk etti İğneyi çıkardığında iğne kutusundan aldığı pamuğu kadına verdi

Lütfen pamuğu iğne yaptığım yerde tutunuz ki şişme yapmasın Kadın pamuğu iğne yapılan yere bastırdı

Hadi teyzecim geçmiş olsun Yarın yine bu saatte gelir iğnenizi yaparım

Çok sağ ol oğlum, borcumuz ne? Söyle ki ödeyelim

Ne borcu teyzecim Ben sizi öz annem gibi belledim Ne olur bundan böyle borç diye bir şey sormayın

Sağ ol oğlum Hemen gidecek misin?

Evet teyzecim Öğlen paydosundan yararlanarak geldim Görevimin başında olmam gerekir

Kızım kahve yapsın Hep beraber içelim bari

Bu gün ilaçları ararken zaman kaybettim O nedenle vaktim daraldı Yarın öyle bir sorunum olmadığı için rahatça kahvemi içerim

Peki oğlum, seni işinden alıkoymayalım

Hoşça kalın Teyzecim, size tekrar geçmiş olsun Sağlığınıza bir an önce kavuşmanızı dilerim

Çok sağ ol oğlum

***

Saffet evden ayrıldıktan sonra yaşlı kadın kızına,

Ne kadar iyi bir çocuk bu? Hiç tanımadığı insanlara bu denli yakınlık göstermesi beni çok şaşırttı dedi Kızım benden habersiz bir şeyler mi çeviriyorsunuz?

Yok be anne Onu her gün evimizin önünden geçerken görüyorum Ne zaman göz göze gelsek hep utanarak başını önüne eğiyor Göz göze gelmekten kaçıyor İlk defa bugün bize yardım etmek istediğini söylediğinde kendisiyle konuşmuş oldum

Anlaşılan bu delikanlı sana aşık olmuş

Aman anne, hastanede o kadar güzel ebe ve hemşire varken, bana mı bakacak? Üstelik devlet memuru olduğu için sokağımızda onun boynuna atlayacak nice güzel kızlar var

Güzellik tabağa konulup yenmez be kızım Gönül bu Üstelik kendini bu kadar küçümsemene akıl erdiremiyorum Kör değilsin, topal değilsin Maşallahın var Etin butun da yerinde Neden sana aşık olmasın? Üstelik ille de güzeller evlenir diye bir kural mı var? Erkekler genelde çok güzel kızlarla gezip tozmayı, hava atmayı severler ama, iş evlenmeye kaldı mı başka türlü düşünürler Öyle olmasaydı, çirkin kızlar tümüyle evde kalırlardı Onların bahtı daha bile açık oluyor Üstelik sen çirkin sayılmazsın Bir erkeğin sana aşık olması için bir çok neden var Hamaratsın, terbiyelisin Elinden her türlü iş gelir Unutma erkeğin aşkı boğazından geçer

Ne söyleyeceğimi bilemiyorum anne

İnşallah diyelim kızım Sezgilerim bu delikanlının seni istedeteceği yönünde Yakında göreceksin

***

Delikanlı ertesi gün aynı saatte geldi Selma, Hoş geldiniz dedikten sonra,

Kahvenizi nasıl içersiniz diye sordu?

Zahmet etmeyin

Zahmet mi olur? Zaten bizim de canımız kahve içmek istiyordu

Mademki siz de içeceksiniz Siz nasıl içiyorsanız öyle olsun

Biz orta şekerli içiyoruz

Benimki de öyle olsun İğneyi yaptıktan sonra geçip divana oturdu Az sonra Selma kahve tepsisiyle odaya girdi Tepsiyi kahveyi alması için uzattığında kahve fincanları tabakların içinde kıpır kıpırdı Uzanıp fincanı alırken göz göze geldiler İkisi de boğulacak gibi oldular Heyecandan göğüsleri demirci körüğü gibi inip kalkıyordu Kahveler içildikten sonra kalkıp izin istedi

İğneler tamamlandığında Selma gönlünü kaptırdığı erkeğini kapıya kadar uğurladı Delikanlı,

Hoşça kal diyerek elini uzattı İlk kez bu hareketi yapıyordu Selma elini uzattı Delikanlı avucunun içinde sakladığı kağıdı kızın eline sıkıştırdı Tepkisinin ne olacağını beklemeden hızla uzaklaştı Selma Kağıdı koynuna koyup annesinin yattığı odaya girdi Boş fincanları alıp mutfağa gitti Koynundan çıkardığı kağıdı okumaya başladı Okurken yüreği yerinden fırlayacak gibi çarpıyordu “güzel kız, szi ilk gördüğüm günden beri deliler gibi seviyorum Size sırılsıklam aşığım En büyük emelim sizinle bir yuva kurmak Bu konuda çok ciddiyim Çok utangaç bir yapıya sahip olduğum için size sözlü olarak açılamadım Zaten buna fırsat ta yoktu Eğer sizde evlenmeyi düşünüyorsanız ne olur büroma gelin Orada rahatça konuşuruz Beni reddetmemeniz dileğiyle en derin sevgilerimi sunarım Sizi canından çok seven Saffet” Mektubu defalarca okudu Gözlerine inanamıyordu Evde kalmayı umut ederken bu kısmet ayağına nasıl gelmişti İçeriden annesi seslendi

Kızım ne yapıyorsun mutfakta? Hadi gelsene buraya

Fincanları yıkayıp hemen geleceğim anne

Allah, Allah daha yıkamadın mı? Bu kadar zamandır mutfakta ne yapıyorsun?

Tamam anne hemen geliyorum Fincanları hızla yıkayıp tepsinin üzerine kapattı Annesinin yattığı odaya gitti

Bizim delikanlı giderken sana hiçbir şey söylemedi mi?

Hayır anne, o kadar utangaç ki

Kızım sen de ona biraz cesaret ver Delikanlı açık açık söylüyor Hiç kimsem yok Yapa yalnız yaşıyorum diyor

Anne senden saklamayacağım Bana hiçbir şey söylemedi ama elime bir mektup tutuşturdu Doğrusu beni çok şaşırttı Deminden beri mutfakta o mektubu defalarca okudum Zira mektubunda bana evlenme teklif ediyor Büroma gelirsen her şeyi açık açık konuşuruz diyor

Ne duruyorsun öyleyse? Git konuş

Hemen mi?

Demir tavında dövülür kızım Başkasına kaptırmamak için elini çabuk tut

Ama anne, bu biraz tuhaf kaçmaz mı? Belki de benim için iyi şeyler düşünmeye bilir

Sen bilirsin kızım ama ben olsaydım hemen giderdim

En iyisi ben yarın senin hastalığın ile bir şey sorma bahanesiyle giderim

Tamam kızım sen nasıl istersen öyle yap

***

Saffet iş yerine döndüğünde kabına sığamıyordu Büyük bir sevinç içerisindeydi Madem ki cesaret edip o mektubu vermişti ve o da almayı reddetmemişti, bu iş oldu demekti Şimdi sıra onun gelişini beklemeye kalmıştı Neyse ki önceden hazırlığını yapmıştı Ne olur ne olmaz diye çekmecesini kontrol etti Kolonya şişesi de, çukulata kutusu da yerindeydi Arkadaş azizliğine uğramamıştı Umudu gönlünü kaptırdığı kızın hemen geleceğindeydi Akşam saatinin yaklaşması, umudunu yavaş yavaş yitirmeye başlamasına neden olmuştu

Mesai bitiminde evine giden yolu yine uzattı Adımları onu gönlünü kaptırdığı kızın evinin bulunduğu yola sürüklüyordu Eve iyice yaklaştığında yüreği yerinden fırlayacak gibi oldu Heyecandan boğulacaktı sanki Zira o penceredeydi yine Cesaretini toplayıp pencereye baktı Göz göze geldiler Başını hafifçe eğerek selamladı Kız da aynı şekilde hareket edince Saffet’in duyduğu karamsarlık yerini yine umuda bıraktı Demek ki gelmemesinin nedeni kendisine ilgi duymaması değildi Belki de gelmemesi için önemli bir nedeni vardı Gece hızla gelişen durumu düşündü uzun uzun Henüz memuriyet hayatına yeni atılmıştı Ne elde avuçta bir şeyler vardı, ne de dayalı döşeli bir evi Kızı hemen isteyecekti ama, verdik dediklerinde ne yapacaktı Taksitle bir şeyler almaya kalksa kimseden bir şey alamazdı Zira eniştesi kentten ayrılmadan önce iyi bir isim yapmamıştı Tayini çıkıp gittiğinde geride bir çok borç bırakmıştı Eniştesinin kentten ayrıldığı günlerde nereye gitse karşısına bir alacaklısı çıkıyordu Kimi eniştesinin borcuna kefil olmadığı için ödeme yapamayacağını söylemesini anlayışla karşılıyordu Kimileri ise ileri geri konuşarak canını sıkıyorlardı Neyse ki zaman geçtikçe eniştesini soranlar azalıyordu Zira soranların hepsine eniştesinin adresini vermişti Sabah ola hayrola diyerek uyumaya çalıştı ama o yokluk denilen sıkıntı sanki boğazını sıkıyordu Sabaha karşı uykuya daldı Çalar saatin sesini duyduğunda gözlerini açamayacak kadar halsizdi Dayak yemişten beter ağrımayan yeri yoktu Kalkıp elini yüzünü yıkadı Sabahları kahvaltı yapma alışkanlığı yoktu Yapmasına da gerek yoktu Zira kentin lokantaları çok lezzetli çorbalar yapıyorlardı Üstelik ucuzdu da Bu saba h çorbacıya gidemeyecekti Zira mesai saati neredeyse başlayacaktı Evden çıktı Hastanenin karşısındaki simitçiden iki simit aldı Biri kendi içindi Diğeri ise otlakçılar için

Odasına gitmeden çay ocağına duble çay söyledi Odasına girip masanın üzerine temiz bir gazete kağıdı serdi Simitleri gazetenin üzerine koyup çaycının çayını getirmesini bekledi Simitten kopardığı parçayı ağzına atıp çiğnerken Şenay ebe,

Saffet bey hayrola ne yiyorsun diye sordu?

Susamlı tavuk diye yanıtladı

O da nesi? Sabah sabah nereden buldun susamlı tavuğu Susamlı tavuk nasıl bir şey? Hiç duymadım da, görmedim de

Gel sana da ikram edeyim Çok da lezzetliymiş

Şenay ebe merakla yanına geldiğinde, masanın üzerinde simitleri görünce kahkahalarla gülmeye başladı

İlahi Saffet, gülerken öldüreceksin beni Bildiğimiz simidin adı ne zaman susamlı tavuk oldu?

Sen niyete bak Tavuk niyetine yiyince oluyor Şenay ebe gelip yanındaki sandalyeye eteklerinin yukarıya sıyrılmasına aldırmadan oturdu Tam o sırada çaycı çayı getirdi Çaycıya,

Bir duble çay daha getir dedi Yeni yetme delikanlının gözü ebenin bacaklarına takılmış aval aval bakıyordu Belki de Saffet beyin ne söylediğini duymamıştı bile

Kardeşim aval aval ne bakıyorsun öyle? Gitsene çayı getirmeye Derin bir uykudan uyanır gibi oldu

Tamam ağabey hemen getiririm dedi Çay ocağına giderken köyünün kızları geldi gözlerinin önüne Köyünün kızları hep uzun şalvarlar giyerlerdi Köyünün kızlarının bacaklarını hiç görmemişti Onların da bacakları bu ebeninkiler gibi dolgun ve kar beyaz mı idi Kim bilir belki de onların bacakları da ebenin bacakları kadar güzeldi Aklına annesinin kapkara ve çatlamış topukları geldi Olamazdı, köyünün kızları bu ebe kadar güzel olamazdı Kararını verdi Askerliğini bitirir bitirmez bu ebe gibi şehirli bir kızla evlenecekti Çayı alıp geri döndüğünde ebenin bacakları biraz daha açılmıştı Çayı bırakıp çıkarken mırıldandı Ne şanslı adam şu Saffet ağabey Almış karşısına fıstık gibi ebeyi Oh ne ala, göz banyosu yapıyor

Simidi yedikten ve çayı içtikten sonra ebe kalktı Eteğini düzeltirken,

Sağ ol Saffet bey, sayende nefis bir susamlı tavuk yedim Yarın susamlı tavuklar benden olacak, unutma diyerek odadan ayrıldı Saffet ebenin arkasından gözden kayboluncaya kadar baktı Ne harika bacakları var bu kızın Aslında kusursuz güzel Güzel ama benim gibi birini sulu dereye götürür Su içirmeden geri getirir Koca diye delirdiği belli He desem boynuma atlayacak Bu kızla evlenmeye kalkışmak mayına basmaktan beter olur En iyisi ona umut vermemek diye düşündü Kaydedeceği belgeleri çıkarıp masanın üzerine koydu Kayıtları tamamlananları dosyaya yerleştirdi

Öğlen vakti geldiğinde hemen yemekhaneye giderek herkesten önce yemeğini aldı Yemeğini oldukça acele yedi Hemen gönül verdiği kızın evinin yoluna düştü Nasıl bir duyguydu bu? Etrafında onca güzel ebeler hemşireler varken neden onlar değil de bu? Oysa güzellikten yana o ebelerin, hemşirelerin eline su dökemezdi Kızın utangaçlığı mı onu böylesine cezp ediyordu? Atalarımız boşuna söylememişlerdir Güzellik tabağa konulup yenmez diye Bu kızla gerçekleştireceği evlilikte gözü hiçbir zaman arkada kalmazdı Eve iyice yaklaşmıştı Heyecanla pencereye baktı Penceredeydi Belki de beni gözlüyor diye düşündü Pencerenin önünden geçerken seni bekliyorum diye işaret etti Kız da geleceğim anlamda başını eğdi

Geri dönüm masasına oturduğunda aklına içini burkan bir şüphe geldi Bu kız beni değil de ya başkasını bekliyorsa? Şimdi anlarım diye hemen kalkıp kızın evinin yolunu tuttu Kız yine penceredeyse, demek ki bu işte bir iş vardı Belki de onun için konuşmaya gelmiyordu Eve iyice yaklaştığında kızın pencerede olmadığını gördüğünde iyice rahatladı Kızın günahını almışım dedi

Hasta bakıcı,

Saffet bey, bak bir hanım seni arıyor deyince başını kaldırıp baktı Hastabakıcı sevdiği kızdan söz ediyordu Hemen ayağa kalkıp karşıladı Tokalaştıktan sonra,

Şöyle buyurun deyip sandalyeyi gösterdi Kız oturunca, ne olduğunu merak ettiğinden beklemekte olan hasta bakıcıya,

Bize iki çay söyler misiniz dedi? Hasta bakıcı,

Baş üstüne deyip gitti Hal ahtır sorarken çaycı çayları getirdi Çay içmek ikisinin de heyecanlarını az da olsa yatıştırmıştı

Hanım efendi, kusura bakmayın henüz adınızı bile bilmiyorum Adınızı bağışlar mısınız? Kız çok utangaç bir tavırla,

Selma dedi Ya sizin?

Benim de Saffet Selma hanım konuya nasıl gireceğimi bilemiyorum Siz yıldırım aşka inanır mısınız?

Bilmem, hiç düşünmedim ama inanmak gerekir

Ben sayenizde yıldırım aşkı denilen aşkı tattım Sizi ilk gördüğümden beri deliler gibi aşığım Sakın beni gönül eğlendirmek isteyen bir çapkınmışım gibi algılama Çok ciddiyim ve sizinle bir yuva kurmanın özlemiyle yanıp tutuşuyorum Ne olur beni reddetme

…………

Niye konuşmuyorsunuz?

Beni öyle şaşırttınız ki, ne söyleyeceğimi bilemiyorum Anneniz ve babanız yok ama, ablanız ne der bu işe?

Ablamın hiçbir şekilde karışması mümkün değil Her zaman söyler Gönlün kime el veriyorsa onunla evlen diye Bu nedenle her şey benim isteğim doğrultusunda gelişecek

Evliliğe karar vermek kolay bir şey değil Ben ailemin tek çocuğuyum Bu nedenle ailem beni dışarıya vermek istemiyor Ben de onlardan ayrılmak istemiyorum Annemin halini gördünüz Onu bırakıp gitmeye içim elvermez Eğer benim gerçek bir anneye ve babaya ihtiyacım var diyebiliyorsan, annem de, babam da seni öz evlat gibi bağırlarına basarlar Gerçi ülkemizde iç güveyliği pek hoş karşılanmaz ama, bizim durumumuz bunu gerektiriyor

Eğer annen ve baban gerçekten beni bir evlat gibi kabul edeceklerse benim için sorun yok Babanızı tanımıyorum ama anneniz çok can bir kadın Ben de onun annem olmasını isterim

Madem kabul ediyorsun Ben de evet derim Adettendir Beni ailemden istetmen gerekir Burada kimin kimsen olmadığından aracıya gerek yok Gelip kendin istersin Yeni memur olduğunu tahmin ediyorum Sakın masrafa boğulayım deme Çok şükür evimizde hiçbir şey eksik değil

Ne zaman istemeye geleyim?

Bu akşam babamla annem konuşsun Onun da onayını alsın Ben gelir söylerim Ha bir de şunu söyleyeyim Evimizin önünden çok sık geçmekten vazgeç Zira sokağımız çok dedikoducu Seni ve beni doğru dürüst tanımayanlar bile en akla gelmeyecek dedikodular üretirler Sabret Bir iki gün içinde ben seni ararım Söyleyeceğimi söyledim İzin verirsen ben gideyim

Birer çay daha alsaydık

Ne gereği var? Birkaç gün sonra serbestçe evimize gelir çaylarımızı içeriz

Peki öyleyse izin sizin Beni verdiğiniz kararla ne kadar mutlu ettiğinizi anlatamam

Ben de çok mutluyum Dileğim Allah tamamına erdirsin

Amin

***

O gece sevdiği kızın evlenme teklifini kabul ettiği için olacak yatar yatmaz uyudu Erken yatmanın en iyi yanı erken kalkmaya neden olmasıydı Kalkıp giyindi Yüzünü yıkadıktan sonra her sabah gittiği çorbacıya doğru yürüdü İçinden haykırmak geliyordu Ey!! Bana hep yabancı gözüyle bakanlar, hatta yabancıyım diye hor bakanlar, sıkı durun Yakında enişteniz olacağım Bakalım o zaman bana yine yabancı gözüyle bakacak mısınız? Diye haykırmak geliyordu içinden Aslında bu kenti çok sevmişti Hele sevdiği kız ile bir de evlendi mi? Bir daha onu bu kentten ölüm bile ayıramazdı Bunları düşünürken çorbacı dükkanına varmıştı bile Hemen boş bir masaya oturdu Aşçı,

Saffet bey, çorbanız her zaman ki gibi işkembe mi? Olsun diye sordu

Yok dedi bu kez kelle paça olsun

Hayrola siz işkembe çorbasını çok seviyorsunuz, niye vazgeçtiniz

Bu günlerde çok sık konuklarım oluyor Ne de olsa yemeyen için sarımsak kokusu çekilmiyor Çorbasına bolca limon sıktıktan sonra kaşıklayıp yedi İşe gitmeden önce yolunu uzatıp sevdiği kızın evinin yoluna yöneldi Sevdiği kız ayağına bol bir şalvar geçirmiş evinin önünü süpürüyordu Yanından geçerken,

Kolay gelsin diye seslendi Kız başını bile kaldırmadan,

Kolaysa başına gelsin dedi Başını kaldırıp kendisine seslenenin Saffet olduğunu fark etti Hemen işini bırakıp doğruldu

Benim işim zaten kolay Oysa senin işin zor Bu gün akşamüzeri yanına geleceğim, haberin olsun dedi Saffet durup döndü

Hayrola hayırlı haberi mi getireceksin?

Daha başka ne olabilir ki?

Şimdi söyle de içim rahat etsin

Kolay avın eti değersiz olur Akşamı b ekle ki avının eti lezzetli olsun Hem oyalanma yoluna devam et Dedikoduculara malzeme olmayalım

Nasıl olsa kararımızı verdik Neyin dedikodusunu yapacaklar?

Akşam üstü neler söylenebileceğini konuşuruz

Tamam bekliyorum

Odasına giderken çaycıya çay getirmesini söyledi Çaycı,

Abi duble mi olsun?

Yok normal olsun

Çayını yudumlarken Şenay ebe elinde beyaz bir paketle geldi Paketi hemen masanın üzerine koyup açtı

Sen dün bana susamlı tavuk yedirdin ama ben sana bu gün börek yedireceğim Ümit pastanesinin böreği iyi diye ta oradan alıp geldim

İyi ama ben kahvaltımı yaptım

Ben anlamam arkadaş Sana dün söylemedim mi? Çayları da söyledim Korkma miden patlamaz Bir kenarında boşluk kalmıştır Çaycı duble çayları getirip masanın üzerine koydu

Abi başka bir şey istiyor musunuz?

Tabi istiyoruz Marketten biraz davul tozuyla minare gölgesi al Çocuk istenilenin ne olduğunu bilmiyordu Üstelik ne kadar alacağını da söylememişlerdi

Hadi oğlum ne bekliyorsun?

Söylediklerini almam için para vermedin

Hadi be oğlum sen gitsene işine Ne safmışsın sen be Çocuk söylene söylene çıkıp gitti Şenay ebe sandalyeyi Saffet’in yanına çekti Böreği yediler

Saffet bey, ne olacak bizim halimiz böyle? Sap gibi tek başımıza yaşıyoruz Ocağımız bile tütmüyor Tek başıma canım yemek yapmak bile istemiyor Ne yalan söyleyeyim, bu yalnızlık çekilecek gibi değil

Sen de bul birini evlen

Kadın, kız için he dediği zaman kolay mı evlenmek? Kızların erkeklere evlenme teklif etme hakkı yoktur Bu hak erkeklere verilmiştir Erkek olsaydım, gözüme kestirdiğimi tutardım kolundan yallah Doğruca nikah memurunun karşısına

Hadi canım sen de Kızlar yollara dizilmişler, dileyen kolundan tutup nikah memurunun önüne getirsinler diye bekliyorlar Olacak iş mi bu?

Niye olmasın? Şöyle çevrene bir bak Evine ekmek getirebilecek, senin gibi iş güç sahibi kaç erkek görebilirsin? Nice kızlar evde kalma korkusuyla yana yakıla koca bekliyorlar Elimde mesleğim ve işim olduğu halde o korku beni bile sardı Sen ne düşünüyorsun evlilik konusunda?

Benim de korkum çalışan bir kızla evlenmek

Nedenmiş o?

Çalışan kadınların biraz dili uzun oluyor da

O bir kültür meselesidir Haddini bilen bir kadın için çalışmak hiçbir zaman sorun olmaz

Olur, olur Cicim ayı geçtikten hemen olur Benim param, senin paran kavgası başlar Bu nedenle çalışan kadınlar benden uzak dursunlar

Ne yani çalışan kızların evlenme hakları yok mu?

Var ama bana göre değil Ablam ile eniştemin para kavgaları halen kulaklarımda çınlıyor

Desene senden bana fayda yok Ne umutlarla dolanıyordum peşinde

Ne sana, ne de başka bir çalışan kadına yar olamam ben Beni unut gitsin

Tamam arkadaşım unuturum Sen de evinde tek başına kokuş işte

Korkma kokmam Evin her tarafını tuzlarım Şenay ebe çok kırgın olarak yanından ayrıldı

***

Zaman sanki durmuştu Akşamın vakti sanki hiç gelmeyecekti Saat on altı sıralarında sevgilisi Selma kapıda görününce sevinci görülmeye değerdi Hemen kakıp kapıda karşıladı Tokalaştıktan sonra

Buyur geç otur İnşallah iyi haberlerle geldin

Hayırlı olmayan haberle gelmem olası mı? Elbette hayırlı haberle geldim Aman Saffet, bu saatten sonra kötü haber mi olur Hemen söyleyeyim de meraktan çatlama Annem babamla konuşmuş Babam olumlu karşılamış Ne zaman isterse gelsin istesin demiş

Aman ne güzel

Güzelde annemin bir isteği var Annem usulden dayılarımla ve teyzemle konuyu konuşmak istiyor Gerçi onların hayır diyecekleri, daha doğrusu karışacakları yok ama, ileride bir kırgınlığa neden olmaması için öyle davranması gerekiyor Bu iş de en geç bir haftada halledilir

Ne diyorsun Selma? Bir hafta daha mı kafam acabalarla karışacak?

Niye karışsın canım? Ben kararımı vermişim Dünya karşıma çıksa kararımdan dönmem Değil ki dayılarım yüzünden döneceğim

Ne diye bilirim ki, emir kılıçtan keskindir Emir de yüksek yerden geliyor Boyun eğmekten başka umar var mı?

Aman Saffet, bir haftanın lafı mı olur? Sık sık sana uğrar hasret gideririz Bazen benim de içimi bir kuşku kemiriyor Bu hastanede onca güzel ebeler, hemşireler varken neden ben diye soruyorum İçimi seni kaybederim korkusu kemiriyor

Geç onları Sen benim gönlümde dünyanın en güzelisin Fiziki güzellik geçicidir Önemli olan ruh güzelliğidir Sende ikisi de var Gönlün rahat olsun Ben de kesin kararımı verdim Senden başkası asla olmaz Bizim birlikteliğimiz mezara kadar sürecektir

İnşallah

Bak yahu seni ne zaman karşımda görsem şaşırıyorum Ne içeceğini bile sormak aklıma gelmedi

Hiçbir şey içmeyeceğim İştahını bir hafta sonraya saka Hele söz kesip yüzüklerimizi takalım Elimle hazırladığım çayları içeriz Tabi demlediğim çayları beğenirsen

O ne demek öyle Senin elinden zehir olsa içerim

Sana kim kıyar da zehir içirmeye kalkar? Sen şimdi bana izin ver de gideyim Annem merak eder

Peki izin senin Arayı fazla soğutma Selma ayağa kalkıp elini uzattı Tokalaştılar

***

Selma kaç günden beri eskisi gibi kendisini penceresinde beklemiyordu Nedense yanına geldiği de yoktu Ne oluyordu böyle? İş bir tek dayılarıyla görüşmeye kalmıştı En geç bir hafta içinde birliktelikleri için hiçbir sorun kalmayacaktı Yoksa? Yoksa dayıları bu evlilik kararına karşı mı çıkmışlardı Mesai bitiminde yine umutla Selma’nın evinin önünden geçti Pencerenin arkası yine boştu Oysa onu orada görmek, onu selamlamak için canını bile verebilirdi Akşam yemeğinden sonra kahvehaneye çıktı Oyun oynanan bir masanın yanına gitti

Oynadığınız oyunu merak ettim Yanınıza oturup seyredebilir miyim? Diye sordu Oyunculardan biri,

Tabi ki seyredebilirsiniz Gelin benim yanıma oturun Bazılarının uğurlu ya da uğursuz geldin gibi saçma saplantıları var Benim öyle bir saplantım olmadığı için rahatım dedi ve ne içersiniz diye sordu?

Size zahmet olmasın

Bana ne zahmet olacak be arkadaşım Çayı yapan ocakçı, taşıyan ayakçı Bize sadece içmek düşüyor

Çok sağ ol Bir çay alayım Ayakçıya bir çay diye işaret etti Çayını yudumlarken çayı ikram eden,

Sizi ilk defa görüyorum Anladığım kadarıyla yabancısınız Konukluğunuz geçici mi? Yoksa kalıcı mı?

Kalıcıyım Devlet Hastanesinde memurum

Göreviniz?

İdare bölümündeyim

Adınız?

Saffet efendim

Memnun oldum Benimde Gürcan

Ben de memnun oldum

Çok güzel Benim az ileride dükkanım var Boş zamanlarınız olursa dükkanıma da gelin İnsanın yabancısı olduğu bir kentte yaşamasının ne olduğunu çok iyi bilirim Benim de altı ay kadar süren bir gurbet hayatım olmuştu Gurbette arkadaş bulmak çok zor Yabancı diye hep kuşkuyla bakarlar

Maalesef öyle efendim Bir kaç parti oyundan sonra oyunu bıraktılar Çaycıya hesabı almasını söylediler Gürcan,

Benim hesabımı masadaki hesapla karıştırma Bir keyif kahvem ve arkadaşa söylediğim iki çayı ayrı tut dedi Masadakiler itiraz ettiler

Bırak da hesabı yenilenler ödesin dediler Gürcan, Olmaz öyle şey dedi Yaralı ava kurşun atılmaz Çaycı,

Tamam tamam dedi Zaten senin huyundur Oldum olası hampayı sevmezsin

Benim için önemli olan kimsenin hakkının geçmemesidir Gürcan hesabı ödedikten sonra,

Bana müsaade arkadaş Biz her gece bu kahvehanede takılırız Çekinme her akşam gel Oyunu da dikkatli takip et Kısa zamanda öğren ki kareyi tamamlamamıza yardımcı olursun

Tamam efendim her akşam olmasa da sık sık gelmeye çalışırım Tokalaşıp ayrıldılar

***

Kahvehaneden çıktığında ayakları onu sevdiği kızın evine doğru sürükledi Eve yaklaştığında tüm umutları söndü Zira evde ışık yoktu Ağır adımlarla az ilerideki sulama kanalına doğru yürüdü Kanal ve çevresine zifiri bir karanlık hakimdi Sokak lambaları tepelerindeki koruyucu yüzünden ışığını aşağıya veriyordu Işık koruyucusu yüzünden yayılmıyordu Karanlığa aldırmadan ağaran bir yere çöktü Varlığını hisseden kurbağalar vraklayarak suya atladılar Yıldızların sudaki akisleri kıpır kıpır oldular Bu şekilde çömelmeye alışık değildi Pantolonunun kirlenebileceğine aldırmadan yere oturdu Sudaki kıpırtı durunca eline geçirdiği minik taş parçalarını suya atmaya başladı Bu kıpırtılardan küçük bir çocuk gibi zevk alıyordu

Gecenin bir hayli ilerlemiş bir saatinde kanalın öbür yakasındaki bir evin açık penceresinden hüzün dolu nağmeleri kulaklarına dalga dalga geliyordu Gecenin matemini aşkıma örtü sarsam Tüm dikkatini şarkıya verdi İçine acı bir hüzün çöktü Şarkıyla bir bütün olmuştu sanki Kendisi de gecenin karanlığını hüznüne örtü yapmıştı Ardından gelen şarkı yüreğindeki acıyı çok derinden deşti Senin sesini gözlerinin rengini unutabilsem Gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı Unutmak mı? Onu bana ölüm bile unutturamaz diye mırıldandı Artık şarkıları duymaz olmuştu Zira tüm benliğini sevgilisinin hayali kaplamıştı Kulaklarında iki kelimelik bir cümle çın çın ötüyordu Unut beni… Unut beni… Gözlerindeki yaşları elinin tersiyle kurulamaya çalışırken sesin geldiği penceredeki ışığın kapatılmış olduğunu fark etti Sanki o ışık bir güvence kaynağıydı İçini müthiş bir korku sardı Zifiri karanlık içinde boğulacakmış gibi oldu Oturduğu yerden hızla kalkıp kentin ışıklarına döndü Hızla yürümeye çalışarak ilk sokağa girdi Elektrik direğinin altına vardığında biraz rahatlamıştı Sevdiği kızın karanlık penceresine umutla defalarca baktı Evde hiçbir hayat belirtisi yoktu Bu geç saatte evine gitmekten başka umarı yoktu

***

Günlerinin nasıl geçtiğini bilmiyordu Yüreğini kaplayan karamsarlıktan bir türlü kurtulamıyordu Bazen aklına çivi çiviyi söker cümlesi takılıyordu Belli ki ondan kendisine bir hayır yoktu Çağırsa mıydı Şenay hemşireyi? Cömertçe sergilediği güzel bacaklarında göz banyosu yapmak acılarını unutturur muydu? Ya da yıkılan dünyasının yerine onunla yeni bir dünya kurabilir miydi? Nedense ona güvenemiyordu Çok güzel bir kız olmasından bile etkilenmiyordu Daha doğrusu onun cıvıl cıvıl yaşantısına ayak uyduramamaktan korkuyordu Ondan uzak durmanın daha iyi olacağına karar verdi İşini büyük bir dikkatle yapmaya devam etti Tanıdık bir sesle irkildi

Kolay gelsin Başını kaldırıp baktı Karşısındaki Şenay hemşireydi

Saffet bey ne oldu sana böyle Gelip geçtikçe dikkat ettim inek gibi durmadan çalışıyorsun Dünyanın işini sen mi bitireceksin? Bu söze çok bozulmuştu Şenay hemşirenin gözlerinin içine bakarak yanıtladı

Evet ben bir öküzüm tıpkı senin inek oluşun gibi

Kızma be Saffetçiğim Senin böyle çevrende ne olup bittiğine bıkmadan çok yoğun çalışmana acıyorum Bak arkadaşın ne getirdi? Elindeki paketi masanın üzerine koyup açtı Odanın içini mis gibi börek kokusu sardı

Hadi bakalım, elindeki işi bırak da şunu sıcak sıcak yiyelim

Bu bonkörlük ne böyle Şenay hanım? Sen böyle devam edersen gerçekten öküz gibi olacağım Ne kadar da çok seviyorsun börek yemeyi? Dikkat et bir tombullaşırsan geriye çok zor dönersin

Bundan sana ne? Bırak da beni alacak olan düşünsün Dilinin ucuna geldi Neredeyse ya ben seni almayı düşünüyorsam diyecekti, dememek için kendini zorladı B reği yiyip bitirdikten sonra Şenay hemşire kağıdı topladı Odadan çıkarken,

Bana bir şey demeyecek misin?

Teşekkür ettik

Yalnızca teşekkür mü?

Yetmez mi?

Yeter yeter çok bile diyerek uzaklaştı

***

Sevdiği kız neden ortada görünmüyordu? Yoksa onu başkasına vermeyi düşündükleri için başka bir yere mi göndermişlerdi Bazen o kızdan ümidini kesiyordu Aklına Şenay hemşirenin dolgun bacakları takılıyordu Onunla evlense mutlu olabilir miydi? Onun cömert oturuşları aklına takılıyor ve yok diyordu Benim aldığım aile kültüründe bu tür oturuşların yeri yoktu O şalvarlı bir aileden geliyordu Evleneceği kızın şalvar giymesini isteyecek değildi ama en az yavaş yavaş umudunu kestiği kız gibi giyinmeliydi Etekleri diz altında olmalı ve oturuş ve kalkışlarında çok dikkatli olmalıydı Bu düşünceleriyle Şenay hemşire hiç mi hiç bağdaşmıyordu

Yine umutlarını tüketen saat gelmişti Mesaisi biter bitmez yine sevdiği kızın evine doğru yürüdü Yine pencere boştu Neden? Bir veda ziyareti yapamaz mıydı? Kusura bakma arkadaş, ailemin isteğine boyun eğmek zorundayım Ne yapalım kısmet değilmiş diyemez miydi? Kim bilir belki de kendisiyle gönül eğlendirmişti

Akşam yemeğinden sonra kahvehaneye çıktı Tanıştığı arkadaşlarıyla geç saatlere kadar pişti oynadı Dağıldıklarında yine ayakları onu sevdiği kızın evine doğru sürükledi Eve yaklaştığında evde ışık gördüğünde delirecek gibi oldu Pencerede yine kimse yoktu Ertesi gün sabah erkenden kalktı Çorbacıya gidip çorbasını içtikten sonra sevdiği kızın evine doğru yürüdü Selma evinin önünü süpürüyordu Yanına iyice yaklaştığında heyecandan boğulacak gibiydi Güçlükle,

Kolay gelsin diyebildi Selma başını kaldırıp baktı

Çok sağ ol Öğleden sonra yanına geleceğim Uzatma yürü Geldiğimde konuşuruz Bu tarz bir konuşma çok ters gelmişti ona Veda etmek için mi? gelecek yoksa diye düşündü O an yapabileceği hiçbir şey yoktu Çaresiz yürümesini sürdürdü Hiç adeti olmadığı halde yolunu gazete bayisine kadar uzattı Yeni Asır gazetesini aldıktan sonra iş yerine gitti Yeni Asır gazetesi almasının nedeni en bol sayfalı oluşu idi Boş vakti olursa okuyabilirdi

Öğlen yemeğinden sonra ayakları onu yine Selma’nın evine doğru sürüklüyordu ama ayaklarına uymadı Ne olursa olsun gelip konuşmadıkça bir daha onu aramamaya karar verdi Saat on altıyı geçmişti ama o görünürde yoktu Umutsuzluğun burukluğu çöktü içine Şu mesai bitse de kahvehaneye gideyim Yeni arkadaşlar bulup bol bol pişti oynayayım Belki bu şekilde onu daha kolay unuturum diye düşündü Yıkılan bir dünyanın yerine bir yenisini kurmak gerekir ama nasıl? Kim ile olacak bu? Kimi tanıyorsun ki? Aklına gazetesi geldi Açıp resimlere bakmaya başladı Öylesine dalmıştı ki onun geldiğini fark etmedi bile

Kolay gelsin Bakıyorum yokluğumun acısını gazetedeki resimlerden çıkarmaya çalışıyorsun Duyduğuna inanamadı Gazeteyi hemen masanın üzerine bırakıp elini uzattı

Hoş geldiniz

Hoş bulduk Anlat bakalım yokluğumda neler yaptın?

Önce sen anlat bakalım, bunca zaman nerelerdeydin Hiç haber vermeden gidişini anlayamadım

Sorma, apar topar köydeki dayıma gittik Yengem rahatsızlanmış Biliyorsun tarhana zamanı Kadıncağız her şey hazırlamış ama tamamlayamamış Köye gitmişken kendimize de kışlık yapalım diyerek köyde çakılıp kaldık Seni merak etmekten çatlayacaktım İşler uzadıkça uzadı

İnsan güvendiği biriyle bir haber göndermez mi?

Hadi oradan bu zamanda bu konularda kime güvenirsin Artık insanlar yuva yapmak için değil, yuva yıkmak için çalışıyorlar Neden ilişkimizi sır gibi saklamaya çalışıyorum Bir duyulsa gör o zaman laf taşıyıcılarını Senin için bana söylemedikleri kalmaz Benim için de sana

Allah, Allah bu ne biçim memleket böyle dedikodu yapmaktan başka işleri yok mu?

Sen öyle san Nereye gidersen git aynı Artık insanlar yardımlaşmaktansa birbirlerinin kovuğunu yapmaktan zevk alıyorlar

Deme yahu O zaman acele edip işi bir an önce bitirelim

Dayımlarım da onaylarını aldık İş gelip beni istemeye kalıyor

İyi de nasıl istemeye geleceğim Tek başıma gelemem Tanıdığım kimse de yok Bir tek ablam var O da Türkiye’nin öbür ucunda

Gidersin, bir yerlerden bir demet çiçek bulur ve gelip kapıyı çalarsın Bunu da ben mi? Öğreteceğim sana

Olu mu?

Neden olmasın Bir insanın kimsesiz olması evlenmesine engel mi?

Ailen bu durumu nasıl karşılar İnan ki korkuyorum

Korkmana gerek yok Senin arkanda ben varım

Bu gün geçti Dilersen yarın istemeye gelebilirsin Dayımlara haber gönderirizsöz kesiminde onlar da bulunurlar

Kapının önüne geldiğimde düşüp bayılırsam beni içeriye alırsın her halde

Deliye bak Niye düşüp bayılacaksın? Ailem kararını vermiş durumda Gerisi sadece formalite Yüreğini serin tut yeter

Tama öyleyse yarın gece istemeye geleceğim Şayet kalp sektesinden ölmezsem

Korkma, korkma sana hiçbir şey olmaz Şimdi sen bana izin ver gideyim Yarın akşam konuşulacak çok şey buluruz

Müsaade sizin diyerek ayağa kalktı Tokalaştılar

Müstakbel nişanlısı gider gitmez Şenay hemşire yanına geldi

Saffet kim bu kız ikide bir yanına geliyor böyle

Seni ilgilendirir mi?

İlgilendirmez ama merak ettim

Müstakbel nişanlım

Neeee inanayım mı?

İnanmaman için bir neden mi var?

Allah aşkına ciddi misin? Gerçekten bu çirkin kızla nişanlanacak mısın?

Onun dış görünüşüne niye aldanıyorsun Önemli olan ruh güzelliği

Ne yani? Onun ruhu güzelde başkalarınınki balçıkla mı sıvalı?

Beni başkaları ilgilendirmez Bu kıza benim gönlüm yattı Bunun hesabını kimseye vermek zorunda değilim Güzel ya da çirkin olması yalnızca beni ilgilendirir Üstelik de senin dediğin gibi o kıza çirkin denilemez Kör mü, topal mı?

Aslanım senin gözünü kör etmişler Açıldığında neler olacağını göreceğiz

Şenay hanım lütfen kabağı kırmayalım Bu güne kadar iyi bir arkadaşlığımız vardı Bu arkadaşlığı kardeşçe sürdürelim

Tamam kusura bakma Tüm söylediklerimi geri aldım

Memnun oldum

***

Mesai bitiminde doğruca pastaneye gitti Yarın akşam için bir tepsi baklava sipariş etti Sokağı ve evi tarif edip yirmi birde evde olacak şekilde gönderilmesini rica etti Pastacı,

Merak etmeyin Ben de o sokağa komşuyum Biz buranın yerlisi olduğumuz için birbirimizi tanırız Hayırlı bir iş galiba

Öyle gibi

Şimdiden tebrik ederim Kız da ailesi de çok temiz insanlar

Çok sağ ol Sevindirdiniz beni

Borcumu ödeyeyim

Kaba taslak hesap etmeyelim Sizi biz tanıyoruz Hastanemizde çalışıyorsunuz Acelesi yok Uygun gördüğünüz bir zamanda ödersiniz

Çok teşekkür ederim

Hiç çekinmeyin Her zaman bekleriz Pastaneden çıktıktan sonra aklına bu adamlar nereden beni tanıyorlar sorusu takıldı Neden sonra anımsayabildi Kahvehanede bir gece pişti oyununa o da katılmıştı ve orada tanışmışlardı Baklava işini halletmişti ama en zor olan çiçek işiydi Çiçek satan bir yer olsaydı gidip alırdı Yok ki Gece yatağa girdiğinde kafasında hep bu sorun vardı Gezdiği sokakların hiç birinde çiçekleri olan bahçeli bir ev yoktu Hastanenin bakımsız bahçesinde bile tek bir çiçek yoktu Aklına DSİ nin bahçesindeki güller geldi Tamam dedi Eğer vermezlerse çalarım yine de bir demet gülü Selma’ma götürürüm Bu kararı verdikten sonra rahatladı Derin bir uykuya daldı

Sabah erken kalktı Çorbacı da çorbasını içtikten sonra iş yerine gitti Deftere imzasını attıktan sonra hastaneye yakın mağazalardan birine gitti Yeni bir gömlek ve kravat satın aldı Takım elbisesi yeni olmasa da idare ederdi Döndüğünde hastane personeli sözleşmiş gibi odasına doluştular Kimi hadi çayları söyle de ıslatalım diyordu Kimi yaman adamsın doğrusu, mahallemizin kızını kapıverdin Ne söyleyeceğini şaşırmıştı Belli ki Şenay hemşire öğrendiklerini herkese yaymıştı

Durun bakalım arkadaşlar Henüz ortada fol yok yumurta yok Neyi kutlayacaksınız anlayamadım?

Hadi hadi inkar etme Biz her şeyi öğrendik Boşuna inkar etme İki elini uzatarak,

Bakın bakalım parmaklarımda nişan veya söz yüzüğü var mı?

Yok ama nasıl olsa olacak

Siz de olduğunda gelin Hadi bakalım herkes işinin başına Lütfen beni rahat bırakın İş olduğunda sizlere yalnızca çay değil, susamlı tavuk bile ısmarlayacağım

Hadi bakalım Allah inşallah o günleri de gösterir Oda boşaldığında almış olduğu gömleğin paketini açtı Güvendiği bir kişi yoktu ki gösterip danışsın Ne zordu bu işlerde tek başına karar vermek Belki de danışacak kimsenin olmaması daha iyiydi Danışacağı kişilerden kimi armutta sap üzümde çöp bahane ederlerdi İyi veya kötü, alınmış alınmıştır diyerek paketi özenle tekrar sardı Göze batmayacak bir yere kaldırdı

Öğlen tatilinde yemeğe gitmedi DSİ binası bir hayli uzaktaydı Havanın sıcağına aldırmadan yola çıktı DSİ ye vardığında ağaca sırtını dayamış gülleri seyreden birini gördü Kıyafeti memur olmadığını gösteriyordu Yanına gitti

Bu bahçenin bahçıvanı kim? diye sordu Adam,

Ben dedi

Sizden bir ricam olacak Ben Devlet Hastanesinde çalışıyorum Bu kentin yabancısıyım Bu gece kız istemeye gideceğim Giderken bir demet çiçek götürmenin iyi olacağı düşüncesiyle çiçek aramadığım yer kalmadı Aklıma burası geldi Lütfederseniz bir demet çiçek rica edeceğim

Memnuniyetle diyeceğim ama şimdi olmaz Müdürümün kesin emri var Kimseye çiçek vermeyeceksin diye Ama senin işin hayırlı bir iş Yuva kurmak isteyen biri boş çevrilmez Mesai sonrası seni nerede bulacağımı söyle Oraya getireyim

Size zahmet olacak efendim

Ne zahmeti kardeşim Bana sevap kazandıracaksın Evlenecek olanlara yardım etmek en büyük sevaptır

Sizi hastanenin karşısındaki kahvehanede beklesem?

İsabet olur Orası zaten yolumun üstü

Çok sağ ol Şimdiden teşekkürler

Sen de çok sağ ol kardeşim

İş yerine döndüğünde çok rahatlamıştı İşlerim yolunda gidiyor İnşallah evliliğim de aynı şekilde olur diye düşünüyordu Mesai bitiminde kahvehaneye gidip kapının yanına oturdu Gözü yoldaydı Aklına ya gelmezse sorusu takıldığında çıldıracak gibi oluyordu Adam çok samimi davrandı Gelmezlik etmez diye yüreğine su serpmeye çalışıyordu Bahçıvanın geldiğini gördüğünde çıkıp karşıladı Elindeki paketi alıp kahve içmeye davet etti Bahçıvan,

Şimdi olmaz dedi Hele Allah tamamına erdirsin Kahve de içeriz çay da Belli mi olur? Bir gün de benim işim sana düşer

Çok sağ olun Beni çok mutlu ettiniz Her zaman beklerim Hastanede Saffet diye kime sorsanız yanıma gelmen için yardımcı olurlar

Tamam Uygun bir zamanda ziyaretine geleceğim

Tekrar tekrar teşekkürler efendim

Konuşmayı bırak da çiçekleri suya koy solmasınlar

Tamam efendim İyi ki uyardınız Bekar odasına gidip çiçekleri koyacak bir kap aradı Bulamayınca ne fark eder diyerek içine az su koyduğu tencereye koydu Çiçekleri emniyete aldıktan sonra berbere gitti Saç sakal tıraşı olduktan sonra evine dönüp banyo yaptı Yeni gömleğini giyip kravatını taktıktan sonra takım elbisesini giyerek giyimini tamamladı Nasıl durduğuna bakacak bir boy aynası bile yoktu Banyodaki aynada gömleğinin yakasını ve kravatını iyice düzelttikten sonra çiçekleri tencereden aldı Çiçekleri görünmesin diye tekrara sardı Dualar mırıldanarak evden çıktı Çok mu erken diye düşündü Gerçi hava kararamaya başlamıştı ama, erken giderse adama yemeğe mi geldin diye sormazlar mı? Ağır adımlarla yolu uzatarak karanlığın iyice çökmesini bekledi Karar bu diyerek adımlarını hızlandırdı Sevdiği kızın kapısını çalarken yüreği yerinden fırlayacak gibiydi Kapı hemen açıldı Sevdiği kızla karşı karşıya geldiler Hemen elindeki paketi açıp gülleri çıkarıp sevgilisine uzattı Kağıdı buruşturup sokağa attı

Ay ne kadar güzel bu güller Niye zahmet ettin Nereden buldun bunları

Senin için aradım ve buldum güzelim

Hadi geç içeri Her kes seni bekliyor

Çok mu kalabalık?

Yok canım Yalnızca dayımlar, yengelerim, bir de karşı komşumuzun kızı Seni çok merak etmiş de Hadi gir içeri daha fazla bekletmeyelim

Tamam sevgilim girelim İçeri girdiklerinde ilk kayınpeder ile kayınvalide adaylarının ellerini öptü Ardından diğerleri ile tokalaştı Zira dayılar ve yengeler neredeyse kendisi ile yaşıttılar Hoş beşten sonra kahveler içilirken pastacının çırağı kapıyı çaldı Küçük yenge çevik bir hareketle gidip kapıyı açtı Pastacı çırağının uzattığı tepsiyi aldı Götürüp mutfağa oydu Görümcesine işaret ederek gel dedi Kayınvalide adayı kalkıp mutfağa gitti

Hayrola niye çağırdın beni?

Baksana damadımız ne ısmarlamış

Baklava mı? Niye zahmet etmiş? Koyun tabaklara İsteme işi bitsin dağıtırız Tatlı ye tatlı bitsin derler Hayırlı olur inşallah Beraberce odaya döndüler Saffet ne söyleyeceğini bilememenin ezikliği içinde suskundu Bir şey sorulmadıkça konuşmuyordu Kayınpeder adayı sonunda dayanamadı

E delikanlı, hadi konuş artık Bu ziyaretinin sebebi nedir Söyle ki bilelim Saffet heyecanını yenmek için derin derin nefes aldı Heyecanını ancak bu şekilde yenebilirdi

Allahın izniyle kızınızı istemeye geldim

Peki senin kimin kimsen yok mu?

Bir tek ablam var O da eşinin görevi nedeniyle Erzurum’da Bu nedenle yalnız geldim efendim

Annen baban öldüler mi?

Evet efendim Daha çocuktum onları yitirdiğimizde

Hayat bu Sonunda hepimizin gideceği yer orası Allah geçinden versin

Amin

Bak oğlum bizim tek bir evladımız var Kızımız da oğlumuz da o Bu yüzden onu dışarıya vermek istemiyoruz Eğer kabul edersen bu ev senin de evin olur Yok kabul etmiyorum dersen bizde sana verilecek kız yok

Kabul ediyorum efendim

Tamam ben de verdim gitti Sen ne diyorsun hanım?

Sen ne diyorsan ben de onu diyorum

Tamam evlat Artık sen de bu evin evladısın Fazla uzatmadan düğün hazırlıklarına başlayalım Tantanaya gerek yok Nikah öncesi evimizin avlusunda bir kına gecesi yaparız Nikah sonrası bir de eşe dosta yemek veririz, olur biter

Siz bilirsiniz efendim

Hadi gelinler ne duruyorsunuz? Çay mı getireceksiniz? Bu iş oldu kutlayalım bari

Çaya gerek yok içeride koca bir tepsi baklava var

Aman ne güzel Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım Gelinler hemen mutfağa gittiler Az sonra tabaklar ve çatallarla geri döndüler Baklavalar yenildikten sonra, kayınpeder,

Baklava nefismiş İnşallah evliliğinizde böyle güzel olur Hep birlikte

Aminnn dediler Sohbet koyulaştıkça koyulaştı Vakit gecenin yarısını geçtikten sonra, kayınpeder,

Hadi bakalım, sohbete doyum olmaz Her kes kendi evine Vedalaşıp ayrıldılar

***

Şenay hemşire Saffet’in nişanlanmasına çok bozulmuştu Yaşadığım sürece onlara rahat vermeyeceğine ant içti Ne biçim bir insandı bu? Etrafında bunca güzel kızlar varken o kaba saba ve üstelik de çirkin sayılacak kızı nerden bulmuştu Biri bunun saflığından yararlanıp da bu kızı ona sokuşturmaya çalışıyor? Oysa onun üzerinde ne kadar güzel hesapları vardı İkisinin maaşları bir araya geldiğinde neler yapabilirlerdi O tek maaşla nasıl geçineceğini bilemiyorum Hani kız zengin bir ailenin kızı olsa anlarım Kayınpeder desteğiyle idare ederlerdi Öyle bir durum da yok Bu adamı çalışan bir kızla evlenmekten korkutan ne idi? Neden korkuyordu? Yoksa başından çalışan bir kadınla evlilik mi geçmişti? Çok da genç Bu yaşta evlenip boşanmış olabilir miydi? Böyle bir şeyin olup olmadığını mutlaka öğrenecekti

Eğer öyle bir şey varsa elinden çekeceği vardı Ne yapıp edecek ve boşandığı kadının resmini götürüp kızın kapısına yapıştıracaktı Gece nöbetinde can arkadaşı Sanem ebeyle birlikte olacaklardı Gönlündekileri güvenle açabileceği en iyi arkadaşıydı o Geceyi hoşça geçirmek için sık sık çay demlemeleri gerekiyordu Dolabına baktı Çayı da, şekeri de yok denilecek kadar az kalmıştı Hastanenin karşısındaki bakkala gidip bir paket çay, bir paket de kesme şeker aldı Hasta gelmeyen gecelerde sabah olmak bilmiyordu Belki de hareketsizlikten olacak böyle gecelerde çok acıkıyordu Ne yapsam diye düşündü Aklına fırıncının peksimetleri geldi Geri dönüp fırına gitti Yarım kilo peksimet aldı Gece hazırlığı böylece tamamlanmış oldu

Gece nöbetini devraldıktan sonra bir süre hastalarla ilgilendi Hemşire odasına döndüğünde Sanem ebe çay demlemekle meşguldü

Kolay gelsin

Kolaysa başına gelsin Nerede kaldın ayol? Neredeyse gelip arayacaktım

Senin işin kolay Arada bir doğum gelecek de sana iş çıkacak Benim durumum öyle mi? Saymadım ama ilgilenmem gereken en az on hasta var

Çok haklısın O konuda biz ebeler daha şanslıyız Sanem ebe bardaklara çay doldurdu

Nöbetçi hekime de getirelim mi?

Bırak şu adamı yahu O kadar gıcık oluyorum ki o adama Adam yakışıklı Üstelik iyi bir meslek sahibi Bir de eşine bak O kadınla evlenirken gözlerin yanında değil miydi diye adama sorasım geliyor

Hakikaten de öyle Kadın açısından işte şans buna derler derim

Şans değil Milli Piyango büyük ikramiyesi

Aklıma gelmişken sorayım Ne oldu senin saftrik Saffet’in?

Ne olacak? Kuşu elden kaçırdık Biriyle sözlenmiş Görsen ne kız Ona da soracaksın O kızla sözlenirken gözlerin neredeydi diye

Ne buluyorsun onda? anlayamıyorum Delikanlı dediğin bastığı yeri titretmeli O zavallı üfürsen yıkılacak

Bal kaymak ne güne duruyor Yedir yedir şişsin Ne şans be Elin oğlu ne bulursa yiyor, gram et bağlamıyor Biz her şeyden kendimizi mahrum ediyoruz Maşallahımız var İkimiz de yediğimizi inkar etmiyoruz

Vallahi hiç dert etmiyorum Ne demişler? Bir gram et bin ayıp örter Beğenmeyen büyük oğluna almasın Küçük oğluna alsın

Kısmetimiz kurudu be arkadaşım Ne büyüğü, ne küçüğü, köklerine kıran girmiş sanki tümünün Yaş yirmi beşi aştı Daha kapımızı açan olmadı Biz mi çok beceriksiziz, yoksa kısmetimiz mi kapalı anlayamıyorum

Ne bileyim ben Dediğin gibi kısmetimiz kapalıdır

Şu Saffet’e öyle bozuluyorum ki Neymiş efendim çalışan bir kızla evlenmezmiş Çoluk çocuğa karışsın hele açlıktan geberecek haberi yok Kolay mı tek maaşla ev geçindirmek? Ev kira boğaz satın O zaman ben ne yaptım diye dövünecek ama iş işten geçmiş olacak

Bize ne yahu Geberirse gebersin Kendi düşen ağlamaz Gece yarılandığında yeni çay demlediler Bu kez peksimetler de ortaya çıkardılar Gece sakin geçti Konu ise hep Saffet’ti

***

Düğün hazırlıkları tez bitti Bir günlüğüne masraf etmeye değmez diyerek gelinlik diktirmektense emanet bir gelinlik buldular Konukların oturmaları için yüz sandalye kiraladılar Avluyu iyice temizledikten sonra, kiralık sandalyeleri yerleştirdiler Bir elektrikçi gelip avluya seyyar kablo çekip on tane yüzlük lamba astı Karanlık basmadan ışıkları yaktılar Konuklar da gelmeye başladılar Teypte kıvrak oyun havaları çalıyordu Genç kızlar gelin yerini almadan kıvrak oyunlarıyla hünerlerini göstermeye başladılar Gelin avluya girdiğinde alkış sesi ortalığı inletmeye başladı Gelin yerine oturuncaya kadar alkışlar arlıksız sürdü Gelinin oturduğu sandalyeyi ısıtmasına bile fırsat vermediler Hemen onu da oyun alanına aldılar Bütün gece doyasıya eğlendiler

Sabah onca yorgunluğa rağmen erken kalktılar Kahvaltıdan henüz kalkmışlardı Komşu kızları geldiler Komşu kızlarıyla birlikte kuaföre gelin başı yaptırmaya gittiler Gelin başı uzun uğraş isteyen bir iştir Komşu kızlarının saçları o sırada diğer elemanlarca günün modasına uygun şekle getirildiler Gelin başı bittiğinde saat on dördü bulmuştu Nikah on beş otuzdaydı Eve döndüler Selma’ya hemen gelinliğini giydirdiler Meraklı komşular meraklarını yenmek için gelin ziyaretine geldiler Komşu Mevharet hanım,

Aman gelinlik kızıma ne kadar yakışmış Kelebekler gibi olmuşsun kızım Zaten güzele ne yakışmış dedi Bir başka komşu,

Şu güzelliğe bak Damat ne kadar şanslıymış Kaç erkeğe böylesine güzel bir gelin kısmet olur Allah nazar deydirmesin dedi Her kafadan bir ses çıkıyordu Komşuların hepsi aynı şeyleri söylüyorlardı Komşu kızlarına gelinlik ne de çok yakışmazdı Selma meraktan çatlıyordu Gerçekten komşuların dediği gibi gelinlik kendisine çok mu yakışmıştı? Gidip aynada kendisine bakmasa çatlayacaktı Korna sesi duyan komşular gelin arabasını görmek için pencereye yığıldılar Selma fırsattan yaralanarak aynanın karşısına geçti Gerçekten gelinlik kendisine çok yakışmıştı Boşuna mı bunca yıl, bu çirkinliğimle evde kalacağım diye korku yaşamıştı Demek ki bakımlı her kadın güzel olabiliyordu Bundan böyle memur eşi olduğunu unutmayacak ve eşinin şanına uygun giyinecek ve bol bol süslenecekti Annesi,

Hadi kızım, aynanın karşısında ne süzülüp duruyorsun öyle Nikaha geç kalacaksınız

Tamam anneciğim ben hazırım Hadi öyleyse ne duruyorsun Gidip arabaya binsene Damat adayı arabanın kapısını açmış gelin adayını bekliyordu Selma arabanın yanına geldiğinde Saffet elinden tutarak arabaya binmesine yardım etti Komşularda arkadaki üç arabaya doluştular Genç bir kız arabaların aynalarına birer havlu bağladı Genç kız arabaya bindikten sonra arabalar şehir içinde bir tor attıktan sonra belediyenin önünde durdular İnenler doğruca nikah salonuna gittiler Saffet, Selma’yı elinden tutarak arabadan inmesine yardımcı olduktan sonra koluna girerek nikah salonuna yürüdüler Salona genç kızların oluşturdukları tünelin içinden geçerek girdiler Doğruca nikah masasına gidip oturdular Nikah memuru ve şahitler yerlerini aldılar Formaliteler tamamlandıktan sonra küçük bir takı töreni yapıldı Tören bittikten sonra tekrar arabalara binerek evlerine döndüler Geceyi evde geçirip ertesi gün balayına çıkacaklardı

***

Sabah çok geç uyandılar Saffet,

Selmacım, hadi kalk artık Daha balayı seyahati yapmak için hazırlık yapacağız

Ne seyahati be Saffet’çiğim Biz balayı seyahati yapacak kadar zengin miyiz? Evimizin suyu mu çıktı Annem ve babam bir haftalığına dayımlara gittiler Biz de balayımızı evimizde geçiririz Evimizin neyi eksik dedi Zaten Saffet balayı masrafına parasının yetmeyeceği korkusuyla huzursuzdu Eşinin bu önerisi canına minnetti Tekrar yatağa girerek eşine sarıldı Evlilik için almış olduğu izin göz açıp kapayıncaya kadar bitti İzinli günlerinde evlerinin karşısındaki sebze bahçesine giderlerdi Su yolunda akan suyla oynamak en büyük zevkleri olmuştu Eve döndüklerinde sırılsıklam ıslanmış olurlardı Hemen giysilerini değiştirirlerdi Eşinde ilk günlerde fark etmediği bir şeyi fark etti Eşi soyunduğunda bidondan farksız olan hantal vücudu hiç de iç acıcı değildi Öyle bir kemik yapısı vardı ki zayıflasa bile incelmesi mümkün değildi Zaman geçtikçe eşinden soğumaya başladı Eşiyle yatağa girdiğinde Şenay ebenin düzgün bacakları, yuvarlak kalçaları ve incecik beli gözlerinin önüne geliyordu Kalçalarına kadar inen saçlar ise olağan üstü çekiciydi Evlenmiş olmasına rağmen Şenay ebe halen kendisine ilgi gösteriyordu Zaman zaman eşini terk edip Şenay ebeye dönmeyi bile düşünüyordu

Son zamanlarda eşiyle arasında sorunlar yaşamaya başlamışlardı İlk çocukları doğduğunda ise birbirlerinden tamamen kopmuşlardı Eşi Selma için varsa yoksa her şey çocuğu içindi Bir gün eşi, Bak Saffet demişti Artık çocuk sahibi olduk Senin maaşın kendimize bile yetmiyor Bu çocuğun büyüdükçe masrafları artacak O zaman masraflarını hiç karşılayamayacağız Almanya’ya işçi alıyorlar Seninle evlenmeden başvuruda bulunmuştum İşe alınma sıram gelmiş Düşündüm Bu çağrıyı kabul eder Almanya’ya gidersem geçim sıkıntımız kalmaz Gerekli yasal süreyi doldurduğumda senin için istek yaparım Orada beraber çalışırız Saffet’in canına minnetti bu öneri

Tamam karıcığım Gereken işlemleri hemen yaptıralım Ben de Almanya’ya gitmeyi çok arzulamıştım ama olmadı Demek ki kısmetim açılmış Hemen pasaport işlemlerini ve gerekli sağlık kontrollerini yaptırdılar Saffet güle oynaya eşini Almanya’ya uğurladı

***

İşine giderken iki simit aldı İki de duble çay söyledi Temizlik işçisine Şenay hemşireyi çağırmasını söyledi Şenay hemşire geldi

Hayrola Saffet Hangi dağda kurt öldü de beni hatırladın

Bak duble çaylarımız geldi Çekmecesine koyduğu simitleri çıkardı

Senin için de susamlı tavuk aldım Biraz da peynir Seninle birlikte kahvaltı yapmayalı çok oldu

Hayrola? Sendeki bu değişiklik ne böyle?

Artık özgürüm Hanımı Almanya’ya postaladım Gitmesi oldu, dönmesi olmaz inşallah

Öyle deme Ne de olsa çocuğumuzun annesi

Evlenmeden önce tencerede pişirir, kapağında yeriz diyordu Çocuğumuz olduktan sonra benden tamamen koptu Yetmedi Maaşımın azlığından şikayet etmeye başladı Ayrıca evlenmeden önce Almanya’ya işçi olarak gitmek için baş vuruda bulunduğunu da gizledi Güya yasal süreyi doldurduktan sonra istek yapıp beni de götürecekmiş Ben devlet memuruyum Emeklilik hakkım var Bu da geleceğimin garantisi demektir Diyelim ki istifa edip Almanya’ya gittim Benim katiplikten başka elimden hiçbir iş gelmez Dilini bilmediğim bir ülkede bana kim iş verir? Hadi bir ayak işi buldum İşin garantisi olacak mı? Orada yapamayıp geri dönecek olsam memuriyetime aynı yerden başlatırlar mı?

Sen de o kadar karamsar olma Belki orada işin daha iyi olur Çok para kazanır zengin olursun

Sabah sabah kafa buluyorsun galiba Mesleği olmayan bir insan iş veren olmaz diyorum İşi olmayan zengin olmaz, sefil olur

Peki ne olacak şimdi?

Biraz bekleyeceğim Sonra da geri gel diyeceğim Geri gelmeyi kabul etmediğinde de boşanma davası açacağım

Çok iyiydiniz Ne oldu da böyle çok sevdiğin eşinden bu kadar çok soğudun Üstelik maşallahı var Harikulade güzel bir kadın

Bırak Allah aşkına sen de Biliyorum dalganı geçiyorsun Ben onunla güzel olmadığını göre göre evlendim İçi çok temizdir diye düşünmüştüm Başlangıçta öyleydi ama, dediğim gibi çocuk doğduktan sonra çok değişti Üstelik hamileliğinde öylesine çirkinleşti ki, kendisinden iğrenir oldum Üstelik senin gibi güzeller güzeli kızları gördükçe çıldıracak gibi oluyorum Öfkemden kafamı yumrukluyorum

Hadi canım, ben mi güzelim?

Evet, ne sandın Şenay hemşire başındaki kepi çıkarıp masanın üzerine koydu

Sen bu anlattıklarını kepime anlat Eşin olan o kızı ilk gördüğünde ayakların yere basmıyordu Havandan yanına varılmıyordu Neymiş efendim? Çalışan bir kızla evlenemezmiş Şimdi ne olacak? Çalışmıyor diye evlendiğin hanım yaban ellerinde çalışacak Eğer başına şapka alacaksan bir numara büyük al Bir süre sonra boynuzların yüzünden küçük gelmesin Saffet bu sözler karşısında delirecek gibi oldu Gözünün önüne eşi geldi Yabancı birinin koluna girmiş mutluluktan uçuyordu

Çık dışarı diye bağırdı Seni bir daha bu odada görmeyeceğim Şenay hemşire,

Çok da meraklıyım diyerek odadan çıktı

Konuşmaya daldıklarından çaya ve simitlere el sürmemişlerdi Midesi taş gibi olmuştu Simitleri kağıda sarıp çekmeceye koydu Çayları götürüp lavobaya döktü Yerine oturduğunda yapması gereken işleri önüne koydu Eli işine bir türlü varmıyordu İçinden hıçkıra hıçkıra ağlamak geliyordu Bir gelen olur korkusuyla ağlama isteğini yenmeye çalıştı

***

Bekarlığında etrafında pervane olmuş bir çok kız vardı Oysa şimdilerde hepsi kendisine alaycı gözlerle bakıyorlardı Sanki söz birliği etmişçesine oh olsun diyorlardı Geceleri gözüne uyku girmez olmuştu Ne yapsa eşinin bir başkasının koluna girmiş halindeki hayali gözlerinin önünden gitmiyordu Nasıl olsa onu boşamaya karar verdim diye düşünmek de o hayalden kurtulmasına yetmiyordu Neden onu böylesine çok kıskanıyordu? Yoksa onu hala ilk günlerdeki gibi seviyor muydu? Çocuğu geliyordu gözlerinin önüne Minicik ellerini uzatmış baba, baba diyordu Daktiloyu önüne çekip uzun bir mektup yazdı Mektubunda karısına kendisini çok sevdiğini ve onsuz yaşamasının mümkün olmadığını, evlat hasretinin dayanılmaz olduğunu anlatmıştı Ve eşinin bir an önce ülkesine geri dönmesini istedi

Yazıp gönderdiği mektubun üzerinden bir hafta geçmiş olmasına rağmen eşinden yanıt gelmemişti Çıldıracak gibiydi Bir türlü gözüne uyku girmiyordu Kalkıp ocağa çaydanlığı koydu Demliğe çay koyduktan sonra çaydanlığın üzerine yerleştirdi Çay bardağını ve şekerliği masanın üzerine koyduktan sonra yazmaya başladı

Canımdan çok sevdiğim biricik eşim Çocuğumun annesi, annelerin en güzeli karıcığım benim Seni nasıl özlediğimi anlatacak kelime bulamıyorum İnan bana, gittiğinden beri gözüme uyku girmedi Biricik kızımız Özlem’in minik kollarını açarak boynuma sarılışı gözlerimin önüne her geldiğinde çıldırmaktan korkuyorum Onu yine kollarımın arasına almak, havalara fırlatmak, onun gülücüklerine yeniden kavuşmak için canımı bile veririm Ne olur dön artık geriye İnan bana sevgilim, sensiz yaşamaktansa ölmek milyonlarca kez yeğdir Ölüm bir kez olur Oysa ben her gün onarca, hatta yüzlerce kez ölüp ölüp diriliyorum Eğer çıldırmamı istemiyorsan ne olur hemen dön sevgilim Çevresinde olup bitenleri de mektubuna ekledikten sonra zarfa koyup zarfı kapattı Gözü çay fincanına ilişti Eyvah dedi Çayımı unutmuşum Demliği kaldırıp baktı Çaydanlıkta çok az su kaldığını gördü Su ekledikten sonra masasına döndü Önündeki kağıda rast gele çizgiler çizmeye başladı Çaydanlıktan çıkan dumanı fark ettiğinde gidip demliğe su döktü Ocağın altını kıstı Bir süre daha çizgi çizmeyi sürdürdü Kalkıp bardağına çay doldurdu Çayını içerken çizmeye devam etti Peş peşe içtiği çaylardan sonra bilinçsizce çizdiği kağıda baktı Kağıt üzerine sanki içinin karasını çizmişti Kağıdı parçalayıp attı Uyuyabilme umuduyla yatağına döndü

Yazdığı mektuplara eşinin yanıt yazmaması yüzünden yemeğe karşı oldukça duyarsız olmuştu Sanki hiç acıkmıyordu ve yemek yemeyi gereksinmiyordu Üzerine bir de uykusuzluk eklenince zaten zayıf olan bünyesi iyiden iyiye çökmüştü Arkadaşları ve komşuları sıkıntısını bildikleri için nedenini sormuyorlardı

***

Eşinin dayısının İzmir’e gideceğini öğrendiğinde aklına çok parlak bir fikir geldi Dayısının ardından o da İzmir’e gitti Çiçekçiden bir demet çiçek alıp dayısının döneceği yolda beklemeye başladı Dayısı fazla bekletmemişti Damatlarının bir demet çiçekle ne yapmak istediğini merak eden dayı,

Hayrola Saffet? Bu elindeki çiçekler ne böyle?

Kararımı verdim Selma’yı boşayacağım Çok güzel bir kızla anlaştım Onu bekliyorum

Oğlum sen manyaksın Güle oynaya gönderdiğin karını, olacak işmiş gibi üç gün sonra geri çağırmaya başladın Senden zaten bir kadına koca olmaz Boşarsan çok memnun olurum Yalnız ben değil, tüm ailemiz memnun olur Yeğenime yazayım Mümkün olduğunca erken izin almaya çalışsın Gelsin ve bu evliliği bitirsin Saffet donup kalmıştı Giden dayısının arkasından bakakaldı Peki şimdi ne olacaktı? Bu plan tutmadığı gibi ters de tepecekti Dayısıyla aynı otobüse binmiş olmamak için biraz dolaştıktan sonra çiçekleri bir çöp bidonuna attı Otobüse bindiğinde dışarıyı seyrederek aklındaki kötü düşüncelerden uzaklaşmaya çalıştı ama olmadı Aklından küçük kızı çıkmıyordu Dayısı gerçekten olanları eşine yazacak mıydı Yazarsa şüphesiz boşanmaktan başka bir umar kalmayacaktı Küçük kızı ne olacaktı? Çocuğu alsa nasıl bakacaktı? Hemen birini bulup evlenmeye kalkışamazdı Zira kıyıda köşede tek bir kuruşu bile yoktu Bu durumda kızını annesinde bırakmak zorunda kalacaktı Ya annesi kızını göstermezse? Eğer eşi gerçekten izin alıp boşanmak için gelirse tek bir umarı vardı Eşine gerçeği söyleyecekti Hasretine dayanamadığım ve seni çok kıskandığım için, geri dönmeni sağlar diye o numarayı yaptım diyecekti Pişman olduğunu söyleyip özür dileyecekti

Evine döndüğünde kapıyı açıp içeri girerken üzerine bastığı mektubu son anda fark etti Eğilip aldı Sevincinden uçacak gibi oldu Mektup eşindendi Mektubu açıp bir nefeste okudu Eşi kendisini çok sevdiğini, fakat bu aşamada geri dönmesinin mümkün olmadığını, çocuklarımızın geleceği için buna katlanmak zorunda olduğunu yazmıştı Mektubu defalarca öptü Sokağa çıkıp, eşimden mektup geldi diye bağırmamak için kendini zor tutuyordu Divanın üzerine uzanıp mektubu defalarca okudu Mektubu defalarca öptü Kalkıp kağıt kalem alıp masaya oturdu Eşine yazdığı mektup için ne kadar sevindiğini anlattı Mektubu ne olur daha sık mektup gönder diye yazarak bitirdi Aklına yine dayısı geldi Olanları belki yazmaz diye teselli olmaya çalıştı

***

Eşinin Almanya’ya gidişinin üzerinden tam sekiz ay geçmişti Eşinden aldığı mektup yüzünden sevinçten deli olacaktı Eşi doğum yapmış ve doğumdan sonra doğum iznini Türkiye’de geçirecekmiş Ardından bir mektup daha geldi Eşi bir erkek çocuk sahibi olduğunu bildiriyordu

Sabırsızlıkla eşinin yolunu bekliyordu Bir mektup daha geldi Eşi mektubunda çocuğun sağlığı için gelemeyeceğini bildiriyordu Mektubu tekrar tekrar okudu Okuduklarına inanamıyordu Neden diyordu Neden bebeğin sağlığını gelmemek için bahane ediyordu Neydi bu işin aslı? Orada kendisine bir sevgili mi bulmuştu? Biriyle beraber mi yaşamaya başlamıştı? Yoksa o beraber yaşadığı kişi mi onun gelmesini engelliyordu Hayır, hayır bu iş yürümeyecekti Ne demişti Şenay hemşire? Başına şapka alacaksan bir numara büyük olsun Yani boynuzlarım içine sığsın Asla boynuzlanmaya razı olamazdı Elini kana da bulayamazdı Uygar bir insana uygun olanı yapacaktı ve eşinden boşanacaktı Bunu açık bir dille eşine bildirecek ve boşanmak için bir an önce gelmesini isteyecekti Kağıdı kalemi alıp masaya oturdu ve yazmaya başladı

Selma, sana yine eskisi gibi sevgili karıcığım diye hitap ederek yazmayı ne kadarda isterdim Gelmekten vaz geçmiş olmandan çıkardığım sonuç aile bağlarımızın gevşemekten de öte tamamen koptuğunu göstermektedir Davranışlarından burnuma ihanetinin pis kokusu gelmektedir Hele hele Almanya’ya gidişinin üzerinden sekiz ay sonra doğum yapmış olman aklıma prematüre bir doğumunu getiriyor İçimi belki de çocuk benden değildir diye bir kuşku kemiriyor Eğer içinde bana karşı bir damla sevgi kalmış olsaydı ne yapar eder gelirdin Gelmediğine göre evliliğimiz bitmiştir İkimiz için en uygun olanı kendimize yeni bir yol seçmektir Bundan böyle sen yoluna ben yoluma Her şeyin gönlünce olması dileğiyle İmzasını attıktan sonra kağıdı katlayıp zarfa koydu Ertesi günü postaya vermeyi unutmamak için mektubu göz önünde olacak bir yere koydu

***

Selma mektubu okuduğunda okuduklarına inanmak istemedi İstemese de yazılanlar açık ve seçik olarak kendisini çok ağır bir ithamın altında bırakıyordu Bu adam biraz kaçıktı ama bu kadar da deli olamazdı O çocuklarına iyi bir gelecek sağlamak için çırpınırken bu delinin aklından neler geçiyordu Aslında inceldiği yerden kopsun diye mektuba yanıt bile vermemesi gerektiğini düşündü ama yapamadı Kısa bir mektup yazıp postaladı Mektubunda “ben burada çocuklarımızın istikbali için vatan hasretini içime gömerekten çalışıyorum Sen ise oralarda nelerle uğraşıyorsun? İlle de boşanacağım diyorsan seni tutan mı var? Mahkemenin yolunu bilmiyorsan tarif edeyim Çocuklarımızın geleceği için buradayım Daha uzun süre de burada kalacağım Bir daha da beni bu saçmalıklarınla rahatsız etme dedi

Selma demlediği çayı bardağına doldurup içerken aklı son günlerde yaşadıklarına takılmıştı Ne umutlarla evlenmişti bu adamla Memur karısı oluyorum diye az sevinmemişti Neydi o günler öyle? Sanki etekleri zil çalıyordu Sonuç ne oldu? Koca bir hiç Bari bundan böyle çocukları için yararlı bir şeyler yapabilseydi Yuvayı yıkmamak için geri dönse ne olacak? Bu çocukların geleceği onun buradaki kazancına göre komik sayılacak maaşıyla nasıl garanti altına alınacaktı? Hiçbir şekilde geri dönmeyi içine sindiremiyordu Artık kendi yuvasını düşünmek bile istemiyordu Yaşamının bundan sonrasını yalnızca çocuklarına adayacaktı Peş peşe içtiği çaylardan mı? yoksa kafasını tokmaklayan düşüncelerden mi? yatıp uyumaya gerek duymuyordu Oysa sabah erken saatlerde yollara düşüp işine gitmek zorundaydı Bu ülke kendi ülkesi değildi Burada işi asmak, bu gün işe gitmesem de olur demesi olası değildi Yatağına girdiğinde neredeyse sabah olacaktı

***

Saffet mektubu aldığında şok olmuştu Biliyorum, mutlaka orada birini buldu ki bana bu şekilde rest çekebiliyor Hemen boşanma davası için işlemleri başlatacaktı Tanıdığı bir avukat vardı Ona gitti Eşini Almanya’ya gittiği için boşanma davası açmak istediğini söyledi Avukat,

Eşiniz Almanya’ya gitmek için sizden izin almadı mı?

Aldı tabi

O zaman onun Almanya’ya gitmiş olması boşanma nedeni sayılamaz Davayı boşuna açmış oluruz Bence ille de boşanmak istiyorsanız izinli geldiğinde bir avukata boşanma davası açmak için vekalet versin Böylece kolayca boşanırsınız

Peki başka bir neden olamaz mı?

Ne gibi?

Eşimin beni orada aldattığından şüpheleniyorum

Bu işler şüphelenmekle olmaz Kanıt ve tanık gerekir Tanığın ve kanıtın var mı?

Yok efendim

O zaman yine başa döneceğiz Beklemekten başka hiçbir çözüm yok

Çok sağ olun Verdiğiniz bilgilere teşekkür ederim

Teşekküre değmez Sohbet etmeye de beklerim Avukatın bürosundan çıktıktan sonra oyalanmadan işinin başına döndü Bu günlerde işten çok kaytarır olmuştu Baş hekim fark ederse çok kötü olurdu

Kaç günden beri toplamadığı masasının üzerindekilerinin tümünü yerlerine kaldırdı Çekmeceden çıkardığı bezle üzerini güzelce sildi Kayda geçirilmesi gereken evrakları ve defteri tekrar masasının üzerine koyarak çalışmaya başladı İşine öylesine dalmıştı ki odasına gireni fark etmemişti

Kolay gelsin

………………

Kolay gelsin Başını kaldırıp baktı Uzun boylu bir bayandı seslenen

Sağ olun, bir emriniz mi var efendim?

Estağfurullah Ben köy ebesiyim Şehir ebeliği kursu için geldim Bu belgeleri size vermem gerekiyormuş

Alayım efendim Buyurun şöyle oturun Eksik bir şey var mı? diye bir bakayım

Rahatsız etmeyeyim

Aman efendim, aynı camianın insanlarıyız Neden rahatsız olayım Bu arada kadını dikkatle inceledi İçinden ne kadın be dedi Dalyan gibi kadın dedikleri bu kadın için söylenilmiş olması gerekir diye düşündü

Çok af edersiniz Ne emredersiniz? Ne ikram edebilirim size? Çay mı? kahve mi?

Zahmet etmeyin İçmiş kadar oldum

Ne zahmeti efendim Zahmet bizim çaycıya

Çaylar gelmeden evraklara bir göz attı Her şeyi tamamdı Çay içerken bu güzel kadınla sohbet mutlak çok tatlı olacaktı

Evli misiniz? Efendim

Evet evliyim İki de çocuğum var

Bey efendi ne iş yapıyor? Bizim camiadan mı?

Yok eşim sağlık memuru değil Daha önceleri taksicilik yapıyordu Rahatsızlanınca taksiyi satıp köyde bir bakkal dükkanı açtı Geçinip gidiyorduk ama, rahatsızlığı çok ilerledi

Geçmiş olsun efendim Ben de evliyim Benim de iki çocuğum var Ama ne yazık ki yanımda değiller

Eşinizden ayrıldınız mı?

Öyle gibi bir şey Eşim rızamı almadan Almanya’ya çalışmaya gitti Bu yüzden ondan boşanmaya karar verdim Türkiye’ye dönmesini bekliyorum Geldiğinde karşılıklı olarak anlaşıp boşanacağız

Yapmayın bunu İki çocuktan sonra yuva yıkmak akıl karı değil

Olmadı, yürütemedik biz bu evliliği Almanya’ya gitmesinden önce de aşamayacağımız kadar büyük sorunlarımız vardı

Aceleci olmayın Öfkeyle kalkan zararla oturur Size acımam ama, çocuklarınıza acırım

Çocuklara hiçbir şey olmaz Esas acıyı çeken benim Eşiniz rahatsız olduğu için beni çok iyi anlarsınız Çok şükür sağlıklı bir insanım Kadınsızlığın ne olduğunu, yaşadığım sıkıntıların ne olduğunu bilirsiniz Zira hasta bir eşle sizde aynı sıkıntıları yaşıyorsunuzdur

Haklısın ama, artık biz kendimizden vaz geçtik Önemli olan çocuklarımız

Öyle demeyin Ömür denilen ne ki? İşte geldik işte gidiyoruz Sarılıp yatacağım bir eşim olmadıktan sonra gençlik neye yarar?

Hayal kurmaya Ne güzel, her gece en güzel kadınlarla yatarsın Ben de eşimle hayalimde geçmişimizi yaşayarak teselli oluyorum Yaran derin Sizi çok iyi anlıyorum Bir abla olarak önerim yuvanı yıkma olacaktır İzin verirseniz gidip iş başı yapayım Nasıl olsa bir buçuk ay buradayım Fırsat buldukça gelirim Yaralı iki insanın birbirlerine anlatacağı çok şeyler vardır Hadi hoşça kal diyerek kalktı ve odadan çıktı Saffet kadının arkasından baktı kaldı Ne harika kadın be dedi Bu kadınla geçirilecek bir gece bir ömre bedel olur Eşi de hastaymış Mutlaka ele geçirmeliydi onu

***

Ebe Türkan, her fırsatta yanına geliyordu Biri eşinin rahatsızlığından söz ediyor, diğeri eşinin vefasızlığından Arada belki üç beş yaş fark vardı ama ne önemi vardı? Eşinden boşanabilirse belki de aradaki yaş farkına bakmadan bu kadınla evlenebilirdi de Yine bir öğlen paydosunda,

Size bir şey itiraf etmek istiyorum Size sırılsıklam aşığım? Ne olur beni reddetme dedi Heyecandan boğulacak gibiydi

Siz ne diyorsunuz? Ben sizi bir kardeş olarak bellemiştim Beni çok şaşırttınız Eşim hasta da olsa ona ihanet etmeyi, onu aldatmayı hiçbir zaman düşünmedim Eğer beni bir abla olarak kabul edersen gelirim yanına Yok öyle olmazsa bir daha beni zor görürsün

Özür dilerim Ben hani şey olur demiştim de

Ne olur demek istiyorsun Bunu aklının kenarından bile geçirme

Tamam Türkan hanım Bundan böyle sizi abla gibi seveceğim Yeter ki siz darılmayın

Tamam kardeşim Söylediklerini duymadım Sen de hiçbir şey söylemedin

***

Hemen hemen her gün öğlen saatlerinde bazen de akşam saatlerinde karşılıklı çay içip dertleşiyorlardı Bir acayiplik vardı bu işte ama ne? Karşısında öyle bir oturuşu vardı ki aklı başından gidiyordu Bu nasıl kardeşlikti Sanki kendisini baştan çıkarmak isteyen bir hali vardı Bir girişimde daha bulunmalı mıydı? Ya tersleyip çekip giderse? İnceldiği yerden kopsun diyerek masa üstündeki kalemi iterek yere düşürdü Kalem tam da ayaklarının dibine düşmüştü Eğilip kalemi alırken diğer elini de Türkan’ın bacağının üzerine koydu Tepki görmeyince okşamaya başladı

Hayrola? Ne oldu sana? Hani ne söz vermiştin?

Kusura bakma O kadar güzel bacakların var ki dayanamadım Kadının tokadı suratında şakladı Kalkıp hızla odadan çıktı Saffet ne olduğunu anlamaya çalıştı Nasıl bir işti bu? Dakikalarca bacağını okşamam ses çıkarmamıştı Birden parlayıverdi Neyin nesiydi bu kadın? Yoksa delinin biri miydi?

Aradan iki gün geçmişti Türkan ebe yine geldi Gelirken çay da söylemişti Aralarında sanki hiçbir şey olmamıştı O tokadı atan kadın sanki o değildi

Ne var ne yok görmeyeli?

İyilik sağlık Attığın tokadın tadı halen yanağımda

Atarım tabi Senin elin ayağın tek durmazsa olacağına bak Merak ettim Benim için neler söylüyorlar?

Neler mi söylüyorlar? Şimdiye kadar bu hastaneye senin kadar güzel bir kadın gelmedi diyorlar

Hadi canım sen de Atıyorsun

Neden atayım ki Git istersen başkalarına da sor

Başkalarına ne sorayım? Senin söylediğin bana yeter Allah aşkına benim neremi güzel buluyorlar?

Uzun bir endam Harikulade güzel bacaklar Olgun ve dolgun kalçalar, incecik bir bel kaş, göz ve dudaklar Hangisinden söz eydim size Bu hastanede sizin için deliren yalnızca ben değilim Bütün erkekler sana hasta

Hadi canım sende, ha bire atıyorsun

Siz aynaya dargın mısınız? Hiç aynaya baktığınız yok mu? Eğer evinizde bir boy aynası yoksa hemen bir tane alıvereyim

Teşekkür ederim, aynam var Bu Pazar her hangi bir randevun var mı?

Yok niye sordunuz?

Ev yemeğine hasretsindir Bu Pazar konuğum olursan sana güzel bir ziyafet çekerim

Eşiniz ne der buna?

Hiçbir şey Onun bana güveni tamdır

Memnuniyetle gelirim

Evim kahvehanenin yanındaki sokağa girince soldaki ikinci kapı Pencereden senin geldiğini görürüm

Sizin konuğunuz olmak benim için harikulade bir şey olur Pazar gününü iple çekeceğim

Sakın aklına başka şeyler getirme Avucunu yalarsın Seni bir abla olarak davet ediyorum

Tamam ben de bir kardeş gibi geleceğim

***

Pazar günü öğlene doğru trene binip Ebe Türkan hanımın köyüne gitti Tarif ettiği yoldan yürüyerek kahveye ulaştı Kahvehanenin yanındaki yola girdiğinde ikinci evin penceresine baktı Ebe de kendisini görmüştü El salladı Kalkıp kapıyı açmak için avluya çıktı Sokak kapısını çalmaya fırsat vermedi Kapıyı açıp buyur etti Kapıyı hemen arkasından sürgüledi

Hoş geldin

Hoş bulduk

Evi kolay buldun mu?

Evet zaten çok kolay bulunacak bir yerdeymiş

Hadi geç içeri Kapıyı dayakladım Yemeğimizi kimse rahatsız etmeden yiyelim diye

İyi düşünmüşsün Çok sağ ol Hemen masaya tabakları sıraladı Mutfaktan getirdiği tencereleri masanın üzerine koydu Tabaklara yemek koyduktan sonra oturdular Yemeklerini yerlerken suskundular Bir ara,

Kuzum ne oldu sana böyle? Dut yemiş bülbül gibisin Yemeğe oturduğumuzdan beri tek söz etmedin

Güzelliğinle bende konuşacak hal mi bıraktın İnan kalbim göğsümden fırlayıp gidecek diye korkuyorum

Hadi canım sen de Şurada abla kardeş gibi oturmuş yemeğimizi yiyoruz Bunda seni heyecanlandıracak ne var?

Kaç defa söyleyeceğim Beni bu denli derinden etkileyen olağan üstü güzelliğiniz

Amma da atıyorsun Eşinden ayrı kaldığından beri senin gözün dönmüş Güzeli çirkini birbirinden ayıramıyorsun Yarın eşin Almanya’dan dönüverse anında beni unutursun

Eşimin dönmesinin ne önemi var? İkimiz de ayrılmakta kararlıyız Türkiye’ye gelir gelmez bu işi bitireceğiz

Bak çocukların var Onları öksüz bırakmaya hakkın yok

Ne fark eder Yanlarında olmayan bir baba ile boşanmış bir babanın arasında ne fark olabilir Artık onlar için hiçbir şey değişmez

Demek bu kadar kararlısın

Hem de nasıl

Haklısın ısrar etmeye gelmez Yemekten kalktıklarında Saffet divana oturup ebe arkadaşının sofrayı toplayışını izledi Güzelliği kadar hareketlerinde de ne kadar incelik vardı bu kadının Bununla yaşanacak bir aşk ölünceye kadar kesintisiz sürerdi Kendi eşi geldi gözlerinin önüne Ne kadar kaba saba bir insandı Ona dişi demeye bin şahit isterdi Nasıl kapılmıştı ona Sanki gözleri kör olmuştu Ah, ah onu bir boşaya bilse Az sonra ebe hanım elinde tepsiyle geri döndü Tepsiyi önüne tuttu Uzanıp kahve fincanını tabağıyla birlikte aldı Tepsiyi masanın üzerine koyduktan sonra kendisi için olan fincanı alıp karşı divana oturdu Etekleri bir hayli yukarı sıvanmıştı Kahvesini yudumlarken içinden bu kadın ne yapmak istiyor? Beni delirtmek mi diye geçiriyordu Boşalan kahve fincanını alıp mutfağa götürdükten sonra yine karşısındaki divana oturdu Bu kez bacakları daha çok açılmıştı Çıldıracak gibiydi Tepkisinden korkmasa aç bir hayvan gibi saldıracaktı ona Bunu yapamazdı Zira kendisinden çok daha iri olan bu kadından dayak bile yiyebilirdi En iyisi beklemekti

Madem ki konuşmaya niyetin yok, bari gazeteye bakayım diyerek yanı başındaki gazeteyi aldı Biraz göz gezdirdikten sonra,

Aaaaa Saffet şu habere baksana Saffet yerinden kalkıp gidip yanına oturdu Haber diye göstermek istediği umurunda bile değildi Onun aklı fikri kadının güzel bacaklarındaydı Elini kadının bacağının üzerine koyup okşamaya başladı Kadından tepki gelmeyince uzanıp dudaklarından öpmek istedi Kadın bir yay gibi yerinden fırlayıp suratına iki okkalı tokat patlattı

Sen ne terbiyesizmişsin be Ben de seni adam zannedip evime aldım Çık dışarı Seni bir daha evimde görmek istemiyorum Bu ilk ve son olsun Saffet,

Özür dilerim Kendimi kaybetmişim Ne olur af et beni

Daha konuşuyor Ne duruyorsun? Defolup gitsene

Özür dilerim İnan bana bir daha yapmayacağım

Daha konuşuyor Şimdi pencereden uzanıp imdat diye bağırıp köylüyü başına toplayacağım Kim alır seni onların elinden bilemem Hadi uzatma yürü Saffet’in gitmekten başka umarı kalmamıştı Ayak kaplarını giyip hızla aşağı indi Kapının sürgüsünü çekip kapıyı açtı Sokağa çıkıp arkasına bakmadan uzaklaştı

***

Gece yatağına girdiğinde gündüz yaşadığı olay bir türlü gözünden gitmiyordu Ya dediği gibi pencereye çıkıp bağırsaydı ne olurdu? Köylü kendisini yakaladığında aferin iyi yaptın diye sırtını sıvazlamayacağı muhakkaktı Belki de canından bile olurdu En iyisi aile düzenini korumak mıydı? Neydi bu kadının kendisinden istediği? Yuvasını yıkmaması için kendisine ders mi vermişti Eşi hasta bir kadın ne amaçla yemeğe davet etmişti Önceki kararı kendisiyle beraber olmam için miydi? Kararını sonradan mı değiştirmişti Hayatına ikinci bir erkeğin girecek olması korkutmuş muydu onu? Bir daha çağırırsa gitmemeye karar verdi Hatta yanına geldiğinde bile ona yüz vermeyecekti Ona ben eşimle anlaşmaya karar verdim Eşimle boşanmayacağım diyecekti

Ertesi gün iş başı yaptığında halen dünkü yaşadığı olayın etkisinden kurtulamamıştı Kafasında geliverirse ona karşı nasıl davranacağını kuruyordu ama o gelmedi Bu kez de neden gelmediğini merak etmeye başladı Dün yaptıkları gerçek miydi? Yoksa rol muydu? Eninde sonunda bu işin sırrı çözülecekti

Gözünü pencereden ayıramıyordu Hasta yakınları genç kadınlara takılıyordu gözleri Eşimin bunlardan ne eksiği var diye düşündü Üstelik iki çocuğunun annesiydi Hayır, hayır bundan böyle boşanmayı asla düşünmeyecekti

Akşam evine giderken bir top mektupluk kağıt aldı İyisinden on adet de zarf Yemeğini yedikten sonra ocağa çaydanlığı koydu Aldığı kağıt topunu açıp on kadar kağıdı önüne koydu Yazmaya başladı

Sevgili karıcığım, günlerdir düşüncelerimde yalnızca sen ve çocuklarımız var Üçünüze çektiğim hasret artık dayanılmaz oldu Ne olur karıcığım dönüp gelmek istemiyorsan izin alarak gel Senin gibi Almanya’da çalışan aileleri tatil için Türkiye’ye geliyor olmaları beni delirtiyor Her akşam mesaim bittiğinde Nihat’ın kahvehanesine gidiyorum İçimde bir his eşin gelecek, bekle diyor Gözlerimi şehirler arası yoldan ayıramıyorum Umutla gelişini bekliyorum Çok önceleri boşanalım dediğim mektubumu unut sevgilim Hasretinin beni deliye döndürdüğü bir durumdayken o mektubu yazmıştım Oysa o mektubu yazdığım için çok ama çok pişmanım Ne olur affet beni sevgilim Yine eski güzel günlerimize dönelim

Hani komşumuz Leyla var ya Çok yakışıklı ve üstelik zengin bir ailenin çocuğu olan bir delikanlıyla evlenmişti Uzun sürmedi evlilikleri Elli günlük kızarını annesi al bunu götür o arkadaşına Alsın piçini kendi baksın diyerek verdi Her ne kadar götürmeye yanaşmadıysam da sen götürmezsen ben de götürür cami avlusuna bırakırım deyince çaresiz alıp götürdüm Dün arkadaşım polislerle gelerek bebeğine vermek istediler Komşu kızı kabul etmedi Meğer babası çocuğu vermek istemiyormuş Savcı ile iyi görüştükleri için savcı, “bu bebek ölürse seni mahkemelerde süründürürler Ne olur ne olmaz Biz işlemlerimizi gerektiği şekilde yapalım Onların ellerine koz vermeyelim” demiş Meğer o nedenle getirmişler bebeği Olanlar karşısında şok oldum Meğer evlat sevgisi ne güzelmiş Babasının bebeği sımsıkı kucaklamış hali gözlerimden hiç silinmiyor Ne olur biz de çocuklarımızı öksüz bırakmayalım Çocuklarımızı analı babalı büyütelim

Mektubuma son verirken seni ve çocuklarımı hasretlerin en büyüğüyle öperim Seni ölesiye seven eşin Saffet

Mektubu zarfa koyup kapattı Üzerine gideceği yer ile gönderen adreslerini yazdı Ertesi gün ilk işi mektubu postaya vermek olacaktı Radyoyu karıştırıp hoşuna gidecek programlar aradı Bulduğu programı son anında yakalamıştı Başka istasyonlar aradı Gönlüne göre bir şey bulamayınca eski bir gazeteyi yeni baştan okudu Ne zaman geçiyordu, ne de uykusu geliyordu En iyisi çıkıp biraz dolaşmaktı Kahvehanelerden haz almaz olmuştu Evinin yakınından geçen kanala doğru yürüdü Karanlığa aldırmadan uygun bir yer bulup oturdu Oturmasıyla üzerine sivri sineklerin üşüşmesi bir oldu Kalkmak zorunda kaldı Bir süre sokak aralarında dolaştı İçinde bir umut vardı Sokakların birinde sanki karşısına kendisi gibi karşı cinse hasret duyan bir kadın çıkacaktı Oysa sokaklarda kimsecikler yoktu Burada tarım ağırlıklı Herkes sabahın çok erken saatinde kalkıp işe gidiyor Akşam geç vakit geri dönüyorlar Bu nedenle kentin büyük bölümü uykuya yatmış durumda Eve gitmekten başka umarı kalmamıştı Eve döner dönmez soyunup yatağa girdi Yazdığı mektubun olumlu sonuca yarayacağını düşünerek rahatlaması uyumasını kolaylaştırdı

Sabah iş başı yaptıktan sonra postaneye gidip mektubu atıp geri döndü Artık eşinden başka hiçbir kadını düşünmeyecekti

***

Eşinden aldığı mektubu hızla okumaya başladı Onunda ayrılmak istemediğini yazan satırları tekrar tekrar okudu En önemlisi yakında Türkiye’ye izinli olarak geleceğiydi Almanya’ya ilk gittiğinde aynı iş yerinde çalışan bir Türk bayanla tanışmıştı Meğer hemşeriymişiz Onunla çok iyi arkadaş olduk O evlenip boşanmış ama, eski sevgilisini hiç unutamamış O kim biliyor musun Komşumuzla evlenip boşanan arkadaşın var ya işte o Boşandığını söylediğimde sevinçten uçacaktı Ne olur Allahım beni ona kavuştur diye her gün dualar ediyor Belki de o yüzden izine çıkmak için acele ediyor İzin için aynı gün başvuruda bulunduk İnşallah iznimiz yakın zamanda çıkar Zira ben de seni ve ülkemi çok özledim Arkadaşımın arabası olması iyi bir avantaj Bu sayede yolculuk esnasında çocuklar sıkılmazlar Selam eder hasretle öperim

Mektubu okuduğunda derin bir oh çekti Hele eşine ve çocuklarına bir kavuşsun Gerekirse görevinden istifa edecek onlarla birlikte Almanya ya gidecekti Sayılı günler çabuk geçer diyorlar ama, nedense eşinin ve çocuklarının yollarını gözlediği günler çabuk geçmiyordu

Mesai çıkışı Nihat’ın kahvehanesine gitti Gözü hep Alman plakalı arabalardaydı Son geçen arabadaki kadın eşine çok benziyordu Onlar olabilir diye kalkıp doğruca evine gitti Yanılmamıştı Alman plakalı araba evinin önünde duruyordu Eşi ve arkadaşı evden çıkıp arabanın bagajından eşyaları çıkarmaya başladılar Yanlarına gidip kolay gelsin dedi Tanımadığı kadın ters ters baktı O ara eşi dönüp bakınca seslenenin eşi olduğunu gördü Elindekini bırakıp eşinin boynuna sarıldı Uzun sürdü sarılmaları Arkadaşı,

Hadi artık daha sonra doya doya sarılırsız Şunları bir an önce içeriye taşıyalım Saffet iki valizi alıp eve taşırken neredeyse pes edecekti Ne kadar da ağırmış bunlar diye aklından geçirdi Kim bilir eşi neler getirmişti Taşıma işi bitince arkadaşı gitmek için izin istediğinde Saffet,

Olmaz öyle şey Bir yorgunluk kahvesi içmeden nereye gidiyorsunuz?

Selma çok yoruldu Bir de kahve yaptırarak yormayalım onu

Olur mu öyle şey? Kahveyi sizlere ben yapacağım diyerek mutfağa gitti Az sonra kahve fincanlarıyla geri döndü Konuğa ve eşine kahveleri verdikten sonra kendi kahvesini alıp oturdu Çocukları sanki bir yabancıyla karşı karşıyaymış gibi kendisine boş gözlerle bakıyorlardı Kahvesini içtikten sonra,

Ne o çocuklar? Neden öyle yabancı gibi duruyorsunuz? Gelip de babanıza sarılmak yok mu? Selma,

Gelip de sarılacak hal mi kaldı çocuklarda Yorgunluktan ölüyor zavallılar O ara konuk hanım kalkıp izin istedi

Yolcu yolunda gerek, kim bilir anneciğim yolumu nasıl gözlüyordur

Çok sağ ol arkadaşım Beni buraya kadar getirdiğin için tekrar tekrar teşekkür ederim

Teşekküre değmez Nasıl olsa geliyordum Ne güzel Bana can yoldaşı oldunuz Dönerken de yine beraber gideriz Kadını uğurladıktan sonra, çocuklarını yanına gidip oturdu

Hadi sarılın bakalım babanıza dedi Çocuklar isteksizce sarıldılar Kaçamak bakışlarla eşini tepeden tırnağa inceledi Almanya ona belli ki çok yaramıştı Eskisine göre bir hayli güzelleşmişti Belki de kadınsız geçen yıllar nedeniyle öyle görüyordu İçinden ah bir yatma zamanı gelse diye geçirdi Zaman yine çok ağır ilerliyordu Çocuklar yorgun oldukları için erkenden yattılar Eşinin de onlardan farkı yoktu Onlar da yatağa girdiler Eşine sarılmak istedi Eşi şiddetle karşı çıktı

Bırak beni O kadar yorgunum ki seninle uğraşacak halim yok dedi ve sırtını döndü İçine bir kuşku düştü Bunca ayrılıktan sonra sarılmasına bile izin vermeyen eşi yoksa artık kendisini sevmiyor muydu? Bir çok senaryolar kurdu kafasında Üzerinde en çok durduğu yoksa bir başkası mı vardı Geceyi uyku ile uyanıklık arasında kabuslarla geçirdi Sabah yorgun olduklarını düşünerek uyandırmak istemedi Kahvaltısını çorbacıda yaptıktan sonra işine gitti

Aklı evindeydi İzin alsam mı? diye düşündü Gereği yoktu Evi ile hastane arası yüz metre mesafedeydi Öylen saati yaklaştığında eşi geldi Çok öfkeliydi

Sen ne biçim adamsın be? Sende hiç akıl fikir yok mu? Bunca uzun yoldan geldik İnsan eve uğrar bir isteğiniz var mı? diye sorar Ama nerede sende o kafa? Keşke güzelim rahatımı bozup düşmeseydim yollara Böyle bir enayilik yapmamı çok beklersin deyip hışımla odadan çıkıp gitti

Bu kadının amacı neydi? Hır çıkarıp ipleri iyiden iyiye koparmak mıydı? Evde kahvaltı için her şey vardı Yemek yapmak da sorun değildi Geleceklerinin haberini alınca elinden geldiğince buzdolabına gereken her şeyi koymuştu Almaları gereken tek şey ekmekti Onu da almak için bakkal on adım ötedeydi Eşinin evinde kalıyor olmasaydı, gidip hadi geldiğiniz yere gidin diye kovacaktı Barıştıklarını ve bir daha ayrılmayacaklarını zannediyordu Artık aralarında soğuk rüzgarlar esmeyecekti Umutları ne idi, ne buldu

Öğlen paydosunda evine gitti Ne yapıp edip bu soğukluğun nedenini anlayacaktı Eve girdiğinde çocukları sevgiyle karşıladılar Eşi mutfakta yemek hazırlamakla meşguldü Bir ara mutfaktan çıkıp yanlarına geldi

Hoş geldin canım Bakıyorum çocuklarla iyi kaynaştın Ne de olsa baba hasreti çekiyorlardı Eşinin tavrı karşısında şaşırıp kalmıştı Yoksa eşi iki ruhlu muydu? Öğlen yemeğinden sonra yine işine gitti Akşam çıkışı oyalanmadan evine gitti Çocuklarına ve eşine,

Hadi hazırlanın parka gidelim

Hangi parka?

Yeni yapılan parktan senin haberin yok Belediye çok güzel bir park yaptı İçinde kocaman bir havuz var Havuzun çevresinde oturup dileyen çay kahve, dileyen meşrubat içip dondurma yiyor Gidelim Görünce hepiniz beğeneceksiniz Hemen hazırlanıp evden çıktılar Havuzun etrafındaki masalardan birine oturarak dondurma yediler Çocuklarının dondurmayı çok sevdiklerini fark eden saffet, akşam yemeğinden sonra yemek için bir kilo dondurma aldı

***

Günleri kavgasız gürültüsüz neşe içinde geçiyordu Sayılı günler çabuk geçti Son gün eşine,

Gidince benim için istek yap Ben de gelip Almanya’da çalışayım dedi Eşi,

Ne sen mi Almanya’ya gelip çalışacaksın? Senin bu zayıf bedenin oranın soğuğuna ve ağır iş koşullarına dayanır mı? Senin yapacağın en akıllıca iş işine emekli oluncaya kadar devam etmek Emekli olduğunda yaz aylarında konuk olarak Almanya’ya gelirsin deyince dünyası yine yıkıldı Ayrılık günü göz yaşlarını gizlemeye çalıştıysa başaramadı Kızı boynuna sarılarak,

Üzülme babacığım Ben büyüyünce seni Almanya’ya alırım dedi

Sağ ol kızım Yapacağını biliyorum

Yolcuları uğurladıktan sonra evine girip yatağa yüzükoyun kapandı Ağladı, ağladı Sakinleşince bu evliliğin yürümeyeceği inancı yine duygularını kararttı Her yıl gelecek olsa bile kalan on bir ay kadınsız yaşamak olası mıydı? Ya birini bulup yasal olmayan bir aşk yaşayacaktı Ya da bunu boşayıp yeni bir evlilik yapacaktı Komşu kızının arkadaşına yaptığını anımsadı Ayrılır ayrılmaz çocuğunu eşine gönderivermişti Aynı şeyi eşi de kendisine yaparsa hali ne olurdu Boşanma davasını açar açmaz eşine aiy olan bu evi boşaltması gerekirdi Kolay mıydı bu zamanda kira evde oturmak? Bir de al çocuklarını kendin bak derse ne olurdu? Memur maaşıyla kira ev, iki çocuk ve bir de yeni eş Ya evleneceği kadın çocukları istemezse hali ne olacaktı? Tek çıkar yol ne olursa olsun bu evliliği sürdürmekti Bedeni ihtiyacını ilişki kuracağı birini bulup karşılayacaktı Bunu da çok ustalıkla yapması gerekirdi Zira zaten boşanmak için bahane arayan eşini çılgına çevirir, boşanmaları için aralarında hiçbir engel kalmazdı Böyle bir kaçamağın sonu mutlaka boşanmak olurdu Sonunda kararını verdi İp inceldiği yerden kopsun Boşanma korkusuyla erkekliğimi yaşayamayacak mıyım? Gelsin bundan sonra çılgınca bir yaşam Uzanan hiçbir tası boş çevirmeyecekti Bunu başarmak için de güzel çirkin aramayacaktı

***

Temizlik işçisi Hatice hanım masasını silerken içinde bir şeylerin kıpırdadığını hissetti Oysa bu kadını çok çirkin buluyordu Aklında onu kendine çeki düzen vermiş iyi giyimli bir kadın olarak canlandırdı Bambaşka bir kadın oldu gözünde Belki yatakta da çok farklı bir kadın olabilirdi

Hatice hanım, senin adam ne yapıyor? İçip içip yine seni dövüyor mu?

Dövmez mi? yere batasıca Elimde avucumda ne bulursa içkiye yatırıyor Hani burada yiyip içmesem açlıktan öleceğim

Nasıl çekiyorsun o adamın kahrını?

Nasıl çekmeyeyim? Evlenmişim bir kere

Peki içip içip dövüyor Yatağa girince ne yapıyor

Ne yapacak? Sızıp uyuyor gavurun eniği

Hiç seni sevip okşamıyor mu?

Ne okşaması be Eli tenime ancak tokat atarken deyiyor

Vay be Desene senin durumun benden beter

Senin durumunda ne var be? Azıcık aşım, kaygısız başım Çek yorganı tepene bacaklarını gere gere yat Ne karışan var ne görüşen

Aklıma ne geldi biliyor musun?

Ne geldi?

Her hafta benim eve temizliğe gel O sayede bol bol laflarız

İyi olur ama, ya senin hanıma duyururlarsa?

Duyururlarsa duyursunlar Ne diyecekler? Senin adam eve temizlikçi kadın getiriyor Bir evi temizlemek için bir temizlikçi kadının gelmesinden doğal ne olabilir ki?

Yalnız geldiğimde yöğmiyemi alırım Zira benim adam hesap sorar

Yöğmiye sorun değil Yeter ki sen gel

Ne gün geleyim

Pazar günü gel

Tamam gelirim

***

Pazar gününü iple çekti Sabah erken kalkıp pencereden yolu gözlemeye başladı Temizlikçi kadın göründüğünde hemen kapıya gidip açtı Kadın içeri girince kapıyı sürgüledi Kadının elindeki bohçayı alıp bir kenara attı Kolundan tutup yatak odasına sürüklercesine götürdü

Dur biraz be, ne sürükleyip duruyorsun Acelen ne bu kadar

Şu an senin için deliriyorum Daha fazla dayanacak halim kalmadı Kadın itiraz etmedi Yatağa uzandılar Çılgınca seviştiler

Yatak odasından çıktıktan sonra kadın temizlik işine başladı Ortalığı silip süpürdükten sonra camları sildi Öğlen yemeğini yedikten sonra tekrar yatak odasına girdiler Öğlen sıcağının yakıcılığı geçmeden kadın ayrıldı Evden çıkmanın en iyi zamanıydı Zira sıcak nedeniyle sokak çok ıssızdı

Saffet ertesi gün iş başı yaptığında içi içine sığmıyordu Dün ne güzel bir gün geçirmişti Bundan böyle her hafta aynı güzelliği yaşamaya karar vermişti Kim görürse görsün, kim ne derse desin umurunda bile değildi

Çıkıp çay söyledi Dönerken Türkan ebeyle karşılaştı Görmezlikten gelmek istedi ama ebe buna fırsat vermedi

Hayrola Saffet bey, dargın mıyız?

Dargın değiliz ama dost da değiliz dedi Odasına doğru yürüdü Ebe de peşinden geldi Geçip karşısında oturdu

Bu surat ne böyle be Saffet? İnsan ablasına böyle surat asar mı?

Lütfen söyler misin?Sen benimle kafa mı buluyorsun?

Neden canım? Kafa bulacak ne yaptım ki sana?

Umut veriyorsun bana Sonra da başımı belaya sokacak hareketler Nedir senin amacın anlayamıyorum?

Seninle sadece arkadaş olmak istiyorum Seninle arkadaş olmaktan çok mutlu oluyorum

Onun için mi pencereye çıkıp imdat diye bağıracaktın?

Deli miyim ben? Hiç öyle bir şey yapar mıyım?

Belli mi olur? Kadın milletine güven olmaz

Sen bu Pazar gel bana Oturup uzun uzun sohbet edelim

Sonra da yine beni tokatla ve pencereye çıkıp imdat diye bağıracağım diyerek korkut beni Korkulu rüya görmektense uyanık durmayı yeğlerim

Korkma öyle bir şey yapmam Yeter ki sen uslu dur

Sen ve ben bir odada ve yalnız Sonrada benden uslu durmamı isteyeceksin

Neden olmasın? Bu odada ikimizden başka kimse var mı? Ne güzel sohbet ediyoruz Amacım seninle baş başa yemek yemek Doya doya sohbet etmek

Yok ablacığım yok En güzel yaşanması gereken zamanı ummaca ile geçirmek istemem Bu nedenle davetini kabul etmiyorum Kalktı ve giderken,

Cuma günü davetimi yineleyeceğim İyi düşün Belki davetimi kabul edersin

Düşünmeme gerek yok Son sözüm gelmeyeceğim

Bu kadın ne yapmayı amaçlıyordu? Oldukça güzel ve sağlıklı bir kadın olmasına rağmen sekse düşkünlüğü yok muydu? Bir erkekle karşılıklı yemek yemek onun için yeterli mi oluyordu? Eğer bir daha çağırırsa gitmeli miydi?

***

Cuma günü yine geldi

Pazar günü senin için harika yemekler hazırlayacağım Sen ev yemeğine, ben erkek nefesine hasretim Oturur baş başa yemeğimizi yeriz tamam mı?

Ne diyeceğimi bilemiyorum Karpuz gibi düştün kafama Senden kurtulmak olası değil

Hadi kırma beni Eh de yarın akşamdan yemekleri hazırlayayım Sevdiğin yemek ne ise onu hazırlayayım

Hazırlayacağın yemeği yemektense seni yemeyi yeğlerim

Etim sert, çeneni yorarsın

Tamam sen ne hazırlarsan onunla yetinirim Özel mönüye gerek yok

Anlaştık Pazar günü öğlen yemeğine bekliyorum diyerek odadan çıktı

Pazar günü yine köyün yolunu tuttu Yaz olması nedeniyle köylü ovada olduğu için yollar çok tenhaydı Ebe hanım yine kapıda karşıladı İçeri girdiğinde kapıyı arkasından sürgüledi Ebe hanım hemen yemek masasını donatmaya başladı Yemeği yerlerken dizi ebenin dizine dokundu Sanki dizinden içine sımsıcak bir şeyler akıyordu Ebe hanımın tepkisinden de korkmuyor değildi Yemekten sonra ebe hanım kahve yapıp geldi Kahvesini içerken ebe hanımın cömert oturuşu karşısında delirecek gibiydi Kahvesini içtikten sonra gidip yanına oturdu Kolunu beline dolayarak,

Seni öpebilir miyim diye sordu Ebe yanağını uzatıp,

Öp ama, bir abla gibi öp dedi Diğer koluyla da sımsıkı sarılarak yanağından uzun uzun öptü Bundan cesaret alarak dudaklarına uzandı Ebe hışımla yerinden fırladı

Defol, ben seni bunun için mi davet ettim dedi

Kusura bakma, o kadar güzelsin ki dayanamadım

Daha konuşuyor Çabuk çık git evimden

Tamam kızma gidiyorum Bir daha da sakın çağırma beni Senin yemeğin de eksik olsun kendin de Sokak kapısının sürgüsünü çekip hızla evden çıktı ve aynı hızla yoluna devam etti Kendi kendine söyleniyordu Ne kadına çattık be Deli midir nedir? Bir daha bunun evine gitmek mi? Tövbeler tövbesi Keşke temizlikçi kadına randevu verseydi Ne çare? Olan olmuştu

***

Günler birbirini kovalıyordu Bekarlığın ve yalnızlığın acısını temizlikçi kadınla çıkarmaya çalışıyordu Her şeye rağmen o güzel ebe aklından çıkmıyordu Oysa artık onunla hiçbir umudu kalmamıştı Kursu bitirip köyüne dönmüştü Odasında çalışırken yine o geldi Şaşırmıştı Bunca zaman sonra kendisini aramak nereden aklına gelmişti

Maaşımı almaya geldim Seni görmeden dönmek istemedim

Beni görüp de ne yapacaksın Yine dalganı mı geçeceksin?

Bak neler düşünüyor Ben sana sitem etmeye geldim İnsan kursu bitiren ablasına kutlamaya gelmez mi? Sen ne hayırsız kardeşsin böyle?

Bırak Allah aşkına Nereden kardeş oluyoruz Barutla ateş aynı yerde patlamadan durur mu? Ben kadınsızlıktan barut olmuşum Sen ise ateş gibisin Bana patlama diyorsun

Benim ablalığımı neden kabullenmiyorsun? Hadi bu Pazar gel de barışalım Yemeğimizi yer sohbet ederiz

Yalnızca sohbet mi?

Daha ne olsun?

Bak bizim köyde çok güzel bir kız var Güzel olmasına rağmen iyi bir kısmeti çıkmadı Eğer eşinden boşanırsan onu sana yaparım Hadi bu Pazar gel de belki seni onunla tanıştırma fırsatı bulurum

Bir umut doğdu içinde Olur mu olurdu?

Peki seni kırmayacağım Aslında gelmemin nedeni seni mezuniyetin için kutlamak olacaktır

Tamam bekliyorum

***

Pazar günü aynı saatte yola çıktı Eve girdiğinde yine kapı sürgülendi Yemekten sonra gidip yanına oturdu Kolunu beline doladıHeyecandan boğulacak gibiydi

Seni çok seviyorum dedi

Aradaki yaş farkına rağmen mi?

Yaş farkının ne önemi var? İki insanın birbirini sevmesine engel mi?

Artık dayanacak hali kalmamıştı itip divana uzanmasını sağladı üzerine çıktı Çıldırmış bir hali vardı Ebe,

Dur bakayım Anlaşıldı sen bu işi zorla yapmakta kararlısın Hadi kalk da yatak odasına geçelim dedi Yatak odasına geçtiler Uzun sürdü sevişmeleri Evden ayrılırken çok mutluydu Oh be dedi Sonunda oldu Olmayacak diye ne kadar korkmuştum

Artık her Pazar buluşuyorlardı Bir gün ebenin karşı komşusu eve girmesine fırsat vermeden karşısına dikildi Elindeki silahı tam alnına doğrulttu

Bak arkadaş, eğer seni bu sokakta bir daha görürsem gençliğine acımadan kurşunu alnının ortasına çakarım Çok korkmuştu

Tamam arkadaş, dediğin olsun Söz veriyorum Beni ne bu sokakta, ne de bu köyde bir daha görmeyeceksin Eve girmeden dönüp uzaklaştı Be aptal aşık, be enayi, hiç bu işler köy yerinde olur mu? Ya gerçekten çaksaydı kurşunu? Bu iş burada bitmişti Bir daha asla o eve gitmeyecekti

***

Zaman akıp gidiyordu O belalı köye gitmektense temizlikçi kadınla yetiniyordu Eşiyle seyrek de olsa mektuplaşıyorlardı Son gelen mektupta eşi yine doğum yaptığını, bu nedenle bu yıl da gelemeyeceğini yazıyordu Canın cehenneme Gelmezsen gelme Sanki burada kadın yok dedi Çocuk benden mi acaba diye düşündü İzinli olduğu tarihle doğum tarihi uyuyordu Mutlaka çocuk kendindendi Şüphe duymasına gerek yoktu

Türkan ebe yine geldi Gelir gelmez,

Hadi bakalım çayları söyle Zira sana çok güzel bir müjdem var

Ne müjdesi?

Sen çayları söyle Zamanım bol Rahatça konuşuruz Kalkıp çayları söyleyip geri döndü Masasına oturduktan sonra,

Hadi bakalım ver müjdeni Nedir müjden?

Karşıyaka’ya tayin oldum Köydeyken Emlak Bankasından taksitle bir daire almıştım Oraya taşındım Alıma gelmişken söyleyeyim Eşimi yitirdik Çok çekmişti zavallı O da kurtuldu, biz de kurtulduk

Başınız sağ olsun, duymamıştım

Nereden duyacaksın? Köyden başka kimse tanımazdı onu Hasta olmasına, bana kocalık görevi yapamamasına rağmen onu aldatmayı içime sindiremiyordum O yüzden senden hoşlanmama rağmen direnmiştim Artık özgür bir kadınım Seninle kaldığımız yerden devam ederiz dedi

Evi nasıl bulacağım?

Çok basit Yaz adresimi Kağıda verdiği adresi yazdı Katlayıp cüzdanına koydu

Bundan böyle ne zaman istersen gelebilirsin Geceleri bile

Çocuklar?

Onlar çoğunlukla arkadaşlarına ders çalışmaya gidiyorlar Hemen hemen her gece yalnızım Geç saatlerde geri dönüyorlar

Tamam anlaştık Her fırsatta geleceğim Orada da tabanca çeken olmaz değil mi?

Yok canım orası köy mü?

Çayları içtikten sonra,

Hoşça kal diyerek elini uzattı Tokalaştılar

Güle güle git Her zaman beklerim

Yine talih yüzüne gülmüştü Üstelik bu kez hafta sonunu beklemesine gerek kalmıyordu Varsın eşi Almanya’da kalsın O artık kadınsız değildi

***

Yıllar ne çabuk geçiyordu Son geldiklerinde oğlu boyu kadar olmuştu Bu gelişlerinde oldukça çok eşya getirmişlerdi Nedenini öğrendiğinde çok şaşırmıştı Zira eşi kesin dönüş yapmıştı Gerekçesi ise kızımız da, oğlumuz da büyüdüler Orada yaşamak onlar için tehlikeli olmaya başlamıştı Kız kalkar bir Alman ile evlenir, oğlu da bir Alman kızı ile anlaşabilirdi Eşim haklı diye düşündü Artık her şeyden elini ayağını çekecek ve evinin sadık erkeği olacaktı

Önce oğluna küçük bir dükkan açtı Mesai sonrası oğluna yardıma gidiyor ve dükkana çeki düzen veriyordu Daha sonra bir seyyar arabası alıp günün geçerli ürünlerini satmaya başladı Bu ara alış veriş işini oldukça karlı gördüğünden emekliliğini istedi Emekli ikramiyesinin bir kısmıyla kerpiç evini yıkıp yeni bir ev yaptı

Her şey iyi gidiyor görünse de onun aklı fikri başka kadınlardaydı Belki de eşinden uzun yıllar ayrı kalmak olumsuz etkilemişti onu Memleketi Bursa’dan Devlet Hastanesine yeni bir hemşire atanmıştı İlk işi ona gidip hoş geldin demek olmuştu Hemşire gurbet elde kendisine ağabeylik, hatta babalık edecek birinin olmasına çok sevinmişti Mesai saatleri dışında ağabey olarak bellediği hemşerisini sık sık ziyarete gidiyordu Bir gün hiç ummadığı bir durumla karşılaştı Ağabey olarak bellediği, sevip saydığı kişi kendisine ilanı aşk etmişti Çok şaşırmıştı Olacak iş miydi o Babası yaşındaki bu adamdan böyle bir şeyi asla beklemiyordu Bir daha onun dükkanına gitmedi Ailesi hatırlı kişileri araya koyarak tayinini Bursa’ya çıkarttıklarından giderken veda etmeye bile gerek duymadı

Saffet çıldıracak gibiydi Kızından bile küçük olan bu kıza delicesine aşık olmuştu Onu bulup beraber olurum umuduyla çocuklarını ve eşini terk ederek Bursa’ya taşındı Bir kahvehane kiralayarak işletmeye başladı Kızı bulduğunda sevinçten çıldıracaktı Uzun bir mektup yazdı Uğruna evini, çocuklarını ve eşini terk ettiğini, onsuz asla yaşayamayacağını anlattı Kızdan hiçbir yanıt gelmedi

Üst üste yazıp gönderdiği mektuplar kızın canını iyiden iyiye sıkmıştı Konuyu ağabeyine açtı Ağabeyi,

Hiç merak etme Biz onu öyle bir kalafatlarız ki, değil sana bir daha mektup yazması, seni gördüğünde başını çevirip bakması bile mümkün olmayacak Hele sen zarfın üzerindeki adresi ver bana Kız zarfı ağabeyine uzattı Ağabeyi zarfı alıp cebine koydu Diğer erkek kardeşini de yanına alarak doğruca adresteki kahvehaneye gittiler Bir masaya oturarak kahvehanenin boşalmasını beklediler Saat yirmi dörde doğru kahvehanede kendilerinden başka kimse kalmamıştı Saffet,

Beyler kahvehanenin kapanma saati geldi Lütfen gidin artık dedi Büyük ağabey MehmetSaffeti kolundan tutup sert bir şekilde,

Otur bakayım şuraya dedi

Adın ne senin?

Saffet

Sen evlisin değil mi?

Evliydim ama eşimden ayrıldım

Nesrin hemşireyi tanıyorsun değil mi?

Evet tanıyorum Kızım gibi severdim onu

Ya öyle mi? Onun için mi ona durmadan aşk mektupları yazıyorsun Saffet başına gelecekleri anlamaya başlamıştı Korkudan bacakları titriyordu Bu vartayı nasıl atlatacaktı?

Ben ona hiç mektup yazmadım Sizin yanlışınız var

Ya öyle mi? Peki bu zarf ne? Zarfa bakmak için eğildiğinde Mehmet avucunun içiyle öyle bir vuruş yaptı ki, Saffet kendini sırt üstü yerde buldu Ağzından burnundan kan fışkırıyordu Mehmet ve kardeşi topuklarıyla karnına ayakkabılarının burunlarıyla da böğrüne vurmaya başladılar Kendisini savunacak en ufak bir hareket yapamıyordu Daha fazla dayanamayıp bayıldı

Polis ekibi kahvehanenin kapısını açık görünce ekip arabasından inip kahvehaneye girdiler Yerde yatan adamı önlüğünden kahvehanede çalışan biri olduğunu anladılar Sağ olup olmadığını anlamak için şah damarını kontrol ettiler Yaşadığını anladıklarında ambulans çağırdılar Hastaneye ulaştırıldığında hemen yoğun bakıma aldılar Günlerce hastanede yattı Bu arada ifadesini alan polislere saldırganları tanımadığını, neden saldırdıklarını da bilmediğini söyledi Taburcu edildiğinde kahvehanesine gitti Çalışacak takati olmadığından bir kağıda kapalıyız diye bir yazıyı cama yapıştırdı Yatağı yorganı kahvehanedeydi Günlerini dinlenmekle geçiriyordu Başına gelenleri uzun uzun düşündü Bundan sonra ne yapabilirdi? Tüm umutları suya düşmüştü Keşke eşine o mektubu yazmasaydı Mektubunda ondan nefret ettiğini, kendisiyle bir daha yüz yüze gelmek istemediğini yazmıştı Bu durumda geriye dönemezdi Burada da kalamazdı Emekli maaşını alacağı günü bekledi Kahvehane sahibine de aybaşında kahvehaneyi boşaltacağını söyledi

Aybaşında maaşını aldığında otobüs terminaline giderek Marmaris’e bir bilet aldı Marmaris’e vardığında iki gün bir pansiyonda kaldı Bu kez de Datça’ya giden bir otobüse bindi Yol boyu kendine yerleşecek bir köy aradı Gönlüne yatan yerler için notlar aldı İki gün de Datça’da kaldıktan sonra İzmir’e gidip bir çadır, sünger yatak ve battaniye alıp geri döndü Datça yakınlarında orman kenarında gördüğü çeşmeye vardıklarında ineceğini söyledi Bagajdan eşyasını aldıktan sonra orman içine çadırını kurup içine yatağını serdi Yatağa uzandığında aklına yiyecek temini geldi Yakında ne bir köy vardı, ne de alışveriş edecek bir yer Amma da şaşkınım diye düşündü Kalkıp çadırı söktü Torbasına yerleştirdikten sonra yatağı battaniyeyi katlayıp bağladı Yükünü çeşme başına taşıdı Uygun bir araç geçmesini beklerken bir kamyonet gelip çeşmenin başında durdu Hemen sürücünün yanına gitti Sürücüye,

Beni bakkala yakın bir yere kadar alır mısınız? Diye sordu Sürücü,

At eşyanı arabaya dedi Yola çıktıklarında sürücü sordu

Hayrola tatile mi geldin?

Tatil deseniz de olur Buraları çok sevdim Temelli yerleşmek isterim

Kışın da bu çadırda mı kalmak istiyorsun

Bilmem hiç düşünmedim

Sen bu çadırı boş ver Gariban birine benziyorsun Benim köyde bir göz bir evim var Elektriği var ama suyu yok Suyu elli metre ötedeki çeşmeden alacaksın Senden kira da istemem Yaz aylarında tatil günlerinde beş on gün bana yardım edersin ödeşiriz

Çok iyi olur

Tamam anlaştık Kamyonet dar yollardan geçtikten sonra kısa bir rampayı aştılar Kerpiç bir evin arkasında durdular Kapının halkalara bağlı ipini çözdükten sonra içeri girdiler

Nasıl beğendin mi?

İyi bir temizlik yaptım mı beni idare eder

Sen bu gece idare et Ben sana yarın kireç ve fırça getiririm Gereken temizliği yaparsın

***

Evi temizleyip badanasını yaptıktan sonra köyün çarşısına indi Yemek için gerekenleri alıp evine döndü

Üç gün sonra ev sahibi geldi

Yarın sabah erkenden gelip seni alacağım Kamyonetimdeki sebzeleri beraberce satarız dedi

Tamam Buranın havası çok güzel İnsan uykuya doyamıyor Uyuyup kalırsam uyandırırsın dedi

Ertesi gün erkenden kalktı Kamyonetin sesini duyduğunda evden çıktı Kamyonete binip hareket ettiler Tatil köyünde hemen kasaların bir kısmını indirerek tezgahı açtılar Alışverişten fırsat bulduklarında etrafta huriler gibi dolaşan bikinili hanımları seyretmeye doyamadı Derin derin içini çekti Kim bilir? Belki de böylelerinden biri kendisine kısmet olurdu

İlerlemiş yaşına aldırmadan hep umutla yaşamını sürdürdü

Özcan nevres




Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.