Naftalin |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Naftalinnaftalin öyküsü - hayatla ilgili hikayeler - pınar abanoz hikayeleri - yaşam öyküleri Eskiden saçları simsiyahtı Sarıya boyattı Omzuna ya varır ya varmaz Tepede toplar, karıştırır birbirine iyice Camdan gördüğü liselilere özenir Yıllar gözlerinden şakaklarına uzun yollar açmıştır Hikâyesini dinlemeden anlaşılır hüznü Burnu heykeltıraş elinden çıkmış gibi yukarı doğrudur Yuvarlak yüzünde etli dudakları, sade olduğu kadar heyecan veren bir beste gibi Yaz kış beyaz boynunu açıkta bırakır Miniciktir Çıtı pıtı Ya camdadır ya çöp dökmeye gider Karşılaşırız Günündeyse koşarak yanıma gelir Herkesi sorar Selam söyler Sesine genç kız edasıyla cilve katar Ayrılırken avucunu öpüp el sallar mutlaka 'Kız kıza gezelim bir ara' der Bazen bakmaz bile Kendi dünyasına yürür gider Ben ilkokula yeni başlamıştım Halamla evlerine giderdik Ahşap üç katlı evin en üst katına çıkarırdı bizi Halama kahve yapar, çeyizini gösterirdi Aklımda kalan büyük büyük tencereler sadece Yüksel Abla'nın o yaz nişanı oldu Gene halamla gittim O dönemde evlenen kızlara karşı garip bir kıskançlığım vardı (Hala var) Beni daha az sevecekler diye evlenmesinler isterdim Nasıl da üzülmüştüm yanında hafif tombul o adamı görünce Tozpembe bir nişanlık giymişti Peri kızlarına benzetmiştim Evde süzülüyordu bir aşağı bir yukarı Gecenin sonunda halama 'Hiç yakışmamışlar' dediğimi hatırlıyorum Halam da 'A duymasın çok üzülür Çok seviyorlar birbirlerini' demişti Omuz silkmiştim Nişandan sonra her gidişimizde daha da arttı çeyiz gösterme merasimi Bohçalar, danteller eklendi içlerine Damada aldığı losyonları, atletleri, traş setini dün gibi hatırlıyorum Okullar açılana kadar dinlemiştim o tatlı telaşı Ben de evlenecektim Ondan daha güzel gelin olacaktım Bir gün ders çalışırken sokaktan sesler yükseldi Havalar henüz soğumamıştı, pencere açıktı Baktım Yüksel Abla koşturuyordu Nereye gideceğini bilmez bir hali vardı Herkeste bir telaş Ne olduğunu anlamadan sokağa dökülmüştü tüm mahalleli Ağzını kapatıyordu haykırmamak için elleriyle Babaannem geldi yanıma 'Nişanlısı kalp krizi geçirmiş Ölmüş' dedi Başsağlığı için gittiğimizde gözlerinin cıvıltıları kaybolmuştu Ağlamıyordu Konuşmuyordu da İçinden bir şeyler söyler gibi öne arkaya sallanıyordu Halam ağladı o gece Ben tırnaklarımı yedim Halıya tükürdüm Üzülmüş gibi yaptım bir de Sonra evimize geldik Kendi hayatımıza daldık Yıllar geçti Yüksel Abla hiç evlenmedi Önceleri istemeye gelenlere görünmedi Sonraysa isteyeni olmadı zaten Babası, annesi, abisi Tek tek öldü Hepsine baktı Tıpkı bir saksı çiçeği gibi yaşadı hayatı Biraz sıyrık, biraz da yaralı Kimde yok ki yara bere Devamı mı? İyi diyelim iyi olalım işte Pınar Abanoz |
|