07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yokuş Türküleri
Yokuş Türküleri Yazısı - Yokuş Türküleri Hasan Binbuğa - Hasan Binbuğa Yazıları
Merak edilen bir başlık gibi gözüküyor, bari bu merakı doyurmaya yetecek mi ? diyorsunuz her halde  hakkınız var, başlık ile içerik ağaç ile gövde ve yapraklar gibi uyumlu ve bir bütün olmalıdır Bunu sağlamak için bir yokuş terlemesi birlikte bizi bekliyor, haydi rasgele  
Öncelikle, yokuşun zihnimizde ne tür düşünceleri, yeni uyumuş uykusundan uyandırdığını görmeye çalışalım  yokuş nedir ? Yokuş, topografik ve coğrafi anlamda düşündüğümüz tepemsi yer şekillerinin ruhumuzda biçimlenmesidir ne demek mi istiyorum  şunu; bir amaca, emele kilitlenen beşer, mahlukat sultanı olan insanın, bu amacına ulaşmak uğruna katlandığı, bazen dayanılması iradeleri zorlayan davranış ve harekettir
Yokuşlar sert tepeleri aşma, bakımsız tarlaların yumuşaklığını hissederek yol alma anlamını da taşır Bu macerada kişi her ne ile karşılaşırsa karşılaşsın, bunları aşmak zorunda olduğunu bilir Bu zorluklar öyle bedeni anlamda topuklara bilmem kaç dikenin batmasının verdiği acıyla falan da ölçülemez  daha derinlerden gelen baskılayıcı ıstıraplar vardır
Birey bilir ki, bu tepeleri gözlerini yumarak aşmak zorunda bilir ki gitmesi gereken hedefe varmadığı sürece, hiçbir değer görmeyecek, tarihi eser özelliği taşımayan virane, yıkık dökük yapıların arasında kalacaktır  bilir ki, o kadar yaşadığı ve ömründe hasat ettiği gurbet öyküleri bir anlam ve önem taşımayacaktır  Bunun vicdanen ruhtaki yıkıcılığı, deprem şiddetlerini ölçen sismik radarlarla da ölçülecek tarzda değildir Bu hayatlarda, derinlerde kalan, gizemi çözülemeyen, aslında merak da edilmeyen asabi geçmişlerin hüzünleri, ayaklarını kolaçan etmiş oturmuş vaziyettedir
Bu yüreklerin ciğerleri yanık, kalpleri de büyük oranda kırıktır bu, birilerine karşı küsmüş olmak için küsme diye de basitleştirilemez  hazan yapraklarının dalları terk ederek toprağa gecekondu kurmaları kadar hissiyat doludur Bu yokuş yolcularının hikayeleri hep amalı, hep virgüllü, hep keşke olsaydılı, hep iyi olurdulu biçiminde sonlanmak zorundaymış gibi, sürekli öylece son bulur  kimse de buna itiraz etmez, herkes duyarsız kalmayı seçer gerçi başka seçenekler de öyle açık seçik olarak piyasaya sürülmüş de denemez  
Hep bir bekleyenleri vardır bunların Tek sermayeleri üzerlerindeki kirlenmiş montları olan bu tarihin yakın dostları, komşuları, tek tencerede ömür geçirmeyi, mevsimlik olarak birkaç elbise parçası alabilmeyi Padişah gururunda yaşarlar bitmez ne bu yokuşların tepelenen toprakları ne de onları tepelemek zorunda olanların hazin ve içten, maziden gelen yürüyüşleri 
Onları bazen bir sokakta sessizce geçerken, bazen sesli sesli öksürürken bazen de inşaatlarda yorgun bedenlerini kurumamış kolonlara yaslarken görürüz  Görür ve öylece de kısa süre içinde unutur yaşamaya devam ederiz, gerçi yapılacaklar nelerdir onu da bilmeyiz ama, araştırma sıkıntısına da pek girmeyiz öyle ya, ne gereği vardır karamsar geçmişleri güneşe misafir etmenin Onlar dolunay sessizliğinde yaşamayı sevmekten gocunmadıkları sürece, dokunmaya gerek de yoktur her halde ne dersiniz 
işte, bu hayatı yaşayanların ömür çizgileri, nakaratlarla örülü, çoğu zaman içli kimi zaman da umutsuzdur  bundan dolayı da, bu yokuş yolcularının yaşamını türküye benzetmek, belki de bir amaca da hizmet etmiş oldu  yamaçları tepeleyenlerin tepelenen ruhları İşte bunun adı ancak yokuş türküleri olabilirdi 
Hasan Binbuğa
|
|
|