Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinema, Müzik & Online Videolar > Radyo, Sinema ve Tiyatro

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
tenderness

Tenderness

Eski 06-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tenderness



Tenderness






Yönetmen
John Polson


Senaryo
Emil Stern, Robert Cormier


Tür:
Suç, Dram






Lori sorunlu ev hayatından kurtulmak için kaçış planları yapmaktadır Tam bu sırada karşısına Eric çıkar ve genç kız onun çekiciliğine kendisini kaptırır Beraber kaçan ve bir yolculuğa çıkan Eric ve Lori'nin peşinde Cristofuoro isimli bir dedektif vardır Seri katil şüphesi ile yıllardır Eric'in peşinde olan Cristofuoro, Lori'nin kaderinin de diğer kızlar gibi olmasını engellemk için zamana karşı yarış vermektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Tenderness

Eski 06-28-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tenderness







Katilin Peşinde (Tenderness)

Yönetmen: John Polson

Oyuncular: Russell Crowe, Sophie Straub, Jon Foster, Alexis Dziena, Laura Dern

Süre: 109 Dk

Yapım Yılı: 2009


Temelinde bir seri katil filmi gibi yani polisiyenin alt türünde faaliyet gösteriyor izlenimi verse de, aslında bir karakter draması karşımızdaki Yani 2000’ler sinemasına Joe Carnahan’ın çarpıcı “Narc”ıyla giriş yapan bir formatla çıkageliyor “Katilin Peşinde” Bu yolda da üç karakterin hayatta çektikleri acıları, hatta ‘cinayet işlerkenki hassasiyeti sevdiği için öldüren bir katil’i de aralarına dahil ederek ele alan bir eser Buna benzer cümleleriyle dikkat çekerken dengeli takılmasıyla da yüreklerimize seslenmeyi beceriyor Russell Crowe’u proje satsın diye transfer edilmesi gibi bazı sorunları olsa da, temasal anlamda ve karakter yaratımlarıyla dikkat çeken bağımsız ruhlu bir yapıt “Katilin Peşinde”


“Ölümcül Tutku” (“Swimfan”, 2003) ve “Saklambaç” (“Hide and Seek”, 2006) gibi filmlerindeki yüksek sinema ve görsel üslup becerisiyle dikkat çeken John Polson, bu sefer bağımsız bir filme el atmış Yine görüntü yönetimi, kurgu gibi konularda sıkıntısı olmayan bir eser var karşımızda “Katilin Peşinde” (“Tenderness”, 2009), su gibi akan, bizi hikayesinin içine doğrudan çekmeyi beceren bir sinema yapıtı


Polisiye görünümlü karakter draması


Yönetmeninin ilk iki filminin sonundaki dönüşlerle heba olan gerilim ve sürpriz duygusunu da içermemesi lehine yansımış Zira daha çok Robert Cormier’nin romanından Emil Stern’in beyazperdeye aktardığı eser için; ‘bağımsız ruhlu polisiye’, ‘polisiye görünümlü karakter draması’ ya da ‘psikolojik polisiye’ tanımlarını kullanmak mümkün Yani konuyla ilgili “Narc” (2002) gibi yüksek başarı abidesine dönüşen ve bu yolu açan bir eseri getiriyor aklımıza Son on yıla baktığımızda ucundan “Tehdit”e (“The Clearing”, 2004) de benzediği söylenebilir


Polson da zaten burada bir seri katilin izini sürse de seri katil filminden beklenen motifleri kullanmaktan ziyade, başka şeylerin izini sürmeyi tercih ediyor ‘Hayatta zevkin peşinde koşanlar ve acıdan kaçanlar vardır Acıyı araştırmaya koyulunca ise zevki unutursunuz’ gibi bir söylemi var filmin Bunu işlemek için de toplumun onlara yaşattıklarından dolayı sıkıntı çeken ama bunu belli etmeyen üç karakterin ışığında ilerliyor


Cinayetin ve hayatın hassasiyetinden çeken karakterler


Bunlardan birincisi bir seri katil Genç kızları öldürüp hapse girmiş, tahliye zamanı gelmiş İkincisi ailesinin kıt kanaat geçinmesinden sıkıldığı için düzenli yaşamdan kaçarak dışarıya açılan 16 yaşında güzel bir kız Üçüncüsü ise seri katilin eşini felç etmesiyle dağılan bir polis Bu üç tiplemenin de toplumdan çektikleri bir potada eritilip, John Sayles’vari bir karakter dramasına dönüştürülüyor


Polson orta planlar ve dingin tempo ile ne polisiyenin araştırma güdüsünü kullanıyor ne de tansiyonu bir an olsun yükseltiyor Sadece geçmiş-günümüz arasındaki geçişlerde sıkıntısı olduğu söylenebilir belki Ancak genel anlamda bu üçlünün çektiklerini ‘acıdan kaçanlar’ olarak karşımıza çıkarırken, cinayet işleme konusunda da anlık zevki sevdiği için bu eylemi yapanları ele alıyor


Zaten katilinin de filme ismini veren tenderness yani cinayetin duygusallığı ve hassassiyeti için öldürdüğünü söylüyor Onun felsefesini ya da karater olarak incelemesini yapmaya soyunuyor Böylece toplumun altında gözükmeden yatan şeylerle ilgili çarpıcı tespitlerle bulunurken, bunları duygu sömürüsüne ve kolaycı numaralara başvurmadan kurmaca bir hikayeyle anlatmayı beceriyor


Russell Crowe, isim olsun diye yerleştirilmiş


Bu doğrultuda soyut, psikolojik ve anlamlı bir yapı kuruyor Ancak Russel Crowe’un biraz yapıştırma durup, buraya isim olsun diye yerleştirilmesi bu düzeni bozan birkaç öğeden biri Bunun yanında Polson’ın hikaye kurgusu ile oynaması da sinema dilinin yakaladığı etkiyi biraz olsun dağıtıyor ve yapıta soru işaretleriyle yaklaşıp, etkileyici öykü ile karakterlerden bazı anlarda kopmamıza yol açıyor


Ancak Sophie Straub, Alexis Dziena ve Jon Foster gibi daha 25’ini doldurmamış oyuncuların dengeleri performanslarına da dikkat çekmek lazım elbette Crowe’un belki de böyle gözükmesinin esas sebebi onları başarısı


Nihai sonuçta “Katilin Peşinde”, bağımsız ruhlu bir polisiye olarak dinginliğiyle stüdyo filmlerinden bıkan kitleyi memnun edecek, her açıdan eli yüzü düzgün bir yapıt Ancak dilsel ve projesel bazı seçimler, tonunun tam tutturulamamasını sağlamış ne yazık ki

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.