Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
laiklik

Laiklik

Eski 06-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Laiklik




LAİKLİK

Laiklik, terim olarak din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması anlamını taşır Laik kelimesi dinsel olmayan anlamına gelir Laiklik, dini faaliyetlerin, devlet, fikir ve ekonomik hayattan ayrı olarak ele alınmasını, devletin dini esaslara ve güce da-yanmamasını, gücünü doğrudan doğruya milletten almasını öngören kavramdır Laik anlayış, insanlığın çok uzun bir kültür evrimi sonucudurBu düşüncenin temelinde akılcılık ve hoşgörü yatar Laiklik kavramının toplum yaşamında ön plana geçişi on dokuzuncu yüzyıldan sonradır Laiklik kavramı özellikle Fransa’da Üçüncü Cumhu-riyetin kurulmasıyla ortaya çıktı Laikliğin ,devletlerin hukuksal yapılarına yansıması ilk defa Fransa’da 1882 yılında gerçekleşmiştir Bu düşünce, 1886 yıllarında öğreti-min laikleştirilmesi ve 1905’te çıkarılan bir kanunla kilisenin devletten ayrılmasıyla gelişmeye başlamıştır Düşüncenin dinden bağımsız olması giderek eğitim ve öğreti-min laik olmasını gerektirmiştir Çünkü eğitim ve öğretim Avrupa’da kilisenin teke-lindeydi Öğretim ve eğitimin sağlam bir temele oturtulabilmesi için dinsel ahlakın yerine laik bir ahlak eğitiminin verilmesi gerekliydi Laik ahlak anlayışı dine karşı bir tepki değil, eğitim ve öğretim alanında bir arayış, bir çözüm amacını gütmektedir Osmanlı Devleti’nde de eğitim üzerinde dinin baskısı vardı Düşünceye de dinsel eğitim biçim veriyordu Oysaki din inanca, düşünce ise akla dayanır Her ikisinin de alanı ayrıdır


İnsanlık tarihinde hiçbir zaman düşünce din işlerine karışmadığı halde, din sü-rekli olarak düşünceyi rahatsız eden sınırlar koymuş ve kendi otoritesini toplumsal, politik,kültürel ve bilimsel bütün alanlara yaymak istemiştir Demek ki laiklik, dinin saldırgan ve emperyalist tutumuna karşı düşüncenin yapmış olduğu bir bağımsızlık savaşıdır


Eski Türk devletlerinde ve Osmanlıda laik düşünce hareketinin ufak belirtilerine rastlansa bile gerçek anlamda laik düşüncenin ülkemize yerleşmesi Atatürk’ün yük-sek deha ve girişimiyle mümkün olmuştur Yüzyıllar boyu hukuk,sosyal ve eğitsel kurumları dine dayalı bir toplum olan ülkemiz kısa bir dönem içinde modern ve laik bir düzene geçmiştir Bu çok önemli bir sosyo-politik gelişmedir Osmanlı İmpara-torluğunda dinin devlet işlerine karıştırılmasıyla ortaya çıkan olumsuz sonuçları yan-sıtan belgeler devlet arşivlerindedir Bununla ilgili somut birkaç örnek verebiliriz 1831 yılında veba hastalığı ülkemizin sınırlarına dayandığında hükümet karantinaya karar verirFakat gericiler, karantinanın batı geleneği olduğunu ileri sürerek başkal-dırırlar Bu yüzden uzun süre boyunca devlet karantinayı kullanamamıştır Halkı ölümle baş başa bırakmıştır Bu konuda önemli bir başka örnek matbaanın 300 yıl boyunca ülkemize girememesidir Ülke böylece 300 yıl geride kalmıştır Bunun gibi sayısız örnekler verebiliriz Laiklik bu bakımdan sadece dinle devlet işlerinin ayrıl-ması değil, özgür düşünceyle düşünmek demektir


Atatürk laikliğinin daha geniş ve kendine özgü bir anlamı vardır Türkiye Cum-huriyeti’nde laiklik ilkesi, kişilerin vicdan hürriyetlerini sağlamak, ülkenin kurumla-rını ve bu kurumların faaliyetlerini bilimsel olarak yürütmek, en ileri teknolojiyi yol gösterici olarak kabul etmek amaçlarıyla uygulanan, dini devletten ayıran bir ilkedir Laiklik ilkesi, Türk devletinin diğer ilke ve esaslarını bütünleyerek güçlendirir
Atatürk, devlet idaresinde, bütün kanunların, nizamların ve usullerin din kuralla-rına göre değil, bilimsel esaslara, yurt ile dünya ihtiyaçlarına göre düzenlenmesini ve uygulanmasını öngörür Böylece, bilimsel esaslar ve modern teknoloji, yaygın ve et-kili bir şekilde kullanılarak, toplumdaki bütün kurumların çağdaş bir şekilde değişip gelişmesi sağlanır


Atatürk laiklik kavramını irticaya en iyi ortam hazırlayan saltanat, hilafet ve medrese kurumuna karşı getirmiştir Saltanatın karşısına Cumhuriyeti, hilafetin karşı-sına Laikliği, medresenin karşısına çağdaş okulu koymuştur Saltanat, hilafet ve med-rese kurumunun halkla da dinle de gerçek anlamda bağlantısı yoktur Bu üç kurum yozlaşarak hem halkın hem de dinin dışına düşmüştür


Osmanlıyı teokratik bir görünüme hilafet sokmuştur Oysa hilafet hiçbir dönem-de İslam devletlerinde ciddiye alınmamıştır Hükümdarlar halk üzerinde otoritelerini güçlendirmek için bu ünvanı kullanmışlardır Genel olarak hilafet Osmanlıya bir şey kazandırmadıysa da bazı durumlarda faydalı olmuştur Özellikle milli mücadele dö-neminde İslam dünyası Mustafa Kemal’e manevi destek olmuştur Fakat savaştan sonra hilafet TBMM hükümetinin karşısına bir düşman gibi dikilmiştir Din yobazla-rı Cumhuriyet’in önlenmesinde hilafeti bir araç olarak kullanmak istemişlerdir Yo-bazlar, laiklik kavramının hilafete ve gericiliğe karşı olan tutumunu dinsizlik olarak yorumlamışlardır Atatürk, devletin ve halkın başına bela olan din sömürüsünü, halkın dini duygularını incitmeden önlemek için laiklik kavramını devrim listesine koydu


Bunun için 1 Kasım 1922 tarihinde saltanata son verildi Bu, laikliğin önünü açan en önemli adımlardan biridir Daha sonra hanedan mensubu Abdülmecit Efendi halife seçildi Fakat, halife bir takım tutum ve davranışları sürdürerek dikkatleri çek-ti Halife devletin bir çok kurumuna yön vermeye çalıştıSaltanat propagandası yaptı Batı ülkeleri de halifeyi destekleyici çabalar gösteriyordu, doğudaki Müslüman ülke-leri kışkırtıyordu Bunun bilincinde olan Mustafa Kemal’in çabalarıyla hilafetin kal-dırılması için hazırlanan kanun önerisi ile birlikte aynı gün şeriye ve evkaf vekaletle-rinin kaldırılması ve öğretim birliğini içeren kanunlar kabul edildi Böylece daha ön-ce kaldırılan saltanatla birlikte ülkenin sırtındaki bir diğer kambur olan hilafet de 3 Mart 1924’te kaldırıldı Devrimlere bir engel oluşturan halifeliğin kaldırılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti laik bir ülke olma yolunda önemli bir engeli aştı Hilafet kuru-munun yerine Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu 30 Kasım 1925’te tekke ve zaviyeler kapatıldı Atatürk halkın vicdanını, inançlarını yobazlar-dan korumak ve devleti onların kötülüğünden korumak için medreseleri, tekkeleri kaldırdı Laik öğretimi Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerine yerleştirdi 9 Nisan 1928 tarihinde anayasadaki “ Devletin dini İslam’dır” maddesi kaldırıldı 1937 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin Laik bir Cumhuriyet olduğu anayasada belirtildi


Laiklik kavramının bizde yobazlar tarafından türlü yönlere çekilmesi, kötülen-mesi din anlayışındaki çelişkilerden ileri gelir Bir ülkede ibadet ve din eğitimi, hal-kın kendi dili ile yapılmazsa ve dinin gerçek kuralları doğru olarak anlatılmazsa din konusu bağnazlığa bürünür ve sömürüye açık bir ortam oluşur Bu yol bir kez açıldı-ğında bundan yararlanan çıkarcı sömürücüler bu ortamın sürüp gitmesi için ellerin-den gelen her şeye başvururlar Her mahallede Kuran kursları açıp çocuklara anlamı-nı bilmedikleri Kuran’ı ezberleterek onların körpe beyinlerini mahvetmeye, çözümle-yici düşüncenin gelişmesini yok etmeye çalışırlar Bu karanlık kafalar, hiçbir zaman Kuran’ın Türkçe’ye çevrilmesini istemediler Bu ülke, halka zorla namaz kıldırıldığı, oruç tutmayanlara işkence yapıldığı, her mahallede medreselerin açıldığı sırada tek-nik ve ekonomik bakımdan Avrupa’nın en geri ülkesiydi Bu da gösteriyor ki ülke yönetiminin dine dayandırılması ülkeyi her zaman geriye götürür Laiklik ilkesinin ülkeyi kalkındırmadaki önemi bu noktada daha iyi anlaşılmaktadır


Atatürk laikliği dine akılcı yoldan yaklaşır İnsan aklının soracağı sorulara yine insan aklının bulacağı cevapları benimser Böyle bir yaklaşım dinde taassubu ve hu-rafeleri önler Laiklik din ve mezhep kavgalarını önler
Atatürk, Türk ulusunu çağdaş uygarlıktan yoksun edecek her direnişe düşmandı Çağdaş uygarlığın karşısındaki en büyük direniş ise dinsel bir kılığa bürünen irticay-dı Atatürk’ün aşağıdaki sözleri, bu gerçekleri tüm açıklığıyla gösterir:
“ Din, bir vicdan meselesidir Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir Biz dine saygı gösteririz Düşünüşe ve düşünceye muhalif değiliz Biz sa-dece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyoruz Kas-te ve fiile dayanan gerici hareketlerden sakınıyoruzGericilere asla fırsat vermeyeceğiz


Laik bir düşünce, laik bir devlet ve laik bir eğitim olmadıkça ilerlemek, hatta yaşamak bile mümkün değildir Bu nedenle halkı geri bırakmakta en önemli rolü oynayan din sömürücülüğünü ve onun kaynaklarını kurutmak gerekir
Laiklik ilkesi ile vicdanlar özgür olmuştur Bilimsel gelişmeleri önleme tarihe karışmış ve Türkiye Cumhuriyeti çağdaşlaşma yolunda hızla ilerlemeye başlamıştır Laiklik ilkesi, Türk kültürünü çağdaş uygarlık düzeyine çıkaracak yüksek ve devrim-ci niteliklere kavuşturacak çalışmaların önündeki engelleri kaldırmıştır Atatürk dev-rimlerinin özü laiklik kavramında özetlenir Laiklik dine karşı değil, yobazlığa, bağ-nazlığa ve her türlü sömürüye karşıdır


Her türlü ileri fikre açık,her türlü bağnazlığa, yobazlığa, tutuculuğa karşı olan Mustafa Kemal’in Türkiye’si 1950’den sonra tanınmaz hale geldi İktidara geçen De-mokrat Parti, Atatürk ne söylemişse ve ne yapmışsa onun tersini yapmayı amaçladı İlk iş olarak ezanı Türkçe’ye çevirdi Ana dili Türkçe olan bir ülkede ezan tekrar Arapça okunmaya başladı Bu kuşkusuz Atatürk İlkelerine yapılan bir ihanetti De-mokrat Parti ve onun başındaki Adnan Menderes, Hanedan mensuplarının Türki-ye’ye dönmeleri için meclise kanun sevk etti Bütün bunlar bağnazlığa, gericiliğe ve hatta hilafete bir çağrıydı Atatürk’ün kapattığı medreseler, Demokrat Parti dönemin-de imam hatip okullarıyla yeniden diriltildi Böylece Atatürk’ün kurmuş olduğu laik cumhuriyetin temeli dinamitleniyordu İdam cezası kötü bir ceza olmasına rağmen Adnan Menderes ve arkadaşlarının asılması bu ülke için çok hayırlı bir olaydır
Sonuç olarak şunu söyleyebilirizAtatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş temeller üzerine kurarken, Türk toplumunu ümmetçi anlayıştan kurtararak özgür dü-şünce ve inanca sahip bir ulus olmanın bilincine kavuşturmak istemiştir Bunun tek yolu laikliği uygulamak ve uygulatmaktır Atatürk’ün laikliğe verdiği önem, bu ilke-nin tüm devrimci düşüncenin temeli oluşundandır Laikliğin korunması baş görev ol-malıdır Bugün laikliği savundukları için bir takım çevrelerce katledilen gazetecileri-miz, bilim adamlarımız gibi biz de laikliği korkmadan savunmalıyız



Döküman: http://rapidsharecom/files/88348082/laiklik05doc



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.