Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
1950, hayatı, siyasi, sonrası, türk

1950 Sonrası Türk Siyasi Hayatı

Eski 06-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

1950 Sonrası Türk Siyasi Hayatı




TÜRKİYE'DE DEMOKRASİNİN GELİŞMESİ

İkinci Dünya Savaşında demokrasiler arasında yer almış olan Türkiye'nin, savaştan sonra iç politika bünyesinde esaslı bir gelişme görülür Milli Kurtuluş Hareketi'nin birinci bölümünü yurdu yabancı kuvvetlerin istilasından kurtarmak teşkil eden İkinci bölümü ise büyük bir iç değişme, bir devrim hareketi olarak devam etmiştir İkinci Dünya Savaşından sonra Türkiye'de demokrasinin gelişmesi bu devrim hareketinin devamından başka bir şey değildir

Ancak yüzyıllarca mutlak bir idare altında yaşadıktan sonra, milli egemenlik sistemine geçmek kolay olmamıştır Bu bakımdan Büyük Millet Meclisi kurulduktan ve Cumhuriyet ilan edildikten sonra Büyük Millet Meclisinin çalışmaları, bazı nedenlerle tek parti sistemine dayanmaktaydı 1924'de girişilen çok partili rejimi çeşitli olaylar yüzünden son verilmişti Fakat İkinci Dünya Savaşı esnasında diğer hür demokrasilerle ilişki kurulunca siyasi bünyemizi daha demokratik bir şekilde geliştirmek gerekti Çünkü iki dereceli bir seçim ve tek parti hakimiyeti bağımsız demokrasinin kurulmasına engeldi Bu nedenle savaş bitince çok partili sisteme geçmek zorunluluğu doğdu Esasen devrimlerimiz bu yolda bir gelişme için gereken ortamı hazırlamış ve hür demokrasi fikrini milli bir dava olarak bilinçlendirmiştir


YENİ SEÇİM KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK

Toprak Kanunu Mecliste görüşülürken kuvvetli bir muhalefet grubu belirtmişti Gerek Meclisteki muhalif grup, gerekse basın, Seçim Kanununun değiştirilmesini, çok partili bir rejime girilmesi tezini savunuyorlardı İktidarda bulunan Halk Partisi, Tek Dereceli Seçim Kanunu'nu çıkardı 1946'da, Sekizinci Büyük Millet Meclisi devresinde tek dereceli seçim uygulandı Yeni Seçim Kanunu ile gizli oy, açık tasnif sistemi kabul edilmişti O zaman kurulmuş olan Demokrat Parti 64 milletvekili ile Meclise girdi Bu Meclis, 1950 yılında hukukçulardan meydana gelen bir heyet tarafından hazırlanan "Yeni Seçim Kanunu"nu kabul etti


ÇOK PARTİLİ DÖNEME GEÇİŞ

Savaşın sonlarına doğru ve savaş sonrasında tüm dünyada özellikle de Avrupa'da esmeye başlayan özgürlük ve demokrasi rüzgarları iktidardaki CHP'yi de etkilemiş, partinin baskıcı yönetiminden yakınan, daha çok özgürlük ve demokrasi isteyen güçlü bir muhalefet hareketi ortaya çıkmıştı Cumhurbaşkanı İnönü'nün hoşgörülü tutumu da bu hareketi yüreklendiriyordu

Önceleri başını Fuat Köprülü ile Adnan Menderes'in çektiği bu muhalefet hareketinin içerisinde Atatürk'ün son Başbakanı Celal Bayar ile Refik Koraltan da vardı Bu dört milletvekili tarihe "Dörtlü Takrir" olarak geçen ünlü önergelerini CHP Meclis Grubu'na verdiler Önergelerinde parti tüzüğünün ve bazı yasaların değişmesini istiyorlardı İsteklerinin geri çevrilmesi üzerine Bayar, CHP'den ve milletvekilliğinden istifa etti Menderes, Köprülü ve Koraltan ise parti disiplinine uymadıkları gerekçesiyle CHP'den ihraç edildiler Bayar, Menderes, Köprülü ve Koraltan 7 Ocak 1946'da Demokrat Parti'yi (DP) kurdular Yeni bir partinin kuruluşu tek partinin baskıcı yönetiminden bıkmış olan toplumda büyük sevinç ve ilgi uyandırdı Demokrasinin ve liberal bir ekonomi anlayışının sözcülüğünü yapan DP, kısa sürede hızla büyüdü 1946 seçimlerinde Meclis'e girmeyi, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde ise tek başına iktidara gelmeyi başardı Böylece Türkiye'de tek parti dönemi sona ermiş, ilk kez halkın oyu ile iktidar değişikliği gerçekleşmiş oldu

DP, 1954 seçimlerinde oylarını daha da artırarak iktidarını perçinledi, 1957 seçimlerinde oy kaybına uğramasına rağmen 27 Mayıs 1960'a kadar iktidarını sürdürdü

DP, on yıllık iktidarı süresince, ekonomiye ve halkın yaşamına elle tutulur bir canlılık getirdi Ekonomi genişledi, halkın kazancı arttı, çok sayıda köy yol, su ve elektriğe kavuştu Yeni alanlar tarıma açıldı, makineli ziraat başladı, ticaret hızlandı, sanayileşme doğrultusunda önemli adımlar atıldı Yabancı sermaye ve ticaret sermayesini sanayiye yöneltme sürecine girildi İnönü zamanında benimsenmeye başlanan Amerika ile yakın işbirliği, DP iktidarı döneminde dış politikaya yeni boyutlar getirdi Missouri zırhlısının İstanbul'u ziyareti (1946), "Truman Doktrini" ve "Marshal Planı"nın uygulamaya konması ile Amerika'dan ilk askeri ve ekonomik yardımların gelmeye başlaması, İnönü'nün bu doğrultuda attığı temelleri sağlamlaştırmıştı DP iktidarı döneminde Türkiye Kore Savaşı'na katıldı, NATO'ya üye oldu (1952), yabancı sermaye yatırımları ve yabancıların petrol aramaları teşvik edildi

1954'ten itibaren DP iktidarının halktan aldığı destek zayıflamaya başladı Bunun başlıca nedeni, dış piyasalardaki elverişli konjonktürün sona ermesi ve ekonomide bozulma belirtilerinin ortaya çıkmasıdır Hızla büyüyen enflasyon, özellikle büyük kentlerdeki sabit gelirlilerin, asker ve sivil bürokrasinin maddi durumunu sarsmıştı Halktaki hoşnutsuzlukla birlikte muhalefetin ve basının eleştirileri de sertleşmişti Bu eleştiriler karşısında iktidarın soğukkanlılığını yitirdiğine işaret eden tedbirler alındı İnönü'nün yurt gezilerinde karşılaştığı engeller, basını kontrol altında tutmak için başvurulan yöntemler ve "Tahkikat Komisyonu"nun kurulması ile birlikte, ülkede yaygın rejim tartışmaları başgösterdi Üniversite gençliği sokaklara döküldü Sıkıyönetimin ilan edilmesiyle daha da gerginleşen ortamda, Silahlı Kuvvetler 27 mayıs 1960 sabahı yönetime el koydu


DEMOKRAT PARTİ

1945'de Büyük millet Meclisinde belirmeğe başlayan muhalefet, zamanla Mecliste kuvvetli bir grup kurmayı başardı Özellikle Toprak Kanununun görüşülmesi sırasında, iktidarı şiddetle eleştiren muhalifler Halk Partisinden çekilmeğe karar verdiler ve istifa ettiler

Demokrat Partinin Kuruluşu:

Halk Partisinden istifa eden Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fuat Köprülü aralarında anlaşarak 7 Ocak 1946'da Demokrat Parti adıyla yeni bir parti kurdular Demokrat Parti, az zamanda faaliyet alanını genişleterek, kuvvetli bir muhalefet partisi haline geldi 15 Ekim 1951'de toplanan Üçüncü Büyük Kongrede tüzük ve programını yeniden saptadı

Demokrat Partinin Programı:

Demokrat Parti, programının birinci maddesinde kuruluş amacını şöyle belirtmekte idi: "Siyasi hayatımızın, birbirine karşılıklı saygı gösteren partilerle idaresi lüzumuna inanan Demokrat Parti, Türkiye Cumhuriyetinde demokrasinin geniş ve ileri bir anlayışla gerçekleşmesine ve umumi siyasetin demokratik bir görüş ve zihniyetle yürütülmesine hizmet maksadıyla kurulmuştur"



Alıntı Yaparak Cevapla

1950 Sonrası Türk Siyasi Hayatı

Eski 06-27-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

1950 Sonrası Türk Siyasi Hayatı




DİĞER PARTİLER

1945 yılından itibaren kurulan diğer partiler; Nuri Demirağ'ın kurduğu "Milli Kalkınma Partisi", Mareşal Fevzi Çakmak, General Sadık Aldoğan, Hikmet Bayur'un kurdukları "Millet Partisi", 1953'de kapatıldı Bunun üzerine bu parti kurucularından bazıları birleşerek 1954'de Cumhuriyetçi Millet Partisi'ni kurdular Bir de Türkiye Köylü Partisi vardır

1046'da yapılan seçimlerde altmış seçimlerde altmış dört milletvekili çıkaran Demokrat Parti, 1950 seçimlerine kadar Mecliste muhalefet görevini yaptı 1950 de Dokuzuncu Büyük Millet Meclisi devresi için yapılan seçim sonucunda 487 milletvekilliğinden 408'ini Demokrat Parti, 69'unu Cumhuriyet Halk Partisi, 1'ini Millet Partisi, 9'unu da bağımsızlar kazandı Böylece Demokrat Parti büyük bir çoğunlukla iktidarı ele aldı

Dokuzuncu Büyük Millet meclisi, 384 oyla Cumhurbaşkanlığına İstanbul Milletvekili Celal Bayer'ı seçti Celal Bayar Türkiye'nin üçüncü Cumhurbaşkanı oldu Celal Bayar da hükümeti kurmak görevini Adnan Menderes'e verdi


27 MAYIS HAREKETİ VE ARA DÖNEM

DP'yi iktidardan düşürmek, özellikle İnönü sempatizanı birçok subaya; siyasal ve ekonomik sorunların çözümü, ülkeyi ve demokrasiyi kurtarmanın vazgeçilmez önkoşulu gibi görünüyordu Silahlı Kuvvetler'in çeşitli kademelerinde Milli Birlik Komitesi (MBK) adı altında örgütlenen bu subaylar, 27 Mayıs 1960 sabahı planlı bir şekilde harekete geçerek, DP iktidarını devirerek yönetime el koydular Sabahın ilk saatlerinde yayınlanan ihtilal bildirisinde, hareketin demokrasiyi kurtarmak ve kardeş kavgasını önlemek için yapıldığı, hiçbir şahsa ve zümreye karşı olmadığı, en kısa sürede seçimlere gidileceği ve yönetimin sivillere devredileceği açıklanıyor, NATO ve CENTO'ya bağlı kalınacağı bildiriliyordu

Devrik Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanları ve iktidar partisine mensup milletvekilleriyle önde gelen yöneticiler, Harp Okulu'nda gözaltına alındılar Orgeneral Cemal Gürsel; Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı oldu MBK, yasama görevini üstlendi ve 17 Haziran 1960'ta çoğu sivillerden oluşan yeni bir hükümet kuruldu

İhtilal Yönetimi ilk güçlüğü MBK üyeleri arasındaki görüş ayrılığı nedeniyle yaşadı Üyelerden bir bölümü bir an önce seçimlerin yapılmasını isterken, diğer bölümü köklü reformlar gerçekleştirildikten sonra seçimlerin yapılmasını öngörüyordu İkinci gruptakiler 13 Kasım 1960'da tasfiye edilerek yurt dışında çeşitli görevlere atandılar

MBK aynı yılın Aralık ayında, yeni anayasa ve seçim yasası hazırlamakla yükümlü "Kurucu Meclis"in oluşturulmasını kararlaştırdı Çeşitli kuruluşların temsilcilerinden oluşan Kurucu Meclis, 5 Ocak 1961'de göreve başladı Üniversite çevrelerinden alınan anayasa taslakları, meclisin özel komisyonlarında biçimlendirilerek tartışmaya sunuldu Kurucu Meclis'in son şeklini verdiği anayasa, 9 Temmuz 1961'de yapılan referandum sonucu kabul edilerek yürürlüğe girdi MBK, 15 Ekim 1961'de yapılan seçimlerle iktidarı sivillere bıraktı MBK'nın 22 üyesi Anayasa gereğince "Tabii Senatör" olarak parlamentoya girerken, Cemal Gürsel Cumhurbaşkanı seçildi

27 Mayıs 1960 sabahı devrilen DP iktidarının yöneticileri, MBK tarafından Yassıada'da kurulmuş olağanüstü bir mahkeme olan Yüksek Adalet Divanı'nda yargılandılar Mahkeme, "Anayasayı İhlal" ile suçladığı DP yöneticilerinden 15'ine idam, diğerlerine de ağır hapis cezaları verdi İdam cezalarından 12'si MBK tarafından müebbed hapse çevrildi DP iktidarının Başbakanı Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan ise idam edildiler Diğer tutukluların tümü 1964'e kadar çeşitli af girişimleriyle serbest bırakıldı


HAREKETLİ 1960'LI YILLAR ve AP YÖNETİMİ

27 Mayıs ihtilalini izleyen ilk genel seçimler ortaya ilginç bir tablo çıkarmıştı DP'nin devamı oldukları iddiasıyla siyaset sahnesine çıkan iki parti; Adalet Partisi (AP) ve Yeni Türkiye Partisi (YTP) toplam olarak DP'nin 1957'de aldığı oylardan fazlasını elde etmişti CHP'nin oyları ise %41'den %37'ye düşmüştü Bu sonuç, halkın siyasal eğilimlerinin değişmediğinin, hatta ihtilale tepki gösterdiğinin bir ifadesiydi

Türkiye'nin 1960 ve 1970'li yıllardaki siyasal yaşamını büyük ölçüde etkileyecek olan AP, 11 Şubat 1961'de kuruldu Partinin ilk genel başkanlığına emekli Orgeneral Ragıp Gümüşpala getirildi

İhtilali izleyen seçimlerden sonra İsmet İnönü'nün başkanlığında kurulan ilk hükümet, CHP-AP koalisyonuydu Bu ortak hükümet sivil rejime dönüşü kolaylaştırmakla birlikte iç uyumsuzluğu nedeniyle uzun ömürlü olamadı

Gümüşpala'nın 1964'te ölümüyle boşalan AP Genel Başkanlığına Devlet Su İşleri Eski Genel Müdürü Süleyman Demirel seçildi AP, 1965 seçimlerinde oyların %53'ünü alarak tek başına iktidara geldi Bu seçimlerin bir özelliği de Türkiye'de ilk kez sosyalist bir partinin, Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) seçimlere katılması ve 15 milletvekilliği kazanmasıydı

AP'nin 1965-1971 yıllarındaki iktidar dönemi ekonomik, sosyal ve siyasal açıdan Türkiye'nin en parlak devirlerinden biri oldu Bu dönemde ekonominin en belirgin özelliği yüksek kalkınma hızı ve düşük enflasyondu Sanayileşme süreci hızlandı Kırsal kesime dönük yatırımlara ve enerji projelerine öncelik verildi Daha bağımsız bir dış politika izlendi 1965-1971 yılları ayrıca Türkiye'nin en özgürlükçü dönemi özelliğini de taşımaktaydı Düşünceyi sınırlayan ve antidemokratik olarak nitelenen yasa maddelerinin en az uygulandığı ve en az sayıda kişinin bu nedenle hüküm giydiği dönemdi Bu dönemde kitleler siyasal örgütlenme yolunda önemli adımlar attılar Yine bu dönemde basın, tarihinin en özgür yıllarını yaşadı, farklı görüşler açık biçimde yazıldı ve tartışıldı

Fransa'da 1968'de başlayan ve tüm dünyaya yayılan öğrenci eylemleri, 1960'lı yılların sonlarına doğru Türkiye'nin de gündeminin birinci sırasına oturdu Başlangıçta üniversitelerdeki öğretim biçimine ve sınav sistemine bir başkaldırı niteliği taşıyan bu eylemler, bir süre sonra siyasal ve ideolojik içerik de kazanacaktı





Alıntı Yaparak Cevapla

1950 Sonrası Türk Siyasi Hayatı

Eski 06-27-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

1950 Sonrası Türk Siyasi Hayatı




12 MART DÖNEMİ ve CHP'DEKİ DEĞİŞİM

1960'ların özgürlükçü ortamı, 12 Mart 1971 muhtırası ile noktalandı Genelkurmay Başkanı ve dört kuvvet komutanının ortak muhtırası, anarşi ve terörü önlemek, rejimi esenliğe kavuşturmak gerekçesiyle; reformları Atatürkçü bir görüşle gerçekleştirecek partiler üstü bir hükümetin oluşturulmasını istemiş, aksi durumda ordunun idareyi doğrudan üstleneceğini duyurmuştu Bu koşullarda yasal hükümetin Başbakanı Demirel aynı gün istifasını Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a verdi

12 Mart'ın ilk hükümeti, CHP'den istifa eden Nihat Erim tarafından kuruldu Bakanların önemli bir bölümünü "beyin takımı" olarak nitelendirilen teknokratlar oluşturuyordu "Partilerüstü" nitelikte ve reform yapmak iddiasındaki hükümetin ilk icraatı sıkıyönetim ilan etmek ve sert önlemler almak oldu Anayasa'nın bazı önemli maddeleri değiştirildi I Erim Hükümeti, iç çelişkilerin yarattığı uyumsuzluğa fazla dayanamayarak yerini II Erim Hükümeti'ne bıraktı Fakat Başbakan Erim, rejime içten ve dıştan gelen tepkiler nedeniyle bir kez daha istifa etti Yerini onun Milli Savunma Bakanlığı'nı yapmış olan Ferit Melen aldı Onu izleyen Naim Talu Hükümeti ise bir çeşit demokrasiye geçiş sürecini başlattı 1973'te TBMM'de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini 12 Mart'ın adayı Faruk Gürler kaybetti, AP ve CHP'nin ortak adayı Fahri Korutürk kazandı

Bu arada CHP'de 1969 yılından başlayarak ilginç gelişmeler yaşanmış, 12 Mart rejimine karşı izlenecek politikada Genel Başkan İnönü ile anlaşmazlığa düşen Genel Sekreter Bülent Ecevit ve arkadaşları Merkez Yürütme Kurulu üyeliğinden istifa etmişlerdi Bu ekip 12 Mart dönemi süresince parti içinde köklü bir mücadele sürdürdü 1972 Kurultayı'nda Ecevit ve arkadaşları İnönü'nün ekibine karşı parti yönetimine adaylıklarını koydular Ecevit'in listesinin kazanmasıyla, İnönü genel başkanlıktan, milletvekilliğinden ve CHP üyeliğinden istifa etti Hemen toplanan olağanüstü kurultayda, Ecevit Genel Başkan seçildi CHP için artık yeni bir dönem başlamıştı



ECEVİT YÖNETİMLERİ ve "MC" DÖNEMİ

12 Mart döneminin hukuki olarak sonunu getiren 1973 seçimlerinde hiçbir parti çoğunluk sağlayamamıştı 1961'de olduğu gibi yine "koalisyonlar dönemi" başladı, çok sayıda hükümet kuruldu, uyumsuzluklar, güvensizlik oyları ve milletvekili transferleri birbirini izledi 1973 seçimlerinde en yüksek oyu CHP almıştı CHP Genel Başkanı Ecevit, uzun görüşmelerden sonra görüşlerinde İslami akımları yansıtan Milli Selamet Partisi (MSP) ile koalisyon hükümeti kurdu Bu ilginç uzlaşma bazı olumlu sonuçlar doğurmuşsa da, dünyada başgösteren petrol bunalımının etkileri Türkiye'ye de yansımıştı

1974 Haziranı’nda Kıbrıs'ta Makarios yönetimine karşı ENOSİS'çi bir darbe yapılması, Türkiye'yi Londra Antlaşması ve 1960 Kıbrıs Anayasası'ndan doğan garantörlük haklarını kullanarak adaya askeri bir müdahalede bulunmak zorunda bırakmıştı Kıbrıs sorununun önemli ekonomik ve siyasal sonuçları oldu Batı'nın Türkiye'ye karşı aldığı olumsuz tavır, ABD'nin ilan ettiği ekonomik ambargo, Kıbrıs Harekatı'nın zorunlu kıldığı harcamalar ülkede büyük sıkıntılar yarattı Kıbrıs sonrası izlenecek dış politika konusundaki anlaşmazlığın da etkisiyle CHP-MSP koalisyonu dağıldı Cumhurbaşkanı Korutürk tarafından görevlendirilen Kontenjan Senatörü Sadi Irmak'ın kurduğu hükümet ise Meclis'ten güvenoyu alamadı

Bu arada 1971'de AP'den ayrılan ve çıkarılanlar tarafından kurulan Demokratik Parti'de (DP) çözülmeler başlamıştı Milletvekili sayısını artıran AP, MSP, MHP (Milliyetçi Hareket Partisi) ve CGP (Cumhuriyetçi Güven Partisi) ile biraraya gelerek çoğunluğu sağladı Yeni hükümeti kurma görevi Demirel'e verildi Demirel, 1977 yılı seçimlerine kadar görev yapacak olan ve "Milliyetçi Cephe" (MC) adı verilen hükümeti kurdu

MC dönemi 1977 seçimlerinden sonra da devam etti Bu seçimde de hiçbir partinin tek başına çoğunluk sağlayamaması üzerine Demirel bu kez II MC Hükümeti'ni kurdu 1978 Ocak ayına kadar görevde kalan bu hükümet de ekonomik sıkıntılar, dış politika sorunları ve giderek tırmanan terör karşısında çaresiz kaldı Ülke döviz darboğazına girmiş, ithalat yapılamaz olmuş, hükümet kısa vadeli ve yüksek faizli kredilerle bu durumdan kurtulmaya çalışmıştı

Türkiye'nin içinde bulunduğu bunalım, 1977'nin Aralık ayında 11 AP milletvekilinin partiden istifa etmesi ile yeni bir boyut kazandı Demirel'in başkanlığındaki II MC Hükümeti düşürüldü; CHP lideri Ecevit, 11 bağımsız milletvekili, DP ve CGP milletvekillerinin desteğiyle yeni hükümeti kurdu Bu dönemde ekonomik sorunlar büsbütün ağırlaştı Temel gıda maddeleri, benzin ve tüpgaz bulunamaz oldu Kuyruklar ve karaborsa başladı 1979 sonlarında yapılan Cumhuriyet Senatosu kısmi yenileme seçimlerinde CHP ağır bir yenilgiye uğrayınca, Başbakan Ecevit görevden çekildi Demirel bu kez MSP ve MHP'nin dışarıdan desteğiyle AP azınlık hükümetini kurdu (25 Kasım 1979) 1979'un son günlerinde Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları, Cumhurbaşkanı Korutürk'e bir uyarı mektubu verdiler Ancak iktidar ve muhalefet partileri uyarının muhatabı olmadıklarını açıkladılar Demirel Hükümeti'nin ekonomik durumu iyileştirmek için aldığı 24 Ocak Kararları, kısa sürede olumlu sonuç vermişse de, terör olayları sürmekteydi Birçok ilde sıkıyönetim ilan edilmişti Öte yandan 1980'in ilk aylarında görev süresi dolan Fahri Korutürk'ün yerine bir türlü yeni cumhurbaşkanı seçilememişti





Alıntı Yaparak Cevapla

1950 Sonrası Türk Siyasi Hayatı

Eski 06-27-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

1950 Sonrası Türk Siyasi Hayatı




12 EYLÜL REJİMİ (1980-1983)

Askeri müdahale, ordunun 12 Eylül 1980 sabahı, emir ve komuta zinciri içinde yönetime el koymasıyla gerçekleşti Genelkurmay başkanı Orgeneral Kenan Evren ve Kuvvet Komutanları'ndan oluşan Milli Güvenlik Konseyi (MGK), TBMM'yi ve hükümeti feshetti Tüm ülkede sıkıyönetim ilan edildi; AP, CHP, MSP ve MHP genel başkanları gözaltına alındı Müdahaleden sonra yasama ve yürütme yetkilerini bünyesinde birleştiren MGK, Konsey'in başkanı olan Orgeneral Kenan Evren'i Devlet Başkanlığı'na getirdi Yeni hükümet Oramiral Bülent Ulusu başkanlığında kuruldu Yeni hükümette son AP Hükümeti'nin Başbakanlık Müsteşarı ve 24 Ocak Kararları'nın mimari Turgut Özal da Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı

Bu dönemde, Demirel Hükümeti tarafından başlatılan ekonomik istikrar politikası aynen sürdürüldü Dış politikadaki en önemli gelişme, NATO Başkomutanı'nın adıyla anılan "Rogers Planı"nın MGK yönetimi tarafından kabulü ve ülkenin uzun süredir izlediği politikaya aykırı olarak Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına dönmesine izin verilmesiydi

Yeni bir anayasa hazırlanması için Haziran 1981'de, MGK ve Danışma Meclisi'nden (DM) oluşacak yeni bir "Kurucu Meclis" oluşturulması kararı alındı DM üyelerinin açıklandığı gün daha önce etkinlikleri yasaklanmış olan tüm siyasi partiler MGK tarafından kapatıldı ve mal varlıklarına el kondu

DM Anayasa Komisyonu tarafından hazırlanan yeni anayasa 7 Kasım 1982'de halkoyuna sunuldu ve %912 "evet" oyuyla kabul edildi Yeni anayasanın kabulü ile Kenan Evren "Cumhurbaşkanı" sıfatını aldı Siyasi Partiler Yasası 24 Nisan 1983'te yürürlüğe girdi ve yeni siyasi partilerin kurulması için siyasal faaliyetler kademeli olarak serbest bırakıldı

Merkez sağda emekli Orgeneral Turgut Sunalp başkanlığında, "12 Eylül ruh ve felsefesinin devamı" olduğunu açıklayan Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) kuruldu MGK tarafından pek de hoş karşılanmayan ikinci parti kurma girişimi de 1982'de Ulusu Hükümeti'nden ayrılmış olan Turgut Özal'dan geldi ve 24 Ocak Kararları ile başlayan liberalleşme ve ekonomik istikrar programının sürdürülmesi için iktidar talebinde bulunan Anavatan Partisi (ANAP) kuruldu Kurulan üçüncü parti, merkez sol eğilimli olması amaçlanan Halkçı Parti'ydi (HP) HP'nin genel başkanlığını Bülent Ulusu'nun Başbakanlık Müsteşarlığını yapmış olan Necdet Calp üstlenmişti Bunların yanında AP'nin devamı olarak bilinen Doğru Yol Partisi (DYP) ve İsmet İnönü'nün oğlu Erdal İnönü'nün başkanlığında Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP) kuruldu MGK yeni kurulan partilerin kurucu listelerini incelemeye aldı ve bunlardan büyük bir bölümünü veto etti En çok vetoyu SODEP ve DYP listeleri almış ve iki parti de öngörülen süre içinde kurucu yeter sayısını tamamlayamadığı için genel seçimlere katılma hakkını elde edememişti 6 Kasım 1983 seçimlerine yalnızca ANAP, MDP ve HP katıldı ve yüzde 451'lik oy alan ANAP tek başına iktidar oldu 24 Kasım 1983'te toplanan TBMM'de başkanlık divanının oluşmasıyla MGK'nın görevi sona erdi MGK'nın dört üyesi "Cumhurbaşkanlığı Konseyi Üyesi" olarak göreve başladı 13 Aralık'ta ise Turgut Özal başkanlığında I ANAP Hükümeti kuruldu


I ve II ÖZAL HÜKÜMETİ

Turgut Özal'ın liderliğindeki ANAP, 1983 seçimlerinde tek başına iktidara gelmiş, 1987 seçimlerinde de iktidarda kalma başarısını sürdürmüştü

Özal döneminin en önemli özelliği ardarda yapılan cesur ve kararlı reformlarla ekonominin yön ve kabuk değiştirmesi oldu Özal'ın "Büyük Transformasyon" olarak nitelendirdiği bu liberal dönüşümle, Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu ve Kambiyo Rejimi kökten değiştirildi, ithalat ve ihracat serbestleştirildi, dövizde "serbest kur" sistemine geçildi Daha önce dışa kapalı bir ekonomik model olan "ithal ikamesi"nin yerini, "ihracata öncelik" tanıyan dışa açık bir ekonomi politikası aldı Bu dönemde devlet sübvansiyonları azaltıldı, üretim ihracata yöneltildi, devletin gelirlerini artırmak için Katma Değer Vergisi yürürlüğe kondu Gelir Ortaklığı Senetleri satışa çıkartıldı, Toplu Konut ve Özelleştirme idareleri kuruldu, serbest ticaret bölgeleri oluşturuldu Böylece ekonomik büyüme hızlandırıldı, kronikleşen döviz açığı sorunu çözüldü Dış politikadaki en önemli gelişme ise Türkiye'nin Avrupa ülkeleriyle ilişkilerinde gözlenen göreli iyileşme oldu Nitekim, Türkiye ile ilişkilerini askıya almış olan Avrupa Konseyi Danışma Meclisi, Türk parlamenterlerinin bu kurula katılmasını Mayıs 1984'te kabul etti Öte yandan, yıllardır sürmekte olan İran-Irak savaşında tarafsız bir politika izleyen Türkiye, her iki ülkeyle ticaretini olumlu yönde geliştirdi

Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına dönmesine izin verilmesinden sonra canlanan ABD ilişkilerindeki düzelme devam etti Türkiye bu dönemde özellikle Ortadoğu ve Avrupa ülkeleriyle kurduğu yoğun ticaret ilişkileri nedeniyle ihracatında ve turizm gelirlerinde büyük artışlar sağladı

I Özal Hükümeti döneminde iç siyasette de önemli gelişmeler oldu HP ve SODEP, Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) adıyla birleşti CHP'nin yasaklı genel başkanı Bülent Ecevit'in ekibi de Demokratik Sol Parti'yi (DSP) kurdu 6 Eylül 1986'da yapılan halkoylaması ile siyasal yasaklar kaldırıldı ve Bülent Ecevit DSP'de, Süleyman Demirel DYP'de, Alparslan Türkeş Milliyetçi Çalışma Partisi'nde (MÇP), Necmettin Erbakan Refah Partisi'nde (RP) genel başkanlığa getirildi

1987 yılında yapılan erken genel seçimlerde ANAP %36 oyla yine tek başına iktidara gelirken, SHP %2475 ve DYP %1915 oranında oy aldı, diğer partiler yüzde 10'luk oy barajını aşamadıkları için TBMM'ye giremediler Kenan Evren'in görev süresinin dolması üzerine, Turgut Özal Cumhurbaşkanı seçildi Görevi 9 Kasım 1989'da devralan Turgut Özal'ın Başbakanlığa atadığı Yıldırım Akbulut, Kasım 1989'da toplanan ANAP Olağanüstü Büyük Kongresi'nde genel başkan seçildi



Alıntı Yaparak Cevapla

1950 Sonrası Türk Siyasi Hayatı

Eski 06-27-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

1950 Sonrası Türk Siyasi Hayatı




KÖRFEZ KRİZİ

Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Irak'ın Ağustos 1990'da Kuveyt'i işgal etmesiyle başlayan Körfez Krizi sırasında, kişisel diplomasi ataklarıyla Türkiye'nin uluslararası alanda ön plana çıkmasını ve müttefiklerin yanında aktif bir rol almasını sağladı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Irak'a ekonomik ambargo uygulanması yönündeki kararını ilk uygulayanlardan biri Türkiye oldu, Irak petrollerini Yumurtalık'a taşıyan petrol boru hattı kapatıldı 1990'da patlak veren Körfez Savaşı sırasında da Türkiye'deki ABD üslerinin, müttefiklerin hava operasyonlarında kullanılmasına izin verildi Körfez Savaşı'nın ardından 1991 ilkbaharında Türkiye, çoğunluğunu Kürtler'in oluşturduğu bir milyon kadar Kuzey Iraklı sığınmacının göç hareketiyle karşılaştı Müttefiklerin 36 paralelin kuzeyindeki Irak topraklarını "Güvenlik Bölgesi" ilan etmesinden sonra sığınmacıların büyük bir bölümü yurtlarına döndü


ANAP'TAKİ DEĞİŞİM ve KOALİSYONLAR DÖNEMİ

Haziran 1991'de ANAP Genel Başkanlığı'na Yıldırım Akbulut'un yerine Mesut Yılmaz'ın seçilmesi, yeni bir hükümet oluşumunu da beraberinde getirdi Yılmaz başkanlığında kurulan yeni hükümet ise erken seçim kararı alacak ve 21 Ekim 1991'de genel seçimler yapılacaktı Seçim kampanyasında demokratikleşme ve enflasyonu durdurma temalarına ağırlık veren DYP %2703 oy oranıyla birinci parti oldu Onu ANAP, SHP, RP ve DSP izledi Yeni hükümet 20 Kasım 1991'de Süleyman Demirel'in başkanlığında bir DYP-SHP koalisyonu olarak kuruldu Ekonomik büyümeyi canlandırmak ve ücretlilerin reel gelirlerini artırmakta bir ölçüde başarılı olan bu hükümet, demokratikleşme yönünde bazı adımlar attı

1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla bağımsızlıklarını kazanan Orta Asya Cumhuriyetleri ile gerek Cumhurbaşkanı Özal'ın gerekse hükümetin çeşitli girişimleriyle çok yönlü ilişkiler kuruldu Böylece, Türkiye için bir "bölge devleti"

olma yolunda yeni ufuklar açıldı Haziran 1992'de bir zirve toplantısıyla kurumsallaştırılan, Kafkasya ve Balkanlar dahil bütün Karadeniz havzasını içine alan Karadeniz Ekonomik İşbirliği, Türkiye'nin bu bölgedeki önemini daha da artırdı Ayrıca Türkiye, Bosna-Hersek ve Somali konularında da aktif bir rol oynadı

Turgut Özal'ın 17 Nisan 1993'te vefat etmesi üzerine, Cumhurbaşkanlığı görevine Süleyman Demirel seçildi Demirel'den boşalan DYP Genel Başkanlığına ise 13 Haziran'da yapılan olağanüstü büyük kongrede Tansu Çiller getirildi Türkiye'nin ilk kadın Başbakanı olan Çiller'in kurduğu yeni DYP-SHP Koalisyon Hükümeti 25 Haziran 1993'ten 25 Aralık 1995 seçimlerine kadar görevde kaldı 1995 seçimlerinde Refah Partisi %21 oy oranıyla birinci parti oldu 5 Mart 1996'da Mesut Yılmaz'ın başkanlığında "Anayol" olarak adlandırılan ANAP-DYP koalisyon hükümeti kuruldu Bu hükümet dört ay sürdü RP'nin hükümet hakkında verdiği gensoruyu DYP'nin destekleyeceğini açıklaması üzerine Başbakan Yılmaz, 6 Haziran 1996'da Cumhurbaşkanı Demirel'e istifasını sundu Demirel bu kez RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ı hükümeti kurmakla görevlendirdi Erbakan, "Refahyol" olarak adlandırılan RP-DYP koalisyon hükümetini kurdu DYP Genel Başkanı Tansu Çiller bu hükümette Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı Bu dönemde yoğunlaşan irtica tartışmaları, sosyal ve siyasal bir gerilimin doğmasına neden oldu Milli Güvenlik Kurulu 28 Şubat 1997 tarihli toplantısında, irtica tehlikesinin tırmanmakta olduğu uyarısını yapınca yeni bir süreç başladı Bu gerilimli süreçte, Başbakan Erbakan görevi hükümet ortağı DYP'nin Genel Başkanı Çiller'e devretmek amacıyla 18 Haziran 1997'de istifa etti Cumhurbaşkanı Demirel ise 19 Haziran 1997'de, hükümeti kurmakla Çiller'i değil, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ı görevlendirdi ve Yılmaz'ın kurduğu, kamuoyunda "Anasol-D" olarak adlandırılan ANAP-DSP-DTP koalisyon hükümetini onayladı 12 Temmuz 1997 tarihinde güvenoyu alan Anasol-D Hükümeti döneminde erken seçim kararı TBMM'de büyük çoğunlukla alınarak, genel ve yerel seçimlerin 18 Nisan 1999 tarihinde birlikte yapılması kararlaştırıldı

Yönetimde 17 ay kalan hükümet, muhalefet tarafından verilen bir gensoruyla 25 Kasım 1998 tarihinde düşürüldü Cumhurbaşkanı tarafından yeni hükümeti kurmakla görevlendirilen Bülent Ecevit'in girişimleri sonuçsuz kalınca, görevi Muğla Bağımsız Milletvekili ve Sanayi Bakanı Yalım Erez aldı Yalım Erez'in hükümet kurma çalışmaları devam ederken, DYP Genel Başkanı Çiller'in Ecevit'in başbakanlığında kurulacak bir azınlık hükümetine destek vereceğini açıklaması, güvenoyu alacak bir hükümet formülü ortaya çıkardı Nitekim, Bülent Ecevit tarafından 17 Ocak 1999 tarihinde kurulan azınlık hükümeti güvenoyu alarak, 18 Nisan seçimlerine kadar görev yaptı Seçim sonucunda DSP, MHP, FP, DYP ve ANAP parlamentoda temsil edilme hakkı kazanırken, CHP %10'luk ülke barajını aşamayarak parlamento dışında kaldı DSP oylarını yüksek oranda artırırken, MHP de en fazla oy alan ikinci parti oldu ANAP ve DYP gibi merkez sağ partileri ise büyük oy kaybına uğradı Ocak 1998 tarihinde kapatılan Refah Partisi'nin bağımsız kalan milletvekillerinin çoğunun katılımıyla kurulan FP de oy oranını koruyamadı

28 Mayıs 1999 tarihinde, seçimlerden birinci parti olarak çıkan DSP'nin Genel Başkanı Bülent Ecevit'in başkanlığında DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti kuruldu Bir uzlaşma ve atılım hükümeti olarak kurulan 57 hükümet, göreve başlar başlamaz Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin sivilleştirilmesi, Bankalar Kanunu, "Uluslararası Tahkim"i öngören Anayasa değişikliği ve Sosyal Güvenlik Reformu gibi önemli konularda yeni yasaların çıkmasını sağladı 1999 yılı Helsinki Zirvesi'yle başlayan Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde, uyguladığı ekonomik istikrar programı ile enflasyonla mücadelede önemli gelişmeler kaydeden hükümet, Cumhurbaşkanlığı seçimini uzlaşıya dayalı bir anlayış çerçevesinde sonuçlandırdı 16 Mayıs 2000 tarihinde görev süresi dolan 9 Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yerine, parlamentoda temsil edilen 5 partinin Genel Başkanlarının katıldıkları bir teklifle aday gösterilen Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer, 3 turda 330 oyla Türkiye'nin 10 Cumhurbaşkanı seçildi



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.