Gidişinin ağır ve sancılı olacağını biliyordum

Hiçbir şeyin beni avutamayacağını biliyordum

Nefes almanın bile bedenime ağır geleceğini, sokağa çıkmaktan korkacağımı, bu evden korkacağımı, her yüzün, her kokunun, her sesin seni anımsatacağını biliyordum

Her şeye, herkese küseceğimi, yaşamımın zorunluluk haline geleceğini biliyordum
Yine de zor oldu
Ne kadar oldu bilmiyorum
Sen gideli kahvaltı edemiyorum
Çok uzun zamandır böylesi yalnızlığı yaşamıyorum
Oysa ki kendimi alıştırdığımı sanmıştım yokluğuna

Ellerin soğumaya başladığından beri, bana baktığında gözlerinde o yıldızları görememeye başladığımdan beri kendimi buna alıştırmak için uğraştım durdum oysaki

Oysa ki sen gittiğinde hayatımın nasıl boş kalacağını bildiğimden yeni uğraşlar edindim kendime

Çiçekler ektim, oyunlar buldum, kitaplar aldım

Hiç biri fayda etmiyor şimdi

Çiçeklere en son sen dokundun biliyorum

En son sen baktın sayfalarına o kitapların
En sevdiğin koltuk boş yasakladım herkese
Sen gelince aynı bul diye
En sevdiğin çiçekler vazoda yine
Gelirsen koklarsın diye
Bu evde dokunduğum her şeyde tenine dokunuyorum

Kokun ellerime siniyor dokunduğum her şeyde

Oysa ki gideceğini anladığımdan beri ortalarda sana ait ne varsa kaldırdım bu evin en ücralarına, göremeyeceğim, dokunamayacağım dolaplarına

Orda olduğunu bildikten sonra, bir zamanlar sana dokunduklarını bildikten sonra, görmemek fayda etmiyor oysa ki

Aldığım nefeste kokun ciğerlerimi yakıyor

Aynada gözlerin, gözlerime bakıyor
Ne kadar oldu bilmiyorum
Dokunur diye müzik dinlemiyorum
Hatta cezalandırdım kendimi
Arkadaşlarımı bile görmüyorum
Döneceğini hayal ediyorum günün birinde, gerçek olamayacak kadar güzel olan bir hayalle

Geleceğini ve yüzümü ellerinin arasına alıp “hepsi geçti” diyeceğini

“ Kötü bir şakaydı” diyeceğini

“Yine güldüremedim seni değil mi” diyeceğini bekliyorum

Yüzünü ellerimin arasına alacağımı ve gözlerindeki yıldızlara bakacağımı hayal ediyorum

Gözlerindeki yıldızları o kadar özlüyorum ki, gittiğinden beri gökyüzüne bakamıyorum
