Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
fotoğraflarıordudan, fotograflarıordu, görüntüler, muhteşem, ordu, yeşil

Yeşil ordu fotografları-ordu muhteşem fotoğrafları-ordudan görüntüler

Eski 06-26-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yeşil ordu fotografları-ordu muhteşem fotoğrafları-ordudan görüntüler



Ordu’nun Tarihçesi

Ordu ili topraklarında bilinen ilk yerleşmelerin tarihçesi MÖ VII Yüzyıl’a kadar gitmektedir

İl merkezinde bilinen ilk yerleşme yeri, Kirazlimanı Mezarlığı yanındaki Bozukkale (Kotyora)dır MÖ IV Yüzyıl’da İran taraflarından savaştan dönerken Kotyora’ya uğrayan Yunalı komutan Ksenophon, burada yerleşik bir kavimle karşılaştıklarını ve 45 gün kaldıktan sonra yollarına devam ettiklerini belirtir (Anabasis, MEB Y1962)

Kotyora küçük bir koloni idi Burası, MÖ II Yüzyıl’da Pontus Kralı IFarnak zamanında boşaltılarak halkı Giresun’a nakledilmiştir

MÖ 675’lerden itibaren Ordu’nun içinde bulunduğu Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’ne sırayla, Kimmerler, Miletliler, Persler, Makedonyalı İskender ve komutanları hakim olmuştur Bundan sonra yöreye, yaklaşık 3,5 asır yaşayan Pontus Devleti (MÖ280-MS 63) hakim olmuştur Bu devleti Roma İmparatorluğu ortadan kaldırmıştır

Kotyora’nın Grekçe’de Dağ Eteği anlamına geldiğini söyleyen bazı tarihçilerin aksine Prof Dr Necati DEMİR, Kotyora kelimesinin aslının Kut Yöresi olduğunu, burada Kut Türklerinin yaşadığını, bu ismin sonradan dönüştürüldüğünü iddia eder

Aynı bilim adamı, makalelerinde Bolaman isminin de Pontpolemenyum’dan gelme değil, Balaban Türklerinden gelme bir kelime olduğuna yer vermektedir

Ordu yöresinde yaşayan kavimlerden Halipler madencilikte ileri gitmiş olup, Ordu topraklarında demir madeni başta olmak üzere bazı madenleri işlemişlerdir

Yunan tarihçisi Ksenophon (doğumu MÖ431)nun, Onbinlerin Dönüşü adlı eserine göre Orta ve Doğu Karadeniz bölgesinde (tabii Ordu topraklarında da) MÖ 400 yılında, Kolhlar, Driller, Mossinoikler, Halipler ve Tibarenler gibi Yunan asıllı olmayan kavimler yaşamaktaydı

Fatsa merkezde bulunan tarihi Cıngırt Arkeolojik Yerleşmesi’nin , MÖ bu coğrafyada hüküm süren Pont Polemenyum krallarının cariyelerinin mesire yeri olduğuna dair kayıtlar mevcuttur

Keza, Perşembe ilçesi sınırları içinde deniz kenarında bulunan ünlü Yason Burnu’nun çok eski zamanlara kadar insan yerleşmesine sahne olduğu bilinmektedir ki, dünyaca ünlü Argonot Efsanesinin geçtiği mekânlardan biri de bu yöredir

İl Merkezine 13 km uzaklıkta olan ve bu gün bir turizm merkezi haline getirilen tarihi Kurul Kaya Yerleşkesi’nin de tarihçesi 2000 yıl öncesine kadar iner
Gölköy kalesi de çok eskidir Bu kale, Pers Kralı Dara(Daryüs) tarafından M Ö V Yüzyıl’da yaptırılmıştır

Çambaşı Yaylası da, insanların çok eski tarihlerden beri yaşadığının izlerini taşımaktadır

Burada, MÖ ki çağlarda yaşayan insanların madencilik yaptığına dair izlere bu gün bile rastlanmaktadır

Ulubey Çubuklu, Mesudiye Meletios ve Ünye Kalesi gibi tarihi kaleler, 2500 yıl öncelerinden kalmadır

Bu gibi yerleşmelerin onlarcasının bulunduğu Ordu topraklarının ne kadar eski çağlardan beri insan yerleşmesine mekânlık yaptığı anlaşılmaktadır

Türklerin Ordu’ya gelişlerine kadar (14 Yüzyıl) yörede, Roma ve daha sonra da Trabzon Rum Devleti (1204-1461) hâkimiyet kurmuştur


Türklerin Ordu’ya Yerleşmeleri

Türklerin (Oğuzların Çepni kolu) Ordu topraklarına ilk girdiği nokta, Aybastı Perşembe Yaylasıdır 1105 tarihinde yaz aylarında burada Danişmendoğlu Beyi Emir Danişmend Gazi komutasındaki 6 bin kişilik bir ordu ile Trabzon Devleti’nin 70 bin kişilik büyük gücü arasında çok şiddetli bir savaş olmuştur

Sayıca çok üstün olan düşman ordusu karşısında yiğitçe mücadele eden bu küçük Türk ordusu, büyük kayıplar vererek çekilmek zorunda kalmıştır Yaralı olarak kurtulan Danişmend Gazi, Danişmendli Beyliğinin başkenti Niksar’a götürülmüş ve bir süre sonra vefat etmiştir Türbesi Niksar’dadır

Onun komutanlarından olduğu sanılan Emir Kümbet’in türbesi ise bu yaylada bulunan ve o savaşta şehit olan askerlerin bulunduğu mezarlıktadır

Prof Dr Bahaeddin Yediyıldız’ın araştırmalarına göre, Ordu Türkler tarafından ancak 14 Yüzyıl’ın sonlarında feth edilmiştir“…Önce Niksar’ın doğu taraflarındaki bölgede kurulmuş olan Hacı Emir Beyliği, faaliyetlerini 14 Yüz yıl sonlarında doğuya doğru geliştirmiş ve bu Türk beyliğinin en büyük beylerinden birisi olan Süleyman Bey,1396-97’de Giresun şehrini zapt etmiştir

Süleyman Bey’in bu fethiyle birlikte, bölgeye, Çepni, Döğer, Eymir, Karkın, Alan-Yutlu, Bayındır, İğdir gibi Oğuz boyları gelip yerleşmişlerdir Bu boyların hatıraları bölgede hala yaşamaktadır Bundan çok kısa bir süre sonra yine aynı Bey tarafından, Ordu toprakları feth edilmiştir

Adı geçen Beyliğin Ordu topraklarındaki başkenti, günümüzde Mesudiye’nin bir köyü olan Kaleyköy idi Burada, Hacı Emiroğulları tarafından yapılan ve artık harabeye dönüşen bir kale ve kalenin yakınında da büyük bir tarihi mezarlık bulunmaktadır Bu mezarlıktaki üç adet kümbetin Hacı Emir Beylerine ait olduğu sanılmaktadır

1270’li yıllarda buralarda yaşayan Hacı Emiroğlu Beyliği, ancak 130 gibi yıl çok uzun bir zaman sonra, Ordu merkeze 4 km uzaklıkta Ulubey yolu üzerinde bulunan Eskipazar’a gelmişler ve burayı şenlendirmişlerdir

Eskipazar’ın, küçük bir kasaba merkezi olarak Hacı Emir Beyliği tarafından kurulduğu bilinmektedir

Burada bulunan iki hamam ve bir cami ile tarihi mezarlık, tamamı ile Türklere aittir

Bir zamanlar burada hareketli bir Pazar kurulduğu “Eskipazar” denmesinden de anlaşılmaktadır

19Yüzyıl’da burada yörenin toprak ağaları arasında müthiş kan davaları meydana gelmiş, bunun üzerine Osmanlı Payitahtı tarafından Samsun’da bulunan Askeri birliğin komutanı Osman Paşa, yörede asayişi sağlamakla görevlendirilmiştir Yöreye gelen bu komutan, kısa zamanda toprak ağalarını en şiddetli biçimde cezalandırmış ve toplumsal huzuru sağlamıştır

Ancak, bir nevi derebeyi olan bu büyük sülalelerin kanlı çatışmalarından gına getiren Eskipazar ve civarında yaşayan halk kitleleri, bölgeyi terk etmiş ve bir zaman sonra, burası tamamen boş kalmıştır


Ordu Adı Nereden Gelmektedir?

Ordu ismi, Türklerin bu bölgeye geldikleri tarihten itibaren kullanılmaya başlanmıştır Bazılarının iddia ettikleri gibi, Fatih Trabzon’u feth etmek için geçtiği yöremizde ordusu ile konakladığı için bu ad verilmemiştir Zira Fatih, Erzurum üzerinden Trabzon’a gelmiştir

Yine, asayişi sağlamak için Samsun’dan gelen Osman Paşa’nın askeri birliğine dayandırılan rivayet de tümüyle yanlıştır


Yusuf Has Hacib’in “Kutadgu Bilig” adlı ünlü eserinde Ordu isminin manası, şehir, saray, başşehir, sahil şehri olarak geçer

Bu duruma göre, Hacı Emir Beyi İbrahim’in oğlu Bayram Bey tarafından kurulan Eskipazar’ın o günkü adı şöyledir: “ Bölük-i Niyabet-i Ordu bi, ism-i Alevi ” dir

Hemen belirtmek gerekir ki, buradaki alevi, bu günkü manasında kullanılmıyor, bir cemaat, bir sülale anlamında kullanılıyordu

Keza, Kaşgarlı Mahmud’un yazdığı çok tanınmış olan “Divan-ı Lügat’it-Türk” adlı büyük eserde, Ordu, bir yere yerleşmek, Hakan’ın yurdu, ordulanmak gibi anlamlara gelmekteydi

15 asır başında Eskipazar’da bu adla kurulan Ordu kazası, günümüzde de aynı adını korumaktadır

Resmi kayıtlarda Eskipazar yerleşmesinin adı, Bayramlı, Bayramlu mea İskefsir ve Milas, Behram Şah, Behramlı, Eyalet-i Behram, Ordu Bayramlu Eyaleti şeklinde geçmektedir

Ordu’nun hemen batısında, Hacı Emir Beyliği ile aynı çağda hüküm süren Taceddin oğulları Beyliği’nin de başkentinin adı da Ordu idi


Osmanlılar Döneminde Ordu Yöresi

Yıldırım Beyazıd zamanında Osmanlı topraklarına dahil edilen ordu yöresi ile ilgili en doğru bilgiler, Osmanlı resmi kayıtlarında geçer(Kimi tarihçiler bu tarihi 1427 olarak kabul ederler)1455 tarihli Osmanlı Tapu Tahrir Defterleri’nde Ordu hakkında önemli bilgiler bulunmaktadır

Trabzon’dan 65 yıl önce Türk bölgesi haline gelen Ordu’da Türk olmayan (Rum ve Ermeni) etnik kökenlilerin oranı, Türk nüfusa göre çok düşük olarak belirtilmiştir

Gayri Türk olanların en yüksek olduğu 17 asır başlarında bile Türklere oranı sadece % 7,9’dur

15 asrın ilk yarısında Ordu topraklarında 6651 Müslüman Türk ve 526 Türk olmayan hane bulunmaktaydı Rum ve Ermeni olan bu insanlar, Hıristiyanlık dinine mensuptular Ki bunlardan 326 hane, Selçuklulardan beri Milas (Mesudiye) Hapsamana (Gölköy) topraklarında yaşamaktaydılar

Bu gün bile birçok yer ve eser ismi Türkçe olup, o günlerden kalmadır Bir örnek olarak Ulubey kazasını verebiliriz Ulubey,14 asırda bu günkü Kardeşler (Sevdeş) köyünü kuran ve yerleşen ve burayı bir nahiye merkezi haline getiren Sevdeş beyin unvanıdır

Ulubey’de hiçbir köy ismi Türkçe’den başka bir dilde değildir Bahaeddin, Durak, Uzunmahmut, Eymür, Şuayp, Sayaca, Kadıncık (Hatuncuk),Ören, Hocaoğlu, Kızılen, Ohtamış ve daha onlarcası Ordu ilinin neresine gidilirse gidilsin, Türkçe olmayan yer isimlerinin sayısı, iki elin parmağını geçmez

Tapu Tahrir kayıtlarından, Ordu yöresinin Selçuklu dönemindeki idari teşkilatının pek değiştirilmediği anlaşılmaktadır Bölgenin yönetimi, Tımar beylerinin elindeydi

16asırda bölgenin en önemli ve hareketli merkezinin Gölköy Kalesi olduğu bilinmektedir

O çağlardan 18 Yüzyıl sonlarına kadar Ordu bölgesinde şehircilik hemen hemen hiç yoktur Hacı Emir beyliği tarafından kurulan Eskipazar (Bayramlu),bir süre sonra bu hareketliliğini yitirmiştir

1455’lerde Eskipazar’da 19 hanelik Cemaat-i Muhtelife denilen iş sahipleri ve zanaatkârlar bulunuyordu Ayrıca kadimlik yurtlarında yaşayan ve vergi vermeyen 47 aile mevcuttur

Halkın hemen hemen tamamı çiftçilikle geçiniyordu Bir örnek olması kabilinden söyleyelim ki,1520’den itibaren yöredeki vergi mükellefi çiftçi oranı % 96 civarındaydıDaha çok arpa, buğday, mısır, kendir üretilmekteydi

Tam Çiftliğe sahip olanların sayısı 1613’de 14 idi 1485 Tarihli Tapu Tahrir kayıtlarında Ordu bölgesinin adı “Vilayet-i Bayramlu me’a İskefsir ve Milas” tır

İskefsir, şimdi Tokat’ın bir ilçesi olan Reşadiye, o zamanlar Ordu’ya bağlıdır Milas ise bu günkü Mesudiye’dirBulancak da o zamanlarda Kebsil adıyla Ordu’ya bağlı idi

Bölge, 22 adet idari birime ayrılmıştır Bu birimlerden biri nahiye, dördü niyabet, ikisi nahiye-i niyabet, sekizi bölük, ikisi bölük-i geriş, ikisi niyabet-i geriş ve birisi de divandır16 asırda Ordu, bütün Canik’in idare merkeziydi

1520’de, bölgenin tamamı, Kaza-i Canik-i Bayramlu adıyla birleştirilmiş ve İskefsir, Bayramlu (Ordu), Bazarsuyu(Bulancak) olarak üç kazaya ayrılmıştı

1548 yılında Ordu, Karahisar-ı Şarki (Giresun’un şimdiki ilçesi Şebinkarahisar) sancağına bağlıdır

Türkler, Anadolu’nun hemen her yöresinde olduğu gibi bizim bölgede de oba, oymak, boy gibi sosyal gruplara ayrılmıştı

Ordu Oğuzlar’ın bir kolu olan Çepni Türkleri’nin yerleştiği bölgedir Yerleşmeler vadi boylarında gerçekleşmiştir

Bolaman Vadisi boyunca, Çamaş, Bolaman, Niyabet-i Satılmış (Aybastı) gibi ilçe ile köy arasındaki yerleşmeler ve köyler kurulmuştur

Melet Vadisi boyunca ise, iç kesimlerde Milas (Mesudiye), Alibeğce (Kabadüz), deniz kenarında Nefs-i Alevi Ordu, Bucak, İhtiyar, Şayiblü, Bedirlü, Ulubey ve bunlara bağlı köyler ve mezralar kurulmuştur


Bugünkü Ordu’nun Kuruluşu

Kirazlimanı mevkii, şimdiki Ordu şehri kurulmadan önce, şenlikli bir yerleşmeydi Rivayetlere göre, buraya ilk önce yerleşenler gemiciler olmuştur Zaman zaman buraya gelen gemiciler, yöreyi çok beğenmeleri veya başka bilinmeyen sebeplerle burayı iskân alanı haline getirmişlerdir

Nitekim Ordu’nun ilk mescidi olan Abdullah Reis Mescidi 1782 yılında burada inşa edilmiştir Ancak, mutlaka korunması gereken bu eser, maalesef yıkılmıştır Şimdi orada, Otel Belde faaliyet göstermektedir

Kirazlimanı o kadar önemlidir ki, 1883 yangını ile Ordu şehri neredeyse tamamen yanmış, bunun üzerine uzmanlar, Kirazlimanı’nın kent merkezi yapılmasını önermişlerdir

Nitekim Kirazlimanı günümüzde de önemini ve güzelliğini korumaktadır

Eskipazar’ın önemini yitirmesinden sonra, bugünkü Bucak mahallesi giderek şenlenmeye ve kalabalıklaşmaya başlamıştır (19 asrın başları)

Zaten Bucak, aynı adla yüz yıllardan beri bir köy yerleşmesiydi

Nefs-i Bucak adıyla neredeyse bir kaza merkezi haline gelen Bucak’ın mahalleleri şunlardır:

Selimiye, Aziziye, Saray, Kirazlimanı, Taşbaşı ve Düz Mahalle

Bucak adı 1869 yılında değiştirilmiş ve Ordu adı resmi kayıtlarda kullanılmaya başlamıştırBu tarihlerde artık Ordu küçük bir kaza merkezidir1869 yılında ilk Belediye Teşkilatı kurulmuşturTrabzon Mutasarrıflığı’nın yazısına göre, Bucak (Ordu) Belediyesinin ilk başkanı Hasan Ağa’dır

O zamanlar, Ordu’nun üç nahiyesi vardı Bunlar, Perşembe, Aybastı ve Ulubey me’a Hapsamana’dır Hapsamana, şimdiki Gölköy’dür Ancak, bir süre sonra Ulubey ve Gölköy müstakil nahiyeler şeklinde ayrılmıştır

1872’de Ordu kazasındaki binalar şöyle tespit edilmiştir:

Hükümet binası, Gümrük binası, Karantina binası, Telgrafhane,15 çeşme,2 şadırvan,1 medrese,5 İslam mektebi,1 mekteb-i rüştiye (ortaokul),3 cami, 28 han odası,1 hamam,17 fırın,158 mağaza,273 dükkân,1 tabya (topların mevzilendiği yer),1 fener ve (854) hane

1872’de Ordu’ya Ziraat Bankası’nın ilk adı olan Memleket Sandığı kurulmuştur


Ordu Kazasının İl Oluşu

1920 tarihinde Ordu kazasının 6 nahiyesi,318 köyü ve 180 bin nüfusu vardı Yani Trabzon vilayetinin en gelişmiş kaza merkeziydi

Ordu’nun il olması için, TBMM nde büyük mücadele verilmiştir Mücadele veren bu üç önemli şahıs şunlardır:

Mesudiye mebusu Serdaroğlu Mustafa Bey, Tunalı Hilmi ve Şebinkarahisar mebusu Memduh beydir

Bir kısım mebus (ki bunlardan biri de ünlü din alimi Konya Mebusu Vehbi beydir) Ordu’yu Giresun’a bağlamak için epey gayret göstermişlerdir

Çok uzun ve yorucu oturumlardan sonra TBMM kararı ile Ordu,4 Nisan 1920 tarihinde il statüsüne kavuşmuştur


Büyük Ordu Yangını

Katırcıoğlu Mustağa Ağa’nın Belediye Başkanı olduğu 1883 senesinde Ordu’da büyük bir yangın olayı yaşanmıştır

Aylardan Temmuz’dur Yaz ayı olduğu için, fırınlarda sık olarak kadayıf dökümü yapılmaktadır Pavli adlı bir Rum da geceleri kadayıf dökmekteydi O temmuz gecesinde Pavli yine böyle kadayıf dökerken, kıvılcımlar birden bire fırının çatısını tutuşturur

Derken, yangın başka binalara da sıçrar Gece başlayan yangın söndürülemez Çünkü Belediye’nin itfaiye teşkilatı yoktur Üstelik yapıların çok büyük kısmı, hartama çatılı ve ahşap malzemelidir O gece başlayan talihsiz yangın, ertesi günü öğleye kadar devam etmiş, ne kadar ahşap bina varsa hepsi yanıp kül olmuştur

Yalnız, Orta ve Yalı Camileri yanmamıştır Çünkü bunların etrafı boş olduğundan yangın buralara sirayet edememiştir

Ayrıca, Şadırvan civarında bulunan birçok yapı, Rum ve Ermeniler’in olup taştandır O nedenle yangında kısmen zarar görmüştür

Osmanpaşa Şadırvanı da taş olduğundan yangından etkilenmemiştir

Çarşı merkezi, hemen hemen tümüyle yanmıştı Adeta Ordu şehri yok olmuştu

Şehri yeniden kurmak gerekmekteydi Bunun için Belediye Başkanı Mustafa Ağa, çok büyük güçlüklerle karşı karşıya kalmıştı

Ardından Belediye Başkanı olan Felekzade Süleyman Ağa, şehri bütün baskılara rağmen yeniden inşa etmek için, büyük gayret gösterirCaddelerin genişletilmesine karşı çıkanlara karşı amansız bir mücadele verirBu günkü Ordu’nun planı, işte Süleyman Ağa’nın eseridir

Burada şunları ifade etmek gerekir;

Eğer o günkü Ordu, böyle bir yangın geçirmeseydi ve ahşap da olsa zamanın binaları korunsaydı, şimdiki Ordu hem otantik kalacak, hem de turizm için büyük bir şans olacaktı

1875’lerden itibaren Ordu şehrinde sıtma hastalığı tüm Ordulular’ın korkulu rüyası haline gelmişti Birçok insan, bu nedenle hayatını yitirmekteydi Bunun üzerine, Ordu Kaza Erkânı ve zenginler, yaz aylarında Çambaşı Yaylası’na çıkmaya ve eylül-ekim aylarında da şehre dönmeye başlamışlardı

Yaylaya bir Kaymakamlık binası yapılmıştı Bir zaman evvelce bir yangın sonucu bu buna da yok olmuştur

Bir başka önemli hadise ise şöyledir:

Şair Tıflı Efendi, yaylada Şu’un-i Dâhiliye (İç Haberler) adıyla el yazma bir gazete çıkarmıştır Bunun ne kadar sürdüğü bilinmediği gibi, bu el yazma gazeteden günümüze maalesef bir tek nüsha bile kalmamıştır

Çambaşı Yaylası, dünyada ilk ve tek gazete çıkarılması ve kaza merkezi olması bakımından tektir

1939 senesinde meydana gelen Erzincan depremi de Ordu’yu ikinci kez büyük yıkıma uğratmıştır

Şehrin merkezinde bulunan birçok önemli eser yıkılarak ortadan kalkmıştır

Kaynakça:

1-Ordu Yöresinin Tarihi Kaynakları (Prof Bahaeddin YEDİYILDIZ-Ünal ÜSTÜN)

2-Ordu Şehri Belediye Tarihi (Sıtkı ÇEBİ)

3-Danişmendname (Prof Dr Necati DEMİR)

4-Ordu Şehri Hakkında Derlemeler ve Hatıralar (SÇEBİ)

5-Atatürk Ordu’da (SÇEBİ)

6-Ordu Tarihinden İzler (Prof Dr BYEDİYILDIZ)

7-Ordu Kazasının Sosyal Tarihi (Prof Dr BYEDİYILDIZ)

8-Ordu Yöresinde Oğuz Boyları (Mithat BAŞ-Ahmet GÜRSOY)

9-Ordu Basın Tarihi (SÇEBİ)

10-Ordu Kültür ve Turizm Envanteri (Ordu İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayını)



Alıntı Yaparak Cevapla

Yeşil ordu fotografları-ordu muhteşem fotoğrafları-ordudan görüntüler

Eski 06-26-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yeşil ordu fotografları-ordu muhteşem fotoğrafları-ordudan görüntüler



OSMANLILAR DEVRİNDE ORDU


Bugünkü Ordu'nun ilk yerleşim yeri olan Kotyora'dan sonra ikinci yerleşim yeri, bugünkü Eskipazar mevkiidir O zamanki adı "Canik-i Bayramlu" idi

13 asrın sonları ile 14asrın başlarında Selçuklu Devleti'nin yıkılmasıyla bu bölge, Bayram Oğlu Hacı Emir İbrahim adlı bir Türkmen Beyi tarafından kurulan Hacı Emiroğulları'nca idare edilmiştir

Canik-i Bayramlu adı, İbrahim Bey'in babası Bayram Bey'e izafeten verilmiştir

1398 yılında Samsun'un Osmanlılar tarafından zaptından sonra, Ordu'nun da içinde bulunduğu bütün Canik havzası I Bayezid'in egemenliğine girmiştir Bir taraftan, önce Osmanlı tabiyetini kabul etmiş olan Limnina (Terme-Çarşamba) bölgesi emiri Taceddin Oğulları ve diğer taraftan Giresun Fatihi Khalybia (Ordu) mıntıkası emiri Süleyman Bey, I Bayezid'in bu yöredeki vekili makamında bulunan Amasya Valisi Şehzade Ahmet Çelebi'ye tabi olmuşlardır

1427'lerde Ordu toprakları kesin olarak Osmanlı Devletine bağlanmıştır

1455 tarihli Tahrir Defterlerinde ilk kez Ordu adına rastlanmakta olup şu şekilde geçer: "Bölük-i Niyabet-i Ordu"

Bütün Karadeniz sahilinde olduğu gibi Ordu'da da hakim durumda bulunan Çepni boylarının gücünü kırmak için II Mehmet onlara ait tımar ve zeameti kaldırmıştır Ancak O'nun ölümünden sonra yerine geçen oğlu II Beyazıd Çepniler’in bütün haklarını iade etmiştir

Yavuz Sultan Selim devrinde(1512-1520) yapılan bir idari değişikle Trabzon, Samsun ve Ordu'nun bağlı olduğu Şebinkarahisar Livası birleştirilip Erzincan Vilayetine bağlanmıştır

KSultan Süleyman devrinde ise (1520-1566) bu idari teşkilatlanmada bir değişiklik yapılmamıştır 1547'de İskefsir (Reşadiye), Bayramlu ve Bazarsuyu olmak üzere tamamı yirmi nahiye olan üç kazaya ayrılmıştır

16 yüzyılın sonları ile 17 yüz yılın başlarında başlayan Celali isyanları bütün Anadolu'yu olduğu gibi Ordu yöresini de kasıp kavurmuştur Osmanlı Devletini oldukça uğraştıran bu isyanların Sivas ve Ordu civarındaki gücünü Sivas Beyler Beyi İlyas Paşa kırmıştır

1613 tarihli Tahrir Defteri’ne göre, Ordu 20 nahiyeden oluşan ve adı "Kaza-i Bayramlu" olan bir kaza merkeziydi Bundan sonra, günümüze kadar değişik idari bölünmelere uğrayan bölgenin, Bulancak ve Bulancak'ın doğu kısımları Giresun'a, Reşadiye İlçesi Tokat'a devredilmiştir Geriye kalan bölgeler, Ordu ilinde kalmıştır

Ünlü seyyah Evliya Çelebi'nin eserinde 17 asır ortalarında Ordu kazasına bağlı nahiyeler ile sınırları şöyle belirtilmiştir: "Kıyı şeridinde batıdan doğuya doğru gidilecek olursa, Canik-i Bayram Kazası'nın batıda tabii sınırını meydana getiren Bolaman Irmağı vadisinde " Bölük-i Niyabet-i Çamaş" (bugünkü Çamaş ilçesi) ile karşılaşıyor

sonra sırasıyla, "Bölük-i Niyabet-i Gerişi Bolaman" (Fatsa'nın bucağı), Vona yarımadası üzerindeki küçük vadiler üzerinde "Niyabet-i Satılmış" (Perşembe İlçesi), (bugünkü Ordu'da denize dökülen Civil Deresi’nin kollarının meydana getirdiği vadiler üzerinde kıyı şeridi içinde kalmak şartıyla)

Kuzeyden güneye doğru sırasıyla, "Niyabet-i Geriş-i Bucak" (Ordu Merkez Bucağa dahil), "Niyabet-i Geriş-i Şayiblü" (Ulubey'e bağlı köy) "Nahiye-i Niyabet-i Geriş-i İhtiyar" (Uzunisa), "Niyabet-i Geriş-i Sevdeşlü Nam-ı Diğer Ulubeğlü (Ulubey)"

Melet Suyu vadisinde yine kuzeyden güneye doğru Bölük-i Niyabet-i Ordu, Niyabet-i Fermude (Uzunisa),

vadinin güneyinde kıyı şeridi ve dağ ormanları şeridi sınırları üzerinde Bölük-i Geriş-i Alibeğce(Kabadüz İlçesi)

Yine kıyıdan doğuya doğru Turnasuyu, Abdal, Bazarsuyu vs vadilerinde Bölük-i Bedürlü (Ordu Merkez), Bölük-i Ebul Hayr Kethüda(Gülyalı İlçesi),

Davud Kethüda ile Bölük-i Seydi Ali Kethüda (daha sonra Bozat nahiyasi) ve ayrıca Bölük-i Mustafa Kethüda (Giresun'un Bulancak İlçesi) yer almakta ve Canik-i Bayram Kazasının doğu sınırı olan Giresun önlerine kadar ulaşılmaktadır

Bugünkü Ordu şehrinin Batılı gezgin Beauchamps'a göre 1780-1790 tarihlerinde kurulmuş olabileceği ileri sürülmektedir Yine aynı kişiye göre 1834'lere doğru şehrin oldukça geliştiği belirtilir

, Ordu yöresine yerleşmeleri ile birlikte kendi kültürel damgalarını vurmuşlardır Nitekim yöredeki köy, yer, mahalle vBulletin adlarına baktığımızda hemen hepsinin Türkçe olduğunu görürüz Örnek olması için şu ismleri söyleyebiliriz: Oğuzlu, Çepni-lü, Döver, Eymür, Karkın, Sevdeş, Alayundlu

Bölgenin sadece Çepni Türkleri tarafından Türkleştirildiği söyleniyorsa da, bu Türkleştirme hareketinin içinde daha başka bir çok Oğuz boylarının rol aldığı kaynaklarda yazılıdır

1805 yılında Şebinkarahisar Sancağı Erzurum'dan alınarak Ordu, Gölköy ve Bucak kasabaları ile birlikte Trabzon'a bağlanmıştır

1831'de ise Fatsa sınırlarından itibaren Ordu, Ulubey, Gölköy yöreleri tamamen Mesudiye ve Aybastı ilçeleri Erzurum eyaletine bağlı Şarkikarahisar livasına, Fatsa'nın iç ve batı kısımlarıyla Ünye, Canik (Samsun) livasına bağlanmıştır

yapılan bir idari değişiklikle, Ordu Kasabası merkez olmak üzere Vona (Perşembe) Bolaman, Aybastı, Gölköy,Ulubey nahiyeleriyle birlikte bir kaza oluşturulmuştur

Ordu, 1920 ylına kadar bir kaza merkezi olarak Trabzon'a bağlıydı

30 Kasım 1920 günlü bileşiminde Ordu kazasının başka kazalarla birleştirilerek bir sancak oluşturulması müzakere edilmiş; 23 Mart 1921'de müstakil bir sancak haline gelmiştir

Bir süre sonra Sancak ismi değiştirildiği için Ordu, vilayet olarak mülki taksimata dahil edilmiştir


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.