Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gizleyen, gordion, kent, müzesi, sırlarını, tarihi, tarihin

Tarihin Sırlarını Gizleyen Kent Tarihi - Gordion Müzesi

Eski 06-26-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihin Sırlarını Gizleyen Kent Tarihi - Gordion Müzesi



Gordion - Yassıhöyük | Tarihin Sırlarını Gizleyen Kent - Tarihi - Gordion Müzesi

GORDİON TARİHİ

Frigya Krallığı'nın başkenti, ünlü Gordion şehrinin kalıntıları; Ankara-Eskişehir karayolunun yakınında, Sakarya (Sangarios) ve Porsuk nehirlerinin birbirlerine yaklaştıkları yerde, Polatlı'nın 18 km kuzeybatısındadır (Ankara'dan 90km) Gordion Müzesinde sergilenen tarihi eserler, Yassıhöyük'te ( Gordion) 1950 yılında arkeolojik çalışmaları başlatan Rodney S Young yönetiminde bir ekip tarafından ve Pensilvanya Üniversitesi, Arkeoloji ve Antropoloji Müzesinin sponsorluğu altında çıkarılmıştır Gordion'da ( Yassıhöyük) arkeolojik yerleşim tabakaları aşağıdan yukarıya doğru Tunç Çağı (MÖ 3000-1100) , Demir Çağı ve Frig Dönemi ( MÖ 1100 -300), Büyük İskenderin zaferleri sonrası yaşanmış olan Helenistik Çağ (300 - 100) ve Roma İmparatorluğu Dönemi ( MS 1yüzyıl - 4yüzyıl ) olarak tespit edilmiştirDaha sonra bölgeye Selçuklu'lar Döneminde ( MS 11yy - 13yy ) yerleşilmiş ve böylece Gordion'un 3000 yılı aşkın bir arkeolojik geçmişe sahip olduğu görülmüştür





GORDİON MÜZESİ

1963 yılında Ankara'nın Polatlı ilçesine bağlı Yassıhöyük olarak tanınan 500 nüfusa sahip küçük bir köyün yanında kuruldu Bugün Gordion Müzesi'nde kronolojik bir sergileme sunulmakta, her dönem karakteristik örneklerle temsil edilmektedir Üç vitrinde Eski Tunç Devri eserleri, bunu takiben Kral Midas ile son bulan Erken Frig Dönemine ait eserler yer almaktadır Bu eserler içinde Erken Demir Çağına ait el yapımı çanak-çömlekler, Erken Frig Çağına ait Demir aletler, tekstil üretim aletleri sergilenmektedir Yeni sergi solonunda Panoramik vitrin içinde MÖ 700 yıllarına tarihlenen tahrip katına ait tipik bir yapı sergilenmektedir Yeni salonun geri kalan kısmında MÖ 6 - MS 4 yüzyıla ait ithal edilmiş Yunan seramiği, Hellenistik Çağ ve Roma Dönemine ait malzemeler sergilenmektedir Son bölümde ise ziyaretçiler Gordion'da ele geçen mühür ve sikke örneklerini izleme imkânı bulmaktadırlar


MÜZE YERLEŞİM PLANI

Teşhir Salonu
Yeni Teşhir Salonu
Frig Mozaiği
İdare Bürosu
Tuvalet
Depo
Laboratuvar
Roma Mozaiği
Galat Mezarı
Konut (İkametgah)
Konut (İkametgah)



MÜZENİN GELİŞİMİ

Son yıllarda Gordion Müzesi'nin ziyaretçi sayısındaki büyük artış, burada yeni düzenlemeler yapılmasını gündeme getirmiştir Bu çalışmalar içinde 180 m2'lik yeni depo binası, 150m2'lik ek teşhir salonu, 30 m2'lik laboratuvar ve 35 m2'lik görüntü ile bilgilendirme salonu, 5000 m2'lik yeni açık hava teşhir alanı yapıların belli başlıları arasında sayılabilir
Yeni kazılan alan Friglerin mobilya yapımında kullandıkları sedir, kokulu ardıç, şimşir, sarıçam, ceviz ve porsuk fidanları ile ağaçlandırılmıştır Bu yeni alana nakledilen Roma mozaiği ve Galat Mezarı yapılan işlerin bir bölümü olarak sayılabilir

MÜZE TEŞHİR SALONLARI

ESKİ TUNÇ ÇAĞI

Yaklaşık olarak MÖ 3000'li yıllara (3000-2000) rastlayan Eski Tunç Çağı, Gordion'da yerleşimin bilinen ilk safhasıdır Anadolu ve Yakın Doğu'da, aletler ve diğer araç gereçlerin yapımında kullanılan tuncun (bronz) üretiminde, en son teknolojik adımların atılması bu döneme rastlar Daha eski bir dönem olan Neolitik (Yeni Taş Çağı) Dönemde ana malzeme taş kullanılmış ancak Gordion ve çevresinde bu döneme ait buluntulara rastlanılmamıştır Gordion'a yakın bir başka höyük olan Polatlı höyüğü'nde de Gordion'dakilere benzer buluntular ele geçmiş, böylece Tunç Çağı'nın Gordion çevresindeki diğer mevkiilerde de kendini gösterdiği anlaşılmıştır Sergide bulunan elyapımı seramik kaplar, özellikle gaga ağızlı testiler, Orta Anadolu Eski Tunç Çağı'nın tipik örnekleridir





Yaklaşık olarak MÖ 3000'li yıllara (3000-2000) rastlayan Eski Tunç Çağı, Gordion'da yerleşimin bilinen ilk safhasıdır Anadolu ve Yakın Doğu'da, aletler ve diğer araç gereçlerin yapımında kullanılan tuncun (bronz) üretiminde, en son teknolojik adımların atılması bu döneme rastlar Daha eski bir dönem olan Neolitik (Yeni Taş Çağı) Dönemde ana malzeme taş kullanılmış ancak Gordion ve çevresinde bu döneme ait buluntulara rastlanılmamıştır Gordion'a yakın bir başka höyük olan Polatlı höyüğü'nde de Gordion'dakilere benzer buluntular ele geçmiş, böylece Tunç Çağı'nın Gordion çevresindeki diğer mevkiilerde de kendini gösterdiği anlaşılmıştır Sergide bulunan elyapımı seramik kaplar, özellikle gaga ağızlı testiler, Orta Anadolu Eski Tunç Çağı'nın tipik örnekleridir

POLATLI HÖYÜK KAZILARI

Gordion-Yassihöyük merkez bölgesindeki Polatlı Höyük kazısı Seton Lloyd ve Nuri Gökçe tarafından 1949 yılında bir kazı sezonunda tamamlanmıştır 21 Boya bezekli kap, PT Tespit edilen toplam 31 yerleşim katı MÖ 3000-1200'e tarihlendirilmektedir (Erken, Orta ve Geç Tunç Dönemleri) Polatlı Höyük'ten çıkan ve Eski Tunç Çağma ait olan (MÖ 3 binyil) kapların büyük çoğunluğu Gordion eserleriyle mükemmel bir benzerlik gösterir Bu örneklerden en ilgi çekici olanı arkeologlar tarafından DEPAS olarak adlandırılan uzun gövdeli, çift kulplu kadehler biçiminde olup, Kuzey-Batı Anadolu'daki Troya'dan Kuzey Suriye'ye kadar geniş bir alanda görülmektedir

ORTA TUNÇ ÇAĞI

Anadolu'da Orta Tunç Çağı, Eski Assur Ticaret Kolonileri ve Eski Hitit Krallığı (MÖ 2000'li yılların ilk yansı) zamanı olup bu iki dönem sırasıyla Kayseri yakınlarındaki Kültepe-Kaneş ve Boğazköy-Hattuşa (Çorum ili) kazılan ile en iyi şekilde bilinmektedir Gordion Müzesinde teşhir edilen bu döneme ait eserlerin çoğu, müzenin güneydoğusunda uzanan bir mezarlıkta bulunmuştur Gömüler iri küplerin içine konulmuştur Ana yerleşim höyüğünden çıkarılan hiyeroglif yazılı kil bir mühür baskısı (bulla), burada yaşayan insanların Eski Hitit hakimiyet bölgesiyle ilişki içinde olduklarım göstermektedir



GEÇ TUNÇ ÇAĞI

Geç Tunç Çağı (Mö 1500-1100), başkenti Boğazköy-Hattuşa olan Hitit İmparatorluğu'nun Dönemidir Bu dönemde, Gordion'un nasıl bir öneme sahip olduğu belirsizdir Sergilenen çanak çömlekler çarkta yapılmış ve toplu üretilmiş olup diğer Hitit merkezlerindekiler gibidir ve bu nedenle, yerel ekonominin, Hitit hakimiyet bölgesi ile bağlantılı olduğunu ortaya koyar Bu tür bağlantıların öne sürülmesinin bir nedeni de, Gordion buluntuları arasındaki üzerinde Hitit hiyeroglif yazıtlı mühür baskısı bulunan çömlek kulbudur



Frig Dönemi(Demir Çağı)

Gordion'da Frig Dönemi MÖ1000 yıllarında başlar ve muhtemelen M ö 4 yy sonlarına kadar sürer Hititceden oldukça farklı bir Hint-Avrupa dili kullanmış olan Frigler'in Anadolu'ya, Güneydoğu Avrupa'dan göç ettikleri sanılmaktadırBunu destekleyen bir unsur da, dillerinin Yunanca ve belki de Trakyalılar'ın kullandığı dil ile benzerlikler göstermesidir



Erken Demir Çağı'nda Elyapımı Çanak Çömlekler

Gordion'da Tunç Çağı sonrası ilk katmanlarda ele geçmiş ve bazıları cilalı olan, bir çeşit elyapımı çömleklerin, Avrupa'dan gelen bu yeni yerleşimcilerin en erken kanıtları olması kuvvetle muhtemeldir Çanak çömlekler, Güneydoğu Avrupa'nınkilerle genel benzerlikler taşımaktadır Ana yerleşim höyügündeki kazılar, MÖ 8yy sonlarına doğru, Erken Frig Dönemine ait geniş bir mimari devreler zincirin! açığa çıkarmıştır 9 yy yaşanırken Gordion, anıtsal binalarla dolu, etrafı surlarla çevrili bir kale haline gelmiştir ki bu olay, belki de Frig Devleti veya Krallığı'nın başlangıcım göstermektedirFrig Kralı Gordios muhtemelen adını bölgeye "Gordion" olarak vermiştir Gordion, "Gordios'un tahtı" anlamına gelen "Gordieion'un kısaltılmış hali olabilir

Kabartmalı Ortostatlar

Kuzey Suriye'deki Kargamış ve Zincirli kazı bölgelerinden de en iyi şekilde bilinen, kabartma desenlerle oyulmuş bir dizi dik taş ortostatlar, büyük olasılıkla Frig Kalesi'nin bu ilk aşamalarına aittir Bir veya daha çok anıtsal binalar için temel teşkil eden bu ortostatlar, mimari kullanımları ve yontma tarzlarıyla kuzey Suriye, Neo-Hitit dünyası ve Orta Anadolu'nun doğu kısmı (Tabal) ile yakın ilişkileri göstermektedir Muhtemelen bir giriş kapısında duran arslan belki de şeytani ruhları savuşturmak için tasarlanmıştır

KRAL MİDAS'IN ERKEN FRİG KALESİ

MÖ 8yy'a ait Assur metinlerinde adından söz edilmesi itibariyle Frig kralı Midas'ın, aynı zamanda tarihe mal olmuş önemli bir kişilik olduğu anlaşılmaktadır Bu tarihlerde, Gordion Kalesi üstte yer alan planda gösterilen yere kadar genişlemiştir Bir duvar ile ayrılan iki büyük avlu "Saray bölgesini" oluşturmaktadır Avlular, bugün megaron olarak adlandırılan geniş merkezi bir hol veya bir antre ya da bir taraçadan oluşan bir yapı çeşidi ile çevrelenmiştir Megaron l kerpiç ve ahşap kullanılarak inşaa edilmiştir Megaron 2 taştan inşaa edilmiş olsa de benzer bir ahşap iskelete sahiptir Binanın, çoğunlukla geometrik desenli, çakıltaşı mozaik bir zemini vardır; bu zemin, kendi çeşitleri arasında bilinen en eski çakıltaşı mozaik örneğidir Asıl mozaik kalıntıları müze dışında sergilenmektedir Megaron 2'nin taş duvarları, figürlü ve soyut pek çok oyma desenler taşımaktadır Desenlerin arasında, çift meyilli tavanları ve boynuz şekilli tavan başlarım (akroterleri) gösteren bina cepheleri vardır Megaron 2'nin yakınında bulunan, gösterimdeki orijinal akroter, binanın tacı olarak kullanılmış olmalıdır



Bu akroter, Ankara'daki ve Afyon-Eskişehir arası Dağlık Frigya arazisindeki bina cephelerinin resmedilişiyle ve kimi zaman Kybele olarak da bilinen Frig tanrıçası Matar (Ana) ile ilgili anıtlar vasıtasıyla bilinen bir çeşittir Megaronların en büyüğü, Megaron 3, balkonları ve çatıyı desteklemesi için zemininde karışık bir ahşap kiriş sistemine sahiptir Bina, fildişi süslemeli ahşap mobilyalar dahil olmak üzere, oldukça güzel ve lüks eşyalar içermektedir Muhtemelen de, saray bölgesinin merkez binası olarak hizmet vermiştir Saray bölgesinin güney-batısında yer alan CC ve çok odalı Teras binaları temel olarak yiyeceklerin hazırlanışı, dokuma imalatı ve merkezi saray ekonomisiyle bağlantılı olması muhtemel faaliyetler için kullanılmıştır Bu binaların temel özellikleri bilinmektedir çünkü MÖ 700'lerde yaşanan büyük bir yangın Frig kalesini yıkmış ancak binaların içinde bulunan malzemelere zarar vermemiştir Yıkım, muhtemelen Frigya'nın Kimmerler tarafından istilası ile bağlantılıdır; Kral Midas da, bu olayla bağlantılı olarak ölmüş olabilir Bu olay her ne kadar Frigler için bir felaket olsa da, bu yıkım katmanı arkeologlar için ana buluntulardan biridir Çünkü bizlere bir anda, tarihte yaşanmış olan Frig hayatinin ve Frig materyal kültürünün zengin bir fotoğrafını verir

ERKEN FRİG ÇÖMLEKÇİLİĞİ

Yeme, içme, saklama ve diğer amaçlı seramik kaplar çok miktarlarda ve oldukça geniş çeşitlilikte kullanılmıştır; birçoğu, renklendirilmekten eritmeye kadar ateşin izlerini taşır Gövdeye yapışık emziği süzgeçli kaplar özellikle karakteristik nitelikler taşıyan çeşitlerdir; bunlar büyük olasılıkla bira veya diğer içeceklerle bağlantılı olarak kullanılmışlardır Her ne kadar, erken kaledeki çanak çömlekler tek renk (monocrom) olsa da, ele geçen boyalı-bezekli kaplar çoğunlukla çok çeşitli geometrik desenlerle, incelikle ve özenle süslenmiştir



Erken Frig Demir Uygulamaları

"Demir Çağı" ifadesi aletlerin ve diğer uygulamaların yapımında demirin bronz yerine tercih edilen madde haline gelmesini belirtmektedir Frig kalesinin yanmış binalarının, bronz aletlerin azlığına karşın nitelik ve nicelik bakımdan bol miktarda demir malzemeye sahip olması, Gordion'un tamamı ile Demir Çağı'na tarihlenmesinin kanıtıdır



Erken Frig Dokuma Üretimi

Daha sonraki zamanlarda, Frigler dokuma üretimlerinden dolayı Yunanlılar ve Romalılar tarafından iyi biliniyorlardı İşte bu yüzden, Teras ve CC binalarında geniş kapsamlı dokuma imalatım görmek özellikle ilginçtir Kil milin dönüşleri ipliğin yünden yapılışının açık kanıtıdır Sıra halinde düşmüş olarak bulunan pişmemiş kilden dokuma tezgahı ağırlıkları, dokuma tezgahlarının binanın içerisinde nerede durduklarım gösterir Ayrıca, tezgahları işletmek için kemik mekikler ve dikiş için demir iğneler mevcuttur



Diğer Erken Frig Buluntuları

Yanmış kalede, diğer maddelerden yapılmış buluntular, bazen istisnai parçalar olsa da, sayıca azdır Örneğin, küçük bronz hayvan figürleri, bronz kazanlar, Megaron 3'te bulunan fildişi bir sandalye kolu ve işlemeli mobilyalar için diğer fildişi parçalar, bu buluntular arasında sayılabilir Ayrıca burada uygulanmış olan cam boncuk kuyumculuğu da, Gordion'a büyük olasılıkla Suriye-Levanten bölgesi (bugünkü Suriye, Lübnan, israil bölgesi) veya Mezopotamya'dan ithal olarak gelmiştir



Frig Yazıtları

Erken Frig Döneminin sonlarında, Frigler belli bir okuryazarlık düzeyine gelmişlerdir Kazı bölgesinde bulunmuş olan Frigçe yazıtlar, M ö 4 yy'a devam etmektedir Frig alfabesi Eskiçağ Yunan alfabesinden uyarlanmış görünmektedir; bu yüzden her ne kadar dilin kendisi çok az anlaşılsa da çoğu karakterler Yunan ses değerlerini koruduğundan Frig yazısı okunabilmektedir Frigçe Hint-Avrupa dil grubuna dahil olduğundan, Yunanca ve İngilizce gibi daha iyi bilinen dillerle benzerlikler taşımaktadır Örneğin; bir çift ayak izini gösteren taş yazıtın üzerindeki -podas- kelimesi Yunanca'da da -podas- (ayak) anlamına gelmektedir Gordion'da bulunmuş olan çok sayıda Frig yazıtının büyük bölümü kısa olup fırınlanmış seramik kaplara kazınmıştır



YENİ FRİG KALESİ

Midas'ın Frig kalesinin yıkılışından bir süre sonra, kuşkusuz en geç MÖ 6yy başlarında, oldukça yüksek yeni bir kale inşaa edilmiştir Eski kale ile kıyaslandığında ve plandan anlaşıldığına göre inşaacılar, önceki hükümdarlık merkezinin planım tekrarlamaya çalışmışlardır Megaron ise en çok tercih edilen bina çeşidi olmaya devam etmiştir Yeni Frig kalesi çeşitli değişikliklerle, Orta ve Geç Frig Dönemlerine dek uzanarak M ö 4 yy sonlarına kadar varlığım sürdürmüştür Eğer daha önce değilse, yeni kalenin ömrü boyunca Gordion Genişleyerek bir aşağı mahalleyi ve bir dış mahalleyi de içine almış ve genişlemiş Gordion'un en azından bir kısmı dış surlarla korunmuştur Yine, 6 yy'in başlarında Batı Anadolu'daki Lidya Krallığı bu bölgeye hakim olmuştur Daha sonra Gordion, M Ö 6 yy'in ortalarında, Pers İmparatorluğu'nun bir parçası haline gelmiş ve MÖ 334'te Büyük İskender'in gelişine kadar Persler'in kontrolü altında kalmıştır



TERAS BİNASININ TİPİK BİR ÜNİTESİ

Teras binasının tipik bir ünitesinde MÖ 700'lerde gerçekleşen yangın, orada yaşanmış tüm faaliyetlerin gerçek bir zaman kapsülünü bırakmıştır İşçiler yünü ipliğe dönüştürmüşler ve büyük dokuma tezgahlarında dokuma yapmışlardır Bir başka grup, buğday ve arpadan un öğütmek için alçak platformlarda diz çökmüş veya çömelmiş bazen tahılı bileği taşının üzerine yonca ağızlı büyük testiler kullanarak boşaltmıştır Diğer bir grup ise ekmeği ve diğer yiyecekleri antrelerde pişirmiştir Bu alanların etrafında bu işlere dair seramik çömlek ve demir buluntular ele geçmiştir

Frig Mimari Terakotalan

Yeni Frig kalesinin mimarisindeki tipik bir özellik de, pişmiş topraktan (terakota) yapılma çatı kiremit; oluk ve süslü duvar levhalarının kullanımıdır Mimari terakotaların ilk kez nerede kullanılmaya başlandığı konuşu tartışmalıdır MÖ 8yy sonlarında Çorum - Pazarlı'da kullanıldığı tespit edilmiştir

Orta / Geç Frig Çanak Çömlekçiliği

Önceki kaledeki çömlekçilikle kıyaslandığında görüleceği gibi yeni Frig kalesinin devamı boyunca pek çok çanak çömlek çeşidinin kullanımı da sürmüştür Geometrik boyalı süslemeler yine varlığım sürdürmüş ancak Frig ressamları, figürlü desenlerle eskiye nazaran daha çok ilgilenmiştir Beyaz astar üzerine boyanarak süslenmiş kapların yanında zarif, siyah perdahlı kaplar, daha fazla rağbet görmüştür Burada görülen kapların bir kısmı metal işçiliğinin çömlek üzerinde uygulanmasının iyi örnekleri olurken diğerleri de, Pers (Akhamenit) gümüş kaplarının taklitleri durumundadır Yeni Frig kalesi önceki kalenin basma gelen ani ve büyük yıkımla karşı karşıya kalmadığı için, bütün halde kalmış kap örnekleri daha nadir bulunmaktadır

Ana Tanrıça - Kybele

Friglenn en önemli tanrısı, yazıtlarda basitçe Matar (Ana) olarak anılan, bazen ek olarak Kybele sıfatım da alan ana tanrıçadır Her ne kadar eski Frig kalesi zamanındaki Gordion'da ana tanrıçanın kültüne ait çok az kanıt olsa da, yeni kalenin hayatıyla bağlantılı olarak, muhtemelen Ana Tanrıça'yı tanımlayan pek çok yontulmuş taş heykeller bulunmaktadır Ana tanrıça çoğunlukla ağzına bir tası götürürken resmedilmiştir Bir örnekte, diğer elinde yırtıcı bir kuşu (atmaca? şahin?) tutarken aynı türden iki kuş bir balık için dövüşmektedir Taş ve diğer maddelerden yapılmış yırtıcı kuşlar muhtemelen Frig tanrıçasına sunulan adaklardır

Diğer Orta / Geç Frig Buluntuları

Kemik, fildişi, bronz ve taştan yapılmış olanlar dahil olmak üzere pek çok malzeme yeni Frig kalesiyle bağlantılıdır Büyük olasılıkla kuzey Suriye'den gelen fildişi ise her zaman ithal edilen bir mal olmuştur Kemik ve fildişi parçalarının bir kısmı, kakma işçiliğinde daha büyük parçalarda, muhtemelen mobilyalarda kullanılmıştır

Hacıtuğrul

Hacıtuğrul, Gordion'un 22 km kuzeydoğusunda, bugün Çile dağı olarak bilinen dağın arkasında, göze çarpan bir höyüktür 1970 yıllarında Burhan Tezcan tarafından yapılan kazılar, buranın Gordion'daki Yeni Frig Kalesi ile aynı döneme ait (MÖ 7-6 yy) bir surlu Frig yerleşimi olduğunu göstermiştir Hacıtuğrul'da bulunan seramikler Gordion'da açığa çıkartılan gri seramikler ve Gordion'a ithal edilen Yunan ve Lidya seramikleriyle de benzerlik gösterirler Hacıtuğrul, büyük ihtimalle Gordion'da kurulan Frig yerleşiminin bir uzantısıdır

Gordion'a İthal Edilen Yunan Çömlekçiliği

Gordion'a Yunan dünyasından ithal olarak gelen malzeme arasında çanak çömlekler de vardır Korint, Evia (Euboia) ve Doğu Yunanistan'dan gelmiş, şimdiye dek bilinen ilk malzemeler M Ö 8 yy sonlarına rastlar Ancak Yunan mallarının belli bir miktarda bulunmaya başlaması MÖ 6yy'a kadar gerçekleşmez, İonia'nın pek çok merkezleri, diğer Doğu Yunanistan bölgeleri, ve de Lakonia ithalatta öne çıkmakta, ancak siyah ve kırmızı figürlü çömlekleriyle ünlü Atina'dan, MÖ 4yy sonlarına ve Helenistik Dönemin basma kadar getirilenler, oldukça fazla miktardadır Her ne kadar Yunan kapları dar boyunlu parfüm şişeleri (lekythoi, ryballoi) gibi öncelikle içerikleri için ithal edilmiş olsalar da, kapların çoğu nakliyat kabı olarak uygun değildir Bu nedenle, şüphesiz egzotik, lüks mallar olarak çekiciliklerinden dolayı getirilmişlerdir

Yunan Taşıma Amforaları

Yunanistan'la diğer bir ticari bağlantının göstergesi, esas olarak şarap taşımacılığında kullanılan taşıma amforalarıdır Bu tür amforaların Gordion'da bulunan ilk örnekleri M Ö 6 yy'in başlarına rastlamaktadır Daha sonraları Gordion sakinleri yeni Frig kalesinin ömrü boyunca ve Helenistik Dönemde (M Ö 3 ve 2yy) Batı Anadolu ve adalarda üretilen şarabın tadım çıkartmışlardır Bireysel Yunan üretim merkezleri, farklı nakil amfora çeşitlerini kullanmış ve bazen ateşte pişirmeden önce kapların üzerine ayırdedici damgalar basmışlardır Bu yüzden Gordion'un aralarında Datça (Knidos), Rodos (Rhodes), Sakız adaşı (Chios), Sisam adaşı (Samos), Milet (Miletos), Midilli adaşı (Lesbos), ve Limni adaşı (Thasos) bulunmak üzere pek çok yerden Yunan malları aldığı bilinmektedir

HELENİSTİK DÖNEM

Büyük İskender'in MÖ 334'te başlayan Pers ordusuna karşı zaferleri, Yunan etkilerinin güçlü unsurlarım getirerek, Anadolu ve Yakın Doğu için yeni bir çağ olan Helenistik Dönemin başlangıcım belirlemiştir Gordion düğümünü kestiği ve böylece kaderini Asya'nın hakimi olarak çizdiği söylenen İskender, Gordion'a MÖ334'te gelmiştir, İskender'in ziyaretin-den sonra Gordion, gündelik yaşam tarzında, Yunan etkileri ve süregelen yöresel geleneklerin karışımının görüldüğü, zenginleşen bir dizi Helenistik yerleşimin mekanı olmuştur MÖ 3yy'ın başlarında Avrupa'yı geçerek Anadolu'ya gelen Galatlar (Galyalılar), yüzyılın ortalarında başka yeni bir kültürel unsur olmuşlardır Romalı General Manlius Vulso Mö 189'da Galatlar'a karşı bir seferinde Gordion'a geldiğinde, bölge sakinleri önceden bölgeyi boşaltarak kaçmışlardır Buluntular açısından geniş ve zengin olan terkedilmiş bu tabaka kazılarda ortaya çıkmıştır Sergideki Helenistik eserlerin çoğu bu tabakaya aittir

Helenistik Dönem Çömlekçiliği

Frig çömlekçiliğinde kullanılan şekiller, Helenistik Dönemde kaybolarak yerini farklı Yunan tarzı çeşitlere bırakır, ithal edilen Yunan çanak çömlekleri ayırdedici siyah sır bir yüzeye sahip olup kaydadeğer miktarlarda mevcuttur Yerel çömlekçiler, ithal edilen bu çanak çömlekleri esas alıp erken Frig Döneminden beri süregelen geleneksel teknikleri kullanarak Yunan şekillerinin taklitlerim üretip, Yunan boya süslemelerini de taklit etmişlerdir

HELENİSTİK DÖNEM HEYKELCİLİĞİ VE DİĞER ESERLERİ
PİŞMİŞ TOPRAK (TERAKOTA) HEYKELCİLİĞİ

Helenistik kültürünün diğer bir yönü, kalıplanarak yapılmış terakota küçük heykelciklerde ve çanak çömlekler için plastik süsleme gibi Yunan üsluplu küçük boyutlu heykelciliğin kullanımında görülür Birkaç döküm kalıbının varlığı ve terkedilmiş katmanda ocakların bulunuşu ve de terakota heykelciklerinin yapımı için gerekli araç gereçler, Gordion'un bu tür malların ithalcisi olduğu kadar üreticisi olduğunu da gösterir

TAŞ VE BRONZ HEYKELCİLİĞİ

Helenistik Dönem sırasında Gordion'da taş ve bronz heykeller terracotta heykellerden daha az bulunmaktadır Her ne kadar kabaca bir köpek (arslan?) heykeli Galatlarınki ile benzerlikler taşıyor olsa da, terakota heykellerde de görüldüğü gibi, çoğu örnekler Yunan tarzındadır Oturmuş bir kadın heykeli, belki de Matar Kybele, Yunan ilham tanrıçaları Musalar'a ithaf edildiğini belirten bir yazıt taşımaktadır, ve bundan dolayı bu tanrıların kültünün Gordion'da bulunduğunu göstermektedir

DİĞER HELENİSTİK ESERLER

Helenistik Dönemden olan diğer maddeler, kemik, fildişi, bronz ve taş eserleri içermektedir Derecelere ayrılmış taş ağırlıklar ticarette belirli standartların varlığım göstermektedir Ağırlıklar Yunan ticaret tanrısı Hermes'in sembolü olan caduceus'u (Hermes'in asası) taşımaktadır Kule şekilli kemik aletler göz boyası olarak kullanılan rastık için saklama kabları olmuş olabilir Müzik aletleri, kemikobualar (auloi) veya kavallar ve bir lirin fildişi parçasıyla kendilerini göstermektedir

CAM

Burada sergilenen cam ürünler bir dizi tekniği ve maddeleri göstermektedir Frig ve Helenistik zamanlarda varolan, fayans, kum sırlı çanak çömlekler, kalıplanmış cam ve bir metal çubuğun etrafına kil ve gübre kaplanıp sıvı camın içinde döndürülerek istenen şeklin elde edildiği camların hepsi ithaldir Üfleme tekniğinde üretilen camlar genellikle MÖ 100 civarında başlar; burada sergilenen örnekler, Roma imparatorluk Dönemine aittir

MÜHÜRLER VE MÜHÜR BASKILI ESERLER

Taştan ve diğer maddelerden yapılan mühürler genellikle kişiyi tanıtmak için kullanılan kişisel işaretlerdir; daha büyük örnekleri, çanak çömlekleri veya dokumaları süsleme amaçlı kullanılmış olabilir Anadolu'da iki çeşit mühür kullanılmıştır: Bunlar düz mühürler ve yuvarlanarak baskı yapılan silindir mühürlerdir Burada sergilenen mühürler ve mühür baskılı eserler Orta Tunç Çağı'ndan Roma imparatorluğu zamanına kadar uzanır

SİKKELER

Sikke, M ö 7 Yüzyılda Batı Anadolu'da Lidyalılar tarafından bulunmuştur Gordion'da da aynı zamanda kullanılmaya başlanmıştır Paranın basımı, kullanımı bir yerin ekonomik ve tarihi olaylarım gösteren çok önemli bir delildir Bu vitrindeki gümüş ve altın sikkelerin tamamı, Büyük İskender'in MÖ 334 yılında Gordion'a gelişinden sonraki dönem olan Helenistik Devre (MÖ 4yy sonu-2yy) aittir Gordion'da örneklerine rastlanan çok çeşitli darphaneler, Makedonya, Babil ve Susa gibi uzak yerler de dahil olmak üzere, Gordion'un Anadolu ticari ve askeri yolları üzerindeki önemini gösterir

GORDİON'DAKİ TÜMÜLÜSLER ( YIĞMA MEZARLAR )

Frigler çok sevdikleri krallarının ölümü üzerine büyük bir tören düzenleyerek anlayış bakımından Mısır Piramitlerinden hiç farkı olmayan tümülüse gömeceklerdirO günkü yüksekliği 60 metre çapıysa 300 metre olan ve küçük bir dağı andıran bir anıt mezar yaparlarMidas'ın Gordion'u bugün 80 - 90 arası tümülüse sahiptir Bunlardan 35 kadarında arkeolojik kazılar gerçekleştirilmiş ve mezar odaları açılmıştır

Uzun yıllar Gordion' da kazı yapan Prof Dr Rodney S YOUNG başkanlığındaki kazı ekibi, 300 m çapındaki tümülüsün eteğinde açtığı tünel ile ardıç tomruklardan oluşan mezar odasına ulaşır Mezar 525*675 ebatında 325m yüksekliğinde 4 tarafı kapalı ahşap yapıdadır Çatı ise yine ahşap malzemeyle kapatılıp üzerine 25cm kalınlığında kil tabakasıyla yalıtılmıştırTomruk duvarları delen Young mezar odasına girdiğinde 169 adet tunç ve bakır kap 15 adet çeşitli mobilya elbiselerde kullanılan büyük boy 175 adet tunç çengelli iğne yani fibula ve karyola üzerinde yatan kral ile karşılaşır Midas'ın ayağında işlemeli çizme veya potinleri 6 adet fibula ile tutturulmuş 2 kat giysisi vardır İncelemelere göre 60 yaş civarında öldüğü sanılan 159 cm uzunluğunda kralın üstü 21 kat kumaşla örtülmüştür

Müzenin hemen batısında bulunan bir başka tümülüs (Koerte NoIII) ile müzenin doğusunda bulunan bir çocuk mezarı (P Tümülüsü), büyük tümülüs ile bir üçgen oluşturmaktadır iki mezar da 8yy sonlarına ait olup, tarih olarak birbirine yakındır ve yine tarih olarak büyük tümülüse de tarih uzak görünmemektedir Mezar sahiplerinin üçü de muhtemelen Frig kraliyet ailesinin üyeleri olup birbirleri ile bağlantılıdırlar

Kral Midas'a ait olup olmadığı kesinleşmeyen bu mezarların ve diğer tümülüslere ulaşmamış olsaydık Friglerin kralları yada kral çocuklarının mezarlarına oyuncaklar, tunç kaplar içinde tereyağı, kuşbaşı et gibi yiyeceklere koyarak öteki dünyaya uğurladıklarını özetle ölülerine verdikleri değeri ve onlara gösterdikleri saygının boyutunu hiçbir zaman öğrenemeyecektik

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.