Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilgi, genel, kayserikayseri, manzaraları, mescitlerikayseri, resimleri, tarihikayseri

Kayseri-Kayseri Genel Bilgi,Tarihi-Kayseri Mescitleri-Kayseri Resimleri Manzaraları

Eski 06-26-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kayseri-Kayseri Genel Bilgi,Tarihi-Kayseri Mescitleri-Kayseri Resimleri Manzaraları



Kayseri Hanları


Sultan Hanı (Bünyan)

,


Kayseri Bünyan ilçesi, Büyük Tuzhisar Bucağı, Sultanhanı Köyü’nde bulunan bu han Kayseri’ye 47 km uzaklıktadır Sultan Hanı’nın kitabesi bulunmasına rağmen silindiğinden okunamamaktadır Bununla beraber hanın Selçuklu Sultanı IAlaaddin Keykubat zamanında 1232-1236 tarihleri arasında yapıldığı bilinmektedir Bu han Konya Sultan Hanı’ndan daha büyük ölçüde olup, plan olarak ona benzemektedir

Sultan Hanı’nın en büyük özelliği de burada bir bakıma sigorta sisteminin uygulanmış oluşudur Hana gelen yolcular gecenin her saatinde içeri girebildikleri halde çıkışları sabahları belirli bir saatle sınırlıdır Çıkış saati gelmeden önce yolcular beraberlerindeki eşyaları kontrol eder ve eksikleri bulunmuyorsa dışarı çıkarlardı Ayrıca bu han vakıf olarak çalıştığı için yolcular üç gün ücret ödemeden kalır, üç günden sonra ücret öderlerdi Burada hastalanan yolcular da iyileşinceye kadar burada ücretsiz kalırlardı



Sultan Hanı dıştan kaleyi anımsatacak bir şekilde dikdörtgen planlı bir yapıdır Girişi hanın batı yönündedir Giriş kapısı kare kaideli yarım daire kulelerle korunmaktadır Hanın anıtsal bir girişi vardır Bu girişin üzerindeki kitabede;

“Elmülkü lillahüvelbaki, elvahidülkahhar, essultan, Essultanazam, şeyhinşahımuazzam, Gıyasüddin, veddeyle Kekkubad Bin Keyhüsrev kısmün emirül Mü’minin tarihi sene Selase mietün minbadil hicre” yazılıdır

Bu anıtsal girişten kare planlı avluya girilmektedir Bu avlunun üç tarafı yazlık kısmı ile dikdörtgen planlı kışlık kapalı bir kısımdan meydana gelmiştir Kışlık kısmın girişi ayrı bir kapıdandır Avluyu çevreleyen revakların arkasında odalar sıralanmıştır Hanın doğudaki revağı dış duvarlara kadar uzanır Burası aynı zamanda arabalık ve hayvanların barındığı yer olarak kullanılmakta idi Avlunun güneyindeki Selçuklu üslubunda yapılmış anıtsal kapıdan kapalı büyük bir salona geçilir Bu salon tonozlarla örtülmüş olup, merkezdeki tonozun üzerinde pandantiflere dayanan bir kubbe bulunmaktadır Bu kubbenin kitabesinde fetih ayeti yazılıdır


Avlunun ortasında küp şeklinde, kemerler üzerine oturan bir mescit bulunmaktadır Bu mescidin güney cephesi geometrik ve çiçek motifleri ile kaplanmıştır Ayrıca kemer yanlarından yukarıya doğru çıkıp birleşen ejder başları da portale ayrı bir görünüm vermektedir

Hanın güneybatı köşesinde beş bölümlü daire planlı bir hamam bulunmaktadır Avlunun sağındaki revaklı bölümden bu hamamın giriş holüne geçilmektedir Hamam soyunmalık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir

Hamam Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir



Karatay Hanı (Bünyan)



Kayseri Bünyan ilçesi, Elbaşı Bucağı Karadayı Köyü’ndedir Karatay Hanı’nın kitabelerine göre; giriş bölümü Sultan IAlaaddin Keykubat, avlu bölümü IIGıyaseddin Keyhüsrev döneminde (1240-1241) 1240 yılında tamamlanmıştır Selçuklu dönemi tarihçilerine ve vakfiyesine göre de bu hanın kurucusu Atabey Emir Celaleddin Karatay’dır

Karatay Hanı, XIIIyüzyıl başlarındaki Sultan Hanı plan şemasına göre yapılmıştır Hanın kuzey yönünde görkemli bir girişi bulunmaktadır Oldukça iri saç örgülü kuleler bu girişe daha görkemli bir görüntü vermiştir Girişin üzerindeki kitabede de Selçuklu vezirlerinden Celaleddin Karatay tarafından yaptırıldığını belirten yazı bulunmaktadır

Karatay Hanı çevresinde çeşitli mekanların bulunduğu avlulu kare bir bölüm ile bunun arkasında, dikdörtgen planlı, daha küçük ve kapalı bölümden meydana gelmiştir Hanın tüm duvarları düzgün kesme taştan yapılmıştır Ana duvarlar altısı köşelerde olmak üzere 18 kule ile desteklenmiştir Giriş cephesindeki paye biçiminde örgülü kuleler ve yıldız biçimindeki köşe kuleleri, diğer cephelerde ise üçgen, sekizgen, dörtgen ve yuvarlak kesitli destek kuleleri bulunmaktadır

Giriş cephesindeki portal dışa taşkın ve oldukça yüksektir Bu kapı geometrik ve bitkisel motiflerin yanı sıra insan ve hayvan figürleri ile de dikkati çekmektedir Bitkisel bezemenin arasına gizlenmiş olan bu figürlerin kökeninin Orta Asya Şaman geleneklerine dayalı koruyucu semboller oldukları düşünülmektedir Girişin mukarnaslı bölümündeki bitkisel motifli bordürün ucunda karşılıklı iki aslan ve iki çıplak kadın kabartması ile üst üste insan ve boğa başları buraya yerleştirilmiştir Duvara dayalı köşedeki sütunların iki yüzüne de kuş ve aslan kabartmaları, iç yüzüne Rumiler arasında ikişer siren kabarması yerleştirilmiştir Giriş cephesindeki iki su oluğunun (çörten) biri kanatlı aslan, diğeri de iki boğa kabartması arasında çömelmiş insan şeklindedir

Hanın 13 m uzunluğundaki giriş eyvanının sonunda Hızır Köşkü’ne benzeyen bir yapı grubu bulunmaktadır Sonradan burası türbe olarak düzenlenmiştir Buradaki yıldız tonozlu çeşme eyvanının kemeri üzerinde mukarnaslı nişler içerisinde fil, aslan, boğa, ejder, kuş, tavşan gibi on beş küçük hayvan figürü de peş peşe sıralanmıştır Ayrıca giriş eyvanının avluya yönelik kemeri ejderha başları ile sonuçlanan düğümlü geçme motifleri ile bezenmiştir



Giriş eyvanının diğer tarafındaki kubbeli bölüm hanın mescididir Mescidin geometrik ve bitkisel motifli bordürlerle kuşatılmış kapısı avlu cephesine açılmaktadır Mescidin diğer yanındaki basamaklarla da Ezan Köşkü’ne çıkılmaktadır Mescidin doğusundaki bir koridordan da hamam kısmına geçilmektedir Bu hamam plan ve örgü sistemi yönünden Kayseri Sultan hanı’nın hamamına benzemektedir

Hanın hol bölümü yedi nefli olarak düzenlenmiştir Buradaki sivri kemerli, beşik tonozlu yan nefler daha yüksek olan orta nef tarafından kesilmektedir Orta nefin merkezinde piramidal külahlı içten bir kubbe oturtulmuştur Ayrıca bu orta nefin iki yanındaki nefler sekiler halinde yükselerek yolculara ayrılmıştır En dıştaki nefler hayvanlara ayrılmıştır Bunların önünde blok taştan yemlik ve yalaklar bulunmaktadır

Bu han XIVyüzyılda zaviye şekline dönüştürülmüştür Kayseri Karatay Hanı’na ait 26 m uzunluğunda deri üzerine yazılı vakfiyesi Kayseri Müzesi’nde bulunmaktadır


Vezir Han (Melikgazi)



Kayseri il merkezinde Kapalı Çarşı’nın güneybatı köşesinde bulunan Vezir Hanı’nı Sultan IIIAhmet döneminde Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa 1727 yılında yaptırmıştır

Vezir Hanı üç bölümden meydana gelmiş, kesme taştan bir yapıdır Han iç ve dış olmak üzere iki bölüme ayrılmaktadır Ortadaki avlu çevresinde taş kemerlerin oluşturduğu revağın arkasına odalar sıralanmıştır İki katlı olan hanın ikinci katına büyük taş merdivenlerle çıkılmaktadır

Günümüzde bu han, halıcı, pamuk ve yüncü esnafının toplandığı çarşı olarak kullanılmaktadır


Pamuk (Kapan) Hanı (Melikgazi)



Kayseri il merkezinde, Kapalı Çarşı’nın batısında bulunan bu han XVyüzyılda, Osmanlı döneminde yapılmıştır Pamuk Hanı’na ayrıca Pembe Han ve Kapan Hanı ismi de verilmiştir

Han iki katlı kare planlı küçük bir yapıdır Hanın dış duvarları kesme taştan, ara bölmeleri, tonozları moloz taştan yapılmıştır Sivri kemerli, tonozlu giriş kapısından kare planlı açık bir avluya geçilmektedir Bu avlunun etrafında iki kat halinde odalar sıralanmıştır Değişik dönemlerde bir çok onarıma ve tadilata uğramış olup, orijinalliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır

Günümüzde bu han Pamukçular Çarşısı olarak kullanılmaktadır


Cırgalan Hanı (Talas)

Kayseri Talas ilçesi Başakpınar Köyü’nde bulunan Cırgalan Hanı, Sultan IAlaaddin Keykubat zamanında, XIIIyüzyılda yapılmıştır Cırgalan Hanı günümüze harap bir durumda, yıkıntı halinde gelmiştir Bu han yeterince incelenmemiş ve yayınlanmamıştır Bununla beraber, Talas üzerinden geçen eski kervan yolunun bağlantı yerinde yapıldığı bilinmektedir

Günümüze gelebilen kalıntılarından dış cephelerinin kesme taştan yapıldığı, bunun arkasındaki duvarların ise moloz taştan olduğu görülmektedir Ancak bu hanın planını çıkarmak mümkün olamamıştır


Hanlar Hanı (Talas)

Kayseri Talas, Harman Mahallesi’nde Harman Camisi’nin doğusundaki cadde üzerinde yer alan küçük bir handır Kitabesi bulunmadığından ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir

Han bugün tamamen özelliğini kaybetmiştir Dıştan bakıldığı zaman bu yapının bir han olduğu da anlaşılmamaktadır Han kesme taştan yapılmıştır İç kısmında sivri kemerli bölümleri oluşturan mekanlar görülmektedir Bununla beraber hanın planını çıkarmak mümkün olamadığı gibi kaynaklarda da ismine rastlanmamaktadır Günümüzde kahve olarak kullanılan bu hanın doğusundaki arka bölümü de depo haline getirilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kayseri-Kayseri Genel Bilgi,Tarihi-Kayseri Mescitleri-Kayseri Resimleri Manzaraları

Eski 06-26-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kayseri-Kayseri Genel Bilgi,Tarihi-Kayseri Mescitleri-Kayseri Resimleri Manzaraları



Kayseri Medreseleri


Huand Hatun Medresesi (Melikgazi)



Kayseri Kalesi’nin doğusunda, şehri çevreleyen surların dışında, Kağnı Pazarı’nda bulunan Huand Hatun Külliyesi’nin bir bölümünü oluşturan Medrese, Sultan IAlaaddin Keykubat’ın eşi ve IIGıyaseddin Keyhüsrev’in annesi Mahperi Huand Hatun 1237-1246 yıllarında yaptırmıştır

Huand Hatun Medresesi’nin Mahperi Hatun (Huand Hatun) tarafından yaptırıldığı ileri sürülürse de bunu belirten bir kitabeye rastlanmamıştır İki eyvanlı medrese sivri kemerli, tonozlu revaklarla doğudaki yazlık dershane eyvanı ile yanındaki klasik dershane ve hücrelerden meydana gelmiştir Medrese avlusunun sağ ve solunda sekizerden on altı hücre bulunmaktadır Giriş eyvanının karşısına büyük bir eyvan yerleştirilmiştir Baş eyvan denilen bu bölümün sağında iç içe bölmeli bir kısım ile türbe girişi ve salonda kare planlı dershane bölümü bulunmaktadır Batı yüzünün köşelerine de kuleler yerleştirilmiştir



Giriş eyvanının sağındaki mekan medresenin mescidi olarak düzenlenmiştir Bu yapıda da camide olduğu gibi duvarların köşelerine takviye kuleleri yerleştirilmiştir Bunlardan kuzey köşesindeki kule prizmatik, diğerleri de silindirik şekildedir Bu yapı ile ilgili bazı iddialara göre medrese camiden önce yapılmıştır Günümüze gelebilen izlerden anlaşıldığında göre, eyvanın önündeki tonozla örtülü doğu revakı sonradan buraya eklenmiştir Daha sonra bu tonoz yıkılmış ve bir daha da yapılmamıştır Medresenin bezemesi ile dikkati çeken ana giriş kapısı batı yönünde olup, oldukça gösterişlidir Kayseri’nin İçkale’si yakınında, kalenin önemli kapılarının birisinin karşısında kurulmuş olan medrese son derece itinalı bir işçilik göstermektedir Medrese eyvanındaki çörtenler aslan başı şeklindedir

Medrese bugün hediyelik eşya çarşısı olarak kullanılmaktadır

Gevher Nesibe Tıp Medresesi ve Darüşşifası (Kocasinan)



Kayseri’nin Yenice Mahallesi’nde bulunan Gevher Nesibe Tıp Medresesi ve Darüşşifası, Anadolu Selçuklu Hükümdarı IGıyaseddin Keyhüsrev tarafından kız kardeşi Gevher Nesibe Sultan adına 1205-1206 yılında yaptırılmıştır Medrese ve darüşşifa birbirine bitişik iki bina olduğundan halk arasında Çifte Medrese veya İkiz Medrese ismi ile de tanınmaktadır Medrese ve darüşşifanın vakfiyesi bulunamamıştır Bununla beraber Kayseri Tahriri ve Evkaf Defterlerinde bu bilgiler bulunmaktadır

Gıyasiyye Medresesi ve Şifaiyesi dünyanın ilk uygulamalı tıp okuludur Her iki bina da dikdörtgen planlı olup, 60 m uzunluğunda, 40 m genişliğindedir

Medresenin yapımı ile ilgili bir söylence bulunmaktadır Buna göre; Gevher Nesibe Sultan bir Selçuklu kumandanına aşık olmuş ancak, hükümdar bu evliliğe izin vermemiştir Bir süre sonra kumandanın şehit düşmezi üzerine de Sultan üzüntüsünden verem olmuştur Sultan ölmeden önce Gıyaseddin Keyhüsrevden kendisi gibi çaresiz hastaları tedavi edecek hekimlerin yetiştirilmesi için bir medrese yapılmasını istemiş ve bütün servetini de bu iş için bağışlamıştır Bu olaydan üzüntü duyan Gıyaseddin Keyhüsrev ikinci defa tahta çıktığında, kız kardeşinin vasiyetini yerine getirmek üzere Gıyasiye Medresesi ile arkasındaki Şifaiyye Medresesini yaptırmıştır Bundan sonra Gevher Nesibe Sultan da medrese içerisindeki türbesine gömülmüştür

Yapı topluluğu Osmanlı döneminde onarılmıştır Bu onarımlardan ilkini vakfın mütevellisi İsmail Efendi, mimar Ömer Beşe’ye yaptırmış, bu arada bir de hamam yapılmıştır Maarif Vekaleti Müzeler ve Antikiteler Müdürlüğü (Milli Eğitim Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü) 1942 yılında Şifaiyye’nin taç kapısını onarmıştır Bunun ardından Vakıflar Genel Müdürlüğü 1955-1956 yılında yapıyı bir kez daha onarmıştır Erciyes Üniversitesi 1980 yılında yapıyı onarmış ve Tıp tarihi Müzesi haline getirmiştir



XIIIyüzyılda bu tür tıp kuruluşlarında, Gıyasiyye’de teorik, Şifaiyye’de de pratik olarak sürdürülmektedir Medrese ve Darüşşifa’nın girişi güney yönündedir Yapı sarımtırak kesme taşlardan yapılmıştır Duvarların iç dolgusunda kireç harçlı moloz taş kullanılmıştır Darişşifa’nın taç kapısı geometrik bezemeli, sivri kemerli bir kuşakla çevrelenmiş mukarnaslı olup, üç taraftan örgü motifli bordür ve enli bir silme ile kuşatılmıştır Kapının üst yüzeylerine geometrik desenli iki büyük kabartma rozet yerleştirilmiştir Bunların ortasına da dikdörtgen bir taş üzerine tıbbın monogramı olan iki yılan figürü ve on iki dilimli bir çarkıfelek konulmuştur Girişin iki yanında birer mihrap bulunmaktadır Bunlardan sağdaki mihrabiyenin üzerinde bir çerçeve içerisinde aslan kabartması bulunmaktadır Bunun karşısında olması gereken kabartma ise restorasyon öncesinde yok olmuştur Girişin üzerine de 250x078 m ölçüsünde dikdörtgen beyaz mermerden kitabe konulmuştur Ancak bu kitabenin bazı yerleri kırılmış ve tam olarak da okunamamaktadır Selçuklu nesihi ile yazılan bu Arapça kitabe iki satırlıdır Restorasyon öncesinde Sahip Ata Medresesi’nde saklanan bu kitabe onarım sonrasında yerine konulmuştur Bu kitabede mealen şöyle yazmaktadır:

“Kılıçaslan oğlu, dinin ve dünyanın koruyucusu, büyük sultan Keyhüsrev zamanında , zamanı daim olsun, Kılıçaslan’ın kızı, din ve dünyanın ismeti Melike Gevher Nesibe’nin vasiyeti olarak h602 (1205) yılında yaptırılmıştır”

Gıyasiye Medresesi’nin orijinal kapısı tamamen yıkılmış, Osmanlı döneminde bugünkü yuvarlak kemerli kapı yapılmıştır

Medrese ve Darüşşifa birbirlerine koridorla bağlı iki ayrı yapı olup, dört eyvanlı kapalı avlu plan tipindedir Her ikisinde de 700x1200 ölçülerinde birer havuzlu avlu vardır Bu avlunun çevresi sivri kemerli, tonoz örtülü revaklar ve arkalarındaki odalardan meydana gelmiştir Odaların hepsi küçük olup, revaklara açılmaktadır



Gıyasiyye Medresesi kuzey-güney doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı bir yapı olup, doğusunda dört, batısında da beş payeye oturan revaklar bulunmaktadır Eyvan önüne rastlayan revaklar daha geniştir Doğu tarafında eyvanla köşedeki kışlık dershane arasında Gevher Nesibe Sultan’ın türbesi bulunmaktadır Bu türbe sekizgen planlı olup, içten tromplu, dıştan da çokgen kasnağa oturan sivri bir külahla örtülüdür Türbenin üst mekanına iki taraftan dörder basamaklı merdivenle çıkılmaktadır Buradaki sanduka zaman içerisinde kaybolduğu için mescit olarak kullanılmıştır Bu mekan yarım yuvarlak ve dikdörtgen niş,lerle genişletilmiştir Güneydeki niş mihrap şekline sokulmuştur Türbenin çatısı üzerinde Selçuklu sülüsü ile çepeçevre dolaşan Ayetül Kürsi ve Kuran’dan alınma diğer ayetler buraya yazılmıştır Türbenin mumyalık kısmının kapısı dikdörtgen olup, üzeri tonozla örtülmüştür İçerisi iki küçük yarıktan ışık almaktadır Buradaki mezar 1980 yılında yenilenmiştir

Gıyassiye Medresesi’nin kuzey köşesinde bulunan dershane iki pencerelidir Bunlardan büyük olanı kuzey duvarından dışarıya, küçük olanı da büyük eyvana açılmaktadır Yazlık dershane önünde revak olmadan doğrudan doğruya avluya açılmaktadır Bunun da biri kuzeye diğeri batıya açılan iki penceresi vardır Bu eyvanın solunda doğu ve batı yönünde dikdörtgen planlı büyük bir oda yer almaktadır Bu bölümün kışlık dershane olduğu sanılmaktadır Bu dershanenin önünden başlayan yüksek tonoz örtülü bir koridor da şifahaneye uzanmaktadır Burada yapılan kazılarda, bu koridorun altındaki yivli künklerden yapıya su getirildiği öğrenilmiştir



Şifaiyye Gıyasiyye Medresesi’ne benzeyen bir plan tipi göstermektedir Yalnızca ortadaki avlu ve havuz kare planlıdır Şifaiyye’nin kuzey ve güney eyvanlarının aynı eksende olmasına rağmen hastaların güneş alabilmeleri için batıdaki eyvan biraz daha güneye kaydırılmıştır Şifaiyye’nin giriş eyvanı batı revakına açılmakta ve büyük eyvan dışındaki bölümlere birkaç basamakla çıkılmaktadır Buradaki avlu dört taraftan on payenin taşıdığı sivri tonozlu revaklarla çevrilmiştir Buradaki payelerden sekizi kare, büyük eyvanın önündeki ise L şeklindedir Kuzeye ve doğuya iki penceresi bulunan büyük eyvanın doğusunda iç içe iki oda bulunmaktadır Bu odalardan karanlık olanının ilaçların hazırlandığı yer olduğu sanılmaktadır Büyük eyvanın batısındaki oldukça gösterişli bir kapıdan girilen kuzey-güney yönündeki dikdörtgen mekan ve ona açılan kare şeklinde üç oda bulunmaktadır Belki de buradaki uzun mekanın ameliyata hazırlık, diğerlerinin de ameliyat yapılan yerler olduğu düşünülmelidir

Avlunun güneybatı köşesinde sivri tonozlu koridor çevresindeki odalar hastalara aittir Bu odalar orta koridorun sağ ve solunda dokuzardan on sekiz oda, sıralanmış hücreler halindedirKoridorun karşısındaki odadan ise Şifaiyye’nin hamamına geçilmektedir Hamam kare planlı tuğladan yapılmış ve üzeri çapraz bir tonozla örtülmüştür


Seraceddin Medresesi (Melikgazi)

Kayseri Gavremoğlu Mahallesi, Huand Hatun Külliyesi’nin güneydoğusunda bulunan bu medrese, Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Serâceddin Lala Bedir tarafından 1238 yılında yaptırılmıştır Medrese aynı zamanda Küçük Huand Hatun Medresesi olarak da tanınmaktadır

Selçuklu medreselerinin küçük bir örneği olup, açık ve revaklı avlusu üç eyvan ile çevrelenmiştir Duvarları kesme taştandır Yapıda ve giriş kapısında herhangi bir süsleme elemanına rastlanmamaktadır Yalnızca diğer medreselerden ayrı olarak dış duvarlarının üzerinde sıra halinde mazgallı bir parmaklık dolaşmaktadır Giriş kapısı üzerinde dört satırlı kitabesi bulunmaktadır Bu kitabe mealen şöyledir:

“Bu medrese Keykubadoğlu, büyük sultan, din ve dünyanın kurtarıcısı Kasimmu Emiri’l-mü’mi nin Gıyaseddin Keyhüsrev devrinde 636’da (1238-1239) Allah’ın yardımına muhtaç zayıf kul Serâceddin Lala Bedir marifetiyle yapıldı”


Sahibiye (Sahip Ata) Medresesi (Kocasinan)



Kayseri Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan Sahibiye Medresesi, 1267 yılında, Selçuklu vezirlerinden Sahip Ata Fahrüddin Ali tarafından, yanındaki çeşme ile birlikte yaptırılmıştır Giriş kapısı üzerinde bunu belirten kitabesi bulunmaktadır Bu kitabenin mealen anlamı şöyledir:

“Bu mübarek medresenin yapılmasını Kılıçaslan oğlu Yüce Sultan, Sultanlar sultanı, din ve dünyanın koruyucusu, fetihler sahibi Keyhüsrev zamanında, Allah mülkünü daim kıla 666 (1267) yılı aylarında Allah’u Teala’nın rahmetini uman kul Hüseyin oğlu Sahip Ali emretti”



Sahibiye Medresesi Klasik Selçuklu üslubunda yapılmış bir medresedir Medrese yontma taştan yapılmıştır Medresenin eyvanlı iki büyük dershanesi, bir avlu çevresinde sıralanmış revaklı odalardan meydana gelmiştir
Giriş kapısı mukarnaslı olup, onları kırık bir yay şeklinde bir kemer çevirmektedir Kapının iç tarafında geometrik bezemeler arasında Hadis-i Şerif yazısı dolanmaktadır Medresenin giriş kapısı ile iki köşesinde bulunan kuleleri ile görkemli bir görünüşü vardır

Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılan medresenin avluya bakan odaları günümüzde iş yeri olarak kullanılmaktadır



Hacı Kılıç Medresesi (Kocasinan)



Kayseri İstasyon Caddesi’nde bulunan Hacı Kılıç Medresesi ve Camisi IIGıyaseddin Keyhüsrev’in oğlu İzeddin Keykavus zamanında 1249-1250 yılında yaptırılmıştır

Medrese ve cami birbirine bitişik olarak yapılmış olmalarına rağmen her ikisinin de ayrı ayrı girişleri bulunmaktadır Bunlardan sol taraftaki camiye, sağ taraftaki de medreseye aittir Cami ve medresenin giriş kapıları mukarnaslar ile bezelidir Her ikisinin üzerinde Tevbe Suresi’nden Ayet’ler yazılıdır Medresenin giriş kapısı üzerinde kitabesi bulunmaktadır Bu kitabede mealen;

“Bu mübarek medresenin yapılmasını Keyhüsrev oğlu, yüce sultan, din ve dünyanın şerefi, fetihler sahibi, Keykavus devrinde 647 (1249-1250), zayıf kul, Tusluoğlu Ebu’l Kasım eliyle emretti” yazılıdır

Medrese Selçuklu medrese plan düzeninde, açık avlulu, revaklı, dikdörtgen planlı olup, kalın taş duvarlı olarak yapılmıştır Medresenin doğusundaki giriş eyvanının karşısında ana eyvan bulunmaktadır Ana eyvanın yanında büyük bir dershane, avlunun doğu ve kuzeyinde de hücreler sıralanmıştır

Medresenin güneyi yanındaki Hacı Kılıç Camisi ile bitişiktir Giriş eyvanının güneyindeki sivri tonoz örtülü bir girişle de yanındaki türbeye geçilmektedir

Kölük Medresesi (Melikgazi)

Kayseri’de Düvenönü semtinde Gülük Mahallesi’nde bulunan Kölük (Gülük) Külliyesi’nin bir bölümünü oluşturan Medrese, yapı topluluğu ile birlikte XIII Yüzyılda Danişmendliler döneminde yapılmıştır Medrese cami ile birlikte 1835-1856 yıllarında onarılmıştır

Medrese, plan düzeni olarak belirli bir medrese plan tipine uymamaktadır Batıdaki giriş kapısından üst kata çıkışı sağlayan merdiven bulunmaktadır Bunun üzerinde tonoz örtülü bir oda vardır Batı yönünde ise tüm mekanların sıralandığı ince uzun beşik tonozlu bir koridor ve medrese odaları bulunmaktadır


Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Medresesi (İncesu)



Kayseri İncesu ilçe merkezinde bulunan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Külliyesi’nin bir bölümünü oluşturan Medreseyi yapı topluluğu ile birlikte Merzifonlu Kara Mustafa Paşa 1670 tarihinde yaptırmıştır

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Külliyesi iki büyük avlu etrafında toplanmıştır Medreseden günümüze bir dershane hücresi ile yedi öğrenci hücresi ulaşabilmiştir Ancak medresenin vakfiyesinde burada on beş hücre bulunduğu yazılıdır Büyük olasılıkla günümüze ulaşamayan 18 medrese hücresi L şeklinde idi Burada yapılacak bir kazı çalışması medresenin tam planını ortaya koyacaktır Vakfiyeden öğrenildiğine göre, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa bu medreseye bir çok kitap vakfetmiştir Günümüzde bu kitapların bir bölümü Kayseri’deki Raşit Efendi Kütüphanesi’nde bulunmaktadır

Hamidiye Medresesi (Develi)



Kayseri Develi ilçesinin 50 km güneybatısında bulunan Şıhlı’daki Hamidiye Medresesi kitabesinden öğrenildiğine göre Sultan IIAbdülhamid döneminde 1891-1892 yılında yapılmıştır

Hamidiye Medresesi Klasik Osmanlı medrese plan şemasının bir devamı niteliğinde olup, 3700x4400 m ölçüsünde dikdörtgen planlıdır Medrese muntazam kesme taştan yapılmıştır Yer yer de siyah ve beyaz taşlar kuşak olarak kullanılmıştır
Bugün medresenin yol seviyesinin altında kalmış kuzey cephesinde giriş portali bulunmaktadır Bu portal üç sıra halinde kaval silmelerle çevrelenmiştir Ayrıca bu giriş yuvarlak kemerli olup, ana yapıdan iki kat yüksekliğinde dikdörtgen görünümdedir Giriş kapısının üzerinde kitabesi bulunmaktadır Portalin kilit taşı üzerindeki akantüs yapraklarından başka bir bezemeye rastlanmamaktadır Giriş kapısının kuzey duvarından yükselen bölümü arka cephede ikinci kat olarak odaya dönüştürülmüş ve buraya iki yönden taş merdivenlerle çıkılmaktadır Büyük olasılıkla bu mekan medresede ders veren müderrise aittir

Medresenin avlusu revaklı ve ortasında bir de havuzu bulunmaktadır Bunun çevresinde 24 hücre vardır Bu hücreler sütunların taşıdığı yuvarlak kemerli bir revakın arkasındadır Hücreler bir kapı ve bir pencere ile avluya açılırlar Revekların ve hücrelerin üzeri ahşap kirişlerin taşıdığı düz bir damla örtülmüştür

Hamidiye Medresesi 1932 yılında onarılmıştır Günümüzde ilköğretim okulu olarak kullanılmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kayseri-Kayseri Genel Bilgi,Tarihi-Kayseri Mescitleri-Kayseri Resimleri Manzaraları

Eski 06-26-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kayseri-Kayseri Genel Bilgi,Tarihi-Kayseri Mescitleri-Kayseri Resimleri Manzaraları



Gezgin Gözüyle



Kültepe Ören Yeri: Kayseri-Sivas karayolunun 20 kmsinden, yolun 2 km kuzeyinde yer alan yüksekliği 22 m çapı 500 myi bulan bir höyük tepe ile onun etrafını çeviren Karum adı verilen aşağı şehirden


ibarettir Dünyaca tanınan bu açık hava müzesi ilk olarak 1881'de dikkati çekmiştir Yapılan kazılarda Kültepe'de, Asur, Genç Hitit, Roma-Pers ve Tabal Dönemlerine ait eserler ve bulgular ele geçirilmiştir Bu eserlerin en önemlileri Asur dilinde yazılmış çivi yazılı tabletlerdir Bunlar Anadolu'nun en eski yazılı belgeleridir




Şehir Surları ve Kalesi: Cumhuriyet Meydanında bulunan Kayseri Surları ve Kalesi 3 yy ortasında inşa edilmiş, 6yy ortasında da daraltılmış ve tamir edilmiştir Kayseri şehrinin tarihi kalesi iki kısımdan ibarettir: dış sur ve burçlardan meydana gelen dış kale ve iç kale




Sultanhanı Kervansarayı: Kayseri-Sivas karayolunun 50kmsinde bulunmaktadır Selçuklu



Sultanı 1 Alaattin Keykubat zamanında (1232-1236) yapılmıştır Kervansaray kapı süslemesi ve iç mimarisi ile ön plana çıkmıştır




Karatay Kervansarayı: Bünyan İlçesi, Karadayı köyünde bulunan Kervansarayı 1255 yılında Selçuklu vezirlerinden Celalettin Karatay yaptırmıştırTürbe ve sütunlarındaki kabartmalar Selçuklu taş işlemeciliğinin güzel örneklerindendir





Kara Mustafa Paşa Kervansarayı: İncesu ilçesinde bulunan ve camisi, medresesi otuz dükkanlık alışveriş yeri ile bir külliye olan bu eseri, 1660 yılında Osmanlı vezirlerinden Merzifonlu Kara Mustafa Paşa yaptırmıştır



Vezir Han: Şehir içi Kapalı Çarşının yanında bulunan bu iki katlı han, Damat İbrahim Paşa tarafından 1727 yılında yaptırılmıştır İlginç mimarisi ile dikkati çeken hanın ortasında bir çeşme vardır



Bedesten: Kapalı çarşının içinde bulunan bedestenin, üç büyük kubbe ve kubbeciklerden meydana gelen tavan örtüsü mevcuttur 1497 yılında yaptırılmıştır


Kapalı Çarşı: Türkiye'nin dört büyük kapalı çarşısından biri olan ve dört giriş kapısı bulunan Kayseri Kapalı Çarşısı, 1859 yılında halk tarafından yaptırılmıştır

Yaklaşık 6 bin yıllık tarihi olan Kayseri, hemen hemen her dönem önemli bir yerleşim yeri olmuş, özellikle ticaret ve alış veriş merkezi olmasıyla yerli ve yabancı seyyahların dikkatini çekmiştir

Bu bölümde çeşitli tarihlerde şehre gelen yerli ve yabancı seyyahların Kayseri hakkında verdikleri bilgilere, gözlemlere ve tespitlere yer verilmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kayseri-Kayseri Genel Bilgi,Tarihi-Kayseri Mescitleri-Kayseri Resimleri Manzaraları

Eski 06-26-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kayseri-Kayseri Genel Bilgi,Tarihi-Kayseri Mescitleri-Kayseri Resimleri Manzaraları



Rum Kilisesi (Talas)

Soğanlı Kiliseleri (Yeşilhisar)



Kubbeli Kilise (Yeşilhisar)


Sultan Sazlığı, Erciyes Dağı'nın güneybatısındaki Develi Ovasının en alçak kesimlerinde yer almaktadır Develi-Yahyalı -Yeşilhisar üçgeni içerisindedir

Kayseri'ye 70 km uzaklıkta bulunan Sultan Sazlığı, Uluslararası Ramsar Sözleşmesi ile koruma altına alınmıştır

Sultan Sazlığı'nı oluşturan göl ve bataklıklar, kurak mevsimlerde daralır, yağışIı mevsimlerde genişIer Bu göller Erciyes ve Orta Toroslar'dan inen sularla beslenir

17200 hektar alanı kapsayan Sultan Sazlığı, dünya çapında önem taşıyan bir ekosistem oluşturur

Sazlığın merkezlerine doğru görülemeyecek kadar yavaş yüzen saz adacıkları bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kayseri-Kayseri Genel Bilgi,Tarihi-Kayseri Mescitleri-Kayseri Resimleri Manzaraları

Eski 06-26-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kayseri-Kayseri Genel Bilgi,Tarihi-Kayseri Mescitleri-Kayseri Resimleri Manzaraları





Kayseri, elverişli ulaşım ve enerji olanakları ve zengin yeraltı kaynaklarının yanı sıra sanayisi de gelişmiş illerdendir Cumhuriyetin ilanından sonra sanayi yönünden Kayseri’ye ağırlık verilmiştir 1926 yılında Bünyan Halı İpliği Fabrikası, Kayseri Tayyare Fabrikası ve Tank Tamir Fabrikası, 1927 yılında açılan Ankara-Kayseri demiryolu, 1929’da yöreye elektrik sağlamaya başlayan Bünyan Hidroelektrik Santralı, 1930’da yapılan Kayseri-Sivas-Samsun karayolu, 1933 yılında yapılan ve İli Akdeniz’e bağlayan Kayseri-Ulukışla demiryolu ve 1935 yılında kurulan Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası İlde sanayiinin gelişmesine katkısı olan önemli kamu yatırımlarıdır Orta Anadolu Krom İşletmesi, Kayseri Pamuklu Sanayii Müessesesi, Çinko, Kurşun, Metal Sanayii, Şeker Fabrikası, Yem Fabrikası belli başlı sanayi kuruluşlarıdır

Kayseri’de kış ve doğa sporlarının rolü ekonomide önemlidir Erciyes Dağı Kayak tesisleri ile Tekirbeli’ndeki tesisler kış sporları merkezidir Ayrıca çeşitli kuşların yaşama, konaklama ve üreme alanı olan Sultansazlığı da önemli turizm merkezidir Bayramhacı Köyü yakınındaki Bayramhacı Kaplıcası, Yeşilhisar İlçesi güneyindeki Dutluk İçmesi de turizm açısından önemli yerleridir


Kayseri yer altı kaynakları bakımından da zengin olup, il topraklarında tuğla ve kiremit hammaddesi, krom, alimünyum, bakır, kurşun, çinko, prit, demir, kaolin, ponza taşı, jips, diatomit, sanayi kili ve linyit yatakları bulunmaktadır

Kapadokya Bölgesi’nde önemli bir yerleşim alanı olan Kayseri (Kaisareia), MÖ 4000 ile MS 2000 olmak üzere 6000 yıllık bir tarihe sahiptir MÖ 2000 yıllarında Anadolu’ya gelen Hititler, Kayseri’ye 22 km uzaklıkta bulunan Kayseri Ovasının en büyük şehri ve Anadolu’nun en büyük höyüklerinden biri olan Kültepe (Kaniş) şehrini kurmuşlardır Kültepe’nin hemen yanında yer alan Karum’da (Pazarşehir) yapılan kazılarda bu döneme ait çivi yazısı ile çeşitli yazılı tabletler bulunmuş ve bu tabletlerden Asurlu tüccarlarla Hititli yerliler arasındaki ticari ilişkilere ait bilgiler elde edilmiştir Kültepe, MÖ 4000 yılından Roma devri sonuna kadar devamlı bir yerleşim yeri idi Ayrıca



Kayseri’nin 68 km kuzeydoğusunda, dağlık bir bölgede Helenistik ve Roma dönemlerinde uzun süre önemli bir kale olarak kullanılan Kululu adlı bir yerleşim yeri daha kurulmuştur Kültepe ve Kululu, Tabal Krallığının da önemli şehirlerindendir MÖXI ve VIIyüzyıllarda ise bu krallığın merkezi, Erciyes’in eteğinde yer alan Kaisareia (Mazaka)’dır Bu bölge, MÖ VI ve Vyüzyıllarda Med ve Perslerin egemenliği altında kalmıştır



Kapadokya Kırallığı, MÖ 332 tarihinde Gaziura (Turhal) da I Ariarathes tarafından kurulmuştur Kral IVAriarathes zamanında Mazaka başkent yapılmış ve bu tarihten itibaren şehirde sikke darp edilmeye başlanmıştır
MS 17 yılında Romanın bir eyaleti olan bu bölgenin yönetimi için Roma’dan vali gönderilmiştir Bugünkü Kayseri de, ismini Kaisareia’dan almıştır 395 yılında Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu içerisinde kalan Kaisareia, politik alanda olmasa bile ticaret alanındaki önemini günümüze kadar koruyabilmiştir Kaisareia, nüfusu 400 bin olan ve saray, kitaplık, misafirhaneler, cüzzam hastanesi, kilise gibi yapıların bulunduğu büyük bir şehir konumundadır

691 ve 721 yıllarında Kaisareia, kısa sürelerle Arapların akınına uğramış ve Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Anadolu Selçuklularının egemenliğine girmiştir Bundan sonra şehir süratle gelişmiş, cami, medrese, han, hamam ve çeşmeler yapılmıştır Bir süre Danişmentlilerin merkezi olan Kayseri, Sultan IAlaaddin Keykubat zamanında Anadolu Selçuklularının Konya ve Sivas’la birlikte üç önemli başkentinden biri olmuştur Selçukluların Kösedağ Meydan Savaşı’nda (1243) Moğollara yenilmesinden sonra Anadolu’nun büyük bir bölümünde olduğu gibi Kayseri’yi de Moğol Valileri yönetmiştir


Kayseri, Eretna Devletinin hakimiyetine girmiş (1341-1381), onları Kadı Burhaneddin Ahmet dönemi izlemiştir Osmanlılar 1398 yılında burayı ele geçirmiş ancak Yıldırım Beyazıt’ın Ankara Savaşı’nda (1402) yenilmesinden sonra Karamanoğulları ve Dulkadiroğulları yöreye hakim olmuştur Yavuz Sultan Selim’in 1515’te, İran seferi dönüşünde Kayseri, Osmanlı topraklarına katılmıştır

Osmanlı Döneminde önce Karaman, ardından Ankara Eyaletine bağlı bir sancak olmuştur 1839 tarihinde Bozok Eyaletinde, 1867 tarihinde de bağımsız sancak merkezi olarak Osmanlı idari taksimatında yerini aldı


IDünya Savaşı'ndan sonra Develi yöresi bir süre Fransız işgali altında kalmıştır Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanlıların Haymana'ya kadar ilerlemesi üzerine TBMM 24 Temmuz 1921'de hükümet merkezinin Kayseri'ye taşınmasına ve Ankara halkının da buraya göç etmesine karar vermişti Bunun için Kayseri lise binası TBMM toplantıları için hazır duruma getirilmiştir Ankaralıların bir bölümü Kırşehir üzerinden buraya göç ettirilmiştir Ancak, Sakarya Savaşı'nın (1921) kazanalıması üzerine bu karardan vazgeçilmiştir Cumhuriyetin ilanından sonra, 1924’te il konumuna getirilmiştir



Kayseri’den, Kültepe (Kaniş) Örenyeri, IIustinianus’un yaptırdığı, Selçukluların, Karamanoğullarının ve Osmanlıların onardığı Kayseri Kalesi antik çağlardan günümüze gelen eserler arasındadır Selçuklu Döneminden; Kayseri Ulu Camisi (1281), Karatay Kervansarayı (1227), Hasbek Kümbeti (1184-1185), Han Camisi (XIIIyüzyıl), Han Kümbeti (1235), Seracettin



Medresesi (1238), Battal Camisi (XIIyüzyıl), Eski Bedesten (XIIIyüzyıl), Hunat Hatun Camisi (1237), Hunat Hatun Kümbeti (1237), Hunat Hatun Medresesi (1237), Hunat Hatun Hamamı (1240), Karatay Hanı (1240), Sahabiye Medresesi (1267-1268), Hacı Kılıç Camisi (1249-1250), Hacı Kılıç Medresesi; Eretna Döneminden; Emir Sahap Türbesi (1327), Kadı Mescidi (1338), Köşk Medrese (1339), Zengioğlu Emirzade Mehmet Türbesi (1345), Emir Erdoğmuş Türbesi (1348), Emir Ali Türbesi (1350), Şah Kutlu Hatun Türbesi (1350), Haydar Bey Köşkü, Ali Cafer Türbesi, Sırçalı Kümbet (1350), Sezgeldi Türbesi (Dede Kümbeti) (1364), Yeşilhisar Ulu Camisi (1346),; Osmanlı Döneminden; Kara Mustafa Paşa Kervansarayı (1660), İsa Kümbet Camisi (1554-1555), Kubaroğlu Mescidi (1560-1561), Kurşunlu Camisi (1585), Büyük Bürüngüz Daniş Ali Bey Camisi (XVIyüzyıl), Yanıkoğlu Camisi (1748), Cıncıklı Cami (1664), Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Külliyesi (1670), Molu Köyü Camisi, Gürpınar Köyü Camisi, Şeyh Tacettin Türbesi (1513), Şeyh Seyfullah Türbesi (1545), Esma Hatun Türbesi, Gavremoğlu Çeşmesi (1508), Göllü Çeşme (1551), Oduncu Çeşmesi (1582), Bedesten (1437), Kapalı Çarşı (1853) , Pirinççiler çarşısı (1552), Hacı Efendi Çarşısı (1884), Kazancılar çarşısı (1935), Şahruh KöGoogle Page Rankingüsü (1538), Saat Kulesi (1919), Kadı Hamamı (1542), Güpgüpoğlu Konağı (1419-1497), Gavremoğlu Konağı (1774), Raşit Efendi Kütüphanesi (1796), Vezirhanı (1727); ayrıca Endürlük Kilisesi, Yanartaş Rum Kilisesi, Tomarza Kilisesi bulunmakta olup, Kayseri evleri Türk sivil mimarisinin önemli yapılarındandır


Ayrıca, Hasanarpa İçmecesi, Yeşilhisar İçmecesi, Bayramhacı kaplıcası, Tekgöz Kaplıcası, Sarımsaklı Barajı, Sultansazlığı, Derebağı Şelalesi, Kapuzbaşı Şelaleleri, Pınarınbaşı, Gesi Bağları, Erkilet Bağları ve Erciyes Dağı ilin doğal güzellikleri
arasındadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kayseri-Kayseri Genel Bilgi,Tarihi-Kayseri Mescitleri-Kayseri Resimleri Manzaraları

Eski 06-26-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kayseri-Kayseri Genel Bilgi,Tarihi-Kayseri Mescitleri-Kayseri Resimleri Manzaraları





Kızılırmak vadisi, Mollahacı Köyü yakınında yine dar ve derin bir boğaz biçimini alır İl topraklarının kuzeybatısında, Erciyes Dağı’nın kuzeyindeki Kayseri Ovası, yaklaşık 890 km2 lik yüzölçümüyle, Kayseri’nin ve Yukarı Kızılırmak bölgesinin en geniş ovalarından birisidir Kayseri Ovası’nın doğusunda Karahöyük (Kültepe) ve Engir gölü sazlığı, batısında ise



Karasazlık gibi geniş bölümleri kurutulmuş bataklıklardan oluşan ovanın batı kesimi, Anbar ovası adıyla anılmaktadır İlin ve Erciyes Dağı’nın güneybatısında yer alan Develi Ovası yaklaşık 1000 km2’lik yüzölçümüyle, Kayseri’nin olduğu gibi Yukarı Kızılırmak bölgesinin de en geniş ovalarından biri olup, tektonik bir çöküntü alanında yer almaktadır



Ovada, çevredeki dağlardan inen akarsular ve kar sularının oluşturduğu taşkınlar sonucu ortaya çıkan Sultansazlığı, Kurbağa, Deve ve Yay Gölleri gibi bataklık ve gölcükler de vardır Kayseri’de bu ovaların dışında, Gölova (Palas) ve Sarıoğlan ovaları Kayseri Ovası çöküntü alanından, Şarkışla’ya doğru uzanan tektonik çöküntü kuşağındaki küçük ovalardan başlıcalarıdır Bu iki ova, birbirinden yüksekliği 1300-1350 m olan tepeler ve dalgalı bir alanla ayrılmıştır Bunlardan 1106 m yükseklikteki, 100 km2 yüzölçümlü Gölova (Palas) kapalı bir çanak durumunda olup, üzerinde Tuzla gölü yer almaktadır


İl toprakları Kızılırmak ve Seyhan havzaları içinde kalmaktadır İlin önemli akarsuları Kızılırmak havzasında yer alan Kızılırmak, Sarımsaklı Suyu ve Seyhan havzasında kalan Zamantı Irmağı’dır Ayrıca Kayseri’de bunların dışında irili ufaklı birçok dere ve çay da bulunmaktadır



Kızılırmak’ın yaklaşık 128 kmlik bölümü Kayseri İl sınırları içindedir İl topraklarına kuzeybatıda, Ebülhayır Köyü yakınlarında giren Kızılırmak, bir süre kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda aktıktan sonra, yine kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunu alır ve akışına kuzeye doğru dirsek yaparak devam eder Kızılırmak bir süre aynı yönde aktıktan sonra kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunu alarak Bahçe Köyü’nün güneybatısında il sınırları dışına çıkar


Kayseri’nin düğer önemli akarsuyu Zamantı Irmağı’dır Seyhan Irmağı’nın iki büyük kolundan biri olan ve il topraklarındaki uzunluğu 230 km olan bu ırmak, Uzunyayla ortalarında, Örenşehir Bucağı yakınlarında Şerefiye Köyü’nde doğar İlk kaynaklarını Uzunyayla’dan aldıktan sonra kabaca kuzey-güney doğrultusunda akar Derin vadiler içinde akarken Boran, Çermişek, Kuş, Tahtacık, Bercan, Tahtalımezar, Kuru ve Alagöz gibi çay ve dereleri de ona katılır


İl sınırları içerisinde yer alan göllerden bazıları sazlık ve bataklıklar durumundadır Develi Ovası’nın güneyinde yer alan Sultansazlığı çok sayıda dereyle sulanmakta olan geniş bir bataklıktır Bir bütün halinde olmayıp, adacıklar biçiminde parçalanmış olan sazlıkta birtakım küçük gölcükler de oluşmuştur Eğrigöl ve Sarp Gölü bunlar arasındadır


Develi Ovası’nın ortasında, yaklaşık 94 km2 lik bir alan kaplayan suları tuzlu olan Yay Gölü’nün derinliği ancak 2 mye ulaşabilmektedir Yaz aylarında göl sularının bir bölümü çekilince tuz yüzeye çıkar Sarıoğlan İlçesi’nin güneybatı kesiminde, Palas Ovası’ndaki Tuzla gölü, sazlık ve bataklıktır Bu gölden de tuz elde edilebilmektedir İl merkezinin 13 km kuzeydoğusunda ise Engir Gölü yer almakta olup, 04 km2 lik bir alanı kaplar Yüzölçümü 16917 km2 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre; toplam nüfusu 1060300’dür



Orta Anadolu ikliminin hakim olduğu Kayseri’de kışlar soğuk ve kar yağışlı, yazlar ise sıcak ve kuraktır Ancak iklim, yükseltiye göre yer yer farklılıklar göstermektedir Buna bağlı olarak, çukurda kalan bölgelerde daha yumuşakken, yaylalardan dağlık kesimlere doğru gidildikçe sertleşir Yağış miktarı ise, ilin yüksek kesimlerinde yer alan bölgelerinde daha fazladır İli’in birçok yerinde bozkır iklimi özellikleri vardır Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır Yüksek yerlerde ise yayla iklimi hüküm sürer




İl topraklarında, dağ ve tepelik alanlarda da bozkır bitki örtüsü egemendir İlin yüksek kesimlerinde yer yer iyi orman örtüsüne de rastlanırsa da topraklar genellikle orman ve çalılıklar ile kaplıdır İlin güney kesiminde Toros Dağlarının yer aldığı bölümde karaçam, kızılçam, göknar, ladin ve meşe türleri bulunmaktadır Dağlar arasındaki çöküntü havzalarında ve ovalarında önceleri bozkır örtüsünün egemen olmasına karşılık, bu kesimler daha sonra geniş ölçüde tarım alanı durumuna getirilmiştir Dağların etek bölümleri ise genellikle bağlık ve bahçeliktir



İlin ekonomisi, tarım, hayvancılık, halı ve el dokumacılığı, sanayii, turizm, madencilik ve ticarete dayalıdır Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler, arpa, buğday, şeker pancarı, patates, çavdar, mısır, soğan, nohut, kuru fasulye, ay çiçeğidir Ayrıca sebze ve meyve de üretilmektedir



Kayseri’de meyve suyu fabrikalarının kuruluşu meyveciliğin gelişmesini sağlamıştır Zerdali, kayısı, armut, erik, elma ve ceviz yetiştirilir Hayvancılıkta ise koyun, kıl keçisi, manda, at, sığır, tavuk, hindi ve yetiştirilip, arıcılık yapılmaktadır Hayvancılığa bağlı et ve et ürünlerinden sucuk ve pastırması ile ünlüdür Kayseri ve çevresinde el dokuması, döşeme yaygıları, halıları yapılmaktadır Bunların desenleri, renkleri ve kaliteleri çeşitli olup, havları kısa atkı ve çözgüleri pamuktan, düğümleri yündendir Son yıllarda düğümlerde yapay ipek de kullanılmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kayseri-Kayseri Genel Bilgi,Tarihi-Kayseri Mescitleri-Kayseri Resimleri Manzaraları

Eski 06-26-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kayseri-Kayseri Genel Bilgi,Tarihi-Kayseri Mescitleri-Kayseri Resimleri Manzaraları



Kayseri Cami ve Mescitleri


Kayseri Genel Bilgi Kayseri Gezgin Gözüyle Kayseri Sözlü Tarih






İç Anadolu Bölgesi’nde büyük bir bölümü, Doğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde de küçük bölümleri olan Kayseri, kuzeyinde Yozgat ve Sivas, doğusunda Sivas ve Kahramanmaraş, güney ve güneydoğusunda Adana, güneybatısında Niğde, batısında da Nevşehir illeri ile çevrilidir Kayseri, İç Anadolu platosunun güneydoğu ucunda yer almakta olup, sönmüş bir yanardağ, iki dağ sırası ve bunların arasında kalan plato ve çöküntü alanlarından oluşmuştur İlin en yüksek noktası olan Erciyes Dağı (3917 m) sönmüş bir yanardağdır



Erciyes, III Zaman ortalarından başlayarak çeşitli dönemlerde etkinlik gösteren, lav ve tüf püskürten eski bir yanardağdır Bu özelliği ile Erciyes Dağı türlü yaştaki volkanlardan oluşmuştur Toros orojenez kuşağı ile İç Anadolu’nun volkanik kütlelerinden oluşan, püskürmelerle ortaya çıkan



kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu dağların en önemlisi olan Erciyes’tir Erciyes Dağı’nın çevresindeki tepe ve platolar Kayseri yöresinin bugünkü yapısını belirlemiştir Erciyes Dağı üzerinde IV Zaman’da oluşan buzullar ise aşındırma yoluyla dağın yüksek kesiminde geniş ve derin sirkler (buz yalakları) ortaya çıkarmıştır



Kayseri’yi engebelendiren dağlar üç sıra halindedir Bunlardan ikisi yer kabuğu hareketleriyle kırılma ve kıvrılmalara uğrayarak yükselmiş dağlardır Diğer grup ise Orta Toroslar’ın Orta Anadolu’ya kıvrılan bölümünün uzantılarıdır Bu dağlar birbirinden çöküntü havzalarıyla ve yüksek platolarla ayrılmıştır İl alanını engebelendiren birbirine paralel üç dağ grubundan en kuzeyde olanı Erciyes ile başlayıp, Koramaz Dağı’yla (1900 m) süren bu dağ sırası, son kabartısını il sınırlarının kuzeyinde
,



nzır Dağı’nda (2500 m) gösterir Koramaz ve Hınzır dağları kırıklı-kıvrımlı dağlar niteliğindedir Diğer bir dağ grubu, ilin güneyinde Süveğen dağı ile başlar Aygörmez (2094 m) ve Köşkerli (2000 m) dağları ile süren sıra, Kepekli dağı (2225 m) ile Uzunyayla’ya doğru uzanır İlin kuzeydoğu-güneybatı uzantılı üç dağ sırasının en güneyindeki son grubunu oluşturan Tahtalı Dağları; Bakırdağı, Beydağı, Soğanlı Dağı ve Gövdeli Dağı gibi kabartılardan oluşmaktadır Orta Toroslar’ın uzantıları olan bu sıradağın birçok noktası 2500 metrenin üzerindedir


Kayseri’nin yüzde 49,1 gibi önemli bir bölümü, plato biçimindeki yüksek düzlüklerle kaplıdır Bunlar bazı yerlerde akarsularla yarılmış yüksek plato düzlükleri, bazı yerlerde de dağlar arasında uzanan ve yine derin vadilerle parçalanmış havzalar durumundadır Bu tür düzlüklerin bir bölümü, Kayseri ve Develi ovalarının çevresinde yer almıştır Kayseri



Ovası’nın kuzeyi ile Develi Ovası’nın doğu ve batısında yer alan bu platoların yüzeyi yer yer engebelidir Ova tabanından 100-300 m yükseklikteki platolar üzerinde tepelik ve dalgalı alanlar da geniş yer tutar Bunlardan Kayseri Ovası’nın kuzeyinde, Erkilet ile Kızılırmak




vadisinin arasında yüksekliği 1300-1400 m olanı volkanik malzeme ile örtülüdür Bu platolar kalker, marn ve kil gibi katmanlarla andezit, bazalt, tüf gibi volkanik taşlardan oluşmuştur


Kızılırmak’ın kuzey ve güneyinde 16 km uzunluğunda, 1500 m yüksekliğinde Sultan Sekisi ile Amarat düzlükleri bulunmaktadır Bunlar kalkerler ve lavlarla örtülü yüksek düzlüklerdir Ayrıca Uzunyayla ve Zamantı teknesi, akarsularla derin biçimde yarılmış, plato görünümlü havzalardır



Kayseri İli’nde yer yer dar ve derin boğaz görünümü alan vadiler bulunmaktadır Bunlardan Zamantı vadisi aynı zamanda tektonik çöküntüdür İl topraklarındaki çöküntü havzalarının tabanlarında oluşmuş geniş ovalar, genellikle dışarı akışı olmayan kapalı havzalardır İl sınırlarına Ebülhayır Köyü’nün güneydoğusunda giren Kızılırmak vadisi, Küpeli’nin güneyinde dar ve derin bir boğaz oluşturur Vadi, Obruk Köyü’ne kadar bu durumunu korur Obruk’un kuzeyinde genişleyen

sunum ALMİRA

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.