Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kitap Dünyası

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ekmek, ignazio, pane, silone, vino, şarap

Ekmek ve Şarap (Pane e Vino) - Ignazio Silone

Eski 06-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ekmek ve Şarap (Pane e Vino) - Ignazio Silone



Ekmek ve Şarap (Pane e Vino)


Yazan : IGNAZIO SILONE (SECONDINO TRANQUILLI) (1900-1978)

Başlıca Karakterler



  • Don Benedetto: Yaşlı bir papaz; daha önce bir öğretmendi; kesin anti-faşizminden ötürü şimdi emekliye ayrılmıştır
  • Marta: Don Benedetto'nun sadık kız kardeşi
DON BENEDETTO'NUN ÖNCEKİ TALEBELERİ



  • Concettlno Ragu: Milis teşkilâtında bir subay
  • Nunzio Cacca: Gençliğinde bir idealist olan bu adam doktor çıkmış, kendisini mesleğine vermiştir
  • Don Piccirilli: Bir papaz; dinî otoritelere jurnalcilik yapar
  • Pietro Spina (Don Paolo Spada takma adı ile dolaşır): Anti-faşist yeraltı teşkilâtında çalışan bir işçi
GIRASOLE AİLESİ



  • Berenice: Fossa dei Marsi'deki otelin sahibi olan kadın
  • Bianchina: Berenice'nin yeğeni; Alberto Colamartini'ye âşık
  • Don Gîrasole: Fossa dei Marsi'nin papazı
COLAMARTINI AİLESİ



  • Don Pasquale: Pietrasecca'daki yegâne asilzade; şimdi ecdadından kalan malikhânesini muhafaza etmeğe çalışır
  • Alberto: Oğlu
  • Christina: Kızı; dindar bir kızdır; rahibe olmak ister
PİETRASECCA VE ÇEVRESİNDE OTURAN DİĞERLERİ



  • Cardile Mulazzi: Spina'yı barındıran bir köylü Magasela: Bir arabacı
  • Sclatap: Amerika'ya göç eden bu kimse, daha sonra köyün? döner
  • Matelena Ricotta: Pietrasecca'daki hancı
  • Cassarola: «Akıllı bir kadın ,» yani sihir ve büyüden anlayan bir kadın
  • Signora Patrignani: Köy öğretmeni; Faşist Antifona: Bir Fransiskan papazı
FOSSA DEI MARSI'DE OTURANLAR



  • Marco Tuglio Zabaglia (Zabaglione): Bir avukat; önceleri sosyalistti; şimdi Faşistlerin gözüne girmeğe çalışır
  • Don Senofonte: Bir eczacı
  • Don Genesio: Bir devlet memuru
  • Pompeo: Don Senofonte'nin oğlu; Faşist Mussolini'nin değil de Sosyalist Mussolini'nin peşinde giden biri
ROMA'DA OTURANLAR



  • Mannaggia Lamorra: Spina'yı barındıran bir işçi
  • Romeo: Bir taş ustası ve yeraltı lideri
  • Chelucci: Bir partici; şimdi hapishanededir
  • Luigi Murica: Bir talebe ve partici olan bu kimse polis için jurnalcilik da yapar
  • Achilles Scarpa: Bir dolandırıcı olan bu adamın özelliği, kadın turistleri «korumak»tır
  • Uliva: ihtilâl hükümetinden ümitsizliğe düşen bu ihtilâlci, şimdü tek başına terör hareketlerine girişir
  • Annina Pecci: Bir terzi; Murica'nın metresi
Hikâye
İtalya 1935'te, Etiyopya'ya harp ilân etmek üzeredir Faşist hükümet, yönetimi tam manasıyla eline geçirmiş; tüm muhalefet susturulmuş veya yeraltına sürülmüştür Rejimin bazı düşmanları yurt dışına kaçmışlar, bazıları kendi inanışlarını rejimin düşünceleriyle bağdaştırmışlar veya buna mecbur bırakılmışlardır Bu sonunculardan biri, Don Benedetto adında yaşlı bir papazdır, önceleri bir öğretmendi, fakat rejimi açıktan açığa tenkit ettiğinden mesleğinden atılmıştır Şimdi kız kardeşinin yanında bir emeklilik hayatı sürer; fakat rejimi hâlâ tenkit ettiği için de, kendisine şüpheli nazarla bakılır
Kitap açıldığı zaman, Don Benedetto'nun, önceki talebelerinden bazılarıyla, yetmiş beşinci doğum gününü kutladığını görüyoruz Bunlardan biri, milis teşkilâtının bir subayı olmuştur; diğeri, piskoposun gammazlığını yapan bir papazdır ve üçüncüsü de, Dr Nunzio Sacca, tıp mesleği uğruna önceleri prensiplerinden fedakârlık yapmıştır Sohbet sırasında, bağımsızlığı ve idealizmden ötürü Don Benedetto'nun bilhassa sevgisini çeken Pietro Spina'dan bahsedilir Başka bir çağda, Spina bir aziz olabilirdi Fakat şimdi Katolikliğini bile muhafaza etmemiştir Onun, bir Sosyalist olduğu ve Belçika'da sürgün hayatı yaşadığı söylenir
Kısa bir müddet sonra, Dr Sacca, nahoş bir sürprizle karşılaşır Faşistlere karşı yeraltı faaliyeti yürütmek için İtalya'ya gelen Spina'ya rastlar Sacca, mütereddit ve sıkıntı içinde, bu eski arkadaşını tıbbî muayeneden geçirir ve şeklini değiştirerek kasabadan, kimsenin dikkatini çekmeden ayrılmasını sağlar Spina şimdi, sıhhatini kazanmak için Abruzzi'da dolaşan Don Paolo Spada adında bir papaz şekline bürünmüştür Sacca'nm tavsiyesi üzerine, kimsenin dikkatini çekmeden oturabileceği küçük bir dağ köyü olan Pietrasecca'da yerleşir
Artık Don Paolo diye anılan Spina, Pietrasecca' da halkla yakından temas kurar Ev sahibesi Matelena, onun, hanında kalmasının şansını açacağına inanır Don Pasquale Colamartini adındaki bir toprak sahibi, malî güçlükler içindedir Christina Colamartini adındaki samimi ve dindar kızı da rahibe olmak ister Sıcakkanlı, tabiî bir kız olan Bianchina ise, rahibe olmayı aklından geçirmez
Müteakip hâdiseler gevşek bir tarzda organize edilmişlerdir Bazıları acındırıcıdır, diğerleri canlı halk mizahı ile dolu «Don Paolo,» bir papaz olarak, bilhassa Christina ile temas kurar Kızın inanışının derinliğine hayranlık besler, fakat günün sosyal meseleleriyle ilgilenmediği için de onu azarlar Kıza, Allah'ın yeryüzündeki işini yürütmek için, insanların manastıra kapanmalarına gerek bulunmadığını anlatır Christina'dan böylece ümitsizliğe düşen Spina, köylüler arasında kendisini takip edecekleri arar, fakat sefalet ve cehalet içinde, hor görülerek yaşayan, ama yine de Faşist propagandasından daha akıllı ve sıhhatli bir realite anlayışına sahip bu topraksız köylüler indinde, kendi soyut cemiyet teorilerinin hiç bir mana ifade etmediğini görür Cemiyeti yeniden düzenleme işinin, propaganda ile başlayacağına karar verir Bu iş, korku ve şüphe duvarlarını aşarak, sevgiye dayalı bir topluluğun kurulmasına zemin hazırlayacak basit ve güvenilir beşerî temaslarla başlamalıdır
Şimdi ne yapmak istediğini daha iyi anladığından Spina, siyasî mücadelede faal bir rol oynamağa karar verir Pietrasecca'dan ayrılır Roma'ya gider ve her gün tevkif edilmek korkusu içinde bulunduklarından yeraltındaki mezarlarda, ilk Hıristiyanların yaşayışlarını andıran bir hayat süren yeraltı teşkilâtı üyeleriyle temas kurar Onların liderleri Romeo adında bir taş ustasıdır Diğeri, broşür dağıttığı içi a hapsedilen ve hapiste gözlerini kaybeden Chelucci'dir Ulive adındaki bir diğer ihtilâlci, bütün ihtilâllerin, yıkmak istedikleri istibdat rejimleri yerine kendilerini koymak istediklerine inanır Uliva, şimdi grup faaliyetinden ferdî şiddete dönmüştür ve oturduğu binaya yığdığı patlayıcı maddelerin zamansız patlaması sonucu ölür Bu grubun en trajik insanı Annina adında ufak tefek bir terzi kadındır Annina Luiei Murica adında bir diğer yeraltı aktivistine âşıktır Polis, Murica'yı kısa bir zaman için tutuklar ve bu kısa tecrübe Murica'yı fena halde sarsar Serbest bırakılmasından sonra Murica, şiddetli bir dâhilî kaynaşmadan sonra, kendi içine kapanır Bir Noel günü, polis, iki sevgiliyi ele geçirmek için Annina'nın oturduğu yere baskın yapar Luigi dama çıkar ve Annina, polisin kendisi ile yatmasına rıza göstererek Luigi'yi yakalanmaktan kurtarır Luigi saklandığı yerden indiği zaman, kadına, ağzına gelen her sözü söyler, Annina'yı bir fahise olmakla suçlar ve kadını terkeder Annina, şimdi Luigi'ye ne olduğunu bilmez
Roma'da faal bir hayat yürütemeyen Spina, tekrar Don Paolo kılığına bürünerek Abruzzi'ye döner Bu yolculuğu sırasında, Fossa dei Darsi adındaki küçük bir kasabada, duvarlara «Harp istemiyoruz» gibi sloganlar yazarak arı kovanına çomak sokar Ülke seferberlik içinde bulunduğundan, kasaba halkı, bu sloganların, Fossa dei Marsi kasabasının vatanseverlik hislerini küçük göstermek isteyen rakip bir kasabalı tarafından yazıldığını sanır Spina'nın bu faaliyetinin yegâne neticesi, rakip bir kasabada oturan iki kişinin tevkif edilmesidir ki, adamlar linç edilmekten zor kurtarılır
Yine bu yolculuğu sırasında Spina, eski hocası Don Benedetto'ya rastlar ve bu yaşlı adam , Allah'ın hedeflerine, bazan kilisenin içinden ziyade dışında daha iyi hizmet edileceğini takdir ettiğinden, Spina' yı takdis eder, başarılar diler Tekrar Pietrasecca'ya geldiği zaman, Spina, şimdi mahallî köylülerin kendisine itimat ettiklerini görür Onların ricaları üzerine, günahlarının affedilmesi için başvuracakları papaz rolünü oynamağa razı olur Kendisine başvuranlardan biri, Annina'yı Roma'da terkeden Murica'dır Son derece pişmanlık duyduğunu söyleyen Murica, kendisine daha da fazla azap çektiren bir itirafta daha bulunur: Faşistlere karşı yeraltı faaliyetini yürütürken, aynı zamanda, Faşist polisi nâmına casusluk da yapıyordu Bu hazin mazisine rağmen, Spina, Murica'yı kabul eder, ona itimat eder ve işine devam etmesini söyler
Kitap kapandığı zaman, Spina'nın plânları suya düşmüştür Sonuna kadar düşündüklerini söylemekten çekinmeyen Don Benedetto, bir dinî âyini yürütürken zehirlenir Bianchina bir geneleve girer Polis Murica'yı yakalar ve işkence yapa yapa öldürür Spina, şiddetli bir kar fırtınası altında, dağlar üzerinden Pietrasecca'dan kaçmağa mecbur kalır Onun peşinden gitmeğe çalışan Christina'yı kurtlar parçalar Yine de, mağlûbiyetinde dahi, Murica'nın ölümü, bir fedakârlık ve dinî âyin olur: adalet ve sevgiden oluşacak ideal bir topluluğun bir gün kurulacağı vaadi Spina, «Eğer hepimiz onun gibi yaşarsak,» der, «öldüğümüz zaman dahi ölmüş sayılmayacağız El ele verelim ve hiç bir şeyden korkmayalım»

Tenkid
İtalya'da Mussolini zamanında kilise, kahramanlığından ziyade temkinli hareketi ile tanınıyordu Faşizmden ziyade Sosyalizmden korkan kilise, Mussolini ile derhal barış yaptı Böylece, Silone gibi eleştiricilerin gözünde kilise, sadece yeni bir kölelik devrine girmekle kalmamış, kendisini ele geçirenlerle aşk yapmağa da başlamıştı Din ve sosyal adaletin biribiri ile bağdaşamayacağını sanmak kolaydı Bian-china, bunu gayet kesinlikle belirtiyordu: «Ben hürriyet taraftarıyım siz ise, tabiî, bir aziz olarak hürriyete karşısınız» Bu «tabiî» sözü, bir çok din adamının karşılaştığı çıkmazın bir delili idi, ve ancak kiliseyi terketmekle dış dünya ile bağdaşabilirlerdi
Spina bunlardan biri Mizacı itibariyle derinden dindar bir adam, samimiyet ve doğruluğa susamış bir adam Talebeliğinde, bir gün şunları yazmıştı:
Eğer öldükten sonra bir kilisenin mihrabında halka teşhir edilmek ve ekserisini çirkin yaşlı kadınların teşkil ettiği kimseler tarafından dua edilmek, hiç de nahoş bir şey değilse, bir aziz olmayı isterdim Şartlara, çevreye ve materyal duruma göre yaşamak istemem Sebep olacağı neticelere sırt çevirerek, hayatımın her saatinde, haklı ve iyi görünen hedefler uğrunda mücadele etmek isterdim
Spina daha sonraları politikaya döndüğü zaman da, bu düşüncelerinden hiç birini kaybetmez Onun radikalizmi, sosyal ve siyasî teoriden ziyade gerçek beşerî yaratıkları düşündüğü içindir İnsanları proletarya olarak görmez, proletaryayı insanlar olarak, Magascia, Sciatap, Bianchina, Matelena, Luigi olarak görür Onlarla kurduğu temaslarda, seküler (lâik) bir Hıristiyanlık kurmağa çalışır ki bu tür bir Hıristiyanlığın ruhu, yirminci asrın kilisesinden ziyade birinci asrın ilkel Hıristiyanlığına yakındır Kendisini müphem bir kisveye bürümesi de bunu gösteriyor Bir papaz, ama yine de bir papaz değil Dinî bir fonksiyonu yoktur, ama Bianchina ve diğerleri, onun şahsiyetinde dinî bir otoritenin mevcudiyetini hissederler Don Benedetto, Spina'nın, çocukluk ideallerinden vazgeçmediğini görür Gerçekte, Allah'ın dahi yeraltına gitmiş olabileceğini belirtir:
Çevreye fesat tohumlarının saçıldığı ve gizli bir mücadele yürütüldüğü zamanlarda Allah, bazen gizlenmeğe ve müstear adlar takınmağa mecbur kalır Günümüzde, kütleleri harekete getiren ideal adalet kavramı, Allah'ın, kendisini kiliselerin ve bankaların kontrolünden kurtarmak için kullandığı müstear adlardan biri olamaz mı?
Kitabın sembolizmi, takdis edilmemiş Hıristiyanlığın bir ifadesidir Meselâ, Murica'nın ölümü, dinî kitapların güçlü dilini hatırlatıyor:
Böylece, Fossa'daki kışlanın avlusunda onun başına, bir taç yerine bir orak geçirdiler Ona, «Gerçek bu,» dediler Eline, bir asâ yerine bir süpürge verdiler «Kardeşlik bu,» dediler Ardından, onu, yerde buldukları kırmızı bir kilime sardılar Daha sonra kilimi iple bağladılar ve erler de onu tekmelediler Mahkeme tahkikatı işte böyle başladı
Ekmek ve şarap, aynı zamanda Hıristiyan sembolleridir: Katolik kilisesinin ayinlerinde ekmek ve şarabın büyük bir yeri vardır Onları, ilk defa II Bölümde, Cardila'nın bir öküz ve eşek arasında, ahırda bir hasır üzerinde yatan Spina'ya, yiyecek olarak getirdiğini görüyoruz XI Bölümde de, Murica Spina'ya günahlarını itiraf ettikten sonra, beraberce, ses çıkarmaksızın şarapla ekmek yediklerini görüyoruz Ve nihayet, Murica öldükten sonra, babası, müteveffanın arkadaşlarına, Murica'nın emeği ile yapılmış ekmek ve şarap sunarak, İncil'deki bir ibare ile, «Yeyin ve için,» der «Bu ekmek, onun ekmeği; bu şarap da, onun şarabı» Spina'nın cevabı, bu sembolizmi daha da kesin, belki çok kesin olarak gösterir:
Ekmek, çok sayıda buğday danelerinden yapılır Bundan dolayı, birliği gösterir Şarap, çok sayıda üzüm salkımlarından yapılır ve bundan dolayı, o da birliği temsil eder' Benzer, eşit ve faydalı şeylerin birliği Bundan dolayı, gerçeği ve kardeşliği temsil eder: biribiri ile bağdaşan şeyleri
Bu yetmiyormuş gibi, Murica'nın babası ve annesi, ilkbahardan hasat zamanına veya bağbozumuna, ekmek ve şarap yapılmasına kadar, tıpkı bir adam yaratmak için gereken zaman gibi, dokuz ay geçtiğini anlatır Başka bir ifade ile bu yemeğin ekmek ve şarabı, Luigi Murica'nın ceset ve kanıdır
Okuyucu, öteki sembolik işaretlere de sırt çeviremez Don Benedetto'nun adı, «takdis edilmiş» demektir Christina, aşikâr ki, hikâyenin Hıristiyanıdır Bianchina ise, bir fahise olmasına rağmen, kendisinin olan bir saflığa sahiptir (bianca, «beyaz» demektir) Bu kadın, (içindeki kötü ruhların îsa tarafından temizlenen) Mary Magdalene rolünü oynar Kahramanın hakikî adı Pietro'dur ve kendisini Paolo diye tanıtır ve bu iki isim de, birinci asırdaki iki büyük aziz ve misyoner, Peter ve Paul’dur Her ikisi de Roma'ya gitti ve orada şehit edildiler Kahramanın (iki) ailo adı, siyasî bir kışkırtıcı olarak dünyevî rolünü gösterir: Spina, «diken» demektir ve spada da «kılıç»
Bereket versin, Ekmek ve Şarap, sadece teşbihlerden oluşan bir eser değil Bilhassa ikinci derecedeki karakterlerin tasvirlerinde, zengin mizahî pasajlar görüyoruz Meselâ, Amerika'dan dönen yaşlı Sciatap'ın bildiği İngilizce tek kelime «shut up»tır («Sus, çeneni kapa») ve bu kelimeyi o kadar çok kullanır ki, kendisine takma ad olarak verilir Istihzalı bir şekilde, Marcus Tullius Cicero'nun isminden ilham alınarak yaratılan Marco Tuglio Zabaglio adında, vatan millet nutukları çeken yaşlı bir riyakâr vardır Daha az istihzalı olmamak üzere Achilles Scarpa vardır Kendisine kadın getirmesi için bir yardımcısına para verir ve sonra bu kadınları kurtararak, onların gözünde kahraman olur Şüpheci köylülere, bir «ziraî ihtilâl »de yer aldıklarını söyleyen vatansever bir kadın öğretmen vardır Ve nihayet, topraksız köylüler vardır ki, giriştikleri sosyal başkaldırmalardan birinde, o zamana kadar sadece toprak sahiplerinin su döktükleri bir çalılığın dibine, isyankâr bir tavırla su dökerler, pislerler Belki, Ekmek ve Şarap, ileride, sembolizminden ziyade köylü hayatını sevimli bir tarzda gösterdiği için okunacak
Silone 1955'te, romanının tamamen gözden geçirilmiş bir baskısını yayınladı Romanın son kısımları, bilhassa Bianchina ve Don Benedetto ile ilgili kısımlan oldukça yumuşatılmıştı Kitaptaki tadilat öylesine fazla idi ki, Silone, ismini de değiştirdi, Şarap ve Ekmek yaptı

Yazar
Ignazio Silone, 1900'de, İtalya'nın Abruzzl bölgesinde Pescina köyünde dünyaya gelen Seconde Tranquilli'nin müstear adı idi (sonraları bu adı resmen benimsedi) Babası, toprak sahibi bir köylü, annesi de dokumacı idi Bu bölge (Ekmek ve Şarap'taki bir karakterin belirttiği gibi) hiç bir zaman italya'nın tam bir parçası olmadı: bölge halkı, kendilerine mahsus bir çeşit İtalyanca konuşurlar ve Silone için, edebî İtalyanca, hemen hemen yabancı bir dildi Romanlarının üslûpları, Abruzzese lehçesinin tesirini gösterir Bu, İtalyanca olmakla beraber, İtalyancanın retorik zarafetinden sıyrılmış ve basit ve kesin köylü konuşmasına irca edilmiş bir dildi
Silone'nin gençliğinin en önemli hâdisesi, bir kaç saniye içinde dağlardaki köyleri yerle bir eden ve elli bin kişiyi öldüren 1915 depremi idi Bu felâketin hâtıraları Ekmek ve Şarap'ta görülür Felâket, Silone'nin kafasında, cemiyetin yeni baştan düzenlenmesinden önce vuku bulacak cehennemi bir felâketin sembolü olarak yerleşti Zihnî formasyonunda, ikinci derecedeki şu hâdise de rol oynadı: Silone'nin de yer aldığı bir isyan Mahallî jandarma teşkilâtına karşı girişilen bu başkaldırma, onaltı yaşındaki Silone'ye, ilk siyasî nutkunu söyleme fırsatını vermişti Ertesi yıl Roma'ya gitti ve Genç Sosyalist Derneğine üye oldu Beraberinde, bir köylünün otoritelere şüphe ile bakışını, kır bölgelerinin hükümet merkezine duyduğu kırıklık ve kızgınlığı getirmiş ve kısa bir zaman önce benimsediği Marksizmin tesiri altında, tıpkı dindar bir Hıristiyan gibi, hakkın mutlak zaferine inanmıştı
Müteakip on iki sene zarfında Silone, azimli bir Marksist idi İtalyan Sosyalistlerinin solcu kanadı Üçüncü Enternasyonele girdiği zaman, Silone de aynı yoldan gitti (Türkçeye, Aldatan Put diye tercüme edilen kitapta,) Silone'nin Komünizmi nasıl benimsediği ve niye terk ettiği kendi ağzından anlatılır Silone, bu kitapta, Komünistlerden, ilkin 1927'de hayal kırıklığına uğradığını yazar Moskova'daki bir parti toplantısında, delegelerin, Trotski' nin verdiği bir demeci lanetlemeleri istendi; fakat Trotski'nin bu beyanatını hiç bir delege okumadığı gibi, okumalarına da müsaade edilmemişti Fransız ve İtalyan delegeleri, reye katılmayı reddettiler ve Silone, harekete geçmiş otoriter gücü böylece görmekle hayal kırıklığına uğradı Bu ümitsizliğin bir kısmını, Ekmek ve Şarap'taki hayal kırıklığına uğramış ve tek başına kalmış ihtilâlci Ul'va'nın sözlerinde görüyoruz Şüphelerine, kendisine derin ızdırap vermesine rağmen, Silone, bir kaç sene daha partide kaldı ve nihayet 1931'de kovuldu
Silone'nin Komünizmi, kardeşi Romolo'nun hayatına mal oldu Romolo, 1928'de, tamamen uydurma ithamlarla, Kral Victor EmmanuePi öldürmek istemekle suçlandı ve tevkif edildi Aleyhindeki tek delil, ağabeyinin, dillere düşmüş bir Komünist olması idi Romolo, gerçekte, dindar bir gençti, fakat hapishanede, korktuğundan değil, ağabeyi ile beraber olduğunu göstermek için, kısacası ağabeyinin böyle hareket edeceğini hissettiği için, Komünist olduğunu itiraf etti Romolo, hapiste dört sene kaldıktan sonra öldü ve Ignazio'nun partiden ayrılmakta tereddüt etmesi, bir bakıma, kendisine inanan kardeşinin haklı olduğunu göstermek içindi
Mussolini rejimine karşı girişilen direniş 1928'de tamamen çökünce, Silone, 1930'da İsviçre'ye iltica etti Komünistlerden koptuktan sonra, roman ve hikâye yazmağa başladı Fontamara adındaki ilk romanı, Faşist milislerinin işgal ettikleri, ırzına geçtikleri, öldürdükleri bir dağ köyünü anlatır Romanın kahramanı, siyasî düşünceleri bu işgal altında gelişen Berardo adında bir köylüdür Serserilikle suçlanarak tevkif edilen Berardo, Abruz-zi'de «Görünmeyen El» diye bilinen hükümet aleyhindeki yeraltı hareketinin lideri ile tanışır Polis, bu adamı aradığından ve gerçekte onun hapiste olduğunu da bilmediğinden, Berardo, «Görünmeyen El»in kendisi olduğunu itiraf eder Diğerleri serbest bırakılır, fakat Berardo, işkence altında ölür
Silone'nin en iyi bilinen Ekmek ve Şarap adındaki romanı, ilkin Zürih'te Almancaya tercüme edilmiş olarak yayınlandı Kitap, İtalya'ya dönerek yeraltı teşkilâtında çalışan Pietro Spina adındaki siyasî mültecinin başından geçenleri ve ruhî olgunluğunun hikâyesini anlatır Bu romanın devamı mahiyetinde olan Kar Altındaki Tohumlar (1941) adlı kitapta, Spina, Berardo gibi, işlemediği bir suçu itiraf eder ve bu yüzden öldürülür Roman, önceki kitaptaki Hıristiyan sembolizmim geliştirir, Silone'nin, şahsî çıkar veya korku ile değil de, sevgi ile birleşmiş ideal bir topluluğunu anlatır
Silone, İkinci Dünya Harbi sırasında, italya dışında kaldı, fakat 1941'de tekrar politikaya döndü, italyan Sosyalist Parti'sinin Yabancı Merkezler Sekreteri oldu ve haftalık bir mecmua çıkardı Müttefiklerin Güney italya'yı istilâ etmeleri üzerine, 1944' te, Amerikan otoritelerinin temin ettikleri bir uçakla ülkesine döndü
İtalya'da demokratik müesseseler restore edildikten sonra Silone, faal bir Sosyalist oldu, partinin Avanti adındaki mecmuasının editörlüğünü yüklendi ve 1953'te de, kendi bölgesinden, Sosyalist Partisinin namzedi olarak seçime katıldı ise de kazanamadı Ondan sonra, kendisini solcu bir Sosyal Demokrat olarak tanıtmakla beraber, faal politikadan çekildi Daha sonraki romanları, hayal kırıklığına uğradığı için partiden ayrılan bir Komünistin hikâyesini anlatan Bir Avuç Böğürtlen (1953) ve Luca'nın Sırrı'dır ki (1956), bu kitabında da, kahramanı, işlemediği bir suçtan ötürü işkence görür Silone, Tempo Presente adındaki edebî bir mecmuanın da kurucusudur Kitapları, pek çok dillere çevrildi Silone'nin kendi vatandaşları, genellikle, onun edebî değerini, diğer milletlerden daha sonra anladılar





Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.