Prof. Dr. Sinsi
|
Etik Nedir / Etik Hakkında / Etik(Ahlak) Nedir
Etik Nedir / Etik Hakkında / Etik(Ahlak) Nedir
Etik (Ahlâk) veya en yalın tanımıyla töre bilimi Etik terimi Yunanca ethos yâni "töre" sözcüğünden türemiştir Aksiyoloji dalı olan etik, felsefenin dört ana dalından biridir Yanlışı doğrudan ayırabilmek amacıyla ahlâk kavramının doğasını anlamaya çalışır Etiğin batı geleneği zaman zaman ahlâk felsefesi olarak da anılmıştır Türkçe ahlâk bilimi olarak da anıldığı olmuştur Ayrıca Türkçe'de etik sözcüğü ahlâk sözcüğüyle eş anlamlı olarak da kullanılır Halkın kendi kendine olusturdugu hiçbir yazılı metine dayanmayan kanunlara Etik Kanunları denir İnsan davranışının etiksel temelleri her sosyal bilime yansır: antropolojide bir kültürün bir diğeriyle ilişkilendirilmesinde yer alan karmaşıklıklar yüzünden, ekonomide kıt kaynakların paylaştırılmasını içerdiği için, politika biliminde (siyâset bilimi) gücün tahsîsindeki rolü nedeniyle, sosyolojide grupların dinamiklerinin köklerindeki yeri itibariyle, hukukta etik yapıların ilke ve kanunsallaştırılması nedeniyle, kriminolojide etik davranışı öven etik olmayan davranışı kötüleyen hali ve psikolojide de etik olmayan davranışı tanımlayış, anlayış ve tedâvi edici rolüyle mevcuttur
Etik sosyal bilimler dışında kalan çeşitli bilim dallarına da yayılmıştır Örneğin biyolojide biyoetik adıyla, ekolojide ise çevresel etik adıyla önemli bir yer teşkil eder
Analitik felsefede, etik geleneksel olarak üç ana alana ayrılır: Met a-etik, normatif etik ve uygulamalı etik
Târihsel Gelişimi ve Farklı Etik Anlayışları
Her ne kadar etik anlayışının tam olarak ne zaman başladığı bilinmese de, Dünyâ'nın farklı yerlerinde birçok farklı toplulukta çok eski çağlardan beri etik anlayışının var olduğu bilinmektedir Dinler târihi, felsefe târihiyle antropolojik ve arkeolojik bulgular bunu kanıtlar niteliktedir
Felsefî etik anlayışına Antik Çağ Çin felsefesinde ve yine Antik Yunan felsefesinde rastlanır Bu dönemlerde ortaya çıkan felsefî etik anlayışları, ortaya çıktıkları çağ ve bölgenin kültür ve toplumsal yapısıyla yakından ilişkilidir Demokritos'un aforizmalarından bir kısmı etik sorunlara dâirdir Demokritos'un etik görüşü doğa felsefesine dayanır; materyalist etik anlayışında ölçülü olmak huzur ve dinginliği, dinginlikse mutluluğu getirir ki insanın temel hedefi budur Sofistlerse daha farklı ve göreli bir etik anlayışını benimsemiştirler; genel geçer anlamda kabul görebilecek, doğru olabilecek hiçbir ölçü yoktur Her şeyin ölçüsü kişiye bağlı olduğu gibi etiğin ölçüsü de kişiye bağlıdır Etikte görecelilik ve öznelliği savunan ilk düşünce Sofistlerindir Bu da Sofistlerin etik düşüncesini önemli kılan bir noktadır; bir diğeri de Sofistlerin etik anlayışlarını özgür yurttaşlarla sınırlamayıp genelleştirmeleri, kölelerin de erdem sâhibi olabileceğini, erdemleri öğrenebileceğini belirtmeleriydi Oysa Demokritos'un ve daha sonraki birçok ünlü Yunan filozofunun etik görüşlerinde kölelere yer verilmemiştir; onlar etik açısından gelişemeyecek insanlardır
Sokrates Sofistlerin göreceliliğine karşı çıkmış, erdemin ve bilginin kaynağının kişinin içinde bulunabileceğini öne sürmüştür Burada bilgi erdemdi, etik açısından üstün olmak bilgiye dayalıydı Sokrates'in etik düşüncesi bilgiye dayalı etik düşüncelerinin ilk örneklerindendir
Platon, etik sorunlarını devlet ve toplum kavramlarıyla birlikte ele almıştır; bireysel etikten ziyâde toplumsal etik üzerine yoğunlaşmıştır Platon'un etik anlayışı da çoğu Yunan filozofu gibi soylulara, köle olmayan özgür yurttaşlara yöneliktir Ona göre toplumun çoğunu oluşturan kitle ahlâklı olma, erdem edinme gibi yeteneklerden yoksundu Bu nedenle bu toplumsal etikte sınıflar arasında bir ahlâksal bağ olduğu söylenemez
Aristoteles'in etik anlayışı da yine yoğun toplumsal unsurlar barındırmış, dönemin târihsel ve toplumsal gelişmelerinden de büyük oranda etkilenmiştir Aristoteles'in etik anlayışındaki en önemli noktalarda biri onun zoon politikon kavramıdır Zoon politikan özgür insandır, toplumsal (sosyal) insandır İnsan varlığının toplumsal oluşunun kabulü açısından bu ilk adımdı Aslında Aristoteles de kölelerin diğer vatandaşlarla bir tutulamayacağı fikrindeydi, köleler birer cansız nesneden farksızdılar ona göre de; yine de teorik zoon politikon tanımı etiğin târihsel gelişimi açısından önemlidir Özünde erdem sâhibi olabilme yetisine sahip insan, vasat olursa ideal etik seviyeye ulaşır İki uç kötü davranışın ortası, vasatı, erdemdir Örneğin kendini çok küçük görmeyle kendini çok büyük görme arasındaki orta nokta, erdemli olan durumdur
Etik konusundaki fikirleriyle daha farklı bir anlayış ortaya çıkaran ve adından çok söz ettiren bir başka Antik Çağ filozofu da Epiküros'tur Epiküros'un ateist etik anlayışında, insanlığın amacı hazza ulaşmaktır Her ne kadar genelde farklı zannedilse de Epiküros'un haz kavramı bedensel hazdan öte acının yokluğudur Mutluluk kişinin acı, ıstırap, sefâlet ve elemden kurtulmuş olduğu durumdur Acıdan kurtulmak için önerilen hayat tarzı ise sosyal yaşamdan uzak, münzevi ve sade bir hayat tarzıdır Epiküros'un düşüncesinde insan sosyal bir varlık değildir, sosyal bağları onun doğasından gelen doğal oluşumlar değildir
Antik Çağ'dan sonra Hristiyanlığın Batı'daki yükselişiyle kaynağı ebedi ve ilâhî olan bir etik anlayışı yükselişe geçmiştir Bu dönemdeki en önemli etik anlayışlarından biri **uinolu Thomas'ın etik anlayışıdır Bu anlayışta Skolastik felsefenin etik anlayışıyla Hristiyan ahlâk ve erdem görüşleri bir araya gelir Akılcı bir etik anlayışı olan bu anlayışta irâde konusu da irdelenir Akla dayanan özgür bir irâde fikri mevcuttur, aklî olumlu davranışlar mümkündür, kişi iyiyi seçerek mutluluğa erişme şansına sahiptir, fakat son noktada gerçek ve nihai mutluluğa ancak Tanrı'nın istemesiyle kavuşulabilir Bundan sonra uzun bir süre etik sadece Tanrı kaynaklı görüşlere yer vermiştir
15 yüzyıldan başlayarak bu Tanrı ve din merkezli etik anlayışından kaymalar görülmeye başlar Örneğin Campanella'nın ütopik eseri Güneş Ülkesi dînî etikten öte etikle günlük bireysel ve sosyal davranışlar arasındaki bağlar vurgulanır Giordano Bruno dogmatik din etiğine karşı çıkan isimlerdendir Daha sonraki dönemlerde birçok yazar ve düşünürün eserlerinde din ve dogmadan soyutlanmış, kaynağı zaman zaman hâlâ ilâhî olsa da, pratikte ilâhiyattan uzaklaşmış, akla dayanan etik anlayışı tekrar yükselişe geçmiştir Montaigne ve Charron'un çalışmalarında bunun izleri bulunabilir
Bu dönemin sonlarında felsefî açıdan yerini genişleten İngiliz ampirik düşüncesi etik anlayışlarını da etkiler Thomas Hobbes geleneksel etik görüşlerine aykırı, materyalist felsefesiyle uyumlu bir etik anlayışına sahiptir Bireyin öncelikli hedefi kendi varlığını korumak ve sürdürmektir, bencillik insanın doğasında vardır, bu bireysel bencilliğin toplumun çıkarlarıyla örtüşmesi olumlu sonuçlar doğurur bu sebeple bireysel bencillikle toplumun çıkarının örtüştüğü noktalar erdemlerdir Bireyin bencil yönelimiyle toplumun çıkarının örtüşmediği ve hatta toplumun çıkarının zarar gördüğü davranışlarsa kötü davranışlardır
Doğu felsefelerindeki erdem ve ahlâk anlayışına benzer unsurlar taşıyan bir etik anlayışı da ünlü filozof Spinoza tarafından ortaya atılmıştır Bu anlayışta kişi doğal durumunda tutkularının esiridir, aklının yardımıyla bu esaretten kurtulabilir Bu sebeple aklî davranmakla ahlâkî davranmak aslında aynıdır Bilgi vurgusu taşıyan bir etik fikrine sahip olmuş bir başka ünlü filozof John Locke'dir Ampirik felsefesinden hareketle ahlâkî olguların da deneyimlerin ürünü olduğunu ortaya koymuştur
Bir diğer ünlü filozof Kant ise etiği davranış, eylem ve tutkuların bulunduğu düzlemde değil fenomenlerin ötesindeki düzlemde tanımlar Kant'ın etik üzerine tanınmış eserleri bulunur; Pratik Aklın Eleştirisi ve Töreler ****fiziği gibi Alman filozof Feuerbach ise materyalist bir etik anlayışı ortaya koyar Hümanist vurgular da taşıyan bu anlayışta birey yaşayışı ve ilerlemesi için diğer birey(ler)le ilişkiye girmek zorundadır ve bu (sosyal) ilişkiyle ahlâk oluşur Sosyal ilişkilerin olduğu her durumda ahlâk da olur Feuerbach'ın felsefî bencillik tanımı bu etik düşünceye farklı bir açı da katar; bireyin mutluluğu için çabalamasını bencillik olarak kabul etmez ve bireyle genelin çıkarlarının uyumunu garanti edecek genel bir sevgiyi tanımlar
Alman filozof Schopenhauer ise çok daha karamsar bir etik görüşünü benimsemiştir Vârolmanın, yaşamanın acıdan ibâret olduğunu savunur; insan istemlerinin esiridir Bu etik görüşü çeşitli Doğu felsefelerine ve etik görüşlerine büyük benzerlik taşır Bu etik anlayışından çok daha farklı ve genel düşünceye karşı devrim niteliği taşıyan etik anlayışı ise ünlü Alman filozof Nietzsche'nin etik anlayışıdır Felsefesindeki güç kavramı üzerin inşa ettiği etik anlayışında, çoğu etik anlayışında erdem olarak nitelenen birçok davranış güçsüz ve dolayısıyla da olumsuz olarak nitelendirilmiştir Nietzsche'nin üstün insanı birçok etik anlayışta ahlâkî olarak tanımlanabilecek şekilde değildir Nietzsche'nin ortaya koyduğu ahlâk ve erdem, geleneksel ahlâkî standartların, iyiyle kötünün ötesindedir İyi bireyin gücüne güç katan şey, kötü ise onu güçsüz kılan şeydir Kısacası Nietzsche'nin etik anlayışı ortaya attığı güç kavramı temellidir
Uygulamalı Etik
Konu hakkında daha fazla bilgi için: Uygulamalı etik
Uygulamalı etiğin bir şekli, normatif etik teorilerinin belirli (spesifik) tartışmalı meselelere uygulanmasıdır Bu durumlarda, etikçi savunulabilir bir teorik yapı benimser ve sonra teoriyi uygulayarak normatif tavsiyeler türetir
Fakat, çoğu kişiler ve durumlar, özellikle de geleneksel dindarlar ve hukukçular, bu yaklaşımı ya kabul edilmiş dînî doktrine karşı bulur ya da var olan yasa ve mahkeme kararlarına uymadığı için uygulanamaz ve pratikten yoksun bulurlar Bunun dışında uygulamalı etikte kullanılan farklı yöntem ve yaklaşımlar da vardır Bu yöntem ve yaklaşımlara safsatalar (veya safsatacılık) örnek olarak verilebilir
Her ne kadar uygulamaları etikte incelenen soruların çoğu kamu politikasını içerse ve doğrudan kamusallaşmış uygulama ve olaylara dâir olsa da, uygulamalı etik başlığı altında farklı sorularda incelenebilir Örnek vermek gerekirse: "Yalan söylemek her zaman yanlış mıdır? Eğer değilse, hangi zamanlarda izin verilebilirdir (caiz)?" Bu tip etik hükümleri oluşturmak her türlü normdan önceliklidir
Uygulamalı etiğin farklı uzmanlıklardaki etik problemleri inceleyen bazı alt dalları (disiplin) mevcuttur, örneğin: iş etiği, tıbbi etik, mühendislik etiği ve yasal etik gibi Her alt bu uzmanlıkların etik kuralları içerisinde ortaya çıkan yaygın mesele ve problemleri karakterize eder ve bunların kamuya olan sorumluluklarını tanımlar
Kürtaj, yasal ve ahlâkî meseleler
Hayvan hakları
Biyoetik
İş etiği
Kriminal adalet
Çevresel etik
Feminizm
Eşcinsel hakları
İnsan hakları
Gazetecilik etiği
Tıbbi etik
Teknolojik etik
Faydacı etik
eleman 1
eleman 2
eleman 3
Faydacı biyoetik
Dînî etik
Konu hakkında daha fazla bilgi için: Dinde etik
Dînî etik, gerek uygulamalı etik gerekse (genel) geleneksel dînî etik başlığı altında incelenebilen bir etik perspektifi ve anlayışıdır Bu tutumda, etiğin temelleri dînîdir Dinlerdeki ahlâk kavramının çeşitliliği ve dinlerin çeşitliliği yüzünden, dînî etik kavramı da ayrıntılar açısından farklılık ve çeşitlilik gösterir
Erdemler etiği
Erdemler etiği insanın nasıl birisi olması gerektiğini söylemeye çalışır Erdemler etiği ilk olarak Eski Yunan'da ortaya çıkmıştır Plato'nun Symposium'unda insanların sahip olması gereken dört erdem olarak Basiret, Adalet, Cesaret ve İtidal gösterilmiştir Aristo erdemleri ahlâkî ve aklî olarak ikiye ayırmıştır Dokuz aklî erdemin en üstünde sophia yâni teorik hikmet ve phronesis yâni pratik hikmet gelmektedir Aristo da ahlâkî erdemler olarak basiret, adalet, cesaret ve itidali verir Aristo'ya göre her ahlâkî erdem her iki uçtaki kusurun ortalamasıdır Örneğin cesaret erdemi, korkaklık ve deli cesareti gibi kusurların ortasında yer alır
|