Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
nelerdir, zikir, zikirçeşitleri

Zikir Nedir - ZikirÇeşitleri Nelerdir?

Eski 06-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Zikir Nedir - ZikirÇeşitleri Nelerdir?



Manası, zikirde mürşidin tespit ettiği sayıya dikkat etmek, ölçüyü korumak, usule uymak, gerçek hedefe yönelmek ve böylece kalbi uyandırıp Yüce Allah ile huzura ulaşmaktır Kısaca usulünce ilacı içip şifa bulmaktırHer işte usül esastır Usül işin temelidir Arifler şu prensipte söz birliği etmişlerdir: “Usülsüz vusül olmaz” Yani, usüle uymayan hedefe ulaşamazBu yolda hedef Yüce Allah’tır Usül ise edebe uymaktır Edep, lazım olanı yapmaktır Bu yolda neyin lazım olduğunu rehber belirler Rehber Kur’an ve Sünnet’tir Alimler Kur’an ve Sünnet’in tercümanıdır Yolcuya düşen rehberine uymaktır

Arifler vukuf-i adedî prensibini Kur’an ve Sünnet’ten almışlardır Onunla hak yolcularına bir çok edep ve usul öğretmişlerdir Bu usüller delil ve tecrübeye dayanır Bu prensibin izahı içinde şu sorulara cevap bulacağız:

GENEL ZİKİR, ÖZEL ZİKİR

Zikirde sayı önemli midir? Herkes istediği şekil, usul ve sayıda Yüce Allah’ı zikredemez mi? Gaye sayı mıdır, zikir midir? Zikirden gaye nedir? Mürşidlerin belirlediği zikrin dışına çıkan bir mürid niçin zarar görür? Çok zikirden zarar gelir mi? Farklı zikir yapan çarpılır mı? Zikir çekmeyen terbiye olmaz mı? Zikir vazifesi ne zaman biter?

Zikir, genel ve özel olarak iki şekilde yapılabilir Genel zikir bir zaman ve sayı belirlemeden günlük yaşantı içinde devamlı zikir ve fikir halinde olmak ve kalben Allahu Tealâ ile huzur halini muhafaza etmektir Bu herkesin ilâhi sevgisine, ilmine, terbiyesine, tefekkür kabiliyetine ve manevi nasibine göre değişir Yatarken, kalkarken, yerken, içerken, vasıtaya binerken, eve, camiye, işyerine girip çıkarken, bir işe başlarken, acı-tatlı olaylarla karşılaşıldığında öğretilen zikirleri yapmak bu kısma girer Bu tür zikirler günlük virdden ayrıdır, yapılan amelin edebidir

Özel zikir ise zamanı, sayısı ve şekli belirlenerek yapılan zikirlerdir Bunların bir kısmını Hz Peygamber sav Efendimiz öğretmiştir Bize onları öğretildiği gibi yapmak düşer Fayda ve fazilet bundadır Aksini yapan hayırdan mahrum olur, vebale girer, zarar eder

ŞEKİL VE SAYILAR NEDEN ÖNEMLİ?

Mesela, Efendimiz sav farz namazlardan sonra otuzüç’er defa “sübhanellah”, “elhamdülillah” ve “Allahu ekber” zikirlerinin yapılmasını ve bunun “lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerike leh” zikriyle yüze tamamlanmasını tavsiye buyurmuştur Buna aynen uyulmalıdır Bu zikirler namazın peşinden yapıldığında sayısı bellidir Bu sayıdan az veya çok yapmak uygun değildir Onları otuzbeşe çıkaran kimse zarar ettiği gibi, otuzikide bırakan da zarardadır

Bazı zikirlerde fazilet sayıya bağlanmıştır Sayıyı korumayan kimse fazileti kaçırır Yüce Allah’ı zikirden zarar olmaz diye bu sayıyı artırmaya çalışmak doğru değildir Bu, şeytanın oyunudur Çünkü şeytan kula emredilen bir ibadeti hepten terk ettiremezse, onu istenenden az veya çok yaptırarak faziletini yok ettirir Kulluğun esası, Allah ve Rasülü tarafından istenileni yapmaktır

Dinimizin vaktini, şeklini ve rekâtlarını belirlediği namazlar da bu kısma girer Onlarda kendi akıl ve tercihimizle artırma, eksiltme yapamayız Ezan, kamet, teşrik tekbirleri, telbiye gibi şekli belirtilen zikirler de böyledir

VİRD NEDİR?

Özel zikirlerin bir kısmı alim ve ariflerce tespit edilmiştir Bu tür zikirler, yapanların tercihine bırakılmıştır Onlar, “Allah’ı çokça zikredin” emrine girer Bu zikirlerin zamanı, sayısı, şekli ve yapılma usulü ariflerin içtihadına dayanmaktadır Terbiye sahasında müçtehid olan kâmil mürşidlerin içtihat yetkisi vardır Onlar bu zikirleri bir delil, müşahede ve tecrübeyle ortaya koymuşlardır

Tasavvuf terbiyesinde işte bu zikre “vird” denir Vird, her gün belirli zaman dilimi içinde yapılmak üzere belirlenmiş vazifelerdir Bunlar, “Allah”, “lâ ilâhe illallah” gibi zikir lafızları yanında, namaz, Kur’an, salât u selam, tefekkür, murakabe ve rabıta gibi vazifelerdir Bu vazifeler dinin övdüğü zikirler ve ameller içinden seçilmiştir Onları ya ehli olan bir kimse kendi başına seçip uygular Ya da bu vazifeler bir ehil mürşide tabi olunarak onun nezaretinde yapılır

Bu zikirleri tek başına yapan kimse alim, arif, kâmil ve tecrübeli olmalıdır Yoksa işi zor, tehlikesi çok olur Çünkü zikirler farklı faydaları ve neticeleri olan ilaçlar gibidir Ehil olmayan kimse kalbe ilaç olacak zikri seçerken yanılabilir, uygulamada yanlışlık yapabilir, sırayı karıştırabilir Ayrıca, tek başına çekilen bir zikre şeytan müdahele edip edebini çiğnetebilir, safiyetini bozabilir, hedefini değiştirebilir

Kâmil bir mürşidin terbiyesine giren kimse ise bu tür durumlarla yalnız değildir Kâmil mürşid, manevi hastalıklarda mütehassıs doktordur O, hangi manevi hastalığa ne tür bir zikrin ilaç olacağını bilir

Günlük vird ilaç gibidir Bu ilacın ne zaman ne kadar alınacağını manevi doktor olan mürşid belirler Hastaya ilacı reçeteye uygun olarak içmek düşer Kâmil mürşid, vird verdiği kimseye sevgi ve feyiz de verir Onu kontrol eder Dua ile destekler Şeytanın tuzaklarını tanır, hilelerini bilir Onun zikri kullanıp müridi düşürebileceği benlik, ibadetine güvenme, insanları küçük görme, Allah rızasını unutup keşif keramet gibi şeylere yönelme tehlikelerine karşı tedbir alır

Mürşidin feyzi ve faydası müritteki samimiyet, itaat, gayret ve edebe bağlıdır Mürşidin verdiği zikri beğenmeyen, onu yeterli görmeyip az veya çok bulan, başka zikirlere heves eden kimse, gizli bir muhalefet içindedir Bunda ayrıca mürşidine karşı bir itimatsızlık ve ciddiyetsizlik mevcuttur Bu durumdaki bir kimsenin mürşidden alacağı feyzi kesilir, kalbi karışır, terbiye yolu tıkanır, amel aşkı söner, hizmet heyecanı biter Eğer durumunu mürşidi ile istişare etmez ise, bir zaman sonra onu terk eder; aklı, nefsi ve şeytanı ile baş başa kalır

ZİKİRDE ASIL HEDEF

Arifler, zikirde verilen sayıya dikkat etmekle birlikte, asıl hedefin sayı değil, kalp huzuru ve ahlâk güzelliği olduğunu belirtmişlerdir Büyük veli Alauddin Attar ks zikirden maksadın ne olduğunu şöyle açıklar:

“Zikirde sayının çok olması önemli değildir Asıl önemli olan, kalbin zikrettiği Yüce Rabbi ile huzur bulmasıdır Zikrin fayda vermesi ve kulda eserini göstermesi için bu gerekir Zikrin tesiri önce kalpte, sonra bedende olur Gerçek zikir kalpte Allah’tan gayri her şeyi siler, temizler Kalpte ilâhi cezbe, aşk, tecelli ve birlik hasıl olur Bu zikir sayesinde insan ilâhi tecellilere ulaşır, marifete erişir, ilm-i ledün sahibi olur

Nakşî yolunun piri Şah-ı Nakşibend ks de vukuf-i adedîyi ledün ilminin başlangıcı görür ve der ki:

“Gizli zikri bu usul üzere çekenler, bütün benliklerinde Yüce Allah’ın azametini hissederler, O’nun tecellilerini bütün eşyada müşahede ederler

Bu neticeye uygun olarak arifler zikri tek sayılar üzerinde yapmayı tavsiye ederler Mesela bir nefeste üç, beş, yedi veya yirmi bir kere zikretmeli, zikri tek sayılarda bitirmelidir

NE ZAMANA KADAR ZİKİR?

Arifler der ki: Zikrin sayısı ve şekli değişebilir, fakat kuldan hiçbir zaman zikir vazifesi düşmez Bu vazife ölene kadar sürer Berzah ve ahiret aleminde de devam eder Ayrıca, zikir ne kadar yüksek olursa olsun, kuldan hiçbir ibadeti düşürmez Gerçek zikir, ibadetlere lezzet katar, kalbi destekler, kulu istikamet üzere tutar

Bazıları, her şey zikirden ibarettir diyerek, bütün ibadetleri terk etmişlerdir Bu büyük bir hatadır Böyle düşünmek haramdır ‘Biz zikir ile ulaşacağımız yere ulaştık, artık namaz, oruç, hac gibi ibadetlere gerek yok Haramlar da bize zarar vermez, asıl hedef kalp huzurudur’ diyenlere büyük veli Cüneyd-i Bağdadi ks şu cevabı vermiştir:

- Evet ulaştılar, ama cehennem ateşine! (İbnu Acibe, İkazu’l-Himem)

Şu uyarı da onun:

“İşin başında Allah ile arasındaki hukuku sağlam ve güzel yapmayan kimse, manen ilerleyemez Bu vazifelerin başında farzları yapmak, haramlardan kaçınmak, günlük virdlere devam etmek, fazilet olan işlere sarılmak, şüphelerden kaçınmak gelir Kim bunları yerine getirirse, bundan sonrasını Allah kendisine ikram eder” (Hânî, el-Kevakibü’d-Dürriyye)

Büyükler, kim mürşidinin sırrına ulaşmak istiyorsa virde sarılsın Çünkü mürşidin sırrı onda gizlidir, demişlerdir

Bir adam Cüneyd-i Bağdadi ks’nin elinde tesbih gördü Hayret etti ve: “Sen bu derece yüksek şeref ve makam sahibi bir insan iken, hâlâ elinde tesbih mi taşıyorsun?” diye sordu Büyük arif adama döndü ve dedi ki:

- Evet tesbih taşıyorum O benim bu makamlara ulaşma sebebimdir Onu hiçbir zaman terk etmem” (İkazu’l-Himem)

Sabit el-Benanî ks’nin oğlu anlatır:

Vefatı yaklaştığında babamın yanına vardım Kendisine kelime-i tevhidi telkin etmek istedim “Babacığım lâ ilahe illallah de!” diye hatırlatmada bulundum Bana dönerek: “Oğlum! Beni kendi halime bırak Ben şu anda günlük altıncı virdimi yapmakla meşgulüm” dedi (İbnu’l-Cevzî, Sıfatu’s-Safve
Sultanımız Gavs-ı sani Haz ks Buyurdular

“Zikre devam ediniz, virde önem veriniz Çünkü kalbin tek ilacı zikirdir Kur’an okumak, salâvat çekmek, hizmet etmek sevaptır; fakat bunlar kalbe ilaç olmaz, nefsin çirkin sıfatlarını değiştirmez Nefsi ancak zikir terbiye eder

Bütün Allah dostları dostluk liyakatini zikir ve edeple almışlardır Bizler de bu şereften nasiplenmek istiyorsak aynı yolu takip etmeliyizGİZLİ ZİKİR: ZİKRİN EN HAYIRLISI

Zikirde esas olan gizliliktir Çünkü zikredilen zat Allahu Tealâ’dır O, kula şahdamarından daha yakındır Bir defasında yolculuk esnasında Ashab-ı Kiram’ın yüksek sesle tekbir getirdiğini işiten Rasulullah AS Efendimiz, onları şu şekilde uyarmıştır:

“Böyle sesinizi yükseltip kendinizi yormayın Siz kulağı sağır veya uzaktaki birisini çağırmıyorsunuz Sizler, gizli açık her şeyinizi işiten, size çok yakın olan ve hep sizinle beraber bulanan Allah’ı zikrediyorsunuz” (Buharî, Müslim, Ebu Davud)

Cenab-ı Hak kulun kalbine nazar etmekte ve onun içinden geçen düşünceleri bilmektedir Bu durumda sesi yükseltip O’na bir şey duyurmaya hacet yoktur Esas mesele kalbin uyanması ve Allah’a yönelmesidir

Gizli zikir iki şekilde olur Birincisi sadece kalple yapılır, ikincisi kalp ve dille yapılır Ancak dilin katıldığı zikirde ses yükseltilmez, sadece kendi duyacağı kadar söylenir Gizli zikir Rasulullah AS Efendimiz tarafından en hayırlı zikir olarak tanıtılmıştır (Ahmed, Ebu Ya’la, İbnu Hıbban)

Kudsî hadiste, “Kulum beni gizlice içinden zikrederse, ben de onu zatımda zikrederim” buyurulmuştur (Buharî, Müslim)

Gizli zikri tercih eden arifler, işe kalpten başlamaktadır Zikir ilk safhada sadece kalp ile yapılmaktadır Zikir için Allah lafzı tercih edilmektedir Dil damağa yapışık halde tutulup, kalp ile “Allah Allah” diyerek zikir çekilmektedir Allah lafzı, Alemlerin Rabbi Yüce Yaratıcımız’ın özel ismidir Diğer bütün ilâhi isimleri içinde toplamaktadır Bu ism-i şerifle zikir çekildiğinde, bütün ilâhi isimlerin tecellisine ulaşılmış olmaktadır Bu zikir kalp, ruh, sır, hafi, ahfa ve nefs latifeleri üzerinde çekilerek vücuda tam yerleştiği zaman, zikirlerin en faziletlisi olan “lâ ilâhe illallah” zikrine geçilmektedir Ancak bu zikir kalp ve dil ile birlikte çekilmekte ve böylece bütün vücut
Gavs-ı Sânî (ks) Hzleri, bir sohbetlerinde zikir hakkında şöyle buyurdular:
zikre katılmış olmaktadır

“Zikir kalbin gıdasıdır; gıdasını almayan kalp zayıflar, sonra ölür Kalp ancak zikir ile beslenir, kuvvetlenir, tatlanır, manen hayat bulur Haramlar ve işlenen günahlar ise, şeytanın gıdasıdır İşlenen günahlar, insanın kalbini zayıflatır; onun düşmanı olan nefsi ve şeytanı kuvvetlendirir Bu nedenle, insanın içinde kalp, nefis ve şeytan devamlı mücadele hâlindedir Rabbü’l-Alemin:

“Dikkat edin, uyanık olun; kalpler ancak Allah’ın zikriyle huzur bulur,” buyurmuştur” Ra'd 28

Kaynak: Kaynakları ile Tasavvuf

DR Dilaver selvi



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.