Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
eğitim, peygamberimizin, verdiği, öğretime, önem

Peygamberimizin Eğitim ve Öğretime Verdiği Önem

Eski 06-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Peygamberimizin Eğitim ve Öğretime Verdiği Önem




ARWEN Nickli Üyeden Alıntı

Allah'a iman eden bir toplum oluşturmayı amaçlayan Hz Peygamber ilme, eğitim ve öğretime büyük önem vermiştir Onun faaliyetlerinde ve sözlerinde bilgi, öğrenme, öğretme, öğrenci ve öğretmene verilen değer çok fazla yer tutar Hadis literatüründe eğitim ve öğretime teşvik eden yüzlerce ve buna karşılık bilgisizliği yeren çok sayıda hadis mevcuttur


Bu hususta kendisine indirilen ilk vahiy de "Oku" emridir Dolayısıyla okumak ona ve ümmetine Allah Teâlâ'nın ilk emridir Bunun yanında Kur'an-ı Kerim'de bilime teşvik eden ve âlimi öven âyet-i kerimeler mevcuttur Kur'an-ı Kerim'de, Hz Muhammed (sas)'in ilâhî tebliğ görevinin eğitim-öğretimden ibaret olduğu bildirilir Bu mealde şöyle buyrulur: "Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah mü'minlere büyük bir lütufda bulunmuştur"1 Hz Peygamber de bir hadisinde kendi görevinin mahiyetini şöyle açıklamıştır: "Allah beni bir muallim olarak göndermiş bulunuyor"2 Dolayısıyla gönderildiği toplumu eğitim ve öğretime tâbi tutmak onun peygamberlik görevleri arasında bulunmaktadır Kur'an'ın ve Hz Peygamber'in teşviki, Müslümanlar arasında yazıya, ilme rağbeti ve öğrenme arzusunu artırmıştır Onun döneminde insanlar birşeyler öğrenmek için kendisinin ve diğer öğretmenlerin yanına gelmeye başlamışlardır


Bu ilkeler çerçevesinde Hz Peygamber'in eğitim-öğretimle ilgili faaliyetlerine temas etmek yerinde olacaktır O, daha Mekke döneminde, kendisine vahyedilen ayetlerin yazılmasına ve bu suretle korunmasına önem vermiştir Ayetlerin çoğaltılarak dağıtılmasını teşvik etmiştir Mekke döneminin ilk yıllarında Dârü'l-Erkam'ı bir eğitim-öğretim merkezi olarak kullanmıştır Burada, Kur'an âyetleri okunuyor, yazılıyor, dinî bilgiler öğreniliyor ve bu bilgilerin pratik uygulaması yapılıyordu İslâm'ı öğrenmek isteyenler de buraya geliyorlardı Hz Peygamber, hicretten iki yıl önce Mekke'ye gelip Akabe mevkiinde Müslüman olan Medinelilerin eğitimi ile de ilgilenmiş; onların isteği üzerine Kur'an'ı ve İslâm'ın prensiplerini öğretmek için Medine'ye öğretmen göndermiştir


Hicretten sonra Medine'de Hz Peygamber'in ilk ve önemli faaliyetlerinden birisi, bir ibadet mahalli olmasının yanında, aynı zamanda eğitim-öğretim merkezi olan, Mescid-i Nebevî'yi inşâ etmek olmuştur Mescid'in bitişiğinde "Suffe" denilen mekanda kalan bazı sahâbîler, Kur'an ve yazı öğrenmekle meşgul oluyorlardı İslâm'ın temel esaslarını öğrenmek üzere Medine'ye çeşitli bölgelerden gelenlerin bir kısmı da burada kalıyordu Suffe'deki öğrenci sayısının kimi zaman dört yüze ulaştığı oluyordu Hz Peygamber burada bizzat ders verdiği gibi, Kur'an ve yazı öğretmek üzere muallimler de tayin ediyordu Ubâde b Sâmit adlı sahâbî, burada yazı ve Kur'an öğretenlerden biridir3 Hatta sadece Müslüman muallimler değil, müşrik muallimler de yazı öğretiyordu Nitekim Bedir savaşında Müslümanların eline esir düşen müşrik askerlerden okur-yazar olup da kurtuluş fidyesi verecek parası bulunmayanlar, on Müslüman çocuğuna yazı öğretmek suretiyle serbest bırakılmışlardır Zeyd b Sâbit bu şekilde Arapça okuma yazma öğrenmiştir Şüphesiz bu uygulama, o dönemin şartları dikkate alındığında muazzam bir gelişmedir Ahmed b Hanbel'in naklettiği bir rivayet, müşrik esirlerin yazı öğretmesiyle ilgili uygulama hakkında bilgi ve ipucu verici mahiyettedir Buna göre bir gün öğrencilerden birisi ağlayarak babasının yanına gelir Babası niçin ağladığını sorar Çocuk, öğretmeninin dövdüğünü söyler Babası "Kötü adam! Bedir'in intikamını alıyor"4 der Biraz sonra temas edeceğimiz üzere, Hz Peygamber'in eğitiminde şiddete yer yoktur Fakat müşrik öğretmenin bu davranışından, eski gelenekte dayağın bulunduğu anlaşılmaktadır Ancak yukarıdaki olaydan Hz Peygamber'in haberinin olup olmadığına, haberdar olduysa ne gibi bir tavır takındığına dair bilgiye rastlayamadık


Hz Peygamber, Mescid-i Nebevî'ye ilim öğrenmek için gelenleri, Allah yolunda mücâhede edenlerle bir tutmuştur5 Kısa süre sonra Mescid-i Nebevî ve Suffe ihtiyacı karşılayamaz duruma gelince Medine'de yeni eğitim mekanları faaliyete geçirilmiştir Kaynaklar, onun sağlığında Mescid-i Nebevî'nin dışında Medine'de dokuz mescid daha bulunduğunu nakletmektedirler Bu mescidlerde Hz Peygamber sohbet yaptığı, namaz kılındığı gibi eğitim-öğretim faaliyetlerinin yürütüldüğü de muhakkaktır


Peygamberimiz eğitim-öğretim faaliyetlerini sabit mekanların dışında da sürdürmüştür Gerektiğinde bu tür faaliyet için yer ve zaman tanımamıştır Buna örnek olmak üzere onun başından geçen bir olayı burada anlatmak istiyoruz Bir yolculuk esnasında Hz Peygamber, deve üzerinde karşıdan gelen bir adamın kendisiyle görüşmek istediğini tahmin eder Selamlaşmadan sonra nereden gelip nereye gittiğini sorar Adam Resûlüllah'la görüşmek istediğini söyler Hz Peygamber kendisini tanıtır Bunun üzerine adam ona "İman nedir? Bana öğret" der Peygamberimiz de "Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed'in de Allah'ın elçisi olduğuna şehadet edersin, namazı kılarsın, zekatı verirsin, ramazan orucunu tutarsın, Beytullah'ı haccedersin" der Adam da bunları kabul ettiğini söyler Bu arada beklenmedik bir gelişme olur Adamın devesinin ayağı bir fare tuzağına girer ve yıkılır Adam da düşerek ölür Peygamberimiz onun yıkanıp kefenlenmesi ve defniyle ilgilenir6


Hz Peygamber ilim öğrenmede kadın-erkek ayırımı gözetmemiş, erkeklerin yanısıra kadınların eğitimiyle de ilgilenmiştir Onlara özel gün ayırarak konuşma yapmıştır Onun zamanında kadın öğretmenler de vardı Nitekim Şifâ (Ümmü Süleyman b Hayseme), Hz Peygamber'in hanımlarından Hz Hafsa'ya yazı öğretmiştir Hz Peygamber'in hanımları kızların eğitim ve öğretimi ile ilgilenirlerdi Onlar, evlerine gelen genç kızlara bildiklerini anlatırlardı Bu kızlar da öğrendikleri bilgileri başkalarına aktarırlardı Hz Aişe ve Ümmü Seleme başta olmak üzere Hz Peygamber'in hanımlarının ve daha başka kadınların eğitim ve öğretime büyük katkıları olmuştur Hz Âişe, öğrenme konusunda utanmayan ensar kadınlarını övmüştür7 Bu noktadan hareketle, kadınların öğrenmeye büyük ilgi gösterdiği sonucunu çıkarmak mümkündür Sahâbîler de kendi kız çocuklarının eğitimiyle ilgilenmişlerdir Sözgelimi Sa'd b Ebû Vakkas, kızına yazı öğretmiştir Hz Peygamber'in eğitim konusunda hür-köle ayırımı gözetmediği de bilinmektedir Hadis kaynaklarında onun şu sözü çok geçmektedir: "Kim bir câriyeyi güzel bir şekilde eğitir, terbiye eder, sonra da azat eder ve evlendirirse onun için iki mükâfat vardır"8


Hz Peygamber eğitimde kolaylaştırıcı metotlar takip etmeyi, sabrı ve tahammülü teşvik ve tavsiye etmiş; öfkeye ve şiddete yer verilmemesini istemiştir Nitekim bir sözünde "Öğretin, kolaylaştırın, zorlaştırmayın, öfkelendiğiniz zaman susun!" demiş ve "Öfkelendiğiniz zaman susun!" sözünü üç defa tekrar etmiştir9 Bir eğitici olarak onun hakkında sahâbede oluşan imaj son derece olumludur Muaviye b Hakem es-Sülemi adlı sahâbî, bu hususta şunları söylemiştir: "Ben Resûlüllah'tan daha güzel eğitim veren bir öğretmen görmedim Beni ne azarladı, ne dövdü ve ne de hakaret etti"10


Hz Peygamber'in faaliyetlerinde yazının önemli yeri vardır O, Kur'an-ı Kerim ayetlerini yazdırmıştır Medine vesikasını da yazılı olarak düzenlemiştir İlk nüfus sayımını yazılı olarak yaptırmıştır Bütün antlaşmaları yazılı belgelere dayandırmıştır Devlet gelirlerini, gelirlerin tahminini, takdirini ve tahsilâtını yazıyla tespit ettirmiştir Sefere çıkarken ordusunu bir meydanda toplayıp isimlerini yazdırır ve ordu mevcudunu kayıtlı hale getirirdi


Hz Peygamber, ailelerin gençleri ok atmak, yüzmek, hesap, tıp, neseb ve Kur'an okumak gibi hem maddî ve hem manevî alanlarda eğitmelerini tavsiye ve emir buyurmuştur Onun döneminde çocuk, genç, yaşlı, her yaştan insanlar eğitim almıştır Müslümanlığı kabul eden bölgelere öğretmenler tayin etmiştir Bu itibarla Medineliler arasında yazı yazmayı bilenler çoğaldığı gibi, Hz Peygamber'in sağlığında ve vefatından sonra Müslümanların fethettikleri yerlerde yazı hızla yayılmaya başlamıştır


Sahâbe arasında Farsça, Rumca, Kıptîce, Habeşçe, İbrânîce ve Süryânîce bilenler vardı Hz Peygamber bir gün Zeyd b Sâbit'e: "Sen Süryânîce biliyor musun? Bana mektuplar geliyor?" demiştir Zeyd b Sâbit'in "Bilmiyorum" demesi üzerine Hz Peygamber "Onu öğren" demiştir Bunun üzerine Zeyd İbrânîce ve Süryânîce öğrenmiştir11


İdareci ve memurların yetişmesi için ayrı okullar mevcut değildi Ancak halkın eğitildiği mekanlarda Kur'an öğrenimi mecbûrî olduğundan, buralarda eğitim görenler, her çeşit idârî görevlerde istihdam ediliyorladı


Hz Peygamber bilginin yaygınlaşmasını teşvik etmiş; insanlardan bildiklerini başkalarına aktarmalarını istemiştir12 Taşradan Medine'ye gelip burada bir müddet kalan ve İslâm'ı öğrenen heyetlere, bölgelerine dönüp, öğrendiklerini oradaki insanlara öğretmelerini istemiştir13 Abdülkays heyetine imanı ve ilmi muhafaza etmelerini tembih etmiştir14 Bu, Hz Peygamber'in ilim ile iman arasındaki bağıntıya dikkat çekmesi bakımından önem taşımaktadır


Hz Peygamber yoğun ve titiz bir çalışma sonunda, câhiliye örf ve adetleri üzerine yaşayan bir toplumun fertlerini eğitmiş ve o fertlerden yepyeni bir İslâm toplumu oluşturmuştur Bu muazzam dönüşüm, eğitim-öğretim sayesinde mümkün olmuştur Onun eğittiği topluluğun içinden hâfızlar, kıraat alimleri, hâkimler, valiler, ülkeler fetheden ordu komutanları, devlet adamları ve devlet başkanları yetişmiştir


Şüphesiz Hz Peygamber eğitim ve öğretimi, kendi döneminin fizikî şartları, ihtiyaçları ve metotları çerçevesinde gerçekleştirmiştir Öğretim mekanları, konular, metotlar, günümüzde bile on-yirmi yıl ve hatta daha kısa süre zarfında değişebilmektedir Bu durumda Hz Peygamber'in eğitim-öğretim konusunda her zaman geçerliliğini koruyabilecek evrensel nitelikteki uygulamaları bizim için önemlidir Bu hususları da şu şekilde sıralayabiliriz:


Okumaya, yazmaya önem vermesi;


Eğitimde şiddete yer vermemesi;


Şayet öğrettiği konular pratiğe yönelik ise söylediğini önce kendisinin uygulaması veya uygulamalı bir şekilde öğretmesi;


Bir konuyu iyice hazmetmeden diğerine geçmemesi (on âyeti iyice hazmettirmeden diğer on ayete geçmediği rivayet edilmektedir);15


Öğrencileri bıktırmaması, usandırmaması;


Öğrettiği kimselerin yaşını, kapasitesini, bilgi ve kültür seviyelerini dikkate alması;


Ortaya soru atarak dikkatleri toplaması ve daha sonra da cevaplaması;


Zekâ geliştirme yoluna gitmesi (bilinen bir hususu bilmece tarzında sorması gibi);


Topluma arz ettiği bir hükmü daha iyi anlaşılabilmesi için gerekli gördüğü durumlarda sebep ve gerekçesiyle birlikte anlatması;


Konuyu örneklerle ve benzetmelerle, gerekirse jest ve mimiklerini de kullanarak ve hatta şekil çizerek sunması;


Sırf tartışmak, çekişmek, inat için ve gereksiz şeyleri sormak dışında, soruya teşvik etmesi ve soruları ikna edici bir şekilde cevaplaması;


Sahabeyi alıştırmak için bazı soruları ve meselelerin çözümünü, hatta bazen kendi huzurunda bile onlara havale etmesi; bu suretle onlara değer verdiğini ortaya koyması, kişiliklerinin ve sorumluluk bilinçlerinin gelişmesine katkıda bulunarak geleceğe hazırlaması;


Sorduğu soruya doğru cevap alınca teşvik ve taltif için, takdirlerini açıkça belirtmesi;


Lüzumu halinde tekrardan kaçınmaması;


Bazen anlatacağı konunun özetini verip daha sonra açıklamaya geçmesi;


Gerekli durumlarda yazdırarak öğretmesi vb16


Kaynak:



Her yerde aynı bilgiler var Ben bir din kültürü ve ahlak bilgiler öğretmeniyim halbu ki çocuklara ödev vermiştim ashab-ı suffe ve HzMuhammed'in eğitime ve öğretime verdiği önemi araştırınız demiştim şimdi çocukların hepsi aynı bilgileri yazacak ben de bir site açayım kısa ve öz bilgiler koyayım ! çocuklar bunları okumaz bile bakarlar geçerler uzun diye !!!


Alıntı Yaparak Cevapla

Peygamberimizin Eğitim ve Öğretime Verdiği Önem

Eski 06-25-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Peygamberimizin Eğitim ve Öğretime Verdiği Önem



Peygamberimizin Eğitim ve Öğretime Verdiği Önem

Allah'a iman eden bir toplum oluşturmayı amaçlayan Hz Peygamber ilme, eğitim ve öğretime büyük önem vermiştir Onun faaliyetlerinde ve sözlerinde bilgi, öğrenme, öğretme, öğrenci ve öğretmene verilen değer çok fazla yer tutar Hadis literatüründe eğitim ve öğretime teşvik eden yüzlerce ve buna karşılık bilgisizliği yeren çok sayıda hadis mevcuttur

Bu hususta kendisine indirilen ilk vahiy de "Oku" emridir Dolayısıyla okumak ona ve ümmetine Allah Teâlâ'nın ilk emridir Bunun yanında Kur'an-ı Kerim'de bilime teşvik eden ve âlimi öven âyet-i kerimeler mevcuttur Kur'an-ı Kerim'de, Hz Muhammed (sas)'in ilâhî tebliğ görevinin eğitim-öğretimden ibaret olduğu bildirilir Bu mealde şöyle buyrulur: "Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah mü'minlere büyük bir lütufda bulunmuştur"1 Hz Peygamber de bir hadisinde kendi görevinin mahiyetini şöyle açıklamıştır: "Allah beni bir muallim olarak göndermiş bulunuyor"2 Dolayısıyla gönderildiği toplumu eğitim ve öğretime tâbi tutmak onun peygamberlik görevleri arasında bulunmaktadır Kur'an'ın ve Hz Peygamber'in teşviki, Müslümanlar arasında yazıya, ilme rağbeti ve öğrenme arzusunu artırmıştır Onun döneminde insanlar birşeyler öğrenmek için kendisinin ve diğer öğretmenlerin yanına gelmeye başlamışlardır

Bu ilkeler çerçevesinde Hz Peygamber'in eğitim-öğretimle ilgili faaliyetlerine temas etmek yerinde olacaktır O, daha Mekke döneminde, kendisine vahyedilen ayetlerin yazılmasına ve bu suretle korunmasına önem vermiştir Ayetlerin çoğaltılarak dağıtılmasını teşvik etmiştir Mekke döneminin ilk yıllarında Dârü'l-Erkam'ı bir eğitim-öğretim merkezi olarak kullanmıştır Burada, Kur'an âyetleri okunuyor, yazılıyor, dinî bilgiler öğreniliyor ve bu bilgilerin pratik uygulaması yapılıyordu İslâm'ı öğrenmek isteyenler de buraya geliyorlardı Hz Peygamber, hicretten iki yıl önce Mekke'ye gelip Akabe mevkiinde Müslüman olan Medinelilerin eğitimi ile de ilgilenmiş; onların isteği üzerine Kur'an'ı ve İslâm'ın prensiplerini öğretmek için Medine'ye öğretmen göndermiştir

Hicretten sonra Medine'de Hz Peygamber'in ilk ve önemli faaliyetlerinden birisi, bir ibadet mahalli olmasının yanında, aynı zamanda eğitim-öğretim merkezi olan, Mescid-i Nebevî'yi inşâ etmek olmuştur Mescid'in bitişiğinde "Suffe" denilen mekanda kalan bazı sahâbîler, Kur'an ve yazı öğrenmekle meşgul oluyorlardı İslâm'ın temel esaslarını öğrenmek üzere Medine'ye çeşitli bölgelerden gelenlerin bir kısmı da burada kalıyordu Suffe'deki öğrenci sayısının kimi zaman dört yüze ulaştığı oluyordu Hz Peygamber burada bizzat ders verdiği gibi, Kur'an ve yazı öğretmek üzere muallimler de tayin ediyordu Ubâde b Sâmit adlı sahâbî, burada yazı ve Kur'an öğretenlerden biridir3 Hatta sadece Müslüman muallimler değil, müşrik muallimler de yazı öğretiyordu Nitekim Bedir savaşında Müslümanların eline esir düşen müşrik askerlerden okur-yazar olup da kurtuluş fidyesi verecek parası bulunmayanlar, on Müslüman çocuğuna yazı öğretmek suretiyle serbest bırakılmışlardır Zeyd b Sâbit bu şekilde Arapça okuma yazma öğrenmiştir Şüphesiz bu uygulama, o dönemin şartları dikkate alındığında muazzam bir gelişmedir Ahmed b Hanbel'in naklettiği bir rivayet, müşrik esirlerin yazı öğretmesiyle ilgili uygulama hakkında bilgi ve ipucu verici mahiyettedir Buna göre bir gün öğrencilerden birisi ağlayarak babasının yanına gelir Babası niçin ağladığını sorar Çocuk, öğretmeninin dövdüğünü söyler Babası "Kötü adam! Bedir'in intikamını alıyor"4 der Biraz sonra temas edeceğimiz üzere, Hz Peygamber'in eğitiminde şiddete yer yoktur Fakat müşrik öğretmenin bu davranışından, eski gelenekte dayağın bulunduğu anlaşılmaktadır Ancak yukarıdaki olaydan Hz Peygamber'in haberinin olup olmadığına, haberdar olduysa ne gibi bir tavır takındığına dair bilgiye rastlayamadık

Hz Peygamber, Mescid-i Nebevî'ye ilim öğrenmek için gelenleri, Allah yolunda mücâhede edenlerle bir tutmuştur5 Kısa süre sonra Mescid-i Nebevî ve Suffe ihtiyacı karşılayamaz duruma gelince Medine'de yeni eğitim mekanları faaliyete geçirilmiştir Kaynaklar, onun sağlığında Mescid-i Nebevî'nin dışında Medine'de dokuz mescid daha bulunduğunu nakletmektedirler Bu mescidlerde Hz Peygamber sohbet yaptığı, namaz kılındığı gibi eğitim-öğretim faaliyetlerinin yürütüldüğü de muhakkaktır

Peygamberimiz eğitim-öğretim faaliyetlerini sabit mekanların dışında da sürdürmüştür Gerektiğinde bu tür faaliyet için yer ve zaman tanımamıştır Buna örnek olmak üzere onun başından geçen bir olayı burada anlatmak istiyoruz Bir yolculuk esnasında Hz Peygamber, deve üzerinde karşıdan gelen bir adamın kendisiyle görüşmek istediğini tahmin eder Selamlaşmadan sonra nereden gelip nereye gittiğini sorar Adam Resûlüllah'la görüşmek istediğini söyler Hz Peygamber kendisini tanıtır Bunun üzerine adam ona "İman nedir? Bana öğret" der Peygamberimiz de "Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed'in de Allah'ın elçisi olduğuna şehadet edersin, namazı kılarsın, zekatı verirsin, ramazan orucunu tutarsın, Beytullah'ı haccedersin" der Adam da bunları kabul ettiğini söyler Bu arada beklenmedik bir gelişme olur Adamın devesinin ayağı bir fare tuzağına girer ve yıkılır Adam da düşerek ölür Peygamberimiz onun yıkanıp kefenlenmesi ve defniyle ilgilenir6

Hz Peygamber ilim öğrenmede kadın-erkek ayırımı gözetmemiş, erkeklerin yanısıra kadınların eğitimiyle de ilgilenmiştir Onlara özel gün ayırarak konuşma yapmıştır Onun zamanında kadın öğretmenler de vardı Nitekim Şifâ (Ümmü Süleyman b Hayseme), Hz Peygamber'in hanımlarından Hz Hafsa'ya yazı öğretmiştir Hz Peygamber'in hanımları kızların eğitim ve öğretimi ile ilgilenirlerdi Onlar, evlerine gelen genç kızlara bildiklerini anlatırlardı Bu kızlar da öğrendikleri bilgileri başkalarına aktarırlardı Hz Aişe ve Ümmü Seleme başta olmak üzere Hz Peygamber'in hanımlarının ve daha başka kadınların eğitim ve öğretime büyük katkıları olmuştur Hz Âişe, öğrenme konusunda utanmayan ensar kadınlarını övmüştür7 Bu noktadan hareketle, kadınların öğrenmeye büyük ilgi gösterdiği sonucunu çıkarmak mümkündür Sahâbîler de kendi kız çocuklarının eğitimiyle ilgilenmişlerdir Sözgelimi Sa'd b Ebû Vakkas, kızına yazı öğretmiştir Hz Peygamber'in eğitim konusunda hür-köle ayırımı gözetmediği de bilinmektedir Hadis kaynaklarında onun şu sözü çok geçmektedir: "Kim bir câriyeyi güzel bir şekilde eğitir, terbiye eder, sonra da azat eder ve evlendirirse onun için iki mükâfat vardır"8

Hz Peygamber eğitimde kolaylaştırıcı metotlar takip etmeyi, sabrı ve tahammülü teşvik ve tavsiye etmiş; öfkeye ve şiddete yer verilmemesini istemiştir Nitekim bir sözünde "Öğretin, kolaylaştırın, zorlaştırmayın, öfkelendiğiniz zaman susun!" demiş ve "Öfkelendiğiniz zaman susun!" sözünü üç defa tekrar etmiştir9 Bir eğitici olarak onun hakkında sahâbede oluşan imaj son derece olumludur Muaviye b Hakem es-Sülemi adlı sahâbî, bu hususta şunları söylemiştir: "Ben Resûlüllah'tan daha güzel eğitim veren bir öğretmen görmedim Beni ne azarladı, ne dövdü ve ne de hakaret etti"10

Hz Peygamber'in faaliyetlerinde yazının önemli yeri vardır O, Kur'an-ı Kerim ayetlerini yazdırmıştır Medine vesikasını da yazılı olarak düzenlemiştir İlk nüfus sayımını yazılı olarak yaptırmıştır Bütün antlaşmaları yazılı belgelere dayandırmıştır Devlet gelirlerini, gelirlerin tahminini, takdirini ve tahsilâtını yazıyla tespit ettirmiştir Sefere çıkarken ordusunu bir meydanda toplayıp isimlerini yazdırır ve ordu mevcudunu kayıtlı hale getirirdi

Hz Peygamber, ailelerin gençleri ok atmak, yüzmek, hesap, tıp, neseb ve Kur'an okumak gibi hem maddî ve hem manevî alanlarda eğitmelerini tavsiye ve emir buyurmuştur Onun döneminde çocuk, genç, yaşlı, her yaştan insanlar eğitim almıştır Müslümanlığı kabul eden bölgelere öğretmenler tayin etmiştir Bu itibarla Medineliler arasında yazı yazmayı bilenler çoğaldığı gibi, Hz Peygamber'in sağlığında ve vefatından sonra Müslümanların fethettikleri yerlerde yazı hızla yayılmaya başlamıştır

Sahâbe arasında Farsça, Rumca, Kıptîce, Habeşçe, İbrânîce ve Süryânîce bilenler vardı Hz Peygamber bir gün Zeyd b Sâbit'e: "Sen Süryânîce biliyor musun? Bana mektuplar geliyor?" demiştir Zeyd b Sâbit'in "Bilmiyorum" demesi üzerine Hz Peygamber "Onu öğren" demiştir Bunun üzerine Zeyd İbrânîce ve Süryânîce öğrenmiştir11

İdareci ve memurların yetişmesi için ayrı okullar mevcut değildi Ancak halkın eğitildiği mekanlarda Kur'an öğrenimi mecbûrî olduğundan, buralarda eğitim görenler, her çeşit idârî görevlerde istihdam ediliyorladı

Hz Peygamber bilginin yaygınlaşmasını teşvik etmiş; insanlardan bildiklerini başkalarına aktarmalarını istemiştir12 Taşradan Medine'ye gelip burada bir müddet kalan ve İslâm'ı öğrenen heyetlere, bölgelerine dönüp, öğrendiklerini oradaki insanlara öğretmelerini istemiştir13 Abdülkays heyetine imanı ve ilmi muhafaza etmelerini tembih etmiştir14 Bu, Hz Peygamber'in ilim ile iman arasındaki bağıntıya dikkat çekmesi bakımından önem taşımaktadır

Hz Peygamber yoğun ve titiz bir çalışma sonunda, câhiliye örf ve adetleri üzerine yaşayan bir toplumun fertlerini eğitmiş ve o fertlerden yepyeni bir İslâm toplumu oluşturmuştur Bu muazzam dönüşüm, eğitim-öğretim sayesinde mümkün olmuştur Onun eğittiği topluluğun içinden hâfızlar, kıraat alimleri, hâkimler, valiler, ülkeler fetheden ordu komutanları, devlet adamları ve devlet başkanları yetişmiştir

Şüphesiz Hz Peygamber eğitim ve öğretimi, kendi döneminin fizikî şartları, ihtiyaçları ve metotları çerçevesinde gerçekleştirmiştir Öğretim mekanları, konular, metotlar, günümüzde bile on-yirmi yıl ve hatta daha kısa süre zarfında değişebilmektedir Bu durumda Hz Peygamber'in eğitim-öğretim konusunda her zaman geçerliliğini koruyabilecek evrensel nitelikteki uygulamaları bizim için önemlidir Bu hususları da şu şekilde sıralayabiliriz:

Okumaya, yazmaya önem vermesi;

Eğitimde şiddete yer vermemesi;

Şayet öğrettiği konular pratiğe yönelik ise söylediğini önce kendisinin uygulaması veya uygulamalı bir şekilde öğretmesi;

Bir konuyu iyice hazmetmeden diğerine geçmemesi (on âyeti iyice hazmettirmeden diğer on ayete geçmediği rivayet edilmektedir);15

Öğrencileri bıktırmaması, usandırmaması;

Öğrettiği kimselerin yaşını, kapasitesini, bilgi ve kültür seviyelerini dikkate alması;

Ortaya soru atarak dikkatleri toplaması ve daha sonra da cevaplaması;

Zekâ geliştirme yoluna gitmesi (bilinen bir hususu bilmece tarzında sorması gibi);

Topluma arz ettiği bir hükmü daha iyi anlaşılabilmesi için gerekli gördüğü durumlarda sebep ve gerekçesiyle birlikte anlatması;

Konuyu örneklerle ve benzetmelerle, gerekirse jest ve mimiklerini de kullanarak ve hatta şekil çizerek sunması;

Sırf tartışmak, çekişmek, inat için ve gereksiz şeyleri sormak dışında, soruya teşvik etmesi ve soruları ikna edici bir şekilde cevaplaması;

Sahabeyi alıştırmak için bazı soruları ve meselelerin çözümünü, hatta bazen kendi huzurunda bile onlara havale etmesi; bu suretle onlara değer verdiğini ortaya koyması, kişiliklerinin ve sorumluluk bilinçlerinin gelişmesine katkıda bulunarak geleceğe hazırlaması;

Sorduğu soruya doğru cevap alınca teşvik ve taltif için, takdirlerini açıkça belirtmesi;

Lüzumu halinde tekrardan kaçınmaması;

Bazen anlatacağı konunun özetini verip daha sonra açıklamaya geçmesi;

Gerekli durumlarda yazdırarak öğretmesi vb16


Kaynak:



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.