Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye > Kıssadan Hisse

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aleyhisselam, salih

Salİh AleyhİsselÂm

Eski 06-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Salİh AleyhİsselÂm



SALİH ALEYHİSSELÂM



2


Salih Aleyhisselamın Soyu Ve Mesleği: 2


Salih Aleyhisselamın Şekil Ve Şemaili: 2


Semuo Kavmi Ve Yurdları: 2


Salih Aleyhisselamın Semud Kavmine Peygamber Olarak Gönderilişi: 3


Semud Kavminin Mucize Deveyi Öldürmeleri Ve Salih Aleyhisselâmı Da Öldürmeğe Kalkışmaları: 4


Semud Kavminin Helak Oluşu: 4


Kur'ân-I Kerimin Semud Kavmi Hakkındaki Açıklaması: 4


Salih Aleyhisselâmın Hacca Gidişi: 6


Salih Aleyhisselâmın Helak Olan Kavmine Hitab Edişi Ve Mekke'ye Gidişi: 7


Haremin Azabdan Koruduğu Tek Adam Ebû Rigal Ve Akıbeti: 7






Salih Aleyhisselamın Soyu Ve Mesleği: Başa Dön



Salih bUbeyd[1], bEsif[2] veya Asit[3], bKemaşic[4] veya Masic[5] veya Masih[6] bUbeyd, bHadir[7] veya Hazir[8] veya Cadir[9] veya Hacir[10] bSemud[11]', bÂbir[12] veya Cair[13] bİrem, bSâm, bNuh Aleyhisse!amdır [14]


Salih Aleyhisselam; Semud kavmi içinde Baba ve Ana soyu yönünden en seç-kin ve üstün bir durumda idi [15]


Kendisi, daha önce ticaretle uğraşırdı [16]




Salih Aleyhisselamın Şekil Ve Şemaili: Başa Dön



Salih Aleyhisselâm, İsâ Aleyhisselama benzerdi Beyaza çalar kırmızı benizli idi


Düz saçlı idi Kıvırcık saçlı değildi


Kendisi, İsâ Aleyhisselam gibi yalın ayak yürür, ayakkabı giymezdi [17]




Semuo Kavmi Ve Yurdları: Başa Dön



Salih Aleyhisselâm in kavmi, İkinci Âd diye anılan Semud kavmi olup Arabul'-âribedendir [18]


Yüce Allah, Birinci Âd'ı, yâni Hûd Aleyhisselamın kavmini helak ettikten son-ra, onların ardından Semud kavmini yer yüzüne hâkim kılmıştı [19]


Yüce Allah, Semud kavmini, uzun ömürlü yaratmıştı


Hattâ, onlardan, bir kimse, kendisine taştan, çamurdan bir ev yapar, adam, daha sağ iken, ev, yıkılır giderdi


Bunun için, onlar, dağlarda kayaları oyarak kendilerine evler edindiler ve ge-çim bolluğu içinde yaşadılar durdular [20]


Semud kavmi; Hicaz'la Şam arasında Vâdilkura'ya kadar uzanan Hicr bölge-sinde otururlardı [21]


(Hicr; Semud kavminin, Medine ile Şam arasında bulunan yurdlarının adıdır)


Istahrî, Hicr hakkındaki müşâhadelerini şöyle anlatır: Hicr, halkı, az bir kariyedir Dağlar arasında olup Vâdilkura'ya bir günlüktür


Yüce Allah'ın buyurduğu gibi, Semud kavminin, dağlardan yontmuş oldukları evler (Şuarâ: 149), buradadır


Esâlis diye anılan dağlar içinde, bizim evlerimizin teşkilatına benzer dağlar gi-bi yükselmiş evler gördüm


Uzaktan bakan, onları, birbirine bitişik dağ sanar


Ortasına varınca, her birinin münferid ve kendi kendine dikili durduklarını görür


Dolaşacak olan, onlardan her birinin çevresini, seğirterek zahmetsizce dola-şabilir


Evlerden her biri, kendi kendine ayakta durmaktadır


İnsan, onların üzerine, ancak, son derecede zahmet çekerek çıkabilir


Yüce Allah'ın:


" İşte, dişi deve! Su içme hakkı, bir gün, onundur Belli bir günün su içme hak-kı da, sizindir" (Şuarâ: 155) buyurduğu Semud kuyusu da, Hicrdedir"[22]




Salih Aleyhisselamın Semud Kavmine Peygamber Olarak Gönderilişi: Başa Dön



Semud kavmi, işi büsbütün azıtıp Allah'ın emrine aykırı olarak putlara tapma-ğa[23], yer yüzünde fesad çıkarmağa[24], taşkınlık etmeğe başladıkları zaman[25],


Yüce Allah, onlara, Salih Aleyhisselâmı, Peygamber olarak gönderdi [26]


Salih Aleyhisselâm, Semud kavmini, bütün putları atarak[27] Bir olan Allah'a, hiç bir şeyi şerik koşmaksızın iman ve ibadet etmeye davete başladı [28]


"Fakat, onlar; Salih Aleyhisselâmı ve tebligatını, küfr ve inkârla karşıladılar [29]


Zâten, Semud kavmi, kendilerine Salih Aleyhisselâmdan önce gönderildikleri an-laşılan ve fakat, isimleri ve kıssaları, Kur'ân-ı Kerimde açıklanmamış olan başka Peygamberleri de, yalanlamış durmuşlardı [30]


Salih Aleyhisselâm, davet ve tebligatına ısrarla devam etti


Davetini, kabul etmedikleri takdirde, Allah'ın gazabına ve azabına uğrayacak-larını, onlara haber verdi [31]


Semud kavmi ile yirmi yıl uğraştı [32]


İş, uzayıp gidince, Salih Aleyhisselâmdan, söylediklerini doğrulayacak bir âyet, bir Mucize göstermesini istediler


Salih Aleyhisselâm, onlara:


"Nasıl bir Mucize istersiniz?" diye sordu


Semud kavminin, her yıl belli bir günde putlarını yanlarına alarak çıkıp kutla-dıkları bir Bayramları vardı


Sen, kendi İlâhına yalvar


Biz de, kendi ilâhlarımıza yalvaralım


Eğer, senin İlahın, duanı kabul ederse, biz, sana tâbi olalım


Eğer, bizim ilahlarımız, duamızı kabul ederse, sen, bize tâbi ol!" dediler


Salih Aleyhisselâm:


"Olur!" dedi


Semud kavmi, Vesenleri, putları ile birlikte bu Bayramlarını kutlamağa çıktılar


Salih Aleyhisselâm da, onlarla birlikte gitti


Semud kavmi, dualarında: Salih Aleyhisselamın yapacağı duasından hiç bir şeyi kabul etmemesini Vesenlerinden, putlarından istediler


O zaman, Semud kavminin Seyyidi, Ulu kişisi olan Cenda' bAmr:


"Ey Salih! Şu kayanın yanına bizimle birlikte git Kayanın içinden, bizim için, şöyle şöyle vasıfda bir dişi deve çıkarırsan, senin Peygamberliğini, doğrular ve sana, iman ederiz!" dedi


Salih Aleyhisselam, bunu yaptığı takdirde, Peygamberliğini tasdik ve kendisi-ne iman edecekleri hakkında onlardan kesin söz aldıktan sonra[33], kayanın ya-nında namaz kıldı[34], Yüce Allah'a dua edince, kaya, sanki, doğum sancısı gibi sancılandı [35]


Gebe bir kadının hareketi gibi, hareket etti [36] Titredi, sonra da, ikiye ayrıla-rak, içinden, istedikleri vasıfta bir Deve çıktı [37]


Kaya, bir deve doğurdu [38]


Semud kavmi, bu Deve'yi, istedikleri kadar sağarlar, kablarını, kaçaklarını süt-le doldururlardı [39]


Bunun üzerine, Cenda' bAmr ile kavminden bazı kişiler, Salih Aleyhisselama iman etti [40]


Cenda' bAmr'ın amcasının oğlu Şihab bHalife gibi Semud kavminin bazı Eş-rafı da, Salih Aleyhisselama iman etmek ve tâbi olmak istedilerse de, Vesenleri-nin sahipleri olan Eşraftan Zuab bAmr ile Habbab ve Rebab, engel oldular On-lar da, bunlara uyarak, Müslüman olmaktan vaz geçtiler [41]




Semud Kavminin Mucize Deveyi Öldürmeleri Ve Salih Aleyhisselâmı Da Öldürmeğe Kalkışmaları: Başa Dön



Salih Aleyhisselam, Rabb'inin, kendisine verdiği Devesinden hiç ayrılmazdı O, nereye yönelse, onun yanında bulunurdu [42]


Deve, bir gün, Semud kavminin suyundan içer, bir gün de, onlar Deve'nin sü-tünü sağar, içerlerdi


Semud kavmi, Rab'larının emrine karşı, kibir ve gurura düştüler, azgınlık etti-ler, Deveyi boğazladılar [43]


Deveyi boğazlıyanlardan birisi: kızılsarışın, gök gözlü, köse, kısa bir adamdı


Öteki de, uzun boylu, akılsız ve titrek bir kimse idi [44]


Ana deve, kesilince, yavrusu kaçıp dağa çıktı [45]


Yavru deve, Salih Aleyhisselâmı görünce, ağladı ve üç kerre böğürdü


Salih Aleyhisselam; Semud kavmine:


"Her böğürüş, bir eceldir: Yurdunuzda, üç gün daha yaşayacaksınız! Bu, ya-lanlanamayacak bir Va'd'dir!" dedi[46]


Semud kavminden, Salih Aleyhisselâmı, öldürmeğe kalkışanlar, oldu Fakat, Al-lah, onu, korudu [47]




Semud Kavminin Helak Oluşu: Başa Dön



Semud kavmi, Salih Aleyhisselâmla alay ederek, azaba, ne zaman uğrayacak-larını, sordular


Salih Aleyhisselam:


"Azab alâmeti: birinci günde, yüzleriniz, sararmış olarak sabaha çıkacaksınız!


İkinci günde, yüzleriniz, kızarmış olarak sabaha çıkacaksınız!


Üçüncü günde, yüzleriniz, kararmış olarak sabaha çıkacaksınız!" dedi


Gerçekten de, ilk günde sabaha çıktıkları zaman, küçük büyük, erkek, kadın, hepsinin yüzleri, sanki, haluk kokusu sürünmüş gibi sapsarı kesilmişti [48]


Bunun üzerine, Semud kavmi, helak olacaklarını ve Salih Aleyhisselâmın doğ-ru söylemiş olduğunu anladılar [49]


İkinci gün, yüzleri, kızarmış olarak sabaha çıktılar


Üçüncü gün, yüzleri, kara boya sürünmüş gibi kararmış olarak sabaha


çıktılar [50]


Dördüncü gün, pazar günü, sabaha çıktıkları zaman, kendilerine, azabdan, ce-zadan neler geleceğini, gelecek azabın, hangi yandan[51], üzerlerinden gökten mi? yoksa, ayaklarının altından, yerden mi? geleceğini[52] bilmiyorlar[53]; kâh baş-larını kaldırıp semaya bakıyorlar, kâh gözlerini yere dikiyorlardı! [54]


Sabaha girdikleri sırada[55], güneş doğarken[56]', gökten, onlara göklerin bütün gürlemelerini, yer yüzünün bütün çığlıklarını içinde taşıyan[57] öyle bir bağırışla bağırıldı ki, bir anda göğüslerindeki kalbleri parçalandı!'[58]


Canları, bedenlerinden uçtu! Solukları, kımıldamaları, kesiliverdi!


Altlarından da, son derece ******li bir sarsıntı ile sarsıldılar [59]


Allah'ın Hareminin, bu azabdan koruduğu bir tek kimseden başka, doğu, batı arasında, onlardan, helak olmadık bir kimse kalmadı! [60]


Kurtulan o tek kişi ise, Ebû Rigal idi [61]


Âd kavminin helaki ile Semud kavminin helaki arasındaki süre, bes yüz yld [62]




Kur'ân-I Kerimin Semud Kavmi Hakkındaki Açıklaması: Başa Dön



Salih Aleyhisselamın Semud Kavmine gönderilişi ve onların kötü tutum ve dav-ranışları ve akıbetleri Kur'ân-ı Kerim'de şöyle açıklanır:


"And olsun ki: Eshab-ı Hicr da, Peygamberleri, yalanlamışlardır


Biz, onlara, âyetlerimizi vermiştik te, onlar, bunlardan yüz çevirici idiler


Onlar, dağlardan, emîn emin evler, yontar, oyarlardı [63]


And olsun ki: biz, Semud (kavmına) da;


"Allah'a, ibadet ediniz!" diye kardeşleri Salih'i gönderdik


Bir de, ne görsün: onlar, birbirleriyle çekişir iki fırkadır!


Salih:


"Ey kavmim! Niçin iyiden (ve güzelden) önce, çarçabuk kötüyü (azabı) isti-yorsunuz?!


Allah'dan, yargılanmanızı istemeli değil misiniz? (Böyle yaparsanız) umulur ki, esirgenirsiniz" dedi


"Biz, senin yüzünden ve maiyyetinde bulunan kimseler (Mü'minler) yüzünden, uğursuzluğa uğradık!" dediler


(Salih):


"Sizin (bütün) emel ve hareketleriniz), Allah katında gizli değildir


Belki, siz, imtihana çekilmekte olan bir kavmsiniz!" dedi


O şehirde (Hıcrda, düşman) dokuz erkek vardı ki, bunlar, yer (yüzün)de fesad çıkarıyorlar, iyilik tarafına hiç yanaşmıyorlardı


Onlar, Allah adıyla andlaşarak:


Ona (Salih'e) ve Ehline, her halde bir gece baskın yapalımf hepsini öldürelim) Sonra da, Velîsine: and olsun ki; biz, o ailenin helakinde hâzır değildik


Şüphesiz ki: biz, (bu sözümüzde) elbette sâdıklarız! diyelim" dediler


Onlar, böyle bir tuzak kurdular


Biz de, kendilerinin haberleri olmadan, onların planlarını, altüst ediverdik! [64]


O


Ey kavmim! Allah'a, ibadet ediniz!


Sizin, O'ndan başka, hiç bir İlâhınız yoktur


O, sizi, topraktan meydana getirdi


Sizi, orada ömür geçirmeye (veya imâra) memur etti


O halde, O'ndan, yargılanmak dileyiniz


Sonra, Ona tevbe ediniz


Şüphe yok ki, Rabbim(in Rahmeti) çok yakındır


O (duaları da) kabul edendir [65]


Düşününüz ki: (Allah) sizi, Âd'dan sonra, Hükümdarlar yaptı


Yer yüzünde sizi yerleştirdi


Ovalarından köşkler yapıyor, dağlarından, evler yontuyorsunuzdur


Artık, (hepiniz) Allah'ın lütuflarını anınız


Yer yüzünde fesadcılar olup taşkınlıklar yapmayınız!" dedi [66]


"Ey Salih! Sen, bundan önce, içimizde ümid beslenen biri idin


(Şimdi) Atalarımızın taptığı şeylere tapmamızdan bizi vaz geçirmek mi istie-yorsun?!


Senin, bizi (İbadete) davet ettiğin (Rab)dan, hakîkaten, şüphe içindeyiz, şüphe-leniciyiz!" dediler


(Salih):


"Ey kavmim! Ya ben, Rabb'ımdan (gelen) apaçık bir Mucizenin üzerinde isem, ve O Rab, Kendinden, bana bir Rahmet (Peygamberlik) vermişse, buna, ne diye-ceksiniz?


O halde, Allah'ın (intikamından -eğer, Ona isyan edersem- (kurtarmak husu-sunda) bana, kim yardım eder?


Demek, siz, beni ziyana uğratmaktan, (bunu) bana karşı artırmaktan başka bir şey yapmayacaksınız? [67]


Şüphesiz ki, ben, size (gönderilmiş) emîn bir Peygamber'im Artık, Allâh'dan korkunuz ve bana, itaat ediniz


Ben, buna karşılık, sizden, hiç bir ücret istemiyorum


Benim mükâfatım, âlemlerin Rabb'ından başkasına aid değildir


Siz, buradafki nimetlerin içinde), bağların, pınarların içinde, ekinliklerin ve do-murcukları nazik ve yumuşak hurma ağaçlarının içinde emîn emîn bırakılacak mısınız?


Dağlardan, şımarık şımarık evler yontuyorsunuz Artık, Allah'dan korkunuz ve bana, itaat ediniz


Ifratcıların emrine boyun eğmeyiniz ki, onlar, yer (yüzün)de fesad yapar, ıslah etmez kimselerdir" dedi


"Sen, ancak (hızlı) büyülenmişlerdensin!" dediler [68]


Onun kavminden (iman etmeyi) kibirlerine yediremeyen ileri gelenleri de, kendi-lerince her görünenlere, onların içinden iman edenlere:


"Siz, Salih'in, gerçekten, Rabb'ı katında gönderilmiş bir Peygamber olduğunu biliyor musunuz?" dediler


Onlar da:


"Biz, doğrusu, onunla ne gönderildiyse, ona, iman edicileriz!" dediler [69]


Yine, kibirlenen kimseler:


"Biz, doğrusu, o, sizin iman ettiğinize münkir ve kâfir olanlarız! [70]


Salih'e de:


"Sen, bizim gibi bir beşerden başkası değilsin!


Bununla beraber, eğer (Peygamberlik dâvasında) doğruculardan isen, haydi bir âyet (bir mucize) getir!" dediler [71]


(Salih):


"Ey kavmim! İşte, size bir âyet (bir Mucize) olmak üzere Allâhın şu dişi Devesi!


Artık, onu, serbest bırakınız Allâhın arzında otlasın [72]


İşte, bu Dişi Deve!


Su içme hakkı, (bir gün) onundur


Belli bir günün su içme hakkı da, sizindir


Ona, bir kötülükle ilişmeyiniz!


Sonra, sizi, büyük bir günün azabı, yakalar!" dedi [73]


Derken O Dişi Deve'yi -ayaklarını keserek- öldürdüler


Salih! Eğer, sen, gönderilmiş Peygamberlerden isen, bizi, tehdid edip durdu-ğun azabı, getir bize! dediler [74]


Rab'lerinin, emrinden (uzaklaşarak) isyan ettiler ve:


Salih! Eğer, sen, gönderilrr m azabı, getir bize! dediler


Bunun üzerine (Salih):


"Memleketinizde üç gün daha yaşayınız!


İşte, bu, yalanı çıkarılamayacak bir tehdiddir!" dedi


Vaktâ ki, azab emrimiz geldi [75]


Sabaha girdikleri sırada, onları, o (korkunç) Bağırış, yakalayiverdi!


Kazanageldikleri o şeyler, kendilerinden (hiç bir azabı) def edemedi [76]


Salih'i de, onun maiyyetinde iman etmiş olanları da, tarafımızdan bir rahmet ola-rak (azabdan ve) o günün rüsvaylığından kurtardık


Şüphesiz ki, Rabb'ın, O, çok kuvvetlidir, mutlak galibdir


O zalimleri ise, korkunç bir ses alıp ***ürdü de, yurdlarında dizüstü çöken (can-ları çıkan) kimseler oluverdiler!


Sanki, orada (hiç) oturmamışlardı!


Haberiniz olsun ki: Semud (kavmi), hakikaten, Rab'lerine küfr ettiler


Gözünüzü acınız, iyi biliniz ki: Semud'a (Allah'ın Rahmetinden) uzaklık (verilmiştir) [77]


Semud (kavminin helak edilmesinde) de, (bir ibret vardır) Hani, onlara:


Bir zamana kadar, yararlanadurunuz! denilmişti de, Rab'lannın emrinden uzak-laşıp azmışlardı


İşte (bu yüzden) kendileri de, göre göre, onları Yıldırım tutuvermişti de, ayakta durmağa güç yetiremediler, bir yardım da, göremediler [78]


İşte, sana! Onların, kendi zulümleri yüzünden ıpıssız kalmış evleri!


Şüphe yok ki, bilecek bir kavim için, bunda (ibret verici) bir nişane vardır[79]


İman edip te (fenalıktan) sakınır olanları, biz (dâima) kurtardık [80]




Salih Aleyhisselâmın Hacca Gidişi: Başa Dön



Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm, Veda' Haccında, Osfan vadisine vardığı zaman, HzEbÛ Bekr'e: "Ey Ebû Bekr! Bu, hangi vadidir?" diye sormuş, HzEbû Bekr: "Osfan vadisidir!" deyince, Peygamberimiz, Salih Aleyhisselâmın da, beline aba tutunmuş, belinden yukarısını, alacalı bir kumaşla bürümüş, genç ve kızıl tüylü, yuları hurma lifinden örülmüş dişi bir deve üzerinde olduğu halde, Hacc için, buradan, Telbiye ederek geçmiş olduğunu haber vermiştir [81]




Salih Aleyhisselâmın Helak Olan Kavmine Hitab Edişi Ve Mekke'ye Gidişi: Başa Dön



Salih Aleyhisselâm; Semud kavmini, Yüce Allah'a iman ve ibâdete davet et-mekle uğraşmıştı [82]


Semud kavminin helakinden sonra, Hicr'den ayrılırken, onlara şöyle hitab


etti[83]:


"Ey kavmim! And olsun ki: ben, size, Rabb 'imin Elçiliklerini tebliğ etmişimdir


Size, hayrhahlık göstermişimdir


Fakat, siz, hayrhahları sevmezsiniz ki!" dedi [84]


Salih Aleyhisselâm, yanında bulunan Mü'minlere de:


"Ey kavmim! Şüphe yok ki, burası, halkına, Allah'ın gazab etmiş olduğu bir yerdir


Buradan, hemen göç ediniz ve Allah'ın Harem'ine ve Emân'ına gidip kavuşu-nuz!" dedi


Abalarının içinde ihrama girdiler Lifden yularlı, genç, kızıl tüylü develeri ye-deklerine alarak yola düştüler Telbiye ede ede gittiler, Mekke'ye varıp kavuştu-lar Hayatlarının sonuna kadar orada kaldılar


Kabirleri, Kâbenin batısında, Dârünnedve ile Hicr arasında bulunmaktadır [85]


Rivayete göre: Salih Aleyhisselâm vefat ettiği zaman iki yüz elli sekiz[86] veya iki yüz seksen yaşında idi [87]




Haremin Azabdan Koruduğu Tek Adam Ebû Rigal Ve Akıbeti: Başa Dön



Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm; Tebük seferinde Hıcr'dan geçerken, Se-mud kavminden, ancak, Harem'in korumuş olduğu bir tek adamın sağ kaldığını ha-ber vermişti


Eshabı kiram: "Ey Allah'ın peygamberi! Kim'di o adam?" diye sordular Peygam-berimiz:


"Ebû Rigal'dır!" buyurdular [88] Ebû Rigal, Sakıtların atasıydı [89]


Salih Aleyhisselamın da, kölesi idi [90]


Onu, Mekke tarafına, Sadaka, Zekât Tahsildarı olarak göndermişti


Ebû Rigal; sütü çekilmiş yüz koyunu, ayrıca bir koçu ve bir de, akşamleyin an-nesi ölmüş bir oğlan çocuğu bulunan bir adamın yanına vardı


Ona: "Beni, sana, Resûlullâh gönderdi!" dedi


Adam: "Resûlullah'ın Elçisi, hoş geldi, safa geldi İstediğini, al!" dedi


Ebû Rigal, koyunlardan, sütlü olanı, aldı


Adam: "O, annesinin ölümünden sonra, sağ kalan şu çocuğundur Onun yeri-ne, on koyun al!" dedi


Ebû Rigal: "Hayır!" dedi


Adam: "Yirmi koyun al!" dedi


Ebû Rigal: "Hayır!" dedi


Adam: "Elli koyun al!" dedi


Ebû Rigal: "Hayır!" dedi


Adam: "Şu bir koyundan başka, koyunların hepsini al!" dedi [91]


Ebû Rigal: "Hayır!" dedi


Bunun üzerine, adam: "Eğer, sen, süt içmeyi seversen, ben de, severim" di-yerek ok çantasındaki okları, serdi Sonra da:


"Ey Allâhım! Sen, şâhid ol!" dedi Yayına, bir ok yerleştirip Ebû Rigal'i öldür-dü "Bunun haberi, Allah'ın Peygamberine, benden önce, erişmesin!" dedi Sa-lih Aleyhisselamın yanına varıp Ebû Rigal'in yaptıklarını haber verdi


Salih Aleyhisselâm, ellerini, göğe kaldırdı Üç kerre:


"Ey Allah'ım! Ebû Rigal'e, lanet et!" diyerek dua etti [92]


Ebû Rigal'i öldüren, Kays Aylanlardan Münebbih bHevâzin'in oğlu Sakıf idi [93]






--------------------------------------------------------------------------------


[1] ibnKuteybe-Maarif s 14, Taberî-Tarih c1,sH5, Sâlebî-arais s67, İbnEsîr-Kâmil c1,s89, Ebülfida-Elbidaye vennihâye c1,s13O


[2] Taberî-Tarih c1,s115, İbnEsîr-Kâmil c 1,589


[3] Sâlebî-AraiS s67


[4] Taberî-Tarih c1,s115


[5] İbnEsîr-Kâmil c 1,589


[6] Salebî-Arais s67, Ebülfîda-Elbidaye vennihaye c1,s13O


[7] Taberî-Tarih 61,sl 15


[8] Salebî-Arais S67


[9] İbnEsîr-Kâmil c1,s89


[10] Ebülfida-Elbidaye Vennihaye c1,s 130


[11] Taberî s115, Salebi s67, ****sîr s89, Ebülfida cls131


[12] ibnKuteybe-Maarif s14, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c1,s131


[13] Taberî-Tarih c1,s115


[14] İbnKuteybe-Maarif s1, Taberi s115, Ebülfida c1,s131


[15] Sâlebî-Arais s67


[16] ibnKuteybe-Maarif s14


M Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/125


[17] ibnKuteybe-maarif s14, Hâkim-Müstedrek c 2,s565


M Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/125


[18] Ebülfida-Elbidaye vennihaye c1,s120


[19] Sâlebî-Arais s66


[20] Taberî-Tarih c1,s115, Sâlebî-Arais s67


[21] Taberî s116, Salebî s66, ****sîr s89


[22] Yâkut-Mûcemülbüldan c2,s22


M Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/125-126


[23] Sâlebî-Arais s67


[24] Taberî-Tarih c1, s115, Sâleb:Arais s67


[25] Taberî-Tarih c1 ,s116


[26] ) Araf: 74, Hûd: 61, İbnKuteybe-Maarif s14, Dîneverî-El'ahbar s5, Yâkubî-tarih c1 ,s22, Taberî-Tarih c1 ,s115, Sâlebî-Arais s67


[27] Ebülfida-Elbidaye vennihaye c1,s131


[28] Dineveri s7, Taberî s115, Salebi s67, İbnEsir s89, Ebülfida s131


[29] Ârâf: 76


[30] Hıcr: 80, Şuarâ: 141


[31] Sâlebî-Arâis s67, İbnEsîr-Kâmil c1,s89


[32] Taberî-Tarih c1,s119, Sâlebî-Arais s72


[33] Sâlebî-Arais s67, İbnEsîr-Kâmil c1,s89-90, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c1,s134


[34] İbnEsîr-Kâmil C1S90


[35] Sâlebî-Arais s67, İbnEsîr-Kâmil c1,s9O


[36] İbnKuteybe-Maarif s14


[37] Sâlebî-Arais s67, İbnEsîr-Kâmil c1,s89-90, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c1,s134


[38] İbnKuteybe-Maarif s14


[39] Taberî-Tarih ds116, Salebi s67, İbnEsîr c1,s9O


[40] Sâlebî-Arais s67, İbnEsîr-Kâmil c1,s9O


[41] Salebî-Arais s67, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c1,s134


M Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/126-128


[42] İbnKuteybe-Maarif s14


[43] Yâkıdî-Megazi c3,s1007, Ahmed bHanbel-Müsned c3,s296


[44] İbnKuteybe-Maarif s14


[45] İbnKuteybe-Maarif s14, Taberihc1,s117, Hâkim-Müstedrek c2,s567, Salebî-Arais s70, İbnEsîr-Kâmil c1,s92


[46] Taberî-Tarih c1,s117,Hâkim-Müstedrek c2,s567, Sâlebî s70, İbnEsîr-Kâmil c1,s93


[47] Nemi: 48-50, Taberî-Tarih c1,s117, Hâkim-Müstedrek c2,s566-567, Salebî-Arais s70, İbnEsîr-Kâmil c1,s92


M Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/128-129


[48] Taberî-Tarih c1,s117, Hâkim-Müstedrek c2,s,567, Sâlebî-Arais s71, İbnEsîr-Kâmil c1,s92, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c1,s136


[49] Sâlebî-Arais s71


[50] Taberî-Ta c1 ,s118, Hâkim c2,s567, Salebî s71, İbnEsîr c1 ,s92,93 Ebülfida-Elbidaye vennihaye c1 ,s136


[51] Taberî-Tarih c11,s118, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c1,s136


[52] Taberî-Tarih c1,s118


[53] Taberî c1,s118, Hâkim c2,s567, Sâlebî s71, İbnEsîr c1,s93, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c1,s136


[54] Taberî-tarih c1,s118, Sâlebî-Arais s71, İbnEsîr-Kâmil c1,s93


[55] Hıcr: 83


[56] Ebülfida-Elbidaye vennihaye c1,s 136


[57] Taberî-Tarih c1,s 118, Hâkim-Müstedrek c2,s567, Salebî-Arais s71


[58] Taberî-Tarih c1,s118, Hâkim-Müstedrek c2,s567, Sâlebî-Arais s71, İbnEsîr-Kâmil C1S93


[59] Ebülfida-Elbidaye vennihaye c1,s13


[60] Taberî-Tarih c1,s118, Sâlebî s71, İbnEsîr c1,s93


[61] Taberî c1, s118, İbnEsîr c1,s93, Ebülfida c1, S137


[62] Dîneverî-El'ahbar s7


M Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/129-130


[63] Hicr: 80-82


[64] Nemi: 45-50


[65] Hûd: 65


[66] Ârâf: 74


[67] Hûd: 62-63


[68] Şuarâ: 143-153


[69] Araf: 75


[70] Araf: 76


[71] Şuarâ: 154


[72] Hûd: 64


[73] Şuarâ: 155-156


[74] Ârâf: 77


[75] Hûd: 65, 66


[76] Hıcr: 83-84


[77] Hûd: 66-68


[78] Zâriyât: 43-45


[79] Nemi: 52


[80] Nemi: 53


M Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/130-133


[81] Ahmed bHanbel-Müsned c1,s232, İbnKayyım-Zâdülmaad c3,s239, Heysemî-Mecmauzzevaid c3,s32O


M Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/133-134


[82] Hâkim-Müstedrek c2,s565


[83] Ebülfida-Elbidaye vennihaye c1,s137


[84] Ârâf: 79


[85] İbnKuteybe-Maarif s14


[86] Mir Hâvend-Ravzatussafa Terceme s 154


[87] Mîr Hâvend-Ravzatussafa Terceme s154, Nişancı Mehmed Paşa Tarih s19


M Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/134


[88] Vâkıdî-Megazi c3,s1007, Ahmed bHanbel-Müsned c3,s296


[89] Vâkıdî-Megazi c3,s1007


[90] Yâkutulhamevî-Mûcemülbüldan c3,s53


[91] Vâkıdî-Megazi c3,s 1007-1008


[92] Vâkıdî-Megazi c3,s1008


[93] ibnKuteybe-Kitabülmaarif s41


M Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/134-135



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.