06-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Lübnanın Tarihi Yerleri
Lübnan’ın en eski tarihi Fenikelilerle başlar Fenikelilerden sonra Lübnan’a sırasıyla Asurlular, Yeni Bâbilliler, Persler, Makedonyalılar ve Romalılar sahip oldular
Hazret-i Ömer zamanında, 643 yılından itibaren Suriye’nin fethi için gönderilen İslâm orduları, aynı tarihlerde Lübnan’ı da fethetti Bu arada Suriye’den göç eden Marunî Arapları, Lübnan Dağlarının kuzey bölgelerine yerleştiler Bugünkü iç karışıklıkların sebebi olan Dürzîler ise on birinci yüzyılda güneyden Lübnan’a girdiler
Lübnan daha sonra Haçlı saldırılarına maruz kaldı ve birçok küçük Haçlı devletçikleri kuruldu Bunlar da Memluklar zamanında özellikle Baybars ve Kalavun dönemlerinde temizlendi
Hami-Sami Dil Ailesi'nin Sami koluna mensup bir lisan kullanılır Lübnan'da Arap Yarımadası ve Kuzey Afrika'da halkın çoğunluğunca, Türkiye ve İran'da ise Arap azınlıklarca kullanılmaktadır
Yavuz Sultan Selim, 1516 ve 1517’deki Mısır Seferi sırasında Memluk Devletine son vermiş ve Lübnan’ı da Osmanlı sancağı yapmıştı v
Osmanlı adalet ve idaresindeki Lübnan, özel bir statüye sahipti Otonom idare sistemiyle yönetilirdi ve ayrı bir vergi (haraç) sistemine tabiydi Dolayısıyla Lübnan, refah seviyesi yüksek, türlü kolaylıklara sahip ve harplerden uzak bir hâlde sakin bir sancaktı Komşu bölgelerin insanları akın akın Lübnan’a göç ederek nüfusu arttırmaya başladı Bu kadar rahatlığa rağmen Fakreddin Maan adlı bir Dürzî yönetiminde iken, Osmanlı Devletiyle münasebetleri bozuldu Maan, 1613’te Osmanlı ordusunun korkusuyla İtalya’ya kaçtıysa da 1618’de geri döndü Mısır’a kadar sınırlarını genişletti Nihayet 1633’te gerekli cezası verildi
Napolyon’a karşı Akka’da, Lübnan idarecilerinden olan Başir-II muharebe ederek Fransızlar bozguna uğratıldı Lübnan tam 402 yıl Osmanlı idaresi altında kaldı Son dönemlere doğru Lübnan’da sayıları artan Dürzî ve Marunîler, isyanlar çıkarmaya başlamıştı Fransızlar Marunîleri, İngilizler ise Dürzîleri destekliyorlardı Nihayet Birinci Dünya Savaşı sonunda Lübnan, Fransız mandası altına girdi 1926’da çıkan Dürzî Atraş Paşa isyanı büyük bir katliam sonucu bastırıldı
Kıtalara hâkim Osmanlı Devleti yıkılınca, bütün bölgelerde olduğu gibi Lübnan’da da idari sistem tamamen bozularak karışıklıklar arttı Sultan İkinci Abdülhamit Han zamanında Osmanlı Devletinin en büyük ve en gelişmiş şehirlerinden biri olan Beyrut, savaş alanına döndü 1941’de Fransa mandası altında bağımsız oldu 1943’te manda da kaldırıldı, seçimler yapıldı Hükümet ve idari sistemde dinlerin eşit etkisi esas olmak üzere hazırlanan Millî Pakt (1943’te) kabul edildi
Buna göre, Lübnan batı ile dost olan Arap Birliği üyesi bir devlet oluyordu 1945’te Birleşmiş Milletlere katıldı
Arap - İsrail Harbinde, Arap devletleri safında İsrail’e taarruz etti Harbin sonunda yurtsuz kalan 400 000 Filistinli, Güney Lübnan’da mülteci kamplarına alındı Bugün dış güçlerin müdahalesi ile Lübnan iç savaşı, tedavisi mümkün olmayan kangren hâline gelmiştir 1975’ten bu yana iç savaş muhtelif şekiller değiştirerek devam etmektedir
|
|
|