Prof. Dr. Sinsi
|
Buenos Aires
Buenos Aires’te ve İstanbul’da ortak olan,ne denli acımasız ve yorucu olursa olsun, ancak sevdiğiniz bir yakınınızın yanında hissedebileceğiniz o tanıdıklık huzurudur Güneşli havalar şehri Buenos Aires, ilk kez görüldüğünde bile tanıdık bir yüz, sıcak bir dost, ateşli bir sevgilidir…

Bazı şehirler, kültür ve tarih miraslarıyla çeker konukları kendine İnsanlar yüzyıllardır yaşamıştır o şehirlerde ve kalıtlarının en güzelini, en özenlisini bırakmışlardır ona Ama öyle şehirler de vardır ki, bütün bunlar olmasa bile, kendilerine özgü bir çekim alanı yaratırlar konuklarına ve onları ihtiraslı âşıkları haline getirirler
Arjantin’in başkenti Buenos Aires, bu kentte bulunmuş yabancılar için böyle bir etkiye sahiptir O geniş düzlük, o çelişkiler ve çatışkılar yurdu, o renkli, o acımasız, o karanlık ve o güneşli kent; yüzündeki bıçak izi güzelliğine güzellik katan bir Çingene kızı gibi, cazip ama tehlikeli, mutlu ama tedirgin bir hayat vaat eder Büyüsü, karmaşıklığında ve asla tam olarak ele geçirilemezliğindedir Tutkulu şehir, dört yanında yaktığı ateşleriyle; tangoyla, futbolla, bir dama tahtasını andıran planlı mahalleleri ve o mahalleleri dolduran, balkonları begonvilli evleriyle, acılara, umutlara ve tarihe tanıklık etmiş meydanlarıyla çepeçevre sarar insanı Hele İstanbul’da yaşayan ve İstanbul’un tüm kuralsızlıklarında kendine özgü bir kural, tüm o keşmekeşinde başkasına inanılmaz gelecek bir huzur bulanlar için gerçek bir “acaba” sorusudur Buenos Aires: Acaba İstanbul’dan önce görsem buraya mı âşık olurdum… Buenos Aires’te ve İstanbul’da ortak olan, ne denli acımasız ve yorucu olursa olsun, ancak sevdiğiniz bir yakınınızın yanında hissedebileceğiniz o tanıdıklık huzurudur Güneşli havalar şehri Buenos Aires, ilk kez görüldüğünde bile tanıdık bir yüz, sıcak bir dost, ateşli bir sevgilidir…




12 milyonluk bir dev
Arjantin’in en büyük kenti, bütün Güney Amerikanınsa Sao Paolo’dan (Brezilya) sonra ikinci büyük kenti olan Buenos Aires, etrafını sarmalayan varoşlarıyla birlikte 12 milyonluk bir nüfusa sahip Kentte yaşayanların önemli bir bölümü İspanyol ve İtalyan kökenli Ama Buenos Aires’in en önemli özelliklerinden biri de son derece renkli bir etnik çeşitliliğe sahip olması Kentte Araplar, İsrailliler, Ermeniler, Çinliler ve Koreliler de hatırı sayılır kalabalıklar oluşturuyorlar Kentin ortak dili İspanyolca, ama her an bu etnik mozaiğin bir dili kulağınıza çalınabilir Peki bu nüfus karmaşası nereden geliyor Dünyanın çok uzak noktalarındaki uluslardan insanlar Buenos Aires’i nasıl keşfediyorlar? Bunu anlamak için belki kentin yakın tarihinin öyküsüne bakmak lazım Nitekim bundan yaklaşık 150 yıl önce Buenos Aires nüfusu sadece 50 bin civarındaydı ve bu nüfus yaklaşık 50 yıl içinde 700 bine yaklaştı
Bu anormal büyümenin arkasındaki en önemli etken Avrupa’dan Arjantin’e yönelen göç dalgasıydı 1914’te Avrupa’da 1 Dünya Savaşı patlak verirken Buenos Aires artık 1,5 milyonu aşan nüfusuyla dev bir metropol olmuştu bile Bu dev göç dalgaları, Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın yanı sıra Uzak Asya’dan da çok sayıda insanı Arjantin kıyılarına sürükledi Bugünkü karmaşık nüfus böylelikle oluştu
Çoğunluğu varoşlarda oturan bu 12 milyonluk nüfus aynı zamanda oldukça yoğun bir yerleşim anlamına geliyor
Öyle ki kentin nüfus yoğunluğu bu konuda dünya rekorunu elinde bulunduran Tokyo’nun bazı bölgelerinden bile yüksek


Güneşli havalar
Nüfusun artışı bundan 100 yıl önceye gidiyor ama kentin tarihi bundan daha eski Bugün Buenos Aires kentinin kurulu olduğu bölgeye Avrupalılar ilk kez 1516’da geldiler Ama “keşif”le “istila”nın birbirine karıştığı, keşfettikleri yerleri hızlıca fetheden Avrupalıların, yerlilere hayatı çekilmez hale getirdiği o ilk zamanlarda, Amerikalılar, kuzeyin uçsuz bucaksız düzlüklerinin ve güneyin heybetli And Dağları’nın Kızılderili sahipleri, bu davetsiz misafire karşı bölgeyi tanımanın avantajıyla üstünlük sağladı Batılılar, tüm Amerika kıtasını olduğu gibi burayı da er geç ele geçireceklerdi yine de… 1536’da, emrinde 16 gemi ve 1 600 adamla gelen, İspanyol fetihçi, dindar Katolik Pedro de Mendoza, Puerto de Nuestra Señora Santa María del Buen Ayre (Sevgili Anamız Güzel Hava Bakiresi Meryem'in Limanı) adıyla liman ve çevresini ele geçirdi İtalyancada “güzel hava” anlamına gelen “bonaria” sözcüğü, güneşi her zaman bir altın gibi parlayan bu kent için gerçekten isabetli bir isimdi Ama Mendoza, Kızılderililere sadece 5 yıl direnebildi ve 1541’de bölgeyi terk etti Mendoza tutunmayı başaramadı, ama onun koyduğu “bonaria” ismi bölge için kalıcı olacaktı 1580 yılında kent aynı isimle ve yine İspanyollar tarafından tekrar kuruldu ve bir ticaret kenti olarak gelişti
9 Haziran 1816'da “Birleşik Río de la Plata Eyaletleri” adıyla bağımsızlığını ilan eden Arjantin, Buenos Aires merkezli bir yönetimi savunan merkeziyetçiler ile tüm eyaletlerin bağımsızlığından yana olan federalistler arasında ikiye bölünmüştü Ülke parçalandıktan sonra Buenos Aires eyaleti bir süre bağımsız kaldı Ama 1853'te kurulan Arjantin Birliği'ne (Federación Argentina) 1859 yılında katıldı ve Arjantin’in başkenti oldu


Tango
Arjantin, 1998’de başlayan, 2001’de zirveye çıkan ve etkileri bu zirveden sonra da birkaç yıl devam eden olağanüstü bir ekonomik kriz yaşadı Bu kriz tüm Arjantin’in ve Buenos Aires’in gündelik yaşamında kalıcı izler bırakmış durumda 2001 yılının aralık ayıda sert çatışmalarla seyreden ve devlet başkanı Fernando de la Rúa'nın istifasıyla sonuçlanan protesto gösterileri sırasında yaşanan yağmalama olayları, insanlarda genel bir güvensizlik duygusuna yol açmış Sayıları giderek azalsa da, “açıkken bile dükkanın kapısını kilitleyen” işyeri sahipleri örneğin… Ama yine de bir Latin Amerika şehri Buenos Aires Dansın ve müziğin, yüksek topuklu tango figürlerinin, futbolun, derin ve katı inancın, başıbozuk ve keyfi inançsızlığın kenti
Tango Arjantin’in ve Buenos Aires’in herkesçe bilinen en tipik markası Polonyalı göçmen Yahudilerin kemanları, Afrika’dan getirilen kölelerin davulları, And dağlarının yanık sesleri ve bütün bunlardan oluşmuş olağanüstü bir kokteyldir tango Buenos Airesliler, biraz bizdeki çay bahçelerini andıran bir sosyal ortamlara sahip geleneksel mekanlarda aileleriyle yemek yiyerek de dinler tangoyu, barlarda, kulüplerde de, ama sokakta da… Zaten geç başlıyor Buenos Aires’te hayat Akşam yemeklerini gece 10’dan sonra yiyorlar; gece yarısından sonra sokağa çıkıyorlar ve sabaha karşı yavaş yavaş eğlenceye ısınmaya başlıyorlar Güzel havalar kenti akşamları da ılık havasıyla insanları baştan çıkarıyor Krizlerden, darbelerden, uçurumlardan yorgun insanlar, asla taviz vermedikleri bir alışkanlıkla dışarı attıkları masalarda oturup, yemeklerini burada yiyorlar Sonra tango dinlemek için bir mekan seçiyorlar kendilerine Buenos Aires masalı, birçok yönüyle tanıdık geliyor bize Biraz İstanbul, biraz İzmir Ama Buenos Aires işte… Arjantinli yazar Tomas Eloy Martinez'in deyimiyle "Onu seven herhangi biri tarafından uyandırılmayı bekleyen bir ülkenin" başkenti

|