|  | Atasözleri Açıklamalı-S,Ş- |  | 
|  06-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Atasözleri Açıklamalı-S,Ş-Sabah ola, hayır ola (gele)  Sabah olsun, o vakte kadar işi belki düzelir  Çünkü gündüz geceden daha hayırlıdır  Bk  “Akşamın hayrından sabahın şerri    ” Sabır acı ise de (acıdır) meyvesi tatlıdır  Acı, yoksulluk, haksızlık gibi üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi gösteren ve direnen kişi, sonunda kârlı çıkar  Çünkü Yüce Allah, sabredenlerle beraberdir; onları sabırları karşılığında mutlaka mükâfatlandıracaktır  Sabreden derviş, muradına ermiş  Hiç kimse amacına öyle birdenbire ve kolayca ulaşamaz  İnsanın karşısına pek çok engel çıkabilir, uzun zaman beklemesi gerekebilir, başına türlü hâller gelebilir; işte bütün bunlara sabreden, direnişini yılmadan sürdüren kişi istediğine kovuşup ulaşabilir  Sabreyle işine, hayır gelsin başına  Bir iş yapmaya giriştiğinde karşına çıkan zorluklar sebebiyle kızıp öfkeye kapılmaz, acele edip gevşemez, azmini yitirmezsen başarı da, hayırlı sonuç da senin olur  Sabrın sonu selâmettir  Olan veya olacak tüm zorluklara göğüs geren, telâş ve öfkeye kapılmadan başına gelen felâketlerin geçmesini bekleyen, ses çıkarmadan bunları aşma erdemi gösteren kimse, sonunda esenliğe erecektir  Saçın ak mı kara mı, önüne düşünce görürsün  Acele etme, herhangi bir yargıya varma; sonucun ne olduğunu biraz sonra, iş bitince, kendi gözlerinle görüp anlarsın  Sadık dost akrabadan yeğdir  Dostluğu, bağlılığı gerçek ve içten olan dost, akrabadan daha iyi ve hayırlıdır  Sefa ile yenen cefa ile kazanılır  Kaygısız, sakin, zevk ve gönül rahatlığı içinde yenen para, sıkıntı çekilerek ve alın teri dökülerek kazanılmıştır  Sağ baş yastık istemez  Sağlığı yerinde olan bir insanın durup dururken yattığı pek görülmez  Eğer yatmak istiyorsa, bilin ki o hastadır  Sağ elinin verdiğini sol elin görmesin  Birine yaptığın iyiliği gizli tut  Herkesin gözü önünde yaparsan, yardım yaptığın kişiyi incitebilirsin  Onun da bir onuru vardır, bil  Dinimiz olan İslâm da zekât ve sadakaların verilmesinde bu gizliliğe uymayı emretmiştir  Aslolan kişinin kendini gösterip övdürmesi değil, kendini göstermeden yardım yapıp yoksulu sevindirmesidir  Sağır işitmez, uydurur (yakıştırır)  1  İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen kimse, yakınında konuşulanları duymaz  Ama konuşulanlara bakarak değerlendirmeler yapar, anladığını sanarak bir şeyler yakıştırıp karşılık verir  2  Bir olayın içyüzünü bilmeyen kimse, görünüşe göre bir sonuca varır; vardığı sonucu da doğru sanır  Sağlık, varlıktan yeğdir  Vücudun hasta olmaması, vücut esenliği her şeyden önemlidir  Çünkü bir şeyin tadını alabilmek, bir şeyden gerektiği gibi yararlanabilmek için sağlıklı olmak şarttır  Her şeyiniz var, ama ondan istifade edecek durumunuz yok  Neye yarar? Sahipsiz eve it buyruk  Bk  “Issız eve it buyruk  ” Sakınılan göze çöp batar  Üzerine çok düşülen şeyler daha çok kazaya ve zarara uğrar  Olabileceği düşünülen kötü durumlara karşı önlem almak gereklidir, ancak orta bir yol izlemeli, aşırılığa düşülmemelidir  Sakla samanı, gelir zamanı  Gereksiz görülen, işe yaramaz kabul edilen şey günün birinde, ileride lâzım olabilir  Bu sebeple önemsiz gördüğümüz şeyleri bir kenara atıp elden çıkarmamalı, onları saklamalıyız  Sanat altın bileziktir  Bir kenarda saklanan altın, günü gelince bozdurulup kullanılır  Sanat da altın bilezik gibidir  Günü gelir gerekli olur  Bir sanata sahip kimse, sanatını uygulama alanına sokarak ondan geçimi için kazanç sağlar, yararlanır  Dolayısıyla sanat, altın gibi değerini hiçbir zaman kaybetmez  Sana taşla vurana, sen aşla vur (dokun)  Sana sert, kaba, acımasız davranana, sen yumuşak davran; o incitiyorsa, sen incitme; kötülük ediyorsa, sen iyilik et  Sanatını ustadan öğrenmeyen (görmeyen) öğrenemez  Her işin, her sanatın kendine göre birtakım incelikleri vardır  Çok çalışmak, kendi kendine çalışmakla bu incelikler öğrenilemez  Bu incelikler, pek çok deneme yapmış ve tecrübe kazanmış ustadan öğrenilir ancak  Çünkü usta denen kişi, kendinden öncekilerin tecrübelerinden yararlanan, sanatını gereği gibi öğrenip işinin sırlarını bilen kişidir  Sana vereyim bir öğüt: Kendin ununu kendin öğüt  Kişi, kendi işini kendisi yapmalıdır  İşini başkasına bırakmazsa içi rahat eder, sıkıntıya düşmez  Hem işi kolay yürür, hem de istediği gibi olur  Sarımsağı gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış  İnsanlar kötü yanlarını kolay kolay belli etmezler  Bunun için haklarında yargıda bulunmakta acele etmemek gerekir  Sayılı gün tez geçer  Sayısı belli olan, bir işin yapılması için önemli ve az görülen belirli zaman süresi çok çabuk geçer  Kişi işine öyle dalar ki, bugünlerin nasıl geçtiğinin farkına bile varmaz  Sayılı koyunu kurt kapmaz  Birine teslim edeceğiniz bir şeyi eğer sayarak, ölçerek ya da tartarak verirseniz, emanet alan kişi onu daha iyi korur; içinde bir kötülük varsa bile, sayılı olduğunu bildiğinden ötürü bundan vaz geçer; dikkatli olur  Sebepsiz kuş bile uçmaz  1  Dünyada her şeyin olmasına veya bir hâlde bulunmasına yol açan bir sebep vardır  Bu sebepleri de yaratan Yüce Allah`tır  Sebeplerin sırrını da gerçek anlamda yalnız O bilir  2  Bir yardımcı, bir yol gösterici olmadan işler başarıya ulaşmaz  Sel gider kum kalır (kişi ettiğini bulur)  Geçici olanlara değil, kalıcı olanlara önem vermek gereklidir  Hayatın akışı içinde yaşadığımız olayların, bulunduğumuz yerlerin, ilişki kurduğumuz insanların bir aslî olanları, bir de gelip geçici olanları vardır  İşte bizim için bu aslî olanlar, kalıcı olanlardan daha önemlidir  Sen ağa, ben ağa; bu ineği kim sağa? Kişi, üzerine düşen işten kaçmayıp onu yapmalıdır  Herkes işini bir kenara bırakıp keyfini düşünürse işler ortada kalır, bir sonuç alınamadığı gibi iş düzeni de bozulur, karışıklık çıkar, tatsızlık başlar  Sen işlersen mal işler, insan öyle genişler  Mal-mülk edinmenin, para kazanmanın yolu çalışmaktır  İnsan ne kadar çok çalışırsa, o kadar da çok kazanır; gittikçe de zenginleşir, rahat bir hayata kavuşur  Sen işten korkma, iş senden korksun  Bir işi başarmada azim ve cesaret çok önemlidir  Eğer girişeceğin işi gözünde büyütür, bunun altından kalkamam diye korkar, azmini yitirirsen başarılı olamazsın  Korkma, cesaretle işin üstüne üstüne git, bak nasıl iyi bir sonuç alacaksın  Serçeden korkan darı ekmez  Tehlikeleri gözünde büyüterek işe girişmekte çekingen davranan kimse, amacına ulaşamaz  Unutulmamalıdır ki, her işin kendine göre zor bir yanı vardır  Amacına kavuşmak isteyen de bunları göze almalıdır  Sermayen bir yumurta ise taşa çal  Sermaye, bir işin kurulup yürütülmesi için gerekli olan, önemi büyük bir güven kaynağıdır  Eğer bu kaynak işe yaramayacak, seni yarı yolda bırakacak kadar küçük ve önemsizse, o işten hemen vazgeçmelisin; ona bel bağlayıp yola çıkarsan sonunda zarar görür, pişman olursun  Sevda geçer yalan olur, sonra sokar yılan olur  Tutku hâlini almış aşırı sevgi, başlangıçta sevenleri birbirine bağlayan güçlü bir bağdır  Karşılıklı sevgi bittiği anda bu bağ kopar; tutkuya dönüşmüş olan sevgi de kısa zaman sonra yerini karşıtı olan nefrete bırakır, taraflara büyük zarar verici odak hâline gelir  Seyrek git sen (sıkça varma) dostuna, kalksın ayak üstüne  Dostumuz da olsa, sık sık yanına giderek kişiyi rahatsız etmek doğru değildir  Onu bezdirmemek, kendimizden soğutmamak, gittiğimizde de yakın ilgi görmek ve lâyıkıyla ağırlanmak istiyorsak, ziyaretlerimizi uzun zaman aralıklarıyla ve arada sırada yapalım  Sıçan çıktığı deliği bilir  Yasalara aykırı, yolsuz, gizli bir iş yapan kimse, kalkıştığı bu eylemin doğuracağı sonuçları önceden enine boyuna hesaplar; yakayı ele vermemek, yakalanmamak için gerekli önlemleri alır; nereye, ne zaman ve nasıl kaçacağını bilir  Sıçan geçer yol olur  Küçük ve basit de olsa, olumsuz ya da kötü bir işin yapılmasına izin verilmemelidir  Eğer bir kez izin verilirse, sürekli yapılmaya başlar ve alışkanlık hâline gelir  Bu giderek gelenekleşir ve pek çok kimse o zararlı yolu takip eder  Sinek küçüktür ama mide bulandırır  Önemsiz, küçük gibi görünse de, kötü ve olumsuz bir şey insan üzerinde iyi bir etki bırakmaz  Sinek pekmezciyi tanır  Çıkarını kollayan, kendini düşünen, işinin ehli olan kimse, kimden yararlanacağını iyi bilir  Soğanın acısını yiyen bilmez doğrayan bilir  Bir işteki güçlüğü, çekilen sıkıntıyı, o işin içinde olanlar, o işi başarmaya çalışanlar bilir; işin sadece sonucundan yararlananlar ise bundan habersizdirler  Sona kalan dona kalır  Bir işin yapılmasında geç kalan, zamanını kullanamayan kimse istediği şeyi elde edemez  Son pişmanlık fayda vermez  İş işten geçtikten sonra pişman olmanın bir yararı yoktur  Önemli olan bir zarara uğramadan önce, yapılacak işe iyi düşünerek, tedbir alarak girmek ve kötü bir sonla karşılaşmamaya çalışmaktır  Sonradan gelen devlet, devlet değildir  Kişi yaşlandıktan sonra gelen zenginlik işe yaramaz  Çünkü zengin, varlıklı olmanın tadı ancak gençlikte çıkarılır  Soran yanılmamış  İnsanoğlu her şeyi bilemez  Pek çok bilgiye sahip olan kimsenin bile bilmediği pek çok şey vardır  Bu sebeple bir işe girişmeden önce, yanılgıya düşmemek ve yanlışa sapmamak için o iş konusunda birilerine soru sormak, onlardan bilgi almak son derece gereklidir  Sora sora Bağdat bulunur  İnsan sora sora bilmediği işleri ve çok uzak yerleri bile öğrenip bulabilir  Sorma kişinin aslını, sohbetinden bellidir  Bir kişinin kim olduğunu, soyunu sopunu öğrenmenin bir gereği yoktur  Onu tanımak, karakteri hakkında bilgi edinmek istiyorsan konuşmasına, fikirlerine, inançlarına, hâl ve hareketlerine bak; bu sana yeterli ipuçlarını verir  Söyleyenden dinleyen arif gerek  1  Çok söz söylemek yerine çok dinlemek daha iyidir  Çünkü öğrenmenin en önemli yollarından biri de dinlemektir  Ayrıca çok konuşanın çok hata yaptığı da ortadadır  2  Kimi konuşmacılar üstü kapalı, sanatlı ve derin anlamlı konuşurlar  Bu durumda söylenenlerin anlaşılması, dinleyenin bilgi ve anlayış yeteneğine bağlı kalır  Dinleyen, ne denmek istendiğini çaba göstererek anlamalıdır  Söz ağızdan çıkar  Faziletli, dürüst, ahlâklı ve mert kişi ağzından çıkan sözü bilir; ona bağlı kalır, verdiği sözden dönmez ve onun gereğini yerine getirir  Söz gümüşse, sükût altındır  Konuşmak her ne kadar iyiyse de, susmak bazen konuşmaktan daha iyi sonuç verir  Öyle ki, hiç ummadığı zamanda bile kişinin sarf ettiği sözler başına iş açabilir; onu zor duruma sokabilir  Sözünü bil, pişir; ağzında der, devşir  Söyleyeceği sözün ne anlam taşıdığını, ne gibi sonuçlara yol açacağını düşünmeli; derleyip toparlamalı, ondan sonra söylemelidir insan  Eğer söz ağza geldiği gibi, bir tartıdan geçirilmeden söylenirse insanın başına umulmadık dertler açabilir  Söz var iş bitirir, söz var baş yitirir  Sözün insan üzerindeki etkisi tartışılmaz  İyi, güzel, akıllıca ve yerinde söylenmiş sözler çoklukla insanlar üzerinde olumlu etkiler bırakır; inandırıcı, kabullendirici, yumuşatıcı bir rol oynayarak rayından çıkmak üzere olan işleri bir düzene sokar  Bunun yanında, kimi kırıcı, kaba, sert, düşünülmeden söylenmiş, ölçüsüz sözler de kimi tepkilere yol açar; anlaşmazlıklara, kavgalara sebep olur; işler çıkmaza girer, giderek büyür ve kimilerinin ölümüne bile sebep olur  Su akarken testiyi doldurmalı  İnsan eline geçen fırsatları değerlendirmeli, karşısına çıkan imkânlardan yararlanmasını bilmeli, mümkün olduğunca mal-mülk edinmeli, geleceğini güvence altına almalıdır  Çünkü her zaman uygun bir fırsat yakalaması mümkün olmayacaktır  Su bulanmayınca durulmaz  Kimi iş, konu, olay ya da durumlar pek çok tartışma, çekişme ve mücadeleden sonra aydınlığa kavuşur  Hemen herkes niyetini açığa vurur, fikrini söyler, söylenmedik bir şey kalmaz, sonunda mesele çözülür ve iş yoluna girer  Su bulununca (görülünce) teyemmüm bozulur  Bir zorunluk dolayısıyla yapılmakta olan bir işin, bu zorunluk ortadan kalkınca gereği gibi yapılmak için yeni baştan ele alınması gerekir  Bir başka deyişle, işimizde kullanacağımız asıl şey elimize geçince, daha önce onun yerine koyduğumuz benzerinin bir hükmü ya da değeri kalmaz  Su küçüğün, söz (sofra) büyüğün  Öncelikle büyükler sayılmalı, küçükler de korunmalıdır  Geleneklerimiz ve dinimiz, korunmada önceliği çocuğa vermiştir; çünkü çocuk daha güçsüz ve dayanıksızdır  Saygıda ise önceliği büyüklere vermiştir, çünkü çocuğun bütün ihtiyaçlarını karşılayan odur  Su testisi su yolunda kırılır  Bir kişi amaç edindiği işte veya ülküde, tuttuğu yolda çeşitli engellerle karşılaşır; kazaya uğrar, zarar görür, hatta ölür de  Su uyur, düşman uyumaz  Kimi akar sular vardır ki sanki akmıyormuş, durgunmuş gibi görünür  Buna asla kanmamak gerekir  Çünkü durgun akan sular daha ziyade tehlikeli olanlardır, asıl akış ve hareket diptedir  Düşman ise bundan daha tehlikelidir  Ona karşı her zaman çok dikkatli ve uyanık davranmak gerekir  Çünkü ne zaman harekete geçeceği, ne yapacağı belli olmaz  Unutulmamalıdır ki, düşman fırsat düşkünüdür, fırsatı kollar  Suyun yavaş akanından, insanın yere bakanından kork  Bk  “Adamın yere bakanından    ” Sükût ikrardan gelir  Susmak kabul etmek demektir  Bir kişi, kendisine yapılan suçlamalara karşı itiraz etmiyor, kendisine yapılan tekliflere ses çıkarmıyorsa, bu “evet, kabul ettim” demek anlamına gelir  Sürüden ayrılanı (ayrılan kuzuyu, koyunu) kurt kapar (yer)  Herkesin tuttuğu yolu bırakıp ayrı bir yol tutturanlar, herkesin yaptığını yapmayanlar, ya da arkadaşlarının yardımıyla yapılan bir işten ayrılanlar büyük zarara uğrarlar  Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer  Bir olaydan gerekli dersi alan, zarar gören kimse, ona benzer bir işle karşılaştığında uyanık davranır; tedbirli olur  Ş Şahin, sinek avlamaz  Yüce amaçlar peşinde koşan ve kendini ona lâyık gören kimseler küçük, önemsiz, değersiz şeylerin ardına düşüp de vakit geçirmezler  Şakanın sonu kakadır  El veya dil ile yapılan şakadan, eninde sonunda hoş olmayan bir durum veya kavga çıkar  Şap ile şeker bir değil  Dış görünüşleri bakımından kimi nesne ve varlıklar birbirlerinin aynı görünürler  Oysa özde ve nitelikte birbirlerinden çok farklıdırlar  Şeriatın kestiği parmak acımaz  Şeriat, Kur`an`daki ayetlerden, Hz  Peygamber`in sözlerinden çıkarılan dinî temellere dayanan Müslümanlık kanunları, yani İslâm hukukudur  Bu kanunların karşısında herkes eşittir, ayrımcılık yapılmaz  Buradan yola çıkılarak ata sözü şu anlamda gelişmiştir: Kanunların uygun gördüğü cezaya katlanılır; bu durumu, zarar gören kişi de saygıyla karşılar  Şeytanın dostluğu darağacına kadardır  Kimi insanlar vardır ki, tıpkı şeytan gibidirler  Kurnaz, düzenbaz, alçak ve kötü niyetlidirler  Bunlar kimilerini çıkarları için türlü yollara iterler, kandırıp yoldan çıkarırlar, tehlikeli işlere bulaştırırlar  Bütün bunları yaparken kendisi ile beraber olduklarını söylerler ama belâ ve felâketlerle karşılaştıklarında, ölümle burun buruna geldiklerinde onu hemen terk ederler  Şeytanla kabak ekenin, kabak başına patlar  Kötü, alçak, düzenbaz, kurnaz biri ile ortak bir işe girenin başına türlü felâketler gelir; oynadıkları oyundan en çok zarar eden o olur  Şimşek çakmadan gök gürlemez  Kimi önemli olaylar meydana gelmeden, bir gürültü kopmadan önce bazı belirtileri görülür  Şöhret afettir  Herkesçe bilinme, tanınma ve bir üne kavuşma insanın lehineymiş gibi görünüyorsa da aslında daha çok aleyhinedir  Şöyle ki: Kişi belki şöhreti sayesinde kimi maddî imkânlara kavuşabilir ama kaybettikleri daha fazladır  Çok ünlenmek insanı kibirli yapar, insana ne olduğunu unutturur, yavaş yavaş gerçek dostlarını kaybeder  Herkesin dikkati üzerinde olduğu için doğal ve özgür bir şekilde yaşayamaz, aşırı ilgiler onu sürekli rahatsız eder, dolaylı olarak kimi istekler ve baskılarla karşılaşır, bütün bunlar onu sıkıntıya ve bunalıma sürükler, huzuru kalmaz, sunî bir hayatın esiri olur   | 
|   | 
|  | 
|  |