|  | Atasözleri Açıklamalı-Y,Z- |  | 
|  06-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Atasözleri Açıklamalı-Y,Z-Yabancı koyun kenara yatar  Bir yere, çevreye ya da bir topluma yeni gelen kimse, insanlarla hemen ilişki kurup kaynaşamaz; onların arasına giremez, uzakta durur  Çünkü yabancılık çeker  Oradaki insanlar da huyunu suyunu bilmedikleri bir adamı hemen aralarına almazlar zaten  Yağına kıymayan, çöreğini yavan (yoz, kuru) yer  Bir işten iyi sonuç alınmak isteniyorsa, o iş için lâzım olan şeyler eksiksiz kullanılmalı, gerekli fedakârlık gösterilmelidir  Yoksa kişi istediği verimi alamayacak, olumsuz ve kusurlu sonuca evet demek zorunda kalacaktır  Yağmur yağsa kış değil mi? Kişi hâlini bilse hoş değil mi? Her mevsim özelliğini açıkça ortaya kor  Yaz sıcağından, kış yağmur ve soğuğundan bellidir  Bunun gibi kişilerin de kendilerine has özellikleri ve nitelikleri vardır ki, toplumda bu yanları ile tanınırlar  O hâlde kişi bu özelliğini saklayıp başkalarını yanıltmamalıdır  Ne demişler: “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol  ” Kişiye ancak bu yakışır  Yakın (hayırlı) dost (komşu), hayırsız akrabadan (hısımdan) yeğdir (iyidir)  Sıkıntıya düşen kişi, öncelikle akrabalarından ilgi bekler, yardım ve iyilik umar  Ancak bu beklentileri boşa çıkmış, akrabaları yüzüne bakmamışlardır  Öte yandan dost ve komşuları onu yalnız bırakmamış, ilgi ve yardımlarını esirgememişlerdir  İşte bunun için hayırlı dost, hayırsız akrabadan daha iyidir  Yalancı kim? İşittiğini söyleyen  Yalan, aldatmak amacıyla bilerek ve gerçeğe aykırı olarak söylenen sözdür  Eğer kişi, öyle her duyduğunu doğru kabul edip aslını araştırmadan başkasına aktarırsa birilerini yanıltır; kendisi de yalancı konumuna düşer  Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış  Yalan söylemeyi huy edinmiş kimselere kolay kolay kimse inanmaz  Kişilerin yalancı hakkındaki bu kanıları öyle pekişir ki, yalancının sözleri gerçeği yansıtsa bile onun bu sözlerine kimse inanmaz  Yalancının mumu yatsıya kadar yanar  Hayatını yalancılık üzerine oturtmuş olan insanlar, kendi yalanlarına destek olacak tedbirleri alırlar; bunun için de gerekli titizliği gösterip masrafa girerler  Yalnız öküz, çifte (boyunduruğa) koşulmaz  Her işin uygun bir yapılma biçimi vardır  Dolayısıyla iki kişinin ancak yapacağı bir işi, tek kişi ile yapmaya kalkışmak doğru bir hareket değildir  Yalnız taş duvar olmaz  İnsanlar bir arada yaşamak zorundadırlar  Bu zorunluluk bir dayanışmayı, yardımlaşmayı gerekli kılar  Nasıl ki tek taşla duvar yapılamazsa, insanlar da tek başlarına tüm işlerinin üstesinden gelemezler  Dolayısıyla diğer insanlarla ilişki kurmak, işbölümü yapmak, iş birliğine geçmek durumundadır  Yanlış hesap Bağdat`tan döner  Ortaya çıkan bir yanlışlık çok geç de olsa, ne olursa olsun düzeltilmelidir  Yapı taşı, yapıdan kalmaz  Değerli, elinden iş gelen kimse boşta kalmaz  Mutlaka kendisine bir iş bulunur  Yarası olan gocunur  Bir işte sorumlu aranırken kusurlu olan kimse, açığı ortaya çıkacak diye telâşa düşer  Yarım elma, gönül (hatır) alma  Sunulan armağan küçük de olsa, gönül almaya yeter  Çünkü önemli olan dostlarımızı unutmadığımızı, hatırladığımızı ortaya koymaktır  Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder  Her işin bir ehli, ustası ya da uzmanı vardır  Bir iş, ehline değil de, yarım yamalak bir bilgiye sahip olan kişiye teslim edilirse, o işten iyi sonuç alınamaz  Hatta işin tamamen bozulduğu, kötü bir sonuç verdiği bile olur  Tecrübesi olmayan, acemi, kusurlu, eksik bir doktorun uyguladığı tedavi insanı ölüme götürebilir  Bunun gibi dinin ilkelerini iyi bilmeyen hoca da, insanları yanlış bilgilerle donatıp, onları, dine ters düşen yollara itebilir  Yarınki kazdan, bugünkü tavuk yeğdir  Bk  “Bugünkü tavuk    ” Yaş kesen, baş keser  Ormanı meydana getiren ağaçlar bir memleketin can damarıdır  Yeşil tabiat, berrak su, temiz hava, yağmur, cıvıl cıvıl kuşlar, ağaçla birlikte vardır  Ağaçsız kalan yer kısa zamanda çöle döner, hayat orada son bulur  Öte yandan, ağaç memleket ekonomisine de sayısız katkılarda bulunur  Hem ekolojik denge, hem de iktisadi hayat açısından ağacı koruma görevi bir zorunluluktur  Bu bakımdan bir ağacı boş yere kesen, insan hayatına kıymış gibi suç işlemiş olur  Yatan aslandan, gezen tilki yeğdir  Çok güçlü olup da çalışmayan, soylu olup da bir şeyler üretmeyen, tembel tembel oturup onun bunun sırtından geçinen kimselerden; güçsüz olup da çalışan, boş oturmayan ve geçimini sağlamak için uğraşan kimseler daha iyidir  Yatanın, yürüyene borcu var  İhtiyaçlarını gidermek, yaşamak isteyen kişi paraya ihtiyaç duyar  Para da ancak çalışmakla elde edilir  Tembel tembel oturan, çalışmayan, zamanını boşa geçiren kimse para kazanamaz  Para olmayınca da ihtiyaçlarını sağa sola borçlanarak karşılama yoluna gider  Doğal olarak borçlandığı kimseler de çalışan, boş durmayan, zamanını değerlendiren kimselerdir  Yatan kurttan, yeler tilki yeğdir  Bk  “Yatan aslandan    ” Yavaş (yumuşak huylu) atın çiftesi pek (yavuz) olur  Mizaç itibariyle ılımlı, uysal, kaba ve hırçın olmayan, kolay yola gelen insanlar genellikle çok sabırlı olurlar  Bunlar öyle olur olmaz şeye hemen öfkelenmezler, kızmazlar  Ancak kimi zaman öyle öfkelenip patlarlar ki yanlarında durulmaz  Kendilerinden hiç beklenilmeyen bu tepkinin tek sebebi, sabırlarının artık taşmış olmasıdır  Bu bakımdan bu gibi kimselerin yumuşak huylarına aldanıp da gereksiz yere üzerlerine gidilmemelidir  Yavuz at, yemini (yavuz it ününü) kendi artırır  Gayretli, girişken, çalışkan, görevini ihmal etmeyen, üzerine aldığı işi tam yapan kimseler bunun mükâfatını görürler  Yavuz hırsız, ev sahibini bastırır  Edepsiz, arsız, ahlâksız, şarlatan, öyle kimseler vardır ki bunlar suç işlemekle kalmazlar, işledikleri suçu reddettikleri gibi, bir de bu suçu, zarar verdikleri kimseye yüklemeye ve onu susturmaya çalışırlar  Yaza çıkardık danayı, beğenmez oldu anayı  Anne-baba pek çok emek sarf edip zahmete katlanarak çocuklarını yetiştirip büyütürler  Ne var ki, büyüyen bu çocuklar kendilerini bu yaşa getiren anne-babalarını çoğu kez beğenmezler  Yazın başı pişenin, kışın aşı pişer  1  Yazın o sıcağında durmayan, güneşe aldırmadan çalışıp kazanan, yiyeceğini hazırlayan kişi kışın rahat eder; hiç sıkıntı çekmez  2  Gençlikte çalışıp kazanan, har vurup harman savurmayan, varlık edinen kişi ihtiyarladığında rahat eder; sıkıntı çekmeden hayat sürer  Yazın gölge hoş, kışın çuval boş  1  Yazın çalışma, kazanma günleridir  Bu zamanlarda çalışmayıp keyiflerine bakanlar, gününü gün ederler, kışın zor şartlarında yiyecek bulamazlar; sıkıntıya düşer ve ona buna avuç açarlar  2  Gençliğinde çalışmayıp tembel tembel oturan, eğlenceye dalan, mal-mülk edinmeyen, kazanç sağlamayan kimse ihtiyarlığında ya da hastalığında sıkıntıya düşer; perişan olur  Yazın gölge kovan, kışın karın ovar  Bk  “Yazın gölge hoş    ”  Yeğniği yel alır, ağır yerinde kalır  Kişiliksiz, ağırbaşlı olmayan, züppe-hoppa, gayri ciddî, bir sözü diğerini tutmayan, hafif meşrep, zayıf karakterli kimseler bir varlık gösteremezler; bir yerde tutunamadıkları gibi onun bunun oyuncağı da olurlar  Ama ağır başlı, tavırlarında ciddî, sözünde duran, kişilikli, ahlâklı kimselere kimse ilişemez; onlar bulundukları yerde kolayca barınırlar, işlerinde başarılı oldukları gibi sevilip sayılırlar da  Yel, kayadan ne koparır (aparır)  Güçsüz, güçlüye etki edemez  Sağlam karakterli, kişilik sahibi, onurlu, ciddî kimselere öyle önemsiz etkiler hiçbir şey yapamaz  Sağlam bir temele oturmuş işleri de kimi olaylar kolay kolay etkileyip bozamaz  Yemeyenin malını yerler (üstüne bir bardak bu içerler)  Kimi cimri kimseler para ve mallarını biriktirirler ama harcamaya, yemeye bir türlü kıyamazlar  Ne var ki, onların kıyıp da faydalanamadığı bu para veya malı sağlıklarında o ya da bu, öldükten sonra ise mirasçıları bir güzel yerler  Yerdeki yüze basılmaz (kimse basmaz)  Ağırbaşlı, nazik, alçakgönüllü, ilişkilerinde ılımlı kimselere kimse hor gözle bakmaz; onları hırpalamaz, ezmeye çalışmaz  Bunun yanında felâkete uğramış, yenik düşmüş, muhtaç kimselere de merhametli davranılır  Yerini bilmeyen, yılda bir kat urba eskitir  Kişi neyle uğraşacağını, ne iş yapacağını, hangisinin kendisine uygun geleceğini bilmeli ve ona göre bir seçim yapıp çalışmaya başlamalıdır  Aksi takdirde bir işte tutunamayarak, sık sık yer değiştirecek, bundan ötürü de çok zarar görecektir  Yerin kulağı var  Ne kadar saklı tutulursa tutulsun, gizli konuşulan bir şey umulmadık bir yoldan başkalarınca mutlaka duyulur  Bu bakımdan elden geldiğince tedbirli olmalı, olur olmaz yerde konuşmamalıdır  Yılana yumuşak diye el sunma  Hiçbir şeyin dış görünüşüne bakarak bir eylemde bulunmamalı kişi  Kolay görünen iş çok zor, yumuşak huylu bir kimse çok sert, zararsız gibi görünen bir durum çok tehlikeli olabilir ve zarar görebilir insan  Yılanın başı küçükken ezilmeli  Daha küçükken tehlikeli olacağı, zarar vereceği anlaşılan bir şeyin, düşmanın veya bir durumun önüne hemen geçilmeli; büyümesine izin verilmeden ortadan kaldırılmalıdır  Yıl uğursuzundur  Kimi dönemlerde arsız, yüzsüz, ahlâksız, adaletsiz kimseler el üstünde tutulur  Böyle bir zamanda dürüst, namuslu, erdemli kimseler zalimlerin baskısı altında kalırlar  Yırtıcı (alıcı) kuşun ömrü az olur  Ona buna saldıran, zarar veren, onun bunun sırtından geçinen kimselerin düşmanı çok olur  Az zamanda, bunlar da düşmanlarının gazabına uğrarlar, hak ettikleri cezayı görürler  Yiğidin malı meydandadır  Yiğit, mert insanlar aynı zamanda cömert olurlar  Mallarını herkesin yararlanması için ortaya koyarlar  Yiğidin sözü, demirin kertiği  Yiğit, mert kimseler sözlerinin eridirler  Onlar verdikleri sözden geri dönmezler, sözlerini inkâr da etmezler  Bu tıpkı bir demir üzerine açılmış çentik gibi meydandadır, kolay kolay yok olmaz  Yiğit arkasından vurulmaz  1  Mert olan alçakça yollara baş vurmaz  Düşmanıyla yüz yüze dövüşür, onu arkasından vurmaya çalışmaz  2  Yiğit bir kimsenin yokluğundan haydanılarak arkasından konuşulmaz, dedikodusu yapılmaz, kötülenmez ve iftira atılmaz  Yiğit meydanda belli olur  Atıp tutma, “ben şöyle yaparım, böyle ederim” demek, kişinin yiğit olduğunu göstermez  Asıl yiğit iş başında, kavgaya ve mücadeleye tutuştuğunda belli olur  Yiğit yarasına yiğit katlanır  Mert olanların derdinden ancak mert olanlar anlar  Öte yandan, bir yiğitten gelen saldırıya da herkes katlanamaz, buna ancak yiğit olanlar dayanabilir  Yiğit yiğide at bağışlar  Yiğit, mert olmasının yanında gözü tok ve cömerttir de  Kendisi gibi gözü pek olana her türlü fedakârlığı yapmaktan kaçınmaz  En kıymetli varlığını bile kolayca bağışlar  Yoğurdum (ayranım) ekşidir diyen olmaz  Bk  “Kimse ayranım    ” Yoksul âlâ ata binse, selâm almaz  Edinip görmemiş, sonradan bir makama ya da varlığa kavuşmuş olan kimse, etrafa hava atmaya, herkese yukarıdan bakmaya başlar; kimseyi beğenmez olur  Hatta selâmı bile insanlardan esirger  Yol bilen kervana katılmaz  Bir işte bilgisi olan, onun nasıl yapılacağını bilen, işinin ehli kimse, çoğunlukla başkalarının yardımına ihtiyaç duymaz; işini kendisi görmeye çalışır  Yolcu yolunda gerek  1  Bir yerden bir yere doğru gitmeye hazırlanan kimse, kimi sebeplerden ötürü oyalanmamalı, zaman geçirmeden yoluna koyulmalıdır  2  Bir amacı gerçekleştirmek için çalışan, gayret sarf eden kimse kimi sebeplere takılıp kalmamalı; vakit kaybetmemeli ve bir an önce hedefine varmalıdır  Yoldan (yol ile) giden yorulmaz  Bir işin yapılmasında tutulacak yol, yöntem ortaya çıkacak sonuç açısından oldukça önemlidir  Yapacağı iş için en uygun usulü seçen kimse, işini kolayca yapar, başarılı olur, başına gelecek türlü hâllerden de korunur  Yoldan kal, yoldaştan kalma  Yolculukta insanın başına türlü işler, sıkıntılar, belâlar gelebilir  Bunların halledilmesi içinde bir insana gerek duyulur  Bu gereklik, yolculukta candan bir arkadaşın önemini büyük kılar  Dolayısıyla insan, candan bir yol arkadaşı bulabilmek için hareketini erteleyebilir  Yol sormakla bulunur  Bir işe kalkışan ama nasıl yapılacağını bilmeyen kişi, takip etmesi gereken yolu bilenlere sorarak öğrenip bulur  Yol yürümekle, borç ödemekle tükenir  Yola çıkan orada burada oyalanırsa, gideceği yere bir türlü ulaşamaz; borçlu olan da ödemesini aksatır, geciktirir, günü gününe ödemezse hiçbir zaman borçtan yakasını kurtaramaz  Bunlar gibi yaptığı işin üzerine yeterince eğilmeyen, uyuşuk davranan, gerekli çalışma ve çabayı göstermeyen, işini zamanında yapmayan kişi, yaptığı işten olumlu bir sonuç alamaz  Yularsız ata binilmez  Nasıl ki yularsız bir at zapt edilip yönlendirilemezse; bir kurala, bir disipline bağlı olmayan iş, kuruluş ya da kişi de idare edilip yönetilemez  Dolayısıyla kargaşanın, başıbozukluğun hüküm sürdüğü bir yerde işin başına geçmek doğru değildir  Yumurtasına hor bakan civcivini cılk eder  1  Kişi elinde olan işe gereken önemi vermezse, o işten olumlu bir sonuç alamaz  2  Elinin altındakilerine önem vermeyen, onları iyi eğitmeyen onlardan ne olumlu davranışlar, ne de iyi işler bekleyemez  Yurdun otlusundan kutlusu yeğdir  Kuşkusuz ki insan yaşadığı yerin verimli olmasını ister  Daha da önemlisi o yaşadığı yerde huzur ve mutluluk ister  Kişinin başını felâketlerden kurtaramadığı, rahat ve özgür yaşayamadığı yurt ne kadar verimli olursa olsun, kişi için bir anlam ifade etmez  Yuvarlanan taş yosun tutmaz  Sürekli olarak iş değiştiren kimse bir başarı kazanamadığı gibi bir varlık da edinemez  Yuvayı yapan dişi kuştur  Evin dışındaki işler erkekten, içindeki işler de genellikle kadından sorulur  Bu bakımdan tertipli, geçinmesini bilen, çekip çeviren, en önemlisi tutumlu olan kadın ailesini huzurlu kılar; evin içine mutluluk getirir  Yürük ata kamçı değmez  Üzerine aldığı işi veya görevi aksatmadan, gerektiği gibi zamanında, en iyi şekilde yapan kişiye kimse bir şey diyemez  Yürük at yemini kendi artırır  Bir işte üstün çaba gösterenler, o ölçüde bir karşılık görürler  Yüzü güzel olanın huyu da güzeldir  Çoğunlukla kabul edilir ki, yüzü güzel olanın içi de güzeldir  Bu bakımdan insanın yüzü, içinin aynası olarak görülür  Eğer bir insanın yüzü hiç gülmez, asık suratlı olmaya devam ederse, o insanın katı yürekli, hoşgörüsüz, içinin de kötülükle dolu olduğuna hükmedilir  Eğer kişi güler yüzlüyse bu takdirde hoşgörülü, samimî, iyi yürekli, içten, duygulu, yumuşak huylu ve temiz olduğuna karar verilir  O hâlde denebilir ki, yüzü güzel görünen kişinin huyu da güzeldir  Yüz verme arsız olur, az verme hırsız olur  Bk  “Çok söyleme arsız olur    ” Yüz, yüzden utanır  Bir aracı vasıtasıyla değil de, insanlar karşı karşıya gelince daha kolay uzlaşırlar  Çünkü böyle bir durumda herkes niyetini açıkça ortaya koyacak, isteyeceğini doğrudan isteyecek ve bir şeyini gizleyemeyecektir  Z Zahirenin ambarı sabanın ucundadır  Hangi iş olursa olsun, olumlu sonuç açısından mutlaka yeterli bir emeği, özenli bir çalışmayı gerekli kılar  Sözgelimi bir çiftçinin bol ürün alabilmesi için toprağını en iyi şekilde sürmesi, işlemesi ve çok çalışması gerekir   Zahmetsiz rahmet olmaz  Sıkıntı çekmeden, güçlüklere göğsü germeden, yorulup emek vermeden, uğraşıp didişmeden, kimi masraflara da girmeden olumlu, güzel, hoş bir sonuç elde etmek mümkün değildir  Unutmayalım ki, Yüce Allah, çalışanları sever; onlara rahmet eder  Zararın neresinden dönülse kârdır  Zarar, bir şeyin ya da bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya kötü sonuçtur  Eğer zarar-ziyan devam ediyor ve önü alınamıyorsa, yapılan işi hemen kesmekle daha fazla zarardan kurtulmuş, zarardan kurtulmakla da kâr etmiş olursunuz  Zengin arabasını dağdan aşırır, züğürt düz ovada yolunu şaşırır  Zengin, varlıklı kişi para ve mal gücüyle pek çok güçlüğü yenip aşar  Yoksul ise, parasızlık ve imkânsızlık yüzünden en kolay işleri bile başaramaz; en ufak engel karşısında bile şaşırıp kalır  Zenginin malı, züğürdün çenesi yorar  Yoksul, züğürt kimseler çoklukla birinin zenginliğinden, malından ve parasından, kazancından, hatta yiyip içmesinden, gezip tozmasından söz ederler  Oysa böylesi bir konuşma son derece gereksiz ve yersizdir; ayrıca ellerine bir şey geçmediği gibi dedikoduya da bulaşmış ve yanlış bir iş yapmış olurlar  Zırva tevil götürmez  Saçma sapan, boş, anlamsız olan bir düşünceyi açıklamaya, yorumlamaya, savunmaya ve haklı göstermeye kalkışmak son derece yanlıştır  Zora dağlar dayanmaz  Gücü, kuvveti elinde bulunduran ve zor kullanan kimseler pek çok kimseye boyun eğdirirler; öyle ki büyük güçleri bile yener, istediklerini yaptırırlar  Zor kapıdan girerse, şeriat bacadan çıkar  Zorbaların, zalimlerin bulundukları yerde baskı, zulüm ve haksızlık hüküm sürer  Dolayısıyla böyle bir yerde Yüce Allah`ın buyrukları çiğnenmiş, ortadan kaldırılmış demektir  Zorla güzellik olmaz  İnsanların yapıları bir değildir  Bu bakımdan beğenme, hoşlanma duyguları da farklı farklıdır  Dolayısıyla bir kişiye beğenmediği bir şeyi zorla beğendirmeye çalışmak yanlış bir yola girmek demektir  Zor oyunu bozar  1  Zor kullanılarak işlemekte olan bir düzen bozulup durdurulabilir ya da istenen yöne çevrilebilir  2  Bir oyun veya hile, güç kullanılarak kestirme yoldan boşa çıkarılabilir, işlemez kılınabilir  Zurnada peşrev olmaz (ne çıkarsa bahtına)  Rast gele yapılan plânsız, programsız işlerde yöntem, kural aranmaz; işin sonucu da kestirilemez  Züğürtlük zâdeliği bozar  Zengin, varlıklı ve soylu kimseler yoksullaşıp parasız pulsuz kalınca zamanla soyluluklarını da yitirirler   | 
|   | 
|  | 
|  |