Edebiyat Terimleri Sözlüğü - S |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Edebiyat Terimleri Sözlüğü - SSADR Bir beyitte birinci mısranın ilk parçası ile nesirde cümlenin ilk parçası ![]() SAGU İslamiyet öncesi Türk edebiyatında ölen kimselerin arkasından söylenen şiirler Sevilen, sayılan özellikle gösterdiği kahramanlıklarla tanınmış kimselerin ölümü üzerine ozanlar tarafından, yuğ adı verilen cenaze törenlerinde okunur, ölen kişinin yiğitliği, iyiliği, cömertliği, faziletleri dile getirilirdi![]() SAKİNAME Sakiye (içki sunana) seslenmek yoluyla içkiyi (çokluk şarabı) ve içki meclislerini, adetlerini, içkiyle alakalı bütün düşünce, duygu ve kavramı bazan tasavvufi, bazan da dünyevi işleyen şiirler Mesnevi şeklinde yazılır Terkib-i bend, terc-i bend veya kaside şeklinde de görülür![]() SALİYE Divan edebiyatımızda yeni yılı kutlamak için yazılan şiirler Bu şiirlerde daima girilen yılın tarihini tespit eden bir beyit de bulunur![]() SARMA KAFİYE Dört mısralık bendlerle kurulan nazım şekli Her dörtlükte birinci ile dördüncü, ikinci ile üçüncü mısralar kendi aralarında kafiyelidir Kafiye şeması şöyledir: Abba, cddc, effe Örnek:Rûhumu bu çarmıha kendi ellerimle gerdim: Bir nebi ızdırabı kaynıyor her yerimde ![]() Ölüm, siyah bir tütsü yakıyor gözlerimde Aldığım her nefesi son nefes gibi verdim! Yusuf Ziya Ortaç SATRANÇ Saz şairleri tarafından aruzun müfte’ilün müfte’ilün müfte’ilün kalıbıyla ve musammat gazel şeklinde yazılan şiirler Musammat beyitlerden oluştuğu için, her mısra kafiyeli iki eşit parçaya bölünür Bu parçalar alt alta yazıldıklarında dörtlüklerden meydana gelen yeni bir şekil ortaya çıkar Bu şeklin kafiye şeması şöyledir: abab cccb dddb… Örnek:Sevdi gönül bir püsteri / Sanatı terzi güzeli Hüsnünü bir muhtasarı / Şerh ederek söylemeli Matlanın fâikını / Sohbetinin lâyıkını Ben gibi bir âşıkını / Eylemiş aşkıyle deli Düştü gönül çâresine / Kaşlarının karesine Çehre-i menâresine / Yandı derûnum göreli Vardı ellerim eline / Tutuldu dilim diline Kâkülünün bir teline / Bağladı bu cân ü dili Emrahî SAYA Aşık edebiyatında nesir Mensur karşılığı olarak da sayalı kullanılır Secili (müsecca) nesre ise ayaklı saya adı verilir![]() SEBK-İ HİNDÎ Divan edebiyatında kullanılan bir üslup Terim, “Hint tarzı, Hint üslûbu” anlamına gelir Türk edebiyatına XVII İran şairlerinin etkisiyle girdi Bu nedenle sebk-i İsfahâni diye de bilinir İran edebiyatına ise Hindistan’dan geçmiştir![]() SECİ Cümlelerin veya bir cümle içinde birden çok kelimenin sonlarındaki ses benzerliği Nesirde kullanılan bir çeşit kafiyedir Secili nesre müsecca adı verilir Edebiyatımıza Arap edebiyatından geçmiştir![]() SEHL-İ MÜMTENİ Söylenmesi kolay görülen ama benzeri yapılmak istendiğinde güçlüğü ortaya çıkan söz Bu tür sözler sade ve derin anlamlıdırlar En güzel örneklerini Yunus Emre, Süleyman Çelebi, Mehmed Akif Ersoy vermişlerdir Örnek:Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm Yunus Emre SELÂMET Cümlelerin doğru ve sağlam olması İfadenin düşük, eksik olmaması gerekir![]() SELÂSET Bir yazıda cümle ve kelimelerin akıcı, âhenkli, kolay ve anlaşılır olması Selâset, sözüklerin birbirine uygun seçilmesiyle sağlanır![]() SELH Başkasına ait bir şiirin anlamını alıp kelimelerini değiştirerek yeniden yazmak Selh intikal’in bir çeşidi sayılır SELİS Halk şiiri nazım şekli Aruzun fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün kalıbıyla gazel şeklinde yazılır Murabba, muhammes, müseddes şeklinde yazılmış selislere de rastlanır Kafiye düzeni divan, semai ve kalenderi nazım şekilleri ile aynıdır Örnek:Benden özge sana yok âşık-ı âvâre güzel Sûziş-ı firkat ile yakma beni nâre güzel Dün gece dîde-i hunkâr ile ettikte nigâh Ciğerim başına açtın yine bir yâre güzel Nûrî SERBEST NAZIM Bend, vezin ve kafiye kurallarına bağlı olmayan nazım şekli Bendlerin, mısraların ve hecelerin sayıları belli düzene bağlı değildir Şair isterse kafiyeli yazar Bendleri sınırlayabilir veya sınırlamaz Önce Fransız sembolistleri arasında yayıldı Türk edebiyatına Servet-i Fünûn döneminde Batı edebiyatından girdi Serbest nazmın uygulanışı üç aşama geçirdi:1 Vezinli-kafiyeli serbest nazım: Servet-i Fünûn ve Fecr-i Âti döneminde görülür Mısralar bir kelimeye kadar kısaldı, kafiye belli bir kurala göre sıraland Aruz veznine yer verildi, bir şiirde birkaç aruz kalıbı veya bu kalıpların çeşitli cüzleri kullanıldı![]() 2 Vezinsiz-kafiyeli serbest nazım: 1925-1930 yıllarında görülmüş, 1930’dan sonra yaygınlık kazanmıştır Vezin bırakılmış, bir heceye kadar küçülen dizeler kurulmuştur Bu dizeler hiçbir dış düzene bağlı değildir Şair belirtmek istediği fikri taşıyan kelimeyi öne çıkarır Büyük harfler sadece cümle başlarında kullanılabilir Kafiyeli mısraların arası açılarak kafiye örgüsü gevşetilir![]() 3 Vezinsiz-kafiyesiz serbest nazım: 1940 yılından sonra yaygınlaşan bu anlayışta vezin ve kafiye tamamen bırakıldı şiirde iç uyum önem kazandı Örnek:Yolcu Yolunda Gerek Hastalar, Kar isterler Kafdağının ardından Ve buluttan döşek, Onlar, Yaramaz çocuklardır, Sallar durur, Dünyanın balkonundan, Düştü düşecek! Gölgen kaçıyorsa senden, Düşmüşse gökte yıldızın, Kavga başlar canla ten arasında Ne bilelim; Hangi pınarın suyu, Ya da çiçeğin özünde derman, Büyük yerden geldi ferman Yolcu yolunda gerek Ali Akbaş SONE İlk iki bendi dörtlük, son iki bendi üçlük on dört mısradan oluşan nazım şekli Önce İtalyan edebiyatında kullanılmış, sonra Fransız edebiyatına, oradan da diğer Avrupa edebiyatlarına geçmiştir Edebiyatımızda ilk Cenab Şahabeddin’in sone şeklinde şiir yazdığını görüyoruz Servet-i Fünûn şairlerinin hemen hepsi bu nazım şeklini benimser Sone kafiye sistemi üçe ayrılır![]() 1 İtalyan tipi: Kafiye şeması abba, abba, ccd, ede2 Fransız tipi: Kafiye şeması abba, abba, ccd, eed(İtalyan ve Fransız tipi sone arasındaki tek fark son üçlüğün düzenindedir )3 İngiliz tipi: Mısra sayısı değişmemekle beraber ilk on iki mısra tek bir bend, son iki mısra da ayrı bir bend halinde yazılırlar Kafiye şeması: a b a b c d c d e f e f g g Örnek:Yüksük Yüksüğün ince şeklini yazmak Bana pek güç gelir kadınlardan Sorunuz belki bir güzel parmak onu tersim için bulur imkan Bunu bir çekmenin içinde gören Mu’teber bir refik-i hane sanır; Kadrini pek bilirler elde iken, Düştüğü anda mutlaka alınır ![]() O da layık nezâketin eline: Tenine saplanır iken iğne, Yine pekçok sever iş işlemeyi; Bin letâfetle çırpınır her ân… Sanki bir nahl-i nev-hayâta konan Küçücük bir kuşun küçük yüreği! Ali Ekrem (Bolayır) SÖZLÜK Bir dilin veya dillerin kelime haznesini (sözvarlığını), söyleyiş ve yazılış şekilleriyle veren, kelimenin kökünü esas alarak, bunların başka unsurlarla kurdukları sözleri ve anlamlarını, değişik kullanışlarını gösteren eser Sözlükler tek dilli veya çok dilli olabilir Madde başlarını a-be-ce sırası takip eder Genel veya özel alanlarla ilgili sözlükler hazırlanabilir Arap harfli eski sözlüklerde madde başı Arapça kelimenin üç harfli kökünün son harfi esas alınarak sıralanırdı XIV -XV yüzyıllar arasında yaşamış olan el-Kamûsü-ı-Muhît (Okyanus Sözlüğü) adlı eseri Türkçeye çeviren Mütercim Asım bu sistemi kullandı İlk sözlük olarak İskenderiye Müzesi kütüphanecisi Bizanslı Aristophanes’in hazırladığı eser kabul edilir İslam dünyasında en önemli sözlük X yüzyılda yaşayan Fârâblı İsmail Cevheri’nin Sihâh adlı Arapça eseri Vankulu Lügatı diye bilinen Müteferrika’nın bastığı ilk kitap da bir Sihâh çevirisidir Türk kültüründe ilk sözlük ise Kaşgarlı Mahmud’un Türkçe’den Arapça’ya Divanü Lügati’t-Türk’üdür |
|
|
|