![]() |
Er-Sogotox Destanı |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Er-Sogotox Destanı![]() ER-SOGOTOX DESTANI Dokuz kat göğün dokuzunu delip indiğini mi, yoksa yer altını yarıp çıktığını mı bilmeyen Ereydeex-Buruydaax Er-Sogotox (Saha Türklerinin atası olan kahraman) adlı bir yiğit yaşamıştır ![]() ![]() O kadar güçlüydü ki; donmuş ağaçları tuttuğunda kırar; kayın ağacını yakaladığında ikiye ayırır; dikili ağaca dokunduğunda ağaç kökü ile birlikte yıkılır; ağacı sarstığı zaman feryad eder; söğüt ağacını ittiği zaman söğüt acıdan çığlıklar atar; bastığı yer göçer, durduğu yer paramparça olur, gezdiği yerler kuru toprak gibi çatlar; koştuğu yerler zangır zangır titrer; sesi gök gürültüsü gibidir; nefesi fırtına gibidir; konuşması Yada taşı gibi büyüleyici, bakışı yıldırım gibidir ![]() O’nun yaşadığı yer tasavvur edilemeyecek kadar zengin ve güzeldir ![]() ![]() O’nun denizi kara gümüş kayalı, küçücük çakıl taşlı, boncuk kolye kumlu, beyaz küçük kabarcıklı, yağ dalgalı, değerli ağaçlardan kıyılı, avlanmalık kalkan balıklı, gümüş pullu bolca balıklıdır ![]() ![]() Kışı olmayan geniş, büyük ülkesinde kartallar çığlık atar, beyaz turna dans eder, şakrak kuşu öter, bülbül şarkı söyler, çayır kuşu nağmeler mırıldanır, serçe havalanır, makas kanatlı kuşlar inip kalkarlar, geniş kanatlılar toplanırlar, tavus kuşları kanat çırparlar, boynuz gagalı kuşlar birikirler, tırnaklı kuşlar toplanırlar, dişli hayvanlar dururlar, boynuzlu hayvanlar gezinirler, ibikli hayvanlar toplanırlar, mahmuzlu hayvanlar tepişirler, guguk kuşu hiç durmadan öter, bitkileri sararmaz, iğne yaprakları dökülmez, kozalağı düşmez ![]() Aklı-karalı hayvanları serbestçe yaşayıp dolaştıkları için, eğer bir yolcu buradan geçmek isterse, atının böğrü bu hayvanlara sürtünmekten yara olurdu ![]() O’nun çadırı sallanmasın diye elli direkli, otuz kirişli, dört kat duvarlı, yağmur girmesin diye üç kat gümüş tavanlı, nem olmasın diye dört kat altın döşemelidir ![]() Çadırının en ortasında sanki üç kadın yan yana duruyormuş gibi üç bacaklı büyük ocağı vardır ![]() Çadırı bez bezekli somyalı, on işlemeli karyolalı, kılıç asmak için kancalı, kımız fıçısı asmak için askılı, altı kişi zorlasa bile açamayacağı kadar sıkı altın dış kapılı, üç yaşındaki öküzün, yatmasına benzer demir eşikli, atın oynayacağı kadar geniş salonlu, sekiz kişinin açamayacağı kadar altın iç kapılıdır ![]() ![]() Evinin etrafı üç günlük yol gidecek kadar beyaz gümüş çitli, geniş duvarlı, gezinecek kadar geniş ağıllı, ayna gibi parlak avlulu, mücevherat koymak için dokuz demir kilerli, otlar için altın ambarlı tay için kalay tavlalı, çiftlik hayvanları için kurşun kümesli, kalın meles ağacının kabuğundan yapılmış arslan burçlu, dokuz bezekli büyük sergeli (at direği), kumru burçlu orta sergeli, şakrak kuşu burçlu küçük sergelidir ![]() Çadırın doğuda bulunan kapısından dışarıya bakmak için çıktığında geniş yeşil alanın ortasında tahmin edilemeyecek kadar kutsal ağacı görür ![]() ![]() ![]() ![]() Güney tarafını görmek için çıkınca büyük tepenin üstünde bakire kızların güzel elbiselerini giyinip fısıldaşarak ayakta durduğu gibi bir grup kayın ağacını görür ![]() Kayın ağaçlarının arka tarafında ihtiyarlamaya başlamış kadınların kışlık kalpaklarını çarpıkça giyinip saçlarını dağıtarak “E, ne olursa olsun” diyerek ayakta durdukları gibi karışık çam ormanı vardır ![]() Batı tarafını görmek için çıkınca, genç erkeklerin bayrama gitmek için iyi elbiselerini giyinip sıralandıkları gibi kara melez ormanını görür ![]() Onların da biraz uzağında yaşlanmaya başlamış zengin adamların tükürerek kibirli bir şekilde ayakta durdukları gibi karanlık köknar ormanını görür ![]() Kuzey tarafını görmek için çıkınca şaman kadınların büyüleyici elbiselerini giyinip şaman dansına yeni başladıkları gibi titrek yapraklı kavak ormanını görür ![]() ![]() Bu söğütlerin kenarında rengarenk paltolu, işlemeli çizmeli Tunguz çocuklarının dans edip konuşmalarına benzeyen sık çalılık ormanı vardır ![]() O’nun giyim-kuşamı ise; içi kıymetli samur kürk paltolu, mavi kurt kürkü abalı, obur kunduz kürkü şapkalı, güderi pantalonlu, ipekli kalçalıklı, gümüş kenarlı, süslü çizmeli, işlemeli çoraplı, gümüş kayışlı, ipek kuşaklı, Çin atlası çantalı, çuha tütünü keseli, kolyeli, çakmak taşlı ve kavlı, pençesiyle, başıyla yumuşak vaşak derisi tüyünden yataklı, kara tüyünden yorganlı, kuğu tüyü yastıklıdır ![]() O’nun silahları ise; altı kişinin açamayacağı boynuz yaylı, balıkçının ağaç evi kadar büyük oklu, Suottu’nun (Yakutistan’da bir yer adı) ustasını vuran çatal oklu, Baatılı’nın (Yakutistan’da bir yer adı) ustasını vuran düz oklu, üç yüz kilo ağırlığında süngülü, beş yüz kilo ağırlığında mızraklı, dokuz yüz kilo ağırlığında demir gürzlüdür ![]() Koşum atları ise; yorulmayan kara renkli, tırıs giden boz renkli, hızlı giden ala renkli, yarış eden beyaz renkli, avlamak için kahve renkli, gezmek için alacalı, uzak yola gitmek için yedi kulaç yeleli, kıvırcık perçemli, gümüş tırnaklı, uzun koyu kuyruklu, sarı renklidir ![]() Güneş batınca gece oldu diyerek büsbütün soyunup kalın samur kürklü yatağına-yorganına sarılıp uyuyarak; güneş doğunca uyanmak zamanı geldi deyip fırlayarak, en iyi elbisesini giyinip atın yağlı kazısını ( atın karın bölgesinde bulunan yağlı kısım) yiyen Er-Sogotox belirli bir zaman eğlenmek için kullandığı atına binerek beyaz-kara atlarına bakar, güder ![]() ![]() ![]() ![]() O, ondokuz yaşını doldurduğu zaman genç yüreğinin tıpırdadığını, zaman zaman kanının kaynamaya başladığını hissetti ![]() “Eyvah çocuk! Tecrübenle gördün ki herkes çifttir, vahşi hayvanlar çift olarak yaşar; kuşlar, böcekler de çift olarak yaşarlar ![]() ![]() Bu fikir aklına düştüğünde çokça uyuduğu uykusundan, yediği yemeğinden, yaşadığı hayatından kesilmeye başladı ![]() ![]() ![]() Ağacın altına gelip üç defa eğilerek selamlamış, kalpağını yana yatırarak şöyle demiş: “Kutsal ağacımın kadın ruhu! Kainatın ebe ruhu! Ben yetimi sen beslemişsin, küçükken büyütmüşsün, beyaz atlarımı yetiştirmişsin, kara atlarıma bakmışsın, kuşlarımı hayvanlarımı çoğaltmışsın, kara denizin balığını bir araya toplamışsın ![]() ![]() ![]() O an gök gürültüyle gürlemiş, sağanak yağmur başlamış, uçan beyaz bulutlar görünmüş, yıldırımlar düşmüş, şimşekler çakmış, fırtına çıkmış, toprak hareketlenerek yer deprem olmuş gibi titremeye başlamış, nehrin suyu kabarmış, denizin suyu dalgalanmış ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu hayır duasını ederek ağacın kökünden ebedi suyu alıp onun deri matarasına boşalttı ve “Bunu koltuğunun altına bağla, zor gününde sana yararlı olacak ![]() ![]() ![]() Er-Sogotox evine gitmeden önce otlağına vararak uzak yola gidecek sarı atının üstüne binerek ahıra uğramış, ak-kara atlarından bir karış kazı etli, bir tutam yağlı yedi tane kısrağı ayırmış, üç yıllık semiz yedi öküzü seçerek evine getirmiş, bu hayvanları hemen kesip göl kadar büyük kazanında pişirip geniş bir heybeye koyarak atının sağ kulağına yerleştirmiş, atına yular takmış, dizginini bağlamış, gümüş gem takımıyla gem vurmuş, dört eyer kumaşını sererek Xan-Tanara (Tanrı’nın adı) eyeri ile eyerlenmiş, mızrağını sadağını takınıp silahları alıp, memleketindeki kutsal ağacına dua ederek atının üstüne atmaca gibi atlayarak güneye doğru ok gibi uçmuş ![]() Bir adımda altı kös (10 km lik uzunluk birimi) aşarak tırıs gidişte yedi kös giderek yüz kös koşarak, kışı kırağı ile, yazı yağmur ile bilip tepesi göğü delen taş dağa gelmiş ![]() ![]() ![]() ![]() Sonra dalları buluta varan demir ağaçlı ormana gelip önceden olduğu gibi okuyla delerek aylar ayı, yıllar yılı gidip, ateşli alevli kan nehrine gelmiş ![]() Bu engele geldiğinde onun sarı atı “Sahibim! Sen benim üstümden in, ben biraz dinleneyim ![]() ![]() Yerin kıyısının at kuyruğu gibi bittiği, göğün kıyısının yosun gibi bittiği ve birbirleriyle buluştuğu yerde, güneş ışığının kuvvetlice parladığı ay ışığının şiddetle ışıldadığı yerde üç yüzyıl yaşamış, dördüncü asrını yaşayan, uzun saadetli geniş gelecekli, Ulu-Toyon’un (Tanrı’nın adı) akrabası Xan-Tanara’nın torunu Xaraxxan Toyon (Kahramanın adı) birlikte yaşlandığı hanımı, on oğlu, dokuz kızı, sayısız insanları, çokça hayvanları (ile birlikte) bir destan ülkesinde oturup yaşamaktadır ![]() Ailesinin içinde herkesten çok sevdiği Xotuuna (kız adı) adlı küçük kızı güneşin ışığı gibi görünüşlü, beyaz gümüş yüzlü, kırmızı yanaklı, kara gümüş kaşlı, yedi kulaç uzunluğunda saç örgülü, hafif yemekli, taze içeceklidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Xaraxxan ile birlikte ihtiyarlayan evin ruhu olmuş ikinci anne gibi görünen iki kepçe kadar irinli gözlü, salyası akan, geleceği gören şaşmaz önsezili bilge ihtiyar kadın bir sabah efendisinin huzuruna gelerek kızarmış gözleriyle, yıpranmış ayaklarını birbirine çatarak “Korkunç düş gördüm, dehşetli geleceği gördüm; bela yaklaştı, hayatımız bedbaht oldu, korunmak gerek, hazırlanın!” dedi ![]() Güneş batıp karanlık başladığında aileden yüz kişi yemeklerini yedikten sonra ihtiyar kadının düşü hakkında oturup konuşmaya başlamışlar ![]() ![]() ![]() ![]() İhtiyar bilge kadını bulanık bir şekilde görerek atından inmeden şöyle dedi: “Benim adım Üller-Etin oğlu Bura-Doxun (kötü ruhun adı)’dur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunu söyledikten sonra yüz kulaç uzaktaki taş dağın burnuna korkuluk gibi gitti ![]() ![]() Üç (kös) boyunca otuz kova buzlu suyu üstüne boşaltarak onun gördüklerini ve işittiklerini dinlemişler ![]() ![]() Ereydeex-Buruydaax Er-Sogotox doksan engeli, sayısız kötülüğü geçerek Xaraxxan ülkesine gelip geniş ormanın içine girdiği zaman tay derisinden abalı, ayak derisinden dikilmiş çizmeli, baş derisinden dikilmiş şapkalı, tüyleri dökülmüş bir taya ters binmiş ve tayın kuyruğunu dizgin gibi tutmuş öksüz çocuk ile karşılaştı ![]() ![]() Burunun yakınına geldikleri zaman Buura-Doxsun’un uzanarak beş-on kısrağı, sekiz-dokuz öküzü kuyruklarından çekerek ağzına attığını görmüşler ![]() ![]() ![]() ![]() İkisi de hiçbir şey söylemeden yaylarını germişler ve atışarak birbirlerini vuramamışlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Er-Sogotox, güçlendiğini anlayıp bağırarak Bura-Doxsun’u belinden yakalamış ve yedi kulaç yeri titretecek kuvvetle yere çarpmış ![]() ![]() ![]() Xaraxxan’ın toplanan adamları hayvan sürüsünün buzlu suyu içip titrediği gibi titreyerek Er-Sogotox’u alkışlamışlar, koşup gelmişler ve büyük bir ateş yakarak ölen Bura-Doxsun’u bu ateşe koymuşlar, külünü de her yere saçmışlar ![]() Xaraxxan Toyon yetmiş kişiyle gelerek Er-Sogotox’u evine davet etmiş, beyaz kilimin üstünde yürütmüş, vaşak derisinin üstünde oturtup samur derisine yatırmış, güzel yemeklerini yedirmiş, tatlılar ikram etmiş, sevgili kızını vermiş, yanlarına yüz kişiyi de katarak memleketine göndermiş ![]() Xaraxxan korku ve ürküntüsü geçtiği zaman hayvanlarını hesaplamış ki, her üç hayvanından birisini Buura-Doxsun yiyip bitirmiş ![]() Er-Sogotox ülkesine dönüp geldiğinde ak-kara atlarının iki kat arttığını, kuşlarının-hayvanlarının da iki katına çıktığını görmüş ![]() ![]() ![]() KAYNAK: A ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|