Bursa Efsaneleri |
06-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Bursa EfsaneleriBursa Efsaneleri Sözlü gelenekte yaşayan efsaneler daha çok tarihsel kişiliklere , Bursa da yaşamış ünlü kişiler ve yerlerle ilgili efsaneler anlatılmaktadır Hemen her efsanenin birçok varyantına rastlamak mümkündür En çok Bursa ve Bursa’nın Oluşumu ile ilgili anlatılan yaratılış Efsaneleri ,Bursanın Fethi İle İlgili Efsaneler, Cennet Bursa Efsanesi ,Kişi ve yer adına bağlı efsaneler I Murat Efsanesi , Emir sultan Efsanesi , Somuncu Baba Efsanesi , Geyikli Baba Efsanesi Baba Sultan )Musa Baba , Okçu Baba,Ali Dede , Sarıkız Efsanesi , Karagöz ve Hacivat Efsanesi, Üç Kuzular Efsanesi , Yerlerle ilgili , Dere Kızık Bayındır Kızık Efsaneleri , Irgandı Köprüsü , Hamitler Köyü, İnkaya Çınarı , İznik Gölü , Kara Demirtaş Hamamı , Kara Mustafa Kaplıcası Efsanesi , Oylat Kaplıcalarının Oluşması ile ilgili Anlatılan Efsaneler , Şehre Küstü , Eskici Mehmed Dede Efsanesi , Hançer Ali Dede Efsanesi , Şengül Hamamı Efsanesi , Ulucami neden yirmi kubbeli ?, Ulu camiinin ortasına neden şadırvan yapılmış vb efsaneler anlatılmaktadır
“Vaktiyle her Süleyman dan içeri bir Hazreti Süleyman varmış Alnında Peygamberlik nuru yanar başında Hükümdarlık tacı yanarmış Tanrı ona “Mührü Süleyman “derler tılsımlı bir mühür ihsan etmiş bu sayede dağa taşa hükmeder olmuş oturduğu taht ne altın ne fildişi ya cin ya peri işi tahtırevanmış , böylece dünyanın dört bir yanını dolaşarak ağlayanla ağlar gülenle gülermiş,Günlerden bir gün tahtına kurulmuş sağ vezirini sağ tarafına sol vezirini sol tarafına alarak havalanır göklere Dağlar eğim eğim eğilir , yollar erim erim erir göz açıp kapayıncaya kadar varırlar dağların dağı Uludağın tepeciğine bir bakar ki ne baksın Bu dağın bir kanadı ses bir kanadı renk bir kanadı su , bir kanadı ışık , Hazreti Süleyman “Yaratan neler yaratıyor “ der parmağı ağzında kalır Sağına döner sağ vezirine “Avezirim sen çok gezdin çok gördün bakınca bu yerleri nasıl görüyorsun “diye sorar , “Ey benim Sultanım Efendim Tanrı her güzelliği buraya vermiş ama bunları görüp duyacak derleyip koklayacak biri olmadıktan sonra neye yarar deyince Hazreti Süleyman bu söze mührünü basar Sol vezirine dönüp “A banim vezirim sen çok gördün çok yaşadın Dünyada bu güzellikten üstün bir güzellik var mı ?”Sol vezirde “Var vezirim var Öyle dal dal ötüşen kuşların sesi güzeldir ama gönül yaylasını saran insan sesi daha güzeldir”Su pırıl pırıl gökyüzü güzeldir ama hiçbiri ayın ondördü Sultan gibi ay ile bahsedip gün ile doğamaz “ deyip kesince Hazreti Süleyman bu söze de mührünü basar son sözü kendi alıp “Ey benim vezirlerim bu yerlerin bir insan eksiği var dediğiniz gibi bu güzellikleri görüp duyacak biri olsaydı böyle kaybolup gitmezdi bu bir;üstelik bunlara her güzellikten üstün insan güzelliği katılırdı bu iki;şimdi sizde benim bu sözüme bir mim koyarsınız şu yaylaları yurt edinelim , saray yaptıralım köşkü beraber içinde bahçesi suyu beraberB saraya güzeller güzeli Belkıs’ın tahtını kuralım bu bahçeye de dilediği gülü bülbülü konduralım Vezir ler mim koymaya kalmadan taş dile gelip “Belkıs , Belkıs diye inim inim inler Hazreti Süleyman o saatten tezi yok perilerini başına toplayarak konuşacakken perilerden biri niyetini anlayarak dilsiz anlatır onlara “Ya Süleyman , Can kavmi “ derler bir kavim buralara bir şehir kurmuş ama “Cin “ kavmi dedikleri kavim de bu şehre göz koymuştur Bin Yıl dövüştüler sonu ne onlara kaldı ne bunlara tufan gelip sular altında bıraktı şehri işte bu dağın eteğinde gördüğün göller , göl değil,tufanda göllenip kalmış sudur;O Şehirde sözüm ona bu göllerden birinin altında yatıp duruyordeyince Hazreti Süleyman mührü Süleyman’ ı basar Vezirlerde birer mim koyar söze , bunun üzerine su perileri sulara dalar , suları boşaltıp can şehrini çıkartırlar dağ perileri de dağlara tırmanır getirecekleri kadar mermer taş , mermer direk, bir saray kurarlar ,köşkü beraber , bahçesi suyu ile periler uğraşırken Hazreti Süleyman kuşun kanadında dört bir yana haber gönderip cümle ela gözlülere “Buyur “ eder Nerde var nerde yok ela gözlülerde gelir bu şehre yerleşir Belkıs Sultanda varıp sarayına tahtına kurulur şehirde şehir olur şağ vezir sağ gözüyle görür “Cennet Burası “der meğer sol Vezirin kulağı biraz ağırmış Cennet Bursa anlamasın mı? Ogün bugün bu şehrin adı “Bursa “ kalır I Murat Efsanesi I Murat Hüdavendigar cami inşaatı yapılırken işçi olarak çalışmış O tarihlerde de Sırp kralı elçisini Bursa ya göndermiş Elçi Padişahın huzuruna alınmasını rica eder “ Şu karşıda çalışan işçi bizim padişahımızdır” derlerse de inanmaz Elçi” benimle alay etmeyin elçiye zeval olmaz “der ama sonunda inşaat da çalışan işçinin IMurat olduğuna inanır Bu arada Padişaha kendisini görmek isteyen bir elçi olduğunun söylerlerElleri harçlı olarak doğrulan I Murat elçiye hoş geldin dedikten sonra ne istediğini sorar Elçi de Sırp kralı tarafından gönderildiğini ve kralın savaş istediğini söylerPadişah sinirlenerek ;Banan bakın ben burada Allah’ ın evini yaptırıyorum bu inşaat bitmeden beni harbe mecbur kılmayın ,aksi halde kralının iki gözünü çıkartırım der ve iki parmağını havada sallarÜlkesine dönen elçi kralına bu haberi vermek için kralın yanına girince iki gözünün de çıkartıldığını ve yüzünde harç izleri olduğunu görür Emir Sultan Efsanesi Yıldırım Beyazıt savaşa gider Emir Sultan Yıldırım Beyazıt ‘nı damadı olduğu için Bursa dan ayrılmaz Bu duruma Yıldırım Beyazıt’ın karısı ve Emir Sultan’ın kızı çok içerlenir ,Emir Sultana “ Sana yakışıyor mu ? Babam harp meydanında savaşıyor sen buradasın” Emir Buhari de “ Hanım bizim harbe gidecek zamanımız henüz gelmedi Allah kısmet eder izin verirse o zamanda gelecek”der Birkaç gün sonra çadırında otururken çadırın bir ucunu kaldıran Amir Sultan karısına savaş meydanını gösterir Bakarlar ki Yıldırım Beyazıd ayağından yaralanmış Ordusu da yenilmek üzere Emir Sultan karısına “ şimdi Allahın izniyle babana yardıma gidiyorum” diyerek hanımının başörtüsünü alır ve ortadan kaybolurBu sırada savaş meydanın da beyaz bir atlı belirirBeyaz atlı savaşçı önüne çıkan düşmanı perişan eder Kaybedilmek üzere olan savaş zaferle sonuçlanır,Evden çıkarken karısının başından aldığı baş örtüsünü de Yıldırım Beyazıt’ın ayağına sarar ve ortadan kaybolur Zafer dönüşü Bursaya gelen Yıldırım Beyazıt ilk iş olarak damadı Emir Sultanı huzuruna çağırır Hiddetle “ Ben senin gibi karısının koynundan çıkmayan zavallı bir damat istemiyorum,Benim damadım halk meydanında düşmanı perişan eden beyaz atlı gibi bir yiğit olmalıydı”Emir Sultan “Afedersiniz Sultanım “diyerek beyaz atlının kendisi olduğunu açıklamaz Orada bulunan Hundi hatun Babasının bacağına sarılı olan örtüyü hemen tanır” Hayır baba “der Bacağınızdaki çevreye bir bakar mısınız o benim çevrem “ der Padişah bacağındaki çevrenin kızına ait olduğunu görünce kendisine yardım edenin Emir Sultan olduğunu anlar ,hemen yerinden fırlayarak Emir Sultanın elini öpmeye çalışır Emir Sultan “ Siz benim büyüğümsünüz ben sizin elinizi öpeyim “ der Ve zaferlerin daim olmasını diler Çekirge Sultan Efsanesi Bursa’nın önde gelen semtlerinden olan çekirge semti eskiden olduğu gibi günümüzde de hamam ve termal otelleri ile tanınmaktadır Çekirge Sultan fakir bir adamdır Sultan unvanı sonradan kendisine verilmiştirSabahtan akşama kadar hamam kapısının önünde bekler sadaka dilenirdi Günün birinde hamamda kadınlardan biri küpelerin kaybeder Bütün hamam telaşla kadının küpelerini arar , Çekirge kadına “Yıkandığın kurnanın yanında ufak bir delik var dökülen saçlarına sarılı olarak küpelerin orada durmaktadır” der Hamamdaki bütün kadınlar büyük bir heyecanla koştular çekirge Sultanın dediği yerde küpeleri buldular Bu olaydan sonra herkes ona gelecekle ilgili sorular sorarlar Zamanla ünü o kadar yayılır ki Sultan Murad’ın kulağına giderPadişahın huzuruna getirilir Sorulan iki soruya mükemmelen yanıt verirSultan Murad kendisine doğru kapalı elini uzatır ve “ Söyle bakalım elimde ne var”Böyle bir soru beklemeyen adam bir süre düşünür ve “ Bir atlarsın çekirge iki atlarsın çekirge “ Henüz sözünü bitirmeden padişah elini açar elinden bir çekirge atlar Bu olaydan sonra kendisine Çekirge Sultan lakabı verilir Aynı zamanda Padişahın baş Müneccimi tayin edilir Bursa Halk Hikayeleri Hikayeler kahramanlık sevgi ve saygı konularını işleyen halk edebiyatı ürünleridir Bursa da sözlü gelenekte yaşayan sayısız hikaye anlatılmaktadır Bu hikayelerin bazıları ders çıkartma amacı ile anlatılırken ,bazıları ise bir çınarın bir kaplıcanın , tarihsel veya halk arasında evliya olarak tanınmış bir kişinin hikayesidir Bu hikayelerden Şengül Hamamı Hikayesi ,Tarhana Çorbası Hikayesi , Çekirge Sultan Kaplıcası ,Armutlu kaplıcası , Alacahırka Camii ile ilgili anlatılan hikayeler ,Tezveren Sultan Hikayesi , Emir Sultan ile İlgili allatılan Hikayeler ve Kerametleri , Muradın duasi Nilüfer Çayı ile İlgili Anlatılan Hikayeler, Dua Çınarı, Elmas Bahçeler , Ertuğrul Gazi , Yıldırım Beyazıt’ın İçkiye Tövbe Etmesi ,Kavaklı Çınar Hikayesi vb gibi hikayeler anlatılmaktadır Yıldırım Beyazıt'ın İçkiye Tövbe Etmesi Ulu caminin inşaatı tamamlanıp , ibadet etmeye hazır hale gelir Padişah Yıldırım Beyazıt caminin eksiği olabileceği düşüncesi ile ulemalarını toplar caminin eksiği kalıp kalmadığını sorar Ulemalar caminin hiçbir eksiğinin olmadığını söylerler Emir Sultan itiraz eder “Padişahım caminin bir eksiği var Dört köşesine birer meyhane yapılırsa daha iyi olur” der Herkes şaşırır Yıldırım Beyazıt hiddetlenerek “Neler söylüyorsun Emir “der Emir sultan gayet temkinli olarak “Padişahım siz önce kendi içinizdeki evi temiz tutunuz “der Yıldırım Beyazıt hatasını kabul eder “Haklısın ya emir bu andan itibaren Allah şahidim olsun ki ağzıma bir damla içki koymayacağım “diyerek yemin eder Karamustafa Kaplıcası Hikayesi Günümüzde kullanılan kaplıcalardan olan Karamustafa Kaplıcasında Kara Mustafa Sultan adındaki ak sakallı evliya kişilikli bir adam yaşarmışSon derece iyi bir insan olan bu kişiden hiç kimseye kötülük gelmez hatta ondan bir ricası olan insanlara da yardım etmeye çalışırmış Kaplıcada adak adayanlar ve dileği gerçekleşenler daha sonra hamamı kapatır kendi komşu akraba ve tanıdıklarını hamama götürürmüş |
|