Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Aşk & Sevgi - Bayanlar, Erkekler > Aşk & Sevgi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
beraber, olmak, sÂdiklarla, salih

SÂlİh ve sÂdiklarla berÂber olmak / sÂlİh ve sÂdiklarla berÂber olmak

Eski 06-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

SÂlİh ve sÂdiklarla berÂber olmak / sÂlİh ve sÂdiklarla berÂber olmak



SÂLİH VE SÂDIKLARLA BERÂBER OLMAK

- Osman Nûri Topbaş

:: 2 ::
Gönül erleri olan sâlih ve ârifler de kalblerindeki muhabbet aşk ve vecdlerini sohbetlerine taşırlar Kalplerindeki esrârın nûru cemaate akseder Meydana gelen in'ikâs ve insibâğ (boyanma) netîcesinde gönüller kâbiliyyet ve istîdâda göre feyz ve hakîkat nûru ile dolar Tıpkı; gül karanfil ve nâdîde çiçeklerle bezenmiş bir bahçe üzerinden esen sabah melteminin gittiği yerlere gönüllere bahar ferahlığı veren latîf râyihalar götürmesi gibi Kalbî meziyetlerin inkişâfı ve irtifâ kazanması için sâlih ve sâdıkların güzel hâllerinden feyz (mânevî enerji) almaya gayret etmelidir
Bu hususta Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede şöyle buyurur:
"Ey îmân edenler! Allâh'tan ittikâ edin ve sâdıklarla berâber olun!" (et-Tevbe 119) Hâllerdeki sirâyet yukarıda temâs edilmiş olduğu üzere muhabbet ve ünsiyet nisbetinde gerçekleşir Kâmil bir mü'min olabilmek için sâdık ve sâlihlerle ünsiyet hâlinde bulunmak yâni onları sevmek ve onlara yakın bulunmaya çalışmak bu temâyülün kuvvetlenip arzu edilen netîceyi hâsıl etmesi için şarttır
Nitekim Bâyezîd-i Bistâmî'ye mürâcaat eden bir derviş:
"-Beni Allâh'a yaklaştıracak bir amel tavsıye et" deyince Bâyezîd -kuddise sirruh- ona şu nasîhatte bulunmuştur:
"-Allâh'ın velî kullarını sev! Sev ki onlar da seni sevsinler Onların gönlüne girmeye çalış! Çünkü Allâh o âriflerin kalblerine her gün 360 defâ nazar eder Onlardan birinin kalbinde senin adını görürse seni bağışlar!" İşte bu sebeple tasavvufî terbiyede sâlikin mensûb olduğu yere ve sâdıklara âit muhabbetini tâze ve zinde tutabilmesi maksadıyla "râbıta" dâimî bir temrin hâlinde kâideleştirilmiştir
Düşünmelidir ki günah ve mâsıyet yolundaki bir insan bu kalbî bağlılığın güzel tesirleriyle belki telâfîsi mümkün olmayan pek çok mânevî kayıptan kurtulabilir Yine bunun yanında kalbî râbıtanın bereketiyle hayır yolunda nice mânevî kazançlara nâil olabilir
Râbıta muhabbetin şiddetiyle kalbî duyuş ve hissedişte yüksek bir mânevî hat vücûda getirir Bu hattın iki ucundaki şahsiyetlerde "aynîleşme" istikâmetinde bir rûhî alışveriş başlar
Ünsiyetle takviye edilen muhabbet sonunda o hâle gelir ki seven sevdiğinin varlığında âdetâ yok olur Hazret-i Mevlânâ -kuddise sirruh- ancak aşk netîcesinde gerçekleşen bu hâli şu sözleriyle ifâde eder:
"Denize kavuşan bir nehirde nehirlik biter girdiği denizin bir parçası olur Yediğimiz bir ekmek bünyemiz içinde erir ve vücûdumuzun bir parçası hâline gelir Seven bir kimsenin varlığı da duyduğu muhabbetin şiddeti kadar sevdiğinde kaybolur"
Hazret-i Mevlânâ devamla bu aynîleşme ve ifnâ hâlindeki hâlet-i rûhiyeyi de şöyle beyân eder: "Aşk geldi kan gibi damarlarıma derime doldu Beni benden aldı varlığımı sevgiliyle doldurdu Vücûdumun bütün cüzlerini dost kapladı Benden bana kalan ancak bir isim Ötesi hep O_"
Tasavvufta "fenâfillâh" ve "bekâbillâh" denilen keyfiyet budur Ancak muhabbetullâh istikâmetinde bu derecede ilerleyebilmek için kalbin ona tahammül edecek bir liyâkat ve kifâyet kazanması lâzımdır Bu ise muhabbetli beşerî temrinlerle elde edilebilir Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh- Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizle her yeni buluşma ve sohbetinde ayrı bir vecd ve istiğrâk hâli yaşardı Huzurlarındayken bile O'na olan muhabbet ve hasreti teskîn olacağı yerde daha da ziyâdeleşirdi Nitekim birgün bütün servetini Allâh Rasûlü'nün huzûruna getirip cân u gönülden infâk ettiğinde muhabbet ve iltifât dolu sözlerle medh-i peygamberîye nâil oldu Halbuki Hazret-i Sıddîk Allâh Rasûlünün aşkıyla "ben"liğinden geçip artık Rasûlullâh'ın varlığında vücûd bulduğu için iltifâten dahî bir "muhâtab" kabul edilmenin zımnında mevcûd olan ağyârdan biri olarak görüldüğü hissi ona hayli ağır geldi Bu his ile rûhunun derinliklerinde firkat ateşlerine benzeyen yakıcı bir ızdırap duydu "Gayr"dan telâkkî edilme endişesi içersinde: "-Yâ Rasûlâllah! Malım canım ve her şeyim Hata! Başvuru kaynağı bulunamadı 'den ayrı bir şey midir ki?" buyurmuştur
Hazret-i Mevlânâ'nın dilinde:
"Altın ne oluyor can ne oluyor İnci mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan bir sevgiliye fedâ edilmedikten sonra?!" mânâlarıyla ifâde bulan hakîkat sanki onun bu hâlini resmediyordu
Yine birgün gönüller sultanı Fahr-i Kâinât Efendimizin rahatsızlandığını duyan Hazret-i Sıddîk üzüntüden kendisi de yatağa düşmüştü
Bu aynîleşme sebebiyledir ki Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de:
"-Ebû Bekir bendendir ben de ondanım Ebû Bekir dünyâda ve âhirette kardeşimdir" (Deylemî) buyurarak mânâ âlemindeki berâberliği ve kalbden kalbe vâkî olan hâl akışını te'yid buyurmuştur
İmâm Buhârî bu hususta şöyle der: "Ebû Bekir Sıddîk Hazretleri Rasûlullâh'ın rûhâniyet cihetiyle yıkanma ve temizlenme yerlerinde bile Allâh Rasûlü'nün mübârek sûretleriyle mânevî tecessümünden ayrılamadığını kendilerine arz etti"
Hazret-i Ebû Bekr'in bu hâli karşısında Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de ölüm döşeğinde iken:
"Bütün kapılar kapansın; yalnız Ebû Bekr'inki kalsın!" iltifâtıyla karşılıklı kalbî akımı ne güzel ifâde buyurmuşlardır
Şeyh Sâdî-i Şîrâzî de hallerdeki sirâyet husûsiyetini şöyle ifâde eder:
"Ashâb-ı Kehf'in köpeği sâdıklarla berâber olduğu için büyük bir şeref kazandı Nâmı Kur'ân-ı Kerîm'e ve târihe geçti Lût Peygamberin karısı ise fâsıklarla berâber olduğu için küfre dûçâr oldu"
Yine Şeyh Sâdî; sâlih ve sâdıklarla ünsiyet netîcesinde meydana gelen "aynîleşme"yi "Gülistan" adlı eserinde temsîlî bir şekilde şöyle hikâye eder:
"Bir kişi hamama gider Hamamda dostlarından biri kendisine temizlenmesi için güzel kokulu bir kil verir Kilden rûhu okşayan enfes bir râyihâ yayılır Adam kile sorar:
-A mübârek! Senin güzel kokunla mest oldum Haydi söyle sen misk misin anber misin?
Kil ona cevâben şöyle der:
-Ben misk de amber de değilim Bildiğiniz alelâde bir toprağım Lâkin bir gül fidanının altında bulunuyor ve gül goncalarından süzülen şebnemlerle her gün ıslanıyordum İşte hissettiğiniz gönüllere ferahlık veren bu râyiha o güllere âiddir" İşte bu misâldeki mânânın da işâret ettiği üzere samîmiyet teslîmiyet ve tevâzû ile gönüllerini Hak dostlarının önüne serenler tâlibi oldukları güzelliğin akislerine bir tecellîgâh hâline gelirler Tıpkı gökteki ayın zâtına âid bir ziyâsı olmamasına rağmen güneşe teveccüh eden yüzünün aldığı nûr huzmelerini aksettirmek sûretiyle güneşin bir husûsiyetinden hisse alması gibi böyleleri de beşeriyyetin zulümât ile kararmış gecelerine -âdetâ- parlak birer kandil olurlar
Yâ Rabbî! Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile ashâb-ı kirâm arasındaki sohbetlerden kalblerimize bir hâl in'ikâs etmesini nasîb eyle! Bizleri sâlihler cemaatiyle birlikte haşreyle!
Âmin!



Alıntı Yaparak Cevapla

SÂlİh ve sÂdiklarla berÂber olmak / sÂlİh ve sÂdiklarla berÂber olmak

Eski 06-23-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

SÂlİh ve sÂdiklarla berÂber olmak / sÂlİh ve sÂdiklarla berÂber olmak



SÂLİH VE SÂDIKLARLA BERÂBER OLMAK

- Osman Nûri Topbaş

:: 1 ::
Kalb içinde bulunduğu vasatın rengine şekline ve âhengine bürünür Ancak bu hâl kalbde belli tesirlerin kök salıp yerleşmesindeki başlangıç hâlidir Sonradan vâkî olan müsbet veyâ menfî tesirler evvelkilere benzerlik veyâ zıdlık sebebiyle müsbet de olabilirler menfî de Lâkin kalb başlangıçta iyi tesirlere tâbî kılınıp belli bir kıvâma getirilmedikçe büyük bir tehlikeye mâruzdur Zîrâ bütün tesirler karşısında kalbde mevcûd olan muhabbet onun tesir altında kalıcı; nefret ise bu tesirleri reddedici bir rol oynar İşte bu sebepledir ki insanın mânen yükselip alçalmasında muhabbet ve husûmetin yerinde kullanılması pek mühim bir müessirdir Gerçekten muhabbeti lâyıkına husûmeti de müstehakkına tevcîh edebilmek sâhibini âbâd ederken aksine muhabbeti nâ-lâyıkınahusûmeti ise gayr-ı müstehakkına tevcîh bunu yapanı bu tevcîhlerdeki şiddet nisbetinde bedbaht kılar
Bu hakîkat göz önünde tutulduğunda mânevî terakkî için Allâh'ın sâlih kullarıyla berâber olup onların tesir dâiresi içinde yaşamanın lüzûm ve ehemmiyeti net bir şekilde ortaya çıkar Ancak bu takdîrde de istifâde muhâtaba duyulan muhabbet nisbetinde gerçekleşir Yoksa kuru kuruya bir berâberlik -az çok bir fâide sağlasa da- matlûb olan netîceyi hâsıl etmez
Ayrıca "sahâbî" ve "sohbet" kelimelerinin aynı kökten geliyor olması da câlib-i dikkattir Ashâb-ı Kirâm Allâh Rasûlü'ne duydukları muhabbet hürmet ve edeb hissiyâtı içinde mânevî sohbet ve terbiyeden murâd edilen istifâdenin en müşahhas ve mükemmel bir nümûnesi oldular Ancak nâil oldukları bu istifâdenin âdetâ şartını ifâde eder mâhiyette de Rasûlullâh'ın sohbetinde büründükleri huzur ve edeb hâlini:
"-Sanki başımızın üzerinde bir kuş var Kıpırdasak uçacak zannederdik" şeklinde ifâde ederlerdi
Ashâb-ı Kirâmın mâzileri itibâriyle çorak topraklara benzeyen gönül âlemleri Allâh Rasûlü'nün sohbet meclisindeki mânevî iklimin rahmet ve bereket sağanaklarıyla yoğruldu Bu sâyede zamânında üstüne toprak basılmış eşsiz fazîlet ve mânâ tohumları neşv ü nemâ buldu Sadırdan sadıra in'ikâs eden muhabbet ve rûhâniyet alışverişiyle yıldız şahsiyetler inkişâf etti Câhiliyye devrinin merhametsiz vicdansız kız çocuklarını diri diri gömecek kadar katı hak ve hukûk tanımaz insanı eridi kayboldu Aynı silüet içinde fakat bu defâ gözü gönlü yaş dolu diğergâm ince rakîk hassas bir insan hüviyeti teşekkül etti
O insanlar Allâh Rasûlü'nün şahsiyetini ve yüce ahlâkını gittikleri her yere taşıdılar Kıyâmete kadar menkıbeleri devâm edecek fazîletler sergilediler Onlar hakkında âyet-i kerîmede Yüce Rabbimiz de şöyle buyurur: "(İslâm dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya işte Allâh onlardan razı olmuştur onlar da Allâh'tan razı olmuşlardır Allâh onlara içinde ebedi kalacakları zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır İşte bu büyük kurtuluştur" (et-Tevbe 100)
İbâdet vecdi içinde geçen bütün sohbetler Allâh Rasûlü'nün sohbetlerinden bir akistir Zîrâ mânevî istifâdenin merkezi O'dur Rûhî heyecânlarla dolu sohbetler de hep o merkezden teselsülen naklolan parıltılardır Sâdık ve sâlihlerin böyle meclislerini ganîmet bilmelidir Zîrâ bu meclisler öyle bir cennettir ki; içinde ilâhî aşk ile çağlayan gözler ve gönüller vardır
Kalbî hayâtın muhâfazası için gâfil ve fâsıklarla ünsiyetten şiddetle sakınmalıdır Zîrâ teaffün etmiş (kokuşmuş) mezbele ve leşler üzerinden geçip gelen bir rüzgar onların mülevves kokularını alarak etrâfa yayarnefesleri tıkar ve rûhları daraltır
Şeyh Ubeydullâh Ahrâr -kuddise sirruh-bu hususta yârânına şöyle nasîhat eder:
"-Ağyâr ve bîgânelerle sohbet etmek kalbe fütûr rûha dağınıklık ve gönle perişanlık verir Nitekim Bâyezîd-i Bistâmî bir gün içinde böyle bir perişanlık duydu Bir türlü kendisini toplayamadı; meclisindekilere:
"-Hele bir bakın meclisimde yabancı biri var mı?" dedi
Araştırdılar kimseyi bulamadılar Fakat Bâyezid-i Bistâmî ısrâr etti:
"-Hele iyi araştırın Asâların olduğu yere de bakın Eğer öyle olmasaydıiçimde bu perişanlık olmazdı" dedi Tekrar araştırdılar ve bir gâfilin asâsını buldular O asâyı dışarı attılar; Bayezid-i Bistâmî'nin gönül huzûru da yerine geldi
Yine bir gün Hâce Ubeydullâh Ahrâr Hazretleri huzûruna gelen yakınlarından birine:
"-Senden yabancılık kokusu geliyor" dedi ve ilâve etti:
"-Gâlibâ sen yabancı birinin elbisesini giymişsin"
O kimse hayretle:
"-Evet öyle" dedi ve o elbiseyi değiştirip tekrar geldi
Bunun zıddı bir misâl de Yusuf -aleyhisselâm- ile babası Yâkûb -aleyhisselâm- arasında vâkî olmuştur Hazret-i Yâkûb oğlu Yûsuf'ta kendi husûsiyetlerini görünce ona diğer çocuklarından daha fazla meyletti Bu muhabbette öyle aynîleşme oldu ki daha sonra Yûsuf'un gömleği Mısır'dan kendisine getirilirken o Ken'an ilinde olduğu hâlde gömleğin kokusunu almaya başladı Halbuki ondan başka hiç kimse o kokudaki sırrı hissetmemekteydi
Mânevî hâllerin eşyâya bile sirâyet etmesi karşısında eşyâdan daha hassas olduğunda şüphe bulunmayan insan kalbini ne denli titizlikle muhâfaza etmek gerektiği ortadadır Yine büyükler bu hususta derler ki:
"Halkın amel ve ahlâkından cansız varlıklar bile in'ikâs alır Bu itibarla türlü çirkinliklerin irtikâb edildiği bir yerdeki ibâdetle amel-i sâlih ve hayırlara mekân olmuş bir yerdeki ibâdet kıymetçe birbirinden çok farklıdır Bunun içindir ki Kâbe hareminde kılınan bir namaz sâir yerlerde kılınanlardan misillerce üstündür"
Bu hâlin zıddı olarak Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz Arafat'la Müzdelife arasındaki Vâdi-i Muhassır mevkiinden hızlı olarak geçmişlerdir Bu tavır karşısında ashâb merâkla:
"-Yâ Rasûlallâh! Ne hâl oldu ki burada süratlendiniz?" diye sorunca Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
"-Cenâb-ı Hak bu mekânda zâlim Ebrehe ordusunu kahretti" buyurmuşlardır Yine binbir meşakkat dolu Tebük Seferi'nden dönüşte ashâb-ı kirâm gölgelenmek ve su temin edebilmek için Semûd Kavmi'nin taşları oyarak yapmış olduğu köşklere girdiler Bunun üzerine -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
"Bu mekânda Cenâb-ı Hak Semûd Kavmi'ni helâk etti O kahırdan bir hisse gelmemesi için buralardan su almayınız" buyurdu
Ashâb:
"-Yâ Rasûlallâh! Kırbalarımıza su doldurduk ve bu sudan hamur yaptık" deyince Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
"-Suları boşaltın ve hamurları dökün!" emrini vermiştir
Bu ve benzeri hâdiseler hâllerin cemâdâta (cansız varlıklara) dahî sirâyet ve in'ikâsını gösteren tipik birer misâldir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.