Sabahtı Kaldırımlar alev alev yanıyordu sanki Etrafta kuş uçmuyordu Dört bir tarafta bir ölüm sessizliği sinsi sinsi soluyordu Sokak lambaları hala yanıyordu Işıl ışıl bir yoksunluk saçıyordu etrafa Işıl ışıl bir korku sızıyordu bakışlarından Kaldırımlar ıslaktı Geceden kalma gözyaşlarını taşımıştı sabahın rıhtımına Kaldırımlar yorgundu Yalnızlığın koynunda sabahlamış bir gecenin vebalini yüklenmişti Uykusuzdu… Bin yıllık bir gecenin bestesini mırıldanıyordu taş kesmiş dudakları Geceden kalma bir hüzün dolaşıyordu dört bir yanda Kınında kurumuş bir aşkın yüzükoyun yatışı kalmıştı Solgun bir feryat kalmıştı sokak başında Ve yarına atfedilen birkaç parça umut… Birkaç parça düş kırıntısı çapaklı gözlerinde… Bakışlarında sımsıkı sakladığı bir hayal vardı İşaret parmağında yere serpilen zafer çığlığı… Ve namlusundaçaresizliğini tetiklediği bir kalem… Hemen yanı başında rüzgârın kollarında titremeği unutanlar gibi… ıslak bir kâğıt… Zaman dilsiz… Zaman kimsesiz… Bekleyeni olmayan bir liman şehri… Rıhtımında unutulmuş durgun bir deniz… Zaman önemsiz şimdi… Ardında hiçbir iz bırakmadan gidenler gibi… Gidip de dönmeği unutanlar gibi… Oysa ne kadar sakin bu sokaklar Bu şehir ne kadar masum görünüyor bana şimdi Zaman ne de çabuk emmiş yüreğimden hasreti! Yıllar ne de çabuk sindirmiş seni! Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara Hazan yapraklarının kıpırtısına eşlik ediyor şimdi rüzgâr Alnımın kıvrımlarında güllerin serinliği…Yaşamak neler de öğretiyormuş insana durup düşünüyorum yorgun aklımla Gidenler arkalarında bıraktıkları… Yıkılmak sonra gidenlerin ardı sıra ve alışmak onların yokluğuna Alışmaya alışmakunutmaya alışmak ve özlerken gülümsemeğe alışmak… İçin acısa da… Parçalansa da kalbinin kristalleri… Gülümseyerek geçmek hatıraların kirpik uçlarından… Bir başka seviyorum artık sessiz gecelerin kokusunu Soluğum kesilircesine içime çekiyorumyanmıyor artık genzim sızlamıyorum kalbimin direği Alışıyorum gün geçtikçe yalnızlığa Geçmişi geçmişte bırakmaya… Yalnızca kendimin olmaya alışıyorum zamanla Bir çınar gibi şahit oldum devrilen yıllara Acılar çektim kuytusunda zamanın Bir zehir gibi içtim gecelerin kahrını Alıştım sonra acı çekmeye Acıya acıda buldum ilacı ve iliklerime kadar uyuştum Hissizleştim hislerime karşı Birbiri ardına devrilen yıllarca devirdim tabularımı Yeni alışkanlıklar edindim Unutmayı öğrendim unutulduğumu anlayınca Beklememeği öğrendim gidenler gelmeyince ve sarı benizli mevsimlerde kalmayı öğrendim Neyim varsa yaralı bulutlara astım sonra Umut bastım yarama ıslak gecelerimden Yakup’un akşamında sabretmeğe alıştım Kenan elde Yusuf’ça beklemeğe alıştım Cananı candan eden o karanlık boşluktaderelerce coşarken susuzluğa alıştım Onu unutmak pahasına bensizliğe alıştım… Velhasıl acıya acıda buldum ilacı…
Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.
Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.
IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.