![]() |
Ozanlarımız - Aşık Yanguni |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ozanlarımız - Aşık YanguniAşık Yanguni Aşık Yanguni Giyinmiş kuşanmış suya inmişsin Seni gördüm tazelendim yine yar Şavkın vurmuş her tarafı tutmuşsun Benziyorsun taze açmış güne yar Der Yanguni sende vefa kalmadı Silindi gönlümde sefa kalmadı Çekmediğim cevr ü cefa kalmadı Hiç gelmedin merhamete dine yar 1918 - 28 Nisan 2002 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yaklaşık 15 yaşlarında rüyasında gördüğü kıza aşık olduktan sonra bağlama çalıp türkü söylemeye başladı ![]() ![]() ![]() Sevdiğine kavuşamaması üzerine Şavşat'ı terkederek (1950) Adapazarı'na göçtü ![]() Türkülü halk hikayelerini ustalıkla anlatmasıyla tanınan Aşık Yanguni, 1971'den itibaren her yıl Konya Aşıklar Bayramına katıldı ve atışma dalında başarılar gösterdi ![]() Aşık Yanguni, yörede anlatılan geleneksel türkülü halk hikayelerinin birçoğunu bilmesi ve anlatmasıyla olduğu gibi, kendi özgün hikayesi "Casim Şah" ile de tanınır ![]() Aşık Yanguni'ye ilişkin Hayrettin Tokdemir'in "Aşık Yanguni, Hayatı ve Şiirleri" (1980) adlı araştırması yayımlandı ![]() Aşık Yanguni, Karapürçek'in Mesudiye köyünde öldü ve orada toprağa verildi ![]() Bekir Karadeniz Gurbet El Küçük yaştan beri etmez feragat Bana birçok hal eyledi gurbet el Bırakmaz yuvamda oturam rahat İkide bir gel eyledi gurbet el Kader benim tedbirimi şaşırdı Dumansız ateşle beni pişirdi Yerimden yurdumdan ayrı düşürdü Gözyaşımı sel eyledi gurbet el Bakın ben nerdeyim cananım nerde Dağlar oldu ara yerde bir perde Bir kumaştım satılmazdım her yerde Sara sara çul eyledi gurbet el Bazı zehir katar tatlı aşıma Acımadı gözlerimde yaşıma İleri de gitsem vurur başıma Kendisine kul eyledi gurbet el Kalmamıştır Yanguni'nin takati Bana çektirmiştir çok meşakkati Hep bana yükledi türlü hikmeti Nerde ise del'eyledi gurbet el Yar Giyinmiş kuşanmış suya inmişsin Seni gördüm tazelendim yine yar Şavkın vurmuş her tarafı tutmuşsun Benziyorsun taze açmış güne yar Keklik de sen gibi naz ile seker Ağzın şeker olmuş dudağın sükker Acep haznesinden ne zarar çeker Yazaydı celilim seni bana yar Eğer şahin isen bizim kola kon Tülek terlan isen bizim çöle kon Eğer bülbül isen bizim güle kon Keklik misin yeşil başlı suna yar Der Yanguni sende vefa kalmadı Silindi gönlümde sefa kalmadı Çekmediğim cevr ü cefa kalmadı Hiç gelmedin merhamete dine yar Sevdiğim Bugün yine şad eyledin beni yar Düşmüş idim ah u zara sevdiğim Etmiyor bu gönlüm bir sabr-ı karar Sendedir derdime çare sevdiğim Ateşle geçiyor civan çağlarım Aşkın ile ciğerimi dağlarım Sanma ayrı yare gönül bağlarım Ben değilim kalbi kara sevdiğim Yanguni'yim çağıran da bulursam Konuşmayla muradımı alırsam Eğer kavuşmadan asker olursam Gönderiler bir diyara sevdiğim Bilmez ki Niçin ah etmezsin divane gönül Kimse bu derdime çare bulmaz ki Herbir meclisime durmaz gelirdi Daha meclisime varabilmez ki İçerimde tutuşmuştur közlerim Dertli koyun gibi kabar muzlarım Dokunmayın koy ağlasın gözlerim Daha yar yüzünü görebilmez ki Bu dertli Yanguni derdini yazar Gönlüm yangın eder canından bezer Eller sevdiğiyle sallanır gezer Yanguni yarini sarabilmez ki Benim Çok dertlendim gene yazdım bir yazı Okuyunca bu derdimi bil benim Fitnedir perişan eyledi bizi Her taraftan kapanmıştır yol benim Bu yalan dünyada bir kez gülmeden Öleceğim muradımı almadan Yetişmesen çiçeğimiz solmadan Bir fidan dik mezarıma gül benim Bir çare bul ulaş benim işime Muzır fitne fesat düştü peşime Cevahirim mezarıma taşıma Ağlayarak gözyaşlarım çal benim Menekşe Yaratan yaratmış güzel bir çiçek Biter kayalarda açar menekşe Süslemiş her yanı kokusu gerçek Etrafına reha saçar menekşe Dere tepe süslemişsin her yanı Çiçeklerin cümlesinin irfanı Bütün canlı mahluk severler seni Dalından kelebek uçar menekşe Aşık Yangun sana baktı üzüldü Ne derdin var boyun böyle ezildi Yoksa sevdiğini eller mi aldı Senin derdin beni geçer menekşe Gözlerim Sabah seherinde gözüm arıyor Bakar her tarafı arar gözlerim Uçan kuştan esen yelden soruyor Eyüp Eyüp diye sorar gözlerim Hasret yarasına ilaç olmadı Kimse bu derdime çare bulmadı Ben gidemem yavrularım gelmedi Düşünür veremez karar gözlerim Yanguni'yim her derdimi açamam Havalansam kanadım yok uçamam Candan geçer yavrulardan geçemem Yavrular yaramı sarar gözlerim Ağlarım Otuz aydır asker oldum Bağlandı yolum ağlarım Küçük bir izine geldim Oldu bir zulüm ağlarım Geldim ki iş işten geçmiş Yad eller şerbetin içmiş Gördüm ki sevdiğim köçmüş Büküldü belim ağlarım Yar beni gözünden atmış Ettiği vaadi unutmuş Yadlar ile sohbet etmiş Tutmuyor dilim ağlarım Yanguni'yim gönül verdim Ben yarin yar benim derdim Eller kapısında gördüm Üzüldü elim ağlarım Sılaya Doğru Bir hasrettir yine düştü canıma Bu vasf-ı hallerim sılaya doğru Felek hisar çekmiş dört bir yanıma Açılmaz yollarım sılaya doğru Kılındı bayramlar saflar söküldü Gurbetliler bir köşeye çekildi Eller havalandı yaşlar döküldü Uzattım ellerim sılaya doğru Hani sallandığım topraklar taşlar Hani hasret annem hani kardeşler Hani yaren yoldaş ahbaplar eşler Açarım kollarım sılaya doğru Virandır gönlümde bu aşkın şehri Paslandı hazneler lal u gevheri Gönül yaylasında aşkın rüzgarı Esiyor yellerim sılaya doğru Fani dünya ben feleği bilirsem Baykuş gibi çok viranda kalırsam Yanguni der gurbet elde ölürsem Savrulur küllerim sılaya doğru Korkarım Taze bir fidansın elim sürdürmem İncinir yaprağın dalın korkarım Korumak isterim kanat gerdandan Gölgede sararır alın korkarım Benden başka ayrı ateşe yanma Kıskanırım ayrı isimler anma Her halin muhabbet şahıdır ama Aksi cevap verir dilin korkarım Şekerle yoğrulmuş dilin dudağın Züleyha'dan fazla güzellik çağın Yeni çiçeklenmiş nevreste bağın Yadlar koklamasın gülün korkarım Yanguni taktirim yerim bulmadan Murat alıp sevinmeden gülmeden Soyadın değişip benim olmadan Yadlar eylemesin gelin korkarım Ne Oldu Anne çok çalışıp bir bağ yapmıştım Ana o bahçede barım ne oldu Gider iken sana teslim etmiştim Emanetim yadigarım ne oldu Ona sebep dağlar taşlar aşmışım Gece gündüz tozlu yola düşmüşüm Bu dert ile kavrulmuşum pişmişim Yandım ana ah u zarım ne oldu Yanguni'yim gider taştan uçarım Uğrunda da ben canımdan geçerim Yar elinden zehir verse içerim Ana benim Cevahirim ne oldu Gülüm Sana sebep kaçak geldim izine Duydun mu çiçeğim duydun mu gülüm Rakiplerin düşmanların sözüne Uydun mu çiçeğim uydun mu gülüm Kurtulamam ben bu derin yaradan Nice yüz bin yıllar geçse aradan Anlaşıldı beni bahtı karadan Saydın mı çiçeğim saydın mı gülüm Beni Mansur gibi düşürdün dara Açtın içerime eylenmez yara Aşık Yanguni'yi sağ sağ mezara Koydun mu çiçeğim koydun mu gülüm Olmayınca Her güzele güzel demem Boyu güzel olmayınca Ben güzeli asla övmem Soyu güzel olmayınca Güzel var otlarda bitmez Güzel var ki gücün yetmez Güzel var beş para etmez Huyu güzel olmayınca Güzel var ki melek olmuş Sanırsın cennetten gelmiş Güzel var yanmış kavrulmuş Beyi güzel olmayınca Aşık Yangun herkes bilmez Güzel var ki yüzü gülmez Zor ile güzellik olmaz İyi güzel olmayınca Ne Bilir Benim gibi dertlilerin derdini Başa gelip çekmeyenler ne bilir Terkedenler vatanını yurdunu Hasret yaşı dökmeyenler ne bilir Aşık oldum diye ne idi suçum Çekildi sıladan kervanım göçüm Ferhat gibi bir vefasız yar için Sal kayalar sökmeyenler ne bilir Ne yapsan yıkılmaz hicran kalesi Her çektiğim bu kahrımın belası Bitmez oldu Yanguni'nin çilesi Kumdan urgan bükmeyenler ne bilir Gizlidir Kendi hikmet kudretinden varolan Mevcudat sahibi süphan gizlidir Dünyanın önünü sonunu bilen Habib-i rahim-i rahman gizlidir Bakıp bu dünyadan ibret alırsan Hikmeti büyüktür eğer bilirsen Hacısı hocası hepsi bir insan Hafızlar hıfzında Kuran gizlidir Yaratmış dünyayı çok biçim biçim Nice nebatat var hep bizim için Bir inek göndermiş vasıta için Yeşil otta beyaz ayran gizlidir Haberim Yok Bu dünya cennet olsa da hayrandan haberim yok Her yan zevk ü sefa dolsa seyrandan haberim yok Türap ağzın açmış bekler ne güler ne oynarsın Uğrasam yol ağzına devrandan haberim yok Soran yok ki gafillere dünya bir cennet midir Cani dilden maç izlemek farz mıdır sünnet midir Bunca saçılıp gidenler yeri bir sohbet midir Haber vermez geri dönmez kervandan haberim yok Meyil edersen fani dünya elbette ki aldatır Elbet birgün diyecekler neyin vardır ağlatır Katarlar dönmez kervana bilmesin ne haldedir Teneşir üstünde dönen üryandan haberim yok Yanguni bir pınar idim göl oldum taşmaktayım Dönmüşüm baki mekana varıp ulaşmaktayım Sevdamı çevirdim hakka kavrulup pişmekteyim Var mı benim gibi ciğeri püryandan haberim yok |
![]() |
![]() |
|