Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
biyografisi, cem, eserleri, hayati, karaca, karacacem, kimdir

Cem Karaca-Cem Karaca hayati, kimdir, biyografisi, eserleri

Eski 06-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cem Karaca-Cem Karaca hayati, kimdir, biyografisi, eserleri



Cem Karaca






Muhtar Cem Karaca 5 Nisan 1945'de İstanbul'da dünyaya geldi Tiyatrocu bir ailenin tek çocuğuydu ve sanatçı bir ailenin çocuğu olmak onun sanatla içiçe büyümesini sağladı Ortaöğretimini Robert Koleji'nde yapan Cem Karaca'nın müzikle tanışması oldukça ilginçtir Ergenlik çağındayken hoşlandığı kızı etkilemek amacıyla şarkı söylemeye başlamış ve bu başlangıcın arkasından devam eden olaylar sonucu kendisini müzik piyasasının içinde bulmuşturCem Karaca'nın sesinin keşfedilmesi ise annesi Toto Karaca tarafından olmuştur İlk dönemlerde Jaguarlar, Dinamitler gibi gruplarla amatörce çalışmalar yapan Cem Karaca bu dönemlerde henüz Anadolu müziğiyle tanışmamış batının Rock'n'Roll müziğine gönül vermiş bir şekilde o dönemin popüler parçalarını söylemekteydi O dönemlerde Cem Karaca'nın en büyük destekçilerinden biri de İlham Gencer'di ve onun orkestrasında müzikal deneyimini o dönemlerde oldukça ilerletmişti Bu dönemlerde müziğin yanında tiyatro ile de ilgileniyordu Cem Karaca ve çeşitli oyunlarda da görev aldı

Anadolu insanıyla tanışma

Cem Karaca'nın Anadolu müziği ile ciddi anlamda ilk tanışması ise askerliği esnasında oldu Askerliği sırasında Anadolu'yu daha yakından tanımasının yanısıra birgün orada askerliğini yapan birisinin saz çalışı sonucu daha önce son derece ilkel ve sıkıcı bulduğu bu müziğin aslında onun o anki gerçek duygularını yansıttığını ve hiçbir batı müziğinin o sazın içerdiği duyguları içeremeyeceğini anladı Cem Karaca'nın profesyonel olarak ilk müzikal deneyimi ise Apaşlar grubu ile 1967 yılında Hürriyet'in düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasında Emrah isimli parçalarıyla aldığı ikincilikle oldu Aldıkları bu dereceden sonra Apaşlar grubu müzikal çalışmalarına dört elle sarıldı ve daha önceki tutkuları olan batı beat müziği ile yeni tutkuları doğu müziğini sentezleyip Anadolu-Beat tarzında çalışmalara giriştiler Bir süre sonra arkalarına Ferdy Klein orkestrasını da alarak müzikal altyapılarını iyice güçlendiren Cem Karaca ve Apaşlar grubu Ferdy Klein orkestrası eşliğinde de bir süre yollarına devam ettiler Bu beraberlik 1969'un sonlarına kadar sürdü ve ortaya çıkan sağlam ve başarılı eserlere rağmen grupta gitarist Mehmet Soyarslan ve Cem Karaca arasında doğan bazı politik anlaşmazlıklar sonucu Cem Karaca ve Apaşlar grubu dağıldı Bu grubun dağılmasından sonra Cem Karaca kafasındaki gerçek anlamda sol söylemde ve doğulu kimliğiyle Rock müzik yapma düşüncesini gerçekleştirmek amacıyla Apaşlar'ın basçısı Seyhan Karabay'ı da yanına alarak, yeni bir grup kurmak amacıyla genç ve yetenekli bir gitarist olan Ünol Büyükgönenç'i ziyarete gitti ve görüşme olumlu sonuçlanınca bu üçlü Cem Karaca-KARDAŞLAR grubunu kurma girişimlerinde bulundu ve hep beraber müzisyen arayışına girdiler Birkaç başarısız kombinasyondan sonra vokalde Cem Karaca gitarlarda Ünol Büyükgönenç bas ve ıklığ'da Seyhan Karabay ve davulda Hüseyin Sultanoğlu tarafından kardaşların ilk gerçek kadrosu kurulmuş olduFakat ilk baştaki maddi sıkıntılar nedeniyle Cem Karaca, Almanya'ya biraz para kazanıp gruba adam gibi ekipmanlar alabilmek için Ferdy Klein orkestrası eşliğinde çalışmalar yapmaya gitti Almanya'dan dönüşte Karaca'nın Almanya'dan getirdiği yeni gitarist Alex Wiska'yı da yanlarına alarak tam gaz çalışmalara başladılar ve Cem Karaca-KARDAŞLAR'ın çıkış 45'liği olan Dadaloğlu'nu yayınladılar Bu 45'liğin listelerde iyi bir sıraya yerleşmesinden sonra çok sağlam 45'lik çalışmalarına devam eden Kardaşlar bir dönem Alex Wiska gruptan ayrıldıktan sonra Fehiman Uğurdemir'le son kadrolarını oluşturup bir süre daha çalışmalarına devam ettiler Dışarıda grubun durumu oldukça iyi gözükmesine rağmen Cem Karaca ve Seyhan Karabay arasındaki tartışmalar Cem Karaca Kardaşlar'ın dağılmasına sebep oldu Grup Hüseyin Sultanoğlu yerine başka bir davulcu bulduktan sonra gerçekten Türk müzik piyasası ilginç bir değiş tokuşa sahne oldu Cem Karaca, Kardaşlar grubundan ayrılıp Anadolu Pop'un güçlü sesi Moğollar'la birleşirken Kardaşlar'da o dönemliğine konserlerde solistlik yapmak için Moğollar'la anlaşmış Ersen Dinleten'i gruplarına dahil ettiler Cem Karaca Moğollar'la Anadolu Rock tarzında çalışmalarına Kardaşlar sound'undan çok daha farklı olsa da devam ettiler Moğollar'ın Cahit Berkay'ın Fransa'ya gitmesi üzerine dağılmasıyla, Cem Karaca yeniden bir grup kurma arayışına girişti ve müzikal kariyerinin en önemli ve olgun dönemlerinden birini yaşayacağı grup olan Cem Karaca-DERVİŞAN kuruldu Cem Karaca bu grubu kurarken esas amacı Kardaşlar ve Moğollar'daki Anadolu Rock tarzına devam etmekti fakat gruba yeni giren basçı Oğuz Durukan ve Klavyeci Uğur Dikmen'in uzun süre İsveç'te Asia Minor Mission isimli grupla beraber yaptıkları müzikten ötürü batı progressive rock müziği konusunda deneyimli fakat Anadolu- Rock konusunda deneyimsiz olmaları bu grubun soundunun batıya kaymasına sebep oldu Cem Karaca bu grubu Ünol Büyükgönenç ile birlikte kurmuştu fakat daha bir 45'lik yapımına bile girişmeden grupla verilen birkaç konser sonrası grubun kuruluş ilkelerine uyulmadığı gerekçesiyle Ünol Büyükgönenç gruptan ayrıldı Dervişan grubu müzik yaptığı sürece gerçek anlamda birçok kadro değişikliğine uğramış bir gruptu Bu grubun kilit isimleri ise Cem Karaca ve Uğur Dikmen'di Cem Karaca'nın Kardaşlar ve Moğollar'da politik rock müziği çalışmalarına (Kardaşlar-Oy Gülüm Oy, Moğollar-İhtarname) yer vermiş olduğu görülse de ciddi anlamda sol söyleme geçtiği ve sanat toplum içindir düşüncesini gerçek anlamda benimsemiş olduğu esas grup Dervişan'dır Dervişan politik-rock yapmanın yanısıra İngiltere'de King Crimson,Yes,Emerson Lake&Palmer gibi grupların öncülük ettiği progressive rock müziğinin Uğur Dikmen ve Oğuz Durukan gibi ustalar sayesinde Türkiye ile tanışmasında önemli rol oynamıştır Türkiye'de bu tarz çalışmalar zaten olmuyor değildi(Barış Manço'nun 2023 albümü gibi) fakat Dervişan gerçekten "Zamanında acaba Türkiye'de progressive rock yapıldı mı?" sorularının hepsini safdışı edebilecek nitelikte bir grup olarak Türk Rock tarihinde derin izler bırakmıştır Cem Karaca toplama olmayan ilk LP'sini yine bu grupla çıkarmıştır"Yoksulluk Kader Olamaz" adındaki bu LP adından da anlaşılacağı gibi sol söylemde bir albümdür Bu albümün kadrosu son ve en uzun sürmüş Dervişan kadrosudur Basta-Hami Barutçu, davulda-Sefa Ulaştır, gitarda-Taner Öngür, klavyede-Uğur Dikmen ve vokalde-Cem Karaca Dervişan'ın dağılmasından sonra ise Cem Karaca 70'lerdeki son grubu olan Edirdahan'ı kurmuş ve bu grupla Safinaz isminde bir Long Play yapmıştır Bu Long Play, Barış Manço-Kurtalan Ekspresi'nin 1975 yılı albümleri 2023 ile birlikte Türkiye'nin sayılı senfonik rock albümlerindendir Edirdahan'dan sonra uzun bir süre Almanya'da yaşayan Cem Karaca yurda döndüğü zaman solo olarak müzik çalışmalarına devam etmiştir Sanatçının en son albümü, Nisan-1999'un başlarında piyasaya sürülmüş olan "Bindik Bir Alamete Gedeyoz Kıyamete" isimli albümdür

Sanatçı Cem Karaca, solunum ve kalp yetmezliği nedeniyle 8 Şubat 2004 günü 59 yaşında hayatını kaybetti Karaca, Üsküdar Seyit Ahmet Yesevi Camii’nde kılınan namazın ardından Karaca Ahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi

Hakkında yazılanlar

1Bir Cem Karaca Kitabı
Gökhan Aya
Ada Müzik Kitapları

“Sevinçlerimiz bile artık mekanik Sevgisiz, saygısız, otomatik Bu şarkı kimilerine çok geç artık Bu şarkı kirlenmiş bir çığlık!”



Alıntı Yaparak Cevapla

Cem Karaca-Cem Karaca hayati, kimdir, biyografisi, eserleri

Eski 06-23-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cem Karaca-Cem Karaca hayati, kimdir, biyografisi, eserleri



5 Nisan 1945'te Dünya'ya geldi Cem KaracaÜnleri yurt çapında yaygınlaşmış olan Toto-Mehmet Karaca çiftinin ilk çocuğuyduCem'in müzikle ilk tanışması annesinin teyzesi Rosa Felekyan'ın piyonosundan çıkan nağmeleri ve küçük Cem'e piyonada notaları öğretmesiyle olmuştur Bu sıralarda, 50'lere girerken operet tarzı, Türk tiyatrosundaki en parlak devrini yaşamaktaydı Artık ebeveynleriyle çok daha sık tiyatro salonlarına gider olan Cem'in kulislerde geçirdiği saatler, müziğe olan ilgisini giderek arttırıyorduCem karaca için bir dönüm noktası sayılan olay 14 yaşındayken İzmir'deki , ahbablarının yanına gittiği o yaz olmuştur Suadiyeli Nesrin adlı bir kıza aşık olan Cem , kızı etkilemek için "Johnny Guitar" adlı şarkıyı söyler Fakat Nesrin'den çok annesi Toto Karaca'yı etkiler Oğlunun müziğe olan yatkınlığını keşfeden Toto hanım , oğlunun müziğe yönelmesinde baş rol oynar


Okul-ev-tiyatro kulisleri arasında geçen yaşamı, Robert Koleji'nde yatılı okumaya başlamasıyla başka bir dönemece girdiGün geçtikçe müzik zevki rock'n roll üzerine yoğunlaşan Cem, artık ciddi ciddi plak dinlemekte ve haftanın belirli saatleri yayınlanan günün popüler batı müziği parçalarının çalındığı programları takip etmekteydi


Böylece geçen 1961 senesinden sonra 1962'ye geldiğimizde Karaca'nın müzik hayatının başlatacak deneyimlerin gerçekleştiği günlerle karşılaşıyoruz "Bir gün arkadaşlarla Beyoğlu Spor Klübü'ne çaya gittik Muhabbet ederken orada şarkı söyleyen gençlerin farkına varan arkadaşım "Cem de söyler" diyerek beni ve beraberimdeki iki arkadaşı sahneye aldı" diyor Karaca "Sonra da orada beraber şarkı söyledik" Bu tecrübeden şevk alan dörtlü "Neden beraber çalmıyoruzi bir grup kuralım!" dedi ve enstrüman arayışına girdilerKaraca'ların evlerinde provalara başlayan grup günün popüler batı müziği parçalarından oluşan bir repertuar hazırladı Provaları dinleyen İlham Gençer gruba desteğini esirgemedi İlham gençer dönemin en ünlü ve en iyi müzisyenlerindendi ve dahası müzik dünyasında belirli bir forsu vardı


Cem'e ilk büyük tepki çok yakınından , babsında geldi Başından beri onun müzikle uğraşmasına karşı olan babası , onun hariciyeci olmasını istiyordu Cem müziği bıraksın elinden gelen herşeyi yaptı Sırf şevki kırılsın diye parayla adam tutup yuhalattı Fakat bütün bunlar Cem'i daha da hırslandırıyordu Sonunda babasıda pes etti


Karaca ve arkadaşları, 1963'e doğru "Dinamitler" adı ile sahne almaya başlamışlardı Çoğunlukla Elvis Presley ve dönemin diğer rock'n müzisyenlerine ait parçaları yorumlayan Dinamitler 1963'ün sonbaharında dağıldığını, Karacanın "Cem Karaca ve Bekledikleriniz" adlı yeni bir grup kurduğunu görüyoruz "Bekledikleriniz" macerası bir iki ay sürmüştü çünkü Karaca, dönemin yıldızı yükseklerde seyreden bir başka ismin grubuna katılmıştı: Gökçen Kaynatan


Gökçen Kaynatan'la olan beraberliği bittikten sonra müzikten kopmak istemeyen Karaca bir dönem tiyatroyla ilgilendiAnnesinin İstanbul Tiyatrosu'nda irili ufaklı roller alan Karaca, 1964'ün sonlarında bir kaç arkadaşıyla beraber bir başka rock'n roll/beat grubu daha kurdu: "Cem Karaca-Jaguarlar" Edindiğimiz bilgiler ve Karaca'nın söylediklerine göre Jaguarlar, "papağan gibi Elvis Presley taklidi yapan" bir gruptu


Karaca, Jaguarlar'la 1965 senesi boyunca çalıştı ve tiyatro oyunlarında oynadıBu sıralarda ilk evliliğini de tiyatro sanatçısı Semra Özgür ile gerçekleştiren Karaca'nın askerlik vakti gelmişti


1965'in Kasım'ında Antakya 121 Jandarma Er Eğitim Alayı'nda askerlik hizmetini yerine getirmek üzere yola çıktı: "daha önce benim Anadolu hakkında okul kitaplarından başka bir malumatım yoktu" diyor KaracaAskerlik günlerinde Anadolu gerçeğiyle ve kimliğiyle tanışan Karaca'nın beyninde artık bambaşka bir pencere açılmıştı Anadolu kültürünü araştırmaya koyuldu Bu sırada Aşık Mahsuni Şerif gibi değerli halk ozanlarıyla tanıştı


Döndüğünde bir süre tiyatroyla uğraştıktan sonra 1967 senesinde Cem Karaca ve Apaşlar'ı kurdu İlk büyük çıkışlarını Hürriyet Gazetesinin düzenlediği Altın mikrofon yarışmasında seslendirdikleri "Emrah" adlı parçayla yaptılar Sözleri Aşık Emrah'a ait olan parçanın bestesi Cem Karaca'ya aitti Askerlikte karşılaştığı Anadolu gerçeği yavaş yavaş fikirlerine ve düşüncelerine yansımaya başlamıştı


Altın Mikrofon ile start alan profesyonel dönemin ilk plağı 1967 Haziran'ının başlarında piyasaya çıktı "Hudey" Pir Sultan Abdal'ın "Hudey" türküsünün rock'n roll-beat tarzındaki yorumunda adeta kükreyen bir Cem Karaca görüyoruzAğustos ayına doğru ikinci plaklarını da kaydettilerYeni plağın adı "Emrah" tı Bu plakta Karaca'nın sesine daha hakim olduğunu hissedebiliyoruz 1967 Kasım'ının sonlarında Sayan'a yapmakla mükellef oldukları üçüncü plaklarını kaydettiler: "Ümit Tarlaları"


Plak satışlarından ve özellikle de Anadolu turnesinden biriktirdikleri 45000 lira ile Avrupa'ya gitmeye karar verdilerGrubun Almanya'da Ferdy Klein Orkestrası'yla yaptığı 45'liklerden ilk üçü, 1968 Haziran'ının sonundan itibaren ikişer hafta aralıklarla ardı ardına piyasaya çıkmıştıBu plaklar sırayla "İstanbulu dinliyorum", "Oy babo" ve "İstanbul" idi İstanbul 45'liği "İstanbul'u dinliyorum" ve "Oy Babo" parçalarının ingilizcelerinden oluşuyordu


1968 yılının Ağustos ayında yine Türkofon imzalı üç 45'liğin daha piyasaya çıktığını görüyoruz: "Emrah 1979", "Resimdeki Gözyaşları", "Tears" Cem Karaca-Apaşlar'ın bu "dönüş" 45'liklerinin en büyük özelliklerinden biri, stereo teknolojisi ile kaydedilmiş olmalarıydıTürkiye'deki pikaplar mono iken ve plak fabrikalarında streo kalıp bulunmazken yapılan ve stereo sistemlerin ithaliyle gerçeklerştirilen bu olayın stereo ses sisteminin ülkede yaygınlaşmasında büyük etkisi olmuştur


Artık bir yerden sonra grup Karaca ve Soyarslan için dar gelmeye başlamıştı Tüm bu gerilimler, Konya Ereğlisinde bağları koparttı Bağlar kopmuştu kopmasına ama grubun daha yeni imzalamış olduğu mukaveleler vardı ve bu sözleşmeler Cem Karaca-Apaşlar'ı hem konser hem plak etkinlikleri açısından 31 Ocak 1970'e dek birlikte olmaya zorluyordu


Bu sıralarda Eylül ayının üçüncü haftası gelmiş veTürkofon firması arka arkaya "Ayrılık Günümüz" ve "Zeyno" 45'liklerni çıkartmıştı


1970 yılına gelindiğinde Karaca'nın Apaşlar'la birlikteliği tam anlamıyla kopmuştuCem Karaca basçı Seyhan Karabay'la birlikte Kardaşlar grubunu kurduArtık kendisininde yaratıcılarından biri olduğu "Anadolu Rock" adlı müzik türü belirgin bir biçimde ön plana çıktı Cem Karaca ve Kardaşlar bu dönem önemli bir çizgiyi sembolize ettiler Toplumcu kimliği belirgin bir biçimde önplana çıkmaya başladı Fakat Kardaşlar hemen başarıyı yakalayamadı Büyük bir bocalama dönemi geçirdiler Guptaki en önemli problemlerden biri ekipman sorunuydu Grup son derece yetersiz ekipmanlarla çalışmak zorunda kalıyordu Bu problemin çözümü için Cem Karaca'yı Almanya'ya gönderme kararı aldılar 1970 Ağustos'u geldiğinde Cem Karaca İtanbul'a elinde bantlar ve bir dolu ekipmala döndü


Karaca'nın İstanbul'a dönmesiyle birlikte Almanya'da yapılan parçalardan oluşan dört adet 45'lik Eylül'ün son haftasından itibaren Türküola'dan yayınlandı Bu 45'likler sırayla "Emmioğlu", "Kendim Ettim Kendim Buldum", "Adsız" ve "Muhtar" dı


Plakların satışı sürerken Cem Karaca-Kardaşlar kendi kayıtlarını tamamladılar ve ilk plakları "Dadaloğlu" nu 1970 Kasım'ının son günlerinde piyasaya sürdüler Plak büyük bir başarı yakaladı ve 1971 yılının Ocak'ında günün plak listesini tutan dergilerinde bir numara oldu!


Dadaloğlu'nun getirdiği başarı, gruba mali güç ve moral sağlamıştı Konserlerde de büyük ilgi gören grup palk şirketleriyle yaptıkları anlaşma gereği yeni albümlerini Almanya'da doldurma kararı aldılarAlmanya'da kayıtları yapılan 45'likler ise şunlardı: "Oy Gülüm Oy", "Tatlı dillim", "Kara Yılan", "Acı Doktor"


Bahar aylarında çıkan 45'liklerin listelerdeki midyadlarını doldurmalarıyla beraber sonbahara doğru yeni bir 45'liğin hazırlığını yapmaya başladılar ve Cem karaca kardaşlar 45'liği daha Kasım 1971'de piyasaya çıktı: "Mehmed'e Ağıt"


1972 yılında ise son 45'likleri "Akoros Deresi" ni dolduruyorlardı Cem Karaca, müzikal olarak devamlı bir arayış içindeydi Müzik açısından Kardaşlar kendi arayışlarına yanıt vermekte geride kalmaya başlamıştı Gençlik hareketlerinin hızla büyüdüğü bu dönemde , toplumsal değer yargıları hızla değişmekte ve yeni özgürlük talepleri aktif bir siyasi mücadeleyle hızla bütünleşmekteydiMüzik artık güzel sanat olmaktan çıkıp , farklı bir görev üstlenmişti Bir süre sonra Cem Karaca ve Kardaşlar bir tıkanmanın eşiğine geldiler Cem bir revizyonun iyi olacağını düşünerek 1972'de gruptan ayrıldı


O zamanlar Moğollarda solist olarak denenen Ersen'le yer değiştirerek dönemin efsanevi grubu Moğollar'a geçti Ersen üzgün bir şekilde Moğollardan ayrılınca 30 Eylül 1972 Cumartesi günü Cem Karaca Moğollar kurulmuş oldu Müzik dünyasındaki bu ilginç değiş tokuş kamuoyunda uzun süre yer buldu


Karaca'nın Moğollar'la birleşmesiyle birlikte Moğollar da sesörgülerinde bir yenilenmeye gittiler ve ipiçlarını Ersen'in "Sor Kendine" plağında verdikleri sesörgülerini Cem Karaca Moğollar adıyla Şubat 1973'te çıkan ilk plak olan "Öbür Dünya" da gösterdiler Ardından da Temmuz 73'te ikinci plakları "Gel Gel" i çıkarttılar


Grubun mega-popülaritesine rağmen ne "Öbür Dünya" ne de "Gel Gel", listelerin zirvelerine tırmanamadı "Gel Gel" çıktığı sıralarda grup içinde bir takım kutuplaşmalar başlamıştı 60!ların sonlarından beri sol politikalara gittikçe daha da bağlanan ve Kardaşlar'da bu tavrını ilerleten karaca, Moğollar dönemine doğru sosyolizm ve uzantıları hakkında daha ciddi araştırmalara başlamış "köylü sosyolizmi" ni benimsemiş ve "sanat halk içindir" savına tümüyle bağlanmıştı


Müzik tarzı olarak yine aynı yoldan yürüyen yeni Moğollar, artık "topluluk formu" anlamında ne 1968'deki ne de 1972'deki Moğollar değil; adeta başka bir gruptu


Bu değişim sürecinde hey derhisi tarafından "Pop müziğin namusunu yine Cem Karaca kurtardı" ibaresi ile övülen son Cem Karaca-Moğollar plağı "Namus Belası" , 1974 Ocak'ının son günlerinde piyasaya çıktı Listelerde ilk haftalardan itibaren çok hızlı bir şekilde yükselen plak, kaçınılmaz olarak bir numaraya yerleşti


"Namus Belası" nın ülkede bomba gibi patladığı günlerde mart ayı başlarında grubun kazanmış olduğu büyük başarıya rağmen Cahit Berkay Moğollar'a uluslararsı bir kimlik kazandırmak için Fransa'ya gitme kararı aldıDolayısıyla Türkiye'deki Moğollar'ı dağıtarak Cem Karaca-Moğollar dönemine son vermiş oldu


Cem Taner Öngür'ü de yanı alıp gruptan ayrıldı ve 1974 Nisan'ının ortasında Türk Rock tarihinin (belki de) en önemli süpergrubu Dervişan'ı kurdu Dervişan'la birlikte Cem Karaca en radikal dönemini yaşamaya başlıyordu Çalışmalarının neredeyse hepsinde dolaylı yoldan veya doğrudan bozuk düzene eleştirleri bulunuyordu Politik baskının dorukta olduğu bu yıllar , dinleyenlerini bozuk düzene karşı bir kavgaya davet edip durdu Bu dönem içinde değindiğim politik çizgiyi sürdüren başka müzisyenler olmasına rağmen , içlerinde müzikal açıdan en büyük misyonu Cem Karaca üstleniyordu


Dervişan ilk çalışmalarını sürdürürken Mayıs ayında Cem Karaca'nın ikinci uzunçaları "Cem Karaca'nın Apaşlar, Kardaşlar, Moğollar ve Ferdy Klein Orkestrası'na teşekkürleriyle" piyasaya çıktı Plak, piyasaya verildikten kısa bir süre sonra Edip Akbayram ve Erkin Koray'ın kendi adlarıyla çıkan ilk albümlerinin aşıp bir numaraya oturdu Bu esnada ilk konserlerinin vermeye başlayan Dervişan'da bazı huzursuzluklar belirmeye başlamıştı Erol Büyükgönenç grupta hiç bir şeyin kararlaştırılan ilkeler doğrultusunda yürümediği düşüncesiyle gruptan ayrıldı


Büyükgönenç'in ayrılmasından sonra Dervişan, adaptasyon açısından ilk önce biraz sıkıntıya düştü Ancak kısa zamanda yaptıkları sıkı çalışmalar sonucunda Anadolu Rock mevzuunda çok hızlı ilerlediler ve bunun ilk meyvesinin de Haziran ayının sonunda piyasaya çıkan "Beyaz Atlı" 45'liğinde verdiler


Grup, gün geçtikçe toparlanıyordu ve Anadolu Rock konseptini iyice içselleştirmişti 1974 sonbaharına gelindiğinde performans açısından da zirveye ulaşmışlardı


Eylül ayında Cem karaca, Bursa yakınlarında ciddi bir trafik kazası geçirdi Ayağa kalkmasının oldukça riskli olabileceğini söyleyen doktorlar, "Mukavelelerim var, çalışmam lazım" diyen Karaca'yı hastanede iki hafta zor tuttular Hastaneden çıkan Karaca, yine tam gaz çalışmaya başladı


Derken 1975 Ocak'ının başında stüdyo çalışmaları tamamlandı ve Cem Karaca-Dervişan yeni bir Anadolu turnesine çıktığında, Şubat 1975'te az önce bahsetmiş olduğumuz değişim sürecinin ilk olgun meyvesi olan "Tamirci Çırağı", son derece şık bir kapak tasarımıyla piyasaya çıktı


"Tamirci Çırağı", Cem Karaca'nın belli bir süredir çok su yüzüne çıkartmadan yürüttüğü sol söylemin ilk kez derin bir vurguyla plağa yansımış haliydi


Cem Karaca-Dervişan artık gündemdeki toluluktu ve ülkenin durumuyla doğru orantılı şekilde daha da politize oluyordu Bir diğer deyişle kendi bulundukları kampın sorumluluklarını daha fazla üstlerinde hissediyor ve karşı tarafa daha fazla şarj oluyordulardı


İşte böyle bir ortamda grupta ardarda iki önemli kopuş oldu Oğuz Durukan ve Uğur Dikmen ardarda gruptan ayrılma kararı aldılar


Grubun dağılmasını istemeyen Karaca Haziran ayının sonlarına doğru Dervişan'ı yeniden şekillendirdi Ayrılma ve katılım süreci bir süre devam ettikten sonra nihayetinde tekrar sağlam bir kadroyla Dervişan kaldığı yerden müzik hayatına devam ediyordu Yeni kadroda Taner Öngür, Kılıç Danışman , Murat Töz ve Hüseyin Sultanoğlu vardı


Eylül ayında üçüncü Cem Karaca uzunçaları Yavuz Plak etiketiyle piyasaya çıktı : "Nem Kaldı?"


"Nem Kaldı" albümü piyasaya çıktıktan sonra stüdyoya giren grup yeni 45'likleri "Mutlaka Yavrum" u kaydetiler Kasım 1975'te piyasaya sürülen bu plak Cem Karaca'nın bütünüyle mesaj müziğine yöneldiğinin ilk belgesiydi


Grup, yeniden provalara ve hemen arkasından konserlere başladıYine turneler, buluşmalar Her geçen gün yoğunlaşan politik havanın en radikal tavırlı oluşumu olarak Cem Karaca-Dervişan Edip Akbayram Dostlar ve Timur Selçuk'u sollamak üzere toplumla birlikte yükselen bir tansiyonu temsil eder hale gelmişti


1976'nın Nisan'ında grup stüdyoya girdi ve üç parça kaydetti Bu üç parçadan ikisi yine Nisan ayı sonlarına doğru Cem Karaca Dervişan'ın yeni plağı olarak piyasaya çıktı: "Beni Siz Delirttiniz" 1976 sonbaharında Karaca, yeni bir long play hazırlığının haberini verdi Dinleyiciler albümü merakla beklerken Aralık ayının başında Cem Karaca'yı hayrete düşüren bir gelişme oldu: Yavuz Plak, kendisinden izin almadan yeni çıkarağı LP için sakladığı ve LP'e adını vermeyi düşündüğü "Parka" yı 45'lik formatında piyasaya sürmüştü Özensizce hazırlanmış plak kapağından düşük kaliteli baskıya kadar biraz alelacele yapılmış bir para operasyonu intibası veren 45'likte, parçanın hangi gruplarla yapılmış olduğu da yazmıyordu


Bu 45'lik plağın piyasaya çıkmasından bir ay kadar sonra 1977'nin Ocak'ında Cem Karaca'nın yeni uzunçaları "Parka" biraz gecikmeli olsa da piyasaya çıktı


"Parka" albümünün çıkmasından sonra grup yepyeni bir albüm için tekrar çalışmalara başladı Müzik için ne kadar çalışsalarda konserler artık konserlikten çıkmış, sosyo-politik olarak kendini tatmin ortamı haline gelmişti


Mayıs ayında Ünol Büyükgönenç'in CHP için hazırladığı "Yeni bir Türkiye" 45'liğinde yer aldı Dervişan Yine Mayıs'ın sonlarında, sekiz aylık bir çalışmanın ürünü olan ve Erkin Koray'ın "Elektronik Türküler" albümüyle beraber Türk Rock'ının en tepesine yerleşen "Yoksulluk Kader Olamaz" uzunçaları yayımlandı


Mayıs sonlarında çıkan albüm, kısa süre içinde listelerde zirveye yarışmaya başladı ve grup yine konserlere devam etti Haziran ayının sonlarına doğru bambaşka bir Cem Karaca-Dervişan plağı daha piyasaya çıktı: "Mor Perşembe" 45'liği


Bu sıralarda Almanya turnesine çıkmış olan Cem Karaca-Dervişan, Türkiye'ye yepyeni ekipmanlar ve ilk kez bir ses sistemi ile döndü


Ülkedeki gerginliğin had safaya ulaştığı bir dönemde, Urfa'da verilen bir konserden sonra konserin düzenleyicisi CHP Gençlik Kolları Başkanı öğrencinin ülkücülerce dövüldüğü haberi gelince Tamer Öngür "Ben Artık Yokum" dedi Öngür'ün Ekim 1997'de ayrılmasında hemen sonra Karaca, bir süredir gerçekleştirmeyi düşündüğü bir plağın kayıtları için Dervişan'ı bir tekrar topladı


Daha sonraları enternasyonel bir devrim marşı niteliği kazanacak olan "1 mayıs" adlı plak, 1977 Aralık'ın son haftasında piyasaya çıktıNitekim yayınlanmasından birkaç hafta sonra Cem Karaca ve Sarper özsan hakkında dava açıldı ve plak toplatıldı Dava haberi gelmeden çok kısa bir süre öncede 1978 Ocak'ının ortalarında yaptıkları işin politik açıdan çığrından çıktığını düşünen Sefa Ulaştır ve Uğur Dikmen, Dervişan'dan ayrıldılar "Ayrılığımız siyasi sebeplerle değil" diyordu Karaca ama durum aslında çoğunlukla politik anlaşmazlıktan çıkmıştı Böylece "1 Mayıs", Cem Karaca-Dervişan'ın son plağı olmuştu


Dervişan'dan sonra kısa bir süre Edirdahan'la çalıştı "Cem Karaca "devrimci müzik" yaklaşımını Edirdahan konserlerinde de devam ettirdi Politik çizgisini Dervişan'da bıraktığı yerden devam ettiren Edirdahan'la konserlerde devam ettiren Karaca, kayıtlarına ilkbaharda girmeyi planladığı albüm içinse daha değişik şeyler düşünüyordu Sonunda Cem Karaca-Edirdahan işbirliğinin ilk yapıtı "Safinaz" adlı uzun çalar piyasaya sürüldü Safinaz 18 dakikalık bir rock opera denemesiydi Dar anlamda bakıldığında ilk Türk rock operası değildi Barış Manço'nun ilk studyo albümü "2023" te yer alan "Baykoca Destastanı" da benzer bir yapıya sahipti


1978'in sonbaharını yine konserlerle değerlendirdi Karaca Bu sıralarda da grupta bazı çatlamalar meydana gelmişti Grup içi anlaşmazlıklara dönemin huzursuz ortamı yüzünden iyice yoğunlaşan gerginlikler de eklenince Edirdahan tam anlamıyla olmasa da dağıldı Böyle diyoruz çünkü Karaca'nın konserlerinde kendisine eşlik etmeyi kabul etmişler ama aynı çatı altında grup olarak çalışma sürecine de son vermişlerdi


Cem Karaca 1979 yılında işlerinden dolayı Almanya'ya gitti Bu dönemde Türkiye'de büyük siyasal çalkantılar yaşanıyordu Ülkede bir kaos vardı Hemen hergün adam öldürülüyordu Halk bir kutuplaşma dönemine girmiştiBunun üzerine 12 Eylül 1980 sabah saat 4'de ordu yönetime el koydu Ülkede insan avı başlamıştı Sağcısı solcusu olaylara karışan herkes yakalanıyordu Cem Karaca Almanya'dan ülkede olan gelişmeleri kaygıyla izliyordu Bu arada Almanya'da katıldığı 1 Mayıs töreninde ülke yönetimine karşı sarf ettiği sözler nedeniyle hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı Yapılan "geri dön" çağırılarına rağmen yurda dönmedi Hatta babasının cenazesine bile katılamadı Bu süreç içinde kendisiyle aynı davada yargılanan Selda Bağcan ve Melike Demirağ ile arasında kırgınlık yaşadı Hatta anneside babasının cenazesine gelmedi diye oğluna tavır aldı Ve sonunda vatandışlıktan çıkarıldı Bütün bunlar olurken Cem Karaca Almaya'da sessiz bir bekleyiş içerisindeydi


1987'de dönemin Başbakanı Turgut Özal'ın girişimleriyle yurda döndü Dönüşü çeşitli spekülasyonlara sebep oldu Politik çizgisindeki yumuşama ve bazı önemli değişimler bazı kesimlerin Karaca'ya bakış açısını değiştirdi Fakat bunlara aldırmayan Karaca müzik hayatını sürdürdü Artık bugün Türkiye'de farklı bir ortam yaşanıyorBu baskı ve sömürünün olmadığı anlamına gelmiyor Sadece düzenin görünümü değiştiği söylenebilirAncak Cem Karaca'nın 70'li yıllardaki radikal tutumundan uzak olduğu bir gerçek Tüm bunlara rağmen Cem Karaca'nın Türk Rock tarihinde önemli bir kilometre taşı olduğunu gözardı edemeyiz Bir çok parçasının uzun yıllara rağmen hala ilgi görmesi O'nun büyük bir sanatçı olduğunun en büyük kanıtı


Sanatçı Cem Karaca, solunum ve kalp yetmezliği nedeniyle 59 yaşında 8 Şubat 2004 günü milyonlarca sevenini arkasında bırakarak hayata gözlerini yumdu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.