bir gazeticinin hayatı

**Prof. Dr. Sinsi** · 06-23-2012

Ankara koyu bir sis içinde,uzun yol yolcuları beklemede ilk ışıklar yandı yanacak

Herkesin içini sessiz ve telaşlı bir his kaplamakta,bu anlamsız içi karamsarlığına

Hüseyin ve annesi Ankara'nın fakir bir semtinde bir gece konduda yaşamaktadırlar,Hüseyin bir gazetede haber muhabirliği yapmaktadır

sabah yine herzamanki saatte kalkar annesi kahvaltısını hazırlamıştır

Hüseyin kahvaltısını yapar annesinin elini öper ve işe gitmek için çıkar evden

Gazeteye vardıgında saat daha sabahın 09 udur

herkes suskun sanki kötü birşeyler olmuş yada kapıdan biri girip kötü bir haber verecekmiş gibi sessizce bekliyor

zaman öğle saatlerini gösterdiğinde bir tekefon gelir,bir ceza evinde mahkumlar
direnişe geçmiş

gazete müdürü en iyi muhabirleri oraya göndermek ister çünkü bu çok önemli bir haberdir onlar için ama Hüseyin kendi gitmek ister ve ısrar eder müdürün bütün çabaları yetersiz kalır

Tamam o halde der ama seninle Deniz'de gelsin der

Deniz Hüseyin'in en yakın arkadaşıdır aynı zamanda,Hüseyin sevinçle tamam der ve apar topar çıkarlar gazeteden

Olay yerine geldiklerinde oldukça hareketli anlar yaşanmaktadır ceza evi görevlileri ve mahkumlar arasında bir arbede yaşanır

mahkumlar birkac güvenlik görevlisini rehin almış,şartlarını bildirmek isterler devlet yetkililerine

Hüseyin haberi daha yakından takip etmek için bir yolunu bulur ceza evinin içine girer,Deniz bu olayı farketmemiştir bile

sonunda direniş bastırılır ve bir çok yaralı,gözaltı olur bu gözaltılar arasında HÜSEYİN de vardır

Deniz arar sorar ama Hüseyin'den bir haber alamayınca gazeteye geri döner

Herkes Hüseyin'i sorar ama Deniz göremediğini söyler

Akşama kadar beklerler hüseyinden bir haber çıkmaz bütün karakolları hastaneleri ararlar ama kimse herhangi bir bilgi vermez

Deniz gece geç saatlerde Hüseyine bakmak için evlerine gider Hüseyinin annesi kapıyı açıp Deniz'i görünce karşısında içinden birşeyler kopar rengi sapsarı kesilir,Deniz Hüseyin evdemi makbule teyze diye sorar Makbule hanım yok evladım gelmedi ben seni o sandım ne oldu haberlerde gördüm kötü şeyler olmuş sizde ordamıydınız diye sorar

Deniz evet makbule teyze ordaydık,Hüseyin'le gitmiştik ama ben onu göremedim heryere baktık yok nereye gitmiş olabilir??
çaresizce beklemeye başlarlar ama herhangi bir haber alamazlar

Aradan bir kaç gün geçer gazeteye bir telefon gelir şahsın o gezetede çalışıp çalışmadığını sorarlar evet burda çalışıyor derler karakola gelemelri için çağırırlar gazete müdürünü

Karakola vardıklarında Hüseyinin o gün gözaltına alındığını ve mahkumlardan biri sandıklarını söylerler (halbuki Huseyin'in gazeteci kimliği üzerindedir) sorgu esnasında yere düşüp kafasını masaya vurduğunu ve beyinkanaması geçirdiğini hastaneye kaldırdıklarını ama bütün çabalara rağmen kurtarılamadığıını söylerler

Cenazeyi almak için hastaneye giderler adli tıp raporunda makdulun vücudunun birçok yerinde ve kafasında darp izine rastalndığı tespit edilmiştir

Ama bu doğrultudaki bir rapor asla yakınlarının eline geçmez

06-23-2012	#1
Prof. Dr. Sinsi	bir gazeticinin hayatı Ankara koyu bir sis içinde,uzun yol yolcuları beklemede ilk ışıklar yandı yanacak Herkesin içini sessiz ve telaşlı bir his kaplamakta,bu anlamsız içi karamsarlığına Hüseyin ve annesi Ankara'nın fakir bir semtinde bir gece konduda yaşamaktadırlar,Hüseyin bir gazetede haber muhabirliği yapmaktadır sabah yine herzamanki saatte kalkar annesi kahvaltısını hazırlamıştır Hüseyin kahvaltısını yapar annesinin elini öper ve işe gitmek için çıkar evden Gazeteye vardıgında saat daha sabahın 09 udur herkes suskun sanki kötü birşeyler olmuş yada kapıdan biri girip kötü bir haber verecekmiş gibi sessizce bekliyor zaman öğle saatlerini gösterdiğinde bir tekefon gelir,bir ceza evinde mahkumlar direnişe geçmiş gazete müdürü en iyi muhabirleri oraya göndermek ister çünkü bu çok önemli bir haberdir onlar için ama Hüseyin kendi gitmek ister ve ısrar eder müdürün bütün çabaları yetersiz kalır Tamam o halde der ama seninle Deniz'de gelsin der Deniz Hüseyin'in en yakın arkadaşıdır aynı zamanda,Hüseyin sevinçle tamam der ve apar topar çıkarlar gazeteden Olay yerine geldiklerinde oldukça hareketli anlar yaşanmaktadır ceza evi görevlileri ve mahkumlar arasında bir arbede yaşanır mahkumlar birkac güvenlik görevlisini rehin almış,şartlarını bildirmek isterler devlet yetkililerine Hüseyin haberi daha yakından takip etmek için bir yolunu bulur ceza evinin içine girer,Deniz bu olayı farketmemiştir bile sonunda direniş bastırılır ve bir çok yaralı,gözaltı olur bu gözaltılar arasında HÜSEYİN de vardır Deniz arar sorar ama Hüseyin'den bir haber alamayınca gazeteye geri döner Herkes Hüseyin'i sorar ama Deniz göremediğini söyler Akşama kadar beklerler hüseyinden bir haber çıkmaz bütün karakolları hastaneleri ararlar ama kimse herhangi bir bilgi vermez Deniz gece geç saatlerde Hüseyine bakmak için evlerine gider Hüseyinin annesi kapıyı açıp Deniz'i görünce karşısında içinden birşeyler kopar rengi sapsarı kesilir,Deniz Hüseyin evdemi makbule teyze diye sorar Makbule hanım yok evladım gelmedi ben seni o sandım ne oldu haberlerde gördüm kötü şeyler olmuş sizde ordamıydınız diye sorar Deniz evet makbule teyze ordaydık,Hüseyin'le gitmiştik ama ben onu göremedim heryere baktık yok nereye gitmiş olabilir?? çaresizce beklemeye başlarlar ama herhangi bir haber alamazlar Aradan bir kaç gün geçer gazeteye bir telefon gelir şahsın o gezetede çalışıp çalışmadığını sorarlar evet burda çalışıyor derler karakola gelemelri için çağırırlar gazete müdürünü Karakola vardıklarında Hüseyinin o gün gözaltına alındığını ve mahkumlardan biri sandıklarını söylerler (halbuki Huseyin'in gazeteci kimliği üzerindedir) sorgu esnasında yere düşüp kafasını masaya vurduğunu ve beyinkanaması geçirdiğini hastaneye kaldırdıklarını ama bütün çabalara rağmen kurtarılamadığıını söylerler Cenazeyi almak için hastaneye giderler adli tıp raporunda makdulun vücudunun birçok yerinde ve kafasında darp izine rastalndığı tespit edilmiştir Ama bu doğrultudaki bir rapor asla yakınlarının eline geçmez